Süre                : 43 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Eylül 2009 Salı, Yapım Yılı : 2009
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli
Taglar             : Kadın kahramanı,hukuk Bürosu,Yolsuzluk,Mahkeme salonu,Güçlü kadın karakteri
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Scott Free Productions , King Size Productions , Small Wishes
Yönetmen       : Rosemary Rodriguez (IMDB)(ekşi), Michael Zinberg (IMDB)(ekşi), Brooke Kennedy (IMDB)(ekşi), James Whitmore Jr. (IMDB)(ekşi), Félix Enríquez Alcalá (IMDB)(ekşi), Jim McKay (IMDB), Fred Toye (IMDB), Robert King (IMDB), Matt Shakman (IMDB), Nelson McCormick (IMDB), Rod Holcomb (IMDB), Roxann Dawson (IMDB), Griffin Dunne (IMDB), Josh Charles (IMDB), Paris Barclay (IMDB), Charles McDougall (IMDB), Christopher Misiano (IMDB), Dean Parisot (IMDB), Kevin Hooks (IMDB), David Dworetzky (IMDB), Scott Ellis (IMDB), Daniel Minahan (IMDB), Gloria Muzio (IMDB), John Polson (IMDB), John Gallagher (IMDB), Lesli Linka Glatter (IMDB), Julie Hébert (IMDB), Peter O'Fallon (IMDB), Steve Shill (IMDB), Alex Zakrzewski (IMDB), Phil Abraham (IMDB), Tom DiCillo (IMDB), Joshua Marston (IMDB), David Platt (IMDB), Ted Humphrey (IMDB), Craig Zisk (IMDB), Phil Alden Robinson (IMDB)
Senarist          : Michelle King (IMDB)(ekşi),Robert King (IMDB)(ekşi),Adam R. Perlman (IMDB)(ekşi),Ted Humphrey (IMDB)(ekşi),Leonard Dick (IMDB)(ekşi),Keith Eisner (IMDB),Corinne Brinkerhoff (IMDB),Meredith Averill (IMDB),Craig Turk (IMDB),Luke Schelhaas (IMDB),Courtney Kemp Agboh (IMDB),Erica Shelton (IMDB),Matthew Montoya (IMDB),Nichelle D. Tramble (IMDB),Julia Wolfe (IMDB),Todd Ellis Kessler (IMDB),Tyler Bensinger (IMDB),Stephanie Sengupta (IMDB),Karen Hall (IMDB),Barry M. Schkolnick (IMDB),Steve Lichtman (IMDB),Jacqueline Hoyt (IMDB),Angela Amato (IMDB),Dee Johnson (IMDB),Tom Smuts (IMDB),Frank Pierson (IMDB),Amanda Segel (IMDB),J.C. Nolan (IMDB),Joey Scavuzzo (IMDB),Aaron Slavick (IMDB)
Oyuncular      : Julianna Margulies (IMDB), Matt Czuchry (IMDB)(ekşi), Christine Baranski (IMDB)(ekşi), Archie Panjabi (IMDB)(ekşi), Alan Cumming (IMDB)(ekşi), Josh Charles (IMDB)(ekşi), Makenzie Vega (IMDB)(ekşi), Chris Noth (IMDB), Graham Phillips (IMDB), Zach Grenier (IMDB), Mary Beth Peil (IMDB), Jerry Adler (IMDB), Matthew Goode (IMDB), Michael J. Fox (IMDB), Renee Goldsberry (IMDB), Cush Jumbo (IMDB), Sarah Steele (IMDB), Chris Butler (IMDB), Mike Colter (IMDB), Jeffrey Dean Morgan (IMDB), Jess Weixler (IMDB), Michael Boatman (IMDB), Nicole Roderick (IMDB), Titus Welliver (IMDB), Nathan Lane (IMDB), Anika Noni Rose (IMDB), Gary Cole (IMDB), Scott Porter (IMDB), Dallas Roberts (IMDB), Carrie Preston (IMDB), Ben Rappaport (IMDB), Mike Pniewski (IMDB), Margo Martindale (IMDB), Steven Pasquale (IMDB), Jill Flint (IMDB), Stockard Channing (IMDB), Michael Ealy (IMDB), Joe Morton (IMDB), Michael Cerveris (IMDB), Skipp Sudduth (IMDB) >>devamı>>

The Good Wife (~ Dobra zena) ' Dizisinin Konusu :
Eyalet savcısının eşiyseniz ve avukatsanız, bir de üstüne aldatılmışsanız; bütün gözler size çevrilir. İki çocuğunuzu bütün bu skandalın dışında tutmak isterken, evinizi de ayakta tutmaya çabalamanız takdire şayanken, bunu başarmak için ne kadar zorlandığınızı bir siz bilirsiniz. Alicia Florrick; mutlu evliliği, bir gün internete düşen skandal görüntülerle kabusa dönüşünce, kocası da hapse düşünce, eski mesleği olan avukatlığa döner. Üniversite yıllarında sevdiği adam olan Will Gardner'ın avukatlık bürosunda çalışmaya başlar. Bir yandan eşinin onda açtığı yaraları kapatmaya çalışırken, diğer yandan canını dişine takarak çalışır. Alicia bütün bu emeğin ardından mutlu yuvasını tekrar kazanacak mı? Yoksa pes edip eşi Peter ile tüm bağını koparacak mı? 40'tan fazla adaylığı, 6 ödülüyle The Good Wife hukuk draması seviyorsanız, kesinlikle es geçmemeniz gereken bir yapım.

Ödüller      :

Primetime Emmy Ödülleri:Outstanding Lead Actress in a Drama Series





Facebook Yorumları
  • comment image

    kısa ve net bir şekilde "taş gibi" dizi. o kadar sağlam karakterleri, o kadar sağlam senaryosu ve o kadar sağlam bir kurgusu var ki; her bölüm hayranlıkla ve ağzım açık seyrediyorum. özellikle archie panjabi'ye olan hayranlığım her bölümde artarken ikinci sezon itibariyle alicia'yı hem gülerken, hem yalan söylerken, hem kocasını korurken, hem will ile cilveleşirken, hem kendi mesleğinin olumsuz gerekleriyle barışırken izlediğimizden dolayı onu televizyon tarihinin en katmanlı karakterleri arasına yerleştiriyorum.

    dizi, bir hukuk draması olmanın çok ötesine geçti. hem politik metinleri, hem polisiye hikayeleri hem de karakter gelişimiyle parmak ısırtacak bir kaliteye ulaştı. cbs zaten en çok rating'i alan ancak gençlere pek çekici gelmediği için reklamverenlerin gözdesi olamayan bir kanal. yani aslında the good wife gibi cable dizisi- network dizisi arasında bir yerde duran böyle kaliteli yapımlar bu kanalın izleyicisiyle çok güzel uyuşuyor. heyecanın düşmesine asla izin vermediği ve seri hikayesini bölüm hikayelerini fazla kısmadan ve basitleştirmeden çok iyi anlatabildiği için bu dizi çok özel. üstelik hukuk dizilerinden alışık olduğumuz aynı da'ler ve aynı hakimlerle karşı karşıya gelme durumu bu dizide çok daha gerçekçi işleniyor. carry'nin özel bir intikam çabası olduğu için ve başsavcı glen childs bu rekabetten çıkar elde ettiği için ikide bir alicia'nın karşısına çıkıyor. yoksa the practice'teki gibi ne hikmetse hep aynı bölge savcısı denk geliyor değil. karşılaştığımız diğer avukatlar da çok sağlam. salağa yatan ama harika stratejilerle ortalığı silip süpüren, önce hamileliğini sonra da çocuğunu mahkemede işlerine alet eden, peter'ı bataktan bir türlü kullanamadığı bilgisayara rağmen bir tık'ta kurtaran avukatlar izledik. üstelik hepsi de kadındı ve hepsi de birbirinden tamamen farklıydı. bu kadar karakter zengini, bu kadar kadın yanlısı, bu kadar yaş-cinsiyet-millet ayrımı gerektirmeksizin çekici olabilecek bir dizi ben çok görmedim.

    emin olun ki bu dizinin aldığı emmy'ler geçen senekiyle kalmayacaktır. julianna margulies ve chris noth başta olmak üzere alan cumming ve konuk oyuncularına da heykelcik hediye edecek kudrete sahip bir şaheser haline gelecektir. ülkemizde neden bu kadar az entry'si var bilmiyorum, ama bölümler çok yığılmadan diziye başlamanızı; ve günü gününe bu keyfi yaşamanızı tavsiye ediyorum.


    (under rug swept - 23 Ekim 2010 22:19)

  • comment image

    özetle mükemmel bir dizi. henüz ikinci sezonun 16'ncı bölümündeyim ama buraya kadar izlediklerim her seferinde ağzımı açık bırakıyor.

    bir kere buram buram kalite kokuyor dizi, oyunculuklar vs. çok iyi. lakin beni asıl vuran senaryo ve işlenen davaların güncelliği.

    dizi chicago'da geçiyor ve 2009'da başlıyor. yani obamamania'nın alıp yürüdüğü zamanlar. (önemli not: barack obama başkan olmadan önce chicago senatörüydü. illinois eyaletine bağlı chicago, abd'nin en kalabalık, en zengin ve nüfusça en "diverse" şehirlerinden biri. hatta abd'nin büyükşehirleri arasında en "amerikalı" olanın chicago olduğu söylenir hep.)

    üzerine dizideki protagonist'imiz alicia florrick ve lockhart/gardner/stern'deki (daha sonra lockhart/gardner, daha da sonra lockhart/gardner/bond) ekip fena halde liberal demokrat. dolayısıyla dizinin kadınların işgücüne ve siyasete katılımı (diane lockhart ve muhipleri), azınlık politikaları, ırkçılık (üç-dört bölümde bir "n-word" konuşulur, ırk savunması yapılır), silah savunuculuğu (kurt mcveight), lgbt'lik ve ayrımcılık (alicia'nın gay biraderi ve kalinda sharma), din/dindarlık/dinsizlik (alicia-jackie-grace-zach dörtlüsü artı papaz isaiah), hatta israil-filistin çatışması gibi uluslararası ilişkilere dair meselelerde abd televizyonlarındaki birçok dizide görmeye alışkın olmadığımız kadar liberal bir çizgisi var. bununla birlikte dizide kimse mükemmel değil. herkes birbirinin ardından bir dolaplar çevirmekle meşgul, yani entrika bol.

    dahası davalar muhteşem. bu ana kadar wikileaks'i gördüm (hem de collateral murder, cablegate de değil), ilaç ve petrokimya şirketlerine karşı açılan toplu davalar gördüm, idam tartışmalarını gördüm, ip adresi abd'li bir şirket tarafından pekin hükümetine verilen çinli muhalifin baskı altında kalmasını gördüm, çay partisi hareketini gördüm, facebook ve the social network filmiyle ilgili tartışmaları gördüm, sarah palin-hillary clinton çekişmesini gördüm, hatta ve hatta peter florrick'in israil lobisiyle yediği bir yom kippur yemeğinde "ama ya filolar? gazze'ye yardım götürmeye çalışırken öldürülen dokuz aktivist ne olacak" cümlesi üzerinden mavi marmara'ya değinildiğini bile gördüm.

    "ama yetmez" diyorsanız üzerine bu dizide pek sevimli bir aşk hikayesi de mevcut. üniversiteden beri sürekli üzerine toprak atılsa da bir kenardan fışkıran will-alicia aşkı. o da abd televizyonlarında alışık olmadığımız derecede muhafazakar bir tutumla ele alınıyor gerçi ama çok güçlü olduğunu ekran karşısında hissediyoruz.

    muhafazakarlık demişken, bu dizide çok fazla seks de yok mesela. olanlar da eski türk filmleri hesabı "ekran kararır" ya da giyinik seks. dolayısıyla anne-babayla ya da çocuklarla izlerken "öhöm" diye kanal değiştirme ihtiyacı yaratmıyor hiç.

    ay ay bi de konuk oyuncular var tabi. adı guest starring geçen chris noth nam-ı diğer mr. big konuk değil başrol sayılır artık da leelee sobieski'den lost'un miles straum'u ken leung'a, rita wilson'dan yine lost'un siyah adamı, jacob'ın nemesis'i titus welliver'a kadar televizyonda görüp sevdiğimiz bir dolu insan gelip gidiyor her bölüm..

    bir de küçük bir şahsi not: ben bu diziyi hep dizi izleme sitelerinde görür afişteki julianna margulies'i famke janssen zannederdim amma alakası yokmuş meğer.

    son olarak üçüncü sezon afişine "don't let the name fool you" diye bir tagline koymuşlar ki diziyi bundan iyi anlatamazdı bence de. gerçekten de "isminin sizi aldatmasına izin vermeyin". basit bir ev hanımı dizisi gibi geliyor ilk bakışta ama ilgisi yok. the good wife is soooooo good!

    s03e02 editi: vay arkadaş şimdi de rupert murdoch, news of the world ve ryan giggs etrafında dönen gag order-twitter skandalını konu edinmişler. ar-i-es-pi-i-si-ti!

    303e03 editi: konuk oyuncu demişken opposing counsel olarak lisa cuddy çıktı karşımıza yahu. birkaç bölüm önce de mad men'deki sarışın oğlan vardı, hani şu gay kreatif direktörün çok hoşlandığı çocuk var ya, ken cosgrove, hah işte o!


    (thesaintofincipientinsanities - 4 Kasım 2011 14:24)

  • comment image

    öncelikle sözlükteki the good wife hayranlarını ortaya çıkarmış bölüm oldu 5x15. susuyordunuz ama buradaydınız, biliyordum. arkadaşlar o nasıl bir şeydi öyle ya? etrafımda izleyen bir allahın kulu da yok ki konuşalım. gelin bence zirve falan düzenleyelim, konuşarak atlatalım bunu, bu böyle olmayacak.

    benim için en unutulmaz, en sarsıcı ve şüphesiz seyirciye verilebilecek en acımasız bölüm oldu bu. daha ne desem bilemiyorum.

    --- spoiler ---

    bir yandan beklenmedikti ve evet karakterin diziden ayrılmak istemesiyle şekillenmiş bir bölümdü ama öte yandan da o kadar gerçekçiydi ki! ölüm tam da bu değil mi zaten diye sorgulattı hepimize. birden bire ve ansızın gitmez mi etrafımızdakiler.

    ve diane'in tepkisi... ben bir dizide ani gelen ölüm karşısında, bundan daha gerçekçi bir tepkiyle karşılaşmadım sanırım. "will'e benzemiyor" dedi. o kadar kötü oldum ki. zira tanıdığı birini kaybetmiş ve naaşını görmüş herkes bilir ki ölen kişi hiçbir zaman o yaşayan son haline benzemez. o başkasıdır sanki ve sen kaybettiğin kişinin belki hala yaşıyor olduğuna ihtimal verebilirsin. belki de ondandır ki hüngür şakır ağlarken görmedik kalinda ile diane'i. bir yerlerden çıkıp gelecek will diye beklediler belki. keza biz de öyle.

    çok acıydı.

    hoşçakal will.

    ---
    spoiler ---


    (eh iste bilemiyorum - 27 Mart 2014 15:02)

  • comment image

    birçok dizinin 1-2 sezonda ivme kaybettiği ortamda 6. sezona bomba gibi bir başlangıç yapmıştır. hem de en kilit karakterlerden* biri artık kadroda yer almamasına rağmen.

    --- 6x01 spoiler ---

    cary'nin girdiği karanlık koğuşu görünce bir kaç saniyeliğine de olsa oz'a gitti benim kafa, yazık oldu bizim babyface cary'e dedim. sonra bir baktım uyuşturucu, milyon dolarlık kefalet filan the wire'a bağladılar. sonra bir daha baktım bizim zibidi bodie alicia'nın önüne bir çanta dolusu para bırakıyor.

    lemond bishop = stringer bell diyerek spoilerı sonlandırıyorum.

    --- 6x01spoiler ---

    ama her şey bir yana bölümün kazananı eli gold ve kaşları oldu.

    edit: ayrıca zibilyon tane mantık hatası içeren, birbirinden bayık davalarıyla suits'e 700 küsür entry girilmişken bu dizi 200'ü yeni geçti ya bravo ekşisözlük, ne diyeyim.


    (elizabeth g bennet - 24 Eylül 2014 21:04)

  • comment image

    muhteşem ama aşırı derecede underrated bir dizi bence. evet evet kesinlikle öyle. bir düşünün, 6 sezondur devam eden hukuk dizisi... karakterler bu kadar ilginç ve hayatlarındaki değişiklikler abartmadan tam da olması gerektiği gibi olmasa sadece ilginç davalarla bir dizi nereye kadar gidebilirdi? ve kesinlikle kendini tekrar etmiyor. ben özellikle buna dikkat ediyorum. evet ara ara gün yüzüne gelen eski davalar/hikayeler var fakat bundan bile çok farklı noktalara ulaşabiliyor diziyi... yani o eski hikayeyi daha farklı bir hikayeye dönüştürüyor, tıpkı hayatta olduğu gibi. dizinin en önemli artısı elbetteki gerçekçiliğe yakın olması. gerçek hayattaki gibi hiç bir şey kalıcı değil, sürekli değişkenlik gösteriyor, öyle ki dizi ana karakterlerinden birini göndermesine rağmen orjinal varlığına devam edebiliyor, hatta daha sağlam bir şekilde yol aldığını bile söyleyebiliriz... yani dizi için tam da tanıtımındaki gibi (bkz: don't let name fool you) düşünüp isminin sizi kandırmasına izin vermeyin. alicia'nın "iyi bir eş" olmakla pek alakası yok, evet. ama çok iyi bir savaşçı.

    yukarıdaki paragraf diziye başlamamış olan kitle içindi, şimdi gelelim küçük ama sevimli fan kitlesine :) 6. sezonun yine çok iyi gittiğinde hemfikiriz herhalde :) 5. sezondaki gibi inişli-çıkışlı.. hımm tam böyle de dememek lazım aslında, yani sezonun birkaç bölümünde yapılan nokta atışları gibi büyük olayların patlak verdiği, diğer bölümlerin biraz daha sakin geçtiği bir sezon izlemediğimizi düşünüyorum. her bölümde biraz bilgi ve bolca eğlence ile (bana öyle geliyor olabilir ama bu sezonun diğer sezonlardan daha eğlenceli geçtiğini düşünüyorum) ilerlediğini düşünüyorum. ve geçmişe bolca atıfta bulunuyorlar. sıkı bir takipçi olarak beni sadece bunların konuşulması bile fazlasıyla duygusallığa sokarken (4. bölümün ilk yarısında ilk 5 sezonu tekrar yaşadım resmen :/ ) yeni gelişmelerin arifesinde olan f&a&l'ın alicia'nın seçimi kazanması halinde ne olacağını düşünmeden edemiyorum. tabi kazanacağı kesin değil elbette, kendisi geri çekilebilir aksilikler yüzünden kazanamayabilir ama bu şekilde devam ederse kazanacağı kesin.

    son olarak spoiler vermek istemiyorum, o yüzden karakter ismi vermiyorum ama final için düşünülen ayrılığı hiç sevmemekle birlikte, gerçek hayatta anlaşamadıkları için bu iki oyuncuyu allah bildiği gibi yapsın diyorum, evet :/


    (kalpazan - 2 Kasım 2014 22:45)

  • comment image

    6. sezonunun 19. bölümünde her şeyin tepetaklak olduğu dizi.

    --- spoiler ---

    alicia ne kadar hukuka ve adalete saygılı olursa olsun, politika her zaman her şeyi yerle bir eder. toplumların değil, partilerin ya da kişilerin çıkarlarınadır. kendisi de bunu zor yolda öğrendi işte. azize dediler, hukuk savaşçısı dediler, kahraman dediler ama o kahramanı en tepeye çıkarıp hızlıca aşağı itmekten de geri durmadılar. yazık oldu güzelim mücadeleye.

    diğer taraftan kalinda da yaptığı hatanın bedelini ödüyor ama beraberinde firmanın yarısını da götürüyor. diane hapse düşerse ne olur firmanın hali? alicia da belli ki savcı falan olamayacak ama onu da ortaklığa geri almazlar. ortalık yerle bir oldu yeniden.

    ---
    spoiler ---

    şimdiye dek yüze yakın dizi izlemişimdir herhalde. fantastik dizileri bir kenara bırakıyorum. bu kadar draması sağlam, gerçek hayata yakın, karakterleri yere basan dizi azdır. benim tüm zamanlarımda ilk beşe girer. daha nice sezonlara olsun...

    julianna margulies muhteşemsin. sana bu sene emmy vermezlerse daha da o törenleri sabahlara kadar izlemem.


    (senaristimsi - 17 Nisan 2015 21:09)

  • comment image

    sonradan başlayıp çok sevdiğim, tam bir "yetişkin" dizisi.

    öyle ağır "hassiktir" çektiren bölüm sonları, acayip sürprizler, kan, aksiyon, ölüm-kalım mücadelesi, meme falan yok. bol bol karakter ve drama var. ilk sezonun finalini game of thrones, spartacus gençliğine seyrettirsen "bu ne lan" der. yine de heyecansız, bayık bir final değildir. (asla)

    dizinin entrika dozu da o kadar iyi ayarlanmış ki, 3 sezonu bitirdim ve bir kere bile "ulan bunların işi gücü yok mu habire entrika çeviriyorlar" demedim. karakterlerimiz entrikalarını hep boş zamanlarında çevirir. buna rağmen tempo hiç düşmez. ayrıca hafızaları zorlayan dizidir zira birkaç bölümde bir ortaya çıkan karakterler de paralel olarak ilerleyen hikayeleri ile diziye katkıda bulunurlar. bu karakterlerden en bi uyuzu ise michael j. fox tarafından oynanan louis canning. ( bence herifin adını "loose cannon"ı çağrıştırsın diye koymuşlar) oyndadığı bölümlerde sahneye öyle bir girişi oluyor ki karakterlerle beraber "geldi yine tipinisktimin" diyoruz bir ağızdan.

    çocukluğumuzun kahramanı michael j. fox'u harcadığı gibi chandler**ı pislik herif, cuddy*i de tam bir sürtük rolünde oynatarak kalbimizi ufaktan kırıyor the good wife.

    dizinin en sevdiğim elemanı ise acayip sarkastik ve bir o kadar da sinik boşanma avukatı david lee. at suratlı yeğeni yüzünden alicia'ya bağırdığından beri biraz bozuklar ama gerçek hayatta olsa mentor bellerim bu herifi.


    (tosantosun - 30 Haziran 2015 14:05)

  • comment image

    dizinin 6. sezonunun bittiği günlerde ben de 3. sezonu bitirmişim ve dayanamayıp entry girmişim. bugün itibariyle 6. sezonu da bitirdim ve size iki çift lafım var sözlükçüler.

    arkadaş, sayfalardır okuyorum okuyorum, okumadığım tek entry kalmadı, bu kadar iyi bir dizi bir noktada nasıl patlama yapmaz ya? breaking bad öyle mi halbuki, ilk iki sezon için iki sayfa entry, kalan üç sezon için 234535 sayfa entry. her bölüm için okuyabileceğiniz, kaçırdığınız noktaları irdeleyen en az 30-40 entry var. ama the good wife için yok. bazen oluyor allahım şahane bölüm diyerek koşup geliyorum, tek entry yok. bir bakıma breaking bad'deki birbirinin aynısı (orospu skyler/walter reyizin askerleriyiz) entry giren andaval sürüsünün buraya bulaşmadığı iyi olmuş ama ne bileyim, meh.

    keşke her sezonun sonuna genel bir bakış yazaydım, bişmanım.

    --- 6. sezon spoiler ---

    6. sezon finali itibariyle benim kafa da aynen alicia'nın kafası gibi bulaşık süngerine döndü. nispeten olaysız, sakin falan bir final bölümüydü. nasıl derler, taşlar yerine oturacak, filan. fırtına koptu hasar tespiti mi? gibi. fakat son sahnede louis canning'in gelişine canım acayip sıkıldı.

    bu adamdan ortak mortak olmaz alicia. ben sana diyeyim. herif lockhart/gardner'a gelişinin 4. haftasında diane'i kaçırdı. sinsi pislik. bir de insanın yüzüne karşı mıymıymıy işte ben size kötülük etmeye gelmedim de mıymıymıy. diane ne iyi demişti "siz kötü değilsiniz, şeytansınız." ben senden korkuyorum alicia, kendine olan aşırı güveninle "idare ederim yeaa" diye bu adamın ortaklığına atlama. diane'in şirketine dön icabında ama canning'le ortak olma.

    o iki bölüm önceki yanlış anlaşılma meselesi neydi öyle ya, yastıkları ısıracaktım sinirden. iyi ki kalinda her şeye burnunu sokuyor da işler bi nebze yoluna girdi. durup dururken düşman olacaklardı diane, cary ile alicia. david lee kimsenin dostu değil zaten. ilk sezonlarda sadece biraz umursamaz duran david lee'yi de iyice baş kötü ettiler. her pislik, her menfaatçilik bunun başının altından çıkıyor. sadece will'i birazcık seviyormuş, onu da görmüş olduk.

    david lee adamım yine çakallığını gösterdi ve canning'in karısını şıp diye yakaladı. her hayınlık beklenir bu canning'den. iş hayatımı aile hayatıma karıştırmam da bilmemne. sen onu benim külahıma anlat. başka firma mı yok ulan?

    kalinda'ya hiç değinmeyeceğim. zaten sevmiyordum, overrated bir karakterdi. bu kadar abartılmasa da dizide kalsa olurdu ama gidişine çok da üzülmedim. kısık sesinden, karşısındakinin ağzına ağzına girmek suretiyle yaptığı güç gösterilerinden baygınlık gelmişti zaten. bişıp bunu kesin öldürür demiştim ama cary'e kıyamadılar galiba. bişıp da çok karizmatik bi kötü adamdı be. pembe gömlek-pembe kravatları ve bembeyaz dişleri her daim gözümü alıyordu.

    yazılacak çok şey var. giderayak alicia'yı biriyle çiftleştirseler iyiydi. hepten uyurgezer gibi hayal görmeye başladı kadın. bu arada 6x14 çok iyiydi evet. hiç ilgi göstermemişsiniz sözlükçüler. sevişmeli kısımları olsun, richard dawkins olsun gayet farklı bi bölümdü. alicia kampanya yöneticisine meyledecek derken genç arkadaşımız alicia'yı kocasıyla gördüğü an gurur yaparak ortamdan uzaklaştı. "ben sizin bu godoş hayatınızı kaldıramam" falan mı dedi içinden kimbilir.

    --- 6. sezon spoiler ---


    (tosantosun - 31 Temmuz 2015 18:02)

  • comment image

    bir tane bile boş bölümü olmayan dizi ve her şeyi tam ayarında. ne bir saniye fazla cinsellik var, ne bir saniye fazla melodram var, ne de öeehh yeter diyeceğiniz bıktıran gizemleri var. 101. bölümün * 18. dakikasında durdurup bu entryi yazmaya başladım, yani toplamda 4300 küsur dakika izlemişim ve bir dakikasında bile sıkılmadan izlemişim. adı the good wife olunca uzaktan bayık bir dizi gibi duruyor ama kesinlikle öyle değil. bence kaçırmayın.

    --- spoiler ---
    will'le alicia'nın karşı karşıya geldiği telif davasında * şöyle güzel bir şey yaptılar. will, dikkatinin dağıldığını bildiği için devamlı itiraz ederek alicia'nın temposunu bozduktan sonra alicia misilleme olarak will'le ilk defa seviştikleri gece giydiği elbisesini giyerek duruşmaya devam ediyor. tanığa sorusunu sorarken elbiseyi ve alicia'yı gören will, tanık cevap verirken o geceyi ve alicia'yı düşünmeye başlıyor ve biz de o görüntüleri izlemeye başlıyoruz. tanık sözünü bitirince de fark ediyoruz ki, aynen will gibi biz de ne tanığın ne söylediğini dinlemişiz ne de alt yazıya bakmışız. will'le tamamen aynı şeyleri yaşamışız yani. hayallere dalmışız hep beraber.
    ---
    spoiler ---

    edit: in my opinion


    (nutella yerken sandalyeden dusup geldim - 8 Aralık 2015 14:56)

  • comment image

    yaratıcıların final hakkındaki mektubu için:

    --- spoiler ---

    "ne ironiktir ki; alicia, peter'ı terk edecek gücü bulduğu anda kendisinin peter'a dönüştüğünü fark etti."

    neden çoğu kişinin finali sevmediğini anlayabiliyorum, evet, peter'ın davası fazla yer kapladı, evet yardımcı karakterlere neredeyse hiç değinilmedi, evet alicia'nın hikayesi yarım kaldı...
    ama hayır.
    başından beri alicia'nın nasıl daha da güçlendiğini, nasıl daha da özgüvenli, nasıl daha güçlü olduğunu izliyorduk, bu alicia'nın hikayesiydi ve 7. sezonunda da dizinin yaratıcılarının yazdığı mektupta söylendiği üzere alicia sonunda kendi gücünü buldu.
    dizi bir tokatla başladı, bir tokatla bitti. alicia 7 sezon ve 7 seneyle kazandığı bu gücü sonucunda ilk başta bir canı yanan kişiyken, şimdi can yakan kişiye dönüştürdü.
    finalin gösterdiği en büyük şey işte bu gerçekçiliği, alicia'nın bunca yıl kazandığı deneyimlerle ele geçirdiği değişimi ve başından beri aslında bizim alicia'nın değişim hikayesini izliyor oluşumuzu gösterişiydi.
    gerçekten etkileyici, unutulmaz, son zamanların en kaliteli dram dizilerinden the good wife, değinmek istediği hikayeyi muhteşem bir şekilde sonlandırmış. mutlu, aşk dolu bir finaldense böyle bir finali izlemek, güzeldi.
    teşekkürler robert & michelle king.
    ---
    spoiler ---


    (anewlucas - 9 Mayıs 2016 17:36)

Yorum Kaynak Link : the good wife