(bkz: hani taş sopa esprisi)

(vecna - 1 Mayıs 2010 02:06)

almanya'da goalpost koduyla vice president'ı kurtarırken, caddede koşarsanız “reliable command buffer overflow” hatası veren oyun. bunu aşmak için caddede koşmak yerine hata aldığınız yerin sağındaki binaya giriyorsunuz kırık kapıdan, içeriden ilerliyorsun save noktasına kadar. araştırdım test ettim onayladım. görev ayrıntısı verdim ama spoiler sayılmaz, amme hizmeti peşindeyim burda.

(eternalus - 9 Kasım 2011 11:48)

pentium 4 2.8 ghz
1.5 gb ddr 400 ram
ati radeon 512 mb ekran kartı

ile oynayamadığım oyun. zaten modern serisinin hiç birini oynayamadım bu sistemle. bende isterim i7'ler, 8 gb ddr3'ler, efendime söyliyeyim hd grafik kartlar olsun ama fakirim lan.

(patlak fermuar - 9 Kasım 2011 12:23)

durduk yere bok atılan oyundur. infinity ward ile yolların ayrılmasından sonra mecburiyetten kısa bir süre içinde sırf fanların tepkisi çekilmesin diye black ops çıkartıldı. o kadar kısa bir sürede bu oyunun yapılabilmesi gerçekten "oha !" tepkisi verdirtmişti bana. çünkü bir treyarch oyununa göre aşmış bir senaryoya sahipti. hatta yine treyarch'ın yaptığı call of duty 5 ile bağlantıları falan gerçekten iyiydi. moder warfare'in ilk oyununda, eski call of duty serilerinden dedesini tanıdığım sevgili captain price ve o oyunda ilk defa göreceğimiz soap mactavish vardı. bölümler, operasyonlar ve senaryo o kadar iyiydi ki siktiriboktan grafikleri de olsa gayet oynanırdı. ancak süper grafikleriyle efsane bile oldu.

aradan 2 yıl geçti sonra modern warfare 2 çıktı. abartısız olarak söyleyebilirim ki, o oyun o güne kadar oynadığım en iyi fps'ydi. ne far cry, ne crysis, ne half life 2. bambaşka bir oyundu. bugün bile ilk 3 listeme girer. bu oyundan sonra zaten olanlar oldu, activision türlü ibneliklerle infinity ward'ı canından bezdirdi falan filan. şimdi grubun belli bir kısmı kalmış, diğer isyankar olanları yeni bir grup kurmuşlar. adı da respawn entertainment. ne kadar götoş herifler de olsalar yeni çıkaracakları oyunu bekliyorum o ayrı fakat ilk medal of honor'u yapan ve milletin ağzının sularını akıtan bu herifler, ikinci mof için ea ile anlaşamadılar. activision ile anlaşan bu kardeşlerimiz, call of duty gibi hayvani bir oyun yaptılar ki captain foley'i halen daha hatırlarım. "ea bize hak ettiği değeri göstermedi bik bik" diyerek ayrıldılar şimdi aynını activision'a yapıyorlar ve tekrar ea'ye geçiyorlar. bundan 5 yıl sonra tekrar activision'a farklı bir grup kurarak geri gelirler, emin ol.

demek istediğim nokta senaryodur. belki multiplayer ve grafik olarak battlefield 3 daha üstün bir oyundur ancak havada karada modern warfare siker atar single'ı ile. "bizim için single mühim değil kieee..." dersen eyvallah, git oyna battlefield. ancak ben multiplayer oynayan bir adam değilim, vur vur vur vur sıkılırım bir yerden sonra. single'ı oynayarak hikayeyi öğrenme peşindeyim, iki seridir ki 5 yıla tekabül ediyor bu süreç. oynadığımız adamları oynacağız. tıpkı sırf bok gibi olacağını bile bile, rockstar'ın sikerttiği max payne 3'ü kafadan oynayacağımız gibi. söylemek istediğimi anlayan anlamıştır fakat durduk yere de "off yeaa grafikleri kötü amına koyim." diyerek bok atmayın. kötü diyeni allah taş eder lan, bomberman mı bu? grafikleri aşmış değildir evet ama abartıldığı gibi berbat değildir. multiplayer oynanışlık açısından battlefield'dan bile iyidir çünkü adamlar bu olayı gerçekten çok iyi beceriyorlar. tek artısı grafik ve araçlarsa battlefield'ı oynayın. ea yaptığı atakla fifa serisini pes'in önüne çıkarttı, şimdi fps'yi de almak istiyor. çok çalışıyor cidden hakkını vermek gerek ancak olay pes-fifa olayı değil kulvarlar çok farklı ve olaylar çok ayrı.

(hayrullah amazingogullari - 10 Kasım 2011 05:32)

ciddi şekilde karalama kampanyasına maruz kalan, yıllardır bizi heyecanlandıran bir seri değil de sanki orospu çocuğuymuş muamelesi gören cod'un son oyunu. nedir bu arkadaş ea bi anda tapındığınız bir firmaya dönüştü. yıllardır ebemizi siken, sevdiğimiz firmaları tek tek yutan ea değildi sanki. bf3 şöyle bf3 böyle, tü kaka mw3. mal mısınız olm? adam gibi eleştirme yeteneğinizi kaybetmişsiniz.

kısaca durum şu: mw 3 single play'de bf 3'ün eline zenci yarrağını verir. 1. dakikadan itibaren savaş atmosferine sizi sokar, başından kalkamazsınız, adrenalin manyağı olursunuz, ohaaa nidaları eşliğinde oyunu bitirirsiniz. single play'i tartışılmaz bile. lakin baya kısa. yok efendim binalar yıkılmıyor da bilmem ne. bunlara kulak asmaya gerek yok, grafiği her şey olarak gören dallamaların sıçmıkları onlar.

ancakkk, söz konusu multi ise, daha açık konuşalım para vererek oyunu edinecekseniz yapacağınız iş şudur: 1 saniye bile düşünmeden bf3 almak. zira mw3 multiplayer olarak serinin önceki oyunlarından fazla birşey vaat etmiyor. özlenen tarzda multiplayer bf3'te mevcut ama gördüğünüz gibi bu kişisel bir görüş. sadece frag almaktan zevk alan adamlar tabi ki mw3 diyeceklerdir.

yapılması en doğru olan şey: mw3'ün sadece single'ını oynamak, bf3'ün multisine akmak. kimi adamlar single'ı hiç yokmuş gibi davranıyor kimi adamlar da multisi hiç yokmuş gibi. akıllı olun lan.

(death martian - 10 Kasım 2011 18:56)

az önce bitirdiğim baş yapıt.

iş bu entari çok pis spoyler hedesi içerebilir. sonradan sonunu sölemişsin pezevenk demeyin bana !!! ayrıca evet bruce willis de ölüymüş...

--- spoiler ---
şimdi bu oyuna bok atanlara iki çift laf edecem izninle sözlük. efendim neymiş mp'si boktanmış. o yüzden bir sike yaramazmış. bak arkadaşım ben bu oyunu single için aldım oldu mu ? bf ile karşılaştıranlar lütfen söleyler misiniz bf'nin single player'ı size ne verdi ??

ulan resmen üçleme yapmış adamlar. ver şıpilberg abiye "er rayn" tadında film çıkarır bu oyundan. mw serisinin ilk oyununda da, ikincisinde de ve serinin son oyunu olan üçüncüsünde de; her sonda boğazıma bir yumru oturdu lan !!

"i'm sorry" sahnesinden sonra durdurdum oyunu resmen ve içten içe "ulan ulan" dedim. hay yani verseler makarov denen ibnenin evladını ben sikecektim o derece !!! hangi oyun size bunu hissettirebildi ??

yok binayı kopyalamışlar, yok mp kötüymüş, sesler aynı, engine aynıymış. evet haklısınız. söylediklerinizin çoğunda haklılık payınız var. lakin bu oyunun bir de ruhu var. o ruhu için oynuyorum ben bunu. bana hissettirdiği o muhteşem heyecan için. denizaltı bölümü için mesela. binaların tepesinden düşmek için. sizi içine çeken heyecan ve sürükleyicilik için.

ha sen dersen ki bf3 muhteşem grafiklere ve inanılmaz bir multi player platformuna sahip. git oyna. death match mı yaparsın capture the flag mi yaparsın bilemem. ama sırf bu oyunun grafikleri, multi player'ı daha kötü diye itin götüne sokup çıkaramazsın. ikisi de çok iyi oyunlar ama cod daha iyi bir oyun. bu oyunun sana hissettirdiği bişi var. price'ın ""sandman do you copy" diye haykırışı gibi. i'm sorry gibi. kişisel görüşlerimdir bunlar .zevk ve renk meselesi yani...

--- spoiler ---

(obscure - 12 Kasım 2011 02:48)

4. görev olan turbulence hakkında spoyler

--- spoiler ---
açmayın makarov
--- spoiler ---

(adi olmayan cocuk - 14 Kasım 2011 01:59)

ya arkadaş bir camperdır, bir noobdur almış yürümüş. çoğu kişi diyor, neden dediğini bile bilmiyor. sanki pezevengin evladı oyunu alırken, herkes deli gibi sağa sola koşacak diye sözleşme imzalamış gibi de şikayet ediyor her bulduğu mecrada. bak işler ne boyuta gelmiş bir örnekle pekiştireyim: amacın önceden belirlenmiş yere bomba koyup, diğer takımın bombayı inaktif etmesini önlemek için bombayı korumak üzere bir yerlere sinmen/yatman gereken oyun modu olan demolition da bile oyun bitiminde camper, mamper, noob, cart curt diye şikayet eden bebeler var(!)

arkadaşım deli mi sikti, nedir mevzun? adam ister yatar, ister kalkar, ister koşar, ister mal gibi durur.. sen deli danalar gibi, hiç bir şeyi kontrol etmeden, deparlar atıp rationu düşürüyorsan, o senin problemin. kendi oyun stratejini bir gözden geçir, elaleme laf atmadan önce.

ha bak bunların bir de granede launcher, martyr ve final stand' e karşı olanları vardır. beyim acr, mp5 ve p90 takılıyor diye herkes onları sevecek, onları kullanacak. oldu, gözlerim doldu.

(orpro - 11 Nisan 2012 13:13)

evlilik kurtaran oyun. şöyle ki; son 2 haftadır eşim ile beraber işten koştura koştura eve gelip açıyoruz oyunu, enerjimizi oyunda harcadığımızdan dolayı kavga etmeye fırsat bulamıyoruz. bir de multiplayer kısmında birbirimizin arkasını kollayarak ya da bizi öldüren oyuncuyu diğerimiz öldürüp intikamımızı alınca romantizmi de canlandırıyoruz.
diğer bir taraftan da bizi birbirimize düşürmek için elinden gelen her şeyi yapan eşimin kardeşiyle de online oyun açıp götünde bomba patlatıp, headshotları art arda yapınca bütün hırsını da çıkarıyorsun burada keyifle.
tek yan etkisi son zamanlarda ikimizin de gözünü kapayınca kendisine doğru koşturan kişiler görmesi oluyor ama bu kadarı da olsun artık.

(kaldirek - 28 Temmuz 2012 15:40)

not : yazıyı başka bir sitedeki yazımdan alıntıladım.

campaign modunu bitirdiğim, cod serisinin son oyunu. kısa kısa, uzun uzun izlenimlerimi ve düşüncelerimi yazıyım dedim.

-bazı kimselerce eleştirilmesine rağmen bence çok başarılı bir oyun olmuş. herhalde eleştirilmesinin en büyük sebebi sürekli bir aksiyonun olması. yani neredeyse hiç durmuyor, sürekli rus öldürüyorsunuz. bence amerikan olup rusları öldürmek değil ama sürekli bir aksiyonun içerisinde olmak çok iyiydi. adrenalin işte! daha ne olsun!

--spoiler--

-mekanlar : mekanlar süper olmuş bence. çoğu bölümde yıkık, viran şehirler, bu mekanların içerisindeki ince ayrıntılar (istanbul vapuru içerikli tablolar ve afişler - eli çekiçli kız silüeti http://www.merlininkazani.com/…3-haber-46238p1.html vs.) iyi düşünülmüş ve resmedilmiş. fransanın yer altı mezarları (catacombs), eyfel kulesi, berlin, çek cumhuriyetindeki kale, rus donanmasının demir attığı amerikan limanı mesela...
oyunun geçtiği yerler ise şuralar :

dharmasala, hindistan
new york, abd
sierra leone
londra, ingiltere
mogadishu, somali
hamburg, almanya
paris, fransa
prag, çek cumhuriyeti
çek cumhuriyetinde dağlardaki bir kale
berlin, almanya
moskova (kremlin), russia
dubai, birleşik arap emirlikleri
washington. d.c

-grafik : oyunu ilk açtığımda afedersiniz bok gibi görüntü vardı. bulanıktı vs. sonradan oyunu düşük kalitede oynadığımı anladım. kalite'yi önce high'a sonra da extra'ya çıkardım. durmadan saatlerce oynamadığım için (birkaç bölüm oynayıp kapattım genelde) bilgisayar kasmadı pek. extra'da görüntü kalitesi iyiydi.

-silahlar : bazı silah özelliklerinde değişikliğe gidilmesi ve yeni silahlar kullanılması da hoş olmuş doğrusu. mesela adını hatırlayamadığım silah'ın dürbün özelliği (sanırım hybrid sight - http://callofduty.wikia.com/wiki/hybrid_sight ) değişmişti. daha uzak mesafeleri de görebiliyorduk.
bir ara kullandığımız ugv ( http://www.therefinedgeek.com.au/…r-ugv-section.jpg ) adlı garip silah da iyiydi. tank gibi bir şey.
sıklıkla kullandığımız predator drone da yine oyunumuzda mevcut.
favori silahım ise ( http://imageshack.us/…es/233/600pxcodmw3m4.jpg/sr=1 ) m4a1.

-silah sesleri : özellikle bu iyi olmuş. serinin ilk 2 oyununda silah sesleri paintball silahı sesi gibiydi. ama bu sefer bu olayı düzeltmişler. ateş ettiğimiz zaman ateş ettiğimizi anlıyoruz.

-senaryo : tabi güzel bir film senaryosu yok ama içerisindeki baş aktörlerden biri siz olunca amatör film senaryosu olsa bile heyecanlanır ve seversiniz bu yapımı. bu oyunun en mühim özelliklerinden biri de bu. 3 oyun bir senaryo içerisinde geliyor önümüze ve konu bizim ve ekibimizin dünya'yı makarov belasından ve 3.dünya savaşından koruması.
3.oyun da ilk 2 oyunun izinden gidiyor ve bu senaryo ve ekip ortamı sizi diğer karakterlerle (soap, yuri, price, ghost vs.) bağdaştırıyor, sizi onlara bağlıyor ve bu da oyunu çok daha etkileyici yapıyor. mesela bu oyunu oynayıp da şu sözlerle duygulanmayan var mıdır acaba? ;

--price--
"there is a clock tower in hereford where the names of the dead are inscribed. we try to honor their deeds even as their faces fade from our memory. those memories are all that's left, when the bastards have taken everything else."
--price--
macmillan: what happened?

price: he killed soap. he's gone, mac.
--price--

-bölümler : bölümlerin neredeyse hepsi güzeldi. önceki 2 oyunda sadece birkaç bölüm öne çıkardı, güzel olurdu. bunda tam tersi birkaç bölüm kötü olmakla beraber gerisi hep vasatın üstünde. özellikle aksiyonu bol ve iyi düşünülerek yapılmış. eski oyunlar gönderme yapmayı da unutmamışlar.
oyunun en sevmediğim 2 şeyi var ;
birincisi extreme modu : çok zor yapmışlar ama bu zorluk yapay zekadan kaynaklanmıyor ne yazık ki. ne bileyim azıcık kafanı kaldırsan ebesinin nikahından, sniper olmayan bir adam sizi tek atışta indirebiliyor mesela. bu, oyunun en sevmediğim yönüydü doğrusu.

ekleme : sonunda gün itibariyle (21 mart 2012) veteran mod'da da bitirdim oyunu.

ikincisi ise yine 5.sınıf amerikan film klişesi olarak rusların kötü, amerikalıların iyi ve dünya kurtarıcısı olarak gösterilmesi. hatta ve hatta rusya başkanın ve kızını da deltaforce ve task141 kurtarıyor. ama el mecbur. onlar yapıyor oyunu katlanıyoruz. keşke ruslar da yapsa da amerikalı öldürsek biraz!

-oyunu beleş oynamanın verdiği haz : oyunu btjunkie.org'dan indirip kurmak apayrı bir zevk. 140 tl'ye karşı 0 tl. bayağı cazip oldu!

-enemy intelligence : sadece 20 adetini bulabildiğim bilgisayarlar. 50'ya yakın vardı sanırım. hepsini bulabilirsem ne olacak merak etmekteyim. bakarsınız serinin dördüncüsünü bedavaya verirler. gerçi netten bedavaya indriyorum ama orjinalini almak da ayrıca karizma olur.
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418629975/
edit : 44 adet oldu. bakalım 46 tanesinin hepsini bulabilecek miyiz!
edit 2 : 46'da 46 odu. hepsini bulduk. hiçbirşey olmadı ak.

-oyunun campaign giriş yazısı üzerinde, önceki oyunlardan farklı olarak, oyunun ne kadarını tamamladığınızı gösteren bir yazı bulunmakta.

-pripyat : bu oyunda en çok gönderme yapılan efsanevi rus bölümü oldu. o bölüme ait resimler, videolar, konuşmalar ve bilinmeyen şeyler....

bölümler :

1) black tuesday :

single player'ın ilk bölümü bu. yeni karakterlerden, delta force'tan (bu isim de beni nostaljik eski oyunum delta force'a götürdü) frostuz . aksiyonu ilk kez hissediyoruz bu bölümde. ortasına dalıyoruz yani. sandman var yanımızda. harab olmuş bir şehri (manhattan - new york) müthiş yansıttıkları için ve her bölüm olduğu gibi şehir içerisine koydukları güzel ve nice ayrıntılar sebebiyle sırıtarak yolumuzda ilerliyoruz. predator drone'u (isr) da kullanıyoruz burada. elimizde ise xm25 diye hybrid sight'lı bir silah var ki bu oyundaki favori silahlarımdan oldu.
mekanlar her bölüm olduğu gibi çok güzel, aksiyon iyi. hatta bölümün bir yerinde modern warfare'in ilk oyununda araplarla ırakta savaşırken girdiğimiz bir yere benzeyen bir mekan koymuşlar. alttaki ikinci caps'e bakarsanız veya oynarsanız siz de hatırlayacaksınızdır.
görevimiz ise jammer (sinyal bozucu) diye tabir edilen bir haberleşme istasyonunu havaya uçurmamız. tabii ki mission accomplished

http://www.flickr.com/…08/6436097185/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436098453/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436099623/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436100807/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436102219/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436104273/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436105419/in/photostream

2) hunter killer :

yine frostuz bu bölümde. müthiş bir bölüm. en önemli özelliği görselliği. bölümün başında dalgıç olarak denize gömülmüş, içi harap olmuş insan ve arabalarla dolu tünellerden geçerek rus denizaltısına gidiyoruz ve saldırı düzenliyoruz. bu olga gibi seksi bir ada sahip rus denizaltısının füzelerini new york limanına konuşlanmış diğer rus gemilerine yönlendirip hepsinin imha edilmesini sağlıyoruz. evet biraz 69.sınıf film konusu gibi dursa da görsellik nedeniyle bunları gözardı etmeliyiz bence.
modern warfare 2'de de benzer bir bölüm vardı. ama orada bir petrol kuyusuna giriyorduk soapla. neyse işte görsellik açısından en iyi bölümlerden biri.
ayrıca bölüm şu ilginç diyalogla sonlanmakta

grinch: where's our infil point? ~kaçış noktamız neresi~
sandman: brooklyn-battery tunnel. ~brooklyn-battery tüneli~
truck: i thought it collapsed. ~oranın yıkıldığını sanıyordum~
sandman: it did. ~yıkıldı~ ~bgv~

http://www.flickr.com/…08/6436106507/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436107803/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436109101/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436110367/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436111695/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436112959/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436114031/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436115237/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436116375/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436117349/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436118779/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6436119777/in/photostream

3) persona non grata :

modern warfare 2'nin sonundan devam ediyor gibiyiz. soap yaralı. bu bölümde tekrar o zamana gidiyoruz. mekanımız : hindistan. latince "istenmeyen kişi" anlamına gelen persona non grata bölümün ismi ve sanırım bu yeni karakterimiz yuri'yi anlatmakta. kendisi eski toprak spetsnaz ve özel meseleleri sebebiyle, makarovdan captain price'a oranla daha fazla nefret eden biri.
soap ise price'ın deyimiyle hard bastard olduğu için yaşam savaşını kazanıyor şimdilik. aksiyon bakımından yine üst düzey olan bir bölüm. hem aksiyon hem neresinden ne çıkacağı belli olmayan dar sokakları açısından modern warfare 2'deki favellalara benzemekte.
bu bölümü nedense çok sevemedim. özellikle de şu mekanda ( http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6395544843/ ) takılıp kaldım. bunda veteran'da oynamamın etkisi olsa da bir süre sonra monitere kafa atma eşiğine de getirdi. ulan kafayı çıkardın mı kurşunu yiyorsun ak.
soap'un hayatta kalması ve ugv denen manyak silahı kullanmak haricinde pek güzel bir yanı yoktu benim için.
bir de : "who the bloody is yuri?" - soap

http://www.flickr.com/…08/6442304715/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442306939/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442308377/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442311455/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442313915/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442315515/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442317271/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442318843/in/photostream
http://www.flickr.com/…167@n08/6401947133/lightbox/

4) turbulence :

bu bölümde andrei harkov'uz. çok değişik bir bölümdü. rus ajan olarak rus başkanı ve onun "erkeklerde göte kitlenme"'ye yol açabilecek bir pompişe ( http://www.flickr.com/…167@n08/6401754611/lightbox/ ) sahip olan kızını, başganın elinden nükleer kodları almak isteyen makarov ve adamlarından korumak görevimizdi. tam koruduk derken, önceki oyunlardan birinde bulunan (no russian) hava alanı sahnesi gibi kafaya kurşunu yedik.
uçağın parçalanması, başganın kızının pompişi, ve son anda kafamıza isabet eden kurşun bölümün artılarıydı.
bölümün veciz sözü makarovdan geliyor "every man has his weakness"~her adamın zayıf bir noktası vardır~

5) back on the grid :

price, soap ile yuri karakterini oynayarak sierra leone'ye, makarov için önemli olduğu düşünülen bir kargo'yu bulmak için gidiyoruz ve para karşılığı makarov için çalışan yüzlerce altmış santime sahip afrikalı simsiyah zenciye ~bgv~ karşı savaşıyoruz. bu afrika kıtasının kederli ortamına hemen tanık oluyoruz. yakılan, öldürülen insanlar vs. mortar~havan topu~ kullandığımız yer ile soap ve price'a sniper desteği sağladığımız kısımlar iyiydi.
ayrıca bölümün bir yerinde bir duvarda elinde çekiç tutan bir kız silüeti var. ismi samantha. call of duty world at war'de (gerçi ben oynamadım bunu) var kendisi ve aşağıdaki caps'te de görüldüğü üzere, çekicin üstünde shg yazıyor. açılımı sledgehammer games. yani bu oyunun, call of duty modern warfare 3'ün ikinci geliştiricisi. böylesine küçük ama hoş ayrıntıların konması çok güzel olmuş.
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6442370821/

bölümden güzel bir replik ;
--alıntı--
price: soap, try not to die this time.
soap: you worry about yourself, old man.
--alıntı--

http://www.flickr.com/…08/6442362589/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442363915/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442365781/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442367365/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442368669/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442375219/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442376777/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442380103/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442381665/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6442383463/in/photostream

6) mind the gap :

londra'yı ablukaya almak gibi bir görevimizle londra'ya gidiyoruz. sas ekibi olarak çatışıyoruz. metro'da uzunca bir çatışma içerisine falan giriyoruz. şüpheli bir kamyonun peşinden koşturuyoruz.
metroda gözüken bazı film afişleri ve time dergisini kapağını oluşturan soap ve captain price'ın interpol tarafından kırmızı bültenle arandığı haberi (interpol's most wanted) haricinde bu bölüme de pek ısınamadım.
http://www.flickr.com/…08/6452909549/in/photostream

http://www.flickr.com/…08/6452899191/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452902569/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452903989/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452906679/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452909549/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452913421/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452915643/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452918543/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452920049/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452923549/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452925531/in/photostream

7) davis family vacation :

bir aile var burada. anne, baba ve çocuk. videolarını izliyoruz. big ben'e bakıyorlar vs. sonra bir kamyon geliyor, duruyor, içinden adamlar iniyor ve sonrasında "bom"! kimyasal saldırıya ilk bu şanslı aile tanık oluyor. allah rahmet eylesin!

http://www.flickr.com/…08/6452929187/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452931561/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452935827/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452937805/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452939769/in/photostream

8) goalpost :

pek hazzetmediğim bir bölüm. almanya'da geçiyor. ruslar patlayan bombaların hemen ardından avrupanın önemli yerlerini işgale başlamıştır. bir tarafları bellenmiş olarak bulduğumuz almanya'ya amerikan ordusu olarak çıkarma yapıyoruz. amerikan başkan yardımcısını kurtarmak gibi de kofti de bir görevimiz var. keşke geberseydi. onu kurtarana kadar götümüze yediğimiz kurşunları yan yana dizsek buradan bizim köye yol olur.

not : bölümün bir yerinde “reliable command buffer overflow” hatası veriyor oyun. bunu aşmak için çatıştığımız yoldan değil sağ tarafta kalan binanın içerisinden gideceksiniz!
not 2 : aşağıdaki son capslerde "arabanın plakasını aldınız mı?" durumunun bir benzeri gerçekleşiyor~bgv~

http://www.flickr.com/…08/6452943177/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452946119/in/photostream
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6407513549/
http://www.flickr.com/…08/6452948855/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452952179/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452955589/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452959019/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6452960861/in/photostream

9) return to sender :

price'ın pripyat'ta hayatını kurtardığı captain macmillan'nın baseplate olduğunu öğreniyoruz bu bölümde. ve price borcunu ödemesini istiyor ondan. baseplate ise makarov'un ortak çalıştığı, onun çeşitli kargo işlerini yürüten waraabe'nin peşine düşmemiz gerektiğini söylüyor. biz de waraabe'nin kampının bulunduğu somali'ye gidiyoruz.
waraabe'yi ele geçiriyoruz ve price da kendisini gaz maskesi tehtidiyle konuşturuyor. waraabe, bizi makarov'un bomba uzmanı adamı olan volk'a yönlendiriyor.
bu bölümde özellikle çöl fırtınasının olduğu sahneler çok iyiydi.

--alıntı--
baseplate: identify yourself.
price: mac. it's john.
baseplate: we put a lot of names on the clock tower this week, lad.
price: it was makarov. the bastard slipped through my fingers in sierra leone. what does mi know?
baseplate: you're on everyone's shit-list, john. there's no way i could get you clearance.
price: don't give me that! you still owe me for prypiat. i'm calling it in.
baseplate: easy, son. alright. we've traced the delivery freighter to an outfit in bosaso, somalia. it's run by a nasty piece of work named waraabe. my hands are full with the bleeding at home, so you're on your own. good hunting.
--alntı--

http://www.flickr.com/…08/6407518331/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6407515739/in/photostream

10 - 11) bag and drag - iron lady :

sevdiğim bölümlerden olan "bag and drag" ve iron lady (galiba eyfel kulesinin lakabı) bölümlerinde makarov'un bomba uzmanı olan volk'un peşine düşüyoruz. amacımız onu canlı ele geçirmek. fransız tim gign ile ortaklaşa yürütüyoruz operayonu. mekanımız da kimyasal silahların da etkisiyle ölen insanlar ve harap olmuş binalarla dolu : montmartre hill, paris fransa. bu sefer yine frostuz.
bazen uçak (ac 130) kullanıp dalga dalga gelen düşmanı bomba manyağı yapıyoruz bazen de timle beraber kurşun yağdırıyoruz.
bir ara pariste bulunan, zamanın hristiyanlarının (muhtemelen salgın hastalık yüzünden) yeraltına inşa ettikleri dehlizlere, bir diğer adıyla catacomblara giriyoruz. biz de orada bulunan sayısız kafa tasına bizimkisi de dahil olup fransa turizmine katkıda bulunmasın diye, bu catacomb'larda hem voltu arıyor hem de onu koruyan adamları mıhlıyoruz. sonra hedef mevkimiz, zamanında güzel olan ama şimdi harabeye dönmüş olan paris caddelerinden geçerek gideceğimiz ünlü eyfel kulesine yöneliyor ki zaten yanlamasına eğilmiş olan kendisi de bölüm sonunda yoğun çatışma sonucu yerle yeksan oluyor.
bu bölümde hem aksiyon hem ince ayrıntılar (müze gibi bir yerden geçtiğimizde gözüken cami ve vapur tabloları vs.) hem paris'in catacombları, eyfel kulesi vs.'nin verdiği görsel şölen bölümü benim için favori bölümlerden yapıyor.

http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412543715/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412534581/
http://www.flickr.com/…8/6412560113/in/photostream/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412569051/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412521053/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412512973/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412515961/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412518579/

12) eye of the storm :

yerimiz prag, çek cumhuriyeti. bu bölüm görevimiz volt'un da bize verdiği bilgiler doğrultusunda düşman hatlarına sızıp kiliseye ulaşmak. amacımız ise otel lustig denen yerde toplantı yapacağı bilgisini aldığımız makarov'u, bu otelin tam karşısındaki kilisenin tepesinden suikast silahıyla mıhlamak.
bu suikast işi diğer bölüme sarkacaktır ama bu bölümde malum kilise'ye ulaşmak için makarova karşı prag'da direniş örgütleyen kamarov ve adamlarıyla omuz omuza yaparak savaşırız.
özellikle başlangıçta yer altındaki tünelde soap, puro tüttüren price ile beraber bölümü açmak, sonradan prag'daki direnişçilerle savaşmamız, sniper olup soapla beraber hem rus avlamamız hem gürültülü şekilde aksiyona dalmamız ve her tarafı taramamız, arada yerden sürünerek geçtiğimiz ve rusların etrafı kolaçan ettikleri sahneler sebebiyle en sevdiğim bölümlerden oldu eye of the storm bölümü.
ayrıca bölüm all ghilled up'a çok benzemiş. soap tam captain macmillan gibiydi. ilerleyiş, tarz vs o bölüme bayağı benzemiş yani. sevindirik oldum.

http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412626745/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412634057/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412640575/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412647003/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412653997/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6412661293/

13) blood brothers :

çok kederli bir bölüme geldik şimdi. soap'un hakkın rahmetine kavuştuğu bölüm. çok duygulandırıcıydı. ağla ağla öldüm. ama ileriki bölümlerde intikamını alacağız.

hala pragdayız. önceki bölümde soap ile kiliseye ulaşmayı başarmıştık. ve o gecenin sabahı sniper tüfeklerimizi doğrulturuz otel lustig'e. price üstad da otelin en üstünde yer alan saatin orada bizim de ateş desteğimizle aşağıya inmek üzere beklemektedir.
bizim desteğimizle price içeri girer, adamları biz uzaktan öldürürüz, o içeriden öldürür. tam içeri gidip asansöre yöneldiğinde, asansör açılır ve asansör kapısı açıldığında üstü bombalarla bağlı olan kamarov'u görürüz. "hönk mönk" derkene "bom" diye patlar bombalar. aynı bombalardan soap ile bizim (yuri) bulunduğumuz bina'ya da konmuştur. "click" sesini duyduktan sonra onlar da patlar ve soap kötü yaralanır. bundan sonrası price ile yurinin soap'u güvenli bir yere götürmeye çalışması ile geçer.
sonunda başarırız (kamarovun adamları sayesinde) güvenli bir yere ulaşmayı ama ne yazık ki soap ölür. ve ölürken ağzından "makarov knows yuri" sözü duyulur. yani "makarov yuri'yi biliyor." öldükten sonra price, soap'un vücudunun üstüne, o zakhaevi vurup öldürdüğünde kullandığı ve glug'da soap'un price'a verdiği tabanca'yı koyar. sahneye daha büyük duygu katar.
sonrasında price yuri'yi sağlam bir osmanlı tokadı aşk eder. sonrasında yuri'nin geçmişine gideriz. pripyat'ta zahaevin kolunu bedeninden ayırırken de, ırak'ta rus bombası patlatılırken de, rusya'da havalanı saldırısı yapılırken de karizmatik yurimiz orada bulunuyormuş. ve en son makarov havaalanı saldırısında (saldırıyı durdurmaya çalışan yuriye) kendisine ateş ediyor. anlayacağınız yuri de makarovdan nefret ediyor.
bence bu yuri olayı da ayrı tad katmış oyuna. iyi düşünülmüş yani.
en çok bölümün başındaki sniper sahnesi ve bölümün sonunda soap'un öldüğü dramatik sahne iyiydi. helal olsun'

http://www.flickr.com/…08/6413568259/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413576001/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413584207/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413598989/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413607829/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413615839/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413622465/in/photostream

14) stronghold :

bir başka helal olsun dedirten bir video (cutscene) ile açılıyor bu bölüm. müthiş bir müzik, soap'un künyesi, resimleri ve price'ın eşsiz sesiyle söylediği muhteşem sözlerle.

--price--
"there is a clock tower in hereford where the names of the dead are inscribed. we try to honor their deeds even as their faces fade from our memory. those memories are all that's left, when the bastards have taken everything else."
--price--

baseplate ile captain price arasında geçen konuşma izliyor bu sahneyi.

--alıntı--
macmillan: what happened?

price: he killed soap. he's gone, mac.

macmillan: what do you need from me, son?

price: a location. our russian says makarov used to cache weapons at an old castle near prague. he's got nothing more solid than that.

macmillan: can you trust him?

price: what choice do i have? he's got his own reasons for wanting makarov dead. place ring any bells ?

macmillan: aye. we ran drones over a suspect castle back in zakhaev's day, but never got wind of our targets visiting the area.

price: what am i up against?

macmillan: the place is a fortress. only one way in or out - unless you've learny to fly. security office on the far side of the compound, and a command center north of that. both were heavily guarded. if makarov's there, he'll be in that control room. what's this you're sending me?

price: equipment list.

macmillan: that's a lot of hardware john. what'd you plan on doin?

price: what you taught me to do... kill 'em all.
--alıntı--

bölümde makarov'un prag'daki gizli bir üssünü basmaya gidiyoruz price ile. ilkin price yuri'ye trip atsa da beraberce savaşırken araları düzeliyor..
ilk başta gizli ve sessiz bir şekilde giriyoruz üsse. price yine ustalığını konuşturuyor. paraşütle iner inmez ben daha nişan almadan indiriyor 2 rus'u. güvenlik odasına bıçakla dalıp iki korumayı öldürdüğü sahnede de ustalığını konuşturuyor.
merkeze ulaştığımızda makarov'un rus başkanı sorgularken "kızın berlinde" dediğini duyuyoruz. bu bilgiyi aldıktan sonra bölümün başında çeşitli yerlere yerleştirdiğimiz c4'leri patlata patlata kaçıyoruz oradan. ki kaçışın sonunda yamaçtan aşşağıya arabayla uçtuğumuz ve güzel manzara eşliğinde paraşütle süzülmeye geçtiğimiz sahne de iyiydi.
yani bölümün en başındaki video ile sonundaki kısım iyiydi. tebrik!
belki ayrıntı olacak ama aşşağıda da resmi olan üs'deki (mahkumların olduğu yer) örümcek ağı ( http://www.flickr.com/…08/6413753017/in/photostream ) iyi düşünülmüş. ayrıntıları severim.

http://www.flickr.com/…08/6413628719/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413688615/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413696505/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413703509/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413710043/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413716957/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413723783/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413730989/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413739049/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413766129/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413753017/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413746137/in/photostream
http://www.flickr.com/…08/6413781519/in/photostream

15) scorched earth :

bu bölüm yuri ve soap'tan alınan bilgi sayesinde başkan'ın kızının peşine düşeriz berline doğru ama bu sefer yine frost oluruz. berlin rusların işgali altındadır. almanların da desteği ile kızın tam yeri bulunur ama son anda makarov'un adamları kızı helikopterle kaçırmayı başarır.
bu bölümdeki en güzel kıssımlar ise binanın yanlamasına yıkıldığı bölüm ile sniper olup uçakların yardımını da alarak rus avladığımız
bölümlerdi. onun dışında kaydadeğer pek bir şey yoktu.

http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6414372967/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6414380157/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6414388825/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6414397287/

16) down the rabbit hole :

mevkmiz doğu sibirya, rusya. bir elmas madeni. bir önceki bölümde elimizden son anda kaçırdığımız rus başkanının kızı da buraya getirilir. hem kızı hem de babası olan rus başkanını nükleer kodları makarova ötmeden kurtarmalıyız.
delta force ve task force 141 ile ortak operasyona çıkıyoruz. yuriyiz yine. yanımızda price ve sandman de var. adam öldüre öldüre gidiyoruz elmas madeninin derinliklerine ve bölüm hep bu süpürücü tim modunda geçiyor. maşşalah herkesi süpürüyoruz ve en son rusya başkanını kurtarma sahnesine gelince işin içerisine seri boyunca kattıkları orjinalliklerden biri devreye giriyor. hep "breach and clear" ile karşımızdaki duvarı kırıp içeri girer ve ağır çekimde milleti öldürüp genelde rehineyi kurtarırız ama burada farklı.
burada çelik bir kapı var içeri giremiyoruz. ailemizin ve timimizin akıl küpü price bir fikrim var diyip bizi üst kata çıkartıyor. orada zemine bomba yerleştriyoruz etrafımıza bir daire çizer gibi. bomba patlayınca yukarıdan aşşağıya betonla beraber slow motion ile iniyor ve 5 rus askeri öldürüp rus başkanı amerikan (imla) askerleri olarak kurtarıyoruz.
bundan sonra tam iş bitti fiş gitti derken bir daha rus askeri dalgası geliyor. yaralı bir şekilde gelen helikopetere rus başkan ve price ile zar zor biniyoruz ama sandmani orada bırakmak zorunda kalıyoruz. yani sandman'in ruhu şad olsun. biz halikopterle uçarken elmas madeni vs. de infilak ediyor zaten.

http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418117389/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418118625/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418119887/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418121125/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418122445/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418123525/

17) dust to dust :

işte geldik son bölüme, final bölümüne. soap, sandman, yuri vs.'nin intikamının alınacağı final bölümüne.
aslında rusya başkanı kurtarılıp nükleer savaşın önüne geçilmiş, dehşet savaş bitmişti ama makarov hala hayattaydı. artık intikam zamanıydı.

mevkimiz bu sefer dubai, birleşik arap emirlikleri, otel oasis. bölüm her açıdan zevkliydi. favori bölümlerimden. yuri ve price (price babayız bu sefer) olarak otel oasis'e operasyon yapmaya karar veriyoruz. üstümüze çelikten juggernaut kostümlerni giyiyoruz. ne kurşun işliyor ne el bombası. ta ki asansördeyken üstümüze abanan helikoptere kadar. o ana kadar çekirdek çıtlar gibi adamlarını öldürüyoruz makarov'un. kıyafetler zarar görünce çırılçıplak devam ediyoruz yolumuza ~bgv~ ve sonunda makarovu yakalıyor ve onunla dövüşmeye başlıyoruz.
birara kaybeder gibi olsak da çökmeye başlayan binada mahsur kalan yuri yardımımıza koşuyor ve bize zaman kazandırma pahasına kurşunları yiyor, arada da birtane sıkıyor makarov'a. sonra price, bizim de "f" ve "mouse" (muhtemelen klavye ya da mouse'u kıranlar olmuştur o sinirle..) tıklamamızın da katkısıyla, makarov'un boynuna doluyor halatı ve camdan çatıyı yıkıp bir nevi idam ediyor makarov denen puştu. yerde makarovun sallanan cesedini izlerken purosunu yakıyor price baba. ben meyveli sodamı içerken o da purosunu tüttürüyor.

final bölümünün başında geçen makarov ile price arasındaki konuşma :
--alıntı--
price: there's a simplicity to war. attacking is the only secret. dare - and the world yields. how quickly they forget that all it takes to change the course of history... is the will of a single man.

makarov: who is this?

price: prisoner six-two-seven. i'm coming for you, makarov.

makarov: haven't you heard, price. they say the war is over.

price: my war ends with you.

makarov: like it ended with captain mactavish? tell me, price, how long did it take him to die? i destroyed your world piece by piece. it's only a matter of time until i find you.

price: you don't have to look far...
--alıntı--

http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418134023/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418135219/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418136371/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418138201/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418139203/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418140433/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418141805/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418142945/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418144423/
http://www.flickr.com/…tos/50796167@n08/6418145911/

rip soap, sandman and ghost

--spoiler--

son olarak : arpiciiiiiiiiiiiiiiiiiiii

(amidimbemidimcemidimdemidim - 13 Temmuz 2014 19:37)