Desperate Characters (~ Hova tunt szép napok) ' Filminin Konusu : Desperate Characters is a movie starring Shirley MacLaine, Kenneth Mars, and Sada Thompson. Marriage of a midlife, middle-class, childless couple is in a rut. Sophie has become depressed, frigid and slightly paranoid and Otto is...
Ödüller :
Hot Spell(1958)(7,3-350)
Young Man with a Horn(1950)(7,2-2542)
The Matchmaker(1959)(7,0-906)
Ask Any Girl(1959)(6,7-628)
Madame Sousatzka(1988)(6,7-1227)
Wedding in White(1972)(6,6-240)
My Geisha(1962)(6,5-1183)
All in a Night's Work(1961)(6,3-579)
The Bliss of Mrs. Blossom(1968)(5,9-459)
The Possession of Joel Delaney(1972)(5,8-859)
John Goldfarb, Please Come Home!(1965)(5,3-578)
Two Loves(1961)(5,1-218)
Berlin Film Festivali : "Silver Berlin Bear-Best Actress"
Berlin Film Festivali : "Silver Berlin Bear-Best Screenplay"
Berlin Film Festivali : "UNICRIT Award"
hosuma giden ingilizce kelime oyunlarini, yaratici tespitleri ve ince ayrintilari vs. 2-3 a4e sigdiramayagim kendini bulmaya ve mutlu olmaya calisan fazlasiyla zeki, cok yonlu/yetenekli ve duygusal bir kadinin, yazarimiz elizabeth gilbert'in hikayesi. ama temelinde oyle bi yuzeysel ve amerikanvari bir damari var ki uzuluyorsunuz her seyi olmaya calisip hicbiri olamayan, zorlama islere girisen hallerine. kendisine hayran olmakla salak bulmak arasinda gidip geldigim en celiskili okuma deneyimim.
(indiegirl - 26 Mart 2010 17:42)
kitapta ilk olarak hillary clinton'un övgüsünü görünce biraz huylandım.. (hillary clinton'un parçası olduğu herşeyden huylanılmalıdır, ne kadar şirin, mini mini, puf puf görünse de )... ancak sonra okumaya başladım, çok keyifli ve sürükleyici... ara ara tek kaşım şüpheci bir tavırla havaya kalksa da yazım dili harika ve zekice... devam ettim.ancak bir yerde duuur dedim. kahramanımız ve bir arkadaşı hindistandalar. hintli bir kadın onların dayanamadığı bir sıcakta çalışıyor, halı silkiyor sanırım. kahramanımız hayret ediyor. üstelik çalışan kadın mutlu, gülümsüyor. bizim kahraman ise her bir haltı yerinde ama mutsuz. (o yüzden hindistan'da arayışta). sonra yanındaki ona, ''dünyanın bu kesimindeki insanlar ağır iş ve zor koşullar için yaratılmışlardır'' diyor. ''ayrıca senin kadar uzun yaşamayacak'' diyor. kahraman rahatlıyor(!)ali sami diyorum, bu faşizim ve ırkçılık değil de nedir, mini mini şeker bir hikayenin içinde bize zencilerin kölelik için yaratıldığı, bilmemkimlerin daha aşağı ırk olduğunu, ağır iş için yaratıldıklarını çaktırmadan bilinçaltımıza kakalamak değil de nedir??? (coşar) kim bilir başka ne tür zehirler var gözden kaçan ama bilinçaltına sızan bu güzel kitapta... buna rağmen sonlarındayım ve bitiricem (sakinleşir).
(hair clip - 20 Ağustos 2010 14:10)
(bkz: ye iç sıç)
(post positivist - 12 Ekim 2010 11:11)
yani, abilerim ablalarım:yazar teyzemizin boşanınca ruhu daralmıştır, yayıncısı haşırt diye avansı verir sen bir git kendini bul, fakat nasıl bulduğunu yazmadan dönme der. o avansı alsa kendini bulmakla kalmayıp üzerine üç beş kişi daha bulacak milyonlarca insan var şu alemde, yemeyin şu numaraları.
(can sebahattin dere - 13 Ekim 2010 23:25)
2 buçuk saatlik işkence, yalan dolan bir film. yemek yiyeceksen italya'ya, illa bi şeye inanacaksan hindistan'a gitmene ne gerek var. git antep'e, yemeğini ye namazını kıl yeter...
(bir kulum iste - 16 Ekim 2010 16:19)
ergen bir yetişkinseniz sevebileceğiniz bir filmdir. ancak gerçeklikten uzak olan kısmı var bence. tüm hayatınızı değiştirmek istediğinizi anladığınızda bunu değiştirmek için hindistana baliye gitmeye gerek yoktur ya da hindistana gidince tüm hayatınız bir anda değişecek değildir. insanın bunu gerçekten istiyor olması gerekiyor. burası işlenmemiş ordan not kırdım.
(dritta - 17 Ekim 2010 22:51)
para verip izlediğim için kendi kelimemin tutsikiyamo olduğuna kanaat getirmemi sağlayan gereksiz film.
(real fiesta - 22 Ekim 2010 12:18)
klişe klişe klişe ucuz ucuz ucuz..zaman kaybı. --- spoiler ---otuzlu yaşlarında derdi tasası olmayan bir amerikalı sıkılır. hiçbir sorun olmayan hayatında kıçından bir depresyon uydurur. tabii ki kendisi bütün amerikan filmlerindeki baş karakterler gibi müzisyenlik, yazarlık, oyunculuk, gazetecilik tarzı dandik -biz faniler gibi sabah 7de kalkıp sürekli çalışmasını gerektirmeyen- bir iş yaptığından dolayı 1 yıllığına gezmeye karar verir, 4 ay italyada, 6 ay hindistanda 5 ay bali'de kalacak kadar -bok gibi- parası vardır, tutar kendini arar, bu esnada javier bardem ile yatar vb.sonra da ona buna iki gıdım yardım eder, iki üç italyan yemeği yiyip 3-4 posta meditasyon yapınca huzur bulur, sonunda da kendisine aşık adama -javier bardem'e yani boru diil- aşık olur.--- spoiler ---öehhh. sıkılmadılar utanmıyorlar şöyle hayatınızı değiştirebilirsiniz filmleri çekmekten de, oynamaktan da bu filmlerde..
(pati - 24 Ekim 2010 02:41)
evet görsel bir şölen, evet javier bardem bu dünyadan değil ama ben film bitene kadar hesap yapmaktan duygusallığımı yaşayamadım. dünyanın bir ucundan diğer ucuna giderken zerre maddiyat konuşulmadı arkadaş. yıllardır hintliyim böyle rahatlık görmedim!
(tanri siva - 25 Ekim 2010 23:19)
yarısında çıktığım filmdir... en son julia abla hindistandaydı... sonra naapti sevişti mi bilemiyorum.
(makyavelist panda - 3 Kasım 2010 19:23)
filmin, isminin türkçe çevirisi; 'bugün de doyduk, çok şükür sana yarabbim'dir.
(meengu - 9 Kasım 2010 00:05)
gecenin bir körü insana spagetti yaptırmaktan başka bir özelliği yok. yani, julia roberts'ın sırıta sırıta makarna yediği kısımda gözüm dönmüş, kapamışım.o yüzden, başka bir özelliği varsa da bilmiyore.
(boyle bir yazar aslinda var - 17 Kasım 2010 19:05)
new york'ta salatayla beslenen steril bir kadının yemek yemek için taa italya'ya falan gitme hikayesi. bacım yok muydu oralarda iyi bir italyan lokantası?ayrıca napoli'deki maç izleme sahnesinde bir grup roma taraftarının çılgın attığını gördük. orası napoli yönetmen arkadaşım, adamın götünden kan alırlar, kan!
(hirondelle - 21 Kasım 2010 20:20)
"ben kitap okuyorum", "haftada 2 kitap bitiririm" derken kastettiği kitaplar başta bu olmak üzere yok aşk kapıyı zangırdattığında, cazgır cariye hürrem, boleyn kızının eltisinin yeğeni, vampirim beni düttüğünde, jartiyerimin mandalı gibi sikikliği isminden belli ağaç katliamları olan kimseler, bebişlerim! siz kitap okumuyorsunuz aslında, %70'i hiç kitap okumamış milletten gıdım farkınız var. sadece bi gıdım.hatta al: (bkz: #25835945)*
(isolde - 12 Kasım 2011 17:45)
bildiğin kurban bayramı. kavurmayı yiyosun, ibadet ediyosun, küçükleri gözlerinden büyükleri ellerinden öpüyosun. budur yani.
(one more time - 25 Temmuz 2012 07:50)
dün sabaha karşı izlediğim filmdir.-filmi izlerken,önce gecenin bir yarısı cappuccino yapıp,içtim.-filmin ilerleyen sahnelerinde soslu makarna yapıp,yedim.-film bittiğinde meditasyon yapmayı denedim. -şimdiyse tüm paramla bir uçak bileti alıp italya’ya kaçmaktan korkuyorum.
(istanbul universitesini kazanicam - 5 Şubat 2011 02:19)
dün gece nihayet vakit bulup izleyebildiğim ancak süper ötesi sıkıcı bir filmdir. tek güzel yanı ilk yarısında bol bol gösterilen italya ve italyan yemekleriydi. şimdi düşündüm de belki sıkıcı bulduğum film değil kendini bulmak için seyahate çıkan kadınların karşısına sürekli javier bardem'in çıkması da olabilir. evet.
(aresle lokumun annesi - 19 Ocak 2011 17:54)
neyime gerekse böyle filmler, asabım bozuldu.--- spoiler ---bir gün zengin, güzel ve şanslı kahramanımız liz'in canı sıkılır. bir takım ulvi hislerle dünyayı gezmeye karar verir. bu süreçte karşısına çıkan bütün erkekler taş gibi, bütün kadınlar ise melek gibidir. harika yerler gezer, mükemmel yemekler yer, arada ağlar ühü ühü denge de denge diye, sonra erkekler içinde en taş olanı seçip yoluna devam eder. hayat da zaten böyle harika, böyle toz pembedir.--- spoiler ---
(abrakadabra - 5 Aralık 2010 16:24)
umut sarıkaya'nın başka bir eseri.
(yardirabi - 17 Kasım 2011 11:26)
(bkz: aspava)
(lalalanoluyola - 3 Ocak 2012 11:40)
Yorum Kaynak Link : eat pray love