• "hayatimda oynadigim en guzel film..."
  • "nevsehir seyahat ile beni benden almis bugune kadar cikmis en iyi 2-3 ps3 oyunundan biridir. sadece teknik olarak degil, senaryo, müzik, seslendirme 4*4'lük."
  • ""yeah. good luck, pal. that's almost imposoh! you did it...! nice.""
  • "nate: all right, eh, come on, admit it. you're impressed.chloe: i'am. i'll throw you a banana."




Facebook Yorumları
  • comment image

    oyunun türkiye kısmı topkapı sarayında geçmektedir. bölüm sonu canavarı olarak ilber ortaylı çıkıyor, sarayın tarihini anlatıp bir yandan da drake'e ayar vererek kendisini öldürmeye çalışıyor. bu canavardan ancak sakalını çekerek kurtulabiliyoruz, kurşun işlemiyor. uyarmadi demeyin.


    (chainsaw - 26 Ekim 2009 15:53)

  • comment image

    son indiana jones* faciasından sonra, nasıl serüven filmi yapılacağını unuttukları tescillenen steven spielberg ve george lucas'ın kafasına kafasına vurmak istediğim oyun. hemen herkes istanbul kısmını yazmış, o yüzden fazla söze gerek yok, desem de, ulan alan parker, ne film çekmişsin be. sene oldu 2009, neredeyse 2010'dayız, hala tüm dünya türkiye=midnight express kafasında. milliyetçi gömleğimizi çıkarıp yiğide hakkını vermemiz gerekirse, enfesss bir oyun ile karşı karşıyayız sayın seyirciler. şu an nepal kısmındayım, detayların güzelliğine bakmaktan oyunu oynayamıyorum. gelsin biri oynasın, ben de yanına oturup seyredeyim...


    (arsonist - 30 Ekim 2009 00:13)

  • comment image

    drake'in günlüğünde nevşehir seyahat bileti görürüz. üzerinde bir telefon numarası vardır. "lan yoksa!?" deyip cep telefonu ele alınır ve numara çevrilir.

    -iyi akşamlar nevşehir seyahat...?
    -!?!?!

    böyle de dumur bir oyundur işte. bitirmemden bu yana epey zaman geçtiği için detaylı bir entry girmem mümkün değil ama rahatlıkla konsol dünyasında çıkan en iyi oyunlardan biri diyebilirim. konusuyla, diyaloglarıyla, karakterleri ve esprileriyle bir aksiyon oyunundan çok daha fazlasını veriyor. ps3'teki genel grafik çirkinliğini bile kırıyor; muhteşem grafikler, gerçekten özenilmiş karakter animasyonlarıyla harmanlanınca oynayabileceğiniz en iyi aksiyon oyunlarından biri ortaya çıkıyor. son darbeyi de interaktif video'lar vuruyor. hangi oyunda bir bina tüm ayrıntısıyla yıkılırken ve sizde binanın içindeyken hala çatışmaya devam edip bir yandan da pencereye doğru koşma fırsatınız oluyor? bu özellikleriyle uncharted 2 şimdiye kadar yapılmış tüm aksiyon oyunları arasında pırıl pırl parlıyor.

    multiplayer'i da belli ki çok özenilmiş ve gamepad'le oynama mecburiyetine rağmen zevkten dört köşe yapıyor insanı.


    (imperfection - 5 Eylül 2010 21:22)

  • comment image

    3 tane sıkı aksiyon filmindeki aksiyonun toplamını bünyesinde barındıran oyun... 10 saatte düşe kalka oyunu bitirdim ve kısa kısa şunları söyleyebilirim:

    -oyun için monoton ilerliyor denilmiş, bence düşmanlarla girdiğimiz benzer çatışmalar dışında alakası yok. mekan çeşitliliği bakımından çok doyurucuydu. bu anlamda gayet tatmin etti. o tibet mesela... yaa... yaa...

    -kaç senelik oyuncuyum, helikopterin malum binaya daldığı sahne gibi bir sahne görmemiştim. yeni bir şey oynattıkları için yapımcıları tebrik ediyorum. ayrıca buna benzer birçok aksiyon sahnesi daha vardı ki, oyunun tadı tuzu da zaten bunlardaydı bence...

    -karakterlerin kaplamasında kullanılan dokular nedense kalitesiz gibiydi.

    -konu herhangi bir hazine avcıları filmiyle aynıydı. bazen national treasure izliyorum gibi hissettim.

    -iyi ve hit bir oyun yapmak için illa bir ea, ubisoft, capcom, rockstar vs. olmak gerekmiyormuş demek ki... yalnız çok emek harcanmış, çok çalışılmış o belli...

    -makineli tüfek kullanma hissi olmamış gibiydi. halbuki grenade launcher ve düşmanların bu silaha verdiği vurulma tepkisi öyle miydi ya? sürekli sağa sola sıkasım geldi...

    -istanbul'da adamların farklı farklı konularda türkçe konuşması herhalde oyunun yapımı sırasında gösterilen hassasiyetin belirtisiydi.

    -bir oyundaki her karakter mi atletizm yüksek okulu döneminin sınıf birincisi olur? sonra sen atla ben tutarımlar falan? 50 kiloluk kadın bizim ayı gibi natan'ı yukarı çekti bi ara...

    -bulmacalarla uğraşmaktan hoşlanmadığım için o anda istersek görebileceğimiz ipuçlarını açık bıraktım. zaman zaman faydası oldu. bu sistemi beğendim.

    -yapay geri zeka çok kötüydü. düşman sayısını arttırıp belli etmemeye çalışmışlar ama yemezler...

    -dikkatimden kaçmadıysa oyun sırasında frame düşmesi hiç olmadı. iyi optimizasyon her şey tabii...

    son olarak bu da puanım:

    9,3 / 10


    (forrestgump - 28 Kasım 2010 22:11)

  • comment image

    cok guzel oyun coook. birincisinden sonra ikincisinin kat ettigi mesafe o kadar buyuk ki, 3.su bundan 2 kat daha guzel olsa bile kimse tatmin olmayacak sanirim.

    ps3 ve xbox360 arasinda bir turlu karar veremiyordum. x360'da kinect var, gamepad'i bariz daha iyi. ama bu aleti en nihayetinde oyun oynamak icin aliyoruz. oyun kisminda da exclusive'larin da buyuk etkisiyle ps3 onde.
    ama gel gor ki, sadece bu oyun bile adama ps3 aldirir.

    ilk oyunda ki bazi malliklar baya azalmis olsa da yine var ama. mesela, adamimiz drake 40 turlu bulmaca cozuyor, atliyor zipliyor, envai turlu sebeklik yapip bi yere giriyor. bi giriyor, haydaaa icerisi asker kayniyor. iyinde arkadas biz oraya 1 kisi girecez diye gotumuz cikti, bu adamlar, hem de bir ordu, ne zaman geldiler, nerden girdiler?


    (arnatuile - 7 Şubat 2011 13:49)

  • comment image

    prelüd bilgi; hafif şpoyler içerebilir. haberiniz olsun.

    15 gün kadar önce, uzun zaman süren direnişime son vererek bir adet ps3 aldım. direnişimin, kendime göre mantıklı sebepleri vardı tabi ama konumuz bu değil.

    ps3'ü alıp kurduktan sonra, cihazı almamın temel nedenini oluşturan exclusive ps3 oyunlarını da ufaktan toparlamaya başladım. uncharted'in her iki oyunu, god of war 3 ve heavy rain ilk etapta yeterli gelmişti. (bu arada laf sokmaya hazırlanan sözlük ergenleri için ara bir bilgi vereyim. bütün bu saydığım oyunları ikinci el olarak aldığım için öyle ahım şahım bir para da harcamadım. yani "para bok" tandanslı bir tavrım yok.)

    neyse efendim. aldık makinayı, koyduk oyunları yanına. önce hdmi kablosundan mütevellit ufak çaplı bir sıkıntımız oldu ama allahtan aramaya inanmış bir bireyim, internette buldum problemin çözümünü, kaldık oyunlarla baş başa. düşündüm, taşındım. dedim ki kendi kendime; "ulan arkadaş, sözlükte uncharted 2 için çok iyi konuşuyorlar. dur ben şunu bir takayım cihaza."

    netekim (nitekim!? - bak 85'ten sonra doğanlar bu lafı bilmez. nitekim'den değil, netekim'den bahsediyorum) taktım da.

    oyun açıldı, başladık sağa sola zıplamaya, oradan oraya koşturmaya. bir, üç, beş derken birden bire istemsiz olarak kendimi kaptırdığımı fark ettim. yahu ben ki son on yıldır oynadığım hemen hemen hiçbir oyunda kendimi olaya veremeden; teknik detaylara, ai'nin mallıklarına, animasyonlardaki ufak tefek saçmalıklara takılarak bir türlü tam manasıyla keyif alamayan insanım. "ne oluyor lan!?" diyemeden kendimi oyunun içinde drake'e küfür ederken, piknik tüpünü rakibe fırlatıp patlatırken, daldan dala sıçrayıp, erojen bölgeye doğru yapılan cüccük hareketini tatbik ederken buldum.

    --- spoiler ---

    son on yıldır neredeyse hiçbir oyunda, işi gücü bırakıp sırf eğlence çıksın diye ana konuyla alakasız işlere bulaşmamıştım. bir bölümde, otelin tepesindeki havuza defalarca atlayıp bir de tamamen tesadüfi olarak trophy açtığımda (marco! polo!), 1987 yılının bir kış günü montezuma's revenge oynayan 7 yaşındaki jean'ın mutluluğuna yakın bir şeyler hissettim.

    ---
    spoiler ---

    hasılı, çok güzel oyunlar görmüş ama uzun zamandır ota boka takılıp olayın akışına kendini kaptıramamış bir insana eski günlerde aldığı tadı yakalatan, çocukluk halinin verdiği eğlence duygusunu az da olsa tekrardan hissettirebilen, salt güzel değil sürükleyici ve eğlenceli bir oyundur.


    (jean - 12 Eylül 2011 08:38)

Yorum Kaynak Link : uncharted 2 among thieves