• ""az yaklaşma da tuşlara bakayım", "yaklaşma dedik ya birader! ben de sana bi tane vurucam" gibi klişeler hiç degişmedi bu oyunda.."
  • "atari salonunda oynayanin yanindakine ''olm basmasana tuslara azdiriyosun herifi'' dedigi deli eglenceli oyun"
  • "-bi vurma tu$lara bakıcam.repligi unutulmayanlar arasındadır."




Facebook Yorumları
  • comment image

    http://www.youtube.com/…ps5peqapgua&feature=related

    hayatinin herhangi bir evresine bu oyunu konuk etmis her insani etkileyecek bir video. hele ki benim gibi bi ken'ci icin efsane görüntüler. o oyun ordan alinir mi, böyle mi biitirilir? ayrica bu yeni street fighter versiyonunda parry diye bir gard stili var ki her vurusa bi hamleyle karsilik vermek gerekiyor. kizin yep yepini böyle karsiladigini düsünürsek cosmus bu daigo.

    ayrica o nasil bi ortamdir, orda ne pes oynanir be

    not: link yine patlarsa "street fighter - justin vs daigo" seklinde arayarak ulasabilirsiniz. tüylerim diken diken oldu yine


    (hayri potter - 12 Ekim 2006 05:33)

  • comment image

    bizim jenerasyonda klişe haline gelmiş hareketlerin kaynağı bilgisayar oyunu. bu oyundan sonra artık millet birbirine "sana bi kafa korum" yerine "sana foryuken çekerim" ya da "sana bi alexpu atarım" demeye başladı


    (loco - 14 Şubat 2000 22:45)

  • comment image

    capcom'un ko$eyi dondugu oyun.. ilk versiyonu 1989'da cikmi$ ve zor oynanabilirliginden olsun ce$itsizliginden kelli olsun tutmami$tir. ancak 1992 ciki$li street fighter 2 dunyada en abartisiz tabiriyle fenomen olmu$, insanlara amiga satin aldirmi$ i$lemci upgrade'i yaptirtmi$ bir manyaklik idi.. ya$amayan bilmez, bugunun counterstrike popularitesi solunda gercekten sifir kalir. arcade salonlarinda cok uzun sure kuyruklar ya$andi onunde. bilgisayari olanlar icin 1993'te tahtini body blows'a devretti bu seri, ve tabi 1994 ba$inda da mortal kombat'a..

    tam bir 90'lar klasigidir.. ileride bu donemi anlatan belgeseller yapildiginda mutlaka ama mutlaka adi gecmelidir.


    (kusmuk - 27 Haziran 1999 00:00)

  • comment image

    "az yaklaşma da tuşlara bakayım", "yaklaşma dedik ya birader! ben de sana bi tane vurucam" gibi klişeler hiç degişmedi bu oyunda..


    (gocas insan - 8 Mayıs 2010 02:52)

  • comment image

    üzerinden karakter analizi yapılabilecek oyundur. hangi street fighter karakterisincilikte gerçeklik payı da vardır bana göre.

    ryu: ryu hareketleri itibariyle street fighter'ın en optimum karakterlerinden biridir. bunu seçenler, oyunu gerçekten geniş zamanlı düşünür. gerçek hayatta başvurularını son güne bırakmayan, ekstreme olaylara girmeden işine gücüne bakan tipler seçer ryu'yu. genelde sakin adamlardır ve spektaküler işlere girişmeyi sevmezler. bir an önce oryuken- hadouken çekip rakibinin işini bitirme arzusundadırlar. oyunu marjinal karakterlerine filan hiç bulaşmazlar.

    ken: ken, ryu'nun çok benzeri bir adamdır ve tekmeleri daha uzun bir karakter olarak da ryu'nun amerikalı alternatifi gibidir. dalgalı, savruk sarı saçları ona ayrı bir karizma katar. oturduğu yerde oturamayan tipler seçer ken'i. her zaman 2 numaralı adama bayılır bunlar. 1 numaralı adamın popülaritesinden kaçmak isterler. mesela star wars da obi wan kenobi'ciler, f1'de bir zamanların hakkinen'cileri; bulls'dan pippen'cılar, nankatsu'dan misaki'ciler hep bir zamanların ken masters sevenleridir aslında. en iyi yardımcı oyuncu olmak isterler daima.

    dhalsım: bunu sinsi, fesat, paranoyak tipler seçer. uzaktan adama yumruk atayım, tekme atayım ama o bana dokunamasın derdindedirler. hayatta her zaman üstünlüğü bariz bir şekilde eline almak isterler. counter'da pusarlar mesela; arkadan dolanıp yakalamak isterler. ilk anda görünen üstünlüğe hemen kanarlar. anında başarı göstermek isterler; tezcanlıdırlar. satrançta oyunumu geliştireyim diye bakmazlar mesela; fırsatını yakalar yakalamaz şah çekmeye başlarlar. cin olmadan adam çarpayım derdindedirler. yenilince ağlanırlar.

    chun-li: kızlar seçer ya da muallaklar.

    e. honda: neşeli ve hırssız adamlar seçer honda'yı. sadece hayattan keyif almaya çalışan, çoğunlukla sefa pezevengi adamlardır bunlar. yenilgiyi çok rahat hazmederler; kızdıramazsın.

    m. bison: pes'te barcelona'dan, m. united'tan başka takım almayan tipler seçer bunu. içten içe eziktir. daima kazanmak isterler bu yüzden. darth vader'ın gücün karanlık tarafını seçtiği gibi bunlarda karanlık gücün karizmasına kapılmışlardır. buna rağmen dayak yerlerse moralleri bozulur. okey'de taş çalan, halı saha maçı sonrası sen bok gibi oynadın, sen pas atmadın; sen ne biçim dalıyon gibi sezenişte bulunan tipler hep bu m. bison'culardır.

    zangief: zangief'i seçen adamlar saf ve temiz kalpli insanlardır. zangief'in babayiğit görünüşüne aldandıkları için de hemen seçivermişlerdir onu. ön yargılarıyla hareket eden ampirik tiplerdir. siyasette kafadan kaybetmiş, seçimlerde barajın çok çok altında kalacağı yüzyıllardır bilinen partilerden birine gönül vermiş insanlardır bunlar. sıranın bir gün kendilerine geleceğini sanırlar hep.

    guile: cool tipler seçer guile'ı. bir bilgisayar oyununu en iyi oynayan adamlar genelde guile'cıdır. bir konunun özüne çok çabuk vakıf olurlar.

    sagat: dikkat çekmeyi seven tipler seçer sagat'ı. genelde içten içe kendilerinden bahsedilmesini isterler. bunu da güçlü ama herkesin seçmediği bir karakterle yapayım düşüncesi vardır. yüze gülüp arkadan sikmeye çalışan cingözlerdir bunlar. bunu da başarırlar. mesela fotokopi odasında herkesin haberinin olmadığı güzel bir çalışma notu bulsun; kimseye haber vermez bu sagat'çı. kendi gizli gizi çalışıp sükse yapmaya çalışır. sınav bitince de olum fotokopici de süper bir not bulmuştum, çıkmış sorular da vardı diye anlatır sağda solda götveren gibi.


    (harry tuttle - 21 Temmuz 2013 09:51)

  • comment image

    atari salonunda oynayanin yanindakine ''olm basmasana tuslara azdiriyosun herifi'' dedigi deli eglenceli oyun


    (jedi cem - 31 Mayıs 2004 00:27)

  • comment image

    çocukluğumun mihenk taşlarından biri olan oyun.

    geçmiş zaman, tam rakam veremeyeceğim ama şimdiki paraya uyarlayarak yazıyorum. elime beş lira tutuşturup çekirdek almaya gönderirlerdi. dört liralık çekirdek alıp bir lirasını cebe atardım. o paraya iki tane atari jetonu geliyordu. müsait zamanı kollayıp doğru atari salonuna gider, street fighter'ın başında alırdım soluğu. zangief ayısı, blanka ibnesi, araba parçalama derken zaman su gibi akardı. bazı akşamlar yemekten sonra "çekirdek almıyor muyuz bu akşam? çayla da ne gider şimdi hee" diye gaz veriyordum ev ahalisine. bu mevzu uzun zaman idare etmişti beni. en büyük risk, bir gün babamın kuruyemişçiye gidip beş liralık çekirdek alması ihtimaliydi. eve döndüğünde ryu'yu baygın yakalamış balrog gibi ağzıma sıçabilirdi. neyse ki öyle bir şey olmadı. aslında inceden şüpheleniyordu da atari salonuna gittiğimden. ara sıra zarf atıyordu ama yer miyim ben?

    bayram harçlığını street fighter'a gömdüğüm bir gün babam beni çağırdı. yanına gittim. "bayram harçlığın duruyor mu, harcadın mı?" dedi. "duruyor baba" dedim. harcadım desem nereye harcadın bilmem ne diye ahiret sorusu soracak. "atariye falan gitmiyorsun di mi?" dedi. "yok baba ne atarisi, gitmiyorum tabi" dedim. "git getir bakayım sana verdiğim parayı" dedi. saniyenin milyonda biri kadar düşündükten sonra hayatımın blöfünü yapmaya karar verdim. çünkü başka çıkış yolu yoktu. bu kumarı oynamalıydım. "tamam getireyim" dedim ve kararlı adımlarla salondan odama doğru yöneldim. bir yandan da ne bok yiyeceğimi düşünüyor, işin içinden çıkamıyordum. tam salondan çıkacaktım ki arkamdan seslendi "tamam lan tamam getirme, inandım."

    geri dönüp koltuğa oturdum. daha inandırıcı olsun diye "bak gidip getireyim istersen baba" demeyi düşündüm ama cesaret edemedim. "atariye falan gitme sakın" dedi babam. "tamam baba, gitmiyorum zaten merak etme" dedim. hayatımın blöfünü yapmıştım ve tutmuştu. odama gidip yatağıma uzandım. ellerimi ensemde birleştirip boş boş tavanı izledim bir süre. iki jetonumu yiyen sagat'ı düşündüm. "sagat yarın siktim oğlum seni, amına kodumun tipsizi" dedim.


    (mavi papagan - 23 Haziran 2015 18:06)

  • comment image

    "abi ver geçeyim", "tuşların hepsine basma adam sinirleniyor", "mr.bison'a pörfekt yapınca deliriyor" v.s. tüm naif uyarıların ve önerilerin yani özetle ne olursa olsun birbirine destek vermenin en güzel yansımasıydı bu oyun. ortaokul ve lise yıllarındaki o leş gibi rutubet ve sigara kokan atari salonlarındaki birleştirici gücünden yıllar sonra bile hiçbir şey kaybetmemiş onu gördüm.

    dairede birkaç gündür bitmek bilmeyen bi street fighter muhabbeti vardı. vay efendim ben raund vermeden bitiririm, vay efendim ben vega'yla oyun bitirdim, vay efendim ben chun-li'ye aşıktım, vay efendim aslında ken'le ryu ana bir baba ayrı kardeşmiş falan. tabi arada iddialaşmalar da oluyor haliyle. sonra bir arkadaş "madem bu kadar konuştuk benim laptopta var yarın getireyim, oynayalım" dedi. o an o gözlerdeki parlama hiçbir şeye değişilmezdi. hepimiz birer liseliye dönüşmüştük adeta kaç yaşında adamlar. dün getirdi bilgisayarı, herkes öğle arasını iple çekiyor (bu arada bunu özellikle belirttim ki sonra bizim vergilerimizle mesai saatleri içinde street fighter'da oyun bitiriyor denmesin). dairede heyecan dorukta, bi arkadaş heyecandan kendini kaptırıp tuvalette sigara içmeye çalıştı da vazgeçirdik. 6 kişi lig usulü oynamaya karar verdik. herkes adamını seçti tabi ki ben blanka'yı seçtim çünkü yeşil. herkes ken ve ryu seçti köylü gibi. bakın arkadaşlar belirtmeden geçemiyecem bu oyunda ken veya ryu'yu seçen adam pes'te barcelona'yı alır, kantırda sis atar, gta'da hemen hile yazar, eyc of'da hemen saldırır. o yüzden onurlu duruşumla yeşil olduğu için blanka'yı seçtim.

    çift klavyeyle göt kadar laptop ekranından oynamaya başladık. 4 kişi de seyircimiz vardı. bakın dairede birbirine günaydın demekten aciz, gıybet üstüne gıybet yapan insanlar nasıl kaynaştı yeminle gözlerim yaşardı. aramızda akboy, ülkücü, sendikacı komünist (ki kesin zangief'i alır diyordum sovyet diye ama o bile emperyalizmin köpeği olup ken'i seçti), alevi hepsi var. resmen mini türkiye'ydik ve bizi bir araya getiren, hepimizin yüzünü güldüren, hepimizi ortak bir amaca yönlendiren tek şey street fighter'dı. kadın seyircilerimiz bile vardı.

    "hareketleri deniycem beyler bi dakika" faslından sonra köriyi sevdiği için hindistanlı dhalsim'i alan arkadaşı blanka'yla yendim, beynine beynine verdim elantiriği bak yazarken bile hala tüylerim diken diken oluyor. ama dediğim gibi köylü gibi ken ve ryu'yu seçenlere yenildim. her ne kadar klavyenin tuşlarının bozuk olduğunu iddia etsem de pek sallanmadı ortamda.

    biz 10 kişi kendimizi kaptırmış oynarken daire başkanı geldi odaya " napıyorsunuz siz?" diye. aha dedik şimdi kulağımızdan tutup çıkaracak bizi odadan ama dedim konu street fighter'sa gerisi teferruattır. adamın yüzünde çiçekler açtı resmen ekrana bakınca. nasıl eğleniyor izlerken. "başkanım buyrun oynayın siz de" dememizden sonra bir oturuşu var ki bilgisayar başına sanki yıllardır onu anı bekliyordu adam. ama şaşırtmayan bir şekilde o da ken'i seçti tabi ki. kimse karşısına geçecek cesareti bulamadığı için tek başına oynadı ve "başkanım geçeyim mi bölümü?" tekliflerime kulak almadığı için yenildi hemen ama olsun. 4 yıldır hiç oluşmamış bi ortamı oluşturmuştu bu güzel oyun, o bile her şeye değerdi.

    yeminle bak türkiye'deki kutuplaşmanın tek çaresi bu oyundur. bu oyunu oynayın, oynattırın. herkes street fighter ruhunu özümserse emin olun çok daha güzel sabahlara uyanırız.

    son olarak blanka parti kur oy verelim! adam yeşil ve elektrik çıkarıyor düşünsenize ya muhteşem bi olay. oylar blanka'ya!


    (life is drunk - 4 Mart 2016 09:50)

  • comment image

    bu oyundan o kadar etkilenmiştim ki evde (bkz: gerçek dünya) birkaç kere çok cidi konsantre olup aduket çekmeyi deneyip göt olmuştum. abartısız 5-10 dakika konsantre olup tekrar tekrar deneyip başaramamıştım.


    (orioner - 23 Ağustos 2006 15:54)

Yorum Kaynak Link : street fighter