ken loach 2009'da gösterime girecek bu filmle eric cantona'nın hayatını anlatacakmış. senaryo yine paul laverty. insan merak ediyor, ne olacak diye.

(damon - 5 Temmuz 2008 17:54)

fragmanı çıkmış ve son replikle yardırmıştır. joga bonito serisinden tahmin edebiliyorduk cantona'nın ne kadar klas bir oyuncu olduğunu.

http://www.korrner.com/insan-degil-cantonayim/

(cmaddict - 4 Nisan 2009 23:40)

en sevdiğim yönetmenlerden ken loach ile en sevdiğim futbolculardan eric cantona'nın bir araya gelmesi düşüncesi bile beni heyecanlandırmaya yetti. son zamanlarda gelmesini merakla beklediğim tek film, bir an önce gelsin de izleyelim...

fragmanı izledikten sonra gelen edit;

--- spoiler ---

"i am not man, i am cantona."

--- spoiler ---

(gioberg - 18 Nisan 2009 02:08)

(bkz: looking for richard)

(hellguard - 21 Nisan 2009 22:15)

ken loach ustamızın "futbolun kolektivist yanına vurgu yaparak bize her gün sadece kendi çıkarlarımızı düşünmeyi telkin eden sistemi eleştirdiği" filmdir, kendi sözleriyle.

(sakarkral - 26 Mayıs 2009 13:22)

(bkz: filmekimi 2009)

(yourstruly - 26 Eylül 2009 01:14)

(bkz: looking for love)

(epigonion - 26 Eylül 2009 01:18)

yakalar havaya kaldırılarak izlenecektir.

(sakallis - 28 Eylül 2009 12:07)

film afişinde çok klas bir kelime oyunu vardır.

(bkz: king eric)

(hirondelle - 2 Ekim 2009 17:25)

sadece futbol değil hayata dair bir film. bunu yaparken de futbolun içinde bulunan hayata dair her şeye birer gönderme yapıyor.

haşmet babaoğlu köşesinden "hayır! futbol hayata benzemez, hayat "gol yemek", "gol atmak", "faullü oynamak", "kırmızı kart görmek" gibi deyimlerle ifade edilen benzerlikler (eğretilemeler) kadar basit olsaydı, anlardım" diye oldukça yüzeysel bir yorumla bu gerçeği gözardı etmek isteyeduyrsun, ken loach bir kez daha bunu suratımıza çarpıyor. loach bunu daha önce de yapmıştı "my name is joe" ile. o filmi izleyip beğendiği filmler listesine atanlar bunuda beğenecekler mutlaka. yine işçi sınıfının, hayatı başaşağı giden bir temsilcisi. o filmde de görüldüğü üzere oturtmaya çalıştığı bir özel hayatı ve bulaştığı bela. yani babaoğlu'nun "olsaydı" dediği her şeyin "olduğunu", hayatın bize gol attığını, faul yaptığını, kırmızı kart gösterdiğini anlatıyor. eric cantona'nın varlığı da burada önem kazanıyor zaten filmde. takım olmak, pes etmemek, risk almak, beklenmeyeni yapmak, önce kendini eğlendirmek, isyan etmek, hayata bağlanmak gibi bir dolu şeyin, futbol sahasının içinde bir maç sırasında, hem de aynı maç içinde gerçekleşebileceğini gösteriyor bize.

benim gibi, çıplak gözle izlediği futbolcular arasında, gördüğü en iyi oyuncunun eric cantona olduğunu düşünenler içinse bir hazine...

http://vliegendenederlander.blogspot.com/…eric.html

(flying dutchman - 9 Ekim 2009 12:36)