Süre                : 2 Saat 4 dakika
Çıkış Tarihi     : 21 Ekim 2015 Çarşamba, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Drama,Romantik
Taglar             : Fransa,Başlığı kadın yönetmen,Rehabilitasyon Merkezi,Kayak kazası
Ülke                : Fransa
Yapımcı          :  Les Productions du Trésor , StudioCanal , France 2 Cinéma
Yönetmen       : Maïwenn (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Etienne Comar (IMDB)(ekşi),Maïwenn (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Vincent Cassel (IMDB)(ekşi), Emmanuelle Bercot (IMDB)(ekşi), Louis Garrel (IMDB)(ekşi), Isild Le Besco (IMDB), Chrystèle Saint Louis Augustin (IMDB), Patrick Raynal (IMDB), Paul Hamy (IMDB), Djemel Barek (IMDB), Slim El Hedli (IMDB), Lionnel Desruelles (IMDB), Laetitia Dosch (IMDB), Félix Bossuet (IMDB), Giovanni Pucci (IMDB), Michael Evans (IMDB), Vincent Nemeth (IMDB), Hervé Temime (IMDB), David Van Der Beken (IMDB), Patrick Peyromaure (IMDB), Michelle Gomez (IMDB), Jean-Louis Hauguel (IMDB), Alexis Bacquet (IMDB), Vincent Colombe (IMDB), Thibaut Evrard (IMDB), Aymeric Dapsence (IMDB), Manon Rony (IMDB), Olivier Collin du Bocage (IMDB), Lola Norda (IMDB), François-Marie Banier (IMDB), Géraldine Bintein (IMDB), Elise de Beer (IMDB), Frédérique Giffard (IMDB), Antoine Aussedat (IMDB), Romain Sandère (IMDB), Alexandre Braun (IMDB), Ambroise Colombani (IMDB), Constance Debré (IMDB), Sabrina Goldman (IMDB), Delphine Jaafar (IMDB), Florian Lastelle (IMDB), Xavier Nogueras (IMDB) >>devamı>>

Mon roi (~ Prensim) ' Filminin Konusu :
Geçirdiği tehlikeli bir kayak kazasının ardından uzun süreli bir rehabilitasyon sürecine giren Tony Jézéquel (Emmanuelle Bercot), Georgio Milevski (Vincent Cassel) ile yaşadığı tutkulu aşk hikayesini yeniden hatırlayıp o günlerini gözden geçirmek için bol miktarda zaman bulacaktır.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:Best Actress





Facebook Yorumları
  • comment image

    daha önce maiwenn le besco filmi izlememiştim. yönetmenin tarzını çok beğendim. oyunculuklar muhteşemdi monica bellucci nin eski eşi vincent casselde cannes ödüllü emanuelle bercotda filmin hakkını vermişler. filmin uzun olması eleştirisine katılmıyorum. festival kapsamında aralıksız izlememe rağmen bi an olsun sıkılmadım.
    ama beni etkileyen her şeyin dışında filmin konusu... öyle etkileyici ve gerçek ki hemen izleyiciyi içine alıyor. söylenen her söz bi yaraya dokunuyor. tony'de tam anlamıyla kendimi buldum ve yaşadıklarından korktum filmin etkisinden iki gündür çıkamıyorum.. filmin metaforlarla yüklü olduğunu falan düşünmüyorum düz içten ama buna rağmen insanı düşüncelere boğan bi filmdi.. söyleyeceklerim bu kadar sayın yargıç.


    (psychopis - 5 Mart 2016 23:20)

  • comment image

    peşin şerh: spoiler içerebilir.

    filmde metafor yok, her şey gayet yalın lakin tony'nin, filmin başındaki (kurguya kurban giden o saçma sapan) psikologlu sahnede insanın dizi ve ruhu arasında kurulan bağa da gönderme yaparak dizini ikinci kez sakatlaması, bir nevi dizi iyileşirse georgio'dan kopacağını düşünerek hasta ruhunu da iyileştirmek istemediğini simgeliyordu.

    (bkz: ayrılamayız biz tutkumuz var)


    (hietzsche - 17 Ağustos 2016 14:10)

  • comment image

    çok aşık bir kadının aklından neler geçer, içinde neler yaşar sorularının yanıtını veren film. tony'nin yaşadıklarında kendinden bir parça görmeyecek 25+ kadın olduğunu sanmıyorum. biz de üç kız arkadaş "bakalım kendimizden neler bulacağız" diye girip, çıkışta yarım saat boşluğa bakarak kendimize gelmeye çalıştık. çok sevip çok incinmiş her kadının ve o kadınları inciten tüm georgioların izlemesi gereken filmdir.


    (miranda hobbes - 2 Eylül 2016 01:25)

  • comment image

    dün akşam kardeşimle beraber izmir fransız kültür de gidip mest olup döndüğümüz filmdir

    hastası olduğum vincent i koca ekranda dakikalarca izleyecek olmak beni daha yorgun argın halimle filme çekiyordu

    ne güzel başladı film, ilk sahnede george u gördüğüm haliyle bile etkilendim, o saniyede. direkt kadının yerine koyabildim kendimi, bu hissi yaşamak hiç zor olmadı, hatta ilerleyen sahnelerde resmen ben tony dim. eski sevgililerim de zaten hep george du. arada kardeşim beni dürtüp bütün sevgililerinin özetini izliyoruz dedi.

    neyse efendim spoilerlarla başlayalım;
    film başladı, ilk sevdiğim şey tanıştıkları akşam bizimkilerin sabaha kadar o güzel masada ettikleri sohbetti. sonra buluştular, tony güzel bir kadın değil bence ama çekici, zaten george da onun bir şeylerinden ayrı ayrı etkileniyor, o tutku kolay değil. makyajsız dürüst bir çekiciliği var, zeki, değer gören sözü dinlenen bir tip. george hakkında objektif bir yorum yapmaua çalışıcam, çünkü gerçek hayatımda böyle bir adamdan direkt etkilenen kadınım ben. adam zevk sahibi, özgüven tavan ve başımızı döndüren bir çekiciliği var.
    bu iki insanın tutkusu, aşkı, evlenme sahnelerindeki bakışlar, uyumaları falan ne sayarsam sayayım hepsi aradığımız şeyler. senden çocuk istiyorum dediği sahne mesela. bir kadın olarak içimde kelebekler uçtu orada sanki, ben tony nin yerine mutlu oldum. adam gezdim dolaştım ama sende duruldum, senle çocuk yapalım diyen bir adam haline geliyor. bak bu ilişki bir yerde patlayacak ama yumuşak patlasın derken o nefret ettiğimiz kız hadisesi büyüyor. neymiş efendim bizimle yaşasın mıymış? bizim o koca salon aynı anda ohoooo yu çekti. filmin artık sabır taşırma yerlerini izliyorduk. adam geliyor, gidiyor, gözlerine bakıp 2 çift laf ediyor, tony eriyor. kızamıyorum ben de yaptım aynısını, giden adamı seviyorsan sana dönsün diye o yalanları duymuyorsun bile. bir de hatun bu arada hamile tabi. kadının o süreçte kullandığı ilacın, çektiği çilenin haddi hesabı yok
    ama bebeğim george geliyor, esiyor gürlüyor dönüyor tekrar. yok kendine ayrı ev açmış, şaraplar dizilmiş, birlikte sadece güzel vakitlerini geçireceklermiş.
    yok yanında yatan kadını bilmiyormuş, onu hiç aldatmamış. gözüne gözüne sokuyor kadının hikaye, ama hep affedebiliyor di mi?
    ilişki, aşk nerden nereye geliyor. adam seni yağmurda yolda indirip basıp gidebiliyor. ama aynı adam seni görmek için kapını kırıp "sevdiğim kadını göremeyecek miyim" diyor

    eczane sahnesni de es geçemem. bayıldım, bir adam işte böyle sevmeli dedim

    neyse kendimi gördüğüm bir film olduğu için biraz daha yaşayarak izledim, biraz daha etkilendim, aklıma geldikçe editlerim.

    ama şansınız varsa oturup sinemada dünyadan elinizi eteğinizi çekip bu filme 2 saatinizi ayırın


    (yuzmebilmeyenbalik - 19 Ekim 2016 08:36)

  • comment image

    filmin akışını beğendim. aşk hikayesi değil. tutku girdabına kapılan bir ilişkide kişilerin birbirlerini karşılıklı tüketişi var.

    vincent cassel ağbimize uzun saç yakışıyor. filmin başı ile sonunda bariz 10 yaş fark var. emmanuelle bercot'nun ise duru bir güzelliği, fransız kadını alımlılığı var. huzuru bulduğu son sahnede daha bir güzel gözüktü gözüme. tüm filmde neredeyse sıfır makyaj ile oynadı.

    kadınların naifliği hep var. kendilerini aldatmak istiyorlar ve gerçeklerden hep kaçıyorlar sonunda büyük bedeller ödeme pahasına.

    georgio diyor ki beni kütüphanede bulmadın. geldiğim durduğum yer belliydi şimdi şikayet etme. kaybedenler kulübünde de benzer bir sahne vardı. sanırım herkesin hayatında da buna benzer bir sahne oluyor.


    (bir nickim olsun yeter - 7 Ocak 2017 17:28)

  • comment image

    --- spoiler ---

    aynı filmdeki gibi bir aşkı/tutkuyu/sevgiyi adına her ne derseniz yaşadım. üstelik filmdeki gibi tamı tamına 10 yıl. ve yine senaryo ile paralellik gösteren bir şekilde 10. yılın sonunda ruhsal ve bedensel bir çöküş yaşadım. ardından her manada bir arınma ve kendini bulma süreci içine girdim. yaklaşık bir yıl sürdü. mecburi sebeplerden ötürü beyefendi halen hayatımın bir köşesinde bulunmak zorunda. izlerken ben tony'dim, hikayemin esas adamı da georgio. neredeyse her şey yazılmış çizilmiş yukarıda. benim üzerine ekleyebileceğim bir şey yok. yalnızca filmin izleyiciye neden uzun geldiği ile ilgili bir teorim var. finale kadarki süreç nasıl ağır ağır, uzun uzun, yerli yerinde ve ince ince betimlenerek akıyorsa, final bu duruma büyük bir tezatlık gösteren şekilde, apansız ve paldır küldür gerçekleşiyor üstelik havada kalıyor. seyircide istemsiz bir "e o zaman niye bunu bu kadar izledim ben?" algısı oluşuyor. belki daha kesin, net bir final yazılsa böyle hissedilmeyebilirdi.
    bu tezatlık "karanlık zamanlar ve arınma süreci sancılı ve uzundur ancak bir kez kurtuldun mu hayat toz pembe geliverir." algısı yaratmak veya "e be tony o kadar arındın ama yine bir şey değişmedi, adamın bir merhabasını bekledin, hayran hayran onu izledin, o ise kolunda halen daha sana aldığı saatin olduğunu görünce ego tatmini yaşadı, çapkın çapkın gülümseyip sonra gözlerini kaçırdı ve bir piç gibi çekti gitti." mesajını vermek için özellikle kurgulanmadı ise yeterince tatminkar bir son olmayıp seyirciye yukarıda bahsettiğim durumu yaşatıyor.
    bu arada sadece son sahnede değil, tüm o iyileşme sürecinde de her şeye rağmen tony'nin vücudunda sürekli taşıdığı tek aksesuarın o saat olduğuna da dikkat çekmek isterim.
    zaman/hayat her şeye rağmen aslında georgio'dur çünkü tony için...

    ---
    spoiler ---


    (ambiguous - 9 Nisan 2017 05:15)

  • comment image

    ikili ilişkilerde duygusal manipülasyon başlığında adı geçince, merak edip, izledim.

    ilgili başlık nedeniyle filmin alt metninde manipülasyon olduğuna dair bir ön kabulüm vardı. bunun filme hızlı adaptasyon açısından artısı, filmi eksik bulmam açısından eksisi oldu. evet klasik bir "beyaz atlı" prens hikayesi izlemiyordum ama manipülasyon da izleyemedim. çünkü yönetmen manipülasyon sürecini değil, daha çok manipüle edilen taraf açısından sonuçlarını vermiş. süreç eksik bırakılınca, sonuç yavan kalmış. zira filmdeki psikolojik savaş, "normal" iletişim şekli olarak doğrudan konuşmak yerine ima ve manipülasyonu seçen, korkak, narsist ve güvensiz yurdum insanı için "çerez".

    --- spoiler ---

    yani ben ufak ufak ekilen "sen zaten...", "yine mi?", "senden beklemezdim!" tohumlarının tony içinde, tony'yi tüketerek gelişimini ve tony'yi parçalayacağını falan göreceğimi sandım. bunu görebildiğim tek yer tony'nin iyi bir dava aldığında georgio'nun suçlayıcı, aşağılayıcı bakışıydı. misal georgio'nun ani çocuk arzusunun da tony'yi eve bağlamak, kendine güvenini yıkmak niyetiyle güçlendiğini düşündüm. hah, şimdi "iş-çocuk bir arada yürütemiyorsun" türü baskılar gelecek, kadını eve bağlayacak, dedim, yanıldım.

    ilişkiyi sarsan diğer sorunlar ise ufak tefek değil, gayet devasa adımlar olduğu için, ilişki georgio'nun iyi bir manipülatör olması sayesinde değil, tony'nin needy olması sonucu sürdü. misal georgio'nun sorunlu eski sevgilisini tony'yle olan hayatına dahil etme niyeti, konunun vicky cristina barcelona'daki daha başarılı versiyonunu hatırlattı ki juan antonio daha derinlikli bir bohem olarak daha samimi gelmişti.

    ---
    spoiler ---

    yani, ya filmde manipülasyon yok, ya yönetmen nasıl anlatacağını pek bilememiş ya da ben film okumayı bilmiyorum; ki bu üçüncüsünde de ilk iki önermemde olduğum kadar samimiyim. sonuç olarak kötü bir film değil, belki bir beklentim olmasa beğenebilirdim bile...


    (maria elena diye bilirler - 14 Haziran 2017 01:26)

  • comment image

    -s!-

    öyle bi adamı seviyorsan eğer piçliğine de katlanıcaksın. allahım ne kadar çekici, eğlenceli, rengarenk bi erkek diyip bu adamın tamamen sana ait olabileceğine ihtimal vermek biraz safça. çünkü o adam da biliyor zaten kendisinin ne menem bir şey olduğunu, tek bir hayata saplanıp bir tek kişinin aşkıyla sevgisiyle yaşayamayacağını.

    eğlenceli, piç olsun ama dizimin dibinden ayrılmasın benim olsun efendi olsun diye bir şey yok. o adam zaten kendine yeterince aşık.

    e böyle bi adamı seçtiysen de acı çekmeye razı olacaksın, böyleleri asla birine ait olmaz. sahipte olmaz sadece sevildiğini, unutulmadığını, vazgeçilmez olduğunu bilmek ister. bu da sırf egosunu tatmin edip kendine olan aşkını şahlandırmak içindir.

    filmi ben çok beğendim, kadın her ne kadar acı çekse de çektiği acı kadar konsantre mutluluklar yaşadı, bu yüzden de vazgeçemedi zaten. aşk bu değil belki tam olarak ama tutku işte tam olarak bu. tamamen sahip olmak isteyip, bi senin sanıp bi anda elinden kayıp gitmesi.


    (cercieee - 8 Ağustos 2017 01:46)

Yorum Kaynak Link : mon roi