• "etkisi bir nevi el siki ile gerdeğe girmek şeklinde olan paradır."
  • "anneannemin sütyeninden çıkartıp verdiği kağıt paraların her biri. canım benim beee!"
  • "an itibariyle 58 milyar dolar civarında olduğu söylenen el şeyi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "tarih tekerrürden ibarettir" sözünü hatırlatırcasına, tekrar bastığımız tonga. celal şengör'ün çok güzel ifade ettiği gibi, tabiat dangalağa yaşam hakkı vermiyor. bir hatayı tekrarlayıp farklı sonuç beklemek, ancak bir dangalağın işi olabilir. suiniyet yoksa...

    "...
    ahmet'in babası turgut özal, ülkeye dönüp başbakan olunca, ahmet'in abd'deki arkadaşları da; "türkiye'nin bilginize, görgünüze, kariyerinize ihtiyacı var..." diyerek memelekete çağrıldılar. devlet bankalarının başına, özelleştirmenin başına, hazine'nin başına, toprak mahsulleri ofisi'nin başına oturtuldular.

    prensler ikiye ayrılıyordu.

    projeci prensler... normal prensler...

    normal prensler, normaldi...

    projeci prensler yaman prenslerdi.

    çok ilginç...

    bunların başına geçtiği devlet bankaları (bir-ikisi hariç) hep soyguna uğradı.

    rüşdü saracoğlu da...

    ahmet'in arkadaşıydı...

    o, bir projeci prensti...

    ismet inönü'nün başbakanlarından şükrü saracoğlu'nun torunu rüşdü, michigan üniversitesi'nde parlak bir öğrenci olmuş, matematik bölümünü bitirmişti, sonra da imf'ye girmişti. bugüne kadar imf'ye girip çalışan 400 kadar türk uzman olmuştu, rüşdü de onlardan biriydi.

    özal, onu ankara'ya çağırdı...

    ilkin merkez bankası araştırma grubu başkanı oldu. sonra 1987'de özel bir kararnameyle merkez bankası başkan yardımcısı sayısı, sırf prens rüşdü'ye yer açmak için, 3'ten 4'e çıkarıldı. yavuz canevi hazine'ye kaydırıldı. rüşdü saracoğlu merkez bankası başkanı işte böyle oldu.

    ve projesini başlattı...

    adı ekonomi literatüründe "sıcak para cenneti türkiye projesi" diye geçer. önerisiyle 32 sayılı karar çıktı. kambiyo kontrolleri kalktı. türkiye'den dışarıya, dışarıdan türkiye'ye serbest para hareketleri başladı.

    merkez bankası her işi bıraktı.

    döviz kurunu düşük...

    tl faizini yüksek tuttu...

    ***

    yerli ve yabancı para...

    yüksek kazancı görmüştü.

    türkiye'ye döviz aktı...

    dövizler merkez bankası'na geldikçe merkez bankası döviz karşılığı türk lirası bastı; halka da "bakın görün transformasyonu... artık karşılıksız para basmıyoruz, döviz karşılığı para basıyoruz... merkez bankası'nın borçlanması yerine hazine'nin piyasalardan piyasa faiz fiyatıyla borçlanması dönemini başlatıyoruz..." denildi.

    dövizler türk lirasına dönüştü...

    yüksek faizle bankalara yattı...

    bankalar da üstüne komisyonlarını koyup bu parayı yüksek faizle devlete borç (hazine kağıdına) diye sattılar.

    korkunç sömürü başlamıştı.

    türkiye dünyanın en pahalı faizleriyle borçlanan ülkesi olmuştu. dünyada paranın maliyeti dolar bazında yüzde 5 ile 8 arasında değişirken, türkiye'de yüzde 20... yüzde 30... yüzde 40'a kadar çıkıyordu. bu yüksek kazancı gören dış para türkiye'ye geliyor, ballı-kaymaklı faizi alıp geri dönüyordu.

    bankalar büyük kâr ediyordu.

    banka sahibi olma iştahı buradan peydahlanmıştı. sanayiciler de asıl işlerini bırakıp, faizden kazanmayı öne geçirmişlerdi. eskiden bir sanayicinin faizden gelir elde etmesi "tefecilik" diye hakaret kabul edilirken, son 10 yılda iso'nun "500 büyük firma anketi"nde kârların yüzde 90'ının faizden elde edildiği belgeleniyordu.

    sanayici paradan para kazanıyor.

    devlet dış paraya yüksek faiz ödeyerek açıklarını kapatıyor. türkiye, ihracatını, turizmini artırmadan döviz birikimi yüksek ülke durumunu koruyor, bu arada ithalat da patlıyordu.

    türkiye uyuşmuştu...

    sahte cennet olmuştu...

    ***

    uyuşuk sahte cennet, dolar bazında yüzde 20... yüzde 30... yüzde 40 faizler ödeyerek soyuluyordu. politikacılar mali ve ekonomik reformları yapamadığı için her yıl 5 ile 10 milyar dolar fazla faiz ödeyerek türk halkının sırtından abd zenginlerine, fransız zenginlerine, ingiliz, alman, norveç, isveç zenginlerine ve içerde türk zenginlerine kaynak aktarılıyordu. 10 yıl içinde türkiye yaklaşık 100 milyar dolardan daha fazla bir kaynak ödeyerek borçlandı. enflasyonu da indiremedi, gelen parayı da içeride yatırımlara dönüştüremedi."

    necati doğru - 20 ekim 2000


    (gxl - 31 Ekim 2008 22:07)

  • comment image

    fed başkanı ben bernanke bir söz etti, yani “tahvil alımını kısmaya başlayacağım” dedi, türk ekonomisi yere çakıldı.
    borsa çöktü, döviz patladı, faiz tavan yaptı!
    evet, bernanke’nin gelecekte izleyeceği metotla ilgili bir ifadesi bile ekonomik dengelerimizi yerle bir etti!
    tablo bu ise sormak lazım; bu mudur tayyip erdoğan ile akp’nin övündüğü güçlü ekonomi?
    bu mudur dünyanın güya kıskandığı başarı hikâyemiz!
    uzmanları yıllardır yazıp söylüyor, türkiye ekonomisinde var olduğu ileri sürülen sözde başarı tamamen sıcak paraya endeksli bir illüzyon ki öyle olduğu son iki günde tescillenmiş oldu.
    üretmeden tamamen borçlanmaya ve tüketime dayalı bir politika ile gelinen yer burasıdır ki temenni etmem ama ispanya ve hatta yunanistan misali olmamız an meselesidir.
    evet, akp’nin manipüle edilmiş rakamları bile böyle bir tehlikeye işaret ediyor; zira fed’in yeni politikası ile gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı hızlanacağından, devasa cari açığını sıcak para ile örten türkiye’nin kaosa gireceği kesindir.
    cari açık deyip geçmeyin; türkiye’deki bütün ekonomik krizlerin müsebbibi odur ki 2001 krizinin nedeni, verilen 9 milyar dolarlık cari açıktı. bugün bu rakam 60 milyar doların üstüdür.
    tablo net; yalancı baharın artık sonuna gelinmiş ve hakikatlerle yüzleşiliyor.
    endişem, türkiye’nin kutuplaştırıldığı bu süreçte ilaveten uç verecek bir ekonomik krizin hemen akabinde pkk’nın büyük
    kürdistan adına ayaklanması ya da ayaklandırılmasıdır.


    (yeshua - 25 Haziran 2013 17:29)

  • comment image

    uyusturucu gibi birseydir. yoklugunda, aniden birakildiginda krize yolacabilir. turkiye gibi cari islemlerinde net doviz kaybi olan bir ulkenin parasinin bu esnada deger kazanabilmesini saglar, dalgali kur falan hikayedir. gun gelir kizisip `eh faizinize de doyum olmuyor ama biz artik kalkalim` derse, olanlar olur. ardindan bankaci televole uzmanlarinin, efendim basbakan cumhurbaskaninin kafasina cin ali serisi atti, istikrar sevgi saygi ekonomik rasyonalite bik bik bik... seklinde otmelerine sebep oldugu gozlemlenmistir.

    (bkz: cold turkey)


    (altair - 13 Mart 2005 10:25)

  • comment image

    kisa vadeli, yatirim degil kar amaci guden, sisteme girmesiyle cikmasi bir olan paradir..ufak bir ornekle ele alalim...

    mesela devletin yillik turk lirasi uzerinden borc faizinin, yani yillik bonolarin yuzde 60 faiz getirdigini dusunelim. bu arada dolar da serbest kurda olmasin, yillik artisi, atiyorum yuzde 20 ile sinirlandirilmis olsun. burada amac dolari kontrol ederek turk lirasina odenen faizi kademeli olarak asagi cekmek. yani prensip olarak 2001 krizi doneminden bahsediyorum.

    bakalim buradaki kar firsatlarina. yurtdisindan gidiyorum yillik cok dusuk, yuzde 5'lik bir faizle dolar borclaniyorum. yani, gidiyorum 100 dolar borc aliyorum ve bir sene sonra bunu 105 dolar olarak odeyecegim. bu 100 dolari turk lirasina ceviriyorum. oldu elimde 100*1.000.000 = 100.000.000* turk lirasi. bu yuz milyonla hazine bonosu aliyorum.

    sene sonunda elime 100.000.000*1.6 = 160.000.000* turk lirasi, yani yuz milyon carpi yuzde 60 faiz geciyor. dolar bu sirada cok fazla artmadi, tahmin ettigimiz gibi yuzde 20 artarak 1.000.000*1.20 = 1.200.000 liraya yukseldi. sonucta elimizde simdi 160 milyon turk lirasi var, bunun yaninda ise 105 dolar borcumuz var hala. elimizdeki 160 milyonla o gunku kurdan dolar aliyoruz, yani 160.000.000 / 1.200.000 = 133 dolarimiz oluyor. borcumuz olan 105 dolari odedigimizde 133-105 = 28 dolar kar elde ediyoruz.

    ozetlersek:
    -hicbir yatirim yapmadik.
    -5% faizle $100 borc aldik, yil sonunda $105 borcumuzu odeyecegiz.
    -cebimizdeki $100 ile 1.000.000 liralik kurdan 100.000.000 tl'miz oluyor.
    -bu para bir yil sonra 60%tan 160.000.000 tl oluyor.
    -yil sonunda kur 1.200.000 tl/$'a yukselmis. yani elimizdeki tl 160 milyon ile $133 aliyoruz.
    -borcumuz olan $105'i odedikten sonra elimize $28 dolar kar kaliyor ki bu da dolar bazinda 28% kar demek.

    yatirimcilara giden bu karin kaynagi devletin kasasidir.

    sicak para kurdaki degisime karsi cok hassas olup her zaman tetikte beklemeyi gerektirir.

    tabii ki burada vergiler, islem ucretleri, enflasyon gibi faktorler de var. ancak temel olarak 2000'li yillarin basinda yasanan durum buydu. yatirimcilar yurtdisindan az faizle borclanip turk lirasina donerek sifir masrafla dolar bazinda inanilmaz karlar elde ediyorlardi. hala da durum bu kadar olmasa da surmekte. burada onemli olan nokta sicak para ile ornekteki gibi bir yil uzerinden 100 dolarlarla degil bir gece ya da birkac gun icin milyonlarca dolarla islem yapildigidir. eger ki dolar kuru serbest olursa, her zaman dolarin sene sonunda ornegimizdeki gibi 1.200.000 tl olmak yerine, cok daha yuksek olup da elimizdeki 160 milyon tl ile 90 dolar bile alamayip borcumuzu odeyememe durumu olabilir. 2001 krizinde bircok bankanin batmasinin nedeni de o zamanlarda bu kari elde etmek icin dolar uzerinden borclanarak, yuksek oranlarda acik pozisyon birakarak, daha sonra kurun bir anda firlamasiyla o borclari odeyememeleridir.


    (ikeaman - 9 Haziran 2005 05:00)

  • comment image

    bildiğin orospu: nerede kazanç/risk oranı yüksekse, oraya gider. gün itibariyle 64 milyar dolar seviyesinde olduğu en yetkili ağızlardan söyleniyor: http://img153.imagevenue.com/…image=30015_zaman.jpg

    şimdilerde aba altından sopa gösterme unsuru olarak kullanılıyor: "64 milyar dolar sıcak paramız var, herkes lafına dikkat etsin."

    neymiş? içeride siyasi gerginlik olmasınmış ki, sıcak para kaçmasınmış. aman türkiye'nin avrupa birliği perspektifine halel gelmesinmiş ki, sıcak para kaçmasınmış, ekonomik istikrar bozulmasınmış. sürekli olarak pompalanan fikir bu: "aman haa, elini kolunu oynatma, sıcak para kaçar, istikrar bozulur, kriz çıkar, fena olur."

    kimsenin ciddi olarak sorguladığı yok ama, bu kadar sıcak paranın ülkeye neden girdiğini.

    neden olduğunun cevabı, tarifinde yatıyor sıcak paranın: nerede aldığı riske göre yüksek kazanç görürse, oraya gider sıcak para. yani, türkiye'ye, aldığı riske oranla diğer pazarlarda kazanabildiğinden fazlasını kazanabildiği için geliyor. yaninin yanisi, yıllardır, ödünç olarak duran paraya dünyada kimsenin vermediği kazancı sağlıyoruz. daha yüksek kazancı ya da ortamın ısındığını, kazanç/risk oranının aleyhine bozulduğunu gördüğü anda da gider bu sıcak para.

    böyle bir durumda onu tutabilecek yegane şey, topluca çıkmaya kalktığı anda, dövizin ani fırlamasıyla uğrayacağı zarardır. iyice anlaşılsın diye, açalım: döviz geldi, türk parasına çevirildi, yurtiçindeki yatırım enstrumanlarına yattı. geri gidebilmesi için, tekrar geldiği döviz cinsine dönmesi lazım. türk lirası'ndan dövize büyük bir dönüşüm olduğu anda da, ani talep artışından dolayı döviz yükselecek. talep ne kadar yüksekse, döviz de o kadar yükselecek, toplu bir hareket olursa, patlayacak. 10 milyar dolar kadar olduğu söylenen bir sıcak para hareketinde neler olabileceği için: (bkz: 12 mayıs 2006 döviz kuru dalgalanması)

    peki, nasıl oldu da an itibarıyla ülkenin elini kolunu hem iç, hem de dış politikada bağlayan bu kadar sıcak paranın girmesine göz yumuldu?

    1) merkez bankası'nın "temel amacım fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir, gerisine karışmam"*olarak özetlenebilecek para politikasını desteklediği için. yüksek faizde sıcak para geldikçe, döviz, yükselmesi gerektiği kadar yükselmek bir yana, tersine, düştü ve enflasyonun da düşük çıkmasına yardımcı oldu. merkez bankası, elindeki sıcak paranın girişini yavaşlatacak, dövizin düşüşünü kontrol edecek hiç bir enstrumanı kullanmadı, "dalgalı kur" dalgasının ardına sığınıp, yere göğe konulamayan, gelmiş geçmiş en başarılı merkez bankası başkanı süreyya serdengeçti'yi yarattı.

    şansına, onun zamanında hareket olmadı ve kendisi enflasyonu düşüren merkez bankası başkanı olarak tarihe geçti, giderken de pimi çekilmiş el bombasını zavallı durmuş yılmaz'ın avucuna bırakıverdi. varan bir: 12 mayıs 2006 döviz kuru dalgalanması

    bu entry'nin yazıldığı tarih 26 mayıs 2006'dır. ileride okuyacaklar, arşivden o günün ekonomi sayfalarına baksınlar, bugünlerde "yıl sonu enflasyon hedefi şaşacak" yorumları çıkıyor. ne olmuş oldu şimdi? tek hedefin fiyat istikrarıydı, o da gitti şaşkınsın.

    2) hükümetin işine geldi. enflasyon düşük çıktıkça, şişinecek argümanları oldu ellerinde:

    - "herkes uğraştı beceremedi, enflasyon canavarını biz yendik."

    - "büyüme patladı. öyle bir büyüdük ki, az kalsın çin'i bile solluyorduk." [#9087225] (bir allahın kulu çıkıp da sormadı, yağmur gibi fabrika kurulmakta olan çin'le bir çivi çakılmayan türkiye'yi nasıl mukayese ediyorsun? bu nasıl büyüme ki, hem büyüyorsun, hem de işsizlik artıyor? en insaflısı "büyüme reel ekonomiye yansımadı" gibilerden suya sabuna dokunmayan yorum yaptı.)

    - ytl bazındaki gsmh'yi düşük döviz kuruna böldüler, gsmh dolar bazında yüksek çıktı, kişi başına milli gelir yüksek çıktı, "asgari ücreti bilmemkaç dolar yaptık, kişi başına milli geliri de 10.000 dolar'a çıkaracağız" diye beyanatlar verdiler. (çıksın dolar 2 ytl'ye görürüm senin gmsh'ni, kişibaşı milli gelirini, asgari ücretinin kaç dolar ettiğini.) edit: (bkz: #8006803), (bkz: http://www.milliyet.com.tr/…6/06/15/yazar/uras.html)

    - hükümetin fena halde işine geliyor. "aman ha, sıcak para kaçar" diye iç ve dış politikadaki uygulamalarına tepkiyi bastırıyor. kendisi kastırdıkça kastırıyor, karşı çıkanlar ölçülü tepki göstermeye mecbur kalıyor, çünkü biliyorlar ki, bir sallantı olursa, istikrarı bozmakla suçlanacaklar.

    şimdi bir miktar sıcak para çıkışı oldu, açıklama hazır: "efendim, genel konjonktür... dış piyasalar... bak brezilya'ya oradan da para çıktı..." [edit: daha komiği için: (bkz: güney afrika ekonomisinin turkiye'ye etkileri/#9713819)]

    ha şunu bileydin: dış konjonktür. adam olan, niyeti olan, dış konjonktürden etkilenmeyecek ya da minimum etkilenecek yapıyı kurar, gelmekte olan sıcak paranın fazlasını caydıracak tedbirleri alır, kemal derviş'in o günün şartlarında imf'den gelen borcun üstünü tamamlamaya yolunu açtığı sıcak para girişini, artık gerek kalmadığı noktada frenlerdi.

    şimdi milletçe bir saatli bombanın üzerinde oturuyoruz. nedir bunun çıkışı?

    a) sıcak paranın fazlasının kontrollü bir şekilde, yumuşak bir eğri çizerek çıkmasını sağlamak,
    b) dövizi öyle bir patlatmak ki, giren para, meydana gelecek kur zararını göze alamayıp, bir müddet daha oyalanmak zorunda kalsın, içeride hapsolsun.

    ikisi de yapılabilir. (a)'yı bu hükümet yapmaz, (b)'yi yapacak adamın alnını karışlarlar, çünkü zaten sallantıda olan, uçurumun kenarında dolaşan birçok şirket batar.

    peki ne olacak? hiç. böyle oturacağız bu bombanın üzerinde ve dua edeceğiz, böyle ara ara konjonktürel durumlar olsun da, sıcak para bölük, pörçük kaçsın, büyük bir sallantıya meydan vermesin diye.


    (gxl - 26 Mayıs 2006 12:41)

  • comment image

    cari acıgı sorun olmaktan cıkaran para. yabancı fonlar tarafından volatiliteden ekmek yiyen türk piyasasına sokulur. işlem hacminin düşük oldugu bu gibi günlerdede bu amcalar satar cıkarlar kur dalgalanır sabah 1,6 olan döviz bi bakmıssın 1,7. sonra ne mi olur? bunlar iterler kuru yukarı. sonra gelir tekrar sene sonu gibi 1.85 den bozdurur dolarları bizim dibe vurmus borsadan hisse toplarlar. kagıtlar primlenir hersey güllük gülistanlık. kur düşer ekonomi hareketlenir. sonra yine böyle sagarlar piyasayı kacarlar. (bkz: böyle gider bu)


    (penumbralzone - 22 Haziran 2006 20:12)

Yorum Kaynak Link : sıcak para