Süre                : 1 Saat 49 dakika
Çıkış Tarihi     : 11 Ekim 2002 Cuma, Yapım Yılı : 2002
Türü                : Drama
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Warner Bros. , Gaylord Films , John Wells Productions
Yönetmen       : Peter Kosminsky (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Janet Fitch (IMDB)(ekşi),Mary Agnes Donoghue (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Amy Aquino (IMDB), John Billingsley (IMDB)(ekşi), Elisa Bocanegra (IMDB), Solomon Burke Jr. (IMDB)(ekşi), Sam Catlin (IMDB)(ekşi), Debra Christofferson (IMDB)(ekşi), Billy Connolly (IMDB)(ekşi), Marc Donato (IMDB)(ekşi), Svetlana Efremova (IMDB), Patrick Fugit (IMDB), Cole Hauser (IMDB), Leila Kenzle (IMDB), Cathy Ladman (IMDB), James Lashly (IMDB), Alison Lohman (IMDB), Daniel Mandehr (IMDB), Taryn Manning (IMDB), Melissa Marsala (IMDB), Melissa McCarthy (IMDB), Roger McIntyre (IMDB), Dallas McKinney (IMDB), Brian Mulligan (IMDB), Allison Munn (IMDB), Robin Wright (IMDB), Michelle Pfeiffer (IMDB), Kali Rocha (IMDB), Stephen Root (IMDB), Samantha Shelton (IMDB), Liz Stauber (IMDB), James 'Kimo' Wills (IMDB), Noah Wyle (IMDB), Biff Yeager (IMDB), Renee Zellweger (IMDB), Mary Elizabeth Barrett (IMDB), Allen Lee Haff (IMDB), Terence Leclere (IMDB), Kiosha Lee (IMDB), Stephen Milton (IMDB), Margarita Reyes (IMDB), Gary Sievers (IMDB) >>devamı>>

White Oleander (~ Beyaz zakkum) ' Filminin Konusu :
White Oleander,-her biri kendi kanunlarına, tehlikelerine, öğrenilecek kendi ağır derslerine sahip- bir seri Los Angeles yetimler yurdundaki zorlu serüveni bir öz-keşif yolculuğuna dönüşen Astrid adlı kızın unutulmaz hikayesini anlatıyor. Janet Finch’in En çok satanlarda yerini almış romanı White Oleander’dan uyarlanan film bir genç kadının zorluklar ve olgunluktan keyif ve gerçek bağımsızlığa uzanan hikayesini takip ediyor. Uzlaşmaz ama baştan çıkarıcı Annesi Ingrid (MICHELLE PFEIFFER), erkek arkadaşını kendisini terk ettiği için öldürdükten sonra, on beş yaşındaki Astrid (ALISON LOHMAN) annesinin tutuklanışına şahit olur. Bu, her ikisinin de yaşamlarının rotasını değiştirecek bir olaydır. Genç Astrid, aniden tek başına kalmıştır. Birkaç yetimler yurduna girip çıktıktan (ve aralarında ROBIN WRIGHT PENN ve RENEE ZELLWEGER’in de bulunduğu birkaç bakıcı anneden) sonra Astrid, içine atıldığı yol vermez ve çoğunlukla insafsız olan dünyada hayatta kalabilmek için ihtiyacı olan tekniklerde ustalaşmak için çabalar. Astrid kendi kimliğini sürekli değişen çevresine uydurabilmek için ümitsizce uğraşır. Parmaklıkların ardından Ingrid’in güçlü etkisi Astrid’in hayatındaki tek değişmezdir. İyi, ve de kötü için... Çocukluktan yetişkinliğe geçişini oluşturan üç yılda Astrid, geçmişten özgürlüğünü kazanmak için cesaret ve bağımsızlığın, öfke ve bağışlamanın, sevgi ve hayatta kalmanın değerini öğrenmek zorundadır


  • "(bkz: janet fitch)"
  • "insana beyaz bir oha lan dedirtir nitelikte bir iç hatlar uçuşu. oturur da."
  • "(bkz: oleander)"
  • "(bkz: beyaz zakkum)"
  • "ayrica michelle pfeiffer'in, türkiye'de iktidar olsa ülkeyi tek başina ab'ye sokabilecek kadar taşakli bir kadini oynadiği güzel film..."
  • "kitapta oyle bir sarisin rus sergei tasviri vardir ki fiziksel betimlemeler insanin aklini basindan alir."
  • "michelle pfeiffer'a bir kez daha aşık olmama sebep olan müthiş drama. kadınlara yönelik çekilmiş gibi görünsede herkesin beğenebileceği bir film"
  • "michelle pfeiffer in oynadigi karakter henuz olamadigim, ama olmakistedigim her sey.. lohman in her ortama bir sekilde uyum saglamasi, yumusakligi ve bir o kadar da sertligi dikkat cekici."
  • "" hayatimin filmi " dedigimde insanlarin bana tuhaf tuhaf bakmasina sebep olan film. halbuki o film var ya, beni escinsel yapar."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ne zaman oldugunu hatirlamiyorum ama bi kac yol once okumustum bu kitabi.aklimda kalan etkilyeci noktalardan bi kac tanesi:
    -anne bir yazardi ve surekli aci cekiyorum oyleyse varim, hic kimse bosu bosuna yazar olmaz gibi seyler diyordu.kadinin zekasina,ofkesine ve sevgisine hayran olmustum.
    -gene annenin zakkumlari kaynatarak sevgilisini zehirleyerek oldurmesi.
    -claire in cirilciplak mucevherleriyle gomulmek istemesi.

    kitabi sahaneydi aksine filmi izlemeye bile degmezdi.filmini begenenlere hele bi kitabini okuyun diyorum.ben boyle miymiy bir film gormedim.ayrica butun genc kizlarimiza okumalari icin tavsiye ederim efendim.


    (mabbel - 6 Temmuz 2008 23:51)

  • comment image

    432. sayfası sayfanın ortasından değil, olması gerektiği gibi başından başlasa, 444 sayfa sürmüş olacak (epsilon çevirisinden bahsediyorum) kitap.

    kitaptaki anne (hani beyazla, zakkumla imlenen kadın, arada bir paris sokaklarında süt olup şişe içinden dökülüp dağılıyor) öyle kelamlar ediyor ki, onun mektuplarını okumaktan özel bir zevk alıyor okuyan.

    yine mektuplarında anne arada bir söylediğinin tersini söyleyebiliyor. yazıktır, günahtır, hücreye tıkmışlar, normaldir diyoruz.

    bir yerde: "nelere katlanmayı öğrendiğini biliyorum. yapacak bir şey yok. yalnızca hiçbir şeyin boşa gitmediğinden emin ol. notlar al. her şeyi, her hareketi, her gözyaşını hatırla. beynine kazı. hayatta her türlü zehiri bilmek çok önemlidir. sana daha önce de söylediğim gibi, hiç kimse mecbur kalmadıkça sanatçı olmaz." diyor misal.

    başka yerde fikrini değiştiriyor: "geçmiş sıkıntıdan başka bir şey değildir. önemli olan insanın kendisi ve öğrendiği şeylerden yarattıklarıdır. hayal gücü ihtiyacı olan şeyleri kullanır, diğerlerini atar-senin bir müze kurmayı düşündüğün yere." diyip hem kızını hem okuyanı delirtiyor.

    öyle tavsiyeler veriyor ki, utanmayıp (usanmayıp) bütün önerdiği kitapları okumak lazım.

    yalnız bu arada çeviren kardeşe birkaç söz söylemek lazım. sonradan okuyan (son okuyan) kişiler de kızım sana söylüyorum gelinim olarak anlasınlar. kitapta büyük çoğunlukla isimler yanlış yazılmış. misal barbara stanwyck, "barbara stanwyk" olmuş. germaine greer "germanie greer" olmuş. hatunun eseri hadım edilmiş kadın * "hadım edilmiş kadınlar" olmuş. bak, schoenhauser allee diye yazdığın şey schönhauser allee imiş, bvg.de öyle diyor. az biraz özen...


    (daphne - 27 Ocak 2009 00:43)

  • comment image

    15 kasimda bizde de gosterime girecek seyredenlerin pek bir begendigi, muthis kadin oyuncu kadrosu barindiran film. sevdigi adami sevdigi bir cicekl oldurup hayatini hapishanelerde curuten bir kadin ve kizinin etrafinda gelisen filmde robin wright penn, michelle pfeiffer ve renée zellweger oynuyorlar. yonetmeni de var tabi gerci pek tanisikligimiz yok ama olsun. gun olur ukte olur, dolar entry olur kimbilir.
    (bkz: peter kosminsky)


    (insidious - 29 Eylül 2002 00:30)

  • comment image

    alison lohman'a cok dikkat etmek lazim, yeni bi yuz, 23 yaslarinda.film gorusmesine gittiginde bi onceki filmden kafasini kazitmis oldugu icin gorusmelere kabak kafa gitmis gene de yuzlerce kisi arasindan secilmistir.


    (siamese - 21 Kasım 2002 13:05)

  • comment image

    başroldeki alison lohman'in süper oynadiği film... hatta bence onun için oynuyor denemez, yani gerçekten astrid olmuş, oynamiyor... bence çok başarili, kesinlikle görülmesi gereken ve başarisinin çoğunu lohman'in doğal güzelliğine ve uyumuna borçlu olan bir film...


    (portakal - 28 Kasım 2002 19:29)

  • comment image

    ayrica michelle pfeiffer'in, türkiye'de iktidar olsa ülkeyi tek başina ab'ye sokabilecek kadar taşakli bir kadini oynadiği güzel film...


    (portakal - 28 Kasım 2002 19:34)

  • comment image

    janet fitch in yazdigi bir anneyle kizi arasinda gecen guzel bir kitap okumasi baya keyifli ama filmine ayni seyler soylenemez her ne kadar micheal phieffer reklendirseyde kitapla alakasi olmayan ama yinede film kucuk kiz icin izlenmeye deger.
    (bkz: filmin kitabindan kotu olmasi)


    (soulforge - 29 Aralık 2002 20:52)

  • comment image

    filmini seyretmedigim, kitabindan ise nefret ettigim roman.insani sikintiya surukleyen, kafasina kafasina vuran ,oflayip puflattiran bir roman."yeter artik bitsin" kitabi.bir daha bestseller falan okumayacagim dedirtiyor.


    (keskose - 5 Ocak 2003 02:53)

  • comment image

    tanrıtanımaz, özgür ruh ressam bir annenin kızıyla diyalogları enfestir. anne kızına habire "kendini gerçekleştirmek" minvalli vaaz verir. "aslında ikimiz de hapisteyiz. bağımsızlığımız için. kendi başına düşün. bütün sanatçılar böyledir yaratıcıdır içinden gelen o gücü kullan" gibi direktiflerle yönlendirmek istese de kızı annesinin şabalak, aklı bir karış havada olduğunu düşünür. kız sorgular, dine merak salar. bir sahnede vaftiz edildiğini de görürüz. filmin ortalarında iki küçük çocuğun şu diyalogu da anneye bir ayardır film ekibince,

    + tanrıya inanıyor musun
    - hayır
    + aslında bir şeye inanmak belki o kadar da kötü değildir. bişeyleri bilmekten daha iyidir belki. bişeyleri bilmek ne sağlıyor sana. doğru ile yanlış arasındaki farkı öğretebiliyor mu?


    (etkilenmekicinkotuarkadasariyorum - 27 Mayıs 2012 02:23)

  • comment image

    bu filmdeki kızın bindiği sarı otobüs forrest gump'taki otobüs. acaba istanbul'un sarı dolmuşları gibi usa'nın da sarı otobuzları mı meşhur merak ederiz. şoför neden kafasını direksiyona gömmüş ölü taklidi yapar bu da merak konusu.
    rus sigaraları kanser yapmaz, yılan bileğin üstünü ısıramaz gibi enteresan repliklerin de satır arası olduğu bir film.

    --- spoiler ---

    - onunla tanışmak isterdim!
    + neden?
    - çünkü bunu istemiyorsun

    ---
    spoiler ---

    kötülük zekidir o kötü olamaz.

    --- spoiler ---

    sütyen giyer misiniz. 9 yaşında giydi benim kızım. sonra 30 yaşında göğüsleriniz sarkmasın?

    ---
    spoiler ---


    (etkilenmekicinkotuarkadasariyorum - 27 Mayıs 2012 02:32)

  • comment image

    michelle pfeiffer'a bir kez daha aşık olmama sebep olan müthiş drama. kadınlara yönelik çekilmiş gibi görünsede herkesin beğenebileceği bir film


    (guve - 23 Mayıs 2004 11:01)

  • comment image

    michelle pfeiffer in oynadigi karakter henuz olamadigim, ama olmakistedigim her sey.. lohman in her ortama bir sekilde uyum saglamasi, yumusakligi ve bir o kadar da sertligi dikkat cekici.


    (starrider - 30 Ekim 2004 11:04)

  • comment image

    --- spoiler ---

    beyaz zakkum anlamına gelmektedir. kuran'a göre cehennemin yedi kat altında, ya da cehennemin yer seviyesinden aşağı doğru sayarken yedinci katında zehir saçan zakkumlar olduğunu, akdeniz bölgesinde yetişen bu çiçekli dev çalılıkların genel inanışa göre uğursuz sayıldığını herkes bilir, hatta aramızda "madem cehennemde alevler, lavlar, ateş öbekleri, grejuva, magma var, zakkum nasıl yetişecek?" diye soranlara bile rastlanır. 2002 tarihinde çok satan bir romandan sinemaya uyarlanan ve öncelikle iddialı oyuncu kadrosuyla dikkat çeken bu holivud yapımında ise, beyaz zakkum tamlaması, olay örgüsünde bir cinayet aracı olan zehirli bitki kadar, hikayenin çevresinde odaklandığı sapsarışın, meleksi anne-kızın güzel görüntüsü altındaki, kurcalandığında tehlikeli olabilecek mizaçların sembolü olarak da kullanılıyor. yoksa zakkumun pembe ve sarı çiçeklisi de var.

    ağır kadın filmi söz konusu olan. yalnız, chick flick tabir edilenlerden değil. sıradan bir anne kız ilişkisinin mikroskop altında yüz kez büyütülmüş halinden elde edilen hikayede, elektra kompleksini yöneltecek bir babası zaten olmayan astrid (astride), annesinin kendisini aldatan (ya da terk eden veya yalnızca sallamayan, orası pek net değil) erkek arkadaşını "zehir zıkkım olsun herif" diye söylenerekten süte zakkum suyu katarak (mümkün mü bilemiyorum) öldürmesinden sonra (kaldı ki hard diskini formatlayıp camları yumruklattığı adama zakkumlu sütü nasıl içirdiği de muamma, white russian olsa neyse), sosyal hizmetler görevlilerine teslim ediliyor ve dolaşmak zorunda kaldığı evlerde farklı insanlar, ama özellikle ve öncelikle çok çeşitli kadınlar -yeni anneler, yepyeni yaşamlar, olasılıklar- tanıyor. hemen hepsi sarışın ve nevrotizm sınırında yaşamakta olan bu kadınlara her seferinde dört elle sarılıp -bu arada "benim hiç babam olmadı ki" dediği bir tanesinin de yakışıklı kocasına sarılmayı ihmal etmiyor- onlar aracılığıyla annesinin iğdişinin şokundan kurtulmaya çalışsa da, annesinin öfkesi ve kızının hayatını kontrol etmekten vazgeçmeyen, onun suretinde kendini yeniden olumlamaya niyetli yaşamayı sürdürme güdüsü, bu aileden kopuş seramonisini başta beyin yıkama seansları, derken sahiplenme arzusunun haklılığı, yönlendirmeler ve tehditler aracılığıyla olabildiğince zorlu hale getiriyor. michelle pfeiffer'ın mükellef bir biçimde öfkelenip gözlerini var gücüyle belertmesine rağmen güzel kalmayı başararak oynadığı anne, yani inrgid, darwin'in bile göğsünü kabartacak bir dişi kurt gibi dişlerini yakaladığı yere geçiriyor, kanları saçarak başını sağa sola sallıyor, benim olmayan yavru olmaz olsun düşüncesiyle astrid'i annesi olmayan her şey olmanın kapı eşiğine kadar getiriyor. işte inanılmayacak şey bence bu noktada gerçekleşiyor ve ingrid, son anda, ben olacaksın derken öldürmeye çok yaklaştığı kızının etinden uzun beyaz dişlerini çekiveriyor. film şu cümleyle bitiyor: "bana ne kadar zarar vermiş olursa olsun, annem beni seviyordu." aslında, bence viking isimli annenin viking isimli kızı işte burada yanılıyor. onun sevgiden sandığı geri adım, aslen bizim dişi kurdun karşısında kendisinden daha güçlü bir yaratık bulunca kuyruğunu kıstırıp kaçmasıydı. ingrid, "bu siyahlara bürünmüş, artık benden olmayan yabancı ve yabani şeyi kendi çıkarım için kullanmaya kalkarsam başıma bela alırım," demiş, "aman mahkemeye de istemez, bakarsın kin tutar, konuşur, yirmi yıl daha yerim" diye düşünmüştür. ama önemli değil.

    astrid ayağını karşı kıyıya atıp geçti mi, kişisel lanetiyle hesaplaştı mı? odur önemli olan. bu sonuçtan sonra aslında savunma mekanizmalarını fazla kurcalamaya da gerek yok, zira yalpalayıp dengeyi bulmak, yanlış şeylere tutunmamak uğruna devrilmekten iyidir.

    --- spoiler ---


    (eowyn - 29 Aralık 2004 02:41)

Yorum Kaynak Link : white oleander