Süre                : 1 Saat 47 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Temmuz 2005 Cuma, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Cinayet,Korku
Ülke                : ABD,Almanya
Yapımcı          :  Lions Gate Films , Cinerenta Medienbeteiligungs KG
Yönetmen       : Rob Zombie (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Rob Zombie (IMDB)(ekşi),Rob Zombie (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Sid Haig (IMDB), Bill Moseley (IMDB), Sheri Moon Zombie (IMDB)(ekşi), William Forsythe (IMDB)(ekşi), Ken Foree (IMDB)(ekşi), Matthew McGrory (IMDB)(ekşi), Leslie Easterbrook (IMDB)(ekşi), Geoffrey Lewis (IMDB)(ekşi), Priscilla Barnes (IMDB), Dave Sheridan (IMDB), Kate Norby (IMDB), Lew Temple (IMDB), Danny Trejo (IMDB), Dallas Page (IMDB), Brian Posehn (IMDB), Elizabeth Daily (IMDB), Michael Berryman (IMDB), P.J. Soles (IMDB), Deborah Van Valkenburgh (IMDB), Ginger Lynn (IMDB), Jossara Jinaro (IMDB), Chris Ellis (IMDB), Mary Woronov (IMDB), Daniel Roebuck (IMDB), Duane Whitaker (IMDB), Juanita Guzman (IMDB), Jordan Del Spina (IMDB), Kelvin Brown (IMDB), Glenn Taranto (IMDB), Mike Bellesfield (IMDB), Richard Epcar (IMDB), Kane Hodder (IMDB), Tyler Mane (IMDB), Steve Railsback (IMDB), John H. Tobin (IMDB), Robert Trebor (IMDB)

The Devil's Rejects (~ Vahset çetesi) ' Filminin Konusu :
Korkunç Friefly ailesi çılgınlık ve sapıklıklarına kaldığı yerden devam ederken, planları ansızın değişir. Son zamanlarda olan cinayetlerin baş şüphelileri oldukları için evleri polis tarafından basılır. Baskın sonucunda anne yakalanırken diğerleri kaçmayı başarır.Ailenin firari üç üyesi polisin onları asla bulamayacakları bir yer aramaya başlarlar. Kaptan Spaulding'in üvey kardeşi Charlie Altamont'ın boş lunaparkı onlar için idealdir. Peşlerinde intikam yemini etmiş Şerif Wydell, Teksas Rangers çetesi ve polis vardır


  • "sinemasal serbest çağrışımda sınır tanımayarak:(bkz: devil s advocate)ve dahi(bkz: devil s angels)"
  • "görsel kokain. türünün meraklılarının şikayet edeceği nerdeyse hicbir kusuru yok. ölmeden önce torunlara izletilecek şaheserlerden biri.(bkz: rob zombie'nin askerleriyiz)"
  • "türkiye'de "vahşet çetesi" adı ile gösterime girecek olan film. vizyon şansı bulabilmesi bile mucize.edit : yeni öğrendim. filmdeki kadın, aynı zamanda yönetmen rob zombie nin karısı."
  • "alabildigine fuck iceren filmler listesini toplamda 560 fuck kopartmada 5.13 fuck/dakika ile alt ust etmistir."
  • "bu filmdeki hicbir sapiklik beni sheri moon'un yonetmenin* karisi oldugunu ogrenmem kadar etkilememis ve kanimi dondurmamistir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    2005 yılı mahsulu abd / almanya ortak yapımı bir rob zombie filmi. "house of 1000 corpses 2" ve "house of 2000 corpses" isimleriyle de bilinir.

    müzik piyasasında kendine haklı bir ün edinen üstadın başka bir kulvarda (sinemada) koşturduğu ikinci at oluyor bu. çevirdiği ilk filmi -house of 1000 corpses (2003)- izlediğimizde gördüğümüz şu oldu; birçok hollywood filminin başına geldiği üzere, produktörlerin gazabına uğramış bir ilk film. bu ilk filmi izleyen birçokları gibi ben de filmden nefret etmiştim. (#8745753) ama devam filmini kendi imkanları ile çekeceğini duyuran rob zombie beni büyük bir beklenti içine sokmuştu ki bu beklentinin yersiz olmadığını filmi izledikten sonra açıkca gördüm.
    filmin konusunu, müziğini, şiddet dozunu, herşeyi bir kenara bırakın. (zaten bunlar hakkında yeterince yorum yapıldı.) bence finale doğru bir "çiftlikte işkence" bölümü var ki, bu bölümde yönetmen rob zombieizleyici ile oynamaya başlıyor, dahi bir yönetmen olduğunun/olacağının sinyallerini veriyor, sadece o sahneleri izleme lüksü için bile bu filme "çok iyi" diyebilirim. ne oluyor bu "çiftlikte işkence" bölümünde?

    --- spoiler ---

    filmin başladığı ilk andan itibaren (hatta ilk filmi düşünürsek o filmin başından beri) işledikleri birbirinden iğrenç cinayetler ile haklı olarak bütün antipatiyi (hatta daha da ileri giderek nefreti diyebilirim) üzerine toplayan karakterler (firefly ailesi diyelim), bu bölümün başlaması ile birden kurban durumuna düşüyorlar, ve o sahnelerin öyle ağdalı bir sunuşu var ki, yönetmen bütün gücüyle izleyiciyi firefly ailesi ile özdeşleşmeye zorluyor. ne kadar çabalarsak çabalayalım bu durumdan kendimizi kurtaramıyoruz ve o özdeşleşme tamamen gerçekleştiğinde şerifin boynunun kırılması ile kendimize geliyoruz. kendim için söyleyeyim: bir anda kendimi ekrana boş boş bakarken buldum. garip bir pişmanlık içinde filmi izlemeye devam ettim. yaşanası bir tecrübe diyorum ben...

    ---
    spoiler ---


    (uzuntu - 18 Eylül 2006 14:19)

  • comment image

    house of 1000 corpses ın devamı olmasına rağmen, ondan farklı ve bu nedenle de çok daha iyi olan film.. house of 1000 corpses, sadece bir şiddet filmi yapmak amacıyla, asmak kesmek kelle uçurmak modunda takılan ve bundan başka da pek birşey barındırmayan bir film iken, bu film merkezinde yine manyak bir şiddet olmasına rağmen, heyecan dozu yüksek akışıyla( özellikle çiftlikte ki son yarım saati) kendini seyrettiren, başarılı bir film.. güzel görüntüler, hoş müzikler ve tabi ki oyuncuların başarılı performansları da eklenince ortaya iyi bir film çıkıyor..

    biraz konusundan bahsedelim; firefly ailesi vahşi katliamlarına devam etmektedir.. birgün bir polis baskınıyla ailenin bazı üyeleri yakalanır.. kaçanlar önlerine gelenin ağzına sıçmaya devam eder, fakat kardeşi bu aile tarafından öldürülen ve bunun intikamını almak için yanıp tutuşan bir şerif peşlerindedir.. bu kovalamacayla olaylar gelişir..

    --- spoiler ---
    filmin sonlarına doğru hırstan kafayı yiyen şerifimiz, ailenin kaçan üyelerini yakalayıp bir eve kapatır. ve burda işkence yapmaktaki hünerlerini konuşturur.. yönetmen bu sahnelerde hafiften taşağını da geçer seyirciyle. artık ev yandı, kızı da şerif boğuyor derken; bir çaatt sesi ve şerifin boynu kırılır.. bundan sonra aaa kurtuldular kaçıyorlar dersiniz, araba yolda ilerler, arka müzik ve film bitiyor sanırken karşıdan polis arabaları çıkar ve silahlar patlar..
    ---
    spoiler ---


    (hoopak - 17 Ekim 2006 00:13)

  • comment image

    natural born killers tarzı gibi görünmesine rağmen bir fark olduğunu düşündüğüm önemli bir eksilk sanırım aşk ya da sevginin eksikliğidir.

    gerçi izleyeli birkaç ay olmasına rağmen rob zombie'nin kızını oynayan hatunun kalçasının güzelliği hala aklımda yer etmiştir. müzikleri ise gerçekten bir harikadır.


    (the raven - 25 Nisan 2007 19:17)

  • comment image

    izleyiciye ilk önce "haksız şiddete karşı uygulanan şiddet haklıdır" fikrini edindiren, ama bunu uç bir noktalara taşıyıp izleyicinin film esnasında kendisiyle çelişmesini sağlayan sanat eseri.

    birçok rob zombie eserindeki gibi (şarkı, film vs..) tanrıya ya da şeytana körü körüne ve sapkınca bağlı olmanın aslında çok da farklı şeyler olmadıklarını gösterir bize. zira biri "i'm doing devil's work" der, diğeri de "i'm going to kill you all in the name of the lord" , nedir ki hakikaten iki sapıklık arasındaki fark?


    (mortifera - 3 Temmuz 2008 14:42)

  • comment image

    oldukça sıradışı ve rahatsız edici bir filmle başbaşa kalmak isteyenler için bire bir. bir de rob zombie fanlığınız varsa kaçmaz. bu filmde beğendiğim şey görüntü, müziklerin filme uygulanışıydı. oyuncular gerçekten iyi, ama filmin film olduğunu size söyleyen, sırıtan tek karakter sheriff wydell olmuş gibi geldi bana.
    bu kadar güleceğimi ise hiç ama hiç düşünmemiştim. diyalogların bazıları hakikaten beni benden almıştır.

    --- spoiler ---
    sid haig in canlandırdığı captain spaulding karakterinin, anneyi tek yumrukla yere serdikten sonra çocukla konuştuğu sahne görülmeye değer.
    ---
    spoiler ---


    (bruegel - 23 Mayıs 2011 16:03)

  • comment image

    rob zombieye daha çok saygı duymamı sağlamış filmdir. onun diğer filmlerindeki gibi şiddet, cinsellik, kan, dehşet vs her vazgeçilmezi içermesiyle birlikte aile sevgisini tüm bu konularla birleştirebilme yeteneğine hayran etmektedir bizleri. o muhteşem soundtrackların etkisiyle de film boyunca kendinizi bu manyak, ruh hastası aileye sempati beslerken ve onlar deliliklere devam ettikçe sizin de sadistik bir zevk almaya başlamanıza neden olmaktadır. kısacası rob zombie sadist katillere karşı bir sempati yaratmak istemiş ve bunu başarmıştır. rob abimizin de güzeller güzeli zevcesini bu filminde de gözler önüne sermesi de ayrı bir güzellik katmıştır filme, kan ve cinayet temaları size itici gelmiyorsa izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.


    (kurbanlik koyun - 7 Haziran 2012 10:07)

  • comment image

    türkiye'de "vahşet çetesi" adı ile gösterime girecek olan film. vizyon şansı bulabilmesi bile mucize.

    edit : yeni öğrendim. filmdeki kadın, aynı zamanda yönetmen rob zombie nin karısı.


    (kumrengi - 26 Eylül 2005 03:31)

  • comment image

    ilginc, ilginc oldugu kadar katlanılması zor sahneleri olan bir film. ama sinema kalıplarının dışına çıkan ve yer yer ic ice gecen iyi-kotu tanimlamalari biraz natural born killers tadı almamı sağladı. izlenebilir ama dikkatli olmakta fayda var.


    (radius - 17 Ekim 2005 15:43)

  • comment image

    tanrı korkusunun insan üzerinden kalktığı zaman, insan beyninin yaratıcığılığının hayvani içgüdülerin vahşiliyle birleşip vahşetin boyutlarının ne derece ileri gidebileceğini anlatan bir rob zombie filmi. tutkuların, arzuların özgür kalması bu filmin ana teması. çok başarılı ve alışılmadık bir bakış açısı yakalanmış filmde. bu filmin izleyiciler tarafından kabul edilip edilmeyeceğini bilemiyorum ama sinema tarihine geçecek bir kurguya sahip olduğunu düşünüyorum. tüm oyuncuları başarılı performanslarından dolayı da kutluyorum. ve tabi ki tebrikler rob zombie..


    (blackhir - 20 Ekim 2005 21:31)

  • comment image

    sağlam bir mideye sahip olanların izlemesi yerinde olacaktır. zira, kabuslara bile konu olamayacak denli sapıklıklarla dolu bir film bu. şüphesiz beğeneni, "vay anasını" diyeni olacaktır, olmuştur da bilemiyorum. bildiğim tek şey, filmi kendi adıma izlenebilir kılmak için bir gayret sarıldığım diyalogların bile fos çıktığı...

    --- spoiler ---
    kafa parçala, taciz et, küfür savur, adam bıçakla, yetmedi deş, korkut, öldür, öldürmekle kalma ceseti şekilden şekile sok, iç, çek, sıç, geber.
    ---
    spoiler ---


    (antrakt - 24 Ekim 2005 23:15)

  • comment image

    filmden aklimda kalan tekerlememsi. yamulduysam duzeltin..
    chinese japanese
    dirty knees
    look at these

    ayrica hakkinda yazilan entryleri okuduktan sonra kendimi midesizlikle sucladigim film. gayet de rahat seyretmistim. sadece resimlerine bakmistim zaten*. (bkz: anladin sen onu)

    edit: special thanks to klustwu ukaga


    (pec - 27 Ekim 2005 21:26)

  • comment image

    house of 1000 corpses tan sonra rob zombie kendisini %100 geliştirdiği film.house of 1000 corpses ta ilk heyacanın getirdiği herşeyi bir arada yapma isteği yatışmış rob zombie sineması varlığını hissettirmeye başlamış gibi görünüyor.
    korku filmlerinde inandırıcılığı sıfıra indiren dijital efektlerden uzak durulması, filmin ne istediğini bilerek çekilmesi, oyunculuklar, mekan, müzik seçimi, 70 ler havası veren kostüm ışık ve filtre oyunları filmi iyi bir korku filmi diyebileceğimiz şekle sokuyor.kendi adıma çok şaşırdığımı söyleyebilirim.ancak filmin bir devam filmi olması senaryo ile ilgili bir takım beklentiler oluşturarak bazı soru işaretlerini havada bırakıyor.ama devam filmi olmadan belirli karakterlerin yeni maceraları olarak bakıldığında film daha bi keyifli izlenebiliyor.
    korku sinemasında bir döneme adını veren wes craven ın ilk filminin the last house on the left olduğunu düşünürsek, rob zombie sinemayı hayat checklist inde yapılacaklardan biri**** olarak görmüyorsa house of 1000 corpses ve the devil s rejects bizi yeni filmleri adına büyük beklentiler içine sokuyor.

    alice cooper ın rob zombie nin müziği için yaptığı aşağıdaki yorumlarına benzer yorumlar çok yakın zamanda rob zombie sineması için de yapılacak gibi duruyor :

    watching a zombie concert is like seeing every drop of ink coming to life in a tatoo parlor...frank zappa once told me "its simply this .either you get it or you dont".rob gets it.
    to be able to balance lyrics, sonics, visuals, humor, horror and make it work.few can do that.
    he has the uncanny ability to write musically clever hooks like "living dead girl" and "never gonna stop" with a heavy handed industrial bottom which few others can match.anyone that would even think about writing a song about herman monsters racing car dragula is allright in my book.rob is a true rock monster.there arent many of us left.so shut off the lights light a candle turn up the volume and be prepared to travel in to the nightmare that is rob zombie.


    (kage - 7 Aralık 2005 18:28)

  • comment image

    --- spoiler ---

    film özellikle senaryo ve diyalog bazında epeyce sikko olsa da, rob zombie'nin filmde yere verdiği aktörlerden biri ilginçtir. bu aktör tom towles oluyor. towles, daha evvel henry portraits of a serial killer filminde, henry'nin yandaşı bir diğer katil olan otis'i canlandırmı$tır. the devil's rejects'de ise george wydell rolündedir. george wydell'i öldüren ise otis'tir...

    "şimdi müjde hanım av avken sonra av avcıya dönüşüyor sonra av yine avken ava.." - haşmet asilkan

    ---
    spoiler ---


    (lem - 23 Şubat 2006 04:08)

  • comment image

    bu filmdeki hicbir sapiklik beni sheri moon'un yonetmenin* karisi oldugunu ogrenmem kadar etkilememis ve kanimi dondurmamistir.


    (winters - 21 Mayıs 2006 12:41)

  • comment image

    spoiler hem de fena halde spoiler, sonunu söyledim filmin, o derece.

    sevmedim ben bu filmi. korku filmi değil. gerilim filmi değil. bi tane şerif var, herif şeytan gibi. öbürlerinden şeytan bile illallah demiş, öyle beter tipler. ama birbirlerini çok seviyolar, falan filan. ee? ne bu? natural born killers geliyo tabi hemen akla, çok eğlenceli bi filmdi çünkü bi video klip silsilesiydi o film. çünkü iki eleman tripten tribe giriyorlardı, bunu düz bir hat üzerinde anlatmak saçma olur zaten, adamların kafalarına göre dünyaları da değişiyodu. buna bir de süper müzikler ekleyince onlarla beraber bi gezinti filmi oluyodu ki bu da eğlence demek. ama bu film sadece sinir bozucu. şiddetin karikatürize edilmesi zaten kesinlikle itici bulduğum birşey. e bu zaten natural born killers'da allahına kadar vardı di mi? natural born killersın "iyi" bir film olduğunu bile söyleyemeyiz zaten. sadece eğlencelidir. muhtemelen tarantino da stone'a bu yüzden kızdı. ha evet, tarantino'yu da sevmiyorum ben. katillerin kendi aralarında ne kadar matrak ve konuşkan insanlar olduğunun anlatılmasından hoşlanmıyorum. ama hadi buna da "bir derece" diyelim ve filmimize gelelim. yazının başında bu bir korku filmi değil, gerilim filmi de değil derken filmin ne bok olduğunu bulamamıştım ki buldum. sıkı durun, bu bir aile filmi ya! yemin ederim ki öyle. bu filmin kötü adamı hırslı, domuz suratlı şerif. seri katil aile ise birbirlerine ölümüne bağlı, savaşkan ve kahraman bi aile. filmin sonunda kahramanca çarpışıp ölüyor bu aile. zaten bütün film boyunca da satanik klanımızın birbirine sevgi ve mutlulukla bağlılığı işleniyor. bi de kurban aile görüyoruz filmde, onlar ezik mesela, gariban amerikan halkı onlar. kahraman olmak isteyen ama hiç bi zaman olamayacak zavallılar, beri tarafta bizim satanist aile iplerinden tamamen kurtulmuş bi halde, niye, çünkü korkuyu yenmişler, vay anasını. imdb'de bir yorum var, "this movie isn't just bad, it's evil." diye. hayır bad bir film değil, ama korkarım evet ki bu film evil. bence seri katil gerçeğini bi halt da yansıtmıyor bu film. abuk sabuk canavar hikayeleri anlatırken "oh baby, it's human nature, oh yeah" muhabbeti yapılmasından tiksiniyorum.
    yönetmen bir korku filmi fanatiğiymiş, bunu öğrendik. nasılsa işi olmaz bu siteyle, gönül rahatlığıyla yazabilirim, bence kafayı harbiden sıyırmış bu herif. bu boktan filmi de sapık egosunu tatmin etmekten başka bi amaçla çektiğini hiç zannetmiyorum. belli ki korku filmi karakterlerini de çok seviyor, en yakın arkadaşları onlar olmuş bu dünyada. filmde it'teki gibi bir palyaço ve bir adet freddy var. ikisini de alıp gerçek hayata yerleştirmiş bay zombi. birisini yiğit bir aile babası yapmış, birisi de sadık bi akraba mı ne bok artık bilmiyorum, ucubelerden bi tanesi. zombinin hayal gücüne hiçbir diyeceğim yok, zombinin hakkını zombiye teslim ederim. filmi iyi çekmiş. vahşi batı ve onun kötü şerifine karşı kafa derisi yüzen kızılderililerin bayrağını seri katillere teslim etmiş kafasız zombi. kötü şerif gibi hırsları için de öldürmüyorlar üstelik. filmin başındaki yazıya ve anonsa da dikkat edin lütfen. palyaço babanın parmaklarında harf dövmeleri var, love yazıyor love. çakal zombi nasıl da yiyor izleyiciyi be. işkence ederek öldürdüklerinin cesetlerine sarılıp uyuyan sempatik satanistlerin zalim avcısı şerif ise ağzından köpükler çıkarak tanrı tanrı diye bağırınıyor.

    http://www.allserialkillers.com/jwgacy.jpg

    bu linkte gerçek bir seri katilin resmi var. charles manson romantiği zombinin filmindeki hiçbir sempatik seri katile değil ama bıyıkla düşünürseniz şerife bayaa bi benziyor. rob zombie’nin sevimli göstermek için kıçını yırttığı bu insanlar gerçekte bi halt değillerdir. beyinlerindeki vicdan, merhamet vs. bölgeleri tamamen yanıp yokolmuş ucubelerdir sadece.

    uzun lafın kısası satanist bu film. ama mel gibson'a tercih ederim zaten zombi tam da bundan faydalanıyor.

    edit: ellerinden öpüyorum rob zombie'nin. aile kurumu bundan daha iyi anlatılamazdı. sosyoloji dersi niyetine izlenmesi lazım.


    (magdalena - 28 Mayıs 2006 05:09)

  • comment image

    koskoca bir ohannesburger.siddet filmi diye bir cesit vardi ama vahset filmi diye birsey yoktu.rob zombie denen arizali abi,seyirciyi kan golune sokup cikartip birde ustune kusuyor.david lynch filmlerinde bile goremeyecigimiz tipten texas li psikopatlarin arasinda kipkirmizi ve simsiyah renklerde bir sadizmin doruklarina cikip asagi bir turlu inemiyoruz.
    iyi ya da kotu ama bence benzersiz..

    kult + vahset + delilik + psikopati + birazda sinema = the devil s rejects !!!


    (mascara - 23 Temmuz 2006 00:57)

Yorum Kaynak Link : the devil's rejects