Süre                : 1 Saat 42 dakika
Çıkış Tarihi     : 16 Aralık 1992 Çarşamba, Yapım Yılı : 1992
Türü                : Drama,Romantik,Bilim Kurgu
Taglar             : 1930'lar,Aşk,pilot,oğlan,bekar anne
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Warner Bros. , Icon Entertainment International , Icon Productions
Yönetmen       : Steve Miner (IMDB)
Senarist          : J.J. Abrams (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Mel Gibson (IMDB)(ekşi), Jamie Lee Curtis (IMDB), Elijah Wood (IMDB)(ekşi), Isabel Glasser (IMDB), George Wendt (IMDB), Joe Morton (IMDB), Nicolas Surovy (IMDB), David Marshall Grant (IMDB)(ekşi), Robert Hy Gorman (IMDB), Michael A. Goorjian (IMDB), Veronica Lauren (IMDB), Art LaFleur (IMDB), Eric Pierpoint (IMDB), Walton Goggins (IMDB), Amanda Foreman (IMDB), Robert Munns (IMDB), JD Cullum (IMDB), Ava Lazar (IMDB), Kenneth Ransom (IMDB), Paul Ganus (IMDB), Greg Allan Martin (IMDB), Joel McKinnon Miller (IMDB), Mike Muscat (IMDB)

Forever Young (~ Daima Genç) ' Filminin Konusu :
Test pilotu Daniel McCormick'in harika bir işi, sadık bir sevgilisi, güvenilir bir dostu vardır. İsteyebileceği herşeye sahiptir. Birşey hariç: Tehlikeyle yüzleşme yeteneğine rağmen, kız arkadaşının yüzüne bakıp ona evlenme teklif etmeyi beceremez. Konuyu açmak için hep yarını bekler...fakat bir anlık felaket sonucunda yarınlar tükenir. Hayat sevgilisini ondan ayırmıştır. Hayatla tek başına yüzleşmeye isteksiz olan Daniel, insanların gelecekte tekrar canlandırılmak üzere dondurulduğu, çok gizli bilimsel araştırmalar için gönüllü olur. Tekrar uyandığında, kendini 1992 yılında bulur. Daniel, babasız bir çocukla ve onun annesiyle kurduğu arkadaşlık sayesinde, zamanın kimseyi beklemediğini öğrenir.


  • "(bkz: sabri sarıoğlu)(bkz: semih şentürk)"
  • "her daim doğru ve dürüst, hep cesur ve güçlü ve sonsuza kadar genç kalacaklar için yazılmış muhteşem bir bob dylan klasiği."
  • "alphaville üyelerinin kuracaklari grup için ilk akillarina gelen isim."
  • "alphaville'in bu isimli parçası axel rudi pell tarafından cover'lanmıştır.(bkz: orjinalinden iyi olan coverlar)"
  • "bugün 24'ü devirdiğim üçün kendime armağan ettiğim muazzam alphaville parçası. hemen akabinine de big in japan patlatıp, mum üflemek istiyorum."
  • "sonsuza dek genç kalacak, zamansız alphaville şarkısı. cumartesi gecesi moduna uygun versiyonu için:forever young"
  • "sadece sözleri için bile uğruna din kurulabilecek şarkı...müziği de ilave edin ?ilk müridleri de ben olurdum herhalde ?"
  • "ölümsüzlük arayışı 80'lerin trendiydi. 90'larda nihilist ve günümüzde egoist ve hedonist trend sebebiyle bu tür şarkılar artık yapılmıyor."
  • "sonsuza kadar genc kalmanin tek bi yolu var, ve bu sarki guzel bi terk edis hikayesi."
  • "nereden aklıma geldi bilmiyorum ama eve gelir gelmez yüksek sesle dinlediğim şimdiki zamanın eskimeyen şarkısı. buram buram duygu, yaşanmışlık ve ölümsüzlük kokuyor.dinlemek için."




Facebook Yorumları
  • comment image

    en fazla 3-5 sene icinde ya$landik hesabi her dinledigimde aglayacagima emin oldugum, nefis sozlere, besteye ve yoruma sahip $arki. ozellikle;

    it's so hard to get old without a cause
    i don't want to perish like a fading horse

    derken insani uzen, burkan $arki.


    (delikan76 - 28 Ağustos 2002 12:49)

  • comment image

    alphaville 'in de youth group'un da ayrı ayrı şahane söyledikleri şarkı.
    belli bir yaşa gelmek gerekiyor sanırım bunu yeterince anlamlı bulabilmek için. bunu dinlerken şu an dışarı da dünyanın herhangi bir yerinde olabileceğinizi ve algılarınız süreki açıkken durmadan öğrenip eğlenerek yaşayabileceğinizi, böyle bir ihtimal teknik olarak mümkünken işe gidip eve gelmeyle geçen her gününüze ve saatinize ne kadar yazık olduğunu düşünüyorsunuz. do we wanna live forever?. fakat bunları düşündükten sonra kafanızı bacaklarınızın arasına alıp ağlamak istemiyor sunuz, tam tersine dışarı çıkıp gününüzü değerli hale getiricek birşeyler yapmak istiyorsunuz, yeni hikayeleriniz olsun ve hergün yeni bir hikayeyle kapansın istiyorsunuz.
    sonra kıçınızı kaldırmak yerine sözlüğe entry giriyorsunuz çünkü yarın iş var, birsürü stres var falan filan.
    "ölümün tek nedeni yaşamaktır" sözünü hatırlayıp güzel bir neden yaratmak için neler yapabileceğinizi düşünüp duruyorsunuz. sabah olunca da döngü tamamlanıyor.
    229 saniyede bunları düşündürdüğü için de bu şarkı başarılı şarkıdır diyebiliyorum.


    (rapper134 - 3 Mart 2009 00:02)

  • comment image

    hiçbir zaman yaşlanmayacağımı düşündüğüm bu pazar sabahında, bu şarkı çıktığı zaman şimdiki yaşımda* olanların şu an 50'li yaşlarını yaşıyor olmaları, ne yalan söyleyeyim durduk yere allak bullak etti, yüksek bir yerden yere çarptı da kemiklerim birbirine girdi; nefesim kesildi kısa süreliğine. 1984'te genç olanlar, artık yaşlı. heyhat, insan ömrü bir pop şarkısı kadar devam etmiyor; 4 dakikalık bir şarkı bile daha uzun yaşıyor herhangi bir insandan. en azından her zaman genç kalıyor "forever young", 80'lerin tanık olmadığım dönemleri çeyrek asır sonra gelip buluyor eliyle koymuş gibi.

    hatırlamadığım zamanları delicesine özlemek gibi bir melankoli hastalığından mustaribim yıllardır, woodstock 69'tan "ne güzeldi eski günler" diye bahsediyorum. oysa woodstock'tan 14 sene sonra doğmuşum; alphaville bu şarkıyla ortalığı yıktığında da ben sadece bir yaşındaydım. tuhaf dekorlar, kostümler, saçlar ve efektler bende sadece hüzün yaratıyor; bir kez olsun yaşayamayacağım dönemlerin müzikli cenazelerine katılıyorum. sabahtan beri kaç kere baştan başlattım şarkıyı bilmiyorum. uyuşturucu temalı gençlik filmlerinin bıyıklı komiseri tarık akan'ını, eski kasa mercedes'i ile cüneyt arkın'ını, daha eski dönemlerde istanbul'da geçen filmlerini; bana yaşamadığım dönemlerin belleğini kazıyacak her şeyi büyük bir tutkuyla seviyorum. bu tutku, melankoli ile besleniyor ve sadece pazar günleri ortaya çıkıyor.

    cumartesi çalışmaktan nefret ederim, tek tatil günüm olan pazar günü'nde de melankoli treninin paslanmış vagonlarında akşamı getiririm. çocukken ölenler dışında, herkesin bir zamanlar genç olduğunu fark ederim. bir zamanlar genç olan dedem gelir aklıma, 25 sene önce genç olanların büyük kasetçalarlarla dinledikleri şarkıları, dedemin genç olmasının üzerinden yarım asır geçmişken, bilgisayarımda dinlerim. tüm yaşlıların var olduklarından beri yaşlı olduklarını, tüm çocukların büyümeyeceğini ve kendimin hep genç kalacağını zannederim.

    yanılgılarla ve hayatın ilkelerine ters düşüncelerle geçen serüvenimde de, bu entryi 25 sene sonrası için yazıyorum. eğer, bir hesap hatası sonucu hala genç kalmışsam gülümseyerek okurum; eğer yaşlanmışsam ve nasıl yaşlandığımı fark etmemişsem acı bir tebessümle okurum, eğer genç ölmüşsem okuyamam. bazen, her şey ne kadar basit ve ürpertici geliyor.

    25 sene sonra olup olmamam belli değilken, bir asır sonra mutlak surette yokum; bu yazıyı şu an okuyanlar da yok olacak. belki, bir pazar sabahı erken uyandığı için yapacak bir şey bulamayan 26 yaşındaki bir çocuk, bu andan tam yüz yıl sonra, artık kapanmış olan ekşi sözlük'ün çok eskilerde kalmış entrylerine göz gezdirecek. binlerce şarkıdan oluşan listesi rastgele modundan "forever young"u çalınca, "bakalım neler demiş atalar" diye bu başlığa gelecek. o da sonsuza kadar genç kalacağı sanrısıyla, gençliğin yanıltıcı zihniyle bu entryi okuyacak. şarkı, boğazına düğümlenecek belki de; bu entryi yazanın ne zaman yok olduğunu bile bilmeden, sonuna kadar devam edecek. o zaman bu lafım sana spaceboy:

    sen de yaşlanacaksın, öleceksin. fazla zorlamaya gerek yok; hayatını yaşa. dede nasihatı olsun bu da sana. ben çoktan gitmiş olacağım.


    (mies - 14 Haziran 2009 10:48)

  • comment image

    madness parçası, the liberty of norton folgate'den.

    there was a time when i was younger,
    and all the nights and days were long
    and everyday just getting stronger,
    like a sunflower in the sun, in the sun

    well mr moon was counting backwards,
    make the waters and air flow
    and all the things we could and should have done,
    but those old regrets will come and go, just come and go

    so stay forever young, don't you do what i have done
    oh stay forever young,
    before a paradise lost and an innocence gone

    see the freshness of your young face,
    like a candle in the wind
    and the brightness of your smiling eyes,
    their lighting up the room, the whole room

    so stay forever young, don't you do what i have done
    oh stay forever young,
    before a paradise lost and an innocence gone
    before a paradise lost and an innocence gone

    so stay forever young, don't you do what i have done
    oh stay forever young,
    before a paradise lost and an innocence gone
    so stay forever young, don't you do what i have done
    oh stay forever young,
    before a paradise lost and an innocence gone
    before a paradise lost and an innocence gone

    gibi türlü gariplikler?!


    (pasaq - 8 Aralık 2009 00:54)

  • comment image

    alphaville şarkısı olanı 2 tane. bir tanesi hop dıs dım tıslı diğeri ise daha yavaş. yavaş olanı daha etkileyici ve şarkının sözlerine uyumlu. fakat bu akşam evde tek kalınca öyle bir esti ve eski resimlere bakayım dedim.

    resimlere bakarken onlarca kez başa sardım... her dinleyişimde daha bir tuhaf oldum ve duygulandım. annem ve babamın çocuklukları ile benim yaşlarımdaki hallerine baktım önce. annemin 18 yaşında tarabya'da denizi seyrederken çekilmiş fotoğrafı müthiş. o ne güzellik ne asalet öyle...

    sonra annem olan o insanın bir zamanlar 18 yaşında bir genç kız olduğunu düşündüm. hayalleri, hayattan beklentileri olan, aşkları fırtınaları olan bir kız...

    babam da aynı şekilde. bağrı açık gömlekle adalarda kız peşinde koştuğu bıçkın yıllar...

    sonra ikisinin yeni evli halleri ve daha sonra da kardeşimle ben...

    buradan sonrası ilgimi daha çok çekiyor çünkü işin içine ben de giriyorum ve hatırladığım olaylar başlıyor.

    doğumumuzdan hemen sonra yan yana zırlayan iki bebe... biz bir zamanlar onlardık... daha sonra çocukluk. yürümeye çalıştığımız ama beceremediğimiz dönemlerde iki ayrı yürütme aparatında bebe, evin içinde zabıta gibi geziyor. ortadaki oyuncağa ikimizin de zırlayarak bakışı, o sağ eliyle oyuncağı gösteriyor ben ise sol. solaklığımın ispatı olan fotoğraf.

    bana smokin, ona pamuk prenses kıyafeti giydirmişler, el ele tutuşmuşuz ama ben zırlıyorum, o ise gülüyor fakat ikimiz de fotoğraf makinesine bakıyoruz...

    ailecek tatile giderken benzincinin çektiği fotoğraf...

    okulun ilk günü fotoğrafı ya da... ben "annneeee ğöööööö" diye ağlarken o beni teselli etmişti.

    sonrasında lise, üniversite ve birkaç sene önce ailecek çekildiğimiz fotoğraflar...

    ilk günden itibaren ona, benim ablam olduğunu tembihledikleri ve buna paralel olarak benden yaşça büyük olduğunu sandığı için ablalık içgüdüsüyle beni kucağına almaya çalıştığı fotoğraf... arkasında da 7 haziran 1991 yazıyor...

    bütün o günleri, zamanın geçiciliğini, maziyi hatırlatan, gece gece gözlerimden 1-2 damla yaş akmasına sebep olan şarkı.


    (aris anastasiadis - 8 Ağustos 2013 03:04)

  • comment image

    ölümsüzlük arayışı 80'lerin trendiydi. 90'larda nihilist ve günümüzde egoist ve hedonist trend sebebiyle bu tür şarkılar artık yapılmıyor.


    (zhang - 21 Mart 2014 21:24)

  • comment image

    alphaville

    let's dance in style, lets dance for a while
    heaven can wait we're only watching the skies
    hoping for the best but expecting the worst
    are you going to drop the bomb or not?

    let us die young or let us live forever
    we don't have the power but we never say never
    sitting in a sandpit, life is a short trip
    the music's for the sad men

    can you imagine when this race is won
    turn our golden faces into the sun
    praising our leaders we're getting in tune
    the music's played by the madmen

    forever young, i want to be forever young
    do you really want to live forever, forever and ever

    some are like water, some are like the heat
    some are a melody and some are the beat
    sooner or later they all will be gone
    why don't they stay young

    it's so hard to get old without a cause
    i don't want to perish like a fading horse
    youth is like diamonds in the sun
    and dimonds are forever

    so many adventures couldn't happen today
    so many songs we forgot to play
    so many dreams are swinging out of the blue
    we let them come true


    (nausean - 10 Ağustos 2001 14:59)

  • comment image

    hayatımın dumurunu yaşamamı sağlamış şarkıdır.
    1-2 yıl kadar önce bir kuaförde sıra bekleyip abuk subuk dergilerle vakit öldürmeye çalışırken hasbelkader bu şarkı çalmaya başlamış ve saçında bir ton folyo olan 50 yaşlarında bir kadın yerinden kalkıp yanıma kadar gelerek "evladım bu şarkının adı ne, pek güzelmiş, plağını almak lazım, burdakilerin içi geçmiş, bilsen bilsen sen bilirsin" diyerek transa girmemi sağlamıştı. o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.*

    her çaldığında insanı ağlatmayı başaran bi şarkıdır.**


    (holden caulfield - 12 Ocak 2005 22:42)

Yorum Kaynak Link : forever young