kolombiya'da kurmayı planladığım iş hakkında tekrar düşünmeme yol açan belgesel. adamın götünden kan alırlar kamil kan

(hirondelle - 18 Ocak 2010 20:00)

kurgu ya da değil, kesinlikle çok iyi belgesel.
oz'dan sonra ancak kesiyor.

(anarki11 - 8 Şubat 2010 11:32)

gerilim filmi tadında mükemel bir nat geo adventure belgeselidir. ırak'ta yaşanan kabus kadar sinirlerimi bozan diğer bir bölümü de endonezya'da geçenidir. chris parnell adlı bu adamın hapishaneden kaçma girişimleri, kaçışı, dışarıda kadın misyoner kılığına girmesi, tesadüfen ona soru sormak için yaklaşan kişinin gardiyanlardan biri çıkması, adamın akabinde denize atlaması, kurşunların suda sekmesi, yakalanınca başka hapishaneye nakledilmesi, orada sebepsiz saldırıya uğraması, öldü sanılıp morga kaldırılması, tesadüfen yaşadığının anlaşılması, bir gözünü kaybetmesi sadece aklımda kalanlar. pişmiş tavuğun diğer karşılığı bu adam oluyor. bir de dikkatimi çekti, canlandırmaları yapan oyuncular gerçekten özenle seçiliyor, hatta olayın asıl kahramanına çok benziyorlar. kısaca izlemekten en çok zevk aldığım belgesellerden birisidir.

(herdemdenim - 22 Ocak 2011 01:47)

national geographic tarafından hazırlanan en iyi yapımlardan birisi. genellikle, uyuşturucu kartelleri tarafından bu işe sokulan ve havaalanlarında gümrükten geçiş yaptıkları sırada üstlerinde kilolarca uyuşturucu ile yakalanıp, hapse gönderilen ve orada saldırıya uğrayan kişilerin başından geçen olaylar anlatılıyor. arada sırada da başka şekilde sıkıntılı durumlara düşenlerden bahsediliyor. takip edilesi bir program.

(doktor bey - 31 Ocak 2011 21:12)

locked up abroad adıyla da bildigimiz, reklamı da guzel, basarılı belgesel. populer kultur sayesinde hep bildigimiz hikayeler gibi geliyor ama gercek olduklarını bilerek izleyince insan yuregi agzında izliyor.

(doll steak - 1 Şubat 2011 05:19)

türkiye'de "kabusa dönen yolculuklar" adıyla yayınlanan ve dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir kişinin başına gelen inanılmaz ve gerilim dolu olayları anlatan, national geographic channel programı. bölümlerin çoğunda, kahramanlarımızın çok büyük riskler alarak, aslında biraz da bilerek kendilerini tehlikeli durumların içine atmalarını anlatır. bu gerçek hikayeleri kahramanlarımızın kendi ağzından dinliyor olmak ise, "evet bu olaylardan sağlıklı ve canlı bir şekilde kurtulmuşlar" dinginliğini ve rahatlığını da vermektedir. bununla birlikte izlerken, kahramanlarımıza, "ne işin var senin orada, ne halt yemeye kalkıştın bu işe" diye hayıflanmaktan kendimi alıkoyamıyorum.

bu programın "locked up abroad iraq" bölümünde zeynep tuğrul isimli türk gazetecinin, yol arkadaşı scott taylor ile 2004 yılında, kuzey ırak bölgesinde rehin alınış hikayelerini ve bu süreçte yaşadıklarını anlatır. hatta tam şu anda bilmem kaçıncı tekrarı yayınlanmaktadır.

eklemeden geçemeyeceğim editi : şans faktörünün ne kadar belirleyici bir rolü olduğunu vurgulayan bir programdır. bazıları öyle şanslıdırlar ki, bulundukları durumdan en rahat şekilde sıyrılırlar, bazıları ise o kadar bahtsız bedevilerdir ki, başlarına gelmeyen kalmamıştır.

(sustum oturdum yerime - 30 Ekim 2011 05:50)

izledikçe, düşündükçe sinir bozan, orjinal ismi türkçe'ye çevrilirken kelimeleri değil hisleri tercüman alan bir yapım: kabusa dönen yolculuklar
düşman başına diyor, onları izlerken biz tövbe ediyoruz. gerilim filmi ihtiyacınız varsa - ki benim arada oluyor- fazlasıyla gideriyor. arada izleyin.

(very irish person - 11 Eylül 2012 10:13)

kabus gibi belgesel.

ülen zaten yılda iki üç kere havalanından geçip bir yerlere gidiyoruz, bize bile panik yaptırıyor. yok efendim küba'dan ingiltere'ye kokain geçirecekmiş adam, yakalanmış, 5 yıl küba'da hapis yatmış, bir de hapiste eroin bağımlısı olmuş, üstüne bir de aids'e yakalanmış. çüş be, flash tv bile bu kadar acımasız hikayeler göstermiyor.

sırf bu belgesel yüzünden en son amsterdam'da kullandığımız bavuldan kıllandım. alt tarafı datça'ya gideceğiz ama bende bir panik. dedim ya orasına burasına bir şey bulaştıysa amsterdam havalanında, milas'ta bize derlerse "hooop dur, uyuşturucu bulduk, küba'ya gideceksin hapishaneye", ne yaparız o zaman? sonra "niye küba'ya gidiyorum yaaa?" diyemeden alıp götürürlerse falan. neyse ki sakinleştim sonra. bir süre izlemeyeyim en iyisi de paranoyalarım iyileşsin.

(violet wine - 19 Eylül 2013 10:54)

fox tv'de izlerken hic birsey anlasilmiyor, kokaine bip, uyusturucuya bip vs. kablolu tv falan alip national'dan izleyesim var sirf bu yuzden.

(jandi - 17 Şubat 2014 00:39)

adı fucked up abroad olarak değişesi yapım.

(seabird - 1 Temmuz 2014 23:08)