Çıkış Tarihi     : 31 Ocak 1985 Perşembe, Yapım Yılı : 1985
Türü                : Cinayet,Drama
Ülke                : Kanada,ABD
Yapımcı          :  Canadian Television (CTV) , Alliance Entertainment , Grosso-Jacobson Productions
Yönetmen       : Mario Azzopardi (IMDB)(ekşi), Jorge Montesi (IMDB)(ekşi), René Bonnière (IMDB), George Mendeluk (IMDB), George Kaczender (IMDB), Donald Shebib (IMDB), Allan Eastman (IMDB), Miklós Lente (IMDB), Timothy Bond (IMDB), Randy Bradshaw (IMDB), Gerald Mayer (IMDB), George McCowan (IMDB), Al Waxman (IMDB), Joseph L. Scanlan (IMDB), Clay Borris (IMDB), Scott Hylands (IMDB)
Senarist          : Peter Mohan (IMDB)(ekşi),Bob Carney (IMDB),Don Flynn (IMDB),Ian Sutherland (IMDB),Robert Forsyth (IMDB)(ekşi),Tim Dunphy (IMDB),Stuart Rosenberg (IMDB),Edward Adler (IMDB),Peter Lauterman (IMDB),Angelo Stea (IMDB),Bruce Martin (IMDB),Philip Rosenberg (IMDB),Gabrielle St. George (IMDB),Sonny Grosso (IMDB),Jeremy Hole (IMDB),Peter Palliser (IMDB),William Davidson (IMDB),Donald Ayres (IMDB),Laurel L. Russwurm (IMDB),Chris Haddock (IMDB),Ron Base (IMDB),William Levinson (IMDB),Roy Sallows (IMDB),Lionel E. Siegel (IMDB),Giles Blunt (IMDB),Clive Endersby (IMDB),Allan Royal (IMDB),Linda Shier (IMDB),Peter Yurksaitis (IMDB),Ian Adams (IMDB),Jeff King (IMDB),George Mendeluk (IMDB),Jorge Montesi (IMDB),Glenn Norman (IMDB)
Oyuncular      : Scott Hylands (IMDB)(ekşi), Allan Royal (IMDB), Jeff Wincott (IMDB), Sean McCann (IMDB)(ekşi), Susan Hogan (IMDB)(ekşi), Stephen Mendel (IMDB)(ekşi), Eugene Clark (IMDB)(ekşi), Deborah Grover (IMDB), Laura Robinson (IMDB), Tony Rosato (IMDB), Stevie Vallance (IMDB), Clark Johnson (IMDB), Nicholas Pasco (IMDB), Thomas Hauff (IMDB), Robert Morelli (IMDB), David Bolt (IMDB), Michelyn Emelle (IMDB), Frank Pellegrino (IMDB), William Webster (IMDB), Steve Pernie (IMDB), Lynda Mason Green (IMDB), Géza Kovács (IMDB), Nicky Fylan (IMDB), Larry Perkins (IMDB), Walker Boone (IMDB), Philip Akin (IMDB), David Clement (IMDB), Gerry Salsberg (IMDB), Tim Burd (IMDB), Charles W. Gray (IMDB), Wendy Crewson (IMDB), Kay Tremblay (IMDB), Jorge Montesi (IMDB), Eric Fink (IMDB), Chuck Shamata (IMDB), Miguel Fernandes (IMDB), Tony De Santis (IMDB), James Kidnie (IMDB), Nerene Virgin (IMDB), Jayne Eastwood (IMDB) >>devamı>>

Night Heat (~ In der Hitze der Nacht) ' Dizisinin Konusu :
Irkçılığın gündemde olduğu 1960'lı yılların ortası için bir dönüm noktasıydı. Kuzeyli zengin ve güçlü bir sanayicinin bir gece Mississippi'deki küçük tarım kasabası Sparta'da öldürülmesinin ardından, bomboş tren istasyonunda gece trenini bekleyen iyi giyinmiş, siyahi bir yabancı, sırf derisinin rengi nedeniyle baş zanlı olarak tutuklanır... Ancak, kurnaz, haddinden fazla kilolu, çiklet çiğneyen, çenesi kuvvetli, maganda Şerif Bill Gillespie'nin karşısına getirilen adamın Philadelphia'nın bir numaralı cinayet uzmanı Virgil Tibbs olduğu anlaşılır... Irksal önyargılarına rağmen iyi bir kanun adamı olan Gillespie ile Tibbs arasındaki husumet, Tibbs'in Colbert vakasında yeni tutuklanmış bir zanlının masumiyetini çabucak kanıtlaması üzerine daha da kızışır. Belediye başkanı, Gillespie'ye, Tibbs'in de vaka üzerinde çalışmasının yararlı olabileceğini söyler: katili bulabilir, olmazsa günah keçisi olarak kullanılabilir...


  • "norman jewison'ın yönettiği ve başrolünde sidney poiter'ın oynadığı 1967 tarihli film. küçük bir kasabada işlenen cinayet ve olayı araştıran zenci dedektifin hikayesi anlatılmaktadır."
  • "izlediğim en iyi filmlerden biri olma özelliğini biraz geç de olsa kazanmıştır, artık böyle filmler çekilmiyor, son derece etkileyici ve başarılı."
  • "sidney poitier'nin meshur* "they call me mr. tibbs" repligi de buradandir.mis."




Facebook Yorumları
  • comment image

    izlediğim en iyi filmlerden biri olma özelliğini biraz geç de olsa kazanmıştır, artık böyle filmler çekilmiyor, son derece etkileyici ve başarılı.


    (aton karimca - 7 Temmuz 2008 14:12)

  • comment image

    bu filmin asıl olayı başrolünde oynayan sidney poitier'in performansından ziyade, çizdiği karakterdir. eski tarihli, siyahi oyuncuların başrolünde oynadığı filmlerin büyük bir bölümünde(cry for freedom gibi); bu oyuncular bir tür özgürlük savaşçısı, hata-yanlış yapmaz, eksiği-gediği olmaz mükemmel insanlar olarak resmedilirdi. bunun nedeni; bu filmlerde ve gerçek hayatta onlara karşı yapılan ırkçılığa karşı net bir sembol oluşturmak; belki de çektirilen acıların böyle bir pozitif ayrımcılıkla dengelendiği sanrısıydı.

    ancak bu filmde; ırkçılığa karşı net bir tavır olmakla birlikte, poitier karakteri etiyle, kemiğiyle tam bir 'insan'. oradaki sorunlarla uğraşmaktan kaçınmaya çalışabiliyor, evine dönmek isteyebiliyor, hapishanedeki mahkumla herkesin önünde geyik yapabiliyor, gülüşebiliyor. oysa büyük tiratlar, sert nutuklar çağıydı siyahi karakterler için 1967 yılı ve bu filmin yenilikçiliği de, ekseriyetle 'tahtadan resmedilen' siyahi bir karaktere 'can' verebilmesiydi.


    (monochrome - 14 Ağustos 2009 23:20)

  • comment image

    geçenlerde seyredip genel hatlarıyla beğendiğim bir film oldu. hem gizemli bir cinayet hem de güneydeki zenci düşmanlığı iç içe ve akıcı bir şekilde anlatılmış. fakat dikkatimi çeken ve bende rahatsızlık yaratan şey ise filmde çizilen her güneyli profilinin istinasız ''kötü'' karakterler olmasıydı. filmde, kasabada tren aktarması için hasbel kader bulunan zenci polis özelinde kuzeyli anlayış temsil ediliyor. bu polis (yani kuzeyliler) son derece düzgün karakterli, yardımsever, zeki , bilimsel verilerle hareket eden ve sonuca ulaşmak için tüm mesleki donanıma sahipken güneyliler kaba kuvvet meraklısı, iftiracı, mesleğinin gereklerini bile yerine getirmekten yoksun insanlar olarak gösteriliyor. sadece kasabanın polisleri için değil film boyunca karşımıza çıkan neredeyse tüm güneyli karakterler ya salak ya teşhirci ya kötü niyetli ya da işgüzar.


    (otomobil osman - 18 Ekim 2013 03:50)

  • comment image

    norman jewison'ın yönettiği ve sidney poitier'ın şahane oynadığı, 1967 yapımı ırkçılık karşıtı film. aynı yıl, en iyi film dahil, 5 dalda oscar almış.

    öyle bir dönem ki, siyahi bir insanın hayattan soğuması için tüm koşullar mevcut. taciz, şiddet, hakaret, aşağılama gırla giderken, cinayet bile doğal karşılanmakta. bunu, endicott dallamasının tibbs'ten tokat yedikten sonra gillespie'ye dönüp de "senden önceki şerif olsaydı, kendi silahıyla vururdu bu zenciyi ve raporuna da meşru müdafa yazardı" demesinden anlıyoruz zaten. işte böyle bi dönemde, siyahi bir adamın çıkıp da, kendisine karşı duyulan tüm nefrete rağmen özgüveninin tavanda gezmesi ve mesleğinde de bu özgüveni boşa çıkarmayacak kadar yetkin olması, şaşkına çevirtip, daha da öfkelendiriyor güneyli beyazları.

    film, bir yandan bu minvalde ilerlerken, bir yandan da filmin başındaki cinayetin soruşturması sürüyor. esas oğlanımız rüştünü ispatlıyor ve "they call me mister tibbs" sözünün hakkını verip, kendisine "mister" tibbs dedirttiriyor.


    (kivikocan - 29 Ocak 2014 23:35)

  • comment image

    her dinlediğinde, ilk bateri sesleriyle sonra da keyboard sesleriyle mükemmel bir melodiye girdiğin, çıkmak ismediğin bir parça..
    özellikle "in the heat" in the'sını nasıl bir söyler ayılıp bayılırım..
    seksen de seksen diyen bir adam için biçilmiş kaftan..
    şahsen uzaydan bir adam gelse abi bana 70,80,90,me deki müzik tarzlarından 3er parça örnek ver dese bi saniye beklemem koyarım bunu 80lerin üçünden birine..diğer ikisini düşünürüm sonra söölerim..
    cidden to die for cover'ı da gayet güzeldir.. en azından "bu parçanın orjinali nasıldır acaba" dedirterekten sandra'ya yönlendirme görevi görür yeni nesle..


    (mestre - 26 Eylül 2004 22:56)

  • comment image

    beynin naçizane bir sıçramasıyla chinatown'a ilham verdiği söylenebilecek, bir bakıma komik, amma koltukta dikleşip cekedimizi düzelterek söylersek cüretkar bir filmdir; bir taşla bir kaç kuş vurur: yerel iktidar ve güç dengeleri yüzünden işlenen bir cinayet; o cinayetin zenci zanlısı veeeee o zanlının tesadüfen orda bulunan, tatildeki bir dedektif çıkması. hele mekan american south, sene de 60'lardır. soruşturmayı bir zenci polisin sürdürdüğünü duyan ırkçı halk birden coşar, kerhaneye zenci gelmişçesine tahrik olur. ama anasının gözü poitier, adalet duygusuyle dengelenmiş zenci gururuyla aba altından sopa gösterir. o sopa, afişteki şimdi ananızı siktim bakışına eşlik eder.


    (grapes of butcher - 10 Aralık 2005 15:36)

Yorum Kaynak Link : in the heat of the night