Rachel, Rachel (~ Yasak ask) ' Filminin Konusu : 'Rachel Anne McAdams', Kanadalı aktris. Not Defteri, Sherlock Holmes ve Zaman Yolcusunun Karısı gibi filmlerdeki rolleriyle tanınmaktadır.
Ödüller :
The Heart Is a Lonely Hunter(1968)(7,7-3234)
The Effect of Gamma Rays on Man-in-the-Moon Marigolds(1973)(7,5-2283)
A Thousand Clowns(1966)(7,5-2939)
Sons and Lovers(1960)(7,3-1153)
The Glass Menagerie(1988)(7,2-1781)
The Three Faces of Eve(1957)(7,2-6516)
The Sundowners(1960)(7,1-3504)
Lost in a Harem(1945)(6,9-1023)
One Hundred Men and a Girl(1937)(6,7-911)
Rio Rita(1943)(6,6-1039)
Secret of the Incas(1954)(6,3-1072)
The Sandpiper(1967)(6,3-3268)
Golden Globes : "Golden Globe-Best Motion Picture Director"
Golden Globes : "Golden Globe-Best Motion Picture Actress - Drama"
fragmaninda calan buddy holly coveri everyday, rogue wave tarafindan cok basarili performe edilmistir.simdilerden anne hanimkizin ilk akademi adayliginin gelecegi falan filan konusulmaktadir. filmde asil dikkat etmemiz gereken nokta ise debra winger'in varligidir.
(oinone - 13 Ekim 2008 00:49)
acayip derecede festen'i andiran film.
(partizan turks - 1 Aralık 2008 21:03)
eternal sunshine'la jim carrey hakkindaki fikrimi degistirmistim bu da anne hathaway'in filmi oldu. debra wingeri eskiden beri severim ama bu kadar ozledigimi farketmemistim. cok ilginc, filmde ne kadar aksi yorgun bikkin karakter varsa (rachel, kym, abby...) kizamiyorsun bi turlu seviyorsun ama ne kadar sevecen tip varsa sinirin bozuluyor (ya o baba nedir, sevgi bocusu, sulu gozlu, evlerden irak)! iste kizlar da babalari gibi tiplerle evleniyor modeli bir damat. neyse gidin gorun mutlaka, hand held kameradan basiniz donebilir biraz, ya da benim gibi dugun sevmeyen bir tipseniz uzun dugun sahneleri icinizi bayabilir. simdi abby ile kym'in evdeki sahnelerinin scriptini ariyorum hengameden kacirdim.
(troubadour - 7 Şubat 2009 12:38)
garden state tadında bir film olmuş bu. ben çok beğendim çünkü tamamen gerçek hayatı yansıtıyo, hollywood klişeleri yok. dram ağırlıklı olsa da insanı hüzne gark etmiyo, eğlenceli sahnelerle bunu çok güzel dengelemişler. filmde o kadar çok farklı etnik kökenli insan var ki adeta bir dünya filmi olmuş. özellikle soundtrack çok hoşuma gitti balkan, afrika ve latin müzikleri ağırlıklı bir soundtrack olmuş. anne hathaway gerçekten oscar adaylığını haketmiş, gayet hissederek oynamış belliki ama bunun yanında rachel'i oynayan rosemarie dewitt (kendisini mad men'den hatırlayabilirsiniz, don draper'ın arada gidip yattığı midge'i canlandırıyodu) de oldukça başarılı bir oyunculuk sergilemiş. debra winger filmde acayip yaşlı duruyodu ilk başta tanıyamadım. en çok bayıldığım karakterlerden biri de kym'in ve rachel'ın babasıydı. ne sevgi dolu bi amcaymış o öle keşke bütün babalar öyle olsa. sonuç olarak izlenesi bir film olmuş hele de garden state'i sevdiyseniz mutlaka izleyin bunu da çok beğeniceksiniz. 8/10not: damat abi bir an önce gözlüklerini değiştirmeli!
(venus - 8 Şubat 2009 16:17)
iki sinir bozucu kiz kardesin hikayesi..--- spoiler ---islevsiz aile kurumuna islev kazandirma calismasi.. gorduk ki, amerikan bagimsizlari "aile" meselesini iyice somurmeye basladilar.. filmi begenmedim. cunku her sey cok yapay geldi bana. bay cingilbort ve ailesi tadinda bir familyanin hikayesi var.. "aslinda cok aciliyiz, gardasimizi kaybettik, ühühhühühü, unutamiyoruz bu travmatik durumu ama ne de olsa biz bir aileyiz" meselesi artik etkisini yitirdi. noam baumbach'in margot at the wedding'inden hemen sonra, azili kiz kardeslerin dugunde bir araya gelme meselesini jonathan demme neden cekti cok merak ediyorum.. ha bu hareketli kamera olayi ise, artik neredeyse tum bagimsiz filmlerin tutunacak dali haline geldi.. bir de filmde acayip bir oryantalistlik var bence.. bu ud ya da dugune gelen sambaci kizlar, hint muzikleri, hint kiyafetleri.. insanin hayirdir, ne alaka diyesi geliyor.. american beauty yapti, noah baumbach'in iki tane kol gibi** filmi var amerikan ailesini ele alan. sen simdi yeni bir sey anlatmadan neden boyle film bir yaparsin ki?bir de dugunde "bakin, ne kadar da egleniyoruz" havasi oyle yapmacikti ki.. o babayla damadin bulasik yikama tantanasi, dugunde atilan gobekler, handycam'in goruntusune gecmeler.. "rachel rachel rachel sidney sidney sidney" diye bagiran insanlar... yeminlen turk kina gecelerine bu saatten sonra daha sempatiyle bakmaya basladim.dugunde gobek atan damadin kiz kardesinin gobek atarken goguslerini gosterme cabasi da gozlerden kacmiyor tabii..--- spoiler ---
(whatdreamsmaycome - 14 Şubat 2009 13:45)
kişisel felaketlerle ilgili, insana kendi şeytanlarını hatırlatan, can sıkıcı bir film. (başrol kişisi ve ismi itibariyle chick flick bir romantik komedi sanılmaya çok müsait olsa da) --- spoiler ---pasta kesilirken annenin elini eğreti bir şekilde kızının elinin üzerine koyması ve hemen çekivermesi, huzursuzluk topu babanın habire herkese yiyecek bir şey ister misin diye sorması, üvey annenin kendi rolünün sınırları içinde kalmaya özen göstermesi gibi detaylar çok kuvvetli. şu belgesel kameradan ne kadar bıkmış olsam da, insanı alıp mevzunun tam ortasına hızlı bir şekilde koyduğu kesin. bi de, o nasıl bir düğünmüş kardeşim! gitti udiler geldi sambacılar, regicisinden rakçısına kaç grup çaldı ben sayamadım. ne bu şaşa ne bu debdebe. iki gün sonra boşanırlarsa yazık değil mi bu fuzili masrafa.--- spoiler ---
(ruprect - 15 Şubat 2009 14:58)
bunu alan bunu da aldi(bkz: sherrybaby)(bkz: pieces of april)
(ruprect - 15 Şubat 2009 14:59)
muadili olarak baktığımızda monsoon wedding ve margot at the wedding gibi filmlerden iyi olduğunu iddia edebiliriz. oyunculuğun iyi olmasının yanında, dramaturji de oldukça sağlam. diyaloglar zaman zaman zorlama gözükse de neredeyse iki saate yaklaşan filmde pek sıkıntı yaşatmıyor, olayı yakalıyor. diagetic dışında müzik kullanımı yok ama her yerde de müzik var. yine de istismara girmeden dramasını yapıyor; rachel mikrofonu eline aldığında kanalı değiştirmek istiyorsunuz... (ben çıkıp bir hava aldım mesela)ancak yine de daha önce bahsedilen eleştiriler de oldukça yerinde; zira filmin yenilikçi olduğu söylenemez, hatta zaman zaman klişeleştiği bile söylenebilir. elde kamera, doğal ışık da denenmemiş bir şey değil, ki gerçekçi estetik etkileyici olsun. daha mizahi olup karikatüre kayan yapı tercihimizdir, buradan meyyalle (bkz: a wedding)
(shocktheworld - 19 Şubat 2009 20:50)
kardeş kavgasını, çekişmesini inanılmaz iyi anlatan bir filmmiş meğerse rachel getting married. büyük kardeşin o küçük kardeşin çılgın tavırlarına karşı "yeter ulan, ilgi sende olsun diye yemediğin b.k kalmadı, evlilik hazırlığı yapıyorum gene başladın dır dıra, ağzına kobra girsin ama artık yeter" serzenişleri gerçek. çok gerçek.yalnız kardeşi olmayan biri, ben diyorum bunu, filmin kardeşler arası çekişmeyi iyi anlattığını. bu film o zaman bambaşkaymış. heyt.
(triancula - 21 Şubat 2009 13:24)
--- spoiler ---fil seklindeki mavi dugun pastasina bayildigim filmdir.--- spoiler ---
(idayla - 21 Şubat 2009 22:28)
jonathan demme in kamerayı kullanış biçimi, başta iç daraltıcı da olsa aile üyelerinin sorunları, anne hathaway in göz doldurucu oyunculuğu ile leziz bir film olmuştur.
(il mare - 22 Şubat 2009 20:12)
düğün videosunu lynch'e çektirmek yok tarantino'ya çektirmek derken, jonathan demme, bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu cümle aleme göstermiş. yalnız kameramanımız, evlenen rachel olduğu halde daha çok kym'i çekmiş. kimi yerlerde titreşimler olsa da video genel olarak fena değildi. çalgıcı takımını ise ekstradan beğendim.
(nihilanth - 3 Mart 2009 23:58)
ağzıma sıçan film, ruh halimden de kaynaklanıyor olabilir, ama yoruldum ağlamaktan. evet kuzenimin düğün videosunda olduğu gibi gereksiz görüntüler, abartı replikler de mevcuttu ama bir filmi izlerken sadece o konuya bağlı kalarak etkilenmiyor ki insan. sana hissettirdikleri de önemli. pişmanlıklar, kendini anlatamayıp göt gibi kaldığın durumlar, af dilemek ve affedilmek, belki çoğu zaman affedememek ve affedilmemek, bir türlü harekete geçemeyip zamanın, fırsatların avucundan sıyrılıp gitmesi, yediğin bokları bilmene rağmen kendini aklamaya çalışman gibi türlü türlü acıklı hikayeyi akla getiren bir film oldu benim için. hareketli kamera kullanımı ilk başta, beyninizi allak bullak etse de ve konsantre olmanızı güçlendirse de filmin içine girdikçe çok da eğreti durmuyor. karakterler iyi çizilmiş, o baba neydi ayol öyle, adama aşık oldum galiba. babanın ağlaması bu kadar iyi anlatılabilirdi galiba. rachel ve anneden bile nefret edemiyor insan. çok dengeli, oturmuş bir altyapı oluşturulmuş. ve hepsinden ötesi bunlar gerçek. evet çok bilindik, artık göze sokulan bir kayıp ve suçluluk duygusu, suçlama ritüelleri üzerine kurulmuş bir hikaye üzerinden yürüse de bunu sıradanlaştırmayı ve böylelikle ajitasyon yapmamayı başarabilmiş film. anne hathaway'i pek sevmesem de rolünü iyi kıvırmış gibi gözüküyor.
(le fate ignoranti - 19 Mart 2009 12:59)
zavallı rachel'ı psikoloji okumaya iten ailesi aynı şekilde kym'i de hasta etmiş ne yazık ki! filmnin icerisinde eksiklikler var bence. en önemlisi de şu ki bu insanlar analarının karnından dogarken bile manyak olma potansiyelini taşırlar. bunun da zannedilenin aksine tek sebebi gen falan da degildir. gayet kabul edilmese de bebek dogmadan önce de yaşar ve hisseder üstelik ilişki halindedir ve etkilenir. şimdi bu iki kızcagız biri ben de burdayım diye sessiz sessiz avazı cıktıgı kadar bagırıyor öteki zaten yok olmanın eşiğinde. o zaman nerde bu anneyle babanın yediği halt? ne etmişler de bunlar bu hale gelmiş. berisi olmadan sonunu izlemek gibi olmuş. tamam filmde anne hathaway annesine okkalı bir tokat çaktı ki iyi de oldu ordan anladık az buçuk da boşluk nerden kaynaklanıyor onu hiç çaktırmıyor. oturup sen seziyorsun. yine de film boyunca bende oturdum bir ona bir ötekine ağladım. ayrıca izlenip geçilcek değil, izlenip düşünülecek bir film olmuş herşeye rağmen onu da demeden geçmeyeyim.
(morshehir - 23 Mart 2009 14:25)
nedense izlerken pinhani'den düğün dernek adlı parçanın da yer almasını istediğim, en heveslenilesi düğünlerden birini içinde barındıran film.
(hominem te memento - 1 Nisan 2009 15:47)
monsoon wedding meets margot at the weeding directed by modern lars von trier. son zamanlarda izlediğim en içten, en dokunaklı filmlerden biri.--- spoiler ---filmin bitiş/credits sahnesi mükemmel, bu kadar doğal olan bir filme, ancak böyle bir son yakışırdı.--- spoiler ---
(jelly experiment - 19 Nisan 2009 00:01)
canıtın o kadar iyi filmden sonra yapa yapa bir festenimsi yapmış. daha entrikasız bir aile, daha düz bir hikaye. ama en az onun kadar sikko bir film.--- spoiler ---gerçek hayat tandansı yapıcam diye ücüğünden cücüğüne her bir katılımcının düğün yemeği konuşmasını göstermesi beni baygınlıklardan baygınlıklara sürükledi. sadece önemli kişileri gösterip klişeler diyarında sürüklenmeyeyim diyorsan, patlat bir iki tane anlamsız insan, bitsin gitsin. her birinin konuşmasını dinlediğimiz yetmezmiş gibi, abidik danslarını da izlemek zorunda kalıyoruz dakikalarca. ordaymışım hissi yarattın, evet, bravo. ama sıkıldım ben o düğünden.--- spoiler ---
(agirroman - 6 Mayıs 2009 22:51)
anne hathaway'e birçok festivalde en iyi kadın oyuncu ödülü kazandıran ve hatta oscar adaylığı da getiren film, gerçek anlamda etkileyici, rahatsız edici ve insanı bağ kurmaya zorlayan zekice bir hikayeye sahip... 10 yıldır rehabilitasyon merkezlerinde tedavi gören kym, ablası rachel'ın düğünü için izin alarak ailesinin yanına gelir... iç içe giren süreçler, ipleri devamlı farklı yönlere çekmekte ve aile adına önceliğin ne olduğunu tartışmamıza sebep olmaktadır... iyileşme süreci, evlilik süreci, kabullenme süreci, affetme süreci, yeniden aile olma ve hatta yepyeni bir aile olma süreci, vs. ... rosemarie dewitt, debra winger ve bill irwin'in performanslarını da unutmamamız gerekiyor... izlemesi de, hazmetmesi de zor bir film...
(sakuissaku - 17 Şubat 2010 12:20)
yoğun (hakikaten yoğun) müzik kullanımına rağmen, tüm süresi boyunca önceden kaydedilmiş tek bir şarkı bile kullanmayan filmdir. filmdeki tüm müzikler sahnelerin çekilmesi sırasında canlı kaydedilmiş, o halleriyle filmde yer almışlardır. düğün ve düğüne hazırlık sahnelerinde bunu başarmak kolay sanılabilir. fakat böyle bir "meydan okumanın" en keyif verdiği yer baba ve damat bulaşık makinesini doldurma yarışı yaparken orada beliren kemancının heyecanlı bir melodiyle eşlik etmesiydi.filmin kendisini ise başta herhangi bir "aileyle yüzleşme" filmi sanmak mümkün. fakat özellikle erkek kardeş mevzusundan bahsetmeye başladıkça anlatım şaşırtıcı derece güçleniyor. çok itici bir ana karakterle, oldukça sevilebilir bir film yapmak zor iş. philadelphia ve silence of the lambs yönetmeni jonathan demme bunu başarmış.
(lecterhouse - 25 Nisan 2010 16:58)
kardeşimin tavsiyesiyle düğünüme az bir vakit kala hem de nişanlımla dün gece izlediğim film. o parti havasındaki, enternasyonel konuklu ve aile üyeli, doğal, samimi, entel dantel seçkin davetlilerle bezeli düğüne sahip olmayı isteyen bir gelinken gayet de anam babam düğününe mahkum olacağım gerçeğini yüzüme tokat gibi çarpan film de diyebiliriz. beğendim mi, elbette. tavsiye eder miyim, bir filmde önceliği hollywood işi actionlara, romantik komedilere, uzaylıların her nedense hep de amerika'yı istila etmesine ve tabii ki cesur amerikalı askerlerin (biri zenci, biri gözlüklü, biri yakışıklı ve bir güzel kadın olur ve hep güzelle yakışıklı film sonunda öpüşür halbuki önce zenci, sonrasında şişman ve gözlüklü olan ölmüştür ya) dünyayı kurtarmasına vermeyenlere ederim.
(grace kelly - 14 Ağustos 2012 23:33)
Yorum Kaynak Link : rachel getting married