Süre                : 1 Saat 41 dakika
Çıkış Tarihi     : 07 Ocak 2005 Cuma, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Drama,Korku,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : İngiltere,Kanada,ABD
Yapımcı          :  Universal Pictures , Gold Circle Films , White Noise UK Ltd.
Yönetmen       : Geoffrey Sax (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Niall Johnson (IMDB)
Oyuncular      : Michael Keaton (IMDB), Chandra West (IMDB)(ekşi), Deborah Kara Unger (IMDB)(ekşi), Ian McNeice (IMDB), Sarah Strange (IMDB)(ekşi), Nicholas Elia (IMDB)(ekşi), Mike Dopud (IMDB), Marsha Regis (IMDB), Mitchell Kosterman (IMDB), L. Harvey Gold (IMDB), Amber Rothwell (IMDB), Keegan Connor Tracy (IMDB), Miranda Frigon (IMDB), Aaron Douglas (IMDB), Anthony Harrison (IMDB), Benita Ha (IMDB), Anastasia Corbett (IMDB), April Telek (IMDB), Gardiner Millar (IMDB)

White Noise (~ Hayalet sesler) ' Filminin Konusu :
Jonathan Rivers'in eşi Anna bir cinayete kurban gitmiştir. EVP hakkında bilgi edinen Jonathan eşiyle iletişim kurmayı dener. Sanki Anna başka cinayetlerin önlenmesi için ona ulaşmaya çalışmaktadır. Yoksa Jonathan mı öyle sanıyordur? Ölülerle konuşmak, iletişim kurmak mümkün mü? EVP'ye inananlar mümkün oldugunu düsünüyorlar. Son yirmi yıldır çesitli kayıtlarda bu konu üzerine derinlemesine bir arastırma yapılıyor. EVP'ye göre bu sesler radyo, tv ve bilgisayar aracılıgı ile bize ulaşıyor.


  • "tdk tarafından şu aralar yazılmakta olan ekonometri terimler sözlüğünde, türkçe'ye "saf rastsallık" olarak çevrilmiş olan terimdir."
  • "rahatlatır bu ses. ayrıca konuşmaları perdelemede de kullanılır."
  • "bu seslerden dinleyerek uyuyorsanız, uyanıp kapattığınız anda uykunuzun açıldığını da hissedebilirsiniz."
  • "özellikle kafa güzelken saatlerce bir noktaya bakmanıza neden olabilecek seslerdir.şu ve şunun birleşimini çok sevecektir bu tarz sesleri sevenler. youtube'taki hair dryer sesini biraz kısın."
  • "(bkz: white noise black silence)"
  • "başrolünde michael keaton'un oynadığı, evp'yi konu alan *korku filmi. ne zaman insanları "hen" diye aniden ekrana yapışan görüntülerle korkutmaktan vazgeçecekler bilmiyorum."
  • "altıma sıçmamak için yarısında kapatmak zorunda kaldığım film. zaten dabbe den korktuktan sonra ben kim oluyorum da izlemeye kalkışıyorum bu filmi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    zaman serilerinde (bkz: ekonometri) özel bir süreç. pür rassal süreç diye de çevrilmektedir. eğer bir e(t) white noise dağılımına uyuyorsa;

    1) e(e(t))= 0, her t zamanı için geçerli.
    2) var(e(t))= sabit bir sayı, sıfırdan büyük sonsuzdan küçük, her t zamanı için geçerli.
    3) cov(e(t),e(s))=0, s= değildir t'ye, her s ve t zamanları için geçerlidir.


    (entropia - 6 Temmuz 2010 19:39)

  • comment image

    ekonometride aralarında korrelasyon olmayan, random variablelardan oluşan, ortalaması sıfır olan, varyansı belirli olan process.

    pek iyi çeviremedim,

    "a white noise process is a random process of random variables that are uncorrelated, have mean zero, and a finite variance."


    (passion rules the game - 24 Mayıs 2011 17:27)

  • comment image

    çok güzel bir disclosure şarkısı, şarkıda özellikle 90'lı dönemlerdeki eski şarkılardan esintiler var gibi hem melodik hem de vokal olarak. şuan için herhangi bir radyoda dinlemedim ama yakın zamanda tüm radyolarda çalmaya başlarsa şaşırmam.

    klip:

    http://www.youtube.com/watch?v=bkk2h3ztrfk

    sözleri:

    i know you’re smart
    you spin me round like a knot
    you know the pieces, pieces of my heart
    sometimes it’s fun, you pull my strings one by one
    until you get me, get me onto one

    lately i’ve been thinking if you wanna get tough
    then let’s play rough
    lately i’ve been thinking if you wanna get tough
    then let’s play rough
    i don’t need you, giving it straight to me, giving it straight to me
    you’re just gonna get my back
    i don’t need you
    telling me how to be, telling me how to be
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    back, back, back, back
    back, back, back, back

    chorus:

    just noise, white noise
    i’m hearing static, you’re like an automatic
    you just wanna keep me on repeat and hear me crying
    just noise, white noise
    just noise, white noise
    i’m hearing static, you’re like an automatic
    you just wanna keep me on repeat and hear me crying

    only you can look at me the way you do
    you always tint me, tint me black and blue
    such a shame, you frame me with such disdain+
    you got me washed out, washed out, colour drained

    lately i’ve been thinking if you wanna get tough
    then let’s play rough
    lately i’ve been thinking if you wanna get tough
    then let’s play rough
    i don’t need you, giving it straight to me, giving it straight to me
    you’re just gonna get my back
    i don’t need you
    telling me how to be, telling me how to be
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    just gonna get my back
    back, back, back, back
    back, back, back, back

    back, back, back, back
    back, back, back, back
    back, back, back, back
    back, back

    chorus:

    just noise, white noise
    i’m hearing static, you’re like an automatic
    you just wanna keep me on repeat and hear me crying
    just noise, white noise
    just noise, white noise
    i’m hearing static, you’re like an automatic
    you just wanna keep me on re?eat and hear me crying


    (elishafanz - 7 Mart 2013 18:14)

  • comment image

    bebeginiz olduysa selaleden yagmura dereden dusa her çesidini bol bol dinleyeceginiz gurultu.
    araliksiz 4 saat selale videosu izlemek zorunda kaldim gergedan huzursuzlanmasin diye. hem de yuksek sesle. sesi kisinca viyaklama basliyor. kafanin içine karpuz salip sogutasin geliyor bir yerden sonra.
    her sey piril piril.


    (d e j i n - 26 Ağustos 2013 21:01)

  • comment image

    uyku problemi ceken insanları muhteşem tekdüzeliği ile uyutabilen seslerin genel adı. android kullanicilari play store'dan aratirsa bu isimle, muhteşem programlar bulacaklar. ben boeing 777-300er, saç kurutma makinesi, çamaşır makinesi, gök gurultulu şiddetli yağmur, fan, şömine ve buharlı tren seslerini tercih ediyorum.

    ve evet, gayet normal bir insanım. kurallara uyup vergilerimi veriyorum.


    (salazar - 13 Şubat 2014 01:23)

  • comment image

    yeni doğmuş bebelere anne karnındaki uğultuyu hatırlattığından, acayip bi huzur veren ses/gürültü.
    bildiğin böyle uykusu olup da mırın kırın eden bebe, bunu duyduğu an pili çıkarılmış oyuncak gibi düşüveriyor. abartmıyorum, anında susup dalıyor.

    türlü çeşit app'leri yapılmış, ayfona filan inridilebiliyor.
    bizim düdük makarna önce yağmura hastaydı, bu ara favorisi elektrikli süpürge. böyle küt diye gidiveriyor çok komik.


    (delimine - 21 Nisan 2014 17:47)

  • comment image

    günümüz amerikan edebiyatının en okunulası, özgün, hiçbir kitabı diğerine benzemeyen yazarlarından don delillo'nun zamane kültürü, ölüm korkusu, aile, bağlılık üzerine harika romanı. profesör jack gladney ve sarışın karısı babette, süpermarket gezileri hala aklımda, evliliğin ince dengeleri ve insanın eşinin kendisinden önce ölmesine karşı duyduğu korku bu romanla birlikte içime ekildi. biraz karanlık, insanın altından zemini kaydırıveren bir havası var. (bkz: don delillo)


    (mental - 24 Mayıs 2004 16:13)

  • comment image

    bu seslerden dinleyerek uyuyorsanız, uyanıp kapattığınız anda uykunuzun açıldığını da hissedebilirsiniz.


    (fidm - 25 Eylül 2014 00:45)

  • comment image

    özellikle kafa güzelken saatlerce bir noktaya bakmanıza neden olabilecek seslerdir.

    şu ve şunun birleşimini çok sevecektir bu tarz sesleri sevenler. youtube'taki hair dryer sesini biraz kısın.


    (salazar - 31 Aralık 2014 23:13)

  • comment image

    ilk basta su uyariyi yapmakta fayda görüyorum. yazimin kücük bir bölümünde spoiler icerme ihtimali vardir.

    her sey 2005'in ocak ayinda imdb'de de dolasmamla basladi. ogle gibi dikkatimi ceken filmlerin fragmanlarina bir bakayim dedim. white noise filmide bunlardan biriydi. view trailer'e tiklayip izlemeye koyulmamla birlikte karsima "i will see you no more" diyen ruth baxter'in sesi cikti. sonra bir alt yazi; "recording august 2003". iyi, güzel. ne olduysa ikinci bir altyazinin gecmesiyle oldu; "ruth baxter died 1987". bir ürperti, sonra her tarafima yayilan bir sogukluk (o an isitma tertibati calismasina ragmen bir fayda etmedi) ile tüylerim diken diken oldu. ruth baxter gibi bir kac örnek daha ortaya cikinca 1 saat kadar kendime gelemedim. geriye kalan film fragmani dikkatimi cekmediginden hatirlamiyorum bile. o an icin bu kayitlarin gercek olup olmadigini bilemiyordum. ama diger yandan gercek olduguna inaniyordum.

    neyse geldik mart ayinin basina. filmin divx'ini buldum ve haftasonu (tv'de seyredilecek bir sey bulamayinca) seyredeyim dedim. saat gece 1'i geciyor. basladim seyretmeye. filmin bitimine yarim saat kala sarah tate'in (bkz: deborah unger) görüntüsü jonathan rivers'in (bkz: michael keaton) kayit odasindaki tv'de görünce (o an ikisi de oda daydi) kapattim bilgisayari. bu arada bir kac dakika önce salonda oturan kardesimin kalkip yatmak icin kendi odasina gitmesi nedeniyle salondaki isiklari kapatmasinin da etkisi oldu. ev zifiri karanliga bürünmüstü. oda da tek basima filme devam etmeyi büzügüm yemedi. bende yatmaya karar verdim. ama o ana kadar seyrettigim kisimlar gözümün önünden gitmiyordu. hafif paranoyaklik basladi. yatakta yatarken gaipten sesler duyuyormusum gibi geldi. zor da olsa uyumusum. ertesi gün kalan son yarim saati gündüz, bütün perdeleri acarak (oda icerisinin iyice aydinlanmasi icin) bitirdim.

    gelelim filme; ya ben ödlegin tekiyim ya da filmden etkilenmeyen arkadaslar korkusuz birer canavar...
    kendimi korku veya gerilim türü filmlerden etkilenmeyen biri olarak görmeme ragmen hayatim boyunca etkilendigim hatta daha fazla etkilendigim ikinci film olmustur (bkz: the ring). ilk filmi, gece saat 2'de evde kimse yokken tek basima (eseklik bende ya), seyretmem sonucunda evdeki bütün pencereleri, kapilari kapayip kontrol etmistim (mevsimlerden yazdi). tamam, bu tip filmlerin amaci budur. insanlari korkutmak, germek. adi üstünde; gerilim filmi. ama bana biraz fazla gibi geldi.

    white noise filminin senaryosu, kurgusu vs. ile ilgili yorum yapmak istemiyorum. sadece evp konusu filmde cok basitlestirilmis. sanki her isteyen bu isi yapabilirmis gibi gösterilmis. esasinda bu is o kadar kolay degil(mis). electronic voice phenomena ile, ciddi anlamda, senelerden beri ugrasanlar var. film yapimcilari fragmanda duyulan ruth baxter ve diger insanlarin seslerini bu isle 14 seneden fazladir ugrasan tom ve lisa butler adli ciften almistir. tom ve lisa butler ciftin su an sahibi oldugu ve moderatorlugunu yaptigi http://www.aaevp.com/ siteden bu seslerin orjini hakkinda daha cok bilgi edinilebilinir. lisa butler psikoloji, tom butler ise elektronik konusunda egitim görmekle birlikte ikiside metafizik hakkinda arastirmalari var.
    bu is ile ilgilenen insanlara yardimci olmakla birlikte kendilerinin kayit ettikleri ses ve görüntüler sitede mevcuttur.
    ikiside bütün gün, 24 saat, yanlarinda kayit cihazi bulundurarak kayit yapiyorlar.
    sitede ayrica cok ciddi bir uyari var. uyariya göre evp ile ugrasmak isteyenlerin ruhsal anlamda güclü bir mentale sahip degillerse kisilerin kendileri acisindan ciddi hasarlara yol acabilecegi belirtiliyor.

    son olarak bu filmi seyretmeyip seyretmek isteyen arkadaslara nacizane iki tavsiyede bulunmak istiyorum:

    1- yeni cikmaya basladiginiz bir kiz arkadasiniz varsa onunla bu filme gidin. film boyunca sizin kolunuza sim siki yapisacagina garanti ederim. ama bununla birlikte iki dezavantaji var. ilki, kizarkadasiniz kolunuza o kadar sim siki sarilabilir ki kolunuza giden kan akisini durdurarak kangren olmaniza sebep olabilir. ikincisi ise, sizinde korkma ihtimaline karsilik kizin koluna yapismaniz sonucunda karizmaniz resetlenebilir.
    2- bu filmi evde bilgisayarda seyredecekseniz kesinlikle gece vakti, hele hele evde tek basiniza iken seyretmeyin. yoksa ertesi gün kalktiginizda uykunuza alamamis bir sekilde kalkarsaniz (bkz: tecrubeyle sabit).


    (eimer - 14 Mart 2005 12:55)

  • comment image

    amerikan toplumundaki, medyanin karsi gelinemez heryerdeligi, tuketimin karsi konulamayan cekiciligi ve takintili olum korkusunu konu eden postmodernist don delillo romani. 1985te ilk kez piyasaya cikan roman icin ernest becker'in denial of death adli kitabindan esinlenerek yazdigini soyleyen delillo'nun, baudrillard'in simulations'indan da etkilendigi bir gercek.

    kitabin guzel bolumlerinden birisi de "the most photographed barn in america"dir (turkceye cevirisi nasildi emin degilim ama soyle diyelim: amerika'nin en cok resmi cekilen ciftligi.) burada baudrillard varligini hissettirir; onemli olan ciftlik midir? ciftligin resmi midir? yoksa resmini cekme eylemi midir? zaten resmi cekildikten sonra ciftlik ayni degildir, resmi cekilmeden onceki ciftlik artik varligini yitirmistir.

    delillo burada, 'kendi basima gelmedigi surece beni ilgilendirmez' mantaliteli, savas ve savas sonrasi donemlerinin (ki bu simdiki amerika icin de gecerli) amerikan toplumunun haberlere karsi hissizlesmesi (bkz: desensitization) sonucunda dustugu durumlarla ince ince dalga gecer.

    kimisine gore postmodern zirvasi olan bu kitabin yeri populer kulturde oldugu gibi akademide de (ozellikle medya, televizyon ve kulturel calismalar) onemlidir. bu nedenle michael keaton'un basrolde oldugu deli sacmasi, 'verdigin paraya yazik, hatta televizyonda oynasa bile seyretme' dedirtecek filmden daha fazla entry hakeden yapittir.

    ayrica alakasiz bilgi olaraktan; bu kitabin ismi white noise olmasaymis "psychic data," "mein kampf" veyahut "panasonic" olabilirmis.


    (zonta - 24 Mart 2005 16:54)

  • comment image

    senaryodaki kötü ruhlarıyla kopmama neden olan film.
    ----------spoiler------------

    sürekli ekranda gözüken yanyana duran o 3 kötü ruh film boyunca bana mfö' yü hatırlattı. filmin sonlarına doğru kaset çıkarıp meçhul şarkıcılar adıyla piyasaya çıkacaklarını sandım.

    ----------
    spoiler------------


    (caranhithion - 6 Nisan 2005 14:50)

  • comment image

    kitapta don delillo sanayi sonrası toplumun ezici ve uyuşturucu etkisini gözler önüne sermiş, işbu toplumda süpermarketlerin tapınaklaştırılıp dinini kaybetmiş, kendini bilmemiş kişilerin rehabilite oluşundan, hitler de dahil olmak üzere her türlü yiyeceğin, içeceğin, otisabi'nin bile bi market değerinin oluşundan ve bunların hepsinin burunlar ucundaki samanın altından yürütülen sudan ibaret olduğunun altını çizmiştir.

    mevzubahis "beyaz gürültü" hep kulağımızın dibinde olan ama gürültüsüne alışmışlığımızdan mıdır boşvermişliğimizden midir nedir, artık duymamaya başladığımız gürültüdür. siz deyin saat tik-tak'ı, ben diyeyim işlemcimin fanı. "konforun belleksiz ve sonrasız bugününde" - kitapta külliyen junk-mail diye ifade edilmiş - televizyonun karşısında her şeyden haberdar ve bihaber toplumun hayatlarının sanayi toplumu ve getirdikleri tarafından parmak aralarından hissettirmeden bağıra bağıra akıtılıp güzelce paketlendikten sonra süpermarket raflarında yeşilli, turunculu geri sunulmaktadır her ürün.

    hayatın içinde, hayattan bu kadar kopuk olmayı da sanal gerçekliğe bağlıyor bu kitap. gerçekliği bize tattırması beklenen bu yalancılık aslında amacına ihanet edip maruz kaldığımız her dakika bizi asıl gerçeklikten uzaklaştırıyor diyor delillo.

    bilincimizi dürtmeye de bilgi çağında yaşayan şu toplumun kültür seviyesinin taş devri ortalamasından düşük olduğunu öne sürerek devam ediyor. her eve, hatta her cebe girmiş radyonun nasıl çalıştığını bile açıklayamayan insanların çoğunlukta olduğunu, bunu sorgulamamızı aklın ucundan geçirtmeyen tek bir tuşun bize umursamazlığı zerk ettiğine dikkat çekiyor.

    buyrun kendisinden dinleyelim: "...ya taş devrinde böyle miydi? ateşi taşlarla yakıyorlardı. biz ise sadece bir tuşla. o tuşun nasıl işlediğini bana anlatabilir misin? sen belki, ama dışarıda ne kastettiğimi bile anlamayacak çok insan var. ama o çağda herkes çakmaktaşını nasıl kullanacağını biliyordu. sen şimdi bir çakmaktaşı görsen tanıyabilir misin?"

    hal böyleyken, her pozunu eli cebinde veren bu yazar-ı azamın elini cebinden usulca çıkarıp, öpüp tekrar hissetirmeden yerine koymak düşüyor bize.

    kitapla isim benzerliği dışında hiçbir ilgisi olmayan filmin ise bize aktardığı tek şey fragman denen şeyin yedi buçuğuncu sanat olarak kabul edilmesi gerekliliğidir. ve hatta istendiği zaman da, söz konusu örnekte olduğu gibi son derece kötü emellere alet edilebileceği anlatılıyor.

    bunun dışında paranormal bir zaman kaybından başka hiçbir şey değildir film.

    şöyle ki: kısa süre önce eşini elim bir kazada yitirmiş jonathan rivers(michael keaton) gün gelir karısının seslerini dolby sistem aracılığıyla kaydetmeye başlar. eşi anna rivers'ın(chandra west) muhtelif zamanlarda bir arka bahçe, bir harabe, ne bileyim bir hipodrom gibi görüntüler de yollamaya başlaması ve merhumun aşkla "go john, go! hurry! please, john, go!" demesiyle jonathan all-american hero'luğa soyunup belirtilen adreslerde yardıma muhtaç kimse ara/bul'una girip kendi kendine gelin güvey olmaktadır. halbuki anna diğer tarafta at yarışı oynamaktadır.


    (xifetotec - 13 Haziran 2005 03:35)

  • comment image

    altıma sıçmamak için yarısında kapatmak zorunda kaldığım film. zaten dabbe den korktuktan sonra ben kim oluyorum da izlemeye kalkışıyorum bu filmi.


    (rongrong - 11 Temmuz 2006 23:20)

Yorum Kaynak Link : white noise