Süre                : 2 Saat 4 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Ekim 2002 Cuma, Yapım Yılı : 2002
Türü                : Cinayet,Drama,Heyecanlı
Taglar             : FBI ajanı,Deli,male bare butt,Erkek tam frontal çıplaklık,Erkek çıplaklığı
Ülke                : ABD,Almanya
Yapımcı          :  Universal Pictures , Dino De Laurentiis Company , Metro-Goldwyn-Mayer (MGM)
Yönetmen       : Brett Ratner (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Thomas Harris (IMDB)(ekşi),Ted Tally (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Anthony Hopkins (IMDB)(ekşi), Edward Norton (IMDB), Ralph Fiennes (IMDB), Harvey Keitel (IMDB), Emily Watson (IMDB)(ekşi), Mary-Louise Parker (IMDB), Philip Seymour Hoffman (IMDB), Anthony Heald (IMDB), Ken Leung (IMDB), Frankie Faison (IMDB), Tyler Patrick Jones (IMDB), Lalo Schifrin (IMDB), John Rubinstein (IMDB), Brenda Strong (IMDB), Robert Curtis Brown (IMDB), Mary Anne McGarry (IMDB), Marc Abraham (IMDB), Veronica De Laurentiis (IMDB), Michael Cavanaugh (IMDB), Madison Mason (IMDB), Bill Duke (IMDB), Cliff Dorfman (IMDB), Katie Rich (IMDB), Tom Verica (IMDB), Marguerite MacIntyre (IMDB), Alex D. Linz (IMDB), Azura Skye (IMDB), William Lucking (IMDB), Elizabeth Dennehy (IMDB), Stanley Anderson (IMDB), Joseph Simmons (IMDB), Gianni Russo (IMDB), Al Brown (IMDB), Anthony Reynolds (IMDB), Jeanine Jackson (IMDB), Mark Moses (IMDB), Frank Bruynbroek (IMDB), Dwier Brown (IMDB), Tanya Newbould (IMDB), Conrad E. Palmisano (IMDB) >>devamı>>

Red Dragon (~ Kizil ejder) ' Filminin Konusu :
FBI'dan erkenden emekli olan Will Graham (Edward Norton), patronu tarafından bir seri cinayet vakasını çözmesi için yeniden göreve çağrılır. Will, önce görevi kabul etmek istemese de, kurbanların fotoğraflarını görünce fikrini değiştirir. Kurbanlarının vücudunda kendine has bir diş izi bırakan ve gerçek adı Francis Dollarhyde olan bu katil, Kızıl Ejder adını kullanmaktadır. Kısa bir araştırmadan sonra, Graham katilin yeni kurbanının Reba adlı genç bir kadın olacağını öngörür ve onu durdurabilmek için bizzat kendi elleriyle hapse tıktığı, eski düşmanı Dr. Hannibal Lecter'den (Anthony Hopkins) yardım ister.


  • "yenilerde açılmış, adana'nın yegane çin lokantası. kaktüs kafe'nin karşısındadır."
  • "sırf müthiş kadrosu için bile izlenmeye değer."
  • "h. lecter'in w. graham'a yazdigi mektupta "yara izleri, geçmisin gerçek oldugunun kanitidir" cümlesini kullandigi film..."
  • "hannibal dan iyi silence of the lambs dan kötü olan film..ayrıca izlediğim yerde ağız ısırma sahnesinde bir sürü kişi kalkıp gitti (bkz: oha) dedim yani.."
  • "edward norton sarı saçlarıyla karizmayı çizdirmiş biraz sanki bu filmde..."
  • "ralph fiennes i hiç bu kadar çekici bulmamıştım..edward ı da..anthony i de...sürükleyici bi senaryo..muhteşem bi film."
  • "tekrar izledim de artik gercekten hollywood kliselerine katlanamadigimi anladim. "son, just tell me you're gonna nail that son of a bitch""
  • "çok güzel film ancak dedektif will'in ev adresi dr.lecter tarafından öğrenilmesine karşın hala niye aynı evde oturuyor ısrarla anlamak mümkün değil."




Facebook Yorumları
  • comment image

    http://www.beyazperde.com/sinekritik/494 (manhunter versus red dragon)
    bu üçlemede en çok sevdiğim ikinci filmdir.(birinci kuzuların sessizliği.) bir insana 9 kez ömür boyu hapis cezası verilmesi ilginç gelmişti.filmin sonunda hannibal'ın gönderdiği mektup çok güzeldi. will graham'ınki gibi yetenek istiyorum. baştan sona kadar heyecanı dorukta tutan bir film. hepsi çok güzel oynamış (anthony hopkins, edward, ralph, emily, philip, harvey, anthony heald)

    --- spoiler ---
    sevgili will:
    artık iyileşmiş olmalısın. umarım çok çirkinleşmemişsindir. bayağı yara izi biriktirdin. sana onları hediye edeni asla unutma. ve ona minnettar ol. yara izlerimiz bize geçmişin gerçek olduğunu hatırlatır. ilkel bir dünyada yaşıyoruz değil mi will? ne vahşiyiz, ne de bilge. iki aradalık bu dünyanın laneti .mantıklı bir toplum beni ya öldürür ya da benden faydalanırdı. çok rüya görüyor musun will? seni sık sık düşünüyorum.
    eski doktun hannibal lecter.
    ---
    spoiler ---

    filmin başında brenda strong (desperate housewives- mary alice) hannibal lecter'ın misafirleri arasındaydı. dikkatimden kaçmadı.


    (johnny depp mania - 3 Şubat 2007 17:22)

  • comment image

    intellectual movie goer otisbey'i zar zor kandırıp "lütfan lütfan lütfan" diyerek gitmeye razı ettiğim ve fakat beklentilerimizin üzerinde çıkmış bir film. her şeyi bir kenara bırakırsak ralph fiennes'ı the english patient'tan sonra bu filmde tamamına yakın çıplak görebiliyoruz ki, bu beklentilerimizin en azından bir kısmını karşılamalı.

    <insert şaka şaka ekolü>

    film bizim daha genç olduğuna inanmamız gereken "hannibal lecter ve innanılmaz sofistike hayatı" türü sahnelerle açılıyor, gözüne ayna sokulmuş insanlar, ve girdap adlı diziden bu yana vazgeçilmez bir tema haline gelmiş olan "çocuk odasındaki oyuncak bebekler ve yarattığı gerilim atmosferi" gibi klasiklerle devam ediyor. sırayla bakmamız gerekirse:

    - hannibbal'ı oynayan anthony hopkins beni daha genç olduğuna inandırmakta zorlandı. evet sağlam bir tiyatro makyajı yapmışlar, sir kendisi de iyi bi oyuncu ama yaşlandıkça overacting'in zevkini almaya başlamış gibi görünüyor. ya da diğer herkes çok cool and calculating havalardaydı onunkisi biraz fazla geldi, bilinemiyor. ayrıca hannibal'ın daha gençken (50) at kuyrugu oldugunu biliyor muydunuz? biz de bilmiyorduk.

    - will graham'i oynayan edward norton'ı başarılı bulduk, fazla ağzını yüzünü eğmeden, hatta 2 saat boyunca alt dudağının o acayip kıvrımını bozmadan her işini gördü. edward norton'u izlediğimiz her filmden sonra "bu adam american history x'de ne biçim vicut yapmıştı sonra nasıl böyle oldu" geyiğini çevirmeden edemedik. sahi nasıl böyle oldu? ayrıca edward'a sarı saç, sarı kaş da yakışıyor, yani gitse florida'da surf yapsa o da olur.

    - francis dolarhyde, ya da mr d'yi oynayan ralph fiennes, bir zevzeklik yapmam gerekirse "perdede devleşti". gerçekten de, ralph fiennes'ın bu filmdeki rolünün ardından edward norton'ın american history x'teki yorumlara muhatap kalacağını tahmin ediyorum, zira william blake'in red dragon'una* benzeyebileceği kadar benzemiş idi, akıl almaz şey ise şu ki kendisi çok yakışıklı olmasına rağmen bütün film boyunca "vücudu iyi ama yüzü yaramaz" muamelesi gördü. bakınız, ingiliz hasta'da ağzınü yüzünü yakarak adamı maymuna çevirdiniz, evet, ama dudağına bir çizik atmakla ralph'i nasıl ucube kabul ettirebilirsiniz? (bu sözüm prodüktörlere idi). her ne ise, ralph fiennesbütün sadist/katil/sapık ve benzeri rollerde gösterdiği başarıyı burada da tekrarlıyor, bir artısı daha var ki, hem tamamen sapık, hem de o kadar korunmasız, o kadar naif ki, aşık bile olabiliyor. (daha ne isteriz)

    - reba mcclane olan emily watson hem kör hem de azgın bir bayanı oynuyor, bu sayede -o göremese de- görüyoruz ki bazı engellerimiz varsa fazla açılmamalıyız. breaking the waves olsun, hillary and jackie olsun cins karakterleri oynamasına alıştığımız bir insan olduğu için kendisini filmdeki rolüne de ziyadesiyle yakıştırdım.

    - brooklyn museum of art- filmdeki william blake teması sebebiyle gerek posteri, gerekse kendisi olarak rol alan brooklyn müzesi seyirci arasında tezahürata sebebiyet verdi, yumruklar havaya kalktı "hoooo şşşşş bruklin! bruklin!" diye gerzekçe sevinildi. bu da size brooklyn'lilerin ne menem insanlar oldukları konusunda bir fikir versin. (hoooo şşşş bruklin! bruklin!)

    söz konusu serinin (the great red dragon paintings) the great red dragon and woman clothed with the sun adlı eserlerinden biri (aynı adlı iki tane var) d.c'deki national gallery'de, filmin temasını oluşturan diğeri ise brooklyn museum of art'da bulunmaktadır.


    (cheja - 5 Ekim 2002 17:49)

  • comment image

    guzel film walla...edward da ralph'da guzel oynamislar...ozellikle will (edward norton)'un hannibal ile konustuklari sahnelerdeki hissettigi korkuyu edward cok guzel yansitmis...takdir ettik...
    film sonu baglama olayi da fena diil...insan merak ediyo haliyle clarice hikayeye nerde girdi diye...
    bi de ilk yemek sahnesindeki kadinlardan biri ayni zamanda filimin yapimcilarindan da biri....


    (trquaz - 6 Ekim 2002 03:34)

  • comment image

    kuzularin sessizligi filmini izledigimiz yillarda epey kucuk idim, cok korkmus, endiselenmistim. "guzel allahim insallah bu filmden sonra bir takim denyolar "muhalefetin sessizligi", "kurtlarin sessizligi" misali basliklarla suslemezler ince dokunuslu entel kuntel kose yazilarini" diye diye sinema salonunu terk etmistim. film korkularimi hakli cikarircasina igrenc bir kalibi bize ve dumbuk koseyazarlarina armagan etmis, boylelikle gunluk hayatimiza bir uzuvunu sarkitmisti.

    bunun disinda film bize psikoloji bakeloryali enfes zekaya sahip yamyam katil, caniye sempati duyma, zuhal yorgancioglu idealli gey canavar gibi konseptler armagan etmis, 10 yildan uzun surecek bir "egzantrik cani kahramanli filmler"i 90 larin sinemasina armagan edecek idi.

    butun bu luzumsuz detaylarin yani sira film bizi cok insancil bir yerimizden yakalmis, o yakaladigi yerden burarak tersten istiklal marsini da soyletmisti.

    aradan seneler gecti, bu filmin 4 oscarli basarisinin ardindan devam (ya da daha dogrusu evvel) filmleri cekildi, ki bu o filmlerden birisi imis sayin okuyucu.

    red dragon kanimca kuzularin sessizliginden daha guzel apartilmis, ama nereye neden baktigini pek bilemeyen bir film olarak arsivlerdeki yerini alacaktir. kendisinden koseyazisi basligi icin malzeme de cikmayacagi gibi, hos bir seyirlik olacak, mutemadiyen altimiza siciracaktir.

    kule yikilacak, kale dayanacaktir, buyuk lider soyle bir horelenecektir. uc vakte kadar bana yolculuk gorunecektir, entry boyle zarttadanak bitecektir (isim cikti)


    (otisabi - 9 Ekim 2002 01:59)

  • comment image

    bu film bittikten sonra hmmm dedirten bir filmmis ben dun bunu gordum. soyle ki; detaylara cok dikkat edilmis. genclestirme hareketleri ve tabii diger iki filmle olan baglantilara dikkat edilmis, seyirciye "eee bu obur filmde booleydi ahahah sicmislar olm" deme sansi vermemistir. anthony hopkins dedigimiz varlik yine super bir performans sergilemis zira kendisine ait hangi film seyredilse hannibal lecter karakteri dusunulmektedir. edward norton kanimca bu filme biraz fazla gelmis. yani bu amcayi nasil filmlerde nasil performanslarla gordukten sonra bu karakter hafif kalmis azicik. ama tabii duyan gelmis tarzi bir oyuncu kitlesine sahip olunca film, bu da gozardi edilebilir. ralph fiennese ise soylenecek seylere "yuh baba sen naptin yaa" seklinde bi giris yapilabilir. kendini asmak seklinde ozetlenebilse de ben yine de uzun yolu sececegim. ustun bir oyunculuk sergilemis olmasi bir yana, adam oynadigi karakterle birlesmisti sanki. cok basarili idi coook.

    sonuc olarak film basarili bir film idi ama ote yandan asla kuzularin sessizliginin basarisini yakalayamayacaktir. zira icerisinde diger 2 filme** cok fazla gonderme ve benzerlik mevcuttu. seriyi tamamlamis olmasi acisindan takdir edilmesi gereken tamamlayici bir film olmus. ilgili olanlar icin seyredilmesi sart.


    (everythingbutthegirl - 6 Kasım 2002 09:33)

  • comment image

    silence of the lambs ve hannibalda sir anthony hopkins'in rol almasından sonra, hikayenin bütünlüğü açısından brett ratnerin üstüne ihaleyle kalmış bir film. eleştirmenlerin yazdıklarına bakılacak olursa (evet, filmi izlemedim) manhunter adıyla 1986 yılında micheal mann tarafından çekilmiş film oldukça başarılıymış. ancak hannibal lecter karakteriyle sir bütünleşince bu filmi tekrar çekmek ihtiyacı doğmuş.

    brett ratner, acemi ve genç bir yönetmen olmasına rağmen dino de laurentiis gibi bir yapımcı ile çalışma avantajını yakalamış ve bunu güzel değerlendirmiş. işte tam bu noktada, sürekli tartışılan yapımcının ismi neden afişlerde büyük harflerle yazılır, tipi soruların cevabı anlaşılmış olur. (bkz: jerry bruckheimer) 83 yaşında olmasına rağmen hala yapımlarında kaliteden ödün vermemesinden dolayı dino de laurentiis karşısında saygıyla eğilmek gerekir. brett ratner ise kendisine verilen bu ödünü artık boş filmlerle devam ettirmez diye umuyorum.

    makyaj bölümünün başı olan julie pearcei de kutlamak gerekir. bölüm olarak çok çalışmışlar ve başarılı bir gençleştirme operasyonu yapmışlar... sırasıyla hannibal lecter, dr. chilton ve hastabakıcı barney... ayrıca çeşitli façalar falan açısından da gayet başarılıydı.

    danny elfman. filmin müziğini yapan adam. a simple plande olduğu gibi, bu filmde de olabildiğince yerinde bir çalışmaya imza atmış.

    filmde diğer iki filme de göndermeler de söz konusu. ancak bunun dışında psycho filmine aşırı bir gönderme olduğu dikkatleri çekiyor. bu da sanırım konudan kaynaklanıyor. (evet, kitabı da okumadım)

    oyuncu performansları ise gayet yerindeydi. sir, her zamanki gibi akıllı ve korkutucu; edward norton bir fbi ajanı için yeterli; emily watson, ne rol verseniz oscarlık olacağından her zamanki gibi süper; philip seymour hoffman, beklediğimden çok daha başarılı; harvey keitel, o zaten fbi ajanı değil miydi dedirtecek kadar bu rollere hakim.

    ancak film, bir ralph fiennes filmi.

    not: filmin 11 kasım 2002 tarihinde bir öngösterimi daha olacak (sanırım içinde kalan eleştirmenler için) ve 15 kasım 2002 tarihinde gösterime girecek.

    kişisel not: siz melychenin sırtındaki benleri birleştirince bir ejderha çıktığını biliyor muydunuz? zeynerka biliyor mesela.


    (melyche - 6 Kasım 2002 11:06)

  • comment image

    sonunda kler'le beraber austin powers in goldmember ile kirdigimiz "hic bir filmi begenmeyen zihniyet" sifatinin devamini getirmi$ kendi begeni olculerimizin anormal uclarda olmadigini anlamimizi saglami$, izlemekten keyif aldigim, cineplex odeon'a odedigim bilet parasini kuru$una kadar helal ettigim guzel bir film..

    hatta bu film bana her bolumde hannibal lecter'in bir cinayette yardimci olacagi dizi projesi fikrini de dogurdu..

    - bugun bakalim ne isteyeceksin clarice?
    - bir tecavuz dosyasi var doktor..
    - bana doktor derken sesin titriyor farkettin mi..
    - ilahi her gun yeni bir $ey buluyorsunuz bende analiz edecek bu ne enerji bu ne performans!
    - guzel olanda ayrintilar tukenmez clarice..
    - if you'd say naugthy things father let's talk english english.. (bkz: austin powers in gold member)


    (ssg - 15 Kasım 2002 22:27)

  • comment image

    üçlemenin ilk halkası olduğu ve son iki halkasında anthony hopkins'in oynadığı göz önüne alındığında, kuzuların sessizliği filminden önce vizyona girmesi gerektiğini düşündüren film...

    yanlış hatırlamıyorsam bir yerde şöyle bir diyalog geçiyordu:

    h.lecter: - beni yakalayabildiğine göre onu da yakalayabilirsin.
    w.graham: - ama senin dezavantajın vardı.
    h.lecter: - neymiş o dezavantaj?
    w.graham: - sen delisin.


    (holy diver - 16 Kasım 2002 11:59)

  • comment image

    h. lecter'in w. graham'a yazdigi mektupta "yara izleri, geçmisin gerçek oldugunun kanitidir" cümlesini kullandigi film...


    (melissaki - 18 Kasım 2002 11:46)

  • comment image

    ralph fiennes i hiç bu kadar çekici bulmamıştım..edward ı da..anthony i de...sürükleyici bi senaryo..muhteşem bi film.


    (redcat - 24 Kasım 2002 11:05)

  • comment image

    güzel bir film olmakla beraber, norman bates'in milenyum versiyonu olan katilimizin felsefesinin ne olduğunu anlamak imkansız. bi kere, büyükannesinin şiddetine maruz kalmasıyla blake'in resmine yönelmesi arasında ne gibi bir ilişki var? hadi onu anladık diyelim, adamın mantığı 'red dragon' resminden sekerek cinayet işlemesi gerektiği sonucuna nasıl gidiyor? neden iyi aile kadınlarını ve neden o iki kadını seçiyor? nası yani? inşallah biri açıklar da anlarız.

    bi de insanın ralph fiennes gibi tipi olunca ondan gocunmamalı bence. allahın gücüne gider.


    (sudaki duman - 1 Aralık 2002 01:26)

  • comment image

    --- spoiler ---

    lecter ile dragon'umuzun nasıl haberleştiğini bir türlü anlayamadığım filmdir. tuvalet kağıdının içinden çıkan not doktora nasıl ulaştı ve doktor gazeteye 'dear pilgrim' diye başlayan ilanı nasıl verdi?

    ---
    spoiler ---

    bir kere daha izledikten sonra gelen edit:

    --- spoiler ---

    dragon lecter'e direk mektup yazmış, yasalar gereği mektuplar cezaevi yönetimince okunamıyormuş, mektubu alan lecter mektubun bazı bölümlerini imha etmiş, kendisine yapılan iltifatların olduğu bölümü saklamış. mektubun imha edilen bölümünde dragon lecter'e kendisiyle yazışmak isterse tattler gazetesine ilan vermesini söylüyor. lecter'de yine muhtemelen kanuni haklarını ve avukatını kullanarak gazeteye ilan verebiliyor.

    ---
    spoiler ---


    (better ol - 15 Nisan 2013 18:07)

  • comment image

    iki sene evvel baltimore'da arkadasin park cezalarini yatirmak icin inner harbour civarlarinda yururken film setinin icinden gectigimiz ve atlanta polis arabalarini gorunce "oha noluyoruz lan" dememizi saglamistir. o anda red dragon'un setinde oldugumuzu anlamadik ama daha sonra filmi izleyince hatirladigim olaydir.

    kisacasi butun film baltimore'da cekilmistir.


    (toto oky - 31 Ekim 2003 18:02)

  • comment image

    --- spoiler ---

    çok güzel film ancak dedektif will'in ev adresi dr.lecter tarafından öğrenilmesine karşın hala niye aynı evde oturuyor ısrarla anlamak mümkün değil.

    ---
    spoiler ---


    (akmaral - 19 Ocak 2014 15:00)

Yorum Kaynak Link : red dragon