Süre                : 1 Saat 55 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Kasım 1961 Cumartesi, Yapım Yılı : 1961
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Jurow-Shepherd
Yönetmen       : Blake Edwards (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Truman Capote (IMDB),George Axelrod (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Audrey Hepburn (IMDB)(ekşi), George Peppard (IMDB)(ekşi), Patricia Neal (IMDB), Buddy Ebsen (IMDB)(ekşi), Martin Balsam (IMDB)(ekşi), John McGiver (IMDB), Alan Reed (IMDB)(ekşi), Stanley Adams (IMDB), Elvia Allman (IMDB), Mickey Rooney (IMDB), Mel Blanc (IMDB), Roydon Clark (IMDB), Marian Collier (IMDB), Joe Gray (IMDB), Joan Staley (IMDB)

Breakfast at Tiffany's (~ Çilginlar kraliçesi) ' Filminin Konusu :
New York Sosyetesinin renkli simalarından Holly, yan dairesine taşınan genç bir adama ilgi duymaya başlar. Holly aslında canı istediği her erkeği kendisine aşık edebilen bir kadındır. Gönlünce geçirdiği gecelerin sabahında mücevher dükkanı Tiffany vitrini önünde kahvaltısını yapar. Bu hep böyle yaşanır. Yalnız bir sabah işte bu genç adam Paul Varjak ortaya çıkar ve bu kez bir duygusallık oturuverir Holly’nin gündemine. Bu zamanla platonik bir aşka dönüşür. Film Truman Capote’nin romanından uyarlanmıştır.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Film Müziği


  • "zamaninda turkceye cilginlar kulubu olarak cevrilmis film."
  • "cok guzel bi film ayrica kalabaliga , sese , yagmura dayanikli bi kedi var filmde. audrey hepburn'un bu filmden sonra filmdeki karakterle bagdastirildigi da soylentiler arasinda"
  • "audrey hepburn un "how do i look?" repligiyle baska filmlere bile konu oldugu filmdir(bkz: s1m0ne)"
  • "arada bir iksir niyetine izlemek lazım. yüzünüzde sürekli bir gülümsemeyle izliyorsunuz, iyi bir haftasonu geçiriyormuşsunuz gibi hissettiriyor."
  • "orijinalinde escinsel olan bir karakteri canlandiran audrey hepburn'un, filmdeki holly golightly roluyle disi zarafetinin sembolu haline gelmesi: yuzyilin ironisi."
  • "truman capote romani. romandan uyarlanmis film."
  • "her izleyişimde george peppard'ın gördüğüm en yakışıklı erkek, audrey hepburn'un ise gördüğüm en güzel kadın olduğunu düşündüren, izlemekten bıkmayacağım film..."
  • "belki de iflah olmaz bir kedisever olmamdan dolayıdır bilmiyorum, ama holly'nin zavallı kediciği taksiden attığı sahne hep içimi acıtır. kitabından bağımsız olarak muhteşem bir filmdir."
  • "kitabı ayrı güzel, filmi ayrı güzel (her ikisi de birbirinden güzel) pek az edebiyat uyarlamasından biridir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmin en başarılı oyunculuklarından biri kediye aittir. bakışları, insanların üzerine atlayışı takdire şayandır. çekimler esnasıda oradan oraya atılması ve yağmurda sokağa fırlatılması gibi sahneler dolayısıyla büyük eziyetler çektiği bellidir.


    (miu - 11 Ocak 2007 15:45)

  • comment image

    rivayete* göre, post-production aşamasında yapımcılar, yönetmen, oyuncular falan hep birlikte filmi izlerler. yapımcılardan biri: "yapacağımız ilk iş, şu aptal şarkıdan kurtulmak olmalı"!!! der. audrey hepburn de "cesedimi çiğnemelisiniz" diye karşılık verir.


    (axellennox - 11 Mart 2007 19:08)

  • comment image

    filmin kendisini, hikayesini, karakterleri vs hepsini beğendim. hatta audrey hepburn kimi sahnelerde hem oyunculuğu ile hem de o güzel kıyafetleri-stili ile süperdi. bir rüya gibi diye tanımlayabilirim.

    --- spoiler ---
    bunun dışında bu film benim hafızamda munis bir kediciğe çeşit çeşit işkencelerin yapıldığı bir film olarak kalacak. o ne tatlı, ne uysal bir kedidir o. audrey hepburn ise kediye bir isim bile vermemiş, kediyi 200 kişinin içki ve sigara içip, sarhoş olup bağırıp çığrıştığı, çılgın müzik çalınan bir odada tutuyor, üstüne kedinin suratına sigarasını tutuyor, sinir krizi anında hayvanı duvardan duvara çarpıyor, normal zamanda ilgilenmiyor, en sonunda yağmurun ortasında bir çöplüğe atıp gazlıyor. sonra kendi morali düzelince kedi kedi nerdesin diye arıyor. senaryo gereği kediyi buluyorlar. ama benim aklımda o holly kişisine çin işkencesi yapmak geçti. bu kadar uysal ve savunmasız bir yavruya bunlar nasıl yapılabilir.

    en son sahne süper ama. kadın kediyi kucaklıyor. yağmur altında pardesüsünün içine koyuyor. adam geliyor, sarılıp öpüşüyorlar. kedi aralarında kalıyor. kediş o kadar rahat ki sonra kafasını çıkarıyor ikisinin arasından. tam bir aile saadeti. belki de sinema tarihinin en romantik sahnesidir diyebilirim ben buna.
    ---
    spoiler ---


    (mea maxima culpa - 23 Şubat 2008 03:19)

  • comment image

    aldığı kararlar, yaptığı şeyler, kırdığı kalplere rağmen holly golightly karakterine kızamadığınız film. gözlerinizden kalpler saçarak izlediğiniz anlarda diyaloglarıyla gerçekleri aninden çatt diye yüzünüze vurur.

    --- spoiler ---

    you know what's wrong with you, miss whoever-you-are? you're chicken, you've got no guts. you're afraid to stick out your chin and say, "okay, life's a fact, people do fall in love, people do belong to each other, because that's the only chance anybody's got for real happiness." you call yourself a free spirit, a "wild thing," and you're terrified somebody's gonna stick you in a cage. well baby, you're already in that cage. you built it yourself. and it's not bounded in the west by tulip, texas, or in the east by somali-land. it's wherever you go. because no matter where you run, you just end up running into yourself.

    ---
    spoiler ---

    holly'nin şu-isimsiz-kediyi taksiden attığı sahnede ise kedinin peşi sıra koşmak gelmedi değil içimden.


    (eloise vera - 23 Haziran 2009 19:47)

  • comment image

    ele avuca sağmayan, her konuda cesur olan ancak bir insana ait olmaktan korkan, yaşadığı evi bir nevi geçici barınak olarak kullanan, içinde kopan fırtınalardan mücevher sevmese dahi tiffany adlı mücevher dükkanı önünde kahvaltı ederken kurtulabilen, saf güzel holly'nin ve isimsiz sarı kedisinin sımsıcak hikayesi.

    --- spoiler ---
    ve de en etkileyici sahnesi:

    where is the cat?

    ---
    spoiler ---


    (mellifica - 7 Ağustos 2009 01:34)

  • comment image

    inanilmaz bi filmdir. cok kucukken babamla beraber seerederdik surekli muziklerini dinlerdik. odamda bi afisi vardir, klasik audrey hepburn elinde agizlikli sigarasiyla siyah elbisesi ile. cok guzeldir.cok guzel


    (elena - 21 Mayıs 2000 02:39)

  • comment image

    --- spoiler ---
    güzel bir gün için aşırma taktikleri için girdikleri abidik kubidik malzeme dükkanında bruce willis'in pulp fiction'da yaptığı gibi "bu değil, bu olmaz, bu bizim köyden değil, işte bu" hareketi gibi en son seçilen maskeler, filmin kendisini hatırlatır hep. hayatlarında maskeler ardına gizlenmiş holly ve paul, o sahnede maske takarak dükkandan birlikte kaçarlar. kendilerinin birbirlerine ve hayata karşı silahları, farklı maskeler takarak kedi köpek gibi oynamak olmuştur. sonra ne mi olur yağmurun altında maskeleri iner ve film biter. film uyarısı: dikkat tepenize kedi düşebilir.
    ---
    spoiler ---


    (jael - 13 Ekim 2009 22:04)

  • comment image

    cok guzel bi film ayrica kalabaliga , sese , yagmura dayanikli bi kedi var filmde. audrey hepburn'un bu filmden sonra filmdeki karakterle bagdastirildigi da soylentiler arasinda


    (kudra - 28 Kasım 2002 23:25)

  • comment image

    arada bir iksir niyetine izlemek lazım. yüzünüzde sürekli bir gülümsemeyle izliyorsunuz, iyi bir haftasonu geçiriyormuşsunuz gibi hissettiriyor.


    (amelie poulain - 14 Nisan 2011 23:25)

  • comment image

    kedisiyle üst japon komşusuyla , harika gözlüklere sahip sürekli bıkbıklıyan holly si ve öyle öyle aylak aylak gezen yazarı ve abuk sabuk bir sürü katagoriye ayrılmış serserileriyle harika film insanın içini ısıtıyor aman bea dedirtiyor , kesin dvdsi edinilmesi şart olan filmlerden biriymiş bunu anladık .


    (jonquil - 29 Temmuz 2003 17:24)

  • comment image

    içinde en çok "darling" kelimesi geçen film olsa gerek.. demek ki eskiden "man", "dude", "guy" yokmuş..

    hope: "but you can't give your heart to a wild thing: the more you do, the stronger they get. until they're strong enough to run into the woods. or fly into a tree. then a taller tree. then the sky. that's how you'll end up, mr. bell. if you let yourself love a wild thing. you'll end up looking at the sky."*


    (euhemuhu - 23 Nisan 2004 20:23)

  • comment image

    her izleyişimde george peppard'ın gördüğüm en yakışıklı erkek, audrey hepburn'un ise gördüğüm en güzel kadın olduğunu düşündüren, izlemekten bıkmayacağım film...


    (morgainelefay - 22 Temmuz 2004 01:41)

  • comment image

    benim düşünceme göre filmi romantik komedi olarak nitelendirmek pek mümkün değil. basit gibi görünen ama son derece komplike iki karakterin etrafında gelişiyor olaylar. hayatta tutunamamış iki insanın manhattan'da kesişen hikayeleri ustalıkla beyazperdeye aktarılmış. zengin bir koca bulma hayali ile partiden partiye koşan holly golightly ve yazar olma idealini gerçekleştirmek için zengin bir kadının jigolosu olarak yaşamına devam eden paul varjak, temel olarak leaving las vegas'ın ben* ve sera*'sından çok farklı değiller.


    (arsonist - 26 Ekim 2001 09:43)

  • comment image

    kitabin yazari zamaninda new york gay societynin onde gidenlerindendir. ama 60lar amerikasinda boole bi filmi piyasaya suremiyecekleri icin holly golightlynin cazibesi ihtisamini audrey hepburn sergilemistir.
    timbeeeeeeeeeeeeeeeeeeer


    (elena - 2 Aralık 2001 04:25)

  • comment image

    belki de iflah olmaz bir kedisever olmamdan dolayıdır bilmiyorum, ama holly'nin zavallı kediciği taksiden attığı sahne hep içimi acıtır. kitabından bağımsız olarak muhteşem bir filmdir.


    (perspicacious - 24 Nisan 2006 11:58)

Yorum Kaynak Link : breakfast at tiffany's