Süre                : 1 Saat 43 dakika
Çıkış Tarihi     : 31 Mart 2011 Perşembe, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Korku,Gizemli,Heyecanlı
Taglar             : oğlan,ev,koma,bebek,iblis
Ülke                : ABD,Kanada
Yapımcı          :  Alliance Films , IM Global , Haunted Movies
Yönetmen       : James Wan (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Leigh Whannell (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Patrick Wilson (IMDB)(ekşi), Rose Byrne (IMDB)(ekşi), Ty Simpkins (IMDB)(ekşi), Lin Shaye (IMDB)(ekşi), Leigh Whannell (IMDB)(ekşi), Angus Sampson (IMDB)(ekşi), Barbara Hershey (IMDB)(ekşi), Andrew Astor (IMDB)(ekşi), Corbett Tuck (IMDB), Heather Tocquigny (IMDB), Ruben Pla (IMDB), John Henry Binder (IMDB), Joseph Bishara (IMDB), Philip Friedman (IMDB), J. LaRose (IMDB), Kelly Hitman (IMDB), Brynn Bowie (IMDB), Madison Bowie (IMDB), Josh Feldman (IMDB), Caslin Rose (IMDB), Omar Apanco Salgado (IMDB), Jeannette Sousa (IMDB), Ben Woolf (IMDB)

Insidious (~ Ruhlar Bölgesi) ' Filminin Konusu :
Josh (Patrick Wilson) ve Renai (Rose Byrne) üç çocuklarıyla beraber eski bir eve taşınmış ve mutlu bir aile yaşamı sürdürmektedirler. Kaza sonucu küçük çocukları komaya girene kadar.. Ancak bundan sonra olaylar başlar.. John ve Renai oğullarını açıklanamayan esrarengiz ve doğaüstü olaylardan, 'öteki'nden kurtarmak zorundadır..doğa üstü ve esrarengiz, paranormal olayların yaşandığı filmde "Paranormal Activity" nin yönetmeni olarak hatırlayacağmız Oren Peli ve filmin yapımcıları Jason Blum ile Steven Schneider'in  "Insidious''un yapımcıları olması. Bu üçlü ayrıca 22 Ekim'de gösterime girecek ve Saw 3D ile kapışma yaşayacak Paranormal Activiy 2'nin de yapımcılıklarını yapıyor   2004 yılında sinema tarihine geçecek Saw serisinin ilk filmine beraber imza atan yönetmen James Wan ve senarist Leigh Whannel yeni bir projede tekrar buluşuyorlar. İkili daha sonra Dead Silence isimli korku filminde tekrar buluşmuş ve yine başarılı sayılacak bir iş daha çıkarmışlardı. Filmlerin en büyük özelliği sağlam senaryoları, unutulmaz ve şaşırtıcı finalleriydi. İkilinin başlattığı Saw, daha sonraları sinema tarihinin önemli korku-gerilim klasikleri arasına girecek bir seriye dönüşüyordu. Hatta şu sıralar bilindiği üzere serinin 7.filmi 29 Ekim'de 3D olarak vizyona girecek ve heyecanla bekleniyor.


  • "turkcede kullandigimiz sinsi kelimesinin ingilizce karsiligi. nick olarka secildiginde seçen kişinin 5 para etmez bir yilan oldugunu bastan kabul ettigi durum."
  • "başından sonuna kadar zevkle izlenen güzel film. ha tabi film izlemekle kebap yemeyi karşılaştıran tiplerdenseniz siz gidin kebap yiyin."
  • "güzel bir korku filmi. tayland ve japon yapımlarından sıkılanlar için birebir."
  • "josh lambert'in * sınıfta göründüğü sahnede tahtada jigsaw kuklasının çizimini görebilirsiniz. ki degil ki bence bu."
  • "gece 2'de evde yalnızsanız izlemeyin.tövbe bismillah, yeminle imana geldim. bazı klişeler çok abartılmış olsa da tabi insan korkuyor."
  • "çocuğun peşindeki iblis darth maul'dur. aksini iddaa eden gungan'dır."
  • "çoğu korku gerilim filminin aksine evde tuhaf birşeylerin olduğunu farkettikten sonra taşınmayı düşünebilen zeki bir aile vardır bu filmde."




Facebook Yorumları
  • comment image

    turkcede kullandigimiz sinsi kelimesinin ingilizce karsiligi. nick olarka secildiginde seçen kişinin 5 para etmez bir yilan oldugunu bastan kabul ettigi durum.


    (insidious - 14 Mayıs 2002 22:21)

  • comment image

    başından sonuna kadar zevkle izlenen güzel film. ha tabi film izlemekle kebap yemeyi karşılaştıran tiplerdenseniz siz gidin kebap yiyin.


    (spartacusun donusu - 24 Nisan 2011 19:45)

  • comment image

    güzel bir korku filmi. tayland ve japon yapımlarından sıkılanlar için birebir.


    (bce - 26 Nisan 2011 20:59)

  • comment image

    dünyanın en tırsak adamlarından biri olarak gecenin bu saatinde izlediğim ve beni gayet etkilemiş, başarılı korku filmi.. hatta uzun zamandır bu kadar güzel korku filmi izlediğimi hatırlamıyorum.. film yer yer klişelerle dolu, yer yer de yenilikçi bi anlayış çizmiş... poltergeist tadındaki kült filmlere saygı gibi gözükse de kendi tarzını da belli etmiş bence... insidious beni gece gece tırstırmayı başardı.. belki böyle konular beni etkiliyodur bilemiyorum ama mutfaktan su almaya, tuvalete çişimi yapmaya biraz çekiniyorum sayesinde şu anda...


    (31 - 2 Mayıs 2011 01:49)

  • comment image

    saw'ın yaratıcılarından bir gerilim filmi daha.

    her ne kadar wan çekimlerde kendisini desteklememiş olsa da bana göre whannell bu filmde raimi'yi saygıyla anmış. ozellikle filmin başlarında ciddi, tırsıtan bir yapıya sahip olan film daha sonralarında "belirli" kişilerin katılmasıyla beraber bu tavrından vazgeçiyor, filmin ciddiyetini bozan kısımları filmin geneline yaysalardı eğer, raimi taklidi denebileceği için böyle bir tercih yapmış olabilirler. raimi'de olan abartılı oyunculuk burada kendini göstermediğinden dolayı filmde birşeyler eksik gibi gözükse de hikayenin ele alınışı sürekli sizi diken üstünde tutuyor.

    final de bekletinlerime uydu diyebilirim, genel olarak gerilim filmlerinden hoşlananlar izlemeli.


    (seru - 26 Haziran 2011 15:21)

  • comment image

    film niye kötü arkadaş ben onu anlamadım. sen onu hele bi de bana?? klişe mlişe nesi klişe ağzını kırdığım yaa. ruh muh var diye hemen klişe dedin ya üzüyorsunuz beni yemin ederim. korku filmi olum bu. ruhla, cinle, karanlıkla korkutacak tabi, el kamerasıyla çekseydiler beğenecektin ama. biliyorum ben seni kesin beğenirdin o zaman, yeni bakış açısı, handycam hocam çok büyük yenilik bu diye sıçıp bulayacaktın burayı.

    film korku filmi sayın okur, iyi de bir korku filmi. izle kork. bu yani, bu kadar.


    (greyback - 26 Haziran 2011 19:42)

  • comment image

    gecenin son seansı sinemaya gidecekler için tavsiye etmediğim film. götüm attı resmen ya...
    içi siyah bir takım sıvılarla dolu küvetin içinden bembeyaz suratlı, kapkara saçlı küçük çocuk çıkmayan kısacası klişe olmamış bir film. hele o psikopat gülüşler, müzik ve kuklalar aman yarabbi...


    (neira - 27 Haziran 2011 00:57)

  • comment image

    super 8 ile birlikte bu aralar resmen seksenlere dönmemi sağlamış film. sikindirik monitörünüzde dvdrip'i çakıp izleyince mutlaka kapı gıcırtısından mı korkulur amına koyayım demek ayıptır lan. bir kere james wan denen herifin atmosfer yaratmadaki başarısı ve sizi filmin içine çekişi muhteşem, ben sürekli bir tedirginlikle izledim filmi. çok da büyük zevk aldım çünkü beni seksenlerin sonuna o video kasetlerdeki filmlerin başına ailece oturmamıza götürdü.

    sırf giriş kısmından sonraki harika jenerik bile yeter. filmin tek olmamış yeri ise afişi diyebilirim, keşke böyle çocuklu evli klişe bir afiş yerine jenerikteki gibi eski usul bir şeyler yapsalardı. mehmet açar'ın da söylediği gibi bu filmi sinemada izleyeceksin arkadaş! ha sinemadan, hadi boşver sinemayı korku sinemasından bir sik anlamıyorsan da sikik sikik yorumlar yapmayacaksın. anladık film izlemeyi çok seviyorsunuz ama bilmediğiniz konularda bu kadar ahkam kesmeye kalkışmayın çünkü komik görünürsünüz, filmi beğenmemek ayrı kendini sözlükte yazar oldum diye film eleştirmeni sanmak çok ayrı. (bu entry super 8 başlığındaki "meraklı" yorumlara da adanmıştır :)

    http://www.haberturk.com/…-uykudan-once-seyretmeyin


    (no one - 27 Haziran 2011 01:59)

  • comment image

    filmin isminin gösterildiği kareler nedendir bilinmez bana diablo hellfire'ı anımsattırdı. ulan kaç sene geçti aradan, nereden geldi aklıma hiç bi fikrim yok...

    her neyse... film garip bi film bence*. üç sap gitmemize rağmen ben ve arkadaşlarım korktuk, yeterli randımanı aldık diyebilirim çünkü amacımız korku filmi izleyip bi güzel korkmaktı. ama eğer izleyen kişinin korkmaya pek niyeti yoksa elbet bi çok kulp bulabilir bu filme. misal benim en çok gözüme çarpan şey; soyut kavramları o kadar renkli, o kadar canlı gözümüze gözümüze soktular ki çok eğreti durdu benim nazarımda. çok fazla korku filmi izleyen bu işin piri sayılacak biri değilim ancak verdiğim paraya acımadığım nadir korku filmlerinden biri bu filmdir diyebilirim.

    nihayetinde kimse kimsenin korku figürüne karışamaz. ha nasıl karışamaz; ben bu şekil korkarım bu bayan şu şekil korkar... benim yorumlamam bu kadar hadi hayırlı işler...

    bu arada mustafa ceceli biraz kilo verse patrick wilson*'nin dublörü olabilir bence...


    (allahim sen beni desarj et - 1 Ağustos 2011 02:09)

  • comment image

    korkmaktan ziyade bazı sahnelerin korku fikrini yok etmesine rağmen, ben de izledikten sonra evdeki ne var ne yok bütün elektrikli eşyalar açık uyumama sebep olan film olmuştur. genellikle izlememeye çalıştığım korku sinemasına hep yenik düşüyorum, ne oluyor elektrik faturama yansıyor her şey.


    (bruegel - 1 Ağustos 2011 23:40)

  • comment image

    80' li yıllarda babalarının kiraladığı vhs' lerdeki korku filmlerinden birkaç tane izlemiş bünyelerin gayet de korkacağı bir film olmuş. bilinçaltımıza işlemiş o ses efektlerini var ya arkadaş, porno filme koysan yine korkarım.


    (thelongnickart - 11 Ağustos 2011 21:16)

  • comment image

    ilk birkaç gün karanlık bir odaya ışığı yakmadan girememe nedeni olabilecek film. her karanlık bir odaya girdiğimde tavandan korktum bir süre, e daha ne olsun.

    bir korku filminde olması gereken efektlerle ilgili hollywood artık beklentilerimizi çok yükselttiği için film zayıf gibi gelse de, tüm klişeleri ve ilerledikçe doğru anlarda oluşan tahmin edilebilirliğiyle seyretmesi pek zevkliydi.


    (lucida - 11 Ağustos 2011 21:35)

  • comment image

    gece 2'de evde yalnızsanız izlemeyin.

    tövbe bismillah, yeminle imana geldim. bazı klişeler çok abartılmış olsa da tabi insan korkuyor.


    (noldu yavrum sana - 27 Ekim 2012 02:19)

  • comment image

    --- spoiler ---

    medyum teyze ortaya çıkana kadar korkutan sonrasında '1970'ler düşük bütçeli italyan korku filmi'ne bağlayan yapım.

    sanki filmi 2 ayrı senarist yazmış ve 2 ayrı recisör çekmiş, sonra da ortadan birleştirmişler.
    başlarda tırstıran toynaklı abinin sonradan bir mizah ögesine dönmesini başka şekilde açıklayamıyorum.

    ---
    spoiler ---


    (ruprect - 9 Ocak 2013 10:11)

  • comment image

    en iyi ve en mantıklı korku filmlerinden biridir. bir kere adamlar daha en başında evde bir gariplik olduğunu fark edince hemencecik evi değiştiriyorlar. hangi korku filminde var lan bu. genelde cıbıldak kızlar bir ses duyduklarında "orada kimse var mı?" diye bodruma inerler. bu film öyle saçmalıklarla zaman kaybetmemiş.


    (kibariye nin annesi 2 - 8 Eylül 2013 01:23)

  • comment image

    gelip de şu filme kötü, rezalet falan diyorlar sonra utanmadan cabin in the woods denen looney tunes eserini öve öve bitiremiyorlar. şurayı "nasıl filmdir ki, izlesem mi acaba?" diye okuyan arkadaşa sesleniyorum: son yılların en başarılı korku filmlerinden biridir. izlemeden önce de astral seyahat ile ilgili ufak bir araştırma da yapılırsa daha iyi olur.


    (saladze - 9 Eylül 2013 14:03)

  • comment image

    beğeni kriterlerinin ortasında olan bir film olduğu gerçek.yazıyı biraz uzun tutacağımı baştan belirteyim.

    korku kavramı ve hissi sonuçta subjektif olduğundan senaryoların cezbediciliği ve etkileyiciliği her insan üzerinde aynı olmuyor.bazı insanlar görsel-ses efektleri teknik anlamda üst seviyede filmleri severken(the conjuring) kimileri daha mit üzerinden gelişen filmleri sever; veyahut daha sosyolojik ve toplumda önemli yeri olan günler üzerinden giden(halloween,noel vb) üzerinden şekillenenler veya daha dini ağırlığı olan korku filmleriyle(exorcist vb) insanlarınn dini hassasiyetlerinden ötürü korkularını kullanmak isteyen filmleri başarılı bulanlar mevcuttur.

    insidious metafizik temalı olsa da din olgusunu merkezine oturtmuyor,düşük bütçesi sebebiyle görsel olarak çok iddialı bir film değil.bunun yanında bütün bunlara rağmen başarılı buluyorum.hatta 2000'li yıllarda hollywood içinden çıkmış en iyi iş diyebilirim.

    poltergeist'e benzediği doğrudur.poltergeist'i izlememiş olanlara senaryo çok daha orjinal gelebilir.yalnız poltergeist'in eksik senaryo kısımlarını çok daha geliştirmiş bir film olduğunu düşünüyorum.

    spoiler

    baştan başlayalım.giriş bölümü son derece reel.gazetelerde-televizyonlarda zaman zaman duyarız bu tür şeyler,yoğun bakımda ama hastalığının seyri konusunda tam açıklanamayan noktalar olan,makinaya bağlı yaşatılan insanlar vardır.

    film belli bir süre sonra bu tür ''açıklanamayan olaylarla'' yatağa bağlı olan kişi için metafizik adım atılıyor.bu kişiler papaz,rahip den çok daha profesyonel işini,teknolojiyi de etkin kulllanarak araştırma yapan tipler.

    korku filmlerinde ruhani varlıklarla temas edildikten sonra gelişme bölümlerinde korkunun kaynağını bir yere bağlamak zorunda kalır.daha doğrusu musallat olan varlıkların nedeni açıklanır,kısaca şunlar çıkar;

    1-zamanında eziyet edilmiş bir kişinin ruhu vardır ve intikam almak istemektedir(daha çok uzak doğudan gelen bir korku kültürdür)

    2-salt dini ögelere dayanır.şeytan-cin gibi dini karşılığı olan varlıklar kişiyle uğraşıyordur.

    3-korku tamamen ailenin yaşadığı evden kaynaklanıyordur.ya evin altında mezar vardır ya da önceden o evde öldürülmüş olan kişilerin ruhları yaşamaya devam ediyordur.

    4-şeytan-hayalet-cin gibi ruhani varlıkla bir şekilde iletişime geçmiş insanlar vardır,bu kişi kendini gizler ama herkese bela olur gibi(bu da daha çok bizim ve uzakdoğu korku kültürü ama hollywood'da kullanır)

    velhasıl film bu noktadaki metafizik kısmını tamamen bunlardan birine değil,çok daha farklı bir genetik yeteneğe de yoruyor.herkesin yapamayacağı bir tür zihinsel geçiş ortaya çıkartıyor.aslında yine olabildiğince gerçek dünyada kalmaya çalışıyor.ilk başta gördüğümüz aile dramasını da baştan geçmişteki bir aile sırrına bağlayıp,sonradan da bir baba-oğul hikayesine dönüştürüyor.

    evet bu film aslında herşeyden önce bir baba-oğul hikayesi.baba-oğul ilişkileri hep diğerlerine göre daha farklı,tam olarak ifade edilememesine rağmen derin bir bağı bulunur.bu filmde sadece baba'nın oğlunu kurtarmak için yaptığı fedakarlık değil,genetik olarak geçen bir tür bağın da üstesinden gelme çabası var.tam anlamıyla baba-oğul hikayesi ve etraflarında gelişebilen bir aile draması izletebiliyor yani.

    aşağıda poltergeist ile karşılaştırmasını yapacağım,o yüzden poltergeist'i izlemediyseniz okumayın

    ---- insidious + poltergeist spoiler -------

    insidous'un poltergeist'i taklit ettiği kısımlar şunlar: orta halli bir ailenin çocuğuna ruhların musallat olması,çocuğun öbür boyuta çekilmesi,ailenin bu işi daha profesyonel-teknik anlamda yapan kişilerden yardım alması(özellikle kameramanlar ve kadın tipleri çok benziyor) filmin sonunda kurtulunmuş sanılan ruhun yeniden atak yapması...

    insidious'un poltergeist'ten farkı bir kere aynı evde kalmaya devam etmek gibi bir senaryoda zorlama hareketlere girmiyor.bu konuda daha gerçekçi.

    ikincisi kızın kaçırılması olayı daha çok yer altındaki mezara bağlanmış poltergeist'te.burda ise yukarda belirttiğim gibi aile draması ve yeteneğe bağlanıyor.

    insidious'un en önemli artısı boyut geçişini görsel olarak göstermek.patrick wilson'un boyut geçişi anı izlediğim en iyi sahnelerden biri.adamın ''yok olmuyor'' diye yerinden kalkıp kendini görmesi ve kadının ona konuşması sahnesinin vuruculuğu bile +1 puandır benim için.insidous'ta bu tür ufak ayrıntılarda kazanıyor.poltergeist'te ise böyle birşey yok.sadece kadının girdiğini ve kızıyla çıktığını gördük.zaten insidious bu açıdan çok daha geniş bir çerçevede bakıyor olaya.

    gelelim poltergeist konusunu daha çok yer altındaki mezarlar; bunu da önceden para için mezarların üstüne evlerin dikilmesine,hatta adamın kazandığı paranın kızına verdiği zarar üzerinden bir kapitalist eleştiri kısmıyla sosyal içerikli bir film hüvviyeti kazanabiliyor.hani yapımcısının spielberg gibi bir statükocu sistem adamı olduğunu düşünürsek ancak bu kadar olabilir.

    poltergeist'i daha çok ön plana çıkartan şunlar; orjinal fikri olması dolayısıyla klasik-kült bir film olması ve konusunu sosyal içeriğe bağlayabilmesi.

    insidous ise bu fikri daha güzel ayrıntılarla işlemiş ve sosyal içerik yerine tam anlamıyla bir baba-oğul hikayesi koymayı başarmış.

    şimdi sinema yazarları-sinefil arkadaşlar eski filmleri sevdiğini,özellikle ucundan kıyısından bile olsa filmlerin bir tür eleştiri yapabilmesini sevdikleri malum.

    poltergeist'in söyleyecek bir sözü vardır doğru.insidous'ta ise bunun yerine baba-oğul ilişkisi.daha çok düşünce-hissiyat tercihi gibi.ben insidious'u daha çok sevdim yazdığım sebeblerden.hissiyat benim için daha ön planda,rasyonellik kısmını daha geri planda tutarım.

    korkutma kısmına gelirsek poltergeist'te o en son çocukların odasının önünü kapattığı hayalet şekli beni baya güldürmüştü.insidious'ta ise farklı boyuta geçiş görsel olarak üst düzey olmamasına rağmen tüylerimi diken diken etmeye yetti.çünkü ben hayalletten-şeytan'dan alışılmış korku ögelerinden çok bilinmeyen bir boyutsal durumla başa çıkmaktan hele ki eski bir psikolojik olarak baskılanmış konuyla savaşılmasından daha çok etkilendim.başta dediğim gibi korku kısmı biraz subjektiftir.

    benim izlediğim en iyilerden biri rahatlıkla insidious'tur.korku-gerilim filminde ruhani varlıklar üzerinden gitse de bilinmeyenlerini daha iyi ortaya koyabiliyor.bunu yenmek için de bir aile ve baba-oğul hikayesi yaratıyor,temel sebebi bu sanırım.ama sevmeyenleri de rahatlıkla anlayabiliyorum, yeterince açıklayıcı oldu sanırım.


    (ben senin bildigin yazarlardan degilim - 26 Ekim 2014 04:55)

Yorum Kaynak Link : insidious