denzel washington'un başrolünde oynadığı, ve steve biko isimli güney afrikalı kişiyi canlandırdığı politik film

(schwannoma - 10 Mayıs 2002 23:11)

anlasildigi kadariyla fizik, kimya ve biyoloji dersleri alirsa sorunlarini halledebilir. tela$a mahal yok.

(guru - 11 Haziran 2009 12:01)

anlasildigi kadariyla sorunlarinin cozumu yok.

(bkz: eyvah eyvah)

(guru - 11 Haziran 2009 12:06)

gözümüze yüzümüze sigara üflemesinden kurtulmamız için tek yapmamız gereken ölmekmiş meğersem.

(styksnw - 11 Haziran 2009 12:11)

bagimli oldugu madde yuzunden su siralar biraz sinirli olan kisi.
(bkz: bi nefes cek biseyin kalmaz)

(bumerang - 11 Haziran 2009 12:22)

paşa paşa, tıpış tıpış, efendi gibi getirilen yasaga uyacak arkadasımız.

eskiden otobus ucaklarda da iciliyordu, simdi cik de bakayim "bu yapilan faşistlik, eczaciyim ben, sigara dumani kimseye zarar vermez, ucakta da icicem" diye. eczacilik fakultesinin yaninda tip fakultesi var, giydirirler beyaz gömlegi koyarlar psikiyatri departmanina.
(bkz: adamın götünden kan alırlar kamil kan)

(dreamania - 11 Haziran 2009 12:33)

"faşizme karşı" olan iradesini tiryakiliğine karşı da kullanabilirse çiççek gibi birisi olacaktır.

(bkz: faşizme karşı omuz omuza)

(cekko - 11 Haziran 2009 13:05)

faşizme karşı savaşını önce evinde ve işinde kazanıp sonra türkiye'yi kurtarması gereken kişi.

(bkz: #16312586)

(murtilli - 11 Haziran 2009 13:12)

hakkında bu kadar entry girince sigaradan öldüğünü sandığım sözlükçü. eczanesinde nicobloc da satmıyordur bu.

(hirondelle - 11 Haziran 2009 13:21)

izledikten sonra 1987 yapımı olduğunu öğrenip şaşırabileceğiniz film. öncelikle denzel washington'un 22 yıl önceki halinin bugünkü görünüşünden o kadar da farklı olmamasıdır şaşırtıcı olan. ayrıca şahsen yetmişli yılların sonunda yaşanan olayların henüz bu kadar tazeyken perdeye aktarılmış olabileceğini de tahmin etmezdim.

senaryosu neredeyse baştan sona gerçeklere dayandığından hayal gücünden pek fazla yararlanmayan siyasi içerikli bir film için gayet sürükleyicidir. 2,5 saatlik filmde temponun insanı bayacak kadar düştüğü bir bölüm olduğunu söylemek zordur. yarısına kadar siyaset ve anlattığı dönemin toplumsal olayları ağırlıklı iken, ikinci kısmında daha çok bir kaçış hikayesi halini alır bu film.

filmde güney afrikalı gazeteci donald woods'u kevin kline, eşi wendy'i ise penelope wilton canlandırmıştır. filmin çekimleri sırasında woods ve eşi kendilerini canlandıran oyuncularla ve yapım ekibi ile birlikte çalışmışlar. donald woods ve kevin kline daha sonra çok iyi iki arkadaş olmuşlar ve bu arkadaşlık woods'un ölümüne dek sürmüş.

(hurman - 28 Temmuz 2009 02:15)

john briley in kitabı.simplified edition i mevcuttur.oxford university press tarafından basılmı$ olan kitabın ismidir.

(cantstandya - 4 Kasım 2002 11:35)

27 yıl önce bugün 13:45'te dünyaya gelen yazar. iyi ki doğdum.

edit: zamanın ötesine gitmiş. doğmasa mıydım lan pezevenkler.

(cry freedom - 9 Mart 2010 19:05)

1987'de, daha apartheid bitmemisken, madiba hala robben adasi'ndayken cekilmis film. o donemde ciddi etki yaratmis olmasi kacinilmaz.
ceken kisi sir richard attenborough, haliyle guzel ve surukleyici bir anlatim var. oyunculuga gelince, ozellikle denzel washington parliyor.

filmle ilgili bir detay olarak, donald woods'un esi wendy ile takismasina gozum takildi.

bir yanda adam, ciddi bir haksizliga karsi olan, koca bir apartheid makinesini kalemiyle ifsa etmeye calisan yurekli bir gazeteci rolunde.
karisi ise filmin sonuna kadar surekli "yahu senin azginligin yuzunden huzurumuz kacti, cocuklarin dersleri aksiycak, ocakta yemek yanica. birak bu isleri, devlet su isleri" modunda takilan, kucuk gundelik islerin erbabi kucuk gundelik insan modunda.

benzer gerilimi, jfk filminde de gormustuk. kevin costner cesur avukat olarak amerika'da yuzyilin en buyuk suikastini aydinlatmaya calisiyor. karisi sissy spacek ise "yahu benimle hic ilgilenmiyorsun git cocuklarinla oyna masal anlat" falan modunda.

insanin aklina nazim'in meshur dizeleri geliyor: "o mavi gözlü bir devdi/minnacık bir kadın sevdi/kadının hayali minnacık bir evdi,/bahçesinde ebruli/hanımeli açan bir ev"

sahi, neden bazen filmler boyle hafif cinsiyetci bir tavir aliyor?

(leave - 16 Nisan 2010 03:53)

ege üniversitesi'nde okuyan hazırlık öğrencilerinin dönem arası ödevi olan kitap. bir çok öğrenci muhtemelen sınava yarım yamalak izledikleri filmin bilgisiyle gireceklerdir.

(essist - 19 Şubat 2011 20:58)

bu adamın arabası samsun'da en güzel müzik çalınan ortam. ben evde kendim o kadar iyi müzik dinlemiyorum. araba plakasının sonuna fm yazıp radyo kanalı açmak lazım.

(jamesjersey - 5 Kasım 2011 00:14)

bir eczacı çocuğu olarak halini çok iyi anladığım, sabırlar dilediğim yazar.

(walnutbreaker - 9 Aralık 2011 13:28)

bir eczacı olarak halini çok iyi anladığım, sabırlar dilediğim yazar.

(wiggin - 9 Aralık 2011 13:32)

bir eczacı kuzeni olarak halini çok iyi anladığım, sabırlar dilediğim yazar.

(flying gunslinger - 9 Aralık 2011 13:40)

bu adamın bir piyanosu var. bildiğin gerçek piyano. kendisinin bile zor sığdığı odanın üçte birini kaplıyor bu müzik aleti. bir yıldan fazla oldu alalı.şu anda sadece dekor vazifesi görüyor. bana ilk defa piyano çalmak istediğini söylediğinde ciddiye almamıştım. nasıl olsa 2-3 hafta üzerine geyik çevircektik; sonra da unutulup gidecekti. ama öyle olmadı. ciddi ciddi piyano çalmaya heveslendi. bir müzik kursuna gitti ve dersler almaya başladı. daha henüz bir piyano yok ortada ama baya ilgileniyor konuyla. piyano almak istediğinden bahsetmeye başladı. geçici bir heves için o kadar para harcamasını istemediğimden akşamları parmak alıştırması yapması için sekiz yaşındaki yeğenimin oyuncak orgunu verdim. bana göre 3-5 hafta sonra sıkılacaktı çünkü. öyle olmadı.

kursun ikinci ayında hala aynı hevesle o oyuncak orgla cebelleşiyordu. sonunda bir piyano satın aldı. ilk zamanlar ilgisi daha da arttı. aradan bir süre daha geçince kurstaki hocasından kaynaklanan problemlerden dolayı ara vermek zorunda kaldı. derslerde de baya ilerlemişti. tek başına yürütemeyeceği bir seviyedeydi artık. yeni bir hoca bulması ve daha çok zaman ayırması gerekiyordu ama yapmadı. ne yeni bir hoca buldu ne de arada kapağını kaldırıp piyanoda alıştırma yaptı. şimdi aradan o kadar zaman geçmişken aklıma geldi de "olm sen o koca aleti sırf dekor olsun diye mi aldın? başlasana kursa tekrar!" bir de bizim yeğen orgun kablosunu soruyor arada. orgu getirdin kablo yok hala piyasada.

(jamesjersey - 24 Temmuz 2012 23:22)

alanda çatışan isanlardan birinin yüzünü yayınlayarak hedef göstermiş, ihbarcılık suçu işlemiş muhbirdir.

(rygard - 11 Haziran 2013 18:21)