Süre                : 1 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Eylül 2000 Cuma, Yapım Yılı : 2000
Türü                : Drama
Taglar             : Üç kelime başlığı,kapıcı,adalet,gül,Birlik
Ülke                : İngiltere,Fransa,Almanya,İspanya,Italy,İsviçre
Yapımcı          :  Parallax Pictures , Alta Films , Alta Producción
Yönetmen       : Ken Loach (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Paul Laverty (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Pilar Padilla (IMDB), Adrien Brody (IMDB), Elpidia Carrillo (IMDB)(ekşi), Jack McGee (IMDB)(ekşi), Monica Rivas (IMDB), Frankie Davila (IMDB), Lillian Hurst (IMDB)(ekşi), Mayron Payes (IMDB), Maria Orellana (IMDB), Melody Garrett (IMDB), Gigi Jackman (IMDB), Beverly Reynolds (IMDB), Eloy Méndez (IMDB), Elena Antonenko (IMDB), Olga Gorelik (IMDB), Jesus Perez (IMDB), Alonso Chavez (IMDB), Estela Maeda (IMDB), George Lopez (IMDB), José Jiménez (IMDB), Sherman Augustus (IMDB), Julian Orea (IMDB), Javier Torres (IMDB), Roscio Saenz (IMDB), Blake Clark (IMDB), Pepe Serna (IMDB), Tony Rizzoli (IMDB), Tom Gilroy (IMDB), Neal Baer (IMDB), David Steinberg (IMDB), Ted Baer (IMDB), Terry Anzur (IMDB), Greg Montgomery (IMDB), Clement Blake (IMDB), Tom Bailey (IMDB), Richard Bravo (IMDB), Vanessa Angel (IMDB), William Atherton (IMDB), Lara Belmont (IMDB), Cooper Campbell (IMDB) >>devamı>>

Bread and Roses (~ Bread & Roses) ' Filminin Konusu :
Meksika sınırından illegal olarak Los Angeles'a geçen Maya, ablası Rosa'nın evine yerleşir. Rosa ona, sendikasız ve güvencesiz işçi çalıştırılan bir şirkette temizlik işi bulur. Hizmet işçileri sendikası, Sam Shapiro'yu 'temizlik işçileri için adalet' kampanyasını örgütlemek üzere görevlendirir. Maya'yı tutkulu bir dinleyici olarak örgütlemeye çalışan Sam, ondan hoşlanmaya başlar. Hasta kocasını düşünmek zorunda olan Rosa, bu ilişkiye karşı çıkar. İşçiler halkın desteğini sağlamak üzere çaba harcarken, şirket yönetimi de işçileri bölmeye ve akıllarını çelmeye çalışır.


  • "toplumcu gerçekçi bir film. oldukça etkileyici, sürükleyici ve aynı zamanda öteki amerika nın yüzü..."
  • "''düzgün maaş ve düzgün çalışma koşulları'' isteyen işçilerin greve gittiklerinde kullandıkları slogandır bu amerika kıtasında."
  • "üniformalarıyla görünmez olanların filmidir."
  • "başlarken de biterken de izlerken de canını yakar.. adrien brody'yi bi daha seversin.. güzel film.."
  • "clara zetkin'in çağrısıyla ilk 8 mart eyleminde amerikalı kadınların söylediği marştır."
  • "adrien brody ken loach'a guvenir ve kontrati senaryoyu okumadan imzalar."




Facebook Yorumları
  • comment image

    toplumcu gerçekçi bir film. oldukça etkileyici, sürükleyici ve aynı zamanda öteki amerika nın yüzü...


    (mustearen - 28 Temmuz 2008 18:44)

  • comment image

    hakkında bu kadar az entry girilmiş olmasına şaşırdığım film. ken loach, filmseverler ve film sevmese de entelektüeller arasında yaygın bir isim.. demek ki land and freedom daha çok dikkat çekmiş, ne de olsa daha "çekici" bir konusu var, aykırı filan... oysa bu film de cnbc-e'de bile kaç kere gösterilmişti... ama, kime ne abd'deki kaçak göçmenlerden, onların hayatlarından, çektikleri sıkıntılardan; bizim yeterince derdimiz var..

    oysa ne güzel anlatır bu film, zaman ve mekanın ötesine çıkarak, birlik olmanın, kararlı şekilde ilerlemenin başarı getirdiğini.. üstelik bunu hiç ucuz politik sloganlar savurmadan yapar, önemli olan hangi görüşten olduğunuz değil, hayatınız ve başkalarının hayatları için neleri göze alabildiğinizdir.. ne maya haksızdır, ne de rosa, ikisi de kendince davalarına inanmış, uğraşan kadınlardır.. ne de olsa maya, bakacak bir kocası ve çocukları olmadığı için belki de maya'dır..

    ve bu hikaye çok tanıdıktır, kazandığı üç kuruştan da olmamak için işverenine karşı sesini çıkaramayan, ssk isterse işten atılacağını bilen, her türlü aşağılamaya, tehdide kraldan kralcı şefleri tarafından maruz bırakılan işçilerin milyonlarla olduğu türkiye'de.. o yüzden bu film, zamandan mekandan azadedir, bu tüm işçilerin, işveren olmadıkları sürece, aynı safta olduğunu en güzelinden anlatır, o yüzden bu film sadece ispanyol, meksikalı, çinli göçmenlerin değil, aynı zamanda kendi ülkesinde kaçak ayarında itibar ve saygı gören türk, kürt, rus ve daha sayamadığım milyonlarca işçinin hakkını kazanma hikayesidir...

    ve "kurmaca işte, anca filmlerde öyle oluyor" diyenlere, bu film, tamamen gerçek bir olayı anlatmaktadır, abd'de los angeles'ta başlayıp, daha pek çok yere yayılan "justice for janitors" hareketidir anlatılan ki, işçilerin sadece daha yüksek maaşa değil, ayrıca sağlık haklarına, ailelerinin de sağlık sigortası kapsamına alınmasına ve insanca muameleye kavuşmalarına öncü olmuştur..


    (polly jean - 7 Nisan 2009 22:32)

  • comment image

    12 ocak 1912 yılında abd' de başını kadın işçilerimizin çektiği konuyu el almaktadır bu film. yönetmeni ken loach olan filmin aldığı konuyu ,yaşanan olayın geçmişini kısaca ele alacak olursak;

    tekstil işçilerinden oluşan başını kadınlarımızın çektiği bir grevden bahsetmektedir. işçiler sefalet,güçsüzlük içerisinde olmalarına rağmen işverenler yine bu durumda kalmaları için afl ( amerika emek federasyonu) ile iş birliğindedirler. bu şirketlerde çalışan işçilerin çoğu başka ülkelerden göçüp gelmiş insanlardan oluşur. daha sonra bu işçilerin haklarını korumak, örgütlendirmek amacıyla wobbly'ler olarak bilinen dünya sanayi işçiler sendikası (ıww) kurulur. kurucuları eugene debs, bill haywood gibi sosyalist işçi önderleridir.bu sendika "işçi sınıfının ve patronlar sınıfının hiçbir ortak çıkarı yoktur. açlık ve yoksulluk milyonlarca işçiye hükmettiği ve patronlar sınıfı tüm nimetlere sahip olduğu sürece barış olamaz." düşüncesiyle hareket ederler.

    yeni çıkan yasa ile en fazla çalışma süresi 54 saate indirgenir fakat işçilerin en az 56 saat çalışma süresi olan tekstil alanında patronlar bu 2 saatlik indirgenmeyi de fazla görerek ücretlerde de azaltıma geçerler. bunun üzerine kadın,erkek,çocuk tek yürek olarak ıww'nin de önderliğinde eylem yapma kararı alınır. eylem sloganı ilk kez 1908 yılında 128 işçi kadının yanarak ölmesiyle ortaya çıkan " ekmek istiyoruz ama gül de istiyoruz " şeklinde söylenir. eylem esnasında yine 128 kadınımızın ölmesinden üç yıl sonra james oppenheimer'in yazmış olduğu şiir nidaları da yükselmiştir;

    "yürürken biz, yürürken günün güzelliğinde,

    karanlık mutfaklara, gri fabrika kuytularına,

    dokunur apansız çıkan güneşin tüm parlaklığı,

    ve duyar insanlar bizim şarkımızı: ekmek ve güller! ekmek ve güller!

    yürürken biz, yürürken, erkekler için de savaşırız,

    çünkü kadınların çocuklarıdır onlar, ve biz analık ederiz yine onlara.

    yaşamlarımız doğumdan ölüme kan ter içinde geçmeyecek;

    kalpler de ölür açlıktan bedenler gibi; ekmek verin bize, ama verin gülleri de.

    yürürken biz, yürürken, sayısız ölü kadın da yürür bizimle

    ve bizim şarkımızda duyulur yaşlı çığlıkları ekmek için.

    küçük hünerleri, sevgiyi ve güzelliği bilirdi onların kahırlı ruhları.

    evet kavgamız ekmek için, ama güller için de.

    yürürken biz, yürürken, daha güzel günleri getiririz,

    kadınların yükselişi insan soyunun yükselişi demektir.

    köle gibi çalışma ve aylaklık yok, on kişinin çalışıp bir kişinin yattığı,

    paylaşalım yaşamın görkemini: ekmek ve güller, ekmek ve güller.

    yaşamlarımız doğumdan ölüme kan ter içinde geçmeyecek;

    kalpler de ölür açlıktan bedenler gibi; ekmek verin bize, ama verin gülleri de."

    ayrıca bu eylem "ekmek ve güller" eylemi olarak bilindiği gibi " lawrence eylemi" olarak da bilinmektedir.kadın işçilerinin başını çeken kendisini devrim davasına adamış komunüst elizabeth flynn'dır.

    filmde geçen;

    --- spoiler ---

    biz ekmek de istiyoruz
    ama gül de istiyoruz
    güzellikleri olan her şeyi istiyoruz
    kimse size boş yere gül vermez
    tamam mı hiç kimse?
    ne zaman mı gül verirler?
    yalvarmaktan vazgeçtiğiniz organize olduğunuz zaman
    haklarınız için savaşacaksınız çünkü biz daha güçlüyüz!
    ---
    spoiler ---
    sahnesi de her izleyişte duygulandıran bir sahnedir .


    (pisayisif - 9 Nisan 2013 19:55)

  • comment image

    her dinlediğimde tüylerimi diken diken eden bir şarkı. 1912'de, lawrence tekstil grevi'nde kadınların taşıdığı bir pankarttan (we want bread and roses too) esinlenilmiş, "evet, geçinmek istiyoruz ama sadece geçinecek para değil istediğimiz, insan gibi yaşamak istiyoruz, sevgi, saygı istiyoruz"u anlatır.

    sözleri şöyledir:

    as we go marching, marching, in the beauty of the day,
    a million darkened kitchens, a thousand mill lofts gray,
    are touched with all the radiance that a sudden sun discloses,
    for the people hear us singing: bread and roses! bread and roses!

    as we go marching, marching, we battle too for men,
    for they are women's children, and we mother them again.
    our lives shall not be sweated from birth until life closes;
    hearts starve as well as bodies; give us bread, but give us roses.

    as we go marching, marching, unnumbered women dead
    go crying through our singing their ancient call for bread.
    small art and love and beauty their drudging spirits knew.
    yes, it is bread we fight for, but we fight for roses too.

    as we go marching, marching, we bring the greater days,
    the rising of the women means the rising of the race.
    no more the drudge and idler, ten that toil where one reposes,
    but a sharing of life's glories: bread and roses, bread and roses.

    (our lives shall not be sweated from birth until life closes;
    hearts starve as well as bodies; bread and roses, bread and roses.)


    (perspicacious - 31 Ocak 2006 08:42)

Yorum Kaynak Link : bread and roses