Süre                : 1 Saat 34 dakika
Çıkış Tarihi     : 09 Mayıs 1997 Cuma, Yapım Yılı : 1997
Türü                : Drama,Romantik
Taglar             : cep telefonu,yıl 1995,iç dizayn
Ülke                : İtalya,Türkiye,İspanya
Yapımcı          :  Sorpasso Film , Promete Film , Asbrell Productions
Yönetmen       : Ferzan Ozpetek (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ferzan Ozpetek (IMDB)(ekşi),Ferzan Ozpetek (IMDB)(ekşi),Stefano Tummolini (IMDB),Aldo Sambrell (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Alessandro Gassman (IMDB)(ekşi), Francesca d'Aloja (IMDB)(ekşi), Carlo Cecchi (IMDB)(ekşi), Halil Ergün (IMDB)(ekşi), Serif Sezer (IMDB)(ekşi), Mehmet Günsür (IMDB)(ekşi), Basak Köklükaya (IMDB)(ekşi), Alberto Molinari (IMDB), Zozo Toledo (IMDB), Ludovica Modugno (IMDB), Zerrin Arbas (IMDB), Necdet Mahfi Ayral (IMDB), Murat Ilker (IMDB), Alper Kul (IMDB)

Hamam (~ The Turkish Bath: Hamam) ' Filminin Konusu :
Francesco ile Marta, Roma’da küçük bir dizayn firmasını işleten karı kocadırlar. Bir gün Francesco’nun uzun zamandır unutmuş olduğu teyzesi Anita vefat edince, İstanbul’a doğru yola çıkarak kendisine miras kalan hamamın satış işlemleri ile ilgilenmeye gider. Orada bu hamamı işleten aile ile tanışır. Ailenin fertlerinden birine karşı bir çekim hisseder. Dahası ailenin tümü ile Türkiye’deki atmosfere karşı kendisini yakın hissederek hamamı satmaktan vazgeçer. Ferzan Özpetek yapımı olan film Antalya Film Festivali’nde ödüller almıştır.

Ödüller      :

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali:Best Turkish Director of the Year-Best Director
SIYAD Turkish Film Critics Association Award:Best Supporting Actress


  • "francesco ile eşi arasında kavga esnasında geçen diyalog kırmış geçirmiştir: eş: bikbikbik ama ben seni bir erkekle aldattım.francesco: e ben de..."
  • "süper erotik mekan...türkler bu yüzden oturduklari yerde oturup kaliyorlarmis dedirten,cikinca insanda sadece yemek,yatmak hatta yemek yiyerek yatmak istegi birakan buharli ortam"
  • "eski türk filmlerinde hayat kadını başrol oyuncusunun, mesleği bıraktığında gittiği yer."
  • "ic organlariniza kadar temizlenebileceginiz yerler..hele dogal sicak suyu varsa..hele hele o dogal sicak su $ifali ise.eski$ehirde cok var..:))"




Facebook Yorumları
  • comment image

    francesco ile eşi arasında kavga esnasında geçen diyalog kırmış geçirmiştir:

    --- spoiler ---

    eş: bikbikbik ama ben seni bir erkekle aldattım.
    francesco: e ben de...

    ---
    spoiler ---


    (vagabunda - 4 Kasım 2007 14:38)

  • comment image

    senede bir de olsa gidilip mayışılası yerlerdir.erkekler nasıl gider bilmem ama kadınlar genelde ufak bir valiz hazırlarlar,hamama ilk girişte size kabinler gösterilir,tabi bu ara fecidir,çünkü hem yıkanmaktan buruş buruş pespembe kesilen kadınlar hem de montlarla sarmalanmış siz aynı mekanda bulursunuz kendinizi,hem de hamam kapıları böyle gizemli falan görünür ya dıştan,fekat kapıdan girildiği anda sağa yada sola sapmanızla bir sürü karının soyunma kabinlerinin oldugu yerde bulursunuz kendinizi.kabine girip yavaş yavaş mahrumiyetinizi diğerleriyle paylaşmaya alışma aşamasında biri gelip yer kalmamış burda soyunayım ben diyim götünü göbeğini açıverir yanınızda.titiz biriyseniz kabinde dötünüzü koyacagınız yer için bile bir örtü getirilmiştir,kirli poşeti,temiz poseti,sabun sampuan sac kremi,lif,kese,hamam tası,peştemal,bas havlusu,vücut havlusu,sac kurutma makinesi,jöle,tarak,fırca,deo,topuk tası,terlik,yiyecek zart zurt(bunun içinde sarmalar börekler getireni gördüm,ben nacizane kraker,cikolata,halley türevi tasırım efenim),içecek zart zurt(bunlar genelde dısardan gelmez,hamamda satılır,küçüklükten alıskanlıktır,hamamda gazoz içmek en büyük keyiftir).

    ve beklenen yer,yıkanma kısmı,bikini giyen mi dersiniz,kombinezon giyen mi, memişler göbekte teyzelerin sadece donla gezeni mi dersiniz,küçücük bir sürü veledin ellerinde taslarıyla herkesin kurnasından sular alıp savasmaları mı,ayagı kayıp düşen mi keseci kadınla çekişen mi ne ararsanız vardır.zaten ilk girdiğiniz anda buhardan nefes almakta zorlanır bunalırsınız,ama o anda da kirleriniz yumusadıgı hissedilir,sonra keseciye kendinizi bırakırsanız göbek tasında kalır kalkamazsınız,o nasıl bir rehavet nasıl bir rahatlamadır.tabi bi de dötü büyük teyzelerden bunalıp habire dısarı cıkıp içeri girenleri vardır,bunlar kalktıgında yerleri kapılırsa döndüklerinde bir kavgadır baslar.
    bunların hepsini bir hamam gününde bir arada görebilirsiniz,sessiz sakin hamam keyfi için hafta içi bi gün izin alın,5ten önce gidin yıkanın cıkın derim,sıhhatler olsun.


    (salakana - 25 Kasım 2007 12:53)

  • comment image

    yeni dunyada kult homoseksuel filmi olma yolunda millerce yol katetmis ve neticesinde oldukca faydali hizmetlerini uzun sure de vermeye devam edecegini sinyallemis bir filmdir.
    sinemasi tartisilabilir ferzan ozpetek'in. ancak, uzunca bir aradan sonra turkiye imajini cilalamasiyla sempatimi kazanmistir. oryantalizm balcigiyla sivanmistir belki yaptiklari ama nihayet
    midnight express'e anti-tez olmaya en yakin filmdir. kanimca.
    bu iki filmin mesajlarini verirken ortak kullandiklari en carpici detayin homoseksuellik olmasi da ilginctir.
    polis tarafindan duzulen amerikan genci ile, hamamda turk genciyle sevisen italyan'in hissettikleri birbirine karsittir nihayet ancak yine de ortadaki ibnelik aynidir. kameranin niyetli bakisidir bu.
    ben filmden hosnutum. bir yeni dunya sehrinde gay&lesbian film festivalinde gosterildigi aksam, ki festivalin kapanis filmi yani en racon filmi sayilmisti, salonu dolduran kalabaligin demografik yapisina baktigimda epey gidiklanmistim. salonun yarisi gay ve lesbian yerli halktan, diger yarisi da o sehrin turk populasyonundan olusuyordu.
    yanyana koltuklarda oturan bir amerikan ibnesi ile tonton, yasli turk amcanin filmde yakaladiklari elektrigi birbirlerine gulumeyerek ifade etmeleri, filmden sonra yanindaki mor sacli sevgilisinin elinden tutarak basortulu bir turk teyzeye turk aile yapisinin ne kadar sicak oldugundan etkilendigini anlatan lezbiyen kisi, film cikisi ayakustu konustugum kenneth cole mankenleri gibi bicak gibi giynmis bir grup gay erkegin konusmamiz bittikten sonra beni ickiye davet etmeleri, ilerleyen saatlerde you have a very cute butt nidalari arasinda aralarindan ayrilmam, evet iste bunlarin hepsi guzeldi. hepimizi top zannetseler ne olacak ki, bu filmden sonra. biz artik ask icin gozunu budaktan sakinmayan, ask icin gozunu bile veren bir milletiz onlarin gonlunde.
    turkiye bir gay cenneti olarak inanilmaz paralar da yapabilir. ki ulkemize yonelik gay turizmi artmisti bu filmden sonra, duyduguma gore.
    velhasil, film cok ise yaramistir. yeni dunyadaki yeni imajimiz hamamda, supermarkette, bankada, parklarda bahcelerde sevisen cosmus ibne turkler olsa da, bu eski imajimiz olan iskencesi, biyikli, cirkin insanlar goruntusunden daha iyidir.


    (madeira - 12 Nisan 2002 23:40)

  • comment image

    bir arkadaşımla yaptığımız çemberlitaş hamamı sefasından sorna "annemin beni yıkadığı günlerden beri kendimi bu kadar temiz hissetmiyorum" diye tanımladığı mekan.
    o kadar hoşuma gitti ki bu tanım, paylaşayayim dedim.


    (baldaken - 4 Kasım 2008 21:06)

  • comment image

    çocukluğumun vazgeçilmez mekanıydı bu. annem ve babam devlette çalışırlardı o zamanlar. malum sabah erkenden gidip akşam karanlığında dönmek zorundaydılar. beni de emanet edebilecekleri tek insan olan büyük halaya bırakırlardı. büyük hala gerçekten de kocaman bir kadındı ya da bilmiyorum ben çok küçüktüm. ama anneme sorduğumda “evet evet maaşallah besiliydi” der. her sabah annemler beni büyük halanın o kendi gibi kocaman, avlusunun ortasından çınar ağacı geçen evine bırakırlardı. işte ondan sonra başlardı şenlik. büyük halanın eşi evlerine bitişik bir kahve işletirdi. allahım o sıcak tuhaf renkli oraletler ne kadar da güzel gelirdi bana . anneme yalvarırdım kendi evimizde asla izin vermezdi içmeme; her defasında da tembihlerdi büyük halayı içirmemeleri için ama dayanamazdı onlar çocuk gözyaşlarıma. büyük hala her gün hiç üşenmeden ince ince yufkaları açar aralarına ıspanakları, soğanları özenle dizer ıspanaklı börek yapardı. onun avludaki o kocaman fırınından kokular yükselmeye başlayınca ben hemen kahveden eve geçerdim. börekler pişince de güzelce paket yapıp kadınlar hamamına doğru yola çıkardık. büyük hala elimden tutardı ama ben yine de onun o kocaman adımlarına yetişemezdim. “geç kalıverdik gari kibar kuzucum geç kalıverdik” nidaları eşliğinde koşarak girerdik hamamdan içeri. büyük hala arkadaşlarıyla orada buluşurdu. onlarca kadın o sıcak, nemli, buğulu ve de boğucu ortamda nefis ege yemekleri arasında kahkahalar atarlardı. birbirlerini keselerlerdi. günler böylece geçip gitti. sonra bir gün büyük halanın gece aniden hastaneye yatırıldığını öğrendik. korkunç bir sancıyla uyanmış gece yatağından. hastaneye gittik koşa koşa. taş varmış böbreğinde. bir kaç hafta sonra eve çıkardılar büyük halayı. kavanozun içinde kocaman pırıl pırıl parlayan bir taş gördüğümü hatırlıyorum; nasıl çıkar bir insanın içinden o hala inanamıyorum. büyük hala o günlerden sonra bir daha ıspanaklı börek yapamadı. birkaç ay sonra da çınarlı avluda annem ve diğer kadınlar ağlıyorlardı. şimdilerde en sevdiğim yemek el açması ıspanaklı börekse, ve de havuz, hamam, saunanın yanına bile yaklaşmıyorsam, bunların hepsi en yakın akrabaları bile o küçük kıza bakmak istemezken yüreğini, evini, avlusunu, en önemlisi de hamamını küçük kıza açan, onu allayıp pullayan o kendi gibi yüreği de kocaman büyük hala yüzündendir. canım da bir el açması ıspanaklı börek çekti ki sormayın ….


    (late - 16 Haziran 2009 11:34)

  • comment image

    geçen gün hayatımda ilk kez gittiğim ve hayatında hiç hamam görmemiş minimum 10 arkadaşım olduğunu farkedince tekrar onları da alıp gitmeyi görev bildiğim harika yer.

    şimdi efendim, daha önce hamam kelimesinin bana çağrıştırdığı demode ve gereksiz sıcak ortam, ölü derilerin saldırısına uğramam ve standart peelinglerin işe yarar bir müttefik olmadığını anlamamla gözümde gidilesi bir mekan haline gelmeye başladı. hamamda geçirilecek bir günün ayrıntılarını planlamadan önce hedefimin yakınlarına gidip bir piyasa etüdü yapmam ve hamamdan çıkan hanım teyzelerin kese, masaj ve bilumum hamam materyalleri konusunda fikrini almam son derece yararlı oldu. teyzelerle konuşurken ilk öğrendiğim şey kendi havlunu, terliğini, sabununu, şampuanını, kısaca başına "kendi" kelimesinin konulabileceği herşeyi evden götürmem gerektiğiydi. ortam sıcaktı fakat öldürücü değildi, hamam çalışanları ilgiliydi fakat eğitimli değildi. bu bilgileri hafızaya alıp boş bir günde kullanmak üzere evin yolunu tuttum.hamam meselesi, hele de kısa hayatımda bir ilk oluşturduğundan, şakaya gelecek gibi değildi. boş günümü ayarladım, arkadaşlarımı ektim, sevgilime rapor verdim ve tam teçhizatlı, bavuldan hallice bir çantayla hedefe doğru yola koyuldum.

    burda size çantamın içeriğinden bahsetmeden geçmek olmaz. tabii ki kurulanmak için kocaman beyaz bir havlu, saçlarım için küçük beyaz bir havlu, hamamda peştemal geleneğini yaşatmamak adına bir bikini, kaymadığından emin olunmayan bir çift parmak arası terlik, nolur nolmaz diye yedek kıyafet, peeling özellikli bir sabun, ultra güçlü saç maskesi, boyalı saçlar için şampuan, olmazsa olmaz vücut peelingi, makyaj malzemeleri ve saç kurutma makinesi kocaman çantayı dolduran malzemelerdi. hamamda sorun yaşamam imkansız diye düşünerek özgüvenli bir biçimde kapıdan içeri girdim. beni güler yüzlü sayılan şişmanca bir teyze karşıladı ve bana 8 numaralı odayı tahsis etti. haftaiçi gittiğim için ortam oldukça tenhaydı, hamam çalışanları avluda oturup arabeskimsi bir müzik dinliyorlardı. ben odamın kapısını kapatıp giyinmeye koyuldum ama aklımda hala önemli bir soru vardı, hamam dedikleri yıkanılan yer nerdeydi acaba? gördüğüm yer 2 katlı, odaların açıldığı büyükçe bir avluydu. hazırlıklarımı tamamlayıp dışarı çıktım ve şişman teyzeyi bulup ezik bir tavırla günün sorusunu patlattım: "nereye gidicem?" teyze istifini bozmadan eliyle kıyıda köşede kalmış minik bir kapıyı işaret etti, ben olay yerinden hızla uzaklaşırken cahilliğimi algılayıp arkamdan koşup bana yetişerek: "kese ve masaj istiyorsan hatice abla diye bana seslen emi yavrum" dedi. tamam deyip minik kapıyı ittirdim,yüzüme çarpan sıcak hava dışındaki en önemli ayrıntı hamamın iç dekorasyonunun kliplerde ve filmlerde gördüğümle tıpatıp aynı olmasıydı. standart bir hamam dizaynının türk hamamlarında mecburi olduğuna kanaat getirip kendime bir köşe ararken birden arkamda hatice ablayı buldum. gel yavrum deyip bana yıkanmam için ayrı bir bölme gösterdi. bölmede kendime ait hamam tasım sıcak ve soğuk musluğum ve kurna diye tabir edilen lavaboya benzer mermer yapı bulunmaktaydı. bölmeme daha önceden su geçirmez torbaya sıkıştırdığım banyo malzemelerimi koydum, havlumu astım ve kendimi ıslatmaya başladım. bu arada kese yaptırmak için sabırsızlandığımdan bölmemden çıkıp avluya ilerlemeye başladım, birkaç şişman teyze çıplak halde göbek taşına yatmış terliyorlardı, inanılmaz derecede beyaz tenli ve inanılmaz derecede büyük göğüslülerdi. hamama sürekli gelirsem beyazlayıp onlar gibi olmaktan korkarak hatice abla diye seslendim. hatice abla sakin sakin gelip beni göbek taşına yatırdı ve ölü derilerimden kurtulmaya başladım. bu arada vücudum hakkında kendince yorumlar yapıyordu, hatice ablanın ince ayak bileklerimle ilgili yorumlarının akabinde kadından hoşlanmaya başladığımı farkettim. sırtımdaki fibröz dokuları farkedip; "yavruum senin de şu kulunçlarını bi halledeyim ben" deyip bana sormadan masaja başladığında rahatlamanın doruklarındaydım. bu arada çevredeki en zayıf kadının benim 2 katım hacimde olması da gözden kaçmayan bir ayrıntıydı, kendimi victoria's secret mankeni gibi hissetmeye başlamıştım. kese ve masaj bitince bölmeme geri dönerek saçlarıma maske sürdüm, kafama havlu sardım ve dışarı çıkıp bir köşeye uzanıp terlemeye başladım. bu arada benden başka sadece mor bikinili nispeten zayıf ama yine de benden şişman bir teyze kalmıştı. ikimiz arada birbirimizi keserek terlemeye devam ettik. bir ara susuz kaldığımı hissedip avluya çıktım, unuttuğum tek şey belli olmuştu: içecek. ama avlunun köşesinde parlayan küçük büfede yok yoktu. bir soda içip terlemeye geri döndüm. fakat içerdeki sıcak ama öldürücü olmayan hava uzun vadede öldürücü olma ihtimaline sahipti, kısaca sadece 2 saat sonra eve gitme zamanı gelmişti. odama gidip yedek kıyafetlerimi giydim, saçlarımı kuruttum. (fakat hamamda saç kurutma makinesi vardı almasam da olurmuş.) fibröz dokularımdan, ölü derilerimden ve vücudumdaki toksinlerden kurtulmuştum. bütün bunların maliyeti de sadece 23 tl olmuştu. bunu yalnızca nakit olarak kabul ettiklerini yeni başlayanlar için belirtmemde fayda var. kahramanım hatice ablaya hoşçakal deyip tek kelimeyle kuş gibi hafiflemiş olarak eve ilerledim.


    (betterthanyourex - 19 Ağustos 2009 00:59)

  • comment image

    bildigim kucuk bir tanesinde, kimselerle konusmadan, uzun uzun kalip dusunerek ruhumu arindirdigim mekan. oyle para hirsi olmayan guzel insanlara da bedenimi emanet ediyorum. vuruyor keseyi, vuruyor masaji ya allah ceke ceke. ne dert kalıyor, ne ağrı, ne de sizi. osman a gazı verip, sen güçten dusmussun be abi de isin bonusu, ya allah çekip bir girişiyor ki, aman diyim.

    ortalama 1saat kalıyorum, 30 dk da soğuma. tavsiyem spordan sonra gitmek, inanılmaz oluyor insan. kesede çıkan kirlere bakınca film şeritleri geçiyor insanın gözünün önünden, cikilan tatiller, sporda giyilen seyler, is ortamı, belki sevgilinin bıraktığı izler. hepsini supurup alıyor kesesiyle osman. homofobik arkadaslar pek kasmasınlar kendilerini, dayak yer gibi masaja tabi tutulabilirler. o kese atilicak.

    adeta günah cikariyor gibi oluyorum her gittiğimde, cocuk gibi gazoza sevinerek tekrar başlıyorum hayata. seviyorum bu meditasyonu.


    (corrosive - 5 Mart 2010 18:33)

  • comment image

    memlekete ilk defa gelen alman misafire hamamın nasıl bir şey olduğunu anlattık. "insanların yarı çıplak dolaştığı büyük bir yerde tanımadığım birisi gelip beni yıkayacak öyle mi? çok saçma!" dedi. alman işte.


    (oesophagus - 17 Mart 2010 19:42)

  • comment image

    efendim, hamamın bol bulunduğu yerlerden olan bursa'da büyüyen biri olarak, hamam usül ve gelenekleriyle ilgili bir rehber hazırlamak istedim:

    öncelikle hamam, ciddi solunum problemleri olanlar hariç herkesin gitmesi elzem olan bir yerdir. "buhar beni çok etkiliyor, nefes alamıyorum, ölüyorum, bitiyorum.." gibi bahaneler bir tarafa bırakılmalı. o kadar rahatsız oluyorsanız yüzünüze sürekli soğuk su çarpın, dışarıda soluduğunuzdan bile iyi nefes almaya başlarsınız.

    hazır soğuk sudan bahsetmişken musluklardan bahsedelim: özellikle, eğer doğal kaynak suyu kullanan bir hamamsa musluğun tekinden resmen kaynar su akacaktır. bir tarafınızı yakmadan hangisinin sıcak olduğunu anlamak içinse: üstü kireç tutmuş musluktan sıcak su akar. bu kireç hamamın pis olduğunu göstermez, çaydanlığın içindeki kireç gibidir.

    hamama gitmeden önce yanınıza şampuan, sabun, banyo lifi, tarak, banyodan sonra kullandığınız saç şekillendirici, temiz kıyafet gibi eşyalarınızı almayı unutmayın. çoğu yerde peştemal, havlu ve terlik verilir. siz yine de sorup soruşturmadan gitmeyin. eğer kesenizi kendiniz yapacaksanız, kese de alın.

    heh kese diyince, "benim cildim çok hassas kese tahriş ediyor çokk :((" güruhu lafım size: en çok kir* sizden çıkıyor olum! uzun süre sıcak suyun altında kalınca deri kabarır ve kese deyince kendi kendine soyulur resmen. üstelik şimdiki tellaklar o kadar acımasız değil, biliyorlar kimin canı ne kadar yanar, sevin onları.

    kimse elalemin pörsümüş memelerini ve selülitli bacaklarını görmek istemez sanıyorum.(kadınlar hamamı için! lan! dağılın!) bunun için hamamın tenha olduğu bir zamanda gitmelisiniz. hafta içi gitmek avantaj. hatta cuma bile gitmeyin ertesi haftasonu ne de olsa. sabah çok erken kalkabilen bir insan değilim bu yüzden size de tavsiyem tam akşam yemeği saati gitmeniz. yani akşam yedi - yedi buçuk gibi. sekiz buçuktan sonra karılar sofrayı toplayıp yıkanmaya geliyorlar. ona göre yani. hem akşam vakti giderseniz gece güzel bir uykuyu da garantilemiş olursunuz.

    hamamdayken mutlaka sıcak su dolu havuza girin, böylece sudan çıktıktan sonra hamamın içi bile serin gelecektir. eğer bir aslan başı varsa bu havuza dökülen mutlaka altında durup sırtınızı akan suya verin. etkili bir masaj.

    keseden önce soğuk suyla yıkanmayın. sıcak suyla yeterince oynadığınızda sırtınız, bacaklarınız kaşınmaya başlayacaktır. artık keseye hazırsınız.

    bu arada, hamamda yıkanmak için duş başlığı aramayın. kurnaların içine doldurduğunuz suyu tasla dökmek suretiyle yıkanacaksınız. kullanacağınız kurnanın içinde daha önceden su varsa onu mutlaka boşaltın. kendi sıcak suyunuzu doldurun. hatırlatalım, kurnanın içindeki su garip bir şekilde çabuk ılınır.

    eveet, kese, banyo, yıkama, durulama işlemlerinden sonrası sizin sefa pezevenkliğinize kalmış. bu evreye geldiğinizde sıcaktan dolayı yorulmuş ve mayışmış olacaksınız. göbek taşına yatma fikrine pek sıcak bakmadığımı belirtmeliyim. hamamın en pis yeri orasıymış gibi gelir. neyse efenim, bundan sonra birkaç kere, sadece soğuk suyla doldurduğunuz tasınızı başınızdan aşağı dökebilir, yanınızda arkadaşınız varsa ona da soğuk su fırlatabilirsiniz. inanın soğuk su hiç bu kadar şaşırtıcı bir şaka olmamıştı.

    hamamdan çıktıktan sonra hemen giyinme telaşına düşmeyin, havlunuza sarınıp bir gazoz için. gözlerinizin önündeki buğu kalkana kadar bekleyin. hamam aceleye getirilecek bir mevzu değildir. anlatması bile bu kadar uzun sürüyor, düşün. hamamdan çıktıktan sonra, hatta gece yattığınızda bile, tatlı bir kaşınma devam edebilir. tavsiyem daha hamamdayken, giyinmeden önce nemlendirici bir krem sürmeniz.

    pirüpak oldunuz. sıhhatler olsun.


    (nobody inc - 18 Eylül 2010 23:41)

  • comment image

    siz hiç hamama gittiniz mi?
    ben bir kaç kez gittim.
    peştemali götüne sokulmuş bir adam gördüm.
    gözümün biri söndü.
    kör oldum, amk.

    her şey temizlenmek gibi insani bir ihtiyaçtan ortaya çıktı. hamama gittim, peştemali sarındım. önce duşumu aldım, sonra da saunaya girdim.

    kıllı kıllı, göbekli, iğrenç erkek vücutları oradaydı. orada kadınları ve eşcinsel arkadaşları anlayamayarak, bir süre onları düşündüm. sonra sıcağa daha fazla dayanamayarak, hamam kısmına geçtim.

    hamam kısmı daha acayipti. bayram telaşı olduğundan, çok büyük bir kalabalık vardı ve bütün tellaklar dolu olduğundan, beklemem gerekiyordu. ben de beklerken, sağıma soluma bakınmaya başladım. en uçtaki tellak kasap edasıyla peştamali adamın popo kısmına doğru sokuşturmuş, adamın sırtını keseliyordu. en uçtaki tellaksa, peştamali popo kısmına uzunlamasına uzatmış ve sumo güreşçisi yaratmıştı. sonra kapıdan bir adam peştamali ile içeri girdi. ona bir şey yapılmasına gerek yoktu çünkü bildiğin street fighter'daki honda'ydı. öyle bir çeşitlilik işte...

    sonra sıra bana geldi. öndeki iki dişi olmayan tellak beni çağırdı. yanına gittim, uzanmamı istedi, uzandım. ağzı açık bir şekilde dirseklerime basıç uygulamaya başladı. o anda da kafasından aşağı doğru bir damla terin süzüldüğünü fark ettim. o tek damla ter süzüldü, süzüldü ve aşağı tam sağ gözümün yanına düştü, metafor kullanmamama gerek yok tek kelimeyle iğrençti.

    sonra adam beni evirdi, çevirdi ve çıkardığı kirleri tek tek bana gösterdi. utanmam mı gerekiyordu, yoksa sevinmem mi, bilemedim. sonra "tamamdır" dedi ve gitti. ben de üzerimdeki kirleri temizledim, hemen uzaklaştım oradan.

    hala aklımda aynı soru vardı. bir kadın ya da eşcinsel bu erkek vücutlarının nesinden hoşlanıyordu, nesini çekici buluyordu? cevap mı? cevab veremedi.


    (uhc - 13 Kasım 2010 09:53)

  • comment image

    biraz daha önce bahsedilmemiş ve hiç gitmeyenlerin aklındaki soru işaretlerine cevap olabilecek noktalardan bahsetmeye çalışacağım. zaten bu güne kadar ben de gitmemiştim.

    biz 7 arkadaş, 7 erkek bir hamam atraksiyonu yapalım istedik. bir arkadaş tarihi galatasaray hamamından fiyat aldı, etti ve gittik. en merak ettiğim soru yanımızda ne götürmeliyiz ve yanımızda ne götüreceğizdi. hamamdan fiyat alan arkadaş yanımızda hiç bir şey götürmemize gerek olmadığını söyledi ve daha önce hamama gitmemiş 7 arkadaş buna uyduk, elimizi kolumuzu sallaya sallaya hamama gittik.

    girişte bir fiyat tartışması oldu, bu fiyata girersen bol bahşiş bırakmamız gerektiği v.s. söylendi neyse bunları özet geçiyorum ayakkabıları çıkardık terlikleri giyip üst kata soyunma odalarına çıktık. soyunma odalarında başladık soyunmaya. dona gelince sıra hepimiz yanımızdakini tıklatarak sorduk napalım olum çıkaralım mı donları diye. donları bir arkadaş hariç hepimiz çıkardık. doladık belimize peştamali astık odada askıya kıyafetlerimizi çıktık. ben gözlerim ileri derecede bozuk olduğu için gözlüğümü çıkarmadım. indik merdivenlerden, giymemiz için takunyalar koymuşlardı. terlikleri çıkarıp takunyaları giydik ve kapıdan içeri girmemle beraber benim gözler buğulandı. burası ara sıcak diyebileceğimiz küçük bölümdü. asıl göbek taşının olduğu yıkanılacak kısım için karşımızdaki kapıdan girdik ve evet buğulanan gözlüklerim önce bembeyaz oldu ardından damlacıklar oluşmaya başladı. sıcağı seven bir insan olduğumdan sıcaklıktan rahatsız olmadım. gözlüklerimin camlarını peştamale silip göbek taşına yaklaştım. hamamda bizden başka kimse yoktu. tellaklar göbek taşının üzerine serilmiş örtü ve yastıklara yönlendirdiler bizi. yatın burda iyice bir ısının dediler. şimdi peştamale sarılmışız ama don yok içinde çok sakat bir pozisyon hepimiz sanırım bu tereddütü yaşadık hemen yatamadık göbek taşına bir yaklaştık turduk nasıl frikik vermeden yatarız diye düşündük ve başardık yatmayı. bir süre ısındıktan sonra kalkınca arkadaşın uyarmasıyla bir baktımki benim sıkı sıkıya belime doladığım peştamal sıcaklık ter nem v.s. ile gevşemiş kendini salmış öyle kalkıp bir kaç adım atsam düşecek. onu toparladım, sıkıca yeniden sıkıştırdım belime. bunu biz ısınıp ter içinde kalırken bir kaç kez tekrarlamak zorunda kaldım. bu safhada bir kaç küçük firikik veren arkadaşlar oldu yatarken doğrulurken falan, ama sonra ne kadar önemsiz frikikler olduğunu anladık. tellaklar geldi. benim başıma daha tellak gelmemiş göbek taşının öteki ucundaki arkadaşımı kesiyorum başında tellak... başladı peştamalini soymaya. o anda hepimizin düşüncesi sikmeseler bari şeklinde. soyuyor dediğim de sırtüstü yatarken, beline doladığı peştamali üst kısmını yani cinsel organını açmadan altında kalan kısmını açtı ve cinsel organının üstüne katlayarak koydu. artık benim baktığım açıyla çırılçıplaktı profilden. omuzdan ayak bileğine kadar arada hiç bir örtü, kumaş kalmamıştı. peştamal göbek deliğinin altından bacak arasına doğru iniyor. bacaklar tamamen açık. derken o arada benim başıma da bir tellak geldi. ne olacağını görmüştüm, anlattıklarımı bana da yaptı. bu arada boxerıyla giren arkadaşın tellağı peştamali komple çıkarıp sıcaktan rahatsız olan başka bir arkadaşın ayaklarının altına koydu. başladı suyla sabunla masaja benim tellak. bacaklardan başladı boyna kadar geldi bitti. dedi gözlüğünü çıkar dön. yahu nasıl döneyim peştamal üstüste katlanmış el kadar kalmış bir önüm kapalı kıç komple açık. neyse artık hepimiz birbirimizin kıçını böylece görmüş olduk. bari önümü kapatayım diye peştamali önümde tutarak kalktım. sol elimle önden tutarken sağ elimi de arkamdan uzatıp alttan kıçıma doğru kaldırarak yüzüstü yattım. gözlüğü çıkardım. o arada tabiri caizse dal taşak her şey bir ara meydana çıktı ama köşede olduğum için arkadaşlardan gören olmadı sanırım. sırta da masaj yapıldı aynı şekilde, bu iyi geldi söylemeliyim. rahatladım biraz. ama yaptığı masajı beğenmedim. ben daha iyisini yapabilirdim. o ortamın sıcaklığı, rahatlatıcılığı olmasa bi halta benzemezdi de o masaj işte o ortamda baya iyi geldi. neyse masaj bitti dedi kalk şöyle geç, kurnanın yanını göstererek. yahu içimden geçiriyorum geçecem de nasıl? peştamal zaten dönmemden sonra daha da küçüldü katlandı sanki onu açılıp saçılmadan tekrar örtmem imkansız. bende gözlüğümü taktım ve deminki mantığımla, yani kıçımızı hepimiz gördük onu daha saklamaya gerek yok önü kapat deyip, bir elimde peştamali önden tutarak giydim takunyaları ve geçtin kurnanın yanına. gözlüğü çıkarttım yanıma koydum. başladı yıkamaya. kese sabun falan derken bir kaç kere su göktü başımdan aşağı saçları da sabunla yıkadı bi güzel. ama benim gözde gözlük yok su da sıcak belime sarılı olmayan sadece önümde duran peştamal vücudumdan akan suyla beraber kaymaya cinsel organım açılmaya başlamış. tamamı açılmadan fark ettim de dikkat çekmeden hafifçe yukarı çektim, kapattım. sonra sırtımı bacaklarımı v.s. yıkadı tekrar başım derken ben oradan nasıl kalkabileceğimi peştamale yeniden nasıl sarınabileceğimi düşünüyorum. peştamal katlıydı suyu da görünce katlar üstüste yapıştı onu bi silkelemek lazım ama nasıl falan diye kuruyorum kafamdan. neyse bitti yıkama faslı da gitti tellak. kaldım hamamın bir köşesinde yanlız. taktım gözlüklerimi çevreyi kesiyorum beni görebilecek bir iki arkadaş var onlarında kafası yıkanıyor görülme ihtimalimin minimum olduğunu düşünüp peştamalimin uç noktasını buldum ve üzerimden kaldırmadan uç noktasını çekip sağ tarafıma koyarak diğer elimle sola doğru çekip peştamali açık hale getirdim ve ayağa kalkıp belime doladım. firikik vermediğimi sanıyorum. en azından gören bi arkadaş olsa söylerdi kesin. sonra biraz su dökündüm ettim. yıkanması biten diğer arkadaşla önceki bölme olan, demin ara sıcak dediğim kısma geldik. orada duş varmış birazda orada durulanıp gelen sıcak havlu ve peştamallerle tellak sırayla bizi kurulamaya başladı ben kurulandıktan sonra odanın anahtarını almak için geri döndüm. benden sonra o boxerını çıkartmayan arkadaşı kurulamaya başlamıştı tellak. önüne peştamali tuttu. arkadaşta indirdi boxerı. tam o anda yanlarından geçiyordum çünkü hadise kapının önünde cereyan ediyor ve o kadar göstermemek için boxerıyla yıkanan arkadaş ne var ne yok göstermiş oldu. en azından bana. sonra çıktık oturduk giriş kısmında bir arkadaş çay içti. sonra yukarı çıkıp giyindik. boxerla yıkanan arkadaş zannediyorum boxerı sırılsıklam olduğu için poşete koyduğundan iç çamaşırı olmadan giyindi kıyafetlerini. bitmişti bu kadardı. merdivenlerden inice kurutma makinesiyle saçlarımızı son kez kurutarak çıktık ve istiklâl'e karıştık.

    özet olarak çok çekingen biriyseniz aman kıçım gözükmesin, başım gözükmesin hamama gitmeyin. ya da gidiyorsanız mayo falan giyin ama bence o ortamda komik olur. biraz rahat olmak lazım. nitecede herkes birbirini kesmiyor ki ortamın tadını çıkarmak lazım sıcak ohh mis gibi çok rahatlatıcı. gevşiyorsun ve uyumak istiyorsun.

    bu kadar muhafazakar bir toplumda bu kadar "özgür", kıç baş açık yıkanılmasının sebeplerini de çözebilmiş değilim. ilginç. başka yerde pantolonun kenarından boxerının çıkması yadırganır hele kıç çatalı gözüktüyse neler neler... ama hamamda bunlar yok. o yüzden hamamdan çıkınca ben kendimi daha normalleşmiş hissettim her şeyden önce.

    zaman zaman gitmek lazım.


    (e m c - 6 Şubat 2011 04:07)

  • comment image

    erkek adamın tabularını bir kenara bıraktığı mekandır. daha önce hiç bir erkeğe bu kadar teslim olmamıştım. her bir yerimi elledi arkadaş kese ayağına. ben de onu keseleyerek karşılığını verdim. masajlaştık da sonra.

    sanırım sevişmiş olduk. lan?


    (cusa geldi sirrin asikar eyledi - 16 Nisan 2011 10:59)

  • comment image

    süper erotik mekan...türkler bu yüzden oturduklari yerde oturup kaliyorlarmis dedirten,cikinca insanda sadece yemek,yatmak hatta yemek yiyerek yatmak istegi birakan buharli ortam


    (heatmiser - 11 Eylül 2003 12:13)

  • comment image

    sevmeyeni ikna etmek çok zor. kışsa "hava soğuk, çıkınca hasta oluruz"; yazsa "bu sıcakta gidilmez, yanarız"... e amk bi nevruz zamanı gidebilirsin o zaman sen. düşünce tarzı yanlış bu insanların. kışın soğuğunda kemiklerine kadar ısınırsın hamama girince, dışarıdaki karı buzu unutursun. yazın hamamın sıcağından çıkınca 35 derece serin gelir, beterin beteri var dersin. böyle bakmak lazım bir de olaya.

    gerçi benim hamam kültürüne olan yatkınlığım biraz fazla denebilir. iş görüşmesinde "kendinizi kariyerinizin sonunda nerede görüyorsunuz" diye sorunca karşımdaki, boş bulunup emeklilik planımı anlattım, "büyük bir ilimizin, mümkün olursa istanbul'un hamamcılar odası başkanı olarak..." dedim. olsun, bu olay bu kültürün korunması zorunluğunu gölgelemesin. takunyalardan vazgeçilmesin, insanlar hamamlardaki plastik terliklere isyan etsin, deniz şortuyla keseye gelenler toplum tarafından dışlansın, en güzel hamamlardaki turist tarifeleri son bulsun artık ve daha fazlası...


    (paranormal - 1 Ağustos 2014 21:57)

  • comment image

    eski türk filmlerinde hayat kadını başrol oyuncusunun, mesleği bıraktığında gittiği yer.


    (dutdut - 22 Eylül 2004 10:31)

  • comment image

    insani rahatlatan, kirini pasini, sinirini, gerginligini alan sicak hem de cok sicak bir mekan. fakat bu sicaklik her zaman cok iyi degil...

    hamamda sik araliklar ve uzun sure ile bulunmanin kisirliga sebep olabildigini biliyor muydunuz?

    testislerinin olmasi gerektigi gibi sperm sagilayabilmeleri icin ihtiyac duyduklari sicaklik asagi yukari 32 santigrat derece*. zaten testislerin vucuttan sarkik durmasinin sebebi de bu. cunku testislerin vucut sicakliginda yeterli sayi ve kalitede sperm uretmeleri mumkun degil. iste bu sebepten dolayi hamamda calisan veya hamama cok sik giden sahislarda sperm kalitesinin dusmesine bagli olarak olusan kisirlik ile karsilasilabiliyor. bir bakima yumurtalari haslama durumu var yani...

    evet biliyorum hamamcilar federasyonu bu aciklamadan dolayi rahatsiz...


    (niketese - 7 Ocak 2005 12:38)

  • comment image

    ic organlariniza kadar temizlenebileceginiz yerler..
    hele dogal sicak suyu varsa..
    hele hele o dogal sicak su $ifali ise.
    eski$ehirde cok var..:))


    (fatalica - 7 Mayıs 1999 00:00)

  • comment image

    escinsel iliskiyi konu alan turk filmi..

    hatta, buna o derece sinirlenip, uzerine alinan hamamcilar birligi baskani, "bizim hamamlarimizda oyle sey olmaz, kadin hamami ayri erkek hamami ayri.." diye surreal bi tepki vermisti..


    (kal ho naa ho - 17 Mayıs 2005 09:59)

  • comment image

    efenim ben 2 kere gittim hayatımda hamama. bunlardan birisi sünnetimden *. sonra sünnetçi tavsiyesi idi. diğeri de geçen sene has hamamda gerçekleşti. gerçekleşmez olaydı a.k.

    ben izmir mavi treni ile izmirden eskişehire sabahın 5:30 undan geldim. (zaten izmirin en çok eskişehire dönüşlerini sevdim hep.) kardeşim karşılayacaktı beni eskişehir tren garından. sabahın köründe kardeşimin dayımla beraber geldiğini görünce şüphelendim zaten bi iş olduğunu. neyse efenim doğruca has hamama götürdüler beni. yapmayın etmeyin hamam kapalıdır bu saatte, hem ben yeni yıkandım dedim ama anlamadı şerefsizler.

    gerçekten de kapaliydi hamam. ama 5-6 kişi bekliyodu kapısında. ne manyak insanlar varmış diye düşündüm. bir insanın ne işi olabilir ki sabahın köründe hamamda ? amcaların geceleri bayağa bi yoğun geçti galiba, evde de suları mı kesik acaba ? neyse o beni ilgilendirmez artık.

    peştemalin ne kadar rahatsız bi giysi olduğunu anladım valla. kızların etek giydiklerinde neler hissettiklerini ve hep neden bacak bacak üzerine attıklarını kavradım. mal beyanının lüzumu yok tabi.

    kocaman bi havuz vardı ortada, kenarlarında aslan heykelleri var, ağızlarından sıcak su akıyo havuza. ama ben böyle bi sıcak görmedim arkadaş ya! havuza gireyim dedim. girmek ne mümkün, bacaklarımı zor soktum kenarından, hareket ettiremiyorum bile, yanıyom cayır cayır. insanlar da bana inat balık gibi yüzüyolar.

    bi de kardeşimin süprizi ile tellak deneyimim oldu ama anlatıp kendimi daha fazla rezil etmek istemiyorum. ne terbiyesizmişsin sen arkadaş! dışarıda yakalarsam göstericem ben sana! deplasmandayız diye yapmadığını bırakmadın.

    sevmedim ben hamamı, gittim evde duş aldım zaten. sonra hamam filmini de sevemedim, banyo filmini de.


    (antidote - 20 Aralık 2005 16:12)

  • comment image

    beyaz'ın müthiş tespitiyle
    "insan hamama gitmeye hep üşenir durur, ama bir gitti mi de, ya ne güzel oldu hep gelelim. der"

    gerçi bunu tiyatro için benzetme yapıp demişti adam "üşeniyoruz gitmeye ama güzel bir şey manasında". ama ben ertesi günü hamama gittim. sahiden de süper bir şey. hep gitmek lazım.


    (boncik - 13 Şubat 2006 14:55)

Yorum Kaynak Link : hamam