• "tiyatro baykuş çatısı altında da oynanan oyun. şöyle süper bir kadrosu var; burak sergen, kerem atabeyoğlu, levent ulukut ve tülin oral."
  • "kovboyların fink attığı, habire duelloların olduğu, "kahraman erkek" egemenliğindeki amerikan empozesi..."
  • "western'lerin geçtiği mekanlar, yerler... (bkz: texas), (bkz: teksas)."
  • "antalya devlet tiyatrosunun bu ay programa koyduğu yeni oyunun adı. selim bayraktar da başroldeyse kaçmaz bu oyun."
  • "wild westin tercümesi iken aklımızda kime kime dum duma bir anlamda anlamında yer edinmiş kavram. oysa yabani işte."




Facebook Yorumları
  • comment image

    aslinda sanildiindan daha az vahsi olan,insanlarin gozunu altinin dolayisiyla paranin burudugu 1800 lerden 1900 lere kadar yani sanayilesmeden 1. dunya savasina kadar gecen surede amerikanin batisina verilen isim...


    (azuth - 6 Temmuz 2002 01:55)

  • comment image

    kovboyların fink attığı, habire duelloların olduğu, "kahraman erkek" egemenliğindeki amerikan empozesi...


    (cyrano - 5 Mayıs 2001 17:17)

  • comment image

    --- spoiler ---
    mississippi nehri kuzeyde kanada'dan baslar, rocky ve appalachian daglari arasindan devam eder ve guneyde meksika korfezi'ne kadar iner. mississippi nehri - harita haritadan da goruldugu uzere ulkeyi kuzey guney dogrultusunda ikiye boler.
    ---
    spoiler ---
    1600'lu yillarda ingiliz ve avrupali gocmenler (yani kuzey amerikanin ilk gocmenleri) gemilerini ilk kez dogu yakasina demirlemistir. dogu yakasindan yerlesime baslayan bu kafile, zamanla kuzey guney ve bati dogrultusunda devam etmistir. ic kesimlere dogru ilerleyenler karsilarinda bugune kadar gormedikleri genislikte bir nehirle karsilasirlar. tabii ki bu noktaya gelene kadar bir cok kayiplar vermis ve verdirmislerdir. (isin katliam veya degil kismina hic girmiyorum) mississippi nehri o kadar genis bir nehir ki bazi gunler uzerindeki pus nedeniyle adeta ucsuz bucaksiz bir deniz goruntusu vermektedir. bu nehir havzasinin bereketi sadece dogu kismini degil, dogal olarak bati kismini da beslemektedir. yani ilk gocmenler gelmeden once de orada bir yasam vardi. nehrin dogu yakasindan bati yakasina bakan gocmenler o tarafi da gorup merak ettiler. cok uzun yillar boyunca bu devasa nehrin akintisini gecme planlari yaptilar. bu sirada bati yakasinda da bu gelen yeni insanlari merakla izleyenler oldu, hatta zaman zaman dogu tarafindan gorulduler. dogu yakasindaki "medeni" insanlar bati yakasi icin hep kendi aralarinda konusurlarken "vahsi taraf", vahsi kisim" veya cogu zaman "vahsi bati" diye bahsettiler. bu gelip durduklari nokta onlar icin artik amerika'nin siniriydi. (bkz: american frontier) yillar yillari bitirdi, dogu'daki "medeniler" nehri gectiler, ve batiyi da "medenilestirdiler". amerika ulkesi buyudu, ta ki buyuk okyanusa kadar uzandi. ama bati yakasi yillar yili hep vahsi olarak anildi. bundan rahatsiz olan amerikali tarihciler de 'artik vahsi demekten vazgecilsin ve tarih "vahsi bati" deyimini "amerikan siniri" (yani american frontier) olarak yazsin' dediler. amerika'da ilkogretim tarih derslerinde de halen gorulecegi uzere, 1600'lu yillarda gecen bu konudan bahsedilirken, "vahsi bati" (wild west) degil "american frontier" olarak bahsedilir.


    (troyoglu - 10 Temmuz 2015 20:54)

  • comment image

    yıllardır orada burada duyduğumuz vahşi batı hakkında biraz daha bilgi edineyim dedim ve şu bilgilere ulaştım:

    - 1800-1920 yılları arasında missisipi nehrinin batısında kalan bölgenin tamamını içeriyor.
    - 100 milyon civarı kızılderilinin hayatını kaybettiği düşünülüyor. bunun 90 milyonu veba salgınından sağ çıkamazken geri kalanların çoğu batılılar tarafından katledilmiş.
    - vahşi batı zamanlarında kızılderililer 240 ayrı kabilede yaklaşık 300 farklı dil konuşuyorlarmış.
    - kızılderililer ile avrupalılar arasındaki temel çatışma kızılderililerin mülk sahibi olmayı reddetmelerinden ileri gelmiş. avrupalılar toprak çevirip işletmeyi isterlerken kızılderililer sınır çevrilmesini reddetmişler. genel olarak toprakların herkes için olduğunu ve kişilere mülk edilemeyeceğini savunmuşlar.
    - amerikan devleti bu toprakları halka satmaya karar verdikten sonra büyük bir göç akınına uğramış. dönüm başına 6 cent ödeyen tapuyu almış. o dönem için bile uygun bir miktar olan bu para bölgede nüfus patlamasına neden olmuş. topraklar içinde kalan kızılderililerle büyük çatışmalar yaşanmış.
    - tren ve telgrafın icadı da vahşi batının dönüşümüne denk gelmiş ve tarihsel gelişmelerde büyük rol oynamış.
    - billy the kid, (evet gerçekmişler) dalton kardeşler, jesse james dönemin ünlü suçlularından bazıları. ünlü kanun adamları arasında wyatt earp ve bill tilghman var.
    - buffalo bill vahşi batının en büyük eğlence organizasyonunu kuran adammış. yılın en çok beklenen olayıymış.
    - western filmlerinde ingiliz ve latin kökenli karakterler ön plana çıkarılsa da vahşi batı gerçek bir çok kültürlü bölgeymiş. toplam 59 milletten adamın yanında ciddi bir osmanlı nüfusu da varmış.
    - filmlerde aktarılan tarihin oldukça yanlış olduğu söyleniyor. kızılderililere uygulanan soykırım hariç tutulduğunda halkın birbirine uyguladığı cinayet ve şiddet oranı oldukça düşükmüş. özellikle 1880 gibi yıllardan sonra yıllık cinayet sayısının neredeyse bugünler kadar düştüğü görülüyor. bunda wyatt earp gibi kanun adamlarının kararlı çalışmaları etkili olmuş.
    - yine western filmlerinde sık sık değinilen fuhuş ortamının da abartı olduğu söyleniyor. kayıtlara göre fuhuş sektöründe çalışan kadın yüzdesi bugünkünden farklı değilmiş.


    (kusmuk - 10 Mart 2016 00:38)

  • comment image

    abdurrahman dilipak'ın 2 mayıs 2005 tarihli vakit gazetesi'nde çıkan yazısıdır:

    bir internet sitesindeki, yahoo group'taki 'grup-turk'da yer alan "duydunuz mu" başlıklı mail'i okurken, bakın neler geldi aklıma. sıralananlar, büyük gerçeğin küçük bir parçası idi sadece..
    bugün bize, tarihin sonu olarak takdim edilen batı uygarlığının tarihin nasıl en barbar uygarlık olduğunu biliyoruz biz.. havayı, suyu, toprağı kirlettiler. son bir asırda 2 dünya savaşı "armağan ettiler", nagazaki ve hiroşima'ya atom bombası attılar. kızılderilileri öldürdüler, karaderilileri köleleştirdiler. sarı ırkı perişan ettiler. tüm dünyayı sömürdüler.
    kristof colomb'u amerika'ya götüren 2 kılavuz kaptanın ikisi de istanbullu türk'tü. kristof colomb bu yolculuğa hazırlanırken kaptan kiralamak için geldiği istanbul'da kızılderili gelin vardı..
    vasco da gama'nın kılavuzu mes'udi değil mi idi? benovere adalarının aslının beni huıveyre adaları olduğunu, brezilya'nın moritanyalı berberileri aşireti braziller tarafından kurulduğunu biliyor mu idiniz? gama'nın asıl amacının kâbe'yi yıkmak ve rahip john'un ülkesini bulmak için bu zorlu yolculuğa çıktığını biliyor mu idiniz peki?
    bunlar sizin okuduğunuz tarih kitaplarında yazmaz. çünkü size çanakkale savaşının genel komutanının kim olduğunu bile öğretmediler. 1. meclis'in nasıl açıldığını ya da sivas, erzurum kongre zabıtlarını öğretmedikleri gibi.. çanakkale savaşının sonunda 3 yıl 2 ay gibi bir zamanda bir imparatorluğun tasfiye edildiğini, istanbul'un işgal edildiğini, savaşın sonunda bir imparatorlukla birlikte 20 milyon nüfusumuzun 5 milyonun ölü, kayıp ya da hasta olduğunu da öğretmediler size.. "çanakkale geçilmez"di, değil mi!
    mesela; çoğu kişi hâlâ abd ile rusya'nın komşu olduğunu bilmez.. onu bilmeyince, yakut türklerinin nasıl kuzey amerika'ya geçtiğini de bilmez.
    amerikalılar, avrupalılar bize insan hakları dersi veriyorlar ya, bak hele onlar ne haltlar yemişler. sanki afrika'dan köle sevki yapılan limanın adını "liberya: özgürlük ülkesi" koyan benim babam. sanki almanya'da yahudileri, çingeneleri ve sakatları hitler değil ben öldürdüm. sanki yahudileri ispanya'dan ben sürdüm. sanki 100 yıl savaşlarını ben çıkarttım.. sanki dünyayı sömüren benim.. internet sitesindeki habere göre; "amerikalılar, kızılderililere 'güya üşümesinler, soğuktan korunsunlar' diye verdiği battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırarak onları hiç kurşun atmadan ve kendilerinden fire vermeden bulaşıcı hastalıkla kırmışlar" iyi mi?.. "ispanyolların güney amerika'ya ayak basmaları sonrasında derin bir kültürden gelen 90 milyon tupi yerlisinden, 80 milyonunu yok etmişler." "fransız dediğimiz insanların, 35 ayrı kökenden geldiğini, ama hepsine fransız olduklarının öğretildiğini." "ingilizlerin hindistan'daki yerli dokumacıların ellerini bilekten keserek, ülkede dokuma ürün üretecek esnaf kalmadığı için kendi ürünlerini hindistan'a pazarladıklarını.. ingilizlerin hindistan'daki ahşabı çok kıymetli olan ve mobilyacılıkta ve dekor işlerinde kullanılan tik (teak) ağaçlarını hoyratça keserek, hint ormanları çorak alanlara çevirdiğini"...
    işte böyle.. fransızlara bakar mısınız? 35 ayrı etnik grubu asimile ederek bir ulus icad etmiş. batı uygarlığı diye bir uygarlık var mı, onu da sorgulamak gerek.. petrol bölgesindeki köylülerin başparmaklarını, hintli dokuma ustalarının sağ ellerini kesen ben değilim.. bilim dedikleri de bir yağma. çinliler kurşunu biliyordu. iran'da mekanik baskı sistemi vardı. john gutenberg çok sonra çıktı ortaya.. kendi adamlarını parlatmayı çok iyi biliyorlar. enstein'ın çalıştığı patent enstitüsündeki bilgilerden yararlanarak sadece bir soru sorduğunu ve bir teorinin sahibi olarak ilan edildiğini daha geçen gün erdal inönü açıkladı..
    batı uygarlığının temelinde, sömürü, yağma, kızılderili kanı, kara derili insanın gözyaşı ve sarı ırkın çalınan alın terleri var.. dünyayı ekolojik bir felaketin eşiğine getirenler de onlar..
    ha, bunu batı'yı suçlamak için ben söylemiyorum. vicdan sahibi batılılar da söylüyor.
    işte onların söyledikleri (coğrafi keşiflerin içyüzü'nden):
    "onların her şeylerini tahrip ettik. felsefeleri, dinleri mahvoldu. artık hiçbir şeye inanmıyorlar. derin bir boşluğa düştüler. anarşi ve intihar için uygun bir hale geldiler." (luis masignon); "bizim istismarcılar olduğumuzu biliyorsunuz." (j.paul sartre); "kalkuta'dan bakınca, etrafta pislik yığınları içinde nasıl çalışabildiğine hayret edeceğiniz fakir, yoksul, pis insanlar göreceksiniz. bunlar batı'nın refah ve mutluluğunun harcını karıştırıyorlar." (marsel parnaya); "gerçeği gizlemene ne hacet! sömürgecilik ilk uygarlık hareketi değildi. çıkarların dürtülediği bir zor hareketi idi." (albert sarraut); "bunca şehir dibinden yıkılıyor. bunca milletin kökü kurutuluyor. milyonlarca insan kılıçtan geçiriliyor. dünyanın en zengin, en güzel ülkesinin altı üstüne getiriliyor. niçin! inciler, biberler alıp satacağız diye. aşağılık makine zaferi bunlar." (montaigne); "beyaz adam toprağı çocuğundan çalmaktadır. açlığın dünyayı saracak beyaz adam. (..) ve bir gece kendi çöplüğünüzde boğulacaksınız." (seatle)
    hâlâ çok zenginler, ama bütçeleri günde 2 milyar dolar açık veriyor artık. uyuşturucu, intihar, akıl hastalıkları almış başını gidiyor. ensest ilişkiler, homoseksüel ve lezbiyen akımlar aileyi tehdit ediyor. tarihin sonu dedikleri bir zamanda geldikleri nokta bu. şimdi medeniyetler arası bir savaşın fünyesini ateşleyerek, "tanrıyı kıyamete zorlamak" istiyorlar. işte vahşi batı'nın hikâyesi..
    selâm ve dua ile...


    (faux pas - 2 Mayıs 2005 06:26)

  • comment image

    istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları tarafından bu sezon sahnelenmeye hazırlanan sam shepard eseri. yönetmenliğini ergun üğlü'nün üstlendiği oyunun oyuncu kadrosunda ahmet saraçoğlu, alev oraloğlu, eraslan sağlam ve serdar orçin bulunmakta.


    (rebelsea - 18 Kasım 2018 18:13)

Yorum Kaynak Link : vahşi batı