Dear Wendy (~ Sevgili Wendy) ' Filminin Konusu : Maden kasabası Estherslope'da yaşayan Dick'in öyküsü... Dick, son derece sıkıcı bir kasabada, suya sabuna dokunmadan yaşayan kendi halinde bir gençtir. Fakat bir silah edindikten sonra, sıkı bir pasifist olmasına rağmen silahların çekiciliğine kapılan Dick, yakın arkadaşları ile The Dandies adında bir grup kurar.Bu grubun oldukça ilginç bir yapısı vardır. Silahları oyuncak gibi taşıyıp, barışçı yapılarından kesinlikle ödün vermek istememektedirler! Fakat zamanla kuralların bozulmak için yaratıldıklarını keşfederler ve yavaş yavaş silah sesleri yükselmeye başlar...
Festen(1998)(8,1-72494)
Submarino(2010)(7,6-8674)
Manderlay(2005)(7,3-21598)
Idioterne(1998)(6,8-30750)
De største helte(1996)(6,8-982)
Direktøren for det hele(2006)(6,7-10283)
Kollektivet(2016)(6,4-5365)
Epidemic(1987)(6,2-4678)
En mand kommer hjem(2007)(5,6-745)
It's All About Love(2003)(5,5-7584)
olmamakla kötü de olsa varolmak arasındaki çelişki üzerine kurulu izlenimi veriyor. kötüyü soruyor, cevabı size kalmış..
(situasyonist - 16 Eylül 2006 00:11)
film başlarken ergenlik dönemi aşk hikayesi tahminiyle izlenen ancak konu silahlara kaydıkça daha da ilginç ve tadından yenmez hale gelen, bittikten sonra uzun süre insanı etkisi altında bırakabilen şahane, nadide film.
(kurcalamabozarsin - 4 Mart 2008 23:50)
sunduğu argümanlardan şu ilkini ikincisiyle çürüten bir filmdir kanımca. birincisi, silahlar eşitlik ve barış sağlayıcı, kaybedenlerin kazanmasını, eziklerin kendine güvenmesini, hatta mucizelerin olmasını sağlar. ikincisi, silahların aslında kendi karakterleri vardır ve yapılış amaçları dışındaki (yani öldüren) ellerde bulunmak istemezler.
(katatonik degirmen - 12 Şubat 2010 04:14)
senaryosunu lars von trierin yazdigi, thomas winterbergin yönetmen koltugunda oturdugu film. pek ilginc bir sey olacağa benziyor.
(insidious - 17 Ekim 2003 14:07)
yakalasak yanaklarindan opup, kolundan cekistirip bir icki icmeden birakmayacagimiz bill pullman'in da oynadigi filmdir. 22 ocak 2005'te sundance film festivali'nde dunya promiyeri yapilmistir. danimarka yapimi ingilizce bir filmdir. lars von trier ve thomas vinterberg abilerimizin eseridir.
(freak - 13 Şubat 2005 18:13)
filmin konusu, imdb'den:" "dear wendy" is a story about the young loner dick who lives in the poor mining town of estherslope. when he happens upon a small handgun one day, he finds himself strangely drawn to it, despite his fervent pacifist views. together with his newfound partner he soon convinces the other young outcasts in the town to join him in a secret club he calls "the dandies". a club based on the principals of pacifism and guns. despite their firm belief in the most important dandy rule of all - never draw your weapons - they soon find themselves in a predicament where they realise that rules are made to be broken. "bu da turkcelestirilmis konusu:estherslope adli, madencilikle gecinen bir kasabada yasayan ve pek bir arkadasi olmayan dick adli bas-kahramanimiz bir gun bir silah bulur, ileri derecede baris yanlisi bir insan olmasina ragmen bu silaha baglaniverir. yanina kendisi gibi catlak bir arkadas bulup, kasabadaki diger -ergenlik bunalimindaki ve dislanmis- gencleri ikna etmek suretiyle "the dandies" adini verdigi gizli bir kulup kurar. bariscilik ve silahlar uzerine bir kuluptur bu. bagli olduklari en onemli dandy kurali, sahip olduklari silahlari asla kullanmamaktir. fakat kisa zamanda kendilerini, kurallarin bozulmak icin var oldugunu anlayacaklari bir cikmazin icinde bulurlar.
(freak - 17 Temmuz 2005 16:18)
en anti silah filmi. hatta o derece ki bowling for columbineda moore un anlattıklarını pekiştirmekle kalmıyor, bir de uzerine bakın en iyi niyetlerle bile ele alınsa yinede silahlar dunyada cehennemi yaratıyorlar diyor. dogrudur. ama ne yazikki biz halen barutu kesfeden kişinin adı nobelodulu vermeye devam ediyoruz.gerci larscım senaryoyu tam dozunda tutturamamamis ama onemli olan anlatmaya calıstıgı mesaj ki o da zaten sadece seyirciye gecmiyor beyine kazınıyor.ama tum bunlara ragmen dogvilleda oldugu gibi bu filmdede amerikadan buyuk sekilde ret aldı. bu adamın anlatmaya calıstıgı seyler amerikadada anlasılacak bir ara ama ne zaman?
(eternity4ever - 27 Temmuz 2005 17:01)
filmekimi nde de yer alıcak mis gibi trier kokan film ...
(jonquil - 14 Ağustos 2005 00:35)
filmekimi 2005de gösterilecek olan senaryosunu trier ustanın yazdığı ve çoktan korsana düşmüş olan bu filmle ilgili olarak iksv sitesinde yer alan tanıtırımı;--- spoiler ---yönetmen: thomas vinterbergoyuncular: jamie bell, bill pullman, michael angaranodanimarka-fransa-almanya-ingiltere, 200535 mm. / renkli / 102’ingilizce; türkçe altyazılı 4 salı 21.306 perşembe 11.002005 moskova en iyi yönetmen önce dogma başyapıtı festen / şölen, ardından it’s all about love / aşka dair her şey ile tanıdığımız thomas vinterberg’in yönettiği, senaryosunu yine filmekimi’nde son filmi manderlay’i izleyeceğimiz lars von trier’in yazdığı sevgili wendy’nin başrolünü billy elliot filmi ile sevdiğimiz jamie bell üstleniyor. ne kendine güveni ne de bir arkadaşı olan dick, bir gün yanlışlıkla küçük bir tabanca satın alır ve ateşli bir hevesle savunduğu barışçı görüşlerine rağmen tuhaf bir şekilde bu silahı sahiplenir. kısa süre sonra, amerika’nın güneydoğusundaki bu küçük kasabada yaşayan kendi gibi toplum dışına itilmiş yalnız gençleri etrafına toplar ve “züppeler” adını verdiği gizli bir kulüp kurar. kulübün temel ilkeleri, silahlara tutkuyla bağlı olmak ve barışçı olmaktır. en önemli kural ise toplum içinde silahlarını asla kullanmamaktır. ne var ki, kuralların ihlal edilmesi gerektiğini öğrenmeleri uzun sürmez.dogma 95’i birlikte ilan ettiği lars von trier’in sistematik, keskin ve deneysel senaryosunu, özellikle tiyatro sahnesi hissini tamamen ortadan kaldırarak kendi içgüdülerince, insancıllık ve yaşamı yansıtmaya çalışarak değiştiren thomas vinterberg, senaryoda otuzlu yaşlarını süren karakterleri on yaş kadar gençleştirmiş. amerikan değerlerini von trier usulü kışkırtıcı bir yaklaşımla mercek altına yatıran film tamamen danimarka’da çekilmiş. “bu filmin, klasik, insanı düşünmeye sevkeden bir dram olduğunu düşündüm önce. sonra da, batı dünyasının çoğunun kendini silahlara sahip olan barışçılar gibi gördüğünü de düşündüm. bu film için çalışmalar başladığından bu yana, silah sevgisi hakkında rahatsız edici duygular ve düşünceler aklımdan çıkmıyor.” –thomas vinterberg--- spoiler ---
(ride - 15 Eylül 2005 20:40)
(bkz: wendy you are mine)
(jonquil - 5 Ekim 2005 01:17)
barışçıl ve idealist silah uzman-cıklarının kendilerince bir klüp oluşturduğu film. lars von trier eli değdiğinden gülümsemeyi beklemiyordum. ama çocukların aralarında geçen diyalog ayrıntıları* gülümsetti. başrol elebaşı velet çoğu sahnede şahsıma rob thomas'ı andırdı. silahlara isim verilmesinin haricinde, kişileştirilmeleri ve fazlasıyla benimsenmeleri söz konusuydu. the zombies şarkılarının arka fonda çalma haricinde vurgulanması ayrı bir hava kattı*. basamaklarda oturduğumdan sırtım ağrıdı*.--- spoiler ---bence filmin direk wendy'e hitaben anlatılması bir silahın kişileştirilmesinin doruk noktasıydı.kurşunun saplanma sahnelerinde en ince detaylara inilmesi etkileyiciydi.kendi kostümleri içerisinde, silahları ve kişisel özellikleriyle birer birer tanıtılma sahneleri enteresan, müzikalimsi, hoş ama filmden alakasızdı.lars von trier insan doğasına el atmadan duramamış tabii (bkz: kıskançlık). en "iyi" dediğimiz insanda bile dengelerle oynarsan hatların karışacağını, sözüm ona "kötü"nün açığa çıkacağını göstermek istemiş ama ucundan azıcık (şahsen başrolün popüler sebastine'nı öldürceğini düşündüm*, gene iyi kurtardık)sonuçta filmden, hafif kızgın "aklınızdan ne geçiyordu ki???", "sizde akıl/mantık yok mu?", "he kovboyculuk oynuyorsanız o başka*!" şeklinde ayrıldım.--- spoiler ---
(mirimax - 6 Ekim 2005 23:26)
amerika'nin en liberal ve demokrat gazetelerinden, film elestirilerine cok guvendigim village voice ve onion'da dahil olmak uzere hicbir amerikalı elestirmenin pozitif bir yorumuna rastlayamadim bu filmle ilgili. artik lars von trier'in her filminde farkli sekle giren ama hep ayni seyi soyleyen anti- amerikanizmi sıkmış olsa gerek en anti-amerikanları bile. bu kadar begendigim ve senaryosunu gercekten cok basarılı buldugum bu filmin boyle kotu elestiriler alması uzdu beni dogrusu. allahtan sight and sound var. gercekten objektif ve hos bir yazi yazmislar film hakkinda. dear wendy bence silah karsiti, anti amerikan, anti-savas diye adlandirilacak kadar basit bir film degildi. cunku sembolik ve oldukca karmasik senaryosu ve hikayesinin altinda cok degisik ve birbiriyle celiskili konulara deginiyordu film. belki bu celiskilerin karmasikligi dolayisiyla insanlar itici buldu filmi. dear wendy benim icin von trier'ın dogville'inde eksikligini hissettigim bir cok ogeyi iceriyordu. mesela dogville'de eksikligini hissettigim samimiyet, hikaye ve karakter gelisimi bu filmde yerli yerindeydi. dogville'de gozumuze sokulan barizlik, dear wendy'de gizli sakliydi. bu nedenle en basindan beri sonunda ne olucagini hemen hemen tahmin etmeme ragmen butun sıcakligiyla sardi beni bu film. bir gurup 'loser' ın silah gibi toplum kurallarinin, tarihin, ve her turlu sosyolojik, psikolojik anlayisin kotu olarak yargiladigi bir obje ile kisiliklerini ve kendilerine guvenlerini kazanması ve silah fetisleriyle yarattiklari dunyalarinda kisiliklerini guclendirmesi bence cok guclu bir hikayeydi. bu sonsuz sevgi ve silahlara duyulan ask bence cok guclu ve ayni zamanda da tartismaya cok acik bir konu. silahlar bir obje olarak insani siddete yonlendirebilir mi, yoksa insan dogasi silaha o adi ve vahsi dogasini mi veriyor? filmin sonunda o ana kadar silahlari siddete yonelik kesinlikle kullanmamis olan kahramanlarimizin ilk siddete yonelimi, iclerinden degil, dıs dunyadan geliyor. tamamen iyi niyetlerle baslattiklari plani sonuna kadar tamamlamayi hedefleyen genclerle, ve kendilerinden cok sevdikleri silahlariyla dalga gecen ve onları kucumseyen kıskırtıcı, dıs dunya onlari siddete yoneltiyor. ama bu siddet bir amac ugruna ve cok sevdikleri, taptiklari ve kendilerinden cok sevdikleri o 'kotu' objeler ugruna..bu durumda ben bu cocuklarin savasina ve siddetine 'yanlis' olarak bakamiyorum. butun elestirilerde film bir hiciv olarak gosterildi. filmin yonetmeni ve senaristi de bu filmin alegorik bir film olduklarini soyledi. eger buradaki alegori bu cocuklarin butun hedeflerinin ve tutkularinin aslinda bosuna ve yanlis oldugunun cunku silah denilen 'kotu' objenin eninde sonunda her ne kadar pasifist ve humanist olursaniz olun siddete yol acitiginin alegorisi ise butun hikaye bosa anlatilmistir benim icin. cunku bence elestirilmesi gereken bu cocuklarin tutkulari, hayalleri, hedefleri ve hedefleri ugruna kendilerini kurban etmeleri degil, onlari o duruma getiren korku, guvensizlik ve onyargi kurbani fasist rejimin insanlari olmali. columbine'da da o iki cocugu kendilerini kurban etmeye dek goturucek olan hedeflerini tetikleyen silahlar, filmler ya da silah denilen bir obje olmadigi gibi onlari o psikolojiye sokan dıs dunyadir bana kalirsa.bir yandan da silahin cok guclu bir obje olarak insana eline aldiginda farkli bir ozguven ve ustunluk hissi verme durumu var. ama yine bu his normal psikolojisi olan bir insanda bir siddet egilimi uyandirmamali bence. lakin filmdeki kahramanlarimizda da sadece kendilerine guvenlerinin artmasi ve topluma kendilerini kazandirmalari gibi pozitif yonlerini gosteriyor bu guc.thomas vinterberg bir aciklamasinda 'dunyada barisi saglamak icin silah kullanan bir cok ogranizasyon var. biz bunlari elestiriyoruz' diyor. eger bu elestiriyi pasifist cocuk kahramanlarimizla bu barisi saglamaya calisan silahli kurumlari ozdeslestirerek yapiyorlarsa cok yanlis bir yontem derim. cunku yine dedigim gibi dıs dunyanin etkisi olmasa bu cocuklarin kendi dunyalarinda zararsizca silahlariyla butunlesmelerinin herhangi bir siddete yonelimini goremiyorum.
(ningyo - 13 Ekim 2005 00:13)
28 ekim'de gosterime girecek, tatli/akilli esprilerle suslenmis thomas vinterberg filmi.. bazi ayrintilar ve diyaloglar o kadar komik ki, insan, silahlarla ilgili ve bir yandan da uzucu boyle bir filmi izlerken guldugu icin kendinden utaniyor. bu esprilerin filmin senaristi lars von trier'den mi, yoksa yonetmen vinterberg'den mi ciktigini cok merak ediyorum dogrusu..ayrica "the zombies"ten secilmis muzikleri o kadar guzel ki insanin agzina yapisiyor, gunlerce de gitmek bilmiyor.
(freak - 13 Ekim 2005 18:11)
--- spoiler ---2 ayrı replik var ki, beni benden aldı filmi izlerken.-dear wendy, this was a huge fuck up!...-hey!look, i can walk!--- spoiler ---
(stanley weber - 16 Ekim 2005 20:30)
(bkz: buyur canım)
(wendy elizabeth - 27 Ekim 2005 22:46)
müthişti.
(felis - 9 Kasım 2005 17:13)
yılın en iyi filmi derdim ama, sincityye kıyamıyorum! kalbime indiren bir şaheser. jamie bell ömür billah bir filmde oynamasa bile sonsuza kadar dickle idare ederim. time of the season eşliğinde cenaze kaldıran bir deli işi. hani, filmi, şarkı yerine koyup günde on kez etinden sütünden yararlanır, kendimden geçerim, o kadar söylüyorum*! ee, sevgili wendy, zaten who's your daddy?!
(acparantez - 14 Kasım 2005 00:38)
her ne kadar silahların başrolü oynadığı, hem de hedef gösterildiği bir film gibi gözükse de; silah yerine herhangi başka bir tema konduğunda anlamından bir şey kaybetmeyen film. zira öyle bir denklemi bize açıklıyor ki, denklemde tek bir sabit var, o da içinde yaşanılan toplum. bowling for columbine gibi, fakat sade ve şiirsel bir anlatımla gerçeği bize hatırlatıyor.
(sheba and the albino girls - 20 Kasım 2005 23:22)
bu film asla silahlar hakkinda degildir ama tum senaryo silahlar ustune kurulmustur. 2005 bu makineler ustune insa edilen iki guzel filmin yilidir; dear wendy ve lord of war; ve ikisinde de kanimca su ortak nokta yer alir, farkli anlamlar kastedilse de: silahlar ve onlari tutan eller hep var olacaktir.
(henryleyden - 26 Kasım 2005 16:10)
üzerine söyleyecek pek fazla söz bırakmayan bir film, izlenmeli...
(lilya - 7 Aralık 2005 22:47)
Yorum Kaynak Link : dear wendy