Süre                : 2 Saat 12 dakika
Çıkış Tarihi     : 09 Mayıs 2013 Perşembe, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Aksiyon,Macera,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Paramount Pictures , Skydance Media , Bad Robot
Yönetmen       : J.J. Abrams (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Roberto Orci (IMDB)(ekşi),Alex Kurtzman (IMDB)(ekşi),Damon Lindelof (IMDB)(ekşi),Gene Roddenberry (IMDB)
Oyuncular      : Chris Pine (IMDB)(ekşi), Zachary Quinto (IMDB)(ekşi), Zoe Saldana (IMDB)(ekşi), Karl Urban (IMDB)(ekşi), Simon Pegg (IMDB)(ekşi), John Cho (IMDB)(ekşi), Benedict Cumberbatch (IMDB)(ekşi), Anton Yelchin (IMDB)(ekşi), Bruce Greenwood (IMDB), Peter Weller (IMDB), Alice Eve (IMDB), Noel Clarke (IMDB), Nazneen Contractor (IMDB), Amanda Foreman (IMDB), Jonathan Dixon (IMDB), Aisha Hinds (IMDB), Joseph Gatt (IMDB), Jeremy Raymond (IMDB), Tony Guma (IMDB), Kimberly Arland (IMDB), Sean Blakemore (IMDB), Nick Tarabay (IMDB), Beau Billingslea (IMDB), Deep Roy (IMDB), Jack Laufer (IMDB), Katie Cockrell (IMDB), Kellie Cockrell (IMDB), Jason Matthew Smith (IMDB), Chris Hemsworth (IMDB), Jennifer Morrison (IMDB), Seth Ayott (IMDB), Marco Sanchez (IMDB), Lee Reherman (IMDB), Scott Lawrence (IMDB), Usman Ally (IMDB), Nolan North (IMDB), James Hiroyuki Liao (IMDB), Rob Moran (IMDB), Akiva Goldsman (IMDB), Christopher Doohan (IMDB) >>devamı>>

Star Trek Into Darkness (~ Bilinmeze Dogru: Star Trek) ' Filminin Konusu :
Atılgan’ın mürettebatı eve geri çağrıldığında, kendi organizasyonları içinde durdurulamaz bir terör gücünün donanmayı ve temsil ettiği her şeyi parçaladığını, dünyamızı bir kriz içinde bıraktığını görürler. Bitirmesi gereken şahsi bir kavgası olan Kaptan Kirk,  tek kişilik kitle imha silahını yakalamak için savaş alanına doğru özel bir arayış başlatır. Kahramanlarımız yaşamla ölüm arasında destansı bir santraç oyununa sürüklenirken, aşka meydan okunacak, dostluklar parçalanacak ve  Kirk’ün geride bıraktığı tek ailesi olan müretebatı için fedakarlıklar yapması gerekecek.


  • "kötü adam cast'ı çok yanlış olan film. ilk defa bir star trek filminde kötüler kazansın istemekteyim."
  • "filmin sonunda kirk enterprise'ı vurdurarak çalıştırmıştır.(bkz: iskender ç)"
  • "(bkz: bi boku da beğenin be)"
  • "filmde de gördüğümüz üzere komuta yönetim merkezi ataşehir dumankaya ikon binasında bulunmaktadır."
  • "onbaşı olamayacak adamların gemi kaptanı olduğu filmdir. (bkz: chris pine)ayrıca mr. spock'tan çok iyi iddaa'cı olur. adamın mantık çıkarımları hesaplamaları süper."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ankamall'da hobbit filmine bilet alarak 4 kişi filme gidelim dedik, bir baktık ki karşımıza bu film çıktı. ama öyle ki filmin fragmanı diye düşündüğümüz şey bitmek bilmiyor, biz dedik herhalde yanlış filme girdik. tam da aksiyonun ortasında, film arasından sonra devam ediyormuş gibi. iyice tırstık, çıkalım mı soruları aramızda gidip gelmeye başladı. sonra aklıma geldi ki "olm yanlış salona gelmiş olsak, tamamen dolu olan salonda 4 kişi boşluğa gelip oturma ihtimalimiz mi olurdu?". arkadaşa bunu söyledim ve ben rahatladım ama fragman hala bitmedi. acaba soruları içinde stres çekmeye devam ettik. neden sonra fragman bitti ve rahata erdik.

    filme gitmeme gerek kalmadığını düşünüyorum artık. en janjanlı yerini gördük zaten. o kısmın sonunda da spock ölmeyecek nasıl olsa, bir şekilde kurtulur.

    o değil de, hobbit'e gittik. sherlock ve doktoru gördük, geldik.


    (alavgan - 22 Aralık 2012 02:51)

  • comment image

    icinde benedict cumberbatch var iken hicbir oyuncunun esamesinin okunmayacagı film. yok abi o adam varken digerlerine odaklanılır mı? adamın oyunculuğu bir kere insanı hipnotize ediyor. korkunc bir film 6 da oynasın oturur izlerim valla. bu sebeple bir an önce gösterime girmesini beklediğim film.


    (soli sol soli - 27 Nisan 2013 01:22)

  • comment image

    berbat bir film.

    hatırlayan hatırlar bu yorumun aynısını (ve bir gömlek üstünü), yakın zamanda iki ayrı filme daha yaptım. birisi hobit denen kepazelikti, diğeri life of pi denen bisiktirgitallaansendi. ikisine yazmadığım cuk-oturur eleştiriyi buna yazayım, diğerleri de aradan çıksın.

    star trek'i neslim gereği televizyondan tanıyorum. tanıyorum dediysem merhaba merhaba. sivri kulaklı olan spak, sarı kasnak olan kaptan körk, geminin adı atılgan, olaylar uzayda geçiyor. o kadar. aklım star trek'e ermeye başladığı dönemler tv'de star trek artık oynamıyordu. ama zaten oynasa da izleyemezdim: aklı star trek'e eren'in tv ile ne işi olur?

    bu uzlaşmaz çelişki yüzünden uzun süre star trek bilgim kısıtlı kaldı. ne olduğunu değil, ne olmadığını biliyordum. bilim kurgu değildi. izlediğim bölümlerden hatırladığım tek şey arkaplana uzay gerilmiş bir fantezi olduğuydu. hala da öyledir.

    gel zaman git zaman merak ettim. star trek neydi? niye fenomendi? netflix'te görünce dayanamadım izlemeye başladım. başladım ve duramadım. çünkü sevdim. sevdiğimden duramadım.

    neyini sevdim? maksadını sevdim. maksadını ciddiye alışını sevdim. maksadını ciddiye alırken kendisini ciddiye almayışını, belki aslında biraz da, alamayışını sevdim. her şeye rağmenliğini, yaşama sevinci olimpiyatı tavrını sevdim. yani star trek'in tipi ve encamını değil, hissi ve endam'ını sevdim.

    böyle özden anlatınca anlamadığınızdan, yani biraz öküz, biraz çocuk, biraz da zırcahil olduğunuz için, ya özetine, ya detayına girmem gerekiyor. sizi kırmıyorum, özet geçmiyor detayına giriyorum. detayına girerken de paragraflara ayırıyorum ki size yaranayım.

    star trek bir süreğin parçası. sürek ne demek? sürek, tıpkı izlek gibi entel bir kelime. cümle içinde kullandığınızda kadınların amlarını size mancınıkla atmalarını sağlayacak olan sihirli bir söz olarak düşünün ve benimseyin derim. sürmekte olan şey manasına geliyor. aynı manaya gelen süreçten farkı ne? kapsam farkı. kapsam ne diyeceksiniz? şöyle anneye anlatır gibi anlatayım: bakın bu kereviz sapı süreç olsun. bu elimde tuttuğum portakal da sürek. süreç'in başı kıçı var, başı belli sonu belli. sürek'in ise sonu yok. öyle kendi başına dönüyor.

    onun neyi belli? neyi belli? çok basit ya? bak eğim ve eğilimleri, yüzeyi belli, içeriği belli. ya da: süreç sonlu, sürek devamlı. sürek aynı zamanda pazara götürülen büyük baş hayvan sürüsüne verilen isim. manidar yani.

    star trek iş böyle bir süreğin parçası. hangi süreğin? iktidar yönetim süreğinin. hangi iktidarın? savaş sonrası amerikan kültürünün yönetim ve yönlendirilmesi süreğinin. amerikan kültürü dediğimde aklınıza sadece amerika geliyorsa, hangi savaştan bahsettiğimi de anlamamış olabilirsiniz. ikinci dünya savaşından bahsediyorum. 1945'te gerçekleşen bu savaş sonunda hani dünya ikiye ayrıldı falan? o ikiden birisi amerikaydı. amerika kendisine özgür dünya denen cephenin başı ve başkanı konumuna geçti. işte o kültüre yön verme girişimlerini de kapsayan sürekten bahsediyorum. neden bahsettiğimi bilmiyorsan ikinci dünya savaşı yaz ve gugılla. neler kaçırdığına şaşıracaksın.

    yığın yayın araçlarının dünyanın gündem ve düşüncesini belirlediği, belirlemekle kalmadığı, derinliğine ve yüksekliğin, çapı ve hızına yön vermeye çalıştığı dönemden bahsediyorum. yığın yayın araçları arasında televizyonun sıyrılıp yükseldiği, rakiplerini himayesine aldığı dönemden bahsediyorum. dahası tarihi gereği sığ'ın, yüzeysel'in bayraktarlığını yapmış, değişmesi ve dönüştürülmesi düşünülemeyen, aptal kutusu olarak doğmuş, aptal kuyusu olarak kariyerine devam edeceği düşünülen o icattan bahsediyorum.

    star trek, o sürek dahilinde bir icadın, bir kurum ve teknolojinin ele geçirilmesi lüzumundan doğan bir operasyonunun parçası olarak bir değer ve anlam taşıyor. bilim kurgu gibi yapan bir ilim kurgu denebilir. bunu yaparken popüler kılıfına bürünüyor, dünyada darlandıkça gözü uzaya dönmüş bir döneminin diliyle ruhuna sesleniyor, ona görünmeye, ulaşmaya, eğitmeye, bilinçlendirmeye, gönlünü islam'a açarcasına insan'a açmaya çalışıyor. bunu yapmaya muvaffak olamadan, olamayacağını da bilerek bir şeylerin yerini bitaz oynattıktan ve yaranın kabuğunu biraz kaldırdıktan sonra oynatmaya çalıştığı şeye benzeyerek aramızdan ayrılıyor. arkasında bıraktığı genetik mirastan doğma eciş-cücüşler kadar, o mirasa çöreklenmiş hanzo mirasyedilerini koyup gidiyor...

    ki buradan nereye geldik? bak bakalım hangi başlıktayız? düz star trek başlığında mıyız? değiliz di mi? star trek into darknes denen düdük ötesi filmin başlığındayız. kim o filmin yapımcısı yönetmeni? jj abrams. jj abrams kim? yahudisini geç, hangi dönemden? star trekle büyümüş dönemden. star trek'in öncüsü sayılabilecek olan, o yöntemin ödünç alındığı twilight zone'dan etkilenmiş olduğunu söyleyen yazarlardan.

    ne yapıyor bu jj abrams? bu dizilerden, yapımlardan 'tutan' her şeyi, tuttuğu için, tuttuğu kadarıyla, tutsun diye tekrar ediyor. nasıl tekrar ediyor? star trek'e bir çaba ve gayret olarak değil bir şablon olarak hürmet ve itibar ederek tekrar ediyor. şablona gösterilen hürmet ve itibarı hesaplayarak tekrar ediyor. hile ve desise ile bile değil, düpedüz avanakça, ahmakça bir özenle, orijinal star trek'e dair eksiğin özünde kozmetik olduğunu varsayarak tekrar ediyor. tekrar ederken de öyküden karakterizasyona elinin erdiği, gözünün değdiği her şeye aynı katkı maddesinden tıka basa dolduruyor, sıça sıvaya mühürlüyor. hangi katkı maddesi bu? kendi kendine referans vermek denen katkı maddesi. kendini kendi kendinden sürekli olarak yeniden üretmeyi en yüce değer belirlemiş kanserojen katkı maddesi.

    jj müşteri sağlığına niye özen göstermiyor? niye bu kadar pervasız? çünkü siz böyle alıştırdınız. ambalajla bok satsa aldınız, yediniz. misal lost diye bir dizi yaptı, izlediniz.

    lost neydi? twilight zone'un dizileştirilmişi değil miydi? twilight zone neydi? fantezi ve hayalgücü üzerinden televizyona, kültüre ve siyasete yön verme çabası değil miydi? sürekte alınmış bir taraf değil miydi? taraftı. hatta sürekteki ilk gözle görülür hamlelerden birisiydi. jj abrams ne yaptı? dış dünyadaki süreği aldı, dış dünyasını attı, süreği bile kendi kendisine referanslayıp dizinin içine gömdü. twilight zone'da her bölüm ayrı bir bütündü. her bütün ayrı ve yeni bir adımdı. abrams tekrarları gördü, lüzumunu attı tekrarın kendisini tespihe dizer gibi aynı halkaya geçirdi. t.z. gibi merakınız üzerinden size sizi haberdar etmek yerine, size sizin merakınızı satmaya başladı. siz ne yaptınız? döne döne aynı şeyi anlatan, kendi pusulasızlığını ve hedefini ismine taşımış bir diziyi aldınız baştacı yaptınız. o sırada jj abrams'a iktidarı devrettiniz.

    o ne yaptı? her iktidarın yaptığını yaptı. kendini iktidar yapan başarıyı tekrar etti. star trek'i de aynı kozmetik işlemden geçirdi. tutmuşu tutana tuttuğu gibi geçirdi.

    örnekleyeyim de anlayın: filmdeki spak'ı düşünün. spak, spak'ın insanlaştırılmış haliydi. niye? çünkü spak'ın insanlaştırılması gerekiyordu. niye gerekiyordu? spak'ın olayı insanlaşmaya, insanlaşmadan anlaşılan ahlakçılığa, demagojiye, mantıkdışılığa sebatla mukavemet etmesi, edebilmesi değil miydi? öyleydi. ama o spak'ın 'insanlığı'nın eksikliği bir kavrayış ve anlayışının altını çizebilme imkanı veriyordu. abrams'ın star trek'inde ise bu anlayış ve kavrayış çoktan kendi kendini gösteren, spak'ın işaret ettiği şeyden ziyade sivri kulak spak'ın kendisini işaret eden bir şeye dönüşmüştü. spak'ın filmi izlenir kılacak olan karakter değişimini geçirmesi için insanlıkla barışması, barışabilmek için bir kız sevmesi, o kızla hepimiz gibi kavga falan edebilmesi gerekiyordu. hepimiz gibi olmayan, olmaması gereken birisinden o da bizim gibi birisi : ) yarattı. onu yarattığı anda, ondaki robotu belirginleştiren bir başka denge unsurunu, bones'u kadük bir göstermeliğe çevirdi. bu yeni çerçevede khan'ın tarihe yön veren siyasal özneden çıkıp filme hareket katan 'özlenen süper rakip' olması, körk'ün wrath of khan'da spak'ın yaptığını yapıp, spak'ın körk'ün yaptığını yapması, rol değişimi ile 'hoş bir selam çakmış'a oynaması, diziden, öncülü sinema filmine herkesin kendi kendisinin kopya ve müştakı olması gerekiyordu.

    berbat diğer filmlerde de bu referans verdiği esere, ilham aldığı kurguya aşık olmalar söz konusu. hobit, yapımcısından yönetmenine herkesin izleyicinin beklentisine göre şekillenmiş bir son ürün yaratma işgüzarlılığı ve hesaplılığının bir meyvesiydi. life of pi, aynı şekilde izleyiciyi şaşırtma, izleyiciyi etkileme, izleyicinin ters köşesi, sempatisi, sabrı ve merakı, haritalandırılabilir neyi nesi yoksa hepsini önden işaretlemiş, garantiye almış, köleleşmiş bir zihnin ürünüydü. hepsi high concept denen ufuksuzlaşmanın, yavanlaşmanın sasılıkları olarak rafta benzerleriyle beraber dizildiler, sizi bekliyorlar.

    siz de kendinizi tekrar edeceksiniz. aynı şeyi, aynı şekilde, aynı sebepten izleyecek, aynı yerlerde gülmeyi umup, aynı yerlerde ağlamamaya çalışacaksınız. aynı şeyleri düşünüp, aynı şeyleri buraya not düşecek, sürek'te yerinizi alacaksınız. pazar sizi bekliyor.


    (otisabi - 23 Mayıs 2013 09:52)

  • comment image

    zevkli bir filmi cunku benedict cumberbatch ve peter weller . ne yapsalar izlerim. (al iste high concept film otis, "benedict cumberbatch iki saat tuvalette kilitli ve ishal/kabiz karisimi egzotik bir hastaligi var"]

    --- spoiler ---

    ama kotu bir star trek filmi, cunku bir star trek hikayesi degil. ben the next generationi daha cok severim ve bu film, dataya odaklanan iyi bir bolumden ziyade, iron man 3.5'a benziyor.

    formul ayni: hikayeyle alakasiz heyecanli bir baslangic. mola, bir takim sakalar. super villain'i tanit. bir kriz ve trajik bir olum. intikam yemini. alakasiz seksi kadin karakter. aksiyon (esprili). inandiriciligi olmayan bir twist (iyi adam aslinda kotu adam..cok bozdu ama, oyle boyle degil). mutlu sonla sonuclanacagi tahmin edildiginden pek etkisi olmayan ikinc bir tradeji. kahraman ve kotu adamin duellosu. mutlu son, sakalar.

    120 dakika icinde bir dakikadan uzun suren bir diyalog yok. ne zaman derin konulara dalacak olsalar, ne zaman biri guzel bir laf etse, akabindeki uc saniyelik sessizlik bir patlamayla kesiliyor, biz de hemen 50 iq kaybedip aksiyon moduna geciyoruz. temponu sikeyim jj. bu yuzden de khan gibi bir hikaye varken elinde (intikam hikayesi yuzunden seyircinin sempati duyacagi trajik bir figur, arkaplanda eugenics etigi, kirk ve spak'in kendilerini yetersiz hissetmeleri) ortaya sadece manyak bir katil cikmis.

    akabinde zoru basarip, peter weller'in karakterini bundan da kotu bicimde harcamis. stratejik dusunup savasa hazirlanan bir eski tufek ne ara psikopata bagladi? hatta ben olsam bu karaktere baska bir derinlik katardim, mesela savas icin egitilmis ama savas olmadigindan kendine amac yaratmak zorunda kalan biri olabilirdi. daha da zevklisi khan'la aralarinda trajik bir baba-ogul /yaratan-yaratilan iliskisi olabilirdi (ve her ogul gibi khan da babasini oldurmek isterdi *). bizimki koca genelkurmay baskanini iki sahnede psikopata baglatmis. niye taa en bastan plani enterprisei yok etmek olsun? bunun emrini dinleyen kansizlar kim? sirf twist olsun diye bu potansiyeli harcamis olmalari isin butun zevkini kaciriyor.

    orjinal wrath of khan'a yaptigi ters koselik referans ancak iyi bir filme lezzet katan bir sos olurdu, bu haliyle bende ters etki yapti: "ben star trek yerine diyalogtan fazla ozel efekt barindiran bir marvel filmi cektim, ama gonlunuzu boyle ucuz numaralarla alirim".

    ***

    jj efendi dersini almistir, bu yaziyi okuduktan sonra bir daha film cekecegini sanmiyorum. geciyorum isin bilim kismina:

    1) koca gemi teorik fizikciden gecilmiyor ama murettebat halen warptan paldir kuldur cikinca sanki 90 km'den 50'ye dusmus gibi esyalarin devrilmesinin, insanlarin sarsilmasinin gizemini sorusturmuyor. oyle bir ivme etkisi olsaydi, isik hizina cikista ve iniste gemi dahil icindeki hersey aninda pestil olurdu.

    warp teorisinin ( http://en.wikipedia.org/wiki/alcubierre_drive ) butun olayi, geminin etrafindaki uzayin bukulmesi ve geminin bu sayede o uzayla beraber hareket etmesidir. yoksa gemi normal uzay-zaman icinde isik hizina ivmelenemez (kutlesi sonsuz olur).

    2) khan'i hikayeye sokan fikir sakat: daha iyi silah tasarlamak ve askeri taktik gelistirebilmek icin gecmisten kalan bir "canavari" uyandirmak, ancak demolition man ortaminda gecerli bir sebep olur. halbuki teknolojinin amina koymus bir galaktik federasyon ne yarar saglayabilir 300 sene oncesinin ilkel genetik teknolojisiyle kasi burnu duzeltilmis khan'dan? teknolojik gelisim hizi katlanarak artiyor ve bugun genetik muhendisligiyle yaratilan ustun bir zeka 50 sene sonrasinin bile teknolojisini anlayamaz. yok mu arkadas senin yapay zekan, 300 sene boyunca deep bluenun ustune bir civi cakamadin mi? ya da milyonlarca bilimadaminin, muhendisinin kidemi, sendikal haklari yok mu da kendi uzay-zamaninin disindan isci getiriyorsun? on milyarlarca nufusluk federasyonun kaderi 72 tane ninja fosiline bagli olabilir mi?

    3) eugenics tehlikesi yuzunden, 300 sene boyunca genetik muhendisliginde tek gidim ilerleme olmayacagini farz etmek gercek disi. oyle bir potansiyel olacak da, insanlar 3 asir boyunca o cazibeye kapilmadan, sirf slippery slope argumani yuzunden buna sirt cevirecekler. tas catlasa 10-15 sene gider oyle. insan klonlamak su anda yasak mesela ama 30-40 sene icinde bunun yapilmamis olacagina ihtimal veren var mi aranizda?

    cryogenicsin unutulmus olmasi daha da sacma. bir kere kimse kullanmasa bile wikipedia diye birsey var, niye unutasin? ikincisi bunun tek uygulama alani uzay seyahati degil ki warp yapabiliyoruz diye kullanmamazlik olsun. belki zevk icin donduracagim kendimi, belki cozumsuz bir hastaligim var. ucuncusu, warplu warpsuz, her gemiye lazim. mesela kolonize edeceksin uzak gezegenleri, e tasidigin adamlari uyutmak dururken 5 sene boyunca ayakta tutup beslemekle, psikolojilerinin bozulmasini engellemekle niye ugrasasin. yahut 10 milyon isik yili otedeki bir yere gitmek istiyorum, cuzdanimi orada dusurmusum, hadi yap bakalim cryogenics olmadan.

    ---
    spoiler ---


    (immanuel tolstoyevski - 30 Mayıs 2013 14:53)

  • comment image

    kötü adam cast'ı çok yanlış olan film. ilk defa bir star trek filminde kötüler kazansın istemekteyim.


    (canseven - 7 Haziran 2013 16:16)

  • comment image

    --- spoiler ---

    'into darkness' (karanlığın/bilinmezin içine) kısmının hem fiziksel hem de metaforik olarak içinin doldurulamadığı bir lindelof yapımı (aksiyon-bilimkurgu senaryolarının vazgeçilmez ismi).

    ne tam anlamıyla uzayın içlerini (karanlığın) görebildik, atılgan'la yeni dünyalar keşfettik (filmin başı ve klingon kısmı hariç) ne de 'into darkness' deyişini hak edecek bir tehlikeyle (beyaz-psikopat-münferit "terörist" khan hariç) yüzleştik.

    ayrıca konjonktür gereği (belki) esmer tenli birine değil de bir ingiliz beyefendisine verilen rolü cumberbatch'ıncanına dişini takarak oynamasını ise sevdim diyebilirim, müthiş tonlamaları ve yüzündeki saf nefretle rolüne çok şey katsa da, mallanan senaristlerin karakteri derinleştirmeye tenezzül etmemeleri yüzünden khan karakteri derinlikten yoksun ışın silahlı bir ramboya dönüşmüş.

    ---
    spoiler ---


    (jiyuu - 7 Haziran 2013 23:22)

  • comment image

    4 yıllık bekleyişin ardından izlediğim nefis bilim-kurgu, kötü star trek filmi. bence en iyi tanım budur bu filmle ilgili...

    toplam 28 sezona denk gelen dizileri ve 10 adet filmi izleyen birisi olarak bir-iki şey çiziktireyim. "biz hepsini izlemedik diye ne öyle şaapıyosun?" diyecek arkadaşlara cevabım: "28 sezon amk"

    öncelikle jj abrams'ın yaptığı işi takdir ettiğimi belirterek başlayayım. filmde teknik açıdan bir kusur olmasını geçtim, izlediğim en güzel özel efektlere sahip film olmayı başardı tıpkı 4 yıl önceki film gibi. ayrıca sürekli eleştirilen jj abrams'ın ters ışık parlamalarının da her şeyden çok star trek'e yakıştığını düşünüyorum.

    bununla birlikte, ne yazık ki filmde bir kaç şey dışında övebileceklerim sadece teknik konular. sırf aksiyon yaşamak için izleyecekeseniz, star trek sizin için sadece bir isimse çekinmeden gidip imax'de izleyebilirsiniz.

    --- spoiler ---
    ilk olarak beğendiğim kısımlara değineyim:

    enterprise'ın bu yeni hâlini gayet beğenmiş birisi olarak gemiyi yine göze hoş gelen sahnelerle görebildiğimiz için sevindim. özellikle denizin altndan çıktığı sahne, her ne kadar saçma olsa da, oldukça güzel olmuş ve geminin namına yakışır şekilde haşmetini iliklere kadar hissettirmiş. neden saçma? 1) constitution sınıfı gemiler bırakın gezegen yüzeyinden kalkmayı, oraya inemez bile. 2) "lan gemiyi görmesinler" dediniz dediniz de nasıl indirdiniz ki onu ta baştan?

    hazır açılış sahnesi dedik, filmde en çok zevk aldığım sahnenin bu olduğunu belirteyim. gemiyi gören ilkel halkın inançlarını bırakıp enterprise'a tapınmaya başlaması benim açımdan çok umut vericiydi yazarların mal olmadığını, "prime directive" felsefesini anlayabildiklerini göstermesi açısından. kirk'ün görevi sadece gezegeni incelemekken, orada yaşayanları kurtarmak için yönetmeliklere karşı hareketler yapmış olması da ayrı bir güzellikti.

    "çıldırmış amiral" teması çok klişe görünebilir ancak benim "star trek" diyebileceğim bir ayrıntıydı. "olmasa da olurmuş ama hoş olmuş" dedirtti.

    ilk filmde olduğu gibi, uzay geometrisinin rölativite teorisinin öngörülerine göre bozulduğu warpa giriş efektlerine bayıldım. bu sefer warp izlerini de eklemiş adamlar. güzel olmuş.
    yerçekimi sisteminin bozulduğu, inception vari sahneler izlediğimiz kısım da güzeldi.
    ama dediğim gibi, teknik hep :( o yüzden jj abrams'ın star wars ile harikalar yaratacağını savunuyorum hâlen. fakat fikirleri kavrayıp uygulama konusunda büyük sıkıntı yaşıyor kendisi ve ekibi. o yüzden "star trek olmamış bu film" diyorum.

    - - - - - - - - - - - - - - - - - - - =o *

    geleyim filmin sıkıntılarına:

    öncelikle filmden çıkınca farkına vardığım ve neden star trek fikirlerinin jj'in elinde bok olduğu konusuna açıklık getirebilecek saptamamı söylemek istiyorum. karakterlerin neredeyse hiçbirsi bizim sevip saygı duyduğumuz efsane karakterlere benzemiyor. hepsi onların ucuz kopyaları gibi*. bence bunun temel sebebi, karakterlerin 2300'lerde geçen olaylara 2013 yılında ortalama üstü zekaya sahip insanlar gibi tepkiler veriyor oluşu.

    halbuki biz neden sevmiştik kirk'ü, spock'ı, picard'ı, janeway'i? bu arkadaşlar olaylara ilginç yaklaşıyor, bizim düşünmeyeceğimiz, düşünsek de önemsemeyeceğimiz şeyleri söylüyordu.
    kirk, zampara bir adamdı evet. ancak hiçbir zaman bardan kız kaldırmaya çalışacak birisi değildi. benim için yaralı horta'ya yardım eden adamdır kirk. veya corbomite manevrasını ortaya atacak kurnazlığa sahip adamdır. işte bu kirk'ü açılış sahnesinde görebildiğim için sevinmiştim. sonra ne oldu? olaylar olaylar...

    benim için filmin koptuğu an, starfleet'in başının section 31'ı zikrettiği ve projelerinden bahsettiği sahnedir. adamın o kadar soğukkanlı bir şekilde "yea aslında patlayan yer kütüphane değil, bizim arkadaşların özel karagahıydı" demesi ve kirk-spock ikilisinin bunun üzerinde bir saniye bile durmaması çok büyük bir sıkıntıdır.

    ikinci büyük sıkıntı, aynı arkadaşın az önce ortaya bıraktığı bombaya rağmen kirk'ün saf saf hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığı silahları gemisine alması ve bunu yaparken scotty'yi bile çizmesidir.

    burada yazar arkadaşların, star trek konseptine aslında ne kadar uzak insanlar olduğunu anladım. geri kalanını sıradan bir aksiyon filmi olarak izledim. taa ki john harrison'ın asıl kimliğinin ortaya çıkışına kadar...
    ya bsg, khan'ın ne işi var dünya'nın ortasında? onu geçtim, starfleet'in içinde... bir kere onu bulan enterprise mürettebatı, henüz daha 5 yıllık seferine çıkmamış. botany bay'ı kim nereye bulup da getiriyor dünya'ya?

    hadi hepsini geçtim, bu arkadaşı bulan kişi psikopat olsa bile karşısındakinin kim olduğunu ve neler yapabileceğini nasıl kestiremiyor? nasıl starfleet'in en tepesine kadar yükselmiş o kafayla?

    bir büyük sıkıntı da klingonlarla ilgili. o kaskların altından ne çıkacağını dehşetle bekledim ve korktuğum şey oldu. alın kemikleri...
    ulan bunu yazan ve filme koymakta beis görmeyen mal arkadaşım. sen orijinal seride klingonların düz alna sahip olmalarını sadece "teknik yetersizlik" olarak mı görüyorsun? o sürekli bok attığınız star trek enterprise'da olayların nasıl bağlandığından hiç mi haberin yok? "ee narada geldi, tarih değişti" de diyemezsin. bahsettiğim olaylar narada'nın gelişinden 50 yıl öncesinde oluyor. o olayların ne olduğunu anlatmam 6 saat sürer, o yüzden isteyen kendisi araştırsın...

    ya neyse... filmin sonunda, enterprise'ın efsane 5 yıllık seferine çıkması ve kirk'ün "to boldly go..." tiradını söylemesi bir nebze yumuşattı üzgünlüğümü. ayrıca koca filmde bir kere bile "captain's log, star date: xx.xx" cümlesi geçmedi ya, o ayrı bir ayıp.
    ---
    spoiler ---


    (standart orbit - 7 Haziran 2013 23:25)

  • comment image

    çıktığı gibi gittim söz verdiğim üzere. en ağır eleştiriyi, en çok sevenler yaparmış, acımadan girişeyim.
    bu filmi beğendim mi? tabi ki, ama serinin 6 veya 4. filmi kadar sevdiğim bir film olmadı ve bence bir önceki filmden de iyi değildi. genel olarak tek sayıdaki filmler kötü oluyordu seride, jj efendi bunu tersine çeviriyor galiba. 3. filmden iyi beklentim var.

    gelelim filmle ilgili düşüncelerime.

    --- spoiler ---

    son ana kadar olası spoiler'lara bakmadım, benedict efendi khan mı olacak perdede görmeyi tercih ettim. ama filmin ortalarında khan olduğunu söyleyene kadar da emindim zaten khan olduğundan. 2. filmi ona bağlamaları büyük olasılıktı, khan ve tayfası illa ki uzayda keşfedilecekti ve bunu tekrar filme almadan da olmazdı.

    öncelikle karakterlere verilen ağırlıklara sayıp sövmek istiyorum.
    bones ne hakla bu kadar arka plana itilir? işte buna dayanamıyorum. ama adamlar gönlümüzü de alıyor arkadaş;

    dammit jim, i'm a doctor not a torpedo technician" (aklımda kaldığı kadarıyla)

    ya arkadaş bu sözü duyunca insanın siniri de geçiyor. affetmedim ama gazımı da aldılar. bones çok geride kalıyor, yeterli bir şekilde yer bulamıyor. açıkçası yalnızca spock'a giydirmeleri ve arada kirk'e mızmızlanması dışında yeri yok seride artık, bu tam bir saçmalık. resmen uhura'nın arkasına ittiler adamı, halbukü efsane üçlümüz nasıl bozulur arkadaş yediremiyorum.

    gelelim hikaru sulu ve pavel chekov konusu. yan karakterlere o kadar yüklenilmiş ki, bu güzide iki karakter ortada bile yoktu. chekov, şaşkınlığı dışında ortada yoktu, biraz da rus hayranlığından dem vurulsa daha iyi olurdu, sonuçta canlandıranlar değişse de karakterler aynı. yani şundan bahsediyorum,
    http://www.youtube.com/watch?v=ic6w8j0j8co

    sulu karakterine gelirsek, chekov kadar ağır karakteristik bir özelliği yok ki yeni karakterden beklentiye girelim! george takei olmasa bu kadar sivrilecek bir karakter de değildi bana kalırsa.

    gelelim uhura'ya! yahu filmi illa aşk filmine mi dönüştürecekler? tamam uhura spock'a sırnaşırdı, ama tam bir hanımefendiydi, nichelle nichols ile zoe saldana arasında dağlar kadar fark var. şu ısrara devam etmeleri aşırı sinirimi bozuyor ve uhura'nın chekov, sulu ve bones'tan rol çalması sinir bozucu. karakteri, evinin hanımı olmak ile kariyer yapma arasına sıkışmış tripli bir kezban havasına sokmuşlar resmen.

    alice eve, yaların! güzellik katıyorsun gemiye, canım benim.

    spock meselesi. tip olarak bu filmde daha bir eski spock'a benzemiş zachary quinto, ama karakter öyle değil pek. yani uhura'nın hislerine bir şekilde yanıt vermiş olması bile başlı başına skandal. farklı kitleleri de perdeye çekmek için eksenini kaydırmayın lan filmin. yani spock dediğin karakteri sadece aşırı robotik bir hale sokmuşlar, olmuyor, yapmayın! eski spock'ın diyalogları çok daha sıcaktı. bu arada leonard nimoy'u filmde yine görmek çok mutlu etti beni.
    şurada star trek tng'dan commander data karakteri olsa, spock'a daha çok benzeyecek benim gözümde.

    scotty! simon pegg zaten en sevdiğim ilk 3 aktör arasında ve spaced ile başlayan film-dizi serüvenini (the cornetto trilogy, canımsın! ayrıca paul) takip ettiğim kadarıyla sağlam bir star trek hayranı o da. şu yeni tayfada rolünün hakkını onun kadar verebilen yok. ilk filmde böyle değildi, ama bu filmde sanki rahmetli james doohan mezardan çıkmış da oynuyor karakteri. simon pegg ellerinden öperim, şu seride senin canını yiyeyim be. gemisini her şeyden çok seven alıngan adam rolünü (zamanında klingonlar yıldız filosuna, kaptana, insanlara küfrettiğinde sükunetini koruyup, atılgan için "çöp kovası" dediği an kavga çıkaran güzel insan) çok iyi oynadı, ama o da yeteri kadar yer bulamadı malum sebeplerden, çok daha fazla görmek isterdim. scotch viskisi ile görmek güzeldi ama.

    kirk, eh işte olabildiğince. kim william shatner kadar iyi oynayabilir ki bu rolü? kaptan olarak beğenmeyenler var, ama şahsına münhasır bir tip işte, bu şekliyle kabul etmek lazım. kirk'ü ne kadar iyi oynadıklarına gelirsek, belki doğumundan sonra kırılan zamana ve yaşadıklarına bağlayabileceğimiz bir şekilde artık kirk karakteri daha bir serseri gibi. hani bu bahaneyle bir şey demeyebiliriz, farklı bir çocukluk geçirmişt, acımasız olmayayım. ama artık fevrilik konusunda eskisiyle bırakın yarışmayı, ona 1000 basıyor. spock ile de çok çok aşırı didişiyorlar, artık bir stabiliteyi yakalasınlar yoksa iyice batırıyorlar dostluğu.

    cpt. christopher pike, biz onu böyle tanıdık böyle sevdik, pilot bölümünden, cage'den,
    http://theunrecordedman.files.wordpress.com/…ke.jpg
    karakterin varlığı gereksiz uzamıştı zaten, ölmesi iyi oldu; başka türlü ölmesini isterdim ama bir klingonlu için onurlu ölüm olurdu bu, fena değil. :)

    khan noonien singh... bu filmi sırf benedict cumberbatch oynuyor diye izleyenler kızabilir bence.
    bir kere her yerde karşılaştığım "benedict oynuyorsa izlerim arkadaş" tarzı ultra angut yorumlar beni çileden çıkarıyor. belki de star trek sürecinde q ile beraber en iyi kötü karakterden bahsediyoruz lan, khan noonien singh! adamın geçmişindeki efsaneliğin içine sıçılmış resmen! izlerken elim ayağım titredi. nerede ricardo montalban, nerede benedict cumberbatch?

    1967'de space seed bölümünde khan,
    http://images2.wikia.nocookie.net/…_singh,_2267.jpg

    1982'de wrath of khan'da,
    http://2.bp.blogspot.com/…i5-_a8/s1600/st2_khan.jpg

    şimdi bu karizma, liderlik, kudretin yanında; yalnızca cool psikopat tipli benedict'e bakalım!
    http://static6.businessinsider.com/…to-darkness.jpg

    bu ne lan böyle khan mı olur? 90'ların sonunda genetik mühendisliği ile süper insana dönüştürülmüşlerin en kudretlisin khan noonein singh karakterine yakışıyor mu şu görüntü? şu skandala imza atmaları, 2 filmdi spock ile uhura'yı düzüştürmeleriyle aynı mantıkta işte. amk ne nichelle nichols spock'a meyilli olmaktan fazla onu yalamak, french kiss ile baştan çıkarmak isterdi; ne de leonard nimoy uhura'ya pas verirdi. seriyi saf bilim kurgu olmaktan fazla; angut, hoşlandığı bir aktör için seri izleyecek mal hatunları çekmek için oyuncu seçimi ve aşk ile sikmişler resmen.

    filme geldiğimizde, tribble ayrıntısı çok hoşuma gitti, hatta gördüğümde kahkaha da attım.
    http://images2.wikia.nocookie.net/…_by_tribbles.jpg
    bones, ölü bir tribble'a khan'ın kanından enjekte ettiğinde enteresandır ki tribble ayaklanıyor, bak sen. biraz zorlama olmuş bu kısım, ilk başta pike'ı ayaklandırırlar diye düşündüm ama başka bir şey için gerekti. sonda kirk için kullanılacağına da adım gibi emindim.

    kronos'a inen ekibe dikkat edin,
    http://m103.my.nero.com/…32x1024/expendability.jpeg
    anlayan anladı, iyi göndermeydi yine.

    bu arada, bones bir ara gorn (gorn:http://www.nerdsraging.com/…ds/2013/04/gorn_051.jpg) doğurttuğundan mu bahsetti yoksa ben mi yanlış anladım. gözlüğün azizliği nedeniyle takip edemediğim yerler oldu, 1 ay içinde tekrar izleyebilirim galiba.

    bu arada trouble with tribbles, khan'ın bulunmasından sonra çekilmiş bir bölümdü, filmde de tribble'ların çoktan sorun yaratmayacak şekilde incelenebiliyor oluşu da, ne kadar zamanda kırılma yaşanmış olsa da kronolojik olarak muhtemel olan bir sıralamayı devam ettirdiği için iyi düşünülmüş.

    kirk'ün ölüm sahnesi biraz abartılı olmuş, utanmasalar tek eliyle bir klingon müfrezesini katlettirecekler! :) ben çok hoşlaşmadım o sahnelerle, spock'ın "khaaaaan" feryadı enteresan oldu fazladan. :)
    ve gelelim enteresan kısma. 1967'de çekilen bölümde, khan karakteri için "90'ların ortalarındaki genetik savaşlarda, gen mühendislerince yaratılmış bir süper insan" tanımlaması yapılıyordu. 2013'te çekilen bir filmde bundan bahsetmeleri tabi olanak dışı. bu konuya hiç değinmediler doğal olarak, aklımda kaldı ama hep.

    yahu gelelim benim için en can alıcı kısma, o klingonlar maskeleri niye takıyordu? rezil bir klingon temsili vardı, utandım.

    bir de, yeni seride film, yıldız gemisi savaşlarının yanında daha çok bireysel kavgalara ve sağa-sola sallanan kameralar ile yaratılan gerilimlere boğulmuş. olmaz, olmuyor yapmayın bunu!

    başka başka şeyler de vardı, hatırladıkça yazarım.
    dayanamadım, üzerine tekrar tekrar basmak istiyorum. benedict cumberbacht, khan karakteri için bir kara leke olmuştur, hiç olmadı hiç hiç hiç! hatırladıkça çıldırıyorum, olmamış işte, çekerken hiç mi farketmediniz? rezaletin ötesi bir taklit, çin malı khan itelemişsiniz resmen. ooof of diyor, şakağıma sıkıyorum 3 kurşun!!!
    ---
    spoiler ---

    film bana kalırsa bir öncekinden kötüydü, ama star trek işte can feda. beklediğime her türlü değdi, daha iyisini bekliyorum ama o yapımcıların kulaklarını çekerim.
    filmi, karakterlerin orijinallerini dikkate almadan izlerseniz belki kusursuz bile bulabilirsiniz, ama sorunlar genelde geçmişe olan aşırı saygımızdan doğuyor. :)
    şimdi star trek iv voyage home izleyelim bari, en sevdiğim film, biraz doymak lazım.

    ek inceleme:

    imdb'de verilen oyların dağılımına bakmak güzel olacak aslında. kadınların 8.4, erkeklerin ise 8.1 oy ortalaması var.
    asıl önemli nokta, "ufff ne efekt var be" diyecek kafadaki 18 yaş altı kitlenin oy ortalaması 8.9! bu kitlede erkekler 8.8, kadınlar 9.1 oy vermiş, orana bak be.
    yaş 18-29 aralığına gelince, genel ortalamayla aynı sonuçların alındığını görüyoruz.
    30 yaşından büyük kullanıcılar ise genel olarak 8.0 puan vermişler. bunların çoğunluğunun eski star trek izleyicisi olduğunu göz önüne alırsak, puanın nispeten düşük olması normal. kadınlarda da ortalam oyun 8.3 olması dikkate değer, bu yaş grubu için. oy kullanan kadınlar arasında 30+ olanların oranı 35%, +45 olanların oranı ise 9%. yaş arttıkça izleyen kadın seyirci kitlesinin, star trek felsefesine daha bir haiz olduğu da bir gerçek.


    (hashus 1099 - 8 Haziran 2013 02:56)

  • comment image

    star trek teknoloji öngörüsü için (ya da bunun hoş görüntüleri için) ve star trek'vari dalavereleri için izlenir. (peki, izlerim diyeyim)

    star trek aksiyon için izlenmez, onun için expendables izleyin.

    abrams dayı (ya da her kimse) dayamış aksiyonu, dayamış aksiyonu. star trek mi, transformers mı izliyorum anlayamadım. hele o giriş sahnesi, koca kirk'ü laf olsun diye parşömen çalan indiana jones'a çevirmeleri, sırf aksiyonlu/komiklikli bir giriş yapıcam diye...

    --- az miktarda, konuyu çok etkilemeyen spoiler ---

    dakikalar süren o gereksiz dostluk, feda!!1!, canım cicim sahnleri... off kabus gibiydi. lan adamlar sevgili kavgası koymuşlar, klingon sahasına gidiyosunuz, sanki sarıyer'e gezmeye gidiyo dingiller. (o mazbut uhuru'yu afet-i devran yapmalarına ayrı kılım)

    khan iyiydi. (ama çevresi kötüydü, o dalavere mantıksal olarak çok delik deşikti kardeş)

    çekov'u çok ezmişler :(

    sırf nimoy'u oynatıcam diye... gereksiz hareketler bunlar...

    ---
    spoiler ---

    ya bir de... bunca teknolojik tekillik okuduktan sonra... hele vernor vinge'in a fire upon the deep'inden sonra... yapay zeka yok ulan... hala 1800'ler ingiltere'sinde gemi kaptanlığı yapar gibi uzayda gemi ıçuruyor adamlar. (bkz: 2010 oldu uçan arabalar nerede orospu çocukları)


    (tsan chan - 10 Haziran 2013 01:16)

  • comment image

    bazi acilimlari ile -tipki ilk filmde oldugu gibi- hayranlarinin bir kismini uzecek, bir kismini da guzel olmus boyle dedirtecek serinin son filmi. kisisel fikrim, gozumuze giren lens flareler disinda - ki yine ilk filme gore daha az sanirim- muzikleri ve efektleri ile, konusu ile basarili bir film.

    ha bi de :

    --- spoiler ---

    kirk bildigin koskoca enterprisein moturunu vurdurarak calistirdi abicim. iyi yine ingiliz anahtari ile vurmadi.

    ---
    spoiler ---


    (thelastphoenix - 10 Haziran 2013 11:09)

  • comment image

    --- spoiler ---

    o kadar tartıştık durduk, filmdeki villian khan olabilir dedik. ama jj abrams çıkıp açıklamarında "villian khan değil" diye beyanat verdi ve hatta bu yönde tahmin yapanları aşağıladı. ondan sonra kendimizi yedik acaba kötü adam kim olacak diye düşünerek. peki ne oldu? villian khan çıktı. lost'tan sonra zaten senin lafına itimad edenin amına koyayım jj abrams.

    film, scotty'nin savaş gemisine araya karışarak sızması gibi onlarca saçma ve izleyicinin zekasına hakaret edici olay barındırıyor. bunları tek tek sıralamayacağım.

    filmi eski bir star trek sever olarak değerlendirmiyorum. kendi içinde değerlendirdiğimde bile hoşuma giden bir film olmadı, hikayesi ve hikayenin işlenişi beni sarmadı.

    umarım diğer izleyenler filmden zevk almıştır da vakitlerini daha değerli geçirdiklerini düşünüyorlardır. ben onlardan değilim.

    ---
    spoiler ---


    (hiko seijuro - 12 Haziran 2013 00:36)

  • comment image

    ne yazık ki star trek felsefesinden uzaklaşmış, aksiyon haline getirilmiş film..

    bir bilimkurgu filmi değil, bir aksiyon filmidir.

    filme gitmeden biraz spoiled olmak isteyenler ve seyredenler ilk spoiler ı okusun.

    --- azıcık spoiler ---

    ilk filmiyle yer yer aşırı benzer sahneler içeriyor

    --- azıcık spoiler ---

    şimdi de seyredenler için ilk spoiler'ı genişletiyorum:

    --- önemli spoiler ---

    o senaristler ve buna göz yuman abrams ı affetmiyorum. resmen toplamda 30 dk ilk filme benzer sahneler çekmişler, insanda utanma olur.

    benzerlikler:

    1. şahlanan canavardan tırsma sahnesi

    ilk film: spock'ın kirk'ü fırlattığı gezegende 2 canavardan tırsması

    ikinci film: nibiru gezegeninde kızıl bitkilerin içinde kirk kaçarken bir deniz ayısına benzer birşeyin kükremesine rastlaması.

    2. skydiving sahneleri

    ilk film: vulcan gezegenine sondayı çökertmek için kirk önderliğinde 3 kişinin sondaya uzaydan dalış yapması

    ikinci film: atılgan dan diğer uss gemisine kirk ün khan ile beraber uçması

    3. atılganın bulutlar içerisinden yükselmesi

    ilk film: atılganın titan uydusunda gizlenirken birden bulutların arasından çıkması

    ikinci film: atılganın dünya ya warp motoru arızasıyla düşerken birden çalışmasıyla beyaz bulutların içinden yükselmesi
    nibiru gezegeninde okyanusun içerisinden çıkması

    4. gökyüzünden düşen devasa obje:

    ilk film: dünyaya sondaj için gelen (adını anamadığım romulan lideri) geminin sondaj ünitesinin kopması ve düşmesi

    ikinci film: khan ın uzay gemisinin düşmesi

    5. aniden patlayarak makro düzeyde hasar veren bomba

    ilk film: red matter (kara delik oluşturuyor ya. kepaze bir kara delikten kaçma sahnesi de var hatta olay ufku tekilli hak getire ağzından dönüyorlar!)

    ikinci film: nibiru gezegenine atılan soğuk füzyon bombası

    6. atılgan gemisinin "punch it" sahnesi

    ilk film ve ikinci filmde en az 2 kez tekrarlanıyor, bahsetmeme gerek yok.

    7. uss gemilerinin uzayda patlayarak infilak etmesi, içerisinden insanların hasarlı kısımdan saçılması

    ilk film: kirk'ün babasının idare ettiği uss gemisinin romulan madenci gemisi ile hasar alıp içinden insan saçılması (ilk 15 dk lık sahnelerde)

    ikinci film. warp hızına ulaşmış atılganın yine warp hızına ulaşmış diğer gemi tarafından vurulması ve yine insanların saçılması.

    8. zorlanan reaktör sahneleri

    ilk ve ikinci filmde yeterince var, bahsetmiyorum.

    9. uzaya kalkışa giderken götüren shuttle sahnesi

    ilk film: kirk un mccoy ile tanışıp gittiği sahne
    ikinci film: kirk ün marcus tarafından yeniden görevlendirilip shuttle a spock ve sarışın iri memeli hatun ile binmeleri.

    10. görev sonunda resmi bir uss töreni

    ilk film: kirk ün terfisi
    ikinci film. kirk ün ölenleri yad etmesi.

    ve en çok nefret ettiğim +1 benzer sahnesi:

    11. spock ların birbiriyle konuşması

    ilk film: görev sonunda genç spock ın yaşlı spock hakkında geleceği sorması ve öğrenememesi
    ikinci film: yine genç spock ın khan ı yenmek için geleceği sorması ve yine öğrenememesi.

    insanlarda hakikaten utanma olmalı.

    star trek bir aksiyondan ibaret veya kuru bilimkurgu değildir. yeni keşifler yapılır olağanüstülükler sezilir. burada insan, insanımsıların davranışları, medeniyetler sorgulanır. roddenberry nin ülküsü de buydu. soğuk savaş döneminde kanlı bıçaklı sscb vs abd varken, gemiye bir rus, bir asyalı almıştır ve vulcan ı koymuştur. 25 sene sonra bu sefer bir siyahi, bir klingon, bir android ve bir yarı-psişik koyarak bunu sürdürmüştür.

    roddenberry nin şahsımca hiçbir zaman para pulu gözeterek (elbette gözetmiştir ama ilk etapta değil) bunu yaptığını sanmıyorum.

    abrams ise bunu piç hale getirdi.

    benzer sahneleri senaristler tekrar koydu. hatta utanmadılar, spock un ününü kullanmak için leonard nimroy u yine kullanmaktan çekinmediler.

    hakkını veriyorum gerçekten güzel bir filmdi. ama bu film bir star trek filmi olmayacaktır gözümde. bu sadece trekkie olmayanları da tavlamak için çekilen, star trek in karizmasından ekmeğini yiyen bir aksiyon filmidir. ve bir bilim kurgu değildir. söyleyeceklerim bu kadar.

    --- önemli spoiler ---


    (quod erat demonstrandum - 14 Haziran 2013 18:35)

  • comment image

    maalesef hayal kırıklığı. kötü değil, ancak aylardır oluşturduğu hayvani beklenti karşısında epey sönük kalan bir star trek olmuş. devamı spoyler.

    --- into darkness spoiler ---

    öyle çok detaylı analiz etmeyeceğim, çok daha bilgili trekkie'ler tarafından zaten yapılmış bu, ancak gözüme en çok batan noktalara değinecek olursak:

    - senaryo zaafları. diyalogtan kısıp aksiyona abanmış ceycey. filmin son çeyreğinde, ki yarım saatlik bir zaman dilimine tekabül eder, nasıl sonlanacağı fazlasıyla aşikar bir enterprise kurtarma operasyonu izledik. izledik derken, gördüğümüz çoğunlukla ordan oraya koşturan mürettebattı.

    - khan. böyle efsane mertebesinde bir süperkötünün olayı bile havada kalmış. admiral marcus'un gemisinde kirk'ün khan'ı harcamasına kadar "khan haklı beyler" diye ilerleyen film, bir anda yırtık dondan fırlar gibi adamcağızın aslında diğer süperkötü arkadaşlarını uyandırıp önüne geleni sikertme isteği eksenine oturtuldu. bunun sebebi ve filme dair en uyuz olduğum mevzu bir sonraki maddede.

    - spock prime. seviyoruz, sayıyoruz, tapıyoruz fakat her başın sıkıştığında diğer devamlılıktan bu tarafa geçmiş bulunan gelecekteki halinden bilgi alacaksan işimiz var mr.spock. nimoy'u spock rolünde görmek her zaman göt yanaklarını şehvetle titreten bir olay, ama "kaderini değiştirecek bilgi veremem" diyip akabinde khan'ın kirli çamaşırlarını ortaya dökmesi senaryo açısından değerlendirildiğinde çok ucuz bir numara. az önce de belirttiğim gibi, o noktaya kadar khan'ın esas mağdur olduğunu düşünürken gaipten haber alma vasıtasıyla adamı tekrar süperkötüye dönüştürmek olmuş mu şimdi? zaten en ufak olayda spock prime bu şekilde dahil olacaksa kapatalım enterprise'ı starfleet'i, oturalım adamın hikayelerini dinleyelim. cık, olmamış.

    - dr.mccoy. koca film boyunca ana köprüde kolları kavuşturmuş durup sağa sola laf çarpmaktan başka doğru dürüst bir işlevi yoktu. gereğinden fazla geyik bir karakter olmuş, ilk filmde gençlik hallerine verdik fakat bones'un artık daha bir oturaklı olması lazım gelir. fazla göze battı film boyunca.

    - scotty'nin fazla zorlama bir şekilde doğru yerde doğru zamanda olması. marcus'un gemisine nasıl sızdı, enterprise'a saldırılacağını nereden biliyordu da saniyesinde geminin silahlarını etkisiz hale getirdi bunlar hep muamma. o değil de, adam gelen bir telefonla işi gücü bırakıp jupiter'e gitti lan. ben şimdi arabaya atlasam o kadar kısa zamanda inemem kızılay'a.

    - finaldeki, filmin ilk saatinden itibaren bağıra çağıra gelen kirk'ü diriltme ucuzluğu. bunun detayına az aşağıda ineceğim.

    - star trek. evet, bizzat kendisi. bizlerin izleyerek büyüdüğü, her bölümünde farklı hayal dünyalara yelken açtığı star trek'in esas olayı ıskalanmış burada. ilk filmi reboot olması ve yeni bir seri başlatması dolayısıyla anladık ve sevdik, fakat bu filmde artık "keşif" kısmına odaklanmak varken ikinci bir "dünyanın kurtulması" izlemek durumunda kaldık. imdb trivia sayfasından okuduğuma göre senaryo çalışmaları başladığında ceycey ve ekibi de bu ikilemde kalmış; uzayın bilinmezliklerini keşfetmeye çıktıkları bir film ile bir süperkötü ekseninde dönecek ve sonunda kirk ile tayfasının galaksiyi kurtaracağı bir film çekmek arasında kalmışlar ve ikinciyi tercih etmişler. elbette dizi çekerken daha uygun olacak bu konsept beyazperdede o kadar da etkili olmayabilir, ancak benim gibi birçok izleyicinin bunu istediğini söylemek yanlış olmaz. bu filmin son dakikalarında nihayet beş yıllık görevlerini aldıklarına göre, star trek iki filmlik bir girizgahtan sonra esas şimdi başlıyor demektir. geç olsun güç olmasın, ama bu kadarına gerek yoktu fikrimce.

    --- into darkness spoiler ---

    sinemadan çıktıktan sonra eve dönüp sıcağı sıcağına daha evvel hep yarım yamalak izlemiş olduğum star trek the wrath of khan filmini izledim. entry'nin bundan sonraki kısmı o filmle de ilgili spoyler içermektedir, izlemediyseniz naçizane tavsiyem okumayı bu noktada bırakın ve derhal bir yerlerden bulup izleyin. bir star trek filmi nasıl olmalı görün.

    --- wrath of khan ile karışık spoiler ---

    wrath of khan ile into darkness arasındaki paralellikler ve göndermeler çoğunlukla olumlu ve yer yer zevkten mideye kramplar sokar nitelikte olmakla beraber, spock'un o filmde yaptığı fedakarlığı kirk'ün bu filmde yapması ile karşılamaları ve sonrasında kalkıp adamı diriltmeleri olmamış. en azından sonraki filme kadar ölü kalsaydı, kirk'ün cenazesini izleseydik de bir etkisi olsaydı. evet, kirk'ün de khan gibi mürettebatını ailesi yerine koyduğu ve onlar için canını verebileceğini görmüş olduk ama akabinde adamı sihirli kan verip canlandırmak etkisini minimuma indirgemiş, fazlasıyla ucuz ve tahmin edilebilir olmuş. o spock'un fedası ki, açıp tekrar tekrar izlenen bir sahnedir ve star trek tarihine geçmiştir. kirk ölü kalsaydı emin olun verdiğimden en az yarım puan daha fazlasını verecektim bu filme.

    ha, güzel şeyler yok muydu? vardı elbet.

    - oyunculuklarda benedict cumberbatch, zachary quinto, simon pegg. hepsinin ayrı ayrı taşağını yerim.

    - captain sulu göndermeleri. takei üstadı çok sevdiğimden, vücudum attı her seferinde.

    - wrath of khan ile paralel olarak, kirk'ün "khaaaaaan!" çığlığını bu sefer spock'tan duymak. aslında kirk'ün öldüğü sahnenin geneli ve o sahnede zachary'nin oyunculuğu.

    - khan vs.spock kapışması ve spock'un nerve pinch kullanması. filmin en güzel yeriydi belki de.

    - leonard nimoy. spock prime'dan tüyo alma faciasını geçersek, o'nu görmek her zaman tarifsiz bir zevk.

    - finalde enterprise'ın beş yıllık keşif görevini alması ve kapanıştaki "space: the final frontier" monoloğu. çeşmeleri açmamı sağladı giderayak, işte bunu seviyoruz anla artık ceycey.

    --- wrath of khan ile karışık spoiler ---

    velhasıl, into darkness total puanım: 7/10 (benedict cumberbatch +1 puan)
    serinin sonraki filmi için 2016 tarihi var imdb'de, eh artık bir zahmet uzayı keşfe çıkalım abrams abi.

    to boldly go where no man has gone before!


    (bruce parkus - 21 Haziran 2013 12:40)

  • comment image

    aksiyonu bol, izlemesi eğlenceli lakin sadece seyirlik olabilmiş filmdir. star trek güzeldir, bizi çocukluğumuzda başka dünyalara götürmüş, enteresan ve hiç görmediğimiz türlü teknolojiyle tebelleş etmiştir. ben çok büyük bir fanatiği değilim. her seriyi takip etmiş de değilim lakin gönülden bağlıyım. star wars dizi olarak yayınlansaydı bu kadar sever miydim biliyorum. yeni filmde her kesime hitap edebilmesi için bol bol atraksiyon katmalarına karşı değilim yalnız filmdeki bilimsel kolpalar çok can sıkıcı. yönetmen koltuğunda j.j.abrams olmasından kaynaklanıyor da olabilir. revolution dizisinin pilot bölümünde aniden elektriklerin gitmesiyle gökten taş gibi dümdüz düşen uçaklar görüp hassiktir be rıfat abi demiştik. bu adam hep böyle abukluklara müsade ediyor nedense.

    --- spoiler ---

    adı üstünde bilim kurgu filmi ama bu kurgununda belli mantık sınırları vardır. insanı salak yerine koyacak teknolojiler uydurulması seyirciyi rahatsız eder. örneğin lazer, endüstride sert materyalleri kesmek için kullanılagelen bir teknolojidir. o yüzden star wars izleyen kimsenin ışın kılıcını veya tabancasını yadırgadığını göremezsiniz. en azından ne saçma şey lan o demeyiz. evimize oyuncağını alır oynarız.

    bu yeni star trek filminde ise senaristler kafalarına göre takılmışlar gibi görünüyor. günümüzde ilk okul çocuklarının dahi bildiği basit fizik kurallarını hiçe sayarak resmen piç etmişler. diziyi geçtim. yönetmen ve senaryo ekibi aynı olmasına rağmen iki film arasında bile hayvani farklılıklar var. mesela şu ışınlanma mevzusunu ilk filmde level atlatarak geliştirmediler mi? uzayda warp hızında hareket eden bir gemiden bile adam ışınlama teknolojisini öğrenmedi mi bu scotty? nedense ikinci filmde işine geldi mi ışınlıyorlar, gelmediği zaman ı-ıh makina soğuk diyorlar.

    ilk sahnede patlamak üzere olan bir yanardağ var. henüz gelişme aşamasında olan afrikalı kabilelere benzer bir yerli halk mevcut. atılgan ekibinden kaptan kirk ve doktor yerli halkı bir şekilde dağdan uzaklaştıracak. aynı anda spock, ufak bir mekik ile yanardağın ağzına soğuk füzyon bombası yerleştirecek ve manuel olarak patlamayı ayarlayacak. bu sayede yerli halk gelişmiş bir halkı görerek doğal gelişimlerden uzaklaşmayacak ve aynı anda hayatları kurtulacak. sahnedeki abukluğu farkettiniz değil mi?

    tarih, günümüzden 200 küsür sene ötede geçiyor. ilk filmden gördüğümüz üzere bir yerden bir yere insan veya başka bir maddeyi ışınlamayı başarabiliyoruz. senarist ise hiç bir seçenek oluşturmadan sırf atraksiyon amaçlı spock efendiye kıyafet giydirip volkanın içine bırakıyor. sorarım size, bu seyirciyle taşak geçmek değil de nedir? mekikten dışarı adımını atmadan bombayı 5 dakika sonra patlamaya ayarla ve fırlat gitsin. bomba erir diyorsan spock'a giydirdiğin yüksek ısıya dayanıklı elbisene koy ve uzaktan kumanda ile patlat. roket olarak fırlat veya dağın içine ışınla gitsin. en olmadı bir robot götürsün amk. niye mal gibi kendi giriyorsun lavların arasına. bu arada aletin ismi de cold fusion device??? lan soğuk füzyon aleti ne? hiperoptik basküler dondurucu desen onu bile kabul ederim ama soğuk füzyon? neden günümüzde kanıtlanmamış olsa bile ne işe yarayacağı belli bir teorinin adını lav donduran bombaya verirsiniz? üstüne basa basa iki kere de adını tekrarlıyorlar. hadi ileride bu soğuk füzyon adını başka bir teknolojiye vermişlerdir diyelim. diyelim de lavlar sadece üst kısımda değil ki. coğrafya kitaplarından hatırlayacağınız şu görsele göre, dağın ağzını dondurarak lavın yolunu tıkarsan daha yüksek bir güçle patlayıp dağı orta yerinden yararak çevresindeki her şeyi yok edebilir.

    başka bir sahnede ise atılgan gemisi dünya'ya çok yakın bir mesafede hasar görüyor ve motorları çalıştıramadığı için dünyanın çekim alanına giriyor. haliyle çekim alanından atmosfere sürükleniyor ve yer yüzüne çakılmak üzere manyak bir hızla ilerliyor. kaptan kirk, son anda geminin reaktörüne tekme atmak suretiyle vurdurarak motoru çalıştırıyor. kaptanın vurdurarak nüklüer reaktör çalıştırması ayrı saçmalık da lan kimse demedi mi arkadaş o yörüngeye girdiğinde atmosfere girmen saatler alır. bugün uzaya fırlattığın uydu bile yörüngeden es kaza saparsa düşmesi ertesi günü buluyor. sen üç dakika içinde atmosfere girip bulutlara erişiyorsun. sırf elindeki silahları manuel olarak dünyaya doğru ateşlemek bile seni aksi yönde hareket ettirebilir. olmadı onca mekik ve kaçış roketin var. iki tanesini çalıştırarak gemiyi yörüngeye oturtabilirsin. sadece seni geri ittirecek bir şey lazım ama senaristler sırf aksiyona odaklı oldukları için her şeyi göz ardı ederek mevzuyu spock-kirk arası dramaya bağlamışlar.

    daha bir sürü gereksiz zırvalık var. dizilerere göre warp reaktörü ile geminin suni yer çekimi sistemi arasında bağlantı olmadığını daha doğrusu geminin güç ünitelerinin başka, warp teknolojisinin başka bir şey olduğunu biliyoruz. burada ise warp giderse her şey gidiyor. kısacası senaristleri değişmezse gelecek filminde böyle abukluklar barındıracağını tahmin etmek zor değil.

    ---
    spoiler ---


    (shinigami ryuk - 26 Ağustos 2013 16:57)

  • comment image

    her sorunun son dakikada halledildiği, evreni duygusallık kurtaracak demeye çalışan, teknoloji bu kadar ilerlediği halde her şeyin el yordamı ile halledildiği, makine dairelerinin boyut dışında değişmediği bilimkurgumsu film.
    benedict bunu çekene kadar iki bölüm sherlock çekseymiş vatana millete ve tüm evrene daha hayırlı olurmuş.
    ayrıca nerde çocukluğumun kaptan kirk'ü nerde çoluk çocuk...


    (qfwfq - 12 Ekim 2013 20:50)

  • comment image

    --- spoiler ---

    - alo spak emmi
    - kimsin?
    - ben genc spak noruyon?
    - eyim noruyum. hayirdir?
    - yav bi adam bulduk herifte deli kuvveti var vuruyok vuruyok olmuyor. adi khan.
    - yav spak biliyon sana bu gibi seyleri soylersem kaderi degistiririm ama siktir et soyluycem. o hepinizin belasini siker ha dikkat edin.
    - eyvallah spak emmi hadi gorusuruk.

    ---
    spoiler ---

    mal gibi yarrak gibi bir film.


    (gec - 21 Ekim 2013 20:27)

  • comment image

    onbaşı olamayacak adamların gemi kaptanı olduğu filmdir. (bkz: chris pine)

    ayrıca mr. spock'tan çok iyi iddaa'cı olur. adamın mantık çıkarımları hesaplamaları süper.


    (oymanq - 5 Kasım 2013 16:21)

Yorum Kaynak Link : star trek into darkness