Süre                : 1 Saat 45 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Ağustos 2003 Çarşamba, Yapım Yılı : 2003
Türü                : Drama
Ülke                : İran,Fransa
Yapımcı          :  Bac Films , Makhmalbaf Productions , Wild Bunch
Yönetmen       : Samira Makhmalbaf (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Mohsen Makhmalbaf (IMDB)(ekşi),Samira Makhmalbaf (IMDB)(ekşi)

Panj é asr (~ A las cinco de la tarde) ' Filminin Konusu :
Afganistan'da Taliban rejiminin düşüşünden sonra, gayet tutucu babasıyla birlikte yaşayan bir genç kız olan Noqreh, kendi cinsinden olanlara tanınan yeni özgürlükleri bir denemeye karar verir. Bir at arabacısının cüzi geliriyle evini geçindirmeye uğraşan yaşı ilerlemiş babasını kırmamak için, Noqreh kuran kursuna gidermiş gibi yapar, ama dersten kaçar, siyah terliklerini atıp topuklu ayakkabı giyer ve kızların pek çok şeyin yanısıra özsaygıyı da öğrendiği, yeni açılmış laik bir okulun öğrencileri arasında yerini alır. Siyasetle ilgili bir derste Noqreh, eski Pakistan başkanı Benazir Butto'dan ilham alarak, ülkesine başkan olma hayalini dile getirir. Öğretmeni bu fikri saçma bir fantezi gibi görmek yerine, öncelikle sınıf başkanı seçilerek rüyasını gerçekleştirmeye başlaması için Noqreh'yi teşvik eder. Noqreh başlattığı kampanyada, ona âşık olan yakışıklı genç bir şairin desteğini de arkasına alır. Bu arada Noqreh'in babası kabil'de her yerde gördüğü 'kafirlikler' yüzünden dehşete düşer ve ailesiyle birlikte, çorak çölün ötesine, ahlâken daha uygun bir yere taşınmaya karar verir.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:Jury Prize, Prize of the Ecumenical Jury


  • "bu yıl uçan süpürge film festivalinde gösterilmiş iyi bir dram filmi.olay afganistanda geçiyor.insanın içinin sızlaması için köpek güreşi sahnesini izlemesi bile yeterli."
  • "şu sıralar beyoğlunda tarık zafer tunaya kültür merkezinde gösterimde olan film. kaçırılmaması gereken, kaçırılma durumunda üzünülmesi icab eden bir film. iyi film.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu yıl uçan süpürge film festivalinde gösterilmiş iyi bir dram filmi.olay afganistanda geçiyor.insanın içinin sızlaması için köpek güreşi sahnesini izlemesi bile yeterli.


    (mabbel - 30 Haziran 2008 21:07)

  • comment image

    filmekimi 2005de gösterilecek olan 2004 yılı iran-fransız yapımı film. iksv sitesinde yer alan tanıtırmı;

    --- spoiler ---
    yönetmen: marziyeh meshkini
    oyuncular: gol ghoti, zahed, köpek twiggy the dog

    iran-fransa, 2004
    35 mm. / renkli / 93’
    farsça; ingilizce ve türkçe altyazılı

    30 cuma 11.00
    5 çarşamba 19.00
    2004 venedik unicef ödülü
    2005 singapur netpac/fipresci ödülü

    şaşkın köpekler, huzursuz edici bir eziyet sahnesiyle başlıyor: birkaç çocuk düşmana, yani ingilizler’e, amerikalılar’a ya da ruslar’a ait olduğunu düşündükleri bir köpeği öldürmeye çalışır. ama yedi yaşındaki gol ghoti ve kardeşi zahed, köpeği kurtarır. ne çocukların ne de köpeğin kalacak bir yerleri vardır; taliban babaları ortadan kaybolduktan sonra zorla evlendirilen anneleri de hapistedir. her gece, bir gardiyanın yardımıyla annelerinin yanında, hapishanede kalırlar. ancak gardiyan anlaşmayı bozunca, yeniden anneleriyle beraber olabilmek için ne yapmaları gerektiğini düşünüp eski bir suçludan tavsiyeler alırlar. böylece bu pek alışılmadık “ev”lerine dönmek amacıyla hırsızlık yapmaya karar verirler.

    bu sarsıcı ve sert film, şiirsel sembolizmi, dolaylı anlatımı, özenli ayrıntıları, filmlere atıfları, amatör oyuncuları ve günlük yaşamla siyasetin ilişkisini aydınlatan senaryosu sayesinde izleyicinin "makhmalbaf tarzı"ndan beklentilerini boşa çıkarmıyor. yönetmen mohsen makhmalbaf'ın eşi ve yine sinemacı samira ve hana'nın annesi olan marziyeh meshkini, yıkıcı, renkli, komik, trajik ve çoğu zaman acımasız bu yolculuğu bir çocuğun gözünden, yeni gerçekçi bir dille anlatıyor. ilk filmi roozi keh zan shodam / kadın olduğum gün ile tanıdığımız meshkini'nin asıl odaklandığı dünya ise çarpıcı görselliği, mantık dışılığı, katı kültürel kurallarıyla merhametsiz, savaş sonrası afganistan. kabil’de amatör oyuncularla çekilen film, kızı samira makhmalbaf’ın filmi panj é asr / akşamüstü saat beşte için mekân araştırması yaparken marziyeh meshkini’nin karşılaştığı olaylardan esinlenerek yaratılmış. venedik film festivali'nde altın aslan'a aday gösterilen şaşkın köpekler, de sica'nın ladri di biciclette / bisiklet hırsızları'na zarif bir selam gönderiyor
    ---
    spoiler ---


    (ride - 15 Eylül 2005 20:45)

  • comment image

    filmin anlatımında abartılmış bir damlacık ajitasyon olmadığı halde, nasıl olur insanı bu kadar rahatsız eder izlemesi. çünkü bunun gerçek olduğunu bilmenin bunalımıyla içine çekiyordu film insanı. bu bir filmse, çocuklar halsizdir, açtır, ağlarlar, kıvranırlar; ağlatırlar, gözleri şişer seyircinin. derin bir kederle sinemayı terk eder ama...

    --- spoiler ---
    eğer bu insanların bu şartlar altında onlarca yıl yaşarken, çocukluklarından itibaren bu kadar tekinsiz ,belirsiz bir hayat yaşadıklarını biliyorsam ve yönetmen avrupa'dan bakmıyor, ortadoğudan gösteriyorsa, o zaman kahrolmanın ötesi başlıyor seyirci için, gerçekler başlıyor: "bize acımıyorsan bari şu köpeciğe acı" diyerek, hapisaneye, ortadan kaybolan kocası dönmediği için yeniden evlenen ve bu yüzden fahişe damgası yiyen annelerinin yanına, girmeye çalışan bir çocuğun "yetişkin sıkıntıları"nda, seyirci kendini aramaya başlıyor. gerçekte yaşam için mücadele veren insanlar, üzülmeye, durup acılanmaya bile fırsat bulamazlar ki. bu ancak filmlerde olur. bu öyle bir film değildi. "şaşkın köpekler" kendi gerçeklğiyle kendini vareden , diğer yandan çok belirgin estetik bir atmosfer yaratan, semboller kullanabilen bir filmdi. komikti ,boğuyordu, bozuyordu, yoruyordu ama devam ediyordu. her şeyin ortasında başlayıp, her şeyin ortasında bitiyordu. filmin hemen başında ortaya çıkan uyumsuz figür "köpecik", havlayışları ve çırpınışlarıyla, iştahsızlığıyla, minicik beyaz oluşuyla, merhamete muhtaç iki çocuğun merhametleriyle yaklaştıkları, insanın duygularıyla yarattığı bir sembole dönüşüyordu. çaresiz, sevimli, küçücük bu köpecik, çocukların gözünden sevimli ve naif bir bakışsa; o zaman döğüştürülen o salyalı koca köpekler kimdi; nereye nasıl niye bakıyorlardı anlamak zor olmuyor. ama, bunu zaten bildiği halde, her şeyi bildiği halde ve hatta bir de defalarca dinlediği, izlediği halde, bir film, aynı şeyleri anlatan bir film nasıl bu kadar "can sıkabiliyor." çünkü bu film ne bir haber kesiti kadar düz ve raporvari ne de bir sinema kurgusu kadar özdeşleştirici olmayan , dozunda bir gerçeklikte, ince bir çizgide durmayı başarıyordu.
    ---
    spoiler ---


    (huthut - 2 Nisan 2006 02:04)

  • comment image

    şu sıralar beyoğlunda tarık zafer tunaya kültür merkezinde gösterimde olan film. kaçırılmaması gereken, kaçırılma durumunda üzünülmesi icab eden bir film. iyi film..


    (lovemyself - 3 Nisan 2006 13:17)

Yorum Kaynak Link : sag-haye velgard