Süre                : 1 Saat 57 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Mart 2007 Cuma, Yapım Yılı : 2007
Türü                : Aksiyon,Drama
Taglar             : Spartalı,savaş,savaşçı,Yunanistan
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Warner Bros. , Legendary Entertainment , Virtual Studios
Yönetmen       : Zack Snyder (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Zack Snyder (IMDB)(ekşi),Kurt Johnstad (IMDB),Michael Gordon (IMDB)(ekşi),Frank Miller (IMDB)(ekşi),Lynn Varley (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Gerard Butler (IMDB)(ekşi), Lena Headey (IMDB)(ekşi), Dominic West (IMDB)(ekşi), David Wenham (IMDB)(ekşi), Vincent Regan (IMDB)(ekşi), Michael Fassbender (IMDB)(ekşi), Tom Wisdom (IMDB)(ekşi), Andrew Pleavin (IMDB)(ekşi), Andrew Tiernan (IMDB), Rodrigo Santoro (IMDB), Stephen McHattie (IMDB), Alex Ivanovici (IMDB), Tyler Neitzel (IMDB), Tim Connolly (IMDB), Peter Mensah (IMDB), Michael Sinelnikoff (IMDB), Dennis St John (IMDB), Neil Napier (IMDB), Dylan Smith (IMDB), Maurizio Terrazzano (IMDB), Kwasi Songui (IMDB), Alexandra Beaton (IMDB), Andrew Shaver (IMDB), Marcel Jeannin (IMDB), Tyrone Benskin (IMDB), Robert Maillet (IMDB), Patrick Sabongui (IMDB), Isabelle Champeau (IMDB), Jean Michel Paré (IMDB), Bonnie Mak (IMDB), Mercedes Leggett (IMDB), Sabrina-Jasmine Guilbault (IMDB), Marc Trottier (IMDB), Duy Vo Van (IMDB)

300 ' Filminin Konusu :
Sparta Kralı, son derece kuvvetli bir ordu ile karşı karşıyadır çünkü Pers Kralı Xerxes, sahip olduğu gücü, çoktan Yunan Krallıkları üzerine salmıştır. Sparta Kralı, bu durumla baş edebilmek için çareyi yürekleri kocaman olan cesur 300 askerini toplamakta bulur.Tanrıları savaşa ikna edememiştir. Bu savşaçı yetiştirilmiş 300 asker, şartların zorluğuna rağmen ve ölmek pahasına Thermopylae’de Perslilerle savaşmaya hazırdır. Öte yandan konsey savaşmama kararı alarak bir hata yapar. Bu durumun da üstesinden gelip ordunun savaşa gitmesini beklemeleri gerekecektir. Zack Synder yönetmenliğindeki film, Fran Miller’in romanından uyarlanmıştır.

Ödüller      :

Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films:Saturn Award-Best Director


Görsel / 13
  • "iran'da "1 000 000" adıyla gösterime girecekmiş, öyle duydum."
  • "+spartalilar mesleginiz nedir!-hau hau hau!hahahakfjsksjd olm saatlerdir guluyoruz lan. bu nasil bir seydir ya. +oglumuz ne isle mesgul?-hau hau hau!hahahahahaha."




Facebook Yorumları
  • comment image

    hollywood'un el atmasının çok mantıklı ve çok normal olduğu frank miller eseridir. peki durum neden böyledir? çünkü 300 batılı asker 1 000 000 tane pers askerinin soyunu kırmaktadır. batılı savaşçılar doğulu barbarları ezmektedir. zaten pers dediğin köle olduğu için, yunanlı ise özgürlük* için savaşır. hollywood da anlatır bize atlarını, askerlerini doğu'nun bağrına süren batlı komutanları. büyük iskenderdi, leonidastı, haçlı seferleriydi. ama kimse ne cengiz han'dan, ne fatih sultan mehmet'ten ya da atilla'dan bahseder. zaten bu isimleri geçenler barbardır, vahşidir, acımasız katillerdir.


    (uzunbinik - 9 Aralık 2006 21:17)

  • comment image

    gittik, gorduk. cocuklar bir film cekmisler. ozetleyelim:

    - gorsel efekt olarak gusel. kilic, kalkan, kan, tukruk, kelle, kafa, bacak, gobek, meme vs. derkene gusel savas ve sevis sahneleriyle takdir ettirdi.
    - baska da pozitif bir sey eklemek mumkun degil. sin city bile cok daha doluydu. diyaloglar cheesy, monologlar ziyadesiyle demagoji ve propaganda kokuyor. cizgi roman olarak guzel olabilir ama bir film olarak mayasi tutmamis, olmamis.

    siyasi ve tarihi okumalar:
    - film boyunca "liberty", "reason", ve dahi "freedom" gibin terimlerin 2200 sene sonra alacaklari manalari ile sunulmalari ve sparta gibi ultra militarist, totaliter, ve hiyerarsik bir sehir-devlet'inin bunlarin savunucusu olarak gosterilmesi pes dedirtti. bir anakronizm, bir fantaazi ki sormayin gitsin...
    - filmin sonunda buyuk yunan ordusunun "bekleyin millet, sizi mysticism ve tyrannyiden kurtarmaya geliyoruz!!!" deyu böğürünerektene saldiriya gecisi de izlenmesi gereken ayri bir enstantane idi. sozumona bush ii'nin ortadoguyu diktatorlerden kurtarmaya gelisi hakkindaki soylemleriyle fazlasiyla kesisiyordu.
    - film sparta toplumunda kadinin yeri hakkinda fazlasiyla bilgilendiriciydi. filmin basinda leonidas elciye "bana yamuk yapma, eline koluna hakim ol, burasi sparta" derkene son onayi almak icin yine karicigina donup bakiyor, onun onayi uzerine kararini veriyordu. spartada kadinin ozel bir yeri oldugu dogruymus, ancak o donemde hicbir kralin donup kralicenin onayina bakacagini sanmiyorum. ayrica kralice lep demeden soyunup domalacak kadar da "zeki" (yada meyilli) bir kadinmis, bunu da gormus olduk. ha, kocasi canini feda ederkene o da gotunu feda ediyordu, az miydi yani...
    - spartalilarin genetik olarak guclu ve saf bir nufus yaratma projesi cercevesinde eugenics algilamasinin oncusu bir toplum olduklarini hatirlatmistir. istenmeyen adam ilan edilenlerin de gidip farslilarin sundugu dilberlerle koklasabilmek icin spartaya madik attiklari, leonidas'in da bu durum karsisinda "yandi gulum keten helva..." dedigi zikredilir.
    - buyuk bir beklenti ile gitmemistim. grafik olarak cicili-bicili olsa da, senaryo ve diyalog olarak bu kadar da rüküş bir calisma beklemiyordum. hadi biz fazla ciddi seyredip zevk alamiyoruz diyelim, salondaki bir grup seyirci bile olayin fazla geyige sardigini farketmis olmali ki "burasi sparta gulum, biz adamin umugunu sikariz" tarz monologlara kakara ve kikiri ile tepki verdi.

    biraz da gulelim:
    - sparta sehrinin etrafi tumden bugday tarlalariynan cevrilidir, millet her daim bunlarin ortasinda bulusur, savasa gidenler tarlanin ortasindan gecip giderler. benim annamadigim bunnari kim ekiyo, kim biciyo?? bir ekip biceni varsa, o kadar herif tarlanin agzina sicarken niye cus demiyo, "yoldan yurusenize deyyuslar" demiyor....
    - bir de agit yakmislar bu herifler icun, ask ile buyrun:
    300 speedolu akinlarda cocuklar gibi sendik,
    300 speedolu o gun iki milyon farsliyi yendik...


    (ejderha - 12 Mart 2007 08:07)

  • comment image

    --- spoiler ---

    hakkindaki tum negatif ele$tirilere ek olarak filmdeki diyaloglarin kurgudan yoksunlugu, tekduzeligi insani cildirtacak cinstendi. sadece agizlarin oynatildigi flash gordon cizgi filmleri gibi resmedilmi$ diyaloglar sikintiya bunaltiya yol acti. genel olarak filmin anlatiminda insana guzel bir film izlerken aldigi hazzi almasina engel olan aksaklik, ritm bozuklugu, eksiklik gediklik vardi. basitce aradaki onca zaman ve teknoloji farkina ragmen, cesur sava$ci/$eref/namus temali filmler arasinda butun olarak, paket cozum olarak bir braveheart'in yanina bile yakla$amadi benim gozumde. troy'dan bile kotuydu.

    acikcasi izledigim aksiyon sahnelerini bile yanima kar koymakta zorlaniyorum. amerikalilar kurban bayrami ya$amadiklari icin kafa kesilince ne olur konusunda pek bilgileri yok besbelli. "cizgi romana sadik kalmak" bahanesi goruntu yonetmeninin gorsel sacmaliklardan siyrilmasina izin verse de, yonetmenin anlatimda sicmasini mazur kilmiyor.

    trailer ne kadar iyiyse film o kadar kotuydu. trailer'daki muzik secimi, kurgu ne kadar guzelse filmdeki muzik secimi o kadar ucuz ve tutarsizdi. orkestral ile metalocalypse ucuzlugunda hard rock arasinda zamansiz uyduruk gitgeller son derece rahatsiz edici ve egretiydi. trailer'daki $airane kurgu ve nine inch nails kalitesinin yanina dahi yakla$amadi.

    trailer'da ideal uzunlukta konulmu$ sahneler, filmde uzatilmi$ da uzatilmi$, 1000 kere trailer'ini izledikten sonra kuyu ba$inda "madness?.. this isn't madness.. this is sparta" kismi ve ayni $ekilde "our arrows will blot out the sun.. then we'll fight in the shade" kisimlari o kadar uzun, brezilya dizisine donmu$ ki filmi seyrederken rahatsiz oldum, yonetmen adina utanc hissettim bunaldim. ne geyige susami$siniz, nasil sava$ci irksiniz belli degil.

    trailer'indan bir sahne: http://www.youtube.com/watch?v=ezeyviwz99i alin bakin. 5. saniyesinde leonidas'in kameraya baktigi yuz ifadesi, yeryuzu bitmi$ bo$lukta yurudugunu farketmi$ coyote'nin yuz ifadesi gibi. tam bir garfield somurtkanligi. ayni $ekilde hemen devaminda leonidas'in yuzune geri dondugumuzde arada yuz ifadelerinde kafa konumlarinda bir yerlerde ciddi kopukluk bir tek benim mi gozume batiyor deliriyor muyum neyim? ilk trailer'da leonidas'in bu guduk ifadesi yoktu o yuzden hayran olmu$tum o sahneye. ama filmde bu youtube'daki trailer'dan cok daha fazlasi da var ne yazik ki.

    filmde hicbir karakterin ki$iligi anlatilmadi. evet mesela leonidas'in gencligini ne a$amalardan gectigini ogreniyor fakat bu a$amalarin ki$iligine etkilerini gormuyoruz. leonidas'in ozgurluk a$kinin nerden geldigini anlamiyoruz. babasindan dayak yiye yiye ozgurlugun iyi bir $ey olduguna ikna oldugunu ancak tahmin edebiliyoruz. kisaca film kim oldugunu bilmedigimiz tanimadigimiz uc be$ sava$ manyagi insanin birbirini kiymasindan ba$ka bir $ey anlatmadi. hikayenin sunabildigi kli$e ya da zirva olmayan tek mesaj "egitimli bir kadroyla sistematik sava$in avantajlari vardir" oldu.

    hikayenin "curuk cocuklarini cope atan, kolayca olume yollayan soguk kalpsiz sava$cilar olarak yeti$en spartalilar"dan "baba yuregi dayanmiyor civanim, gitti yavrim"e donu$mesi hastalik yaratti. asabiyet katsayisi yukledi. senaryo yazarina veya kendisine sadik kalinan frank miller'a kafa atma istegi uyandirdi.

    ilk sava$ sahnesinde (kalkanlarla olan) sava$ alaninin $eklini $emalini kesinlikle anlamadik. adamlar deniz kiyisinda ve seviyesinde degil miydi? bunlari nerden ucuruma doktuler? goremedik. kamera seyircinin gormesi gereken yerleri gostermeyi beceremedi. tek bir uzun metrajli dovu$ sahnesi di$inda karambol olmayan bir dovu$ sahnesi gormek pek mumkun olmadi. leonidas'in final sahnesinde okcular leonidas'in dibindeyken neden oklarin illa ki "gune$i karartarak $oyle bir guzelinden kavis cizerek" dunyayi dola$ip uzak yoldan geldigi anla$ilamadi.

    quasimodo'nun makyaji hacivat karagoz neden olduruldu'deki kesik kafa efektlerinden daha kotuydu. kollari kilic olan obez yaratigin tasarimi direk doom'dan arak hissi uyandirdi. frank miller surumune sadik kalma ugruna frank miller'in sacmaliklarini, yeteneginin parcasi gorme tutkusunun gerekceleri anla$ilmadi.

    cinsellik, 300 tane gym'den cikma adamin slip donla cenge gitmesini saymadigimizda dahi son derece yapay ve abartiliydi. bence leonidas'in karisinin sutunda kistirildigi sahnenin drama etkisi hikaye icinde leonidas'in ahmet yilmaz karikaturlerinden cikmi$casina balkonda ta$ak serinletme ritueli sonrasi sevi$me sahnelerinden daha buyuk onem arzediyordu. daha cok vurgulanmaliydi. diger yandan 1 saat 52 dakika suren filmde oracle'in gogus uclarina sadece 2 dakika ayrilmasi yeterli olmami$. hikayenin kritik bir noktasi ustunkoru gecilmi$.

    ve evet her "freedom", "free man" kli$esi sarfedildiginde midem bulandi. hele amacin "ozgurlugunu korumak"la "mistisizmi yeryuzunden silmek" arasinda gidip geldigi yerlerde aglamak istedim. her zenci pers gordugumde fena oldum. gostere gostere "biz kadini hor goruruz" "oyle mi biz cok deger veririz" ayrimi yapilmasindan tiksindim. hatta bir ara "ozgurlugu korumak icin daha cok asker yollamaya ihtiyacimiz var" lafi gecince bush'un gecenlerde onunu actigi irak'a yollanacak 25,000 ek asker kontenjani geldi iyice fenala$tim. direk alakasi oldugundan degil ama onun amerikan halki zihninde yaratacagi sahte uyarimlardan dolayi. zira filmin sonunda amerika'da sinemada 2.5 yildir ilk defa $ahit oldugum alki$ tufani beni bu mesajlarin tam olarak olabilecek en vahim $ekliyle bunyeye sindirildigine ikna etti.

    ---
    spoiler ---

    muhte$em bir trailer, cok guzel bir kac dovu$ sahnesi, rezalet bir film. cumleten gecmi$ olsun.


    (ssg - 12 Mart 2007 14:21)

  • comment image

    gelelim 300deki liderlerin cinselliginin karsilastirmali incelemesine:
    disclaimer: tarihsel gerceklik ile film arasindaki farka deginsem de vurgu yapmayacagim, aslen bahsetmek istedigim film icindeki taraflarin cinselliklerinin vurgulanmasindaki farkliliklardir.

    --------spoiler-----------

    - kral leonidas aslanlar gibi erkekoglu erkektir. bunu alet-edavatini sicak yunan gecelerinde balkona cikip salkim sacak serinletmesinden ve dahi savasa gitmeden kralicesini acayip mutlu etmesinden cikarabiliyoruz.

    - ote tarafta xerxes top-oglu-top olarak sunulmakta, her tarafindan piercinglerle bezenmis olarak drag queenden hallice ortalikta gezinmekte, bulutlara basarmiscasina hafifmesrep yurumekte, ephialtese sundugu kadinlara ilgisiz bir sekilde tahtinda bacak bacak ustune atmaktadir.

    - efenim oglancilik, ingelazcesiyle pederasty/buggery, dogu toplumlarinda yaygin oldugu kadar o zamanin bati (yani yunan) toplumlarinda da yaygin bir fenomendir. (hatta quaaludeun verdigi sitedeki eleman o donemde yunanlilar arasinda "to spartanize" diye bir fiilin oldugu, bunun oglancilikla es manaya geldigini ifade etmis.) bu aliskanlik zamanimizdaki erkek-erkek iliskisine izole edilmis bir homoseksualiteden ziyade ortaya karisik baglaminda o zamanin cinselligini zenginlestirme adina heteroseksuel aktivitelere ilave olarak yapilagelen bir faaliyettir.
    bunun asikarligi belli iken ve o zamanin algilamasinda kimsenin delikanliligina helal getirmezken, filmde bir tarafin tamamen gay, diger tarafin tamamen delikanli gosterilmesi asrimizin homofobik amerikan toplumunda ciddi manada taraf tutulmasina zemin hazirlanmasi demek oldugu asikardir.

    --------
    spoiler-----------

    efenim haddi zatinda bunun amerikan toplumunda nasil bir algi olusturacagini ifade etmeme gerek yok. gittigim salonda xerxes'in ortaya ciktigi sahnelerde kikirdesmeler ve akabinde "kill the god-damn fag!" ("oldurun allahin belasi ibneyi!") tarzinda nidalar esliginde filmi seyretmis olmam filmin iranlilari amerikan toplumuna arzedisindeki sakatligini ortaya koymus olsa gerek.

    itirazimiz iranlilari sevdigimizden degil, amerikalilarin kendileri (ve bir sekilde {fikri veya irki} atalari olduguna kanaat getirdigi tarihi figurler) haric herkese top, pezevenk, pust, ibne, orospu muamelesi yapmasindandir.


    (ejderha - 14 Mart 2007 10:54)

  • comment image

    öncelikli amacım henüz izlemediğim bir filmi övmek yahut yermek değil,maalesef tarih bilgisini hollywood filmlerinden edinen vatandaşları yanılıgıya düşmekten kurtarmak.elbette film hakkında da deriz birşeyler.
    birincisi,pers ordusunun 1 milyon kişi oluşu meselesi.mö 480 senesinde dünya üzerinde değil 1 milyonluk ordu,1 milyonluk şehir bile yoktur.1 milyonluk orduyu toplayacak nüfus,biraraya getirip düşman ülkeyi işgale götürecek ikmal,bu kadar adamı donatacak,yedirecek,masrafını karşılayacak ekonomi en büyük devletler için bile hayaldir.gerçek rakam takriben 50 bin kişidir,o devir için oldukça büyük bir rakam,fakat elbette 1 milyon fantazisine göre göz kamaştırıcılığı epeyce az.ha peki rakam abartılarının tek örneği midir derseniz,elbette hayır.sırplara sorsanız kosovadaki,macarlara sorsanız mohaçtaki osmanlı orduları da 1 milyondur!bunlar tamamen kahramanlık havasını büyütmek için kullanılan abartılı rakamlardır,ciddiye alınacak tarafları yoktur.
    ikincisi,geçidi tutmaya giden yunan kuvvetleri 300 kişi değil,takriben 12 bin kişidir.3 günlük çatışmaların ardından pers süvarilerinin geçidin arkasındaki bir gizli patikadan inmeye başladıklarını ve etraflarının sarılacağını gören sparta (bunu tarih dersinde isparta diye söylerler,alakası yoktur,sparta mora yarımadasının güneyindedir)kralı leonidas kendi askerleri ve bu hikayedeki kahramanlığı abartmak için batılı tarihçiler(!) tarafından hokus pokusla ortadan kaybedilen takriben 1000 müttefik askeri ile geride kalmıştır.iddia edilenin aksine de bunlar onbinlerce kişiyi kılıçtan geçirdikten sonra şehadet şerbetini içmiş değildir,sayıları azalıp geçidi kapayacak bir duvar oluşturma imkanları kalmayınca etrafları sarılıp oklanarak öldürülmüşlerdir.elbette bu,bilerek ölümü kabullenen ve bunu zafer için değil,zaman kazandırmak için,yani zafer ihtimali için yapan insanların kahramanlığını azaltmaz,sadece daha gerçek yapar,ki doğrusu da budur.açıkçası ben çanakkale savaşı ile ilgili bir filmde on milyonluk işgal kuvvetinin otuz kişilik taburla denize döküldüğünü görsem pek mutlu olmazdım,bu bana gerçek kahramanlara hakaret gibi gelirdi.
    üçüncüsü,ortada bir milletin uyanışı falan da yoktur,yunan devletlerinin büyük kısmı tarafsız kalmıştır,pers ordusunda önemli sayıda yunan paralı askeri vardır,dağ geçidini perslere gösteren bir yunanlıdır vs.zaten o devirde sadakat henüz var olmayan bi ulus bilincine değil,dine ve hükümdaradır.atinalılar atinalıdır,spartalılar da spartalı.yunan mileti diye bir kavram yoktur,tıpkı bir pers milleti olmadığı gibi.
    filme gelirsek,fragmandan gördüklerimiz hakikaten güzel ve etkileyici.üstelik yüzüklerin efendisi filmindekinin aksine pek öyle bilgisayar oyunu görüntüsü de vermiyorlar.umarım diğer pek çok örnekte olduğu gibi filmin görülmeye değer tüm sahnelerinin toplandığı bir fragman izlememişizdir de geri kalanından hayal kırıklığına uğramayız.bana ilginç gelen şey pers ordusunda olduğunu tahmin ettiğim birtakım mahlukat.dev var,gergedan var,hilkat garibesi kadınlar var vs.bunlar çizgi romanın fantastik dünyasından filme aktarılanlar herhalde.şunu da söylemeden geçmeyeyim,1 milyonluk mevcuduna rağmen (!) her ne hikmetse yunanlıların üzerine teker teker koşan pers askerlerinin (üstelik bunu yapan tüm çerez askerler gibi kılıçlarını havada tutup göğüslerini açıkta bırakarak) birer kılıç darbesiyle indiği kısım bana bizim tarihi filmlerimizi hatırlattı.eminim ki konusu açıldığında "abi kara murat ne yaaa,ahahah malkoçoğlu süper aaabiii" şeklinde tepkiler veren birçok genç bu filmden ağızları bir karış açık olarak ve batılı insanın (filmde yunanlıların değil batılıların,özellikle de amerikalıların üstünlüğü teması işlenmiştir diğer tüm örneklerde olduğı gibi.kral,firavun,şah ünvanlı büyük iskenderin veya roma imparatoru marcus aireliusun yahut sparta kralı leonidasın mücadelelerinin "özgürlük" için olması bundandır) kahramanlığına hayran kalarak çıkacaktır.yemeyin,yiyenleri de uyarın efendiler!


    (format c iki nokta - 16 Mart 2007 00:17)

  • comment image

    --- spoiler ---

    öncelikle şunu söyleyeyim, frank miller amcamın 300'ünü okumuşluğum (ya da resimlerine bakmışlığım işte her ne yapılıyosa onla) yoktur. lakin eğer bu film epey sadık bir uyarlama ise, ki öyle olduğunu duydum, kendisi salağın önde gideniymiş. ben film biter bitmez koşarak salonu terkettim, sonuna kadar da sırf para verdiğim için kaldım. rezalet ötesi bir film. aksiyon filmi olduğu için ideolojisini sorgulamamalıymışız, o zaman efendim dünyadaki en iyi yönetmen osmanlı imparatorluğu zamanlarında geçen türkleri öcü gibi gösteren dünyanın en güzel filmini çeksin, hadi o zaman sorgulamayın ideolojisini. halbuki orhan pamuk ne de kötü bi romancı olmuştu birden geçtiğimiz günlerde. türklere laf etmediğin sürece istediğin kadar ez diğer milletleri biz de gülelim. ikiyüzlülüğe gel.

    hadi ideolojisini geçtim, belki yönetmen amcam bu filmin ideolojisini ve günümüzdeki durumla paralelliğini göremeyecek kadar saf ve yüzeysel bir insan, ki bu sıfıra yakın bir ihtimal onu da belirteyim zira mesaj apaçık ortada, yine de çok kötü bir film bu. oyunculuk desen sıfır, karakter gelişimi desen sıfır, diyaloglar rezalet, klişeler diz boyu. troydan, yüzüklerin efendisinden, rome dizisinden copy paste bazı sahnelerin işlenişi. yönetmen filme epik bir hava katmaya çalışırken diyalogları, karakterleri, sahneleri yüzüne gözüne bulaştırmış, komik bi şey ortaya çıkmış.

    filmde olaylar şu şekilde gelişiyor: bi takım spartalılar var ki bunlar özgürlüğün hüküm sürdüğü, herkesin dilediğini dilediği gibi engellenmeden söylediği müthiş diyarlarda yaşıyorlar. lakin biraz cahiller. nerden anladın derseniz bi gün bunlara aslen afrikalı olan (zenciler çünkü) ama persmiş gibi yapan çok zeki düşmanlar geliyo. çok zekiler çünkü savaşı kazanırlarsa oh ne ala, kazanamazlarsa da kabak perslerin başına patlıcak bunlar paşa paşa döncekler afrikaya. güzel plan valla. neyse bu zenci güya persliler geliyo teslim olun diyo, bu deli de olmam diyo elçiyi öldürüyo, sonra matematiği biraz kötü cahil olduğu için sanıyo ki 300 kişi milyon askere karşı koyabilir kafasında bölüyo hepimiz iki kişi öldürsek 300 çarpı 2 eşittir 5 milyon falan diyo. aralarında en çok kafası basan da bu herhalde ki yanına kolaylıkla buluyo üç yüz kişi. arada keşişlere felan çıkıyo orda biraz göğüs meme felan gözüküyo. sonra savaşa gidiyolar sürekli çeşit çeşit yaratıklar geliyo işte doğu dediğin böyle bi şey zaten yaratık hepsi bi tane normal insan yok. tabii ki bunları hep öldürüyolar çünkü özgürlük bunların imanı. kahraman savaşçılar özgürlük adına savaşırken işte bu delinin dışladığı engelli bi vatandaş bereket bunları satıyo hepsi ölüyo da film bitiyo ve sinemadan koşar adımlarla çıkabiliyoruz. çok şükür.

    ha arada bi sevişme sahnesi var ki sanırım hayatımda izlediğim en kötü çekilmiş sevişme sahnelerinden birisi. bu noktada bütün salon filmle dalga geçti zaten.

    replikler filmi kolay takip edebilmeniz için hep tahmin edilebilir şekilde yazılmış. ayrıca önemli bi olay olduğunda karakterler mutlaka dillendiriyor bu olayı ki hani uyurken kaçırırsanız yakalayabilin die. kolu kesilen adam mesela ah kolum diyor mutlaka. merak etmeyin istediğiniz kadar uyuyun. zaten bi bok olmuyo işte öldür öldür öldür öl. 4 kelime filmin özeti.

    bu arada filmin hedef kitlesi homofobik ve savaş yanlısı amerikan erkekleri olduğundan perslerin liderine hafif eşcinsel özellikler katmayı da ihmal etmemiş ya yönetmen ya da frank miller amcam. böylece bu homofobik kitle spartalılarla daha kolay özdeşleşebiliyor, perslerden daha kolay hatta en kolay yoldan nefret edebiliyor.

    neyse film bitince hepimiz özgürlük adına savaşmanın ne kadar yüce bi şey olduğuna emin olarak sinemadan ayrılıyor, hemen koşup ırak'a asker gönderilmesini destekliyor, mitingler felan düzenliyoruz. onlar insan değil yaratık çünkü.

    bi de özgürlük sevmeyenin derisi siyah oluyo ya da yaratık ucube falan oluyo, özgürlük seven de beyaz. o neden oluyo anlamadım özgürlük hormonlarının etkisi herhalde.

    ha bu arada spartalıların misyonu da mistisizmi yok etmekmiş. canım ya. evangelist bi adam tarafından yönetilen bi ülkede bu masalları duymak da ayrı bi çelişki olsa gerek. üstelik sen kıçı kırık 200 yıllık tarihinle, cahilliğinle, binlerce yıldır varolan doğu ve pers medeniyetlerine dil uzatabileceksin, özgürlük ve serbest düşünce gibi kavramları sanki kendin icat etmişsin gibi sahiplenip bi de onun üstüne dünyaya pazarlamaya çalışacaksın. valla büyük cesaret. ben bu zihniyetin de, bunu yazanın da, filme çekenin de afedersiniz ama ağzına sıçayım!

    ---
    spoiler ---


    (filbert - 17 Mart 2007 14:03)

  • comment image

    tanim yapalim:
    eksi sozluk'e yeniden yazmama sebep olan filmdir.(ki demek ki bu yazmama-yeniden yazma periyodunda tanim yapma zorunlulugunu unutmamisiz.)

    simdi, "simdi,cizgi roman'i okumadim ama.." cumlesiyle baslayan her yorumu,her dusunceyi,her elestiriyi bir telefon ile yok ediyorum.
    bir konu hakkinda yetkin,ve etkin olmasini umdugunuz,bir yorum/elestiri/lakirdi yapacak iseniz konuya tumuyle hakim olmaniz,yorum/elestiri/lakirdi yapmanin primer zorunlulugu haline geliyor.o yuzden usenmeyiniz,zamaninda amazon'dan yahut robinson crusoe,gerekli seyler gibi kitapevlerinden edinemediginiz bu graphic novel'i turkcelestirilmesi ve dagitimindan sonra okuyunuz.

    efendim; frank miller,cizgi roman konseptini alip yukari tasiyan,bu konsepti cizgi roman isminden cikartip graphic novel gibi yumurtalikli ve parlak bir sifatla taclandiran bireylerden bir tanesidir.bu isimlerden bir digeri alan moore kadar sinema uyarlamalari konusunda yetkin olmasa da,sin city'nin olusumunda yaptigi katkilardan dolayi biz sinemaseverlerden,cizgiromanseverlerden,hemsinemahemcizgiromanseverlerden yildizli pekiyi'yi almis,kirmizi kurdelayi yakasina takmistir.amma ve lakin,neon dunyasinin yeni yeni tanimaya basladigi frank miller,masa lambasi isiginda alan moore kisisi ile,neredeyse,taban tabana zit bir karakterde bir insan evladidir.cizgi roman uyarlamalarina deginidimiz su zamanda bahsetmeden gecemeyecegimiz v for vendetta'dan da anlayabileceginiz gibi alan moore bati ve batili degerlere giydiren bir usluba sahipken,frank efendi biraz daha gotyalak bir uslubu tercih etmis,bu gotyalakligi ile sinir tanimamis,bu baslikta da telaffuz edildigi uzere batman vs usama bin ladin gibi bir fikirle saskinlik-o-metre'mizde cigir acmis bir kisi olmustur.

    dolayisiyla;
    gercek-1: frank miller,300 nam graphic novel'da dogu-bati celiskisini,medeniyetler savasi kavramini kullanmis,bu kavrami kullanirken tarafli bir tutum takinmistir.simdi bu gercekten yola cikarak soyle diyebilmemiz mumkun; "eger 300'u bu yonden elestiriyorsaniz,elestirinizi filme ve filmin yapim ekibine degil,frank miller ve eserine yoneltiniz."

    gayet tutarli gozuken bu argumandaki dusunce eksikligini gormek icin ucuncu gozumuzun acilmasina gerek yok.
    birincisi,herhangi bir seyi aktarma yoluna giderken,aktarimi yapanin kullandigi dil onemsizmis gibi davranamayiz.sonuc olarak bizim kulagimiza fisildayan bu aktaricinin sesidir ve artik kendi sozleri haline gelmistir.misal,ahmet isimli bir sahis bizi homoseksuel olarak nitelendirmis,mehmet de bize gelip "sen homoseksuelmissin,ama ahmet dedi" gibi bir tavirla cumle kurmaya yeltenmisse,cumleyi tamamlamasina firsat vermeden ilk yumrugu yiyen suphesiz ki mehmet olacaktir.

    yani persliler'i; vahsi,barbar,3 metre boyunda,elleri kemiklesmis,disleri sivrelmis ve komunikasyon araci olarak anirmayi secmis bir irk olarak gosteriyor ve hakli olarak bu yuzden elestiriliyor,toynaklilar familyasinin uterusuna sokup cikartiliyorsaniz bunu haketmissinizdir.bu elestiriye karsit-arguman olarak kullanilan "tamam bu filmde boyle ama,cizgi romanda boyle ya? napalim abi ordan almislar iste?" fikri de bastan sona gecerliligini yitirmis bir fikir olarak kubbede kaliyor.kimse zach snyder'in basina silah dayayip; 300 isimli pek bilinmeyen ama korkunc derecede etkileyici bir tarihi soylenceye sirtini dayamis,yeryuzunun gordugu en insanlik-disi topluluklardan biri olan spartalilar'i bes okka yumurtalikla gosteren ama buna karsin persliler'i orc'tan bozma bir sekilde tasvir eden bir cizgi roman var,bu cizgi roman'i uyarlamalisin ve persliler'i pisbok insanlar gibi gosterip arada da frank miller efendi'nin sokusturdugu medeniyetler savasi gondermelerini de unutmamalisin diye tehdit etmemis.boylece ikinci bir gercege gecebiliriz;

    gercek-2:hangi fikre,hangi iddiaya,hangi uyarlamaya sirtini dayamis olursa olsun,filmin bizzat kendisinde verilen cirkin mesajlardan,rahatsiz edici tasvirlerden ilk once filmin kendisi,ve yapim ekibi sorumludur.yani "bu filmde bu tip seyler var,var ama cizgi romanda oldugu icin var" argumanini da cope atiyoruz.

    kaldi ki,madem bir cizgi roman uyarlamasi yapmak niyetindesin,sin city'den asina oldugumuz "her goruntuyu birebir kopyalayayim" gibi bir teknikle yola cikiyorsun,yani mota-mot bir benzerlik kaygisi guduyorsun,hangi akla hizmet cizgi romanda yer almayan bir sahneyi,salt sansasyon beklentisiyle filme koyuyor,atesli bir ozgurluk-ozgur adam mesaji verdikten hemen sonra berrrrrrbat bir transition'la sacma sapan bir sikis-sokus sahnesine geciyorsun,anlamak mumkun degil.anlatmak istedigin bir sey yok,oh-cok-bagli oldugun cizgi romanda olmasi ve bunun getirdigi dahil etme zorunlulugun yok,siktiriboktan bir transition ve igrenc bir cutout tekniginle yaptigin icin estetik acidan da sifir,nazar boncugu olsun diye mi koyuyorsun belli degil.zach?

    madem ki bu uyarlama hususuna da dokunduk,sunu da eklemeden gecmeyelim.
    evet,tartismasiz bir sekilde korkunc goruntuler tasiyan bir filmdir 300."asla bu gibi goruntler yakalayamayacagim" diye kendini yakmak uzere olan bir goruntu yonetmeni adayiyla izledik,gorsel duyularimizda orgazm yasadik ve titreye titreye bosaldik.
    ancak.
    filmi bu yonde el ustunde tutmanin yanlis oldugu inancindayim.yani yonetmenin ve goruntu yonetmeninin sorumlulugu olan sahne duzenleme,kamera yerlesimi,isik,renk,detay vesaire gibi onlarca detay zaten islenmis.yani elinde ne yapacagina yonelik cok detayli bir kullanici kilavuzun var; replikler hazir,atmosfer hazir,plan hazir,dekor hazir,renk hazir.zaten bunlarin yarisindan fazlasini da bilgisayar ile hallediyorsun,o zaman ben bunda ovecek ya da el ustunde tutacak bir sey goremiyorum.burda ovguyu cizgi romanin kendisi hakediyor dersek,herhalde pek de yanlis olmaz.zaten film bu ozelligi ile uyarlama klasmanindan kopyalama klasmanina geciyor.bir arabesk sarkiyi 225 metronom ve kok distortion'la calip buna cover diyen yeni yetme liseli rock gruplarinin yaptigi bir sey gibi,cizgi romandaki goruntulerin ustune kattigi,ekledigi,koydugu bir sey yok,olsa bile filmin toptan icine eden bir cinsellik sahnesi.
    tabii ki burada ciddi bir kavram karmasasiyla yuzyuze geliyoruz.robert rodriguez'in sin city'si ve snyder'in 300'u arasindaki benzerlikler,benim acimdan,sadece ikisinin de frank miller imzasi tasimis olmasi ve goruntuyu birebir yansitma kavramiyla sinirli kaliyor.oyle ki sin city'yi elinize alir okursaniz cizgilerin,daginikligin sizi bogdugunu hissedersiniz,bu bogulma halinden bir etki cikarimi yapmaniz cok zordur.edgar allan poe efendi "philosopy of composition"'inda bir eserin en onemli silahinin etki oldugunu soylerken yanilmamistir.o yuzden size bu etkiyi veremeyen sin city icin,sinematografik anlamda yapilmasi gereken daha fazla sey bulunur.etkinin yaninda siyah-beyaz kavramini,bu kavrama mukabil isik-golge kullanimini,epik degil de lirik bir anlatim iceriyor olmasini sayabiliriz.ama elimizde tarihin en akla ziyan savas hikayelerinden biri varken,frank miller bu hikayeyi kagida dokme esnasinda sin city'de yaptigi cimriligin yerine daha fazla detay ve daha onemlisi renk faktorlerini akil etmisken,bir yonetmenin cikip da savasin en can alici sozlerinden biri olan,"then we shall fight in the shade" lakonizm'ini bu kadar kotu adapte ediyor olmasi,molon labe'yi en alakasiz yerde kullanip,esas kullanilmasi gereken yerde de "kilici agirdi,cunku gotune carpiyordu" gibi dandik bir mentaliteyle sunmasi,"ama cizgi roman'da boyleydi" safsatasina bulasmadan,iyi yonetmenlik fikrini de cope atmamiza olanak taniyor.

    sonuc olarak;
    cizgi romanin kendi tutarliligindan sinema perdesine yansiyan goruntu akisini,bu goruntunun muzik ile uyumunu hos buldum.ama sadece bu kadar,benim icin hic ama hic orijinallik tasimayan bir cover gibi 300,yer yer gereksiz,tribune oynayan sahnelerle,medeniyetler savasi konusunda durdugu tarafli ve cirkin yerle pic edilen,ama frank miller efendi'nin dusundugu,yarattigi sahneler ve etkiyle kotarilan bir film.


    (dream endless - 18 Mart 2007 04:21)

  • comment image

    yüzüklerin efendisi, truva, alexander filmlerinin ardından gelen, bu filmleri daha rezil ve doğrudan bir ideolojik açıklıkla takip eden, hiç bir dramatik numarası olmayan, gerilimden nasibini almamış, karagöz-hacivat tadında dümdüz ve ezik bir hikâye. bu film hakkında söylenecek iki şey var:

    birincisi görsel değeri. savaş sahneleri, renkler, antik çağın [elektro gitarlı] savaş naraları, efektler harikaydı. dış sesin ve yer yer kralların cümleleri şiirsel ve cezbedici imgelerle yüklüydü, doğrusu bunlar baymadı. ama bunlar zaten çizgi roman uyarlaması ve "postprodakşın" harikası her filmin vaat ettiği numaralar. ki o kadar olmasa da postprodakşın dediğimiz şeyden asmalı konak'ta da vardı; geçelim.

    ikinci ise filmin klasik alegorisi. film barbar doğulular ve medeni batılılar üzerine ki; bu kadar pespaye bir alegori ben görmedim, duymadım. yukarıda zikrettiğim filmlerden ve sayısız romanlardan, diğer başka filmlerden mütevellid oryantalizm yalaması oluğum için doğrusu kızmayıp sadece güldüm filmi izlerken; hele son sahnede bir "mistisizme karşı omuz omuza" vaveylası vardı ki kahkaham bütün salonda patladı.*

    arada da akıl, mantık, rasyonalite, vatan, millet, demokrasi, parlamento, kanun hükmünde kararname lafları; tezkere meclisten geçecek mi tartışmaları havalarda uçuşmadı değil. aydınlanma ve fransız ihtilali çok eskiden varmış da haberimiz yokmuş.

    işin kötüsü ortalama amerikan taşralısı bu filmi izleyip de muhtemel ve müstakbel bir abd'nin iran'ı işgal girişimine bile sessiz kalabilir. film bir yandan da bu dediğim pespaye ve kör gözüm parmağına alegorisiyle ırak işgaline de selam çakıyor: özgür spartalılar, diktatör kralın kölesi perslere karşı.

    bu karşıtlık tastamam ve aynı cümlelerle alexander filminde vardı. filmde iskender batılı bir lider olarak anakronizmin zirvesinde dolaşıyor ve batı'nın, bu iğrenç, bu uygarlık dışı pers yaratıklarını yok etmesi gerektiğini söylüyordu. oliver stone'nun bu filminde iskender, george bush gibi konuşuyordu ve askerlerine "özgür makedonyalılar" diye seslenirken doğulu pers askerleri için "kralın köleleri" diyordu. edward said, oryantalizm için kısaca "doğuyu, doğuluyu batılı zihninde karikatürize edip tarihsizleştirerek onların yıkımlarını "meşrulaştırıır" demişti... 300, "incelik", birikim, güç, zaman ve bilgi, uzun bir zorbalık gerektiren bu korkunç süreci bile müsamere seviyesine çekmiştir. dolayısıyla film de neresinden tutsak elimizde kalmıştır.

    son olarak filmlerdeki bu "kötüler eşcinseldir" vurgusu da kabak tadı vermiştir. filmde 300 spartalı delikanlı perdeye erkeklik hormonu salgılarken, persliler "böyle puşt gibi ibne gibi bir şey" olarak gösterilmiş, pers kralının alınmış kaşları, ojeli tırnakları gözümüze sokulmuştur. bu erkeklik gösterisi de nedir? neden "pis ve barbar doğulular" sanki kötü bir şeymiş gibi üstüne bir de eşcinsel gösterilmektedir? seyircinin basit seksist algılarını gıdıklayıp "pis" doğuluları bir kez daha aşağılamak için mi? ayrıca yunan uygarlığının eşcinsellik konusunda söyleyecekleri bu olmamalıdır değil mi?

    bir de not: filmin sonuna doğru çalan bir şarkı*, çok bilinen bir makedon türküsü zajdi zajdi jasno sonce'nin değişik bir yorumudur. makedonlarla kanlı bıçaklı olan yunanların buna ne tepki vereceğini merak etmekteyimdir. dilerim soundtrack albümde bu şarkının kaynağıyla ilgili doğru bir bilgi verilmiştir.


    (itaatsiz - 18 Mart 2007 11:10)

  • comment image

    her ne kadar gerçekte thermopylae savaşı yunanlar ile persler arasında geçmiş olsa bile, bu filmde yunan tarafı, batı medeniyetini, pers tarafı ise doğuluları zamandan bağımsız olarak temsil etmektedir. iran'ın çok hastası değilim ama bu filmde persler türkleri, arapları, afrikalıları, hintlileri ve diğer doğu halklarını temsil etmektedir batılı gözüyle.

    bu adamlar bunu bin kere yaptılar. vietnam savaşında, vietnamlıları kafalarında konik şapkaları, çekik gözlerini kısmış ebleh ebleh bakan tipler olarak karikatürize ediyorlardı. afrikayı sömürürken, afrikalıları kafalarına kemik bağlamış, yamyam dansı yapan baldırı çıplaklar olarak tanıtıyorlardı. son zamanlarda kafalarını ortadoğu ile bozduklarından kelli, müslümanlar da terörist olarak karikatürize edilmeye başlandı*. yaklaşan iran savaşı öncesinde, şimdi de sıra geldi iran'a. bunlar basit tesadüfler değiller.

    işin acı tarafı, bazı "doğuluların" kendilerini bu hakaretlerden muaf sanmaları, üstüne alınmamaları. ey embesil, bu hakaretler sana ediliyor emin ol, yüzsüzlük yapma.

    öte yandan, bizim özel şansızlığımız ise, doğunun batısında olmak, batının da doğusunda olmamız. her ne kadar, bu özel konumdan bakınca doğunun da bin türlü nanesi gözükse de, bu durum böyle ucuz, çıkarcı saldırıları haklı çıkarmaz.


    (galatyphoon - 19 Mart 2007 00:28)

  • comment image

    --- spoiler ---

    bir milyon nüfuslu pers ordusunun fazla kabarık olduğunu anlamamıza yarayan film. şimdi kabaca hesap yapalım, filmde görüyoruz ki neredeyse her kumandanın kendine ait afilli taht ı revanı var, bu taht ı revanları taşıyacak, bakımını üstlenecek, yağlayıp koruyacak adam sayısı yüz bin olsa, orgy yapmak üzere mevcut bulunan egzantrik personeli de ordudan sayıp düşsek onlar da nereden baksan bir yüz bin kişi vardır, e bir de pers kralının yolda bulup ilgisini çeken bilimum hayvanat kılıklı canavarın da gerek bakımları esnasında gerek savaşırken bir yüz bin kişiyi telef ettiğini hesaba katarsak 700 bin kişiye kadar gerilemiş oluyorlar. bundan zaten zorluk çekiyorlar canım.

    leonidas'ın hatası gollum kılıklı arkadaşı kalkan kaldıramıyor diye ordu demirbaş listesine yazdırmaması. pers kralı cellat olarak bile muhtemelen afyon - burdur karayolunun kenarında bulduğu eli doğuştan kılıçlı bir arkadaşı kullanırken, sparta güçlerine katılması muhtemel tek canavara benzeyen kardeşimizi sen de arkada bir yerde tut da gargoyle misali değerlendir değil mi? ondan sonra yüz bin kişilik "orgy squad" cezbeder garibimi tabii. kukuletayı da geçirmişler başına aidiyet duygu kazansın diye, canım benim.

    bu filmde bir de spartalıların meslek problemi var. arkadyalılara soruyorlar, adamlar "heykeltraş" bilemedin "demirci" yok "dönerci"... adamlarla dalga geçiyor leonidas, kendi adamlarına dönüyor, siz necisiniz:

    "höüüü!"

    adamların cevap "höüü" yahu.

    yalnız punk akımının "early" temsilcisi pers kralını çok takdir ettim, adam yolda ilginç ne varsa getirmiş. gergedan, fil derken baktık adam troll bile bulmuş yahu.

    şakalar bir yana bilgisayar oyunu gibi olsa da izlenimi keyifli bir aksiyon filmidir. hayatımıza bir şey katmasını beklemiyorduk zaten, eğlendik, beğendik.

    ---
    spoiler ---


    (the vagrant - 19 Mart 2007 00:36)

  • comment image

    1) film'le cizgi roman arasinda ciddi farklar var ki bunlarin cogu spartalilarin daha medeni ve perslerin daha sefil gosterilmesine hizmet etmekte. ornek: "bu kari ne konu$uyo ziv ziv?" "biz kadinlarimiza cok deger veririz" "karicim tekmeleyebilir miyim?" "tekmele hayatim az bile pis zenciye" sekanslari. leonidas'in ogluna gosterdigi babacanlik hatta genel olarak leonidas'in oglu. oglu cirkin dogunca tekmeyi basan ama olunce aglayan baba yuregi dayanmayan duygusal spartali baba tiplemesi. barbar kalbine ragmen tuy narinliginde sevi$en romantik erkek leonidas. sirt sirta dovu$en amerikali gibi birbirine laf atan iki spartali. "mistisizm" bahsi. vatani ugruna namusunu hice sayan, adam oldurecek kadar yurekli kralice tripleri. cesetleri mizraga oturtmak yerine yigin yapan medeni sparta ordusu.

    bunlarin hicbiri cizgi romanda mevcut degil.

    2) frank miller, zach snyder'a yonetmenlikte kurguda hic kari$madigini hatta bu yuzden zach'i kiskandigini roportajinda belirtmi$. (http://www.ugo.com/…article/?id=16424&sectionid=106). dolayisiyla filmde eklenen ve bati dogu medeniyetleri arasindaki ucurumu arttirmaktan ba$ka bir $eye hizmet etmeyen degi$iklikleri "cizgi roman adaptasyonu" diye savunmak mumkun degil. bariz $ekilde bati medeniyetini dogudan ayirmak spartalilari iyi gostermek icin caba sarfedilmi$. bunu anlamamak icin bayagi bir gozleri kismak lazim.

    3) frank miller bir roportajinda "spartalilar o sava$i kazanmasaydi $u anda bu roportaji yapamazdik" diyor (http://www.darkhorse.com/…ews/interviews.php?id=623). utandiran yuzeyselliginden dolayi frank miller'a kimsenin "bugun parmaklarindan fazlasini ortadogu medeniyeti sayesinde sayabiliyorsun", "yazi, kanun, para denen olgular varsa ortadogu medeniyetleri sayesinde var" demedigini, kendisinin de ara$tirmaya gerek duymadigini cikariyoruz.

    kisaca ortada bu hikaye icin yunanistan'da iki hafta gecirmek ve 7 ya$inda the 300 spartans filmini seyretmek suretiyle tek tarafli ve ustunkoru cali$mi$ frank miller ve onun $iraci $ahidi zach snyder var. zach snyder'in "filmin %90'i tutarli" demesinden zaten tutarli dedigi kaynaklarin kendi ba$ina hikaye oldugunun farkinda olmadigini cikariyoruz. senin tutarli dedigin kaynagi kendisinin tutarliligi mechulken o tutarlilik orani ne ifade ediyor? kendisi "top-notch historians" demi$. o historian'larin heredot di$inda kaynagi mi var, yoksa bizzat sava$ta mi bulunmu$lar?

    bu "top-notch" historian'larin "bravo cok dogru helal" diye alki$ladigi filmin en ba$ta surekli vurgulanan 1 milyon rakami yanli$. gercek rakam o gunun su yemek kaynaklari degerlendirilerek maksimum 250 bin olarak cikarilmi$ (http://links.jstor.org/…>2.0.co;2-d&origin=crossref) (http://en.wikipedia.org/…size_of_the_persian_army). bu "top-notch" historian'lar makale okumuyor mu?

    hayir madem "fantazi yaptik" diyorsun "historian'lar onayladi %90 tutarli" niye diyorsun? madem "tutarli" diyorsun neden i$ine gelmeyince "fantazi" arkasina siginiyorsun?


    (ssg - 22 Mart 2007 04:40)

  • comment image

    şangayda mandarin dilinde izlediğim ve sonundaki kolye geri verme sahnesinde yanimdaki çinli kızın ne yaptığını anlayamadığım film. gözleri çekik; ağlıyo mu gülüyo mu belli değil a.k.

    edit: yukarıda bulunan "moskovada rusça izlediğim ve sonundaki kolye geri verme sahnesinde yanimdaki kızın ağladığı film" entry'si uçunca çok anlamı kalmamış canım entarimin. repleri görelim.


    (beren - 1 Nisan 2007 22:00)

  • comment image

    bildiğin porno. kadınlar için yapılmış ender filmlerden, bu tarz filmlerin daha çok çekilmesini istiyoruz. biz şahsen 3 hatun salyalar akıta akıta izledik. tüm heterosexuel bayanlara tavsiyemdir gidiniz görünüz izleyiniz.


    (lusifer - 3 Nisan 2007 01:42)

  • comment image

    --- spoiler ---

    mamutlarının soyunun nasıl tükendiğini bize göstermiş film bu. (onların fil olduğunu biliyorum ama böyle düşünmek komik geldi) karın kası çok güzel birşeydir. pers kralı bildiğin gay. bilmediğin gay nasıl oluyor bilmiyorum. bacak kası çok güzel bişeydir. koskoca kraliçe verdiğiyle kalmıştır eldeki kocadan da olmuştur. göğüs kası çok güzel bişeydir. spartalıların dişçileri işinin ehliymiş. kol kası çok güzel bişeydir. yemek yemeden uyumadan savaşılırmış, 300 adam kralın yediği bir elmayla doyarmış. kanat (sırt kası) çok güzel bişeydir. süper vücutlu hatunlar fantazilere konu olsada esas kadınlar/kraliçeler hep küçük göğüslü çelimsiz olurmuş. sparta kralı fortçuymuş. kas çok güzel bişeydir.

    ---
    spoiler ---


    (lusifer - 3 Nisan 2007 01:49)

  • comment image

    ne amaçla yapıldığı, neye hizmet ettiği çok belli bir film. olayın politik ya da propagandavari kısımları zerre umurumda değil ancak bazı yerlerde işi öyle abartmışlar ki sanırsın adamlar yunanistan'ı değil; avrupa'yı, batı medeniyetini ve hatta dünya uygarlığını savunuyorlar. belki de film yapımcılarının ve batılıların inandıkları şey gerçekten bu. ancak buna inanmış olmaları doğu'nun dünya medeniyetine yaptığı sayısız katkıyı yok saymaya yetmez.

    --- spoiler ---

    mesela filmin sonlarında, leonidas ve 300 spartlalıdan bahsederek kendi askerlerini gazlamaya çalışan abimiz şöyle bir laf ediyor:

    "bugün dünyayı gizemcilikten ve zorbalıktan kurtaracak, ve hayal edemeyeceğiniz kadar parlak bir geleceğe yol göstermiş olacağız."

    sanırsın adam komutan değil atina üniversitesi sosyoloji bölüm başkanı. bu kadarına pes diyorum, hatta sikkofield bunu okuyorsa buradan new world order'a girsin, temiz ekmek çıkar.

    ---
    spoiler ---


    (island er besti stadurinn til ad lifa - 28 Aralık 2011 02:39)

  • comment image

    bas bas bağıran anafikri inanılmaz bir şekilde gizleyip, tali konularla, detaylarla göz boyama konusunda bir şaheser. demek ki iyi bir sinematik anlatım, bolca efekt, şişirilmiş görsellikle sunduğun zaman, en vahşi adamların bile bir kahraman gibi algılanmasını sağlayabiliyorsun.

    --- spoiler ---

    adım adım inceleyelim:

    "çocuk doğduğu zaman... tüm spartalılar gibi, incelendi.
    eğer küçük, cılız, hastalıklı ya da vücut yapısı bozuk olsaydı... öldürülecekti."

    görüldüğü üzere kahraman spartalılar aslında ari ırk peşinde koşan bebek katilleri. sadece standartlarına uygun olan çocukların yaşamalarına izin veriyorlar.

    akabinde de bu "uygun" çocuklar ayakta durmaya başladıkları andan itibaren "savaşın ateşi ile vaftiz" ediliyorlar. bakmayın böyle savaş, ateş, vaftiz diye süslenerek anlatıldığına. bildiğin aile içi şiddet aslında. baba çocuğuna kafa göz girişiyor, anası da yunan sütununa yaslanıp seyreyliyor.

    7 yaşında - sparta'da adet olduğu üzere- annesinden koparılıp; aç bırakılıp, çalmaya ve gerekirse öldürmeye zorlanacağı şiddet dolu bir eğitime(!) zorlanıyorlar. 7 yaşında oluyor bu bak. adamların ilkokul müfredatına bak. müfredatta sopalar, kırbaçlar, daha ne herzeler var.

    ilkokul mezuniyeti için çocuk kara kışın ortasında, yalın ayak başı kabak vahşi doğaya salınıyor. alenen "git kurda kuşa yem ol" deniliyor. ama çocuk manyağın, psikopatın önde gideniyse, bir şekilde vahşi doğa ile savaşı kazanıp, memleketi sparta'ya dönüyor ve sürpriiiizzzz. olsa olsa psikopatın kralı olan bir çocuk tarafından aşılabilecek bu zorlu merhaleleri aşan veledimiz sparta kralı oluyor.

    şimdi allahını seversen söyle. kralı böyle bir tedrisattan geçmiş bir topluma senin notun kaç olur? imam-cemaat ilişkisi + benzerlik teoremi aga.

    filmin tam bu noktasında anlatıcı abi -gözüne aldığı darbeden ötürü olsa gerek- iyice saçmalamaya başlıyor ve pers ordusunun "dünyanın elindeki tek mantık ve adalet umudu" olan yunanistan'ı almaya hazır olduğunu beyan ediyor. şimdi isterim ki şu "mantık umudu" neymiş, onu bir irdeleyelim.

    "ephorlar. eski tanrıların rahipleri. berbat bir topluluk. insandan çok hayvandırlar. leonidas'ın bile rüşvet verip yalvarması gereken hayvanlar. çünkü hiçbir sparta kralı ephor'ların kutsamasını almadan savaşa gitmemiştir."

    şimdi bu ephorlar eciş bücüş, cüzzamlı gibi tipi olan, kralı gelse bile rüşvet yiyen, vatan haini ve sapık herifler. ama dünyanın son mantık umudu olan sparta'nın kanunu nasıl bir dokunulmazlık verdiyse bu heriflere, adamlar ne dese o oluyor. kralın, konseyin falan hiç esameleri okunmuyor. ephorlar (ve onların yönlendirdiği kahin denilen afyonlanmış hatun) ne derse o.

    ephorlarla ilgili kral leonidas'ın kanaati "hastalıklı yaşlı fakirler. değersiz artıklar. mantıksız bir geleneğin kalıntıları. alçak, değersiz bir topluluk." ama çocukluğu inanılmaz travmalarla geçmiş olan leonidas'ın bu kanaatleri ne kadar sağlıklı, bence o da muallak. belki de ephorlar iyidir de çevreleri kötüdür, bilemem.

    diğer taraftan, dünyanın en son mantık ve adalet umudu olan yunanistan'ın atina bölgesi sakinleri için kral leonidas'ın "o felsefeciler ve oğlancılar" diyerek yaptığı "mantıklı" tespite de, bir cümle ile olsa dahi değinmeden geçmek olmazdı.

    şimdi bütün bu girizgah ışığında -bak daha ortada savaş falan yok-, spartalıların kralıyla, kraliçesiyle, çocuğuyla, konsey üyesiyle, rahibiyle, kahiniyle aslında hiç de akıl karı bir millet olmadıklarını alenen tespit ve teşhis ediyoruz. lakin demek ki bizler de en az onlar kadar akıl karı insanlar değiliz ki, bunların duruşuna, konuşmasına, six packine falan aldanıp, herifleri kafamızda hero ilan ediyoruz.

    peki finalde ne oluyor? bu ari ırk düşkünü, bir nevi hitler'in m.ö. muadili spartalılara boruyu kim döşüyor? normal şartlarda öldürülmesi gereken ama annesi tarafından sparta'dan kaçırılan şekli bozuk bir spartalı: ephialtes.

    yani demem o ki; ne leonidas ne yanındaki 300 süper savaşçısı, ne xerxes ve milyonluk ordusu, ne konsey ne de kraliçe... bu hikayenin anafikri; spartan law diye diye şişirilen mantıkdışı kurallar ve gelenekler silsilesinin, vahşi doğaya bırakılması ve maalesef sparta'ya geri dönememesi, hayatına devam edememesidir. ephialtes hem kendisinin hem de diğer mağdur yoldaşlarının intikamını, sparta kanunu'nu tehna bir keçi yolunda sıkıştırıp bir güzel almıştır.

    sözlerimi leonidas'ın konsey üyelerine hitaben "sparta will need sons" demek suretiyle en az üç çocuk düsturuna selam çakmasını anımsatarak bitiriyor, bir başka gerzek hollywood yapımının derinliklerine ineceğimiz güne dek esen kalın diyorum.

    ---
    spoiler ---


    (kilometrik pas - 24 Eylül 2013 00:33)

  • comment image

    işin en garibi milletin bu filmde geçen diyalogları gerçek sanması.

    ben filmi bir yere kadar görsel şölen olarak izledim. tarih boyunca yüzleri açık olarak savaşmış ölümsüzleri cüzzamlı gibi göstermelerine bile ses etmedim.(ölümsüzlere ölümsüz denmesinin sebebi öldürdükçe bitmeden daha fazlasının gelmesidir) oracle olarak gösterilen yaratıkları falan umursamadım.

    mevzubahis 300 kişinin leonidas'ın 300 koruması değil, soylarını devam ettirecek bir oğula sahip polemarkların arasında en yaşlıları ve gençler arasında heveslilerden kurulu bir karma takım olduğu gerçeğini de boşverdim. her spartalı savaşının 2 kölesi olduğunu ve bunların savaşta ayrıca çarpışıp öldüğünü yani ölen lakedaimonlu sayısının aslında 300 değil, daha fazla olduğunun gösterilmemesini de. spartalıların yeri gelince kahkahalarla gülen, savaştan sonra ağlayan insanlar olduğunun, leonidas'ın o savaş sırasında 60'ında olduğunun, spartalıların yanında binlerce başka müttefik asker olduğunun da gösterilmediğini de boşverdim. ephorların sparta'nın en çok saygı gören kesimi olduğunu vs.

    pers krallarının son derece mütevazi giyindiklerinin ve genetik olarak ufak boylu olduklarının bilinmesine rağmen xerxes'in balet gibi gösterilmesine de ses etmedim.

    ama sikerler.

    hakikaten sikerler.

    o sondaki konuşma ne lan?

    ne demek dünyayı mistisizmden ve tiranlıktan kurtaracağız? en fanatik dindar topluluk sparta ve thebai'deydi eski yunan'da. helotları köleleştiren sparta değil miydi? mesenyalıları köleleştiren, atina'da demokrasi var diye alay eden?(o demokrasinin de perikles'in solon'un tüm yasalarına sıçıp batırmasıyla ne kadar demokrasi olduğu ortaya çıkmıştı)

    insanlar bu film sayesinde eski yunan tarihinde gerçekten demokrasi ve özgürlük var sanıyor. ona şaşırıyorum ben.

    bir sözlük yazarının gayet isabetli bir biçimde tespit ettiği üzere bu konulu nazi pornosunun(spartalıları değil, o dönemi böyle gösterenlere nazi diyoruz) devamı çekilecekmiş.

    neyse, artemisia'yı eva green oynuyor. tek sevindiğim nokta o. mardonius ve onun dramını oynayacak kişi gene alçak bir doğulu şeklinde tasvir edilecek herhalde.


    (jimmy mcnulty - 23 Aralık 2013 06:23)

Yorum Kaynak Link : 300