Le grand voyage (~ Büyük Yolculuk) ' Filminin Konusu : Müslüman bir ailenin oğlu olan Reda ailesiyle birlikte yıllardır Fransa’nın güneyinde yaşamaktadır. Reda’nın Arapça’dan başka bir dil konuşmayan tutucu babasının ölmeden önce yerine getirmek istediği son bir dileği vardır: hacca gitmek. Bunun için de oğlunun kendisini Mekke’ye götürmesini istemektedir. Fransız bir sevgilisi olan Reda sınavlarını bahane etse de babasını ikna edemez ve arabayla Fransa’dan yola çıkarlar. Başlangıçta yolculuk çok zor görünmektedir. Babayla oğlun hiç ortak noktaları yoktur çünkü. Mecbur kalmadıkça konuşmazlar bile. Aralarında sessiz bir iletişim kurulur. Reda yolculuğun tadını çıkarmaya çalışırken, babası ise kendisine ve yerine getirmek istediği bu kutsal göreve saygı duyulmasını beklemektedir. Aralarında iletişim bile mümkün değilken babayla oğul yavaş yavaş birbirlerini tanımaya başlarlar. Ne yazık ki yolculuğun da sonu yaklaşmıştır...
Ödüller :
Les bons débarras(1980)(8,2-600)
Pirosmani(1972)(7,8-686)
Ich war neunzehn(1968)(7,7-754)
Recordações da Casa Amarela(1989)(7,6-1025)
Reise der Hoffnung(1991)(7,6-1694)
La boca del lobo(1988)(7,4-443)
La casa del ángel(1957)(7,3-281)
Ne me quitte pas(2013)(7,2-321)
Constans(1980)(7,1-607)
Mùa len trâu(2005)(7,1-494)
Wo zhe yang guo le yi sheng(1985)(7,1-111)
Le Grand Voyage(2015)(0,0-0)
Venedik Film Festivali : "Luigi De Laurentiis Award"
babam ve oğlum da dahi ağlamamış olan (sanki bir marifet!) bendenizi ağlatmayı başarmış yol hikayesi.fransız filmlerine karşı önyargılarımı ortadan kaldırmıştır.
(ean - 18 Şubat 2007 01:01)
fransızca ''ölüm'' anlamına gelen bir kalıp.
(cocktailboy - 18 Şubat 2007 14:58)
baba ve oğul filmleri ne eklenmesi gereken önemli bir filmdir büyük yolculuk. tek dileği hacca gitmek olan faslı bir babanın ve babasından çokca çekinen, aklı fransadaki sevgilisinde olan, bu yolculuğa zorunluluktan katlanan `renanın mekke'ye yolculuğudur bu. fakat bu yolculuk, baba ve oğlun birbirlerine küskünlükleri, kızgınlıkları, ufak tripleri çok yalındır. ikisi de bu yolculuk ile çok sey öğrenirler. nicolas cazale ve mohamed majd'in performansları ise abartısız ve sadedir. --- spoiler ---tutucu, dinci, anlayıssız, kızgın baba imajı, tepeyi tırmandığı anda bir çocuk masumiyetine dönebilir, ve ne olursa olsun bir evlat yine de babasına kıyamaz. --- spoiler ---
(leda moira - 18 Ağustos 2007 00:44)
"okuma yazma biliyosun ama hayatta öğrenmen gereken çok şey var"diyerek mustafa'nın parayı çaldığını iddia eden babanın da insanları tanımadaki başarısızlığını, rıza'nın sevgilisinin fotoğrafını arabada ararken eline geçen çorap içindeki paradan anlayabiliyoruz. insanlara iftira atarak nası hacı olurum dıyen baba görünen o ki mustafa ya iftira atmış, zira mustafa parayı çalsa neden simit almaya gitsin. elinde simitlerle odaya geri dönecek ve kahvaltı hazırlayacak belli ki.. velhasıl kelam, mustafa (türkler) hırsız değil, fransız baba iftiracı ya da insanları tanımada başarısızdır. amma velakin babanın ölü bedeninin yanında ağlayan oğulu izleyenin aklında, ne iftira kalır ne din ...
(turkhay - 29 Mart 2008 23:15)
islam dininin farzlarından olan hac ibadetinin aslında sadece tavaftan ve diğer şartlarından ibaret olmadığını, o kutsal topraklara yapılan yolculukta kişinin kalbi ve bedeni kirlerden arınarak, cesetle değil, ruh ile o ibadeti yaşamanın gerekliğini anlatmış güzel film.--- spoiler ---babasını ararken görevlilerin onu vefat etmişlerin bulunduğu yere götürmesi, ve orada babasının ihramlı bedenini bulması, küçük çocuklar ibi iki büklüm şekilde babasının yanına sokulması ve içten içten ağlamasıyla insanı değişik duygular içine sokmuştur.--- spoiler ---
(ruiz - 3 Ekim 2009 03:02)
jorge semprun, franco döneminin en azgın günlerinde , 1960 yılında, görevli olarak gizlice gittiği ispanya'da, hem de doğduğu kent olan madrit'te saklandığı bir evde, ilk romanı büyük yolculuku yazdığında otuz sekiz yaşındaydı. fransa'da sürgündeki ispanyol komünist partisinin merkez yönetim kurulu üyesiydi. kendisini dünyanın en büyük romancılarından biri yapacak olan büyük yolculuku ancak partisinden atıldıktan sorna, 1963 yılında yayımlattı. kitap, bütün dünyada büyük olay oldu. bir anda on iki dile birden çevrildi. semprun, bu romanında, yirmi yaşlarının yaşam öyküsünü büyük bir ustalıkla anlatır. daha çocuk yaşta katıldığı fransız direniş hareketinde silah ve patlayıcı madde uzmanı olarak çalışırken, gestapo tarafından tutuklanıp ünlü buchenwald nazi toplama kampına sürülmüştü...
(c kardelen - 26 Aralık 2002 23:32)
"ömrü oldukça yürür her yolcu,varmadan menzile bir yerde ölür" dizelerindeki yolculara hitap eden bir film. amacın belirginliği ve rotanın sabitliği dolayısıyla bulandırmadan, uzatmadan temiz bir iş çıkarmış filmi yapanlar. (inananlar için) hedeflerimizin\uğraşlarımızın\hayallerimizin bile had safhada dünyevi olduğu gerçeği karşısında biz, çocuğun tarafından bakıyoruz dünyaya. inatçı ve kalender bir baba, asi olmasa da babasına karşı uçurumdan\tepeden bakan bir çocuk. ve içimizdeki gizli ve ifade edilmesinden utanç duyulan sevgiyi ortaya çıkaracak tek ve sarsıcı gerçek olan ölüm. ölülerin bizi görüp göremediğini bilememek.geç kalmalar, yanlış duraklarda beklemeler. bomboş sevincimsiler uğrunda harcanan, uyku halinde geçen koskoca bir ömür.
(ucikibir - 27 Ağustos 2011 17:08)
masrafsız, sade bir film. çocuk babasına "neden uçakla değil de araba ile gidiyorsun" diye sorduğunda "oğlum uçakla gidersek kısa film çekmiş oluruz lan mal mısın" diyecek sandım. *
(askhayatipastirma - 28 Ağustos 2011 12:04)
--- spoiler ---babalar böyledir. baba olmak böyledir. öyle ya bazen hiç baba olamayacağımı düşünüyorum. o vakar, o olgun duruş, o mütevazilik... (sadece huysuzluk kısmı var biraz ya...) ya öyle insanlar -ekseriyetle- baba oluyor, ya da -ve muhakkak- babalık insana birşeyler katıyor.neyse efendim güzel bir seyirlik bu. yol öyküsü güzeldir, hem de kutlu bir yolculuk bu sefer.fotoğraf gibi sahneler mevcut. ne çok ağır, ne çok hızlı zamanın kendisi gibi akıyor film.üzüldüğüm ve izlerken diken üstünde izlediğim bölüm, minik türkiye bölümü. nitekim -tabiri caizse- kapıdan itibaren en sıkıntılı anları türkiye'de yaşadılar. yanlı olduğunu düşünmüyorum. zira son yurtdışı seyahatimde, yalnız başıma, elin ülkesinde dağda taşta hiç problem yaşamadım. daha türkiye girişi sınır kapısında alkollüye benzer bi adam tarafından geçerken çarptığım iddiasıyla küfür, tehdit vs. maruz kaldım. o anlar geldi aklıma. bu naif filmi izlerken aklıma gelmese, buraya da yazmasam iyiydi ya... olan biten bu.baba, ömrünün en büyük arzusunu yerine getirir. ömrü de oracıkta sonlanacaktır, mekke'de. beni şöyle yutkunduran kısmı ise, son günlerini yumurta ekmek yiyerek geçirmesi oldu. öyle, yemek içmek insanın en hayvani yanı. amma onlarsız olmuyor işte. varken reddetmenin terbiyesi ile yokluğun hüznü hayvani sınırlardan ruhuma temas ediyor işte. o yüzden susuz bir hayvan bile su vermek önemli ya islam'da. horasan'ın köpeğinden farkı olmalı insanın ya, yokluk yine de yürek burkuyor.sesli güldüğüm sahneler de var tabii, kuzuyu arabaya aldıktan sonra başlayan bölümü sonuna kadar kıkırdayarak izledim herhalde.babanın ebedi yolculuğu çok önceden seziliyor oluşu film için bir kayıp mı derseniz, pek değil. tavsiye olunur. gerçi spoiler içini okuyorsanız zaten filmi izlemişsiniz. izlemediniz mi? yahu niye okuyorsun kardeşim, spoiler fena bi'şey, bakir izlenimleri öldürür insanın, yapmayın böyle.*--- spoiler ---
(dervish samurai - 24 Temmuz 2014 02:24)
"büyük yolculuk" fonunda baba ile oğulu karşı karşıya -ya da yan yana- getirip tecrübeli ve toyu, yaşlı ve genci, dinginlik ve heyecanı, sükûnet ve telaşı yan yana -ya da karşı karşıya- koyan film. konu da, bildiğimiz generation gapin farklı kültürlerle yetişmiş baba ve oğul arasında açılmış da açılmış, ortaya müslüman bir baba ve "fransız" bir evlat çıkarmış hali. vozvrashcheniye aklıma geliyor hemen, evet onda da bir yabancılık teması, bir "birbirine mecbur olma" hali, bir yol, yolculuk hali vardı, babalar ve oğullar vardı. demek ki neymiş, birbirine yabancılaşmış baba-oğul (ya da baba-kız*) yola çıkarlar ise bundan bazen iç burkan bazen gerim gerim geren bir hikaye çıkıyormuş. le grand voyage'a dönersek, abartılmaya ve ajite edilmeye müsait konuların başarıyla kotarıldığı hoş bir seyirlik, dürüst bir anlatım demek yerinde olur diyerek bitirmek niyetindeyim. bir de bazı filmleri yorumlamak için acele etmemek niyetindeyim. elimde patladı gibi zira.
(tosantosun - 6 Mart 2006 20:20)
Yorum Kaynak Link : le grand voyage