Süre                : 1 Saat 45 dakika
Çıkış Tarihi     : 27 Ağustos 2008 Çarşamba, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Drama
Ülke                : Belçika,Fransa,İtalya,Almanya
Yapımcı          :  Les Films du Fleuve , Archipel 35 , Lucky Red
Yönetmen       : Jean-Pierre Dardenne (IMDB)(ekşi), Luc Dardenne (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Jean-Pierre Dardenne (IMDB)(ekşi),Luc Dardenne (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Arta Dobroshi (IMDB)(ekşi), Jérémie Renier (IMDB)(ekşi), Fabrizio Rongione (IMDB)(ekşi), Alban Ukaj (IMDB), Morgan Marinne (IMDB)(ekşi), Olivier Gourmet (IMDB)(ekşi), Anton Yakovlev (IMDB), Grigori Manoukov (IMDB), Mireille Bailly (IMDB), Stéphanie Gob (IMDB), Laurent Caron (IMDB), Baptiste Somin (IMDB), Alexandre Trocky (IMDB), Cédric Lenoir (IMDB), Cécile Boland (IMDB), Serge Larivière (IMDB), Philippe Jeusette (IMDB), Sophie Leboutte (IMDB), François Sauveur (IMDB), Christian Lusschentier (IMDB), Stéphane Marsin (IMDB), Laurence Cordonnier (IMDB), Anne Gerard (IMDB), Annette Closset (IMDB), Isabelle Dumont (IMDB), Patrizia Berti (IMDB), Leon Michaux (IMDB), Alao Kasongo (IMDB), Claudy Delfosse (IMDB), Faruk Ahmed (IMDB), Marie-Ange Pougin (IMDB)

Le silence de Lorna (~ Lorna'nin sessizligi) ' Filminin Konusu :
Bir eroinmanla anlaşmalı evlilik yaparak Belçika vatandaşlığına da geçen Lorna, yaptığı anlaşma gereği bu evliliği sona erdirip Belçika vatandaşlığına geçmek isteyen bir Rus ile evlenecektir. İlk bakışta plan Lorna için kabul edilebilir görünse de, iş Lorna’nın ilk kocasını öldürerek ortadan kaldırmaya gelince Lorna’nın dünyası alt üst olur.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:Best Screenplay


  • "dardenne kardeşlerin dün itibari ile vizyona girmiş olan filmi. film aynı zamanda ülkemizde ticari gösterime giren ilk dardenne kardeşler yapımı."
  • "aşkın doğmamış halidir."
  • "bu akşam saat 22'de cnbc-e'de gösterilecek olan film."
  • "başladığı gibi aniden biten, kafada soru işaretleri ve düşünceler bırakan sessiz film."
  • "guzel baslayan, ama sonlara dogru icinde "nasil bitsem ki" sancisini buyuten, bu sanciyi izleyiciye de hissettiren ve bir anda biten sessiz film."
  • "türkçesi lorna'nın sessizliğidir"




Facebook Yorumları
  • comment image

    büyük bir keyifle izlediğim dardenne kardeşler film.
    --- spoiler ---
    belçika vatandaşı olmak bir keşle evlenen lorna'nın hikayesi. lorna belçika vatandaşı olduktan sonra hem bu kumpası organize eden mafyaya karşı borcunu bir rus bir adamla evlenip onu belçika vatandaşı yapacak hem de para biriktirip sevgili ile beraber hayal ettikleri kafeteryayı açacak parayı biriktirecektir. keş rolunu oldukça başarılı bir şekilde kotaran jérémie reniernin öldürülüp lorna'nın rus ile evlenmesi pürütsüz şekilde yoluna koyulacakken keşin lorna'da uyandırdığı annelik duygusu durumu bambaşka yerlere çekilecektir.

    lorna'nın annelik, suçluluk , şefkat duygularının şekil değiştirilmeleri dardenne kardeşler tarafından seyirciye çok başarılı bir şekilde verilirken, arta dobroshi lorna rolünü başarılı şekilde kotarıyor.

    film olması gerekeni duygu sömürüsüne alet etmeden başarılı şekilde verirken, filmin sonu bir türlü kotarılamıyor. film sonu uzadıkça tuhaf yerlere geliyor,anlamsız bir finalle noktalanıyor. normal hayatta mafya daha sert ve fütursuzken burada tuhaf bir sabır var belki karşılıklı bağımlılıktan ya da insanların kolay harcanabilir olmamasından. son dışında gerçekten keyifli bir zaman vadeden bir film. seyredilesi ve lezzetli
    ---
    spoiler ---

    http://www.imdb.com/title/tt1186369/


    (ride - 13 Ekim 2008 22:01)

  • comment image

    göçmen olduğu yabancı ülkede tutunmaya, yalnızlığını yenmeye, çalışan lorna'nın duygularını sinema sahnesinden tüm gerçekliğiyle anlatmaya çalışan ödüllü avrupa yapımı film.

    sessiz gibi görünen ama genelde konuşmaması gereken yerlerde çok konuşan lorna, sıfırdan yeni bir hayat kurmak için belçika'ya yerleşmiş bir arnavut. burada sürekli farklı erkeklere güvenerek hayatını sürdürmeye çalışıyor ama genelde dilini tutamamasının da etkisiyle kazıklar yiyerek aradığı huzuru bir türlü bulamıyor ve kendisinin gerçek anlamda tek güveneceği kişi ise bir uyuşturucu bağımlısı olan claudy oluyor. ama claudy de bir gün kendinden uzaklaştırılıyor. lorna film boyunca mutluluk anlamında sürekli geriye doğru hızla giden lineer bir grafik çiziyor.

    metnin ön planda olduğu, sürekli yakın çekim kamera görüntülerin verildiği filmde keş rolündeki jérémie renier imrenilesi bir oyunculuk sergiliyor. filmde değil normal hayatta olsa bu kadar gerçekçi bir uyuşturucu bağımlısı olmazdı sanırım. gerçekçiliğin acı yüzünü filmin genelinden bireye taşımış. ortaya bu tarzda farklı bir film çıkmasında önemli etken olmuş.

    filmin en önemli eksikliği ise detaycılıktan çok uzak olması. lorna'nın ruhsal geçişlerine dair pek bir şey göremiyoruz. sevmediği bir insana bir sahne arayla aşık oluyor. bununla ilgili herhangi bir ipucuna sahip değiliz.. varsayımlar yapılabilir ancak. aklı başında normal bir bireyken, birden ruhsal çöküntü içine girdiğiyle karşılaşıyoruz. burdaki duygusal süreç hangi adımlardan geçerek oraya geldi bilemiyoruz.

    belki de türk eğitim sisteminin giriş-gelişme-sonuç odaklı beyinlerinden birine sahip olduğumdan, fransız filmlerinin genelinde olduğu gibi bu filmde de son göremedim. senaryonun ilk baştan çok farklı bir yere gittiği anda, film şimdi değişecek diyordum ki film o sırada sona erdi. en iyi senaryo seçilmiş filmden daha akılda kalıcı bir son bekliyor izleyici.


    (servicio - 2 Aralık 2008 19:39)

  • comment image

    daum'a benzeyen jérémie renier'in performansının göz doldurduğu, daha iyi işlenebilecekken ne yazık ki herkes anlasın diye kabataslak geçiştirilen bir konuyu ele alan filmdir. aşağı yukarı yüzelli yildir varolan bir sorunu anlatan bu film musevi göçmenlerden tutun, nansen pasaportlu beyaz ordu taraftarı ruslara, daha sonra hitler rejiminden kaçan alamanlara ve savastan fellik kaçanların sorunlarını güzel izahatını veren zincirin bir halkasıdır.

    yaşadığı ülke inatla geri kalan ve yasanacak yerler ise ne yazık ki bir yeteneğin, melaiken yhaut paran yoksa sittin sene havasını bile koklayamayacağin kaf daği ülkesi olmustur. filmde lorna hanımefendi bütün bayaği ile arz-i endam eder. sadece vatandas olmak ve bir cok kişinin dusturu olan ben parama bakarım mon cher diye diye en sonunda kendini yok etmeye ant içmiştir. hedefine varirken ezdiği ve yok ettiği cicekler ondan intikam almaya baslar.

    ulus devlet modelinin ilegaliteyi beslediğini biliyoruz. bu ilegalite karsimiza kah gemisi batan pakistanlı multeciler olrak cikiyor, kah varolan saçman sebelek bürokrasilerin zarfin arasina para koyup iş görtürten asalakların ihya olmasına sebebiyet oluyor. sonucta olan insanlığın ortak paydasina oluyor ve kişiler ya jérémie renier gibi keş oluyor yahut ben parama bakarimciliktan baska birşey kalmiyor.

    hele ki görsel sanatlar ve sanal dünya dediğimiz internet teknolojisi ile milyonlarca insan cafcafli vitrinlere agizlarinin suyu akarak bakmakta ve ne yazık ki istencler olmadiğı vakit bireyler fittirma esiğine gelmektedir.

    bu garbi diyarlarda daha az hissedilebilir, çünkü maddi olarak bireyleri bir şekilde karnin doysun yeter essolluesek denilip geçilir. olmadi afrikadaki aclari düsün gibi gayet büyük bir sahaser olan ne kadar büyük sahaserse bir o kadar da kof kellamlara azarlarlar.

    kişi delirerek yok olacak yahut delirmiyip sessiz birey olarak ben parama bakarimcilik yapacak. tam anlamiyla yapmasina da gerek yoktur. sadece gibiymiş gibi yapsa sesini kesse yeter.

    bir elmayi değil de bir elmanın dilimini kesip gösteren filmlere bayilirim. çünkü hollywood filmlerinde cogunlukla yapilan incir cekirdeğini elma gibi yutturma gibi olay yoktur. incir cekirdeğini elma diye yutturma malumunuz bol bol klişeler barindirir.

    bu filmlere izleyeceklere tavsiyem ac karninina bu film izlemeyin. tok karninina bile insanın basini bol bol agritan bu film aclikla birlesince daha da fena oluyor. tok karnina gidip izlemekte fayda var. bir de tadini tam anlamiyla cikarmak 20:00 matinesine gidin ve yaninizda 500.000 eski türk parasi değerinde bir bozukluk olsun. yer gösterici sakal istiyor bilginize.

    izlenmesi gereken bir filmdir bence...


    (johnwayne - 9 Aralık 2008 23:10)

  • comment image

    once kacırdım diye üzüldüm ama bu gece 02.00'de tekrarı olan dardennelerin merakla bekledigim son filmi ayrıca cnbce'de izledigim ilk film olacak

    edit: ayrica film cnbce de izledigim son film olmustur. daha da tv'de film izlemem..filmin herseyi olan tuhaf sevisme sahnesini makasladilar yahu..tam bir rezalet..yayinlamayin arkadasim yasaksa..kusa cevirdiniz filmi..aklima geldikce cildircak gibi oluyoum.cok enteresan bir birlesme sahnesinin son bir iki saniyesini ya da sonucunu gosterdiler bu mu lan dunya sinemasi kusagi, basliycam turk halkinin ahlak anlayisina da kim belirliyor bunu..


    (wayvard cloud - 26 Mart 2009 00:12)

  • comment image

    bicimsel duzeyde dardenne'lerin diger filmlerinden ayrismaya calisan bir film. le promesse, le enfant rosetta ve le fils'deki hardcore gercekcilik ve can hiras kamera burada yerini daha duz cekimlere ve sakinlige birakmis ayrica ilk defa bir dardenne filmlerinde extreme long shot (sonda lorna nin araba ile yolculugu sirasinda tepeden pan yapiyor kamera) gordum ve muzik var, hicbir dardenne filminde goremeyecegimiz turden bir muzik var..hem sonu cat diye bitmiyor muzik sonu hazirliyor..dardenneler yeni bir sey yapmaya calissa da bu son sahneler o kadar aceleydi ki olmamis, bitmemis izlenimi veriyordu..bunun yaninda fazlasiyla sahne acip kapatmalari,eski dardenne senaryolarinin rigid yani kati karakterine ters dusuyor ve hardcore gercekcilikten daha metafizik hayal-gercek seylere gecise de bir isaret ama aceleye gelmis konusu ve sonu filmin..yine de konu olarak gene sert direnen bir kadin karakter genelde kotlu bir sekilde ama dardanne fetisi olan yer yer etek altina botlarla maceranin icine giriyor ve bu sefer vatandaslik uzerinden sistemi altust etmeye calisiyor..isler planlandigi gibi gitmiyor ancak cnbcenin kurbani oldugu icin seyirci icin de planli gitmiyor.. o sevisme sahnesinin nasil oldugunu sezsem de bir kere daha izlemek gerekli diye dusunuyorum eger cnbce den izlediyseniz..


    (wayvard cloud - 26 Mart 2009 04:10)

  • comment image

    başladığı gibi aniden biten, kafada soru işaretleri ve düşünceler bırakan sessiz film.


    (damn - 25 Nisan 2009 19:18)

  • comment image

    dardenne kardeşlerin lars von trier veya lukas moodyson gibi çakma yönetmenlerin neden katbekat üstünde bir yerlerde dolandıklarına bir diğer işarettir bu film. olabilecek her türlü klişe ifade biçiminden ışık yılı uzakta, her saniyesi otantik bir gerçeklik hissiyle dolu filmler çekiyor adamlar. övmesi bile manasız, o kadar iyi ki, övgünün filan çok ötesinde. o kadar iyi ki, ölçmeye, biçmeye, değerlendirmeye hiç gerek yok. kendi başına taş gibi duran, yargıya ihtiyaç duymayan filmler.


    (bir takim dis mihraklar - 6 Mayıs 2010 03:01)

  • comment image

    guzel baslayan, ama sonlara dogru icinde "nasil bitsem ki" sancisini buyuten, bu sanciyi izleyiciye de hissettiren ve bir anda biten sessiz film.


    (angelfake - 20 Aralık 2010 14:55)

  • comment image

    hayallerini gerçekleştirmek, para kazanmak ve sevdiği adamla şirin bir yer açmak isteyen bir kadının hikayesidir. hikaye bu kadarla kalsaydı, her şey çok sıradan olurdu. çünkü hayallerini gerçekleştirmek için sahte evlilik yapmak zorunda olan bir kadın anlatılıyor. film yabancı bir ülkede sahte evlilikle vatandaşlık hakkına kavuşma, oturma izni elde etme, çalışma izni kazanma ile alt sınıf hikayesine dönüştüğünde film boyunca devam eden uzun süreli sessizlikler canınızı daha da çok sıkmaya başlıyor.

    en sonunda da lorna'nın yalnızlığı ve sessizliği kendisini de sizi de delirtiyor.

    (film gösterime girdiğinde gerçekleri yansıtıp yansıtmadığı konusunda pek çok ülkede tepkiler aldığına göre, büyük çoğunluğu ile gerçeği yansıtmaktadır diye düşünmekteyim.)


    (bezdim - 3 Mart 2013 23:08)

  • comment image

    filmin sonunda lornanın doğru yolu bulmasından ötürü yönetmeni taktir ediyorum. lornanın kötü adamın uşağının başını taşla ezmesi içimi biraz rahatlasa da karnındaki masum bebeğiyle açıkta kalması belçika yasalarının kadına verdiği sözde değeri gözler önüne serdi. ayrıca yönetmenin o doğmamış bebeğe ne olacağı sorunsalını aydınlatması gerekirdi. her zamanki gibi yine kızgınım. şaka şaka


    (duygu wollstonecraft - 18 Kasım 2013 18:13)

  • comment image

    lorna karakteri üzerinden iyi kötü birçok insancıl duyguyu aktarabilmiş olan film. bunda elbette lorna'ya hayat veren arta dobroshi'nin soğuk ama başarılı oyunculuğunun etkisi kadar senaryonun ve yönetmenlerin de etkisi var. ama film maalesef başladığı ve devam ettiği güzellikle ve tempoda sonlanmıyor.

    --- spoiler ---

    lorna bir şekilde amacına ulaşmış ve belçika vatandaşı olmayı başarmış. ama insanoğlu doyumsuz. hep daha fazlasını istiyoruz ya, lorna da öyle. onun da hedefleri, amaçları, istekleri var. sevgilisiyle belçika'da rahat bir gelecek istiyor, kafe açmak istiyor; hayalleri var. bu hayaller uğruna ilk başta formaliteden evlilik yaptığı kocasının öldürülmesine göz yumacak kadar duygusuz.

    ama hiçbir insanın tek renk olmaması gibi lorna da safî siyah değil. beyazlar da var. bir şekilde bunun yanlış olduğunu biliyor. uyuşturucu bağımlı sahte kocasına ne kadar kötü davransa da ona karşı bir yanı hep iyi. bir şekilde ona sürekli destek de oluyor. bir şekilde onu sevmeye, ona acımaya da başlıyor. hatta aralarında neredeyse cinselliğin de ötesinde bir sevgi de oluşmuyor değil.

    film lorna karakterinin çelişkileri ve renkleri sayesinde gerçekçiliğini koruyor ama başlardaki ve ortalardaki başarısını senaryo anlamında maalesef koruyamıyor. halbuki çok iyi bir başlangıç yapıp öyle de devam ediyor film. ama sonlara doğru ya da filmin son çeyreği gereksiz bir şekilde dallanıp budaklanıyor ve bir sonuca bağlanmıyor film. aslında elbette bir sonuca bağlanma zorunluluğu yok ama bana kalırsa yönetmenler filmi bir sonuca bağlamamayı bile becerememişler.

    ---
    spoiler ---


    (feministim ben - 27 Temmuz 2014 22:54)

Yorum Kaynak Link : le silence de lorna