Süre                : 1 Saat 26 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Temmuz 2012 Perşembe, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Döküman,Biyografi,Müzik
Ülke                : İsveç,İngiltere
Yapımcı          :  Red Box Films , Passion Pictures , Canfield Pictures
Yönetmen       : Malik Bendjelloul (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Malik Bendjelloul (IMDB)(ekşi),Stephen 'Sugar' Segerman (IMDB)(ekşi),Craig Bartholomew Strydom (IMDB)
Oyuncular      : Stephen 'Sugar' Segerman (IMDB)(ekşi), Dennis Coffey (IMDB), Mike Theodore (IMDB), Dan DiMaggio (IMDB), Jerome Ferretti (IMDB), Steve Rowland (IMDB), Willem Möller (IMDB), Craig Bartholomew Strydom (IMDB), Ilse Assmann (IMDB), Steve M. Harris (IMDB), Robbie Mann (IMDB), Clarence Avant (IMDB), Eva Rodriguez (IMDB), Rodriguez (IMDB), Regan Rodriguez (IMDB), Sandra Rodriguez-Kennedy (IMDB), Rick Emmerson (IMDB), Rian Malan (IMDB), Malik Bendjelloul (IMDB)

Searching for Sugar Man (~ Bir Sarkinin Pesinde) ' Filminin Konusu :
70'li yılların başlarında farkında olmadan bir müzik efsanesine dönülen Detroit'li bir yerel müzisyenin hikayesini ele alan belgesel, Sixto Rodriguez'in efsaneleşme ve ortadan kaybolma sürecini işliyor.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Belgesel
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Documentary Film
Sundance Film Festivali:Audience Award-World Cinema - Documentary, Special Jury Prize-World Cinema - Documentary


  • "hayatımda izlediğim en etkileyici 3 5 şeyden biri. masal gibi hikaye ama harbi yaşanmış, çok garip lan."
  • "dehşetengiz bir hikaye-belgesel. kulakları içten yakan bir 'hayır ağlamayacağım' durumu yaratıyor. acayip, çok acayip bir hikaye..."
  • "bi şeyi gerçekten aşkla yaparsan aslında hiç bir zaman kaybetmeyeceğine dair muhteşem bir yapıt.."
  • "american zero, south african hero.*"




Facebook Yorumları
  • comment image

    "thanks for keeping me alive!" - rodriguez, 6 mart 1998, the bellville velodrome, cape town, south africa.

    küçük kızı röportajlarında her an mutluluktan ağlamaya başlayacak gibiydi. ben yukarıdaki sahnede ağladım.


    (sokart - 30 Aralık 2012 17:40)

  • comment image

    hayatımda izlediğim en etkileyici 3 5 şeyden biri. masal gibi hikaye ama harbi yaşanmış, çok garip lan.


    (susmicam - 24 Ocak 2013 00:26)

  • comment image

    dehşetengiz bir hikaye-belgesel. kulakları içten yakan bir 'hayır ağlamayacağım' durumu yaratıyor. acayip, çok acayip bir hikaye...


    (s a p p h o - 30 Mart 2013 00:06)

  • comment image

    bi şeyi gerçekten aşkla yaparsan aslında hiç bir zaman kaybetmeyeceğine dair muhteşem bir yapıt..


    (santachee - 2 Nisan 2013 20:00)

  • comment image

    “rodriguez’i nasıl bilirsiniz?” deselerdi bana, “o da kim?” derdim, bu filmi izlemeden önce. filmi izlemeyen çoğu dünyalının vereceği ortak bir cevabın kelimere dökülmüş haliyken bu üstelik. ben dünyanın bir ucunda onun adını, sanını, müziğini, hayatını hiç duymamışken, çok seneler önce dünyanın bambaşka bir ucunda milyonlar hep bir ağızdan adını ve şarkılarını ezberlemişken üstelik. sinema'yı sevmek için tek bir neden arayanlar için çok nadide bir parça var ortada. müzik’e tapmak isteyenler içinse; çok evrensel bir neden... işte bu ikisi bir araya gelince, dünya çok güzel gözükecek senin de gözüne. eminim.

    - peki şimdi rodriguez’i nasıl bilirsiniz?
    + çok iyi bilirim. çok çok iyi.

    filmde de dediği gibi; “her devrim bir şarkıya ihtiyaç duyar.”

    o zaman; rodriguez devrimi için, bu şarkıların da tam sırası;

    https://www.youtube.com/…8bnsziv_prokbcmmq80n-byj9w

    2016: link tazelendi


    (dolls - 4 Mayıs 2013 17:00)

  • comment image

    belgesel bir yönetmenlik, kurgu, senaryo, yapım harikası değil; harika ve inanılmaz olan, izlenir kılan rodriguez ve mütevazi hayatı. medeniyetin kalbinde güney afrikalıların uğradığı aşırı ırkçılık ki, kendileri de bunu filmde belirttiler: nazi almanyası'nın bir şubesiydik.

    belgesel internetin nelere kadir olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır; rodriguez'i tanımak isteyen güney afrikalılar şimdi google araması yapıyor.

    arşiv görüntülerinin ne kadar değerli olduğunu bizlere göstermiştir; zira fotoğraflar, zamanın teknolojik harikası video kameralar... hepsi bir efsanenin yaşadığının kanıtını sunuyor hayranlarına.

    yönetmenin oscar ödül töreninde teşekkür konuşmasında ekmeğini yediği basamakları tırmandıran rodriguez'e teşekkür dahi etmek ne kelime anmaması içimi sızlatmıştır.


    (mahsus mahal - 9 Mayıs 2013 23:51)

  • comment image

    --- spoiler ---

    yıllar sonra zenci amcamız clarencei belgeseldeki sinirli, üçkağatçı yapımcı sıfatı dışında kimse hatırlamayacak.

    bu alkışların hiçbiri de rodriguezin sırtında buzdolabı ile o merdivenlerden inerken akıttığı terlerin karşılığı olmayacak.

    (bkz: hayat)

    ---
    spoiler ---


    (guts - 10 Temmuz 2013 13:33)

  • comment image

    ilginç olan, olup bitenin rodriguez'i ne üzmesi ne de öfkelendirmesi bence. adamın o kadar umrunda değil ki birilerinin kıymetini bilmiş veya bilmemiş olması, sonunda hayranları ona kavuştuğunda, sadece minnet duyuyor. gerçek tevazu böyle bir şey sanırım ve sahip olana hayranlık uyandıran bir asalet veriyor.


    (nissar - 17 Eylül 2013 14:27)

  • comment image

    şimdiye kadar izlediğim en güzel belgesel. lou reed, bob dylan, neil young, nick drake ve cat stevens gibi müzisyenleri sevenler için sadece rodriguez'i keşfettirdiği için bile değerli olabilecekken belgesel niteliğinden bağımsız bir film olarak da müthiş.

    --- spoiler ---

    rodriguez'in en büyük kızı eva rodriguez'in fakirlik yıllarını anlatırken kurduğu cümleler aslında bir hayat dersidir: "babamı her zaman, başka kimsenin yapmak istemeyeceği işleri bile yaparken hatırlıyorum, bir keresinde tek başına bir buzdolabını merdivenlerden indirmişti. üstü başı çamur içinde eve gelirdi ama işini büyük bir özenle, severek yapardı. bizi şehirdeki tüm müzelere, kütüphanelere, sergilere götürür, oralara alıştırmaya çalışırdı. kendimizi müzelere, sergilere giden biri olarak görmek bizim de hoşumuza giderdi, önceleri 'vay canına, gerçekten bir elit gibi şehirdeki her yere girebiliyoruz,' diye düşünürdük. sonradan zaten buralara girebileceğimizi, şehrin bizim olduğunu, kimseden sadece fakir olduğumuz için bir farkımızın olmadığını düşünerek kendi kendimize gün içerisinde boş vaktimiz olduğunda kütüphanelere gitmeye başladık. babamın bize kazandırdığı en güzel alışkanlık buydu, kimseden bir farkımız yoktu, fakir olduğumuz için bilgisiz olmamız gerekmiyordu, tüm imkanlar bizim için de oradaydı."
    ---
    spoiler ---


    (sweet leaf - 4 Mart 2014 14:17)

Yorum Kaynak Link : searching for sugar man