studio ghibli'nin yakın zamanda duyurusu yapılan son uzun metraj filmi. filmin konusu türkiye'de aşırıcılar olarak yayınlanan the borrowers filminin de uyarlandığı aynı adlı romandan alınmış. hayao miyazaki filmin yönetmenliğini yapmasa da senaryosunu hazırlamış ve bu nedenle romandan uyarlama bu filmin miyazaki'nin hayalgücüyle süslenmiş çok farklı bir versiyonunu izleyecek olmamız muhtemel. film romandakinin aksine, günümüz japonya'sında, hatta studio ghibli'nin yakınlarındaki bir semtte geçtiği söyleniyor.

hadi bakalım bekliyoruz.

(battuta - 21 Mart 2010 22:20)

duyulduğu zaman insanın tüylerini ürpertip böyle insanı bambaşka moda sokan şarkıları ve film içi müzikleri olsun, en ince ayrıntısına kadar çizilen akıcı animasyonlarından tut, insanı bambaşka diyarlara götüren klasik ghibli hikayesi ile bambaşka bir film olmuş bu film. insanın bir zamanlar, sadece küçük iken hayal ettiği, en önemlisi bir zamanlar hayal edebilme yetisine sahip bu yetişkin insanları, sahip olduğu eşsiz atmosferi sayesinde o fantastik hayal dünyasına geri götüren müthiş bir yapıt ve tekrar dediğim gibi ghibli klasiği. özellikle yetişkin insanların izlemesini tavsiye ediyorum çünkü bu filmi teyzem ile izlerken baya bir duygulanıp, film sırasında benden daha çok heyecanlandı. o yüzden insana yaşattığı duygular apayrı bu filmin. son olarak hayal mayal hatırlarım, küçükken yaz aylarında gittiğimiz kır evinde, ben daha beş yaşındayken bu küçük insanları gördüm desem bana deli derler mi bilmiyorum ama her ne kadar fantastik diyarın elementlerini taşısa da bu film, ben kişisel olarak minik insanların varlığına inanıyorum. çünkü bazen evde durduk yere kaybolan çeşitli eşyaların başka bir açıklaması olamaz. ya şeytan veya başka bir şeyler ya da bu minik insanlar. ayrıca neden filmin türkçe ismi aşırıcılar olmuş orada birazcık takıldım doğrusu. filmde bile kendileri "biz insanların ihtiyacı olmayan ama bizim kendi ihtiyacımız olan eşyalarını ödünç alıyoruz onlardan" diyorlar. aşırıcılar diyince insan ister istemez hırsız gibi düşünüyor. daha güzel bir türkçe film başlığı düşünülebilirdi ama yine böyle de güzel olmuş ^*. bu arada filmi orjinal fansub versiyonu ile tavsiye ederim. türkçe ve normal rip çevirilerine ise bulaşmamanızı. . .

(toutaku - 8 Temmuz 2011 03:50)

türkçeye aşırıcılar olarak çevrilen, son derece hoş bir studio ghibli filmi. aşırıcı adı verilen ve yaklaşık 10 cm boyunda olan, insanların evlerinin altında yaşayarak, insanlardan aşırdıkları yiyecek ve malzemelerle hayatını sürdüren küçük insanlarla; 12 yaşındaki sho'nun arasında geçen hikayeyi anlatıyor. mary norton'un aynı adlı kitabından uyarlanmış; senaryosunu ve yürütücü yapımcılığını hayao miyazaki yapmış.

(tardy - 15 Temmuz 2011 09:37)

konu işleyişi itibariyle zayıf kalsa da muazzam çizimleri nedeniyle izlerken sık sık durdurup kare kare detayları yakalama yarışına girebildiğiniz studio ghibli yapıtı.
ayrıca sürekli kaybolan çorap teklerinin nereye gittiğini de anlamış oldum. kullanmadan önce yıkamayı unutmasalar bari.

(polkadot - 4 Ağustos 2011 17:16)

hayao miyazakinin yönetmenine selam verip kolay gelsin bilader dediği filmleri bile izleyecek kadar hastası olan beni çok fazla kesmedi ama, miyazakisizliğe bir yudum su oldu. o bile yeter. usta neden film yapmıyorsun yaa.

(arnatuile - 7 Ağustos 2011 19:15)

ghibli ve miyazaki denilince anime dünyasında zaman durur ve farklı bir zaman başlar.

sprited away (ruhların kaçışı), princess mononoke (prenses mononoke) gibi başyapıtlara imza atan ghibli’den yepyeni bir kitap uyarlaması.

marry norton’un “the borrowers” (ödünç alıcılar / aşırıcılar) kitabı 1997'de sinemaya uyarlanmıştı ama ne yazık ki sıradan bir komedi filminden öteye geçememişti. ghibli ise bu kitabı ele alıp baştan yaratmış.

güzel bir hikaye ghibli’nin çizimleri ve ghibli’nin dünyasında hayat bulmuş. ghibli’nin eserlerinde her zaman aynı mükemmel tadı bulmak mümkündür.

aşırıcılar çevirisi pek bi rahatsız edici olmuş bana göre ama yapacak birşey yok tabi ki...

--- spoiler ---

kalbinden rahatsız shou adlı genç çocuğun ödünç alıcılar olarak kendilerini tanımlayan küçük insanlardan biri olan 14 yaşındaki arrietty‘i görmesi ile hikayemiz başlar. shou, arrietty’i incitmek istemeyecektir, onu arkadaşı gibi görecektir ancak her insan aynı değildir.

--- spoiler ---

ghibli seviyorsanız ve tek oturuşta bitirecek birşeyler arıyorsanız hemen izleyin derim.

(mrtakdnz - 20 Ağustos 2011 23:34)

o mükemmel tema parçası yani filmin sonunda çalan parçayı her gün dinlemez isem işte o günüm berbat geçiyor arkadaş. bu kadar mistik ve tüyleri diken diken eden bir şarkı olabilir mi yahu? kısacası soundtrackleri kulakta ve bünyede orgasm yaratan mükemmel bir ghibli harikasıdır.

arrietty'nin şarkısı, japonca versiyonu: http://tinyurl.com/5vxfdtq (japonca versiyonu her zaman tercihimdir).
bu da ingilizce versiyonu bu güzide parçanın. melek gibi sesi var şarkıyı söyleyen hatunun ya: http://tinyurl.com/6buqfuy
son olarak bu da enstrümental versiyonu. pek bir leziz, pek bir şahane: http://tinyurl.com/ckjhnyl

banus olaraktan şu ost'yi (sho's song) de paylaşmasam bir tarafım büyür (filmdeki favori soundtrack'im sonuçta hehe): http://tinyurl.com/96ubz9u ama enstrümental versiyonu daha çok hoşuma gidiyor http://tinyurl.com/9yp4ovj

(toutaku - 7 Ekim 2011 14:36)

bir yönetmenin ilk filmi olmasına rağmen 7.5 milyon kişinin izlemesi ile japonya tarihinde all-time record olayına imza atmış ilk filmiyle sayın hiromasa yonebayashi.

(literally dead - 16 Şubat 2012 22:11)

"arigato ve sayonara" nidalarıyla uğurladığım japon animasyonu. aşırıcılar diye çevrilmiş türkçe'ye, pek sevdim adını. aşırmak çalmak değil çünkü. başkasına ait olanlara göz dikmek de değil. filmdeki küçük aşırıcımızın da dediği gibi; ödünç alıyorlar sadece. yetecek kadarını, ufak ufak, az az. küçükken aşırdıklarımızın masumiyeti düşüyor benim de içime ister istemez. yüzümde çiçekler açıyor, geçmişin renkleri bir anda üzerime sıçrıyor. tüm bunlar olup biterken, ağzından ve notalarından bal damlayan cecile corbel de, o mükemmel, eşsiz, hayal gibi film müzikleri ile dolduruyor boşlukları. geriye, yine yeniden, arigato demekten başka bir seçenek kalmıyor.

enfes film müzikleri için;

http://soundcloud.com/…emotional-ost-karigurashi-no

(dolls - 21 Şubat 2012 14:20)

çok güzel filmdi öncelikle onu söyleyeyim, yakın zamanda japon anime filmlerine bir ilgim arttığı için sadece afişine bakarak izlemeye karar verdiğim bir filmdi ama boşa umutlandırmadı. beklenti nedir bu filmlerden bilmiyorum ama bence her şey çok yerli yerinde örülmüştü.

--- spoiler ---

sho'nun hasta bir çocuk olması, arrietty'nin az kişi kalmalarına karşın yaşama azmi falan çok güzel işlenmiş. bazı yerlerde sho koşarken bir terledi garibim baya üzdü beni ölür bu çocuk şimdi kesin diye ama allahtan olmadı öyle bir şey (oy ben onun indigo saçlarını seveyim ya).

tabi bizim kız az kişiler diye spiller'a kaldı, çok açık ortada ama napalım işte kader be arrietty!

--- spoiler ---

bunların dışında herkes söylemiş ama müzikler gerçekten bir harikaydı, bence filmin en çok duygu uyandıran ve akılda kalmasını sağlayacak şey yerli yerinde verilen müzikler ve bazı sahnelerde çalmış olan şarkıdır. çeviri olarak kim neyi kullanarak izledi bilmiyorum ama benim izlediğim filmin çevirisinde sondaki şarkının da çevirisi yapılmıştı, şükela oldu açıkçası anlamını da öğrenmek.

olur da hani japon anime filmleri vardır aklınızda izlenesi, çekinmeyin yakın mesajınız var game of thrones altın rengi ışığımı.

(fragile psykhe - 6 Mart 2012 15:46)

filmle ilgili gozume carpan kucuk bir detaydir: asirilmis mektup pullari arietti'nin ailesiyle yasadigi evde cercevelenerek tablo olarak kullaniliyor. asirilan satranc tasi (at) da evin dekorasyonu icin kullanilmis. asilzadelerin evlerindeki sovalyeleri hatirlatti ve guldurdu.

(pis pisi - 11 Nisan 2012 21:16)

ben bunun müziklerine bayıldım!

çok güzeldi yahu..hikaye, karakterler, çizimler hepsi güzeldi..

--- spoiler ---
arriety ile sho'nun naif ve güzel hikayesi..yalnız şunu belirtmeden geçemeyeceğim ki sho'ya ne olduğunu öğrenemeden bitmiş olması üzdü beni.."ne oldu kalp ameliyatı, yaşıycak mı doktor?!" diyemedim, diyemedim!
--- spoiler ---

(alwayssleepy - 31 Temmuz 2012 16:56)

bir kesme şekerin ne derece değer taşıdığını gösteren ve izledikten sonra kesme şekerlere her baktığınızda garip garip gülümseten, şeker gibi tatlı bir film. arietti'nin kıyafetinden minicik mandal tokasına, toplu iğneden aşırma kılıcına (ki, insanın aklına direkt arya stark ve "needle"ı geliyor o kılıcı görünce), rengârenk odasına ve evine, öyle güzel detaylarla süslü ki... her izleyişte ayrı bir detaya takılıp mest oluyorsunuz. ve haru ile kediciği karşılaştırınca, insanoğlunun bazen bir hayvancık kadar insaflı olamadığını düşünüyorsunuz esefle.

(martin jacques mystere - 1 Ağustos 2012 17:57)

meditasyon gibi bir film. insanı öyle güzel bir dinginliğe sürüklüyor ki...

(tmain - 14 Ağustos 2012 23:53)

http://wigglytuffs.tumblr.com/…gged/mygifs:arrietty

(patik - 28 Kasım 2012 09:10)

miyazaki şaheserlerinden biri.bir diğeri için de mimi wo sumaseba adlı eserine bakılmalıdır.nasıl mükemmel çizimlerdir onlar öyle.miyazaki nin bu zamana kadar çizmiş olduğu en mükemmel animedir sanırım.detaylarda kayboluyor insan adeta.film çekilse bu kadar detay kullanılamazdı sanırım.üşenmemiş hepsini çizmiş.bir de bu anime 90 dakika.
konusu diğer animelerine nazaran şaşırtıcılığı ve hayal gücü açısından daha sönük.insan sönük demeye utanıyor ama diğer eserleriyle karşılatırınca böyle.yine de çok çok güzeldi.beğenerek değil bayılarak izledim.
miyazaki eserlerinde özellikle kedilere bayılıyorum.hemen hemen her animesinde kullanıyor.the cat returns adlı eserini izleyerek miyazaki kedi çıldırması yaşabilirsiniz.gerçi hiç biri kiki's delivery service teki jiji nin yerini tutamaz gönlümde.ama bu animedeki kedi de gayetten sempatimi topladı.
şarkıları bile muhteşemdi.dinlemek o kadar keyf verdi ki.
sadece sonu biraz şaşırttı.miyazaki eserlerini genelde daha net bir sonla bitirirdi.biraz belirsiz bitirdi.

(meds - 28 Şubat 2013 20:49)

cocugum olursa ve olursem, velayetini miyazaki amcaya versinler.. oyle naif, oyle cocuksu filmler yapiyo ki bu adam, bazen kardesimi uyurken gorunce nedensizce gozlerim dolar; bu adamin filmleri ve dunyasi da o hissi yasatiyo bana..

cocuguma miyazaki serilerini alicam.. aptal saptal cizgi filmlerle sikmicem kafasini..

(semrin - 28 Haziran 2013 01:50)

çizimleri hayran bıraksa da konusu itibariyle zaman zaman sıkıcı olan film.

(shezo - 1 Temmuz 2013 21:16)

miniminnak bir dünyadan, uzak geçmişimin tatlı hatıralarına bakan bir anime..

o kadar naif çizgiler, o kadar incecik detaylar, o kadar ayrıntılı arkaplan çizimleri var ki..
"sanat eseri" diyeceğim ama bu kelimenin ciddiyetli ağırlığı altında ezilmeyecek kadar coşkulu ve çocuksu..

(bkz: ölmeden önce izlenmesi gereken filmler)

(sahlanankoc - 25 Aralık 2013 09:58)

güzelliği üzerine önceki entrylerden farklı ne söylenir, bilemediğim anime.. lakin bu akşam arryetty's song'u tek şarkılık bir şarkı listesi yapmışken, film hakkında illa ki bir şeyler söyleme ihtiyacı hissetim.

detaylı, fantastik bir dünya oluşturulmuş ve bu güzel mekanda sade bir konu işlenmiş. ne detaylardan, ne de konudan kopmadan harika bir 90 dk geçiriyor insan; şahsen 10 cm'lik dünyanın var olma ısrarı ve hatta bu 10 cm'lik dünyada çayın çaydanlıktan fincana fizik kurallarına uygun akışı bile izlemeye değer geldi bana.

yazar, yapımcı, çizer, yönetmen, müzisyen hepsine imrendim açıkçası.

(maria elena diye bilirler - 9 Ocak 2014 23:50)