Süre                : 2 Saat 24 dakika
Çıkış Tarihi     : 17 Ekim 1997 Cuma, Yapım Yılı : 1997
Türü                : Drama,Gizemli,Heyecanlı
Taglar             : Şeytanla uğraşmak,avukat,şeytan,Makyaj,doğaüstü güç
Ülke                : ABD,Almanya
Yapımcı          :  Warner Bros. , Regency Enterprises , Kopelson Entertainment
Yönetmen       : Taylor Hackford (IMDB)
Senarist          : Andrew Neiderman (IMDB)(ekşi),Jonathan Lemkin (IMDB),Tony Gilroy (IMDB)
Oyuncular      : Keanu Reeves (IMDB)(ekşi), Al Pacino (IMDB)(ekşi), Charlize Theron (IMDB)(ekşi), Jeffrey Jones (IMDB)(ekşi), Judith Ivey (IMDB)(ekşi), Connie Nielsen (IMDB)(ekşi), Craig T. Nelson (IMDB)(ekşi), Tamara Tunie (IMDB)(ekşi), Ruben Santiago-Hudson (IMDB), Debra Monk (IMDB), Vyto Ruginis (IMDB), Pamela Gray (IMDB), George Wyner (IMDB), Chris Bauer (IMDB), Heather Matarazzo (IMDB), Leo Burmester (IMDB), Neal Jones (IMDB), George Gore II (IMDB), Kim Chan (IMDB), Caprice Benedetti (IMDB), Don King (IMDB), Susan Kellermann (IMDB), James Saito (IMDB), Novella Nelson (IMDB), Vincent Laresca (IMDB), Benny Nieves (IMDB), Monica Keena (IMDB), William Hill (IMDB), Juan Carlos Hernández (IMDB), Wei Mei Wong (IMDB), Bill Boggs (IMDB), John Rothman (IMDB), Patrick Joseph Byrnes (IMDB), Socorro Santiago (IMDB), Marcia DeBonis (IMDB), Tom Riis Farrell (IMDB), Harold Surratt (IMDB), Charles A. Gargano (IMDB), Al Cerullo (IMDB), Nikita Ager (IMDB) >>devamı>>

The Devil's Advocate (~ Şeytanın avukatı) ' Filminin Konusu :
Kevin Lomax, başarılı bir savunma avukatıdır. Davaların zorluk seviyesi ne kadar yüksek olursa olsun, başarıya alışkın Kevin, bir şekilde jüriyi tesiri altına almayı ve müvekkilini temize çıkarmayı başarır. Mutlu bir evlilik süren avukatın hayatındaki her şey yolunda gibidir. Bir gün, müvekkili haksız olduğu halde kazandığı bir dava sonrasında New York’taki çok büyük bir hukuk bürosundan müthiş bir teklif alır. Teklifi yapan dünyanın en büyük hukuk bürolarından birinin lideri olan John Milton’dur. Kevin’ın vereceği ‘evet’ cevabı, hayatını geri dönüşü olmayan bir şekilde değiştirecektir.


Şeytan / 9
  • "modern faust derlemesi"
  • "john milton: freedom, baby... is never having to say you're sorry."
  • "al pacino'nun son sahnede kı konusması sırasında sınema perdesını yalama arzusu uyandıran modern klasıklerden."
  • "charlize theron un orasını gördüğümüz film."
  • "tüm zamanların en güzel iki kadınının ikisi de bu filmdedir.charlize theronconnie nielsen"
  • "kevin lomax: what about love?john milton: overrated. biochemically no different than eating large quantities of chocolate."
  • "kevin lomax: what are you?john milton: oh, i have so many names...kevin lomax: satan.john milton: call me dad."
  • ""amerika da olmak, avukatlık yapmak vardı anasını satayım.. işin yoksa beyoğlu adliyesine git, senet peşinde koş.. of anam offf" dedirten film"
  • ""bu devirde babana bile guvenmeyeceksin" dedirten gerilimli aile filmi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    --- spoiler ---

    eddie barzum ; boşanma davalarında, kokaini bırakırken ve resepsiyonisti
    hamile bıraktığında yanındaydım. tanrının evlatları değimli, tanrının özel
    yaratıkları. onu uyramıştım kevin, onu attığı her adımda uyramıştım. onun
    rüzgarda bir sağa bir sola salınışını izledim. kurmalı bir oyuncak gibiydi,
    120 kiloluk kendi kendine hareket eden bir araç gibiydi. bir sonraki binyıl
    köşeden görünmek üzere kevin . eddie barzum , ona iyi bak , çünkü o gelecek
    binyıl insanının en iyi örneği olacak. bu insanlar geldikleri yerlerde bir
    sır değildirler, ve sen insan iştahını öyle bir noktaya kadar
    keskinleştirirsinki sadece isteyerek maddeyi atomlarına ayırabilir. katedral
    büyüklüğünde egolar geliştirirsin, dünyayı fiber-optik olarak her ego
    adımını algılayacak şekilde birbirine bağlarsın. en sıkıcı ve sıradan
    düşleri bile dolar yeşili altın fantezilerle bezersin, taki her insan
    arzularının peşinde bir imparator olana dek. kendi tanrısı olana dek, peki
    ondan sonra nereye gidersin ? bir anlaşmadan diğerine koşup dururken bu
    dünyayı kimse önemsemez.hava yoğunlaşır, sular kirlenir arıların balı bile
    metalik bir radyoaktivite tadı alır ve bu her gün ve her an devam eder.
    hazırlanmayı düşünme şansın bile yoktur. geleceği satın alır, geleceği
    satarsın, taki gelecek kalmayana kadar. yoldan çıkmış bir trendeyiz evladım,
    geleceğe doğru koşan sayıları milyonlara varan eddie barzum' lar var ve her
    biri tanrının eski gezegenini biraz daha fazla becermek için hazırlanır.
    siber uzayda hesaplarını biraz daha doldurabilmek için temiz sibernitik
    klavyelerinin başına otururken kendilerini de her türlü pislikten
    arındırmayı unutmazlar. sonunda gerçek kaçınılmaz olur, yaptıklarının
    hesabını vermen gerek eddie, özgürlüğü satın almak için biraz geç kaldın,
    miden fazla dolu, penisin artık aşınmış, gözlerin kan çanağına dönmüş ve
    birinin sana yardım etmesi için bağırıyorsun. ama tahmin et ne oldu eddie ?
    hiç kimse yok, artık yapayalnızsın eddie , seni tanrının özel küçük
    yaratığı! belki bu doğrudur, belki tanrı arada sırada zarlarını
    kullanmıştır. beklide bizi yalnız bıraktı.

    john milton

    şüphe yok ki , kibir benim en sevdiğim günahtır. bak sana ne diyeceğim;
    tanrı hakkında içeriden biri olarak bilgi verebilirim. tanrı izlemeyi sever,
    oyun oynamayı sever. bunu bir düşün, insanoğluna verdiği içgüdüleridir. işte
    sana verdiği bu sıra dışı hediyedir, peki ya sonra ne yapar ha ! yemin
    ediyorum kendi eğlencesi için ve kendi özel kozmik çekim hataları için
    kuralları iki taraflı olarak koyar, bu belki de en büyük hiledir. bak ama
    sakın dokunma, dokun ama tadına bakma, tadına bak ama yutma. sen bir o
    bacağına bir bu bacağına zıplarken , o ne yapıyor olur ? orda durur ve lanet
    olası göbeği çatlayana kadar güler.tam bir vurdumduymaz, tam bir sadisttir,o
    senin hiç görmediğin ev sahibindir, onamı tapıcam , asla !!!

    ben her şeyin başladığı o günden beri insanlığı ilgilendiren her şeye
    burnumu sokuyorum, insanoğlunun hissettiği her heyecan ve her tat için ben
    ilham kaynağı oldum, isteklerini her zaman önemsedim ve onları asla
    yargılamadım ben. neden ? çünkü bütün eksik yönlerine rağmen insanoğlunu
    asla reddetmedim,şimdi cevap ver kevin, aklı başında olan kim 21.yüzyılın
    tamamen benim olduğunu reddedebilir ? bunların hepsi benim , yükseliyorum
    kevin , bu artık benim zamanım.

    john milton

    ---
    spoiler ---


    (zabita irfan - 29 Eylül 2006 15:04)

  • comment image

    al pacino'nun canlandirdigi karakterin lokantadaki i$inin "wait"er oldugunu da soylemek lazim gelir. ayrica milton bey asansorde kevin'in annesiyle kar$ila$tiginda kendisine kevin'la ilgili "you did a hell of a good job bla bla" der ki cilgin bir kelime oyunudur. son bir ayrinti olarak filmin ba$inda milton ve lomax 'in ilk kar$ila$malarinda kevin'in "nice to meet you" deyi$ine milton'in bir kar$ilik vermemesini de ekleyesim geldi.

    filmin original score'unu da james newton howard bestelemi$tir.


    (set - 27 Mart 2002 02:45)

  • comment image

    her yönüyle sağlam film... al pacino, tiradlar vs vs haricinde benim dikkatimi çeken bir diğer nokta ise kadının durumu. dini göndermelere uygun şekilde; erkeğin aklını çelenin, yoldan çıkaranın, şeytana yaklaştıranın -ilk referansın havva olduğu da düşünülürse- "kadın" olduğu filmin başında ve sonunda vurgulanmış.
    new york'a yerleşme konusunda son karar mary ann tarafından veriliyor ve kevin'i o yönlendiriyor. sonrasında yanlış yaptıklarını ilk o anlasa da, "geri dönüp belki deliler gibi çalışırsak, o da belki, 5 yıl sonra bebek yapmayı ve bir yazlık edinmeyi düşünebiliriz. sen benimle dalga mı geçiyorsun!" tarzı konuşup para ve güç hırsıyla erkeği yönlendiren de o.
    sonda da aynı şey oluyor ve milton farklı bir tarzla kevin'ı ele geçirmeye kalkıştığında yine aynı amaçlar uğruna, ağzını payını alan ve "doğru olanı yapmaya" karar veren erkeği yolundan saptırıyor.
    ana fikir "kibir, en sevdiğim günahtır." repliğinde olsa da, "şeytana giden yolda kadının yeri ve önemi" konulu kompozisyona da önemli bir yer verilmiş fazla göze batırmadan.
    teoride rahatsız edici bir düşünce, evet... ama örneklere bakıldığında kimbilir diyor insan:)


    (jamie - 22 Ocak 2008 17:21)

  • comment image

    çok isteyip de asla izleyemediğim bir film. alt taraf spoiler olan kısım. izlemeden nasıl spoiler yapıyon lan demeyin, gelicez oraya...

    --- spoiler ---

    bu trajik öykü bir öğrenci evinde geçiyor. ev çok geniş bir ev değil doğal olarak. hatta aynı cümle içinde geniş kelimesini kullanmak lüks kaçar biraz. tüm odaları toplasan bizim salonun yarısı kadar ya var ya yok işte. 1 tane de sikimsonik bi bilgisayar var, internet olmadığı için milletten film alıp evde izliyoruz. en büyük sosyal aktivitemiz bu. hatta filmi alan şahıs daha eve varmadan telefon açıp evdekilere haber salıyor, böyle bir bayram havası, koltuk(dikkatini çekerim koltuklar değil, sadece koltuk) çekilip sinema düzenine geçiliyor, mısırlar patlatılıyor, yanına çerezler cipsler falan. o derece yani...

    ben de o yaz arkadaşın al pacino filmleri arşivini arakladım, çılgınlar gibi al pacino filmleri izleniyor evde. bi gün okula mı arkadaşa mı ne gittim, hatırlamıyorum artık ne olduysa eve geç gelmem gerekti. bizimkilerin de canı sıkılmış, bu filmi izliyorlar. neyse içeri girdim baktım bunlar film izliyorlar, aman bi şey duyarım filmim piç olmasın falan diye mutfağa kaçtım bişeyler atıştırdım. sonra bunlar film bitti, gel diye seslendiler, odaya geçtim. olaylar gelişti...

    - olm beni niye beklemediniz lan ibneler?
    + ya siktir et olm piç oldu zaten film.
    - niye lan?
    + ya abi ben al pacino'nun konuştuğu hiç italyanca gibi değil dedim.
    - ee?
    + bu herif de "olm o şeytan" dedi.
    - ...

    işte o gün bugündür hala izleyemedim bu filmi. arada canım sıkılınca yelteniyorum ama içimden bir ses hep "al pacino şeytan! al pacino şeytan!" diye dürtüp duruyor, vazgeçiyorum. yıllar önce sinemaya bilet alan arkadaşa "doktor ölü" diye şaka yapmıştım, ahı tuttu herhalde :(

    ---
    spoiler ---


    (protect me - 19 Ocak 2010 05:52)

  • comment image

    filmin isminin yalnızca film izlendikten sonra sonunu ele verdiği unutulmamalıdır, zira şeytanın avukatı türkçe'de olduğu gibi ingilizce'de de bir deyimdir ve herkes tarafından bu anlamı ile algılanmaktadır, bu yüzden filmin sonunu ele verdiği fikri doğru değildir...


    (lunae cor - 5 Mart 2003 12:48)

  • comment image

    bu filmdeki parti sahnesi ile eyes wide shut'taki parti sahnesi arasında hep bir bağlantı var gibi geliyor bana. benzerlikler şaşırtıcı:

    --- spoiler gibi ---

    - her ikisinde de başarılı erkeğimiz (birinde doktor, diğerinde avukat) eşiyle yeni girdikleri bir cemiyetin partisine çağrılır. (gerçi eyes wide shut'ta söz konusu partiye her yılbaşında gitmektedirler ama cemiyet onlar için hala yenidir).
    - her ikisinde de ana karakterler partideki insanları pek tanımıyorlardır. bu nedenle başta biraz tedirgindirler. fakat birileri onları sürekli başkaları ile tanıştırır.
    - her iki partide de garip, gizemli insanlar vardır.
    - her ikisinde de kadın ve erkek birbirlerinden bir süreliğine ayrılırlar.
    - her ikisinde de çiftimizin hem kadın hem erkeği eşlerini farklı kadın ve erkeklere yakınlaşarak aldatacak gibi olur.
    - her ikisinde de parti sonrasında çiftimizin arasında gerginlik baş gösterir.

    --- spoiler gibi ---

    sonuç olarak ibretlik bir film.


    (zach dawnbringer - 16 Ekim 2011 18:40)

  • comment image

    al pacino'nun son sahnede kı konusması sırasında sınema perdesını yalama arzusu uyandıran modern klasıklerden.


    (contax - 13 Temmuz 2003 04:07)

  • comment image

    --- spoiler ---

    tanrı?
    sana söyleyeyim,
    tanrı hakkında sana içerden biri olarak bir şeyler söyleyeyim..
    tanrı izlemeyi sever, şakalaşır..
    şunu düşün;
    o insanlara içgüdüleri verir.
    o bu fevkalade hediyeyi verir ve sonra ne yapar?
    yemin ederim kendini eğlendirmek için,
    kendi özel zevki için,
    düzensizlik yaratarak,
    tam zıddı kurallar koyar.
    her zaman dalga geçer.
    bak, ama dokunma.
    dokun, ama tatma.
    tat, ama yutma.
    sen bu kuralların birinden ötekine atlarken o ne yapar?
    sana gülmekten yerlere yatar!
    alaycıdır!
    bir sadist!
    o olmayan bir ev sahibi!
    ona tapmak mı?
    asla!

    ---
    spoiler ---


    (epiphania - 27 Ocak 2013 19:11)

  • comment image

    filmin sonuna doğru şeytanın attığı şu tirat her şeye değerdi:

    "tanrı mı? bak, dinle beni. sana tanrı hakkında bir iki sır vereyim. tanrı, seyretmeyi sever. o bir oyunbazdır. bir düşünsene. insana içgüdüler verir. sana bu olağanüstü hediyeyi verir, sonra ne yapar dersin? yemin ederim, sırf kendi eğlencesi için kendi özel, kozmik komedi filmi için tam zıttı kurallar koyar. gelmiş geçmiş en büyük gaf. bak, ama dokunma. dokun, ama tatma. tat, ama yutma. ve sen sekip dururken, o ne yapar? hasta, kahrolası kıçıyla güler! cimrinin tekidir! sadisttir! görevi başında bulunmayan bir derebeyidir! ona tapmak mı? asla! cennette hizmet etmektense, cehennemde hüküm sürmek daha iyidir. neden olmasın? her şey başladığından beri burada, yeryüzünde her işe burnumu sokuyorum! insanoğluna bahşedilen her duyguyu onda yeşerttim! istediklerini ona sağladım ve onu asla yargılamadım! neden? çünkü onu asla reddetmedim. bütün kusurlarına karşın! ben insanoğlunun taraftarıyım! ben hümanistim. belki de son hümanist. aklı başında olan kim 20. yüzyılın tamamen benim eserim olduğunu inkâr edebilir ki? tamamı, kevin! tamamı. benim eserim."


    (dilmacevirmen - 3 Ağustos 2013 23:33)

  • comment image

    "amerika da olmak, avukatlık yapmak vardı anasını satayım.. işin yoksa beyoğlu adliyesine git, senet peşinde koş.. of anam offf" dedirten film


    (yolcu - 6 Ekim 2004 13:29)

  • comment image

    bazı kesimler tarafından küçümsense de benim kişisel listemde en iyi beşte yer alan ve yer almaya devam edecek olan filmdir. yirmi küsur defa izlemişimdir, halen daha en ufak bir yerinde bi hataya rastlamamışımdır. mükemmel kelimesini hak eden bir film bu. sadece deccal filmleri veya fantastik sinema adına değil, sinema adına bir zirve noktası. popüler sinema diye bi kenara atmamak lazım, hangi filmde bu kadar uzun diyaloglar var merak ediyorum. al pacino resmen dakikalarca tirad atıyor ve işin tuhafı bu size oldukça doğal geliyor çünkü senaryo muazzam, oyunculuk daha da muazzam. bazı ağır abiler rosemary's baby, omen, faust kırması olduğunu iddia edip bi kenara iterler, haklıdırlar, bu filmlerin (piyeslerin) etkisi barizdir. ama her yönden (hikaye, senaryo, oyunculuk, yönetmenlik, müzik) onlardan çok daha iyidir.


    (yorb - 25 Şubat 2006 01:31)

  • comment image

    12 yasındayken sinemada izleyip cinsel icerikli sahneleri dısında pek de ilgimi cekmeyen bir filmdi taa dun show tv de tekrar izleyene kadar.film herkesin begenecegi turden bir film degil aslında, hristiyanlık'a yaptıgı atıflar filmin asıl amacını, mesajını ortaya cıkarıyor. filmdeki gorsellik de cekildigi zamana gore olaganustu sayılabiliecek nitelikte. oyuncu kadrosu zaten muthis basta al pacino olmak uzere keanu reeves ve gercekten muthis oyunculuguyla charlize theron. al pacino her filminde oldugu gibi muthis, hele tiratları muthis ve her cumlesi tek tek uzerine dusunulesi

    --- spoiler ---
    ayrıca su an aklıma gelen iki gondermeden bahsedicek olursak; filmin sonlarına dogru kevin lomax seytanın yani john milton'ın kızı ile cinsel munasebet kurarken "what about love?" die sorar, john milton da "overrated, nothing more than eating a bunch of chocolate" tarzı bsiler soyler yani askın anlamsızlıgını dile getirir. bunun uzerine kevin lomax kendi beynini patlatır. katolikler de ask olmadan seks yapmak cok buyuk bir gunah sayılır ve seytanımız da burda avukatımızı bir gunah isletmeye calısmaktadır ancak annesinin de etkisiyle holy bible'ı cok iyi bilen avukatımız intihar ederek bu durumdan kurtulur. ayrıca burada kevin lomax'ın seytanın kızını redderek intihar etmesi sevgilisne duydugu askla da alakalıdır.filmin sonunda seytanın soyledigi kibir en sevdigim gunahtır lafında oldugu gibi avukatın en buyuk gunahı aslında kibiridir. butun film boyunca ben en iyisiyim diiye ortalıkta dolasmaktadır. biraz mantıgımızı yuruttugumuzde kibirin kaynagının kendini asırı sevme ve diger insanları kucumse onlara deger vermeme ile alakalı oldugu gorulecektir. ve de avukatımız new york'a geldiginden beri kendisini cok buyuk gorur butun davaları kazanabilirim diye takılır ve aynı zamanda guzel karısını da umursamamaya baslar hatta karısı delirmeye basladıgı zamanda bile isini on planda tutar karısını gormek yerine davalara gider.taa ki bu intihar sahnesine kadar, kevin'in burda seytanı ve kızını yuz ustu bırakmasının sebebi karısını sevdigidir ve karısına karsı olan sevgisi yani ask ondaki kibiri yok eder ve gunahlarından kurtarır.
    son olarak da intihar sahnesinden sonra film avukatın dava arasında tuvalete gittigi zamana doner. burda avukatmız daha once suclu oldugunu bile bile savundugu ve ceza aldıgı adamı savunmaktan vazgecer ve barodan atılmayı goze alır.dava bittiginde basından bir eleman gelir ve avukata "cok superdin muthistin hic yenilmeyen avukat ic hesaplasma yuızunden davayı bıraktı muthis bi haber" der ve de sonra asıl vurucu sozu soyler "sen bir starsın". bu sozun soylendikten sonra avukatımızın suratına bakıoruz ve de o seytani gulumsemeyi gorebiliyoruz.avukat gittikten sonra kamere basından elemana yoneliyo ve bu eleman aniden bizim seytana donusuyo ve kibir en sevdigim gunahtır diyipı kahkahayla film bitiyo. burda dikkat etmemiz gereken seytanın avukatımızın pesini bırakmamasıdır ve ona yeniden en sevdigi gunahla yani kibirle onu kendi tarafına cekmesidir.
    ---
    spoiler ---


    (kumru jr - 25 Şubat 2006 14:42)

Yorum Kaynak Link : the devil's advocate