• "sherlock holmes hayranları için hayal kırıklığı yaratabilecek bir film çünkü bildiğimiz sherlock holmes yok. sherlock holmes karakterine farklı bir açıdan bakılmış izlenebilir güzel bir film."
  • "michael ve mollie hardwick isimli kişiler tarafından kitap uyarlaması da yapılmıştır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sherlock holmes hayranları için hayal kırıklığı yaratabilecek bir film çünkü bildiğimiz sherlock holmes yok. sherlock holmes karakterine farklı bir açıdan bakılmış izlenebilir güzel bir film.


    (kikuchiyo - 10 Nisan 2011 17:53)

  • comment image

    sir arthur conan doyle'ın karakterlerini farklı bir yorumla izleyebileceğiniz billy wilder filmi. en sevdiğim yönetmenlerden wilder, bizi holmes'un namının alıp yürüdüğü dönemlerde; bağımlılıkları, içe kapanıklığı, dr. watson, kardeşi ve devlet ile ilişkileri konularında aydınlatıyor.
    örneğin;
    --- spoiler ---
    -esrar perdesini aralamada uzman dedektifin aslında başarısız sonuçlanan davalarının da olduğu ancak davaları kaleme alan dr.watson'ın bunları kamufle ettiğini.
    - holmes'ün ingiltere'nin en zeki adamı olarak nam yaptığı dönemde bile ne kadar yalnız olduğu, içe kapanıklığı, dr.watson'la bile arasında mesafe olduğu.
    - kadınlara karşı önyargılı tutumunun nedeni, bunun cinsel eğilimi ile ilgili dedikodulara neden olması, uyuşturucu bağımlılığı.
    ---
    spoiler ---
    miklós rózsa'nın(double indemnit'den beh-hur'a geniş bir yelpazesi mevcut) müzikleri ve insanı iskoçya'da tatile özendiren doğa manzaraları da filme olumlu katkı yapan diğer unsurlar. öte yandan yukarıda 3.entry'de belirtilen, holmes'un haremdeki bir davadan bahsederken istanbul'a constantinople demesinin beni rahatsız eden tek sahne olduğunu belirtmeliyim ama belki bu diyalog da dedektifin karakteri ile ilgili bir başka detaya vurgu yapmak için yazılmıştır.


    (mudhoney - 7 Haziran 2012 17:33)

  • comment image

    billy wilder'ın epey komik filmlerinden yalnızca bir tanesi. wilder'ı komedinin kralı şeklinde nitelendirirsek bence yalan, yanlış olmaz. zira hakikaten mizahın kralıydı bu enfes yönetmen. şu filmleri izlerken aldığım hazzı seksten almadım (aa yok daha neler!): the front page, kiss me stupid, irma la douce, one two three, the apartment, some like it hot. wilder izleyicinin nelere güleceğini çok iyi bilen bir yönetmendi. bu filmleri de hem çok kaliteli (nitekim zaman içerisinde klasikleştiler), hem de çok komikti. şimdi bu filmlere ilk kez izlediğim the private life of sherlock holmes'u da dahil ediyorum. wilder ile beraber pek çok film kaleme aldığı senarist i.a.l. diamond uyarladılar arthur conan doyle'un eserlerini. bu iki zehir sinemacı ile doyle'un dahi karakterinin buluştuğu bu film kaçırılmamalı. fakat izlemeyen varsa (vardır) son dönem sherlock portresine yakın bir portre beklememeli. wilder karaktere de orijinal bir şekilde yaklaşıp filmini diğer uyarlamalardan farklılaştırmayı başarmış ve epey kaliteli, komik bir film ortaya koymuş. robert stephens, sherlock rolünde; colin blakely ise watson rolünde karşımıza çıkıyorlar. halen yaşayan emektar sinemacı christopher lee ise mycroft olarak karşımıza çıkıyor. bu üç kişi de rollerinin hakkını veriyorlar pek tabii. bilhassa watson rolündeki blakely'i izlemek büyük keyifti; zira en komik sahneler ona yazılmış.

    spoiler

    70'lerin ingilteresi'ndeyiz. üç bölüme ayırabileceğimiz bu filmin ilk bölümünde, ilk otuz dakikasında sherlock ve watson'ı tanıyoruz. sherlock beynini zorlayacak bir dava bulamadığından çok sıkılmıştır ve sıkıntıdan ölme noktasına gelmiştir. öyle sıkılmıştır ki külleri incelemeye, külleri sınıflandırmaya başlamıştır. bu otuz dakikada wilder ve diamond ikilisi aseksüel, asosyal, dahi, kaba, zeki vs sherlock'ı bu şekilde yansıtırlar. filmin adından da anlaşılacağı üzere bilhassa bu ilk 30 dakikada sherlock'un özel hayatına dahil oluruz. hatta bir ara film davalara, cinayetlere vs odaklanmayacak, bütünüyle sherlock'ın watson'la tartışmalarını ve özel hayatını anlatacak sandım ama bu otuz dakikadan sonra asıl mevzuya giriş yapılıyor. ikinci bölümde hafızasını yitirmiş bir kadın, sherlock'ın evine gelir. sherlock kadını araştırır ve en sonunda kayıp kocasını bulmaya çalışır. bu bölümde de eğlence devam eder. ama wilder gizemi de ihmal etmez. twistleri de, yani sürprizleri de açık etmez, saklamayı başarır. 2.bölümde mycroft'ı görürüz. her uyarlamada olduğu gibi kardeşini devletin meselelerine dahil olmaması konusunda uyarır, sherlock tınlamaz. üçüncü bölümse gizemin çözüldüğü, her şeyin açıklandığı final bölümüdür.

    filmin polisiye tarafı, yani dedektiflik tarafı başarılı. fakat filmin farklı olmasının bir nedeni sherlock'ı her zamanki gibi yansıtmaması. evet, sherlock burada da asosyal, aseksüel, dahi vesairedir. kitapta nasılsa öyledir. ama wilder zaman zaman bu dahi dedektifle dalgasını geçmeden duramaz. öyle ki finalde sherlock'un kadının ajan olduğunu anlamadığını düşündürtür bizlere wilder. evet, finalde kadın, sherlock'a "seni kandıramadım, değil mi?" deyince "anlamıştım zaten yavs senin ajan olduğunu," der sherlock. ama wilder, sherlock'un kadına inandığını güçlü bir şekilde hissettirir, düşündürtür finalde sherlock'ın cevabına rağmen. yani wilder, sherlock'un da insan olduğunun altını çizer böylelikle. hatırlayınız; sherlock dizisinde irene adler bölümün sonlarına doğru sherlock'u kandırabildiğini sanıp bundan orgazmik zevk alırken sherlock, irene'i bozguna uğratır bir süre sonra. işte benzer sahne burada da vardır. kadın gene bozguna uğrar, dahi dedektifi kandıramadığını düşünür ama kandırmıştır. filmi diziden ve başka yapımlardan ayıran yönlerden bir tanesi de budur. belki de kimilerini kızdıracak bir farklılıktır bu, sherlock'la dalga geçilmesi. benim için sorun olmadı doğrusu.

    spoiler


    (sherlock holmes 90 - 12 Aralık 2014 22:55)

  • comment image

    son dönem billy wilder filmleri arasından bir diğer başyapıt. son dönemin en iyisi diye giriş yapacaktım amma ustanın her dönemi çok iyi. bu filminde kendisinin ustası lubitsch'in zerafetine en çok yaklaştığı, mizahi öğelerin billy wilder usülü bir alaycılık yerine filmin hüznünü gizleyen bir öğeye dönüştüğünü görüyoruz. sherlock holmes'ün özel yaşamını ve dışavurulmasını istemediği kimi maceralarını anlatan 3 episod böylesi hüzünlü bir filme kel alaka bir konsepte sahip: meşhur ve popüler kültüre malolmuş bir figürü alıp onunla dalga geçmek. ama sanki o amaçla işe başlamış billy wilder, gitgide işi ciddiye bindiriyor, ve sanki kişisel açıdan bir ünlü olmanın, bir deha sayılmanın getirdiği ne kadar frustrasyon varsa hepsini sherlock holmes'e yükleyip; yer yer hakikaten çok komik sahnelere sahip olsa da esasında trajik bir film yapıyor.


    (caponsever - 29 Mart 2006 21:07)