• "(bkz: ask ve anlayis)"
  • "(bkz: erdal beşikçioğlu)"
  • "dot tiyatrosunun frozen'dan sonraki ikinci oyunu. frozen'ın etkileyiciliğinden uzak. yöneten murat daltaban."
  • "(bkz: peace love and understanding)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    1991 çıkışlı love hurts albümünden güzel bir cher şarkısı.

    sözleri de şöyle ki:

    here, here in this world
    where do we go
    where can we turn
    when we need some love
    it seems that love
    just can't be found
    where, where do we stand
    when love's supply
    don't meet love's demand

    we got enough stars
    to light the sky at night
    enough sun to make
    the whole world bright
    we got more than enough
    but there's one thing
    there's just not enough of…

    not enough love and understanding
    we could use some love
    to ease these troubled times
    not enough love and understanding
    why, oh why

    spend all of our time
    building buildings up to the sky
    reaching everywhere but where
    we need to reach the most
    hearts never can win
    oh, in this race
    this race that we're in

    we've got enough cars
    to drive around the world
    enough planes to take us anywhere
    we got more than enough
    but there's one thing
    there's just not enough of…

    not enough love and understanding
    we could use some love
    to ease these troubled times
    not enough love and understanding
    why, oh why

    not enough love and understanding
    we could use some love
    to ease these troubled times
    not enough love and understanding
    why, oh why

    we need some understandin'
    we need a little more love
    some love and understandin'
    enough stars to light the sky at night
    enough sun to make the whole world bright
    enough hearts to find some love inside
    we got more than enough
    but there's one thing
    there's just not enough of...

    not enough love and understanding
    we could use some love
    to ease these troubled times
    not enough love and understanding
    why, oh why


    (turuncan53 - 1 Ocak 2008 20:20)

  • comment image

    dot tiyatrosunun sergiledigi bir oyun. yazari joe penhall. oyuncular murat daltaban, almıla uluer ve erdal beşikçioğlu. adından da anlaşıldığı üzere aşk ve anlayışı destekleyen ya da baltalayan diyaloglar içeren ve yine sert (?!) denebilecek bir içeriğe sahip oyun.


    (kudra - 19 Kasım 2005 21:35)

  • comment image

    --- spoiler ---
    frozenın oldukça farklı, aynı şiddeti ve etkileyiciliği sağlayamamış, gene in yer face akımında, gerçekçi, ara ara rahatsızlık vermekten geri durmayan dot'un 2005-2006 senesinde oynadığı ikinci oynu. mekan/sahne gene mükemmel kullanılmış, hoş bir boğaz manzarası ve martılar oyuna eşlik etmiştir. müzikler oldukça başarılı seçilmiş, gölgeler ve ışık çok hoş kullanılmıştır.

    konu itibariyle, iki kişinin bunca zamana rağmen birbirine uzak olması değil de birbirini tanımaması ve adeta katalizör olarak girip de belki tepkimeden en çok etkilenen richie'nin son damla olması ara ara inandırıcılığını yitirmiştir. metni çok sevemedim, zira samimi gelmedi bazı sahneler. ara ara çok hayattan, çok seyrettiğimiz, çok bildiğimiz ama ara ara sürükleyiciliğini kaybetmiş, inandırıcılığını kaybetmiş. ama teknik olarak bir harika. gölgeler, sahne kullanımı ve ara ara çok doğru ifadeler diye kenara not etmek isteyeceğiniz cümleler ile seyredilesi.
    ---
    spoiler ---


    (ride - 2 Ocak 2006 17:45)

  • comment image

    dotun frozen'dan sonra yeni oyunu love and understanding. aşk ve anlayış olarak çevrilmiş. bölüm 1'de spoiler yok gibi. ancak bölüm iki tamamen spoilerdan olusuyor, dikkat cekerim

    bölüm 1: atın biri bara girmiş ve bir bira istemiş.

    - kısa bir not bırakırım, akşam yemeğini dışarda yiyelim. birbirimize zaman ayıralım. sonra o bir not bırakır: evet, iyi fikir. sorun şu ki, o notu bulmam birkaç günümü alır ve bulduğumda da rachel aceleyle işe gitmek için hazırlanıyor olur. birkaç gün sonra telesekretere yine mesaj bırakırım: yemeğe çıkmak istiyor musun, istemiyor musun? ve o bırakır: istiyorum, istediğimi önceden söylemiştim. sonra ben başka bir tane bırakırım: aslında söylememiştin ama her neyse, ne zaman? ardından o not bırakır: aslında söylemiştim ve sesinin tonunu hiç sevmedim. ve şimdi benim ses tonumda sevmediği bir şey var... ya da onun tonunda benim sevmediğim bir şey... ve bu böylece sürüp gidiyor. hem de hiç durmadan, duraklamadan. ne yapacağımı bilmiyorum. çözüm yolu bulamıyorum. demek istediğim bu çok ciddi bir ikilem.

    love and understanding, aşk, ilişkiler, iletişim ve benzeri güncel krizler üzerine bir oyun. yazan joe penhall, yönetmen murat daltaban. dekor tasarımı barış dinçelle baslamis, sonra murat daltaban tarafından tamamlanmış. ışık tasarımıysa kemal yiğitcana ait. müzikler tolga çebiden. künye ayrıntılarını sitelerinden okursunuz. hem zaten siteyi takip de edin. oldukça başarılı.

    iki arkadaş biri ne kadar güvensiz, ve düzenli ve endişeli ve ev sahibiyse diğeri maceracı, patavatsız ve dengesiz ve misafir. biri kalır (ve ipotek öder), diğeri göçer (ve hayatıyla öder). ev sahibi neal uzatmalı sevgilisi rachel'le yaşar. ve elbette ki kurulu düzenleri misafir richie geldiğinde bozulur, sarsilir. egolar savaşı başlar. şimdi konu, aşk nereye kadardır, anlayış nereye kadar. aşk ve alışkanlık ne kadar karıştırılır. her düzen bir gün bozulur mu, bozulursa yeniden kurulur mu? oyun başlar, biter. bize kalan aynada kendimizi seyretmek olur. esas sorun, kırılan ayna yapıştırıldığında, bizi kaç parça gösterir?

    oyunculuklar oldukça güzel. biraz tutuk başlayan oyun sonra hepimizi havaya soktu ve oyunu götürdü. bugüne kadar sesinden tanıdığım (benim eşekliğim, biliyorum) erdal beşikçioğlunun çıkardığı oyun dört dörtlük. almıla uluere yıllardır hayrandım, ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. murat daltabansa zaten sahnede devleşiyor, bambaşka bir enerjiye bürünüyor.

    dekor tasarımı sade ve basit. çok amaçlı kullanılan dekorlar sahneyi birden fazla mekana döndürebiliyor. sahnelemede özlediğimiz bir kullanımdı bu. işık tasarımıysa çok başarılı. soğuk hastane, sıcak nehir kenarı, kaotik orta... mekanın gerektirdiği basitlikte, oyunun gerektirdigi netlikte, guzel bir tasarım yapılmış. murat daltabanla kemal yiğitcanın ortak başarısı, sahnedeki dekorların da cam (ya da plexi) olması, inanılmaz güzel ışık ve gölge oyunlarının ortaya çıkmasını sağlamış.

    müzikler de oldukça etkili kullanılmış. oyunun genel haline çok uygun.

    ha oyunun hataları, eksiklikleri, ya da beğenmediğim tarafları yok mu? elbette var. daha doğrusu naçizane bir kaç küçük eleştirim var. ama onlar aşağıda.

    *
    *
    *
    *
    *
    *
    *
    *
    *
    *

    --- spoiler ---
    bölüm 2: barmen ata ne demiş?

    - sen de gördün mü?
    - neyi?
    - orada öylece durup bizi seyredişini?
    - görmedim.
    - orada durmuş bizi seyrediyordu. çok uzun süredir. hem de sesini çıkarmadan.
    - büyük ihtimalle utanmıştır.
    - utanmıyordu, zevkle seyrediyordu.
    - yok canım...
    - gözünü dikmiş sana bakıyor, kıçını seyrediyordu.
    - neden öyle bir şey yapsın ki?
    - sence neden?
    - komik olma.
    - ben değil sen komik oluyorsun... o...
    - ne? endişelenme tamam mı?
    - endişelenmiyorum...
    - güzel, unut gitsin...
    - tamam unutulmuştur.
    - bak beraberiz. sen ve ben. yalnız. birlikte.
    - biliyorum. kesinlikle

    love and understandig karmaşık ilişkiler yumağını anlatıyor. aslında neal ve rachel çok biz gibi iki karakter. düzenli bir hayatları, evlenmeye niyetleri, yılda bir tatilleri, kariyerleri, düzenleri var. ama bu düzen "eski arkadaş" richie'nin gelişiyle bozulur. richie maceracı, alkolik, uyuşturucu düşkünü, iflah olmaz aşık, bu dünyada hep misafir. ustalıklı manevralarıyla rachel'in aklını karıştırır ve istediklerini yapar. ama elbette ki richie ve rachel'in adlarının benzemesi de rastlantı değil. rachel daha çok richie gibi birini istiyor hayatında. tayland gezileri ve sahip olmadığı maceracı ruh özenmeleri hep bu yüzden. ama düzen var, düzen korunmalı. bu yüzden zaten richie'yle yakınlaştığı "ben neal'i seviyorum" diyor. "hem bizim ipoteğimiz var".

    neal ise richie'ye karşı hep zayıf kalmış durumda. çünkü onun gibi olmak istiyor aslında. daha az endişelenmek istiyor. ama elinden gelen bir şey yok.

    neal ve rachel bize, bugünümüze, iş ve ev hayatımıza aynayı tutuyorlar. onlar biziz. superego hallerimiz. zayıflıklarına ragmen "prensip olarak" davranan hallerimiz. richie ise "id"imiz. kural tanımayan, en zor durumlarda bile bir yaramazlık yapan, içen, sıçan, arkadaşının karısına sarkan, evde donla gezen. o olmak istediğimiz. o aslında yok. bu dünyada yok. o hepimizin beslediği hyal. hiç gelmeyen ve gelmeyecek olan nikkie'ye duyduğu aşk ve tutku romantik romanlarımız, düşlerimiz.

    iki süperego'nun zaman zaman sevişmeden bile yoksun kurulu düzeninin ortasına bir id düşerse ne olur? tam da bu olur. aşkın ve anlayışın aslında ne kadar sahte olduğu görülür. oyun "biz muhteşem aşıklardık, ruh ikiziydik" diye biter. ama esas söz oyunun ortasında söylenmiştir, "hem bizim ipoteğimiz var". neal ve rachel'i birbirine bağlayan korku ve alışkanlıktır, aşk ve anlayış değil.

    id'in yarattığı fırtına, süperego düzenini yıkar geçer. neal, richie ve rachel'i yatağinda yakaladiği zaman şaşırmaz aslında. beklediği hep budur. rachel, richie'nin onu nehir kenarında sıkştırdığını söylediğinde inanmaz gözükür. ama hep bilir. kendisinin sevişemediği, endişelerinden kurtulup bir türlü sevişemediği sevgilisiyle "id"inin sevişeceğini hep bilir. bir an için bile olsa richie gibi olmayı ister. dertlerinden sıyrılıp sevgilisiyle tutkuyla sevişmeyi. yapamaz, ama bilir. rachel kafa karışıklığıyla ne yapacağını bilmez. evet neal anlayışlı, canayakın, düşünceli filandır. ama aynı zamanda sıkıcı, endişeli ve evhamlıdır da. yatakta bir an durup kendini suçlu hisseder, sonra tekrar richie'ye sarılır. bir an "bu sadece bir sikişmeydi" der, sonra bunu richie onaylayınca öfkelenir, üzülür. ve neal gelir, bu burjuva superegolarımızın düzeni kırılır, ayna paramparça olur.

    ve ardından katharsis gelir. richie kendini overdose'a vurdugunda yatağının başında birbirinin yüzüne bile bakmayan çiftimiz beklerler. bu onları az da olsa yakınlaştırır yine. hesaplaşma zamanıdır. richie ayılınca herkes yeni bir düzen kurmaya çalışır. sevgili endişeli, prensip sahibi doktorumuz işinden ayrılmış, sigaraya yeniden başlamış, içkinin dibine vurmuştur. oysa richie hepsini bırakmış ve galller'e yerleşip çalışmaya niyetlenmiştir. bu da ikinci katharsistir aslında. neal'i çöküşten kurtarandır. eğer richie eski richie olarak dönseydi, neal onun gibi olmak için kendini akışa bırakacak ve yabancı sularda boğulacaktı. ama richie'nin iş araması, işte o an neal tam anlamıyla kaybetmediğini anladı. o, "id"i, onun gibi düzenli bir yaşam istiyor. aslında haklı olan o. ve sonuç olarak oyun başa döner. richie, nickie'nin gelmediğini duyunca şişeyi kafasına diker, neal ve rachel akşam yemeğinde birbirlerine kur yaparlar, yaramaz çocuk gider, düzen yeniden kurulur, ayna yapıştırılır. ama yapışmış aynada yeni görüntü nasıldır...

    ben dot'un mekanını çok sevdim. sıcak ve sade. samimi. tam ihtiyaç duyulan küçük bir sahne. elbette mekandan kaynaklanan birkaç problem de var, ama onları da hoş görmek gerek.

    dekor ve ışık tasarımına yukarıda değinmiştim. dekorların çok amaçlı kullanılması ve gölgeler çok etkileyiciydi. ama dekor değişimi sorunluydu. küçük bir salon ve sahnede olmanın dezavantajlarından biri olarak tüm dekor değişimi gözümüzün önünde yaşanıyordu. elbette bu bilinçli bir karar da olabilir. ama ben çok yoğun bir sahneden hemen sonra, mesela neal diğerlerini yatakta yakaladıktan sonra richie'yi kovup rachel'a saldırdığında, ben o duygunun tam da içindeyken, ışıklar sönünce neal'in bardak ve yastıkları taşıyan murat daltaban olmasını yadırgadım. takıntılı bir adam olduğum için bunlar beni oyundan kopardı. müzikler güzeldi, 2 dakikada bir geçen uçak, tam da o duzenli, planlı burjuva yaşantısını anlatıyordu. ama o kırılma noktasındaki gong sesi, bana zorlama geldi. bilemiyorum.

    metnin bir yerden sonra küçük küçük sahnelerden oluşması dikkatte devamlı bir kopmaya sebep oluyordu. özellikle ikinci yarı biraz fazla uzadı gibi geldi bana. oyun iki üç yerde bitecekmiş gibiydi. evet, tam da bitmesi gereken yerde, beklediğim biçimde bitti, ama ikinci yarının son yirmi dakikası biraz yorucu oldu. ben bu oyunu arasız izlemeyi tercih ederdim, ama biliyorum ki diğer seyirciler benim gibi değil, oyuncular da insan, o yüzden bu konuyu açmıyorum.

    oyunculuklar genel olarak başarılıydı. murat daltaban bir ara oyundan kopmuş gibi hissettim, çok fazla teklemeler oldu. ama oyun içinde, ozellikle ikinci yarıda iyi bir enerji yakaladı. erdal beşikçioğlu inanılmaz iyi bir oyun çıkardı. almıla uluer ise çok iyi bir oyun çıkardı, ama mesela selamda asık bir yüzle oyundaki çoğu enerjisini sildi.

    genel olarak oyunda bir enerji düşüşü vardı. ama dürüst olayım, bunun sebeplerinden biri richie'nin ilk soyunduğu sahnede "cık cık"layan teyzeler, ve hatta son sahnede nickie'den gelen pakette ne var diye kafasını sahne ortasına uzatan teyze de olabilir. sonuçta tiyatro seyirci ve oyuncunun karşılıklı iletişiminden güç alır. bizim de seyirci olarak üzerimize düşeni yapmadığımızın farkındayım. daha genç, daha dinamik, daha kafa açmaya meyilli bir seyirci kitlesiyle belki başka bir enerji yakalanabilir, bilmiyorum.

    ha, o nickie paketinde (en ön sırada oturduğum için) mektubu gördüm. keşke o boş kağıt olmasaydı da mektubun metni yazıyor olsaydı. dedim ya, takıntılı adamım ben...

    oyunun dışında incelemek rejiye hakaret de olsa, sevişme sahnesinin dürüstlüğü ve estetiği için herkesi tebrik etmek istiyorum. mükemmel erotik ve estetik bir sahne. böyle bir sahneyi (sanki sevişirken yaparmışız gibi) gerzekçe çarşaflara dolanmadan, doğallıkla, ama doğru ışık ve doğru, güzel vücut ve saç hareketleriyle yaşattıkları için herkes övgüyü hak ediyor. budur. en az bu olmalıdır. ayrıca öpüşme sahnelerinde provaya gazetecileri doldurup "tiyatroda devrim" "woav öpüşüyorlar hem de", "abov sahnede striptiz" manşetleri için yalvarmayan, olması gerekeni olması gerektiği gibi yapan, bu konuda da kendine ve bize dürüst davranan dot'a da helal olsun.

    son olarak oyunu görün arkadaşlar. belki bir kaç kere görün. bu tür oyunlara ihtiyacımız var. sahnede kaybedenler var...
    ---
    spoiler ---


    (umka - 2 Ocak 2006 17:54)

  • comment image

    değerlendirirken bence frozenla karşılaştırılmaması gereken oyun.evet dekor değişiklikleri biraz dikkat dağıttı bikaç kopukluk oldu ama gerek oyunun kendisi, gerek oyuncular ve de dekor ve ışık tasarımının başarısı bu birkaç olumsuz ayrıntıyı pek de önemli kılmadı.etkileyiciydi bazı sahnelerde* önümde oturan yaşlıca beyfendi sahneden gözlerini kaçırıp başka taraflara bakmayı yeğledi.son olarak dotun yeni oyunlarını sabırsızlıkla bekliyoruz.


    (yourstruly - 13 Ocak 2006 00:36)

Yorum Kaynak Link : love and understanding