• "ne lost'u, ne fringe'i ne de supernatural'i ne de bir başkası. hiçbirisiyle kıyas bile kabul etmeyecek kadar harika bir dizidir.(bkz: the truth is out there)"
  • "gender bender isimli bölümünde geçen diyalogla beni yarmış dizidir..dana scully : there's something up there mulder..*fox mulder : i've been saying this for years.."
  • "(bkz: ağlamıyorum gözüme karayağ kaçtı)"
  • "dunyanin en yuzeysel insanlarinin uzak durmasi gereken dizi. izlettirmeyin, izlemesinler."
  • "dizinin 7. sezon, rush adlı bolumunden;max: too much teen spiritmulder: yeah? smells like murder to me(bkz: budur)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    ikibinlerin başında, başlı başına bır olaydı ailemiz icin. yeni evlenmiştik, küçük bır evimiz vardı, apartmanın bahçesindeki ağaçlar camlara vururdu zaman zaman, irkilirdim. işte o zamanlar muhterem dizimizi izlemek ayri bır keyif verirdi. şimdilerde oldugu gibi, internetten dizi takip etmeniz mümkün olmadığı için paşa paşa yayınlandığı gün ve saatleri beklerdik, çayımızı, çekirdeğimizi hazır ederek... hatta o dönem aramızdaki en büyükk geyik çocuklarımızın birinin kiz birinin erkek olması durumunda isimlerini skali ve moldir koymaktı. yıllar geçti, dizi bitti, bizim çocuklar dünyaya geldi, isimleri farklı kondu, zaten biri kız olmadi, üzerine çok dizi izlendi, ama bu diziyi izlerken alınan keyif hiç birinden alınmadı.

    iş bu entry bir saygı duruşudur.


    (qfwfq - 11 Şubat 2012 11:47)

  • comment image

    yok boyle bisi yaa... güzel bir dizi ama ne düzgün bir efekt var ne bir son...
    en heyecanli yerinde biter, hic bir sey ogrenemeyiz, "ha neydi?", "nasi yani?", "ne gibi?", "hodododod?" sorularini kafamizda birakir sonunda.
    filminde bir seyler oldu falan ama sonunda gene ogrenemedik nedir ne degildir, gene yarim yamalak...

    efekt isterim ben efeeeekt para harcayin azcik ey guduk fox sirketi !

    edit : bu entry taa 99 yilinin ilik bir sonbahar günü girilmistir. x files henüz tgrt'nin ellerinde 1. sezonu sürekli dönüp duran bir dizidir. bu edit, o günden 6 sene sonra neden girilmistir ? fox mulder'a sorun...


    (mimar - 10 Eylül 1999 00:00)

  • comment image

    ikinci kez izlerken tüm aforizmaları kenara not ettiğim dizidir. şimdi hepsini paylaşıyorum izninizle.

    • paslanmanın organik eş değeri erken yaşlanmaktır - mulder

    • bir insanin karakteri onun kaderi ise bu savaş bir seçim değil sadece çağrıdır. yine de bazen bu yükün ağırlığı yanılmamıza neden olarak aklımızın kolay incinen kalesine erişir ve canavarları serbest bırakır. ve deliliğin gülen yüzüne doğru boşluğa bakar kalırız - mulder (bu sözler aklıma h. p. lovecraft'ın at the mountains of madness öyküsünü getirdi)

    • ölüm korkulacak bir şey değildir. sadece bir geçiş sürecidir. ama umutsuz bir hayat cehennemde yaşamak gibidir. bu yüzden sonu ölüm de olsa umut benim onlara verdiğim bir hediye - yer altında illegal oyun oynatan çin'li amca

    • canavarları defetmek için önce onları anlamamız gerek, zihinlerine girmeyi göze almalıyız. ama bunu yaparken onların da bizim zihnimize girmelerine izin vermiş olmuyor muyuz? - scully

    • zamanın geçişi bizi tuğla ve harçla yapılmış bir hücreye değil sönmüş umutlar ve önlenmiş trajedilere mahkum eder. geri dönme şansı yakaladığında geçmişle yüzleşmek, kendinle yüzleşmek zorunda kalmak ne büyük bir derstir. zamanın mahkumiyetinden kurtulmak seni kendi karakterinin hapishanesinden kurtaramıyor. üstelik bundan kaçış yoktur - mr x

    • insanoğlu besin zincirinin en tepesindedir ve diğer türlerin yaşama şansını azaltır - scully

    • birinin vicdanını susturabilen bir kişi onun özgürlüğünü de alabilir - cigarette smoking man

    • bilimin asla açıklayamayacağı bir şey var ki o da içimizdeki bilinmeyen korkusu. bizi gerçeği anlamak için araştırmaya değil; yalana, iki yüzlülüğe ve sahtekarlığa saptıran korku. gerçeği sadece başkalarından değil kendimizden de saklama korkusu - scully

    • bir rüya nasıl soracağımızı bilmediğimiz bir soruya verilen bir yanıttır - mulder

    • sürekli inkar edildiğinde cehalet, gerçek kadar kabul edilebilir oluyor - mulder

    • hayal gücü insanı bilgeliğe götürür - mulder

    • dilek sözcüğünü hiç duymamış olmayı dilerdim. hayatımın her anını tadını çıkararak yaşamak isterdim. böylece hayatın ne olmadığı konusundaki endişelerimi bırakırdım. bir yerde oturup kahve içerken hayatın akışını izlerdim - insanların dileklerini gerçekleştiren kadın kılığındaki cin


    (halitkin - 16 Eylül 2014 13:32)

  • comment image

    (bkz: aman tanrım dedim)

    tam da bir bölüm açıp izlemişken, bölüm bitince ekşiye bir göz gezdireyim demişken sol frame'de ismini görünce 'hehe tesadüfe bak' diyip açtım ve bu müjdeyle coştum.

    ileride burada 'david de yöşlönmöş yö' entrylerini görürsem seri eksilerim bu konuda anlaşalım.


    (false awakening - 24 Mart 2015 19:00)

  • comment image

    10. sezonun 6 bölümlük takvimi şöyle:

    1) my struggle (24 ocak)
    2) home again (25 ocak)
    3) mulder and scully meet the were-monsters (1 şubat)
    4) babylon (8 şubat)
    5) founder's mutation (15 şubat)
    6) my struggle ıı (22 şubat) * *

    ayrıca bir kuşağa düzenli bir şekilde dizi takip etme alışkanlığını kazandıran dizi olmakla beraber beni de rezil etmişliği vardır.

    tgrt bu diziyi ilk zamanlar cuma günleri 23:30 ile 00:30 arası kafasına göre belirlediği bir saatte ''gizli dosyalar'' adıyla yayınlıyordu. işte o dönemde; ben orta 3'teyken okulun düzenlediği kapadokya gezisine gitmiştim. gece bütün yol boyunca yanımdaki arkadaşım başını omzuma koyup horlayarak uyuduğu için gözümü bile kırpamadan sabahı ettim. nihayet nevşehir'e ulaşıp otelimize yerleştik. tabii ilk günkü başıboşluğu fırsat bilen oda arkadaşlarım bara gidelim diye tutturdular, öğrencilere yasak olmasına rağmen. hep birlikte otelin barına indik, bir baktık bizim gibi fırsatı kaçırmayan okul tayfasıyla dolmuş içerisi. hemen diğer tanıdıklarla kaynaştık, muhabbete başladık. biraz sonra gezi gözlem kolu sorumlusu olan coğrafya hocamız otelin barına geldi, alkolsüz içecekler içmemizi tembihledikten sonra gitti.

    muhabbet devam ederken bende de bir yandan dün geceden kalan uykusuzluk ve yorgunluk var, bir yandan da saate bakıyorum gizli dosyalar başlayacak diye. yayın saatine yakın bir vakitte oda arkadaşlarıma ''gizli dosyalar'' izleyeceğimi söyleyip kaldığımız odanın tek anahtarını alarak yanlarından ayrıldım. odaya girdim, üstümü bile çıkarmadan yatağa uzanıp tgrt'yi izlemeye başladım. sonrasını hatırlamıyorum.

    geceyarısı bir uyandım, lan baktım evde değilim! yan tarafta iki tane oda arkadaşım fosur fosur uyuyor. tuvalete gittim, yüzümü yıkadım da ancak kendime geldim, saat gece 3 civarı. ne olduğunu tam olarak kestirebilmeye çalışırken sabahı zor ettim.

    sabah olup da arkadaşlar uyanınca rezilliğin esas boyutlarını öğrendim. meğer eğlenceleri bitince odaya gelen arkadaşlar ne kadar çabalasalar da bana seslerini duyurup kapıyı açtıramamışlar. yedek anahtar almak için resepsiyona gitmişler; adamlar da kıllık yapıp anahtarı vermemiş. tekrar odanın kapısına dönüp beni uyandırmaya uğraşınca önce yan odadakiler, derken bütün kattaki okul tayfası toplanmış ''ulan adama bi' şey mi oldu?!'' diye endişelenip. sonra bizden sorumlu olan coğrafya öğretmenini haberdar etmişler; adam da kapıya gelmiş olanı biteni sormuş. oda arkadaşım da cevap vermiş:

    - hocam ''gizli dosyalar izleyeceğim.'' diye gitti, vuruyoruz vuruyoruz açmıyor kapıyı!
    + gizli dosyalar ne? erotik film mi izliyorsunuz siz?!

    sene 1999. aylardan ocak. henüz ekşi sözlük bile açılmamış; kimse pena nedir bilmiyor. böyle şimdiki gibi yabancı dizi izleme olayı yok. takip ettiğiniz diziyi öyle yayınladıktan 2 saat sonra izleyebileceğiniz internet imkanları da mevcut değil. ezcümle o dönem belki 2-3 arkadaşız the x-files'ı takip eden. kimsenin mulder'dan, scully'den, krycek'ten, csm'den, aramızda dolaşıp bizi köleleştirmek isteyen uzaylılardan haberi bile yok.

    bir de o dönem televizyonlardaki en erotik sayılabilecek yayın da cumartesi geceleri show tv'de yayınlanan justine serisi ve öncesinde yayınlanan çuku murat show'du. o da elizabeth bozkurt diye bir manken kızın muhabbet arasında dans ettiği bir talk show'du, o kadar. * öyle bir yokluk dönemiydi yani. böyle olunca da insanlar ister istemez kıllanıyordu ''gizli dosyalar'' gibisinden isimler duyunca.

    neyse coğrafya hocasının önderliğinde tekrar resepsiyona gidip kavga dövüş yedek anahtarı alıp gelmişler. tabii bu defa oda arkadaşlarımla beraber meraklı kalabalık da içeri dalmış akıbetimi görmek için.

    elimde kumanda, televizyonda tgrt açık. tabii gizli dosyalar bitmiş, tgrt'nin ''anadolu evliyaları'' serisinden dini bir belgesel oynuyor, ben de çarpılmış gibi yatıyormuşum. allah'tan resim veya video çekebilen cep telefonları yok o dönem. gerçi olsaydı şu an bunları okumak yerine izliyor olurdunuz muhtemelen.

    sabah arkadaşlar bana bunları anlatınca yerin dibine geçtim, gezinin kalanını nasıl devam ettireceğimi düşünüyorum. giyindikten sonra üç arkadaş beraber kahvaltıya indik, inmez olaydık. ulan gören geliyor; ''oo godot bey günaydın! iyi uyuyabildiniz mi?!'' diyen mi dersin, yoksa olayın gizli dosyalar tarafına takılıp ''gizli dosyalar ne lan?! porno izliyorsun bizi niye çağırmıyorsun?!'' diyen mi dersin. gün boyunca yeraltı mağaralarını, ıhlara vadisi'ni gezerken kafilenin arka tarafından tezahürat yapıyorlar: ''godot uyuma, okuluna sahip çık!''

    sonra ertesi gün kızlardan biri otelin telefonundan şehirlerarası görüşme yapıp istanbul'daki anne babasını arayınca hesabına o zamanın parasıyla yüklü bir miktar kitlemişlerdi de herkes beni bırakıp kıza yönelmişti ''n'aptın, 900'lü hat mı aradın?!'' diye.

    gezi bitti, okula döndük; bu gizli dosyalar muhabbeti peşimi bırakmadı. hiç tanımadığım elemanlar bizim sınıfa gelip beni soruyorlardı, ben de denk geldiğim elemanlara ''niye beni arıyorsunuz?'' diye sorduğumda hiçbir şey söylemeden suratıma bir kahkaha patlatıp gidiyorlardı.

    resmen otelde yaşanan ikinci bir zekeriya beyaz vakasının kahramanı olarak hafızalarda yer edinecektim az kalsın bu the x-files yüzünden ama değer doğrusu.


    (godot yu hacklerken - 7 Kasım 2015 15:31)

Yorum Kaynak Link : the x-files