Süre                : 1 Saat
Çıkış Tarihi     : 07 Mart 1979 Çarşamba, Yapım Yılı : 1979
Türü                : Komedi,Müzik
Taglar             : Başlığında karakter adı
Ülke                : ABD
Yönetmen       : Art Fisher (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Cher (IMDB),Buz Kohan (IMDB)(ekşi),Patricia Resnick (IMDB)(ekşi),Arthur Sellers (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Cher (IMDB), Lucille Ball (IMDB)(ekşi), Elliott Gould (IMDB)(ekşi), Andy Kaufman (IMDB)(ekşi), Bill Saluga (IMDB), Shelley Winters (IMDB)

Cher... and Other Fantasies ' Filminin Konusu :
Cher... and Other Fantasies is a TV movie starring Cher, Lucille Ball, and Elliott Gould. After an opening number featuring women from history (all wearing Bob Mackie fashions), Cher finds herself lost in an abandoned building's...


  • "pitchfork'tan 10 üzerinden 10 almış bir albüm, inanılmaz bir şey."
  • "who will survive in america adlı mükemmel sözlere sahip bir kaydı içeren albüm. o nasıl coşkulu bir giriştir öyle.."
  • "başından girip, atlama yapmadan sonuna kadar devam edebileceğiniz nadir albümlerden cidden. ama gorgeous, runaway ve hell of a life a daha fazla bir sempatim var."




Facebook Yorumları
  • comment image

    kanye west'in beşinci stüdyo albümü. albümün adı a good ass job'dan evrilip buralara kadar gelmiş, demek ki ilerleme var.
    kanye'nin yine iyi bir iş çıkardığına inancım tam, yine yılın iyi albümlerinden biri olacaktır. ancak son yıllarda yaptığı tuhaf çıkışları sonucu iyice sevimsizleşen imajı sebebiyle kendisini eskisi kadar sevmiyorum, bu yüzden albüme bakışım daha objektif olacak.
    albüm için düşünülen kapak şuymuş (bkz: http://bit.ly/9eetax), ancak amerika'da yasaklanmış. kanye yine olayı çarpıtarak "ne yani, nirvana albüm* kapağına çıplak bir insan fotoğrafı koyabiliyor, ama ben kolları bile olmayan ve puanlı desenli bir kuyruğa sahip bir canavarın resmini koyamıyorum, öyle mi?" demiş.
    eh be adam.
    neyse du bakalım neler olacak?


    (kimi raikkonen - 19 Ekim 2010 17:03)

  • comment image

    kanye west'in 5. solo albümü.

    albüm gerçekten de harika açılıyor.

    açılış şarkısı olan dark fantasy, nicki minaj'ı gerçek anlamda dünyaya tanıtan roald dahl'ın cinderella şiirinin özgün yorumuyla başlıyor. dinlediğiniz şeyin gerçekten çok özel ve farklı olduğununun sinyallerini hemen veren bu şiir, gösterdiği ani değişikliklerle ve nicki minaj'ın ustalıkla kullandığı tonu ile albümün temasını büyük ölçüde belirliyor. karşımızda herkesin bildiğini sandığı, ama aslında basmakalıp fikirlerle ve varsayımlarla anlatıldığı için hiç de sanıldığı gibi olmayan bir yükseliş öyküsü ve şöhret eleştirisi var. şiirden sonra mike oldfield'ın in high places'inden adeta cımbızla çekilmiş mükemmel bir sample'la esere giriyoruz. sample'lı nakaratın ardından beat'i duyduğunuz anda kafanızı sallamaya başlıyorsunuz, şarkı sizi gerçekten o havaya sokuyor. her dokunuşuyla gerçekten kusursuz bir parça. sıklıkla kullanılan kelime oyunları ve göndermeler fazlasıyla zekice. kanye'nin egosunun nasıl kendisinden beslenerek büyüdüğünü de dinliyorsunuz, kafasını nasıl toplayacağını merak eden bir adamı da dinliyorsunuz. zaten albümün genelinde şöhret ve onun insana yaptırdıkları, kanye'nin kendisinin ve egosunun iniş/çıkışlarıyla ilgili bir tema var.

    albümün bu harika açılışına katkıda bulunan en önemli şarkılardan biri de kid cudi ve raekwon destekli gorgeous şarkısı. kullanılan gitar riff'i mükemmel, cudi nakaratta çok iyi iş çıkarıyor, raekwon gibi büyük bir rapçiyi dinliyorsunuz ve kanye west en iyi verse'lerinden birini söylüyor. hatta üçünü diyelim; zira kanye'nin her verse'ü bambaşka güzellikte, tarihi nitelikte verse'ler. şarkının en dikkat çeken sözleri ise:

    "this the real world, homie, school finished
    they done stole your dreams, you don't know who did it
    i treat the cash the way the government treats aids
    i won’t be satisfied til all my niggas get it, get it?"

    ardından albümün ilk single'ı olan power geliyor. kanye west'in "i guess every superhero needs his theme music" dediği bir şarkı. kanye west, bir rap albümünde king crimson* sample ederek farkını ortaya koyuyor. kullanılan diğer sample ise continent number 6'in afromerica isimli süper şarkısından. sözler ise kanye west'in bir lyricist olarak ne kadar geliştiğinin kanıtı gibi. kanye'nin en iyi söz yazım performanslarından birini power'da görüyoruz. enfes bir parça. ilk şarkıdan beri sürdürülen temanın muhteşem bir uzantısı.

    4. şarkı enfes bir enstrümantal interlude. hemen ardından da kendisiyle aynı adı taşıyan ve deyim yerindeyse bir yıldızlar topluluğu olan all of the lights geliyor. şarkıda west dışında rihanna, elton john, alicia keys, john legend, the dream, fergie, kid cudi, ryan leslie, charlie wilson, tony williams ve elly jackson var. kadro gerçekten çok gösterişli. şarkı kanye'yi değil, kanye üzerine temelleri atılmış ufak bir kişileştirme ile sıkıntılı bir adamı anlatıyor. bu anlatıma fergie de gayet başarılı bir katkı yapıyor. albümün en sağlam şarkılarından. şöhret hakkında şu ana kadar yapılmış en iyi işlerden biri.

    bu 5 şarkıyı arka arkaya dinlediğinizde gerçekten de albümün fazlasıyla iyi başladığını anlıyorsunuz.

    6. şarkı olan monster güzel ama kanımca ilk 5 şarkının kalibresinde olmadığı için bu güzel seriyi bozuyor.
    bana göre albümün en zayıf şarkısı, bir porno yıldızına duyulan aşkı anlatan hell of a life. nakaratıyla black sabbath'ın iron man'ine selam gönderse de ilk bakışta içerik olarak basit duruyor. ha tabii kanye tariz yapıyorsa çok ayrı bir durum ortaya çıkabilir.
    ikinci single olan ve clipse'ten pusha t'nin desteğini alan runaway; nakaratındaki ironik sözlerle, pusha t'nin üstün verse'ü ile, 9 dakikalık süresinin ilerleyen bölümlerindeki başarılı talk-box kullanımıyla ilgi çekiyor.

    so appalled oldukça iyi. swizz beatz tarafından söylenen nakaratı, -bir şekilde- ondan beklenmeyecek kadar duygulu. şarkının sonunda wu tang clan'in beyni rza'yı duymak gibi güzel bir sürpriz var. şarkıyı zaman geçtikçe daha çok seviyorsunuz ve sözler de gayet başarılı. devil in a new dress de gayet dinlenebilir bir şarkı. onda ise miami'li şişman* rapçi rick ross var. sampling bu şarkıda da mükemmel. eğer kanye west'in kariyerini başından beri takip ettiyseniz ve onun prodüktörlüğünü yaptığı başka sanatçıları da dinlediyseniz, devil in a new dress çalmaya başladığında sample'ın kanye west'e ne kadar uygun olduğunu anlayacaksınız. fakat burda ironik olan nokta şarkının prodüktörlüğünü kanye'nin yapmaması :)

    john legend'la beraber söylenen blame game müzikal anlamda tek kelimeyle muazzam. aphex twin'den avril 14th şarkısı harika kullanılmış, hatta orjinalinden çok daha güzel olmuş. böyle yumuşak, sakin ve duygulu bir prodüksiyonun üzerine john legend vokali gayet iyi gitmiş. bu denli güzel bir enstrümantalin daha yoğun içerikli bir şarkıda kullanılmasını tercih ederdim ama şarkının bu hali de hiç fena değil. kanye bu şarkıda model amber rose ile yaşadığı ayrılığın üzerinden kadın-erkek ilişkilerini anlatıyor, hem de oldukça sert bir şekilde. son iki dakikada ise chris rock'ın bir skit'i var.

    bon iver destekli lost in the world de kanye'nin bugüne kadar yaptığı en hoş parçalardan biri.

    albümün sonunda gil scott-heron kadar önemli bir figürü duyduğunuzu da belirtelim.

    hell of a life'ın zayıflığı dışında; özellikle ilk 5 şarkısıyla ve prodüksiyonuyla çok öne çıkan, kanye west'i tekrar müzik dünyasının tepesine çıkartacak bir albüm. gerçekten de muazzam.

    edit: monster hakkındaki görüşlerimi albüm çıktıktan 2-3 ay sonra değiştirdim. hayvanlar gibi güzel şarkı. nicki minaj adeta şov yapıyor. normalde hiç sevmediğim jay-z ise, ne yalan söyleyeyim, çok iyi performans göstermiş.

    edit 2: youtube'daki vevo kanalı, yaklaşık 10 gün önce kanye west'in yeni canlı performanslarını yayınladı. blame game ve dark fantasy'nin gayet başarılı canlı versiyonları var.

    edit 3: albümün çıkmasının üzerinden epey vakit geçmesine rağmen birkaç gün önce lost in the world'ün klibi yayınlandı. http://www.youtube.com/watch?v=guw6j-89ks0


    (amaru71 - 27 Kasım 2010 20:52)

  • comment image

    kendisiyle tanistigimiz ilk gunden beri sevgilim gibi olan album.alt tarafi bir album diyeceksiniz belki,abartma diyeceksiniz ama boyle gercekten.sabah uyandigimda gune kendisiyle basliyorum,gece yatarken kendisi ile sonlandiriyorum.album calmadigi zamanlarda bile kafamin icinde runaway donuyor surekli.bence en guzel sarkilar all of the lights,so appalled ve runaway.diger sarkilar da cok cok iyi tabii,ama bunlar bence en iyileri.kanye resmen bir senfoni yapmis albumde.muzigin bu kadar zengin oldugu bir rap albumu yoktur herhalde.ayrica runaway in 34 dakikalik filmini mutlaka izleyin,kesinlikle konsepti daha anlamli kiliyor.

    kesinlikle 2010'un en iyi albumu.albumun kapanisi bile bambaska yahu.zirveye tekrar hosgeldin kanye.


    (aviator - 28 Aralık 2010 15:23)

  • comment image

    2010 yılının en güzel albümü, belki de son 10 yılın... bana, hayatımda "en güzel albüm" ibaresini kullandırtan albüm, birgün bunu, kanye west için söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. müzik yeteneği, birikimi ve cesareti olan insanlar ne kadar da farklı şeyler yapabiliyor. piyano, keman ve rap iç içe. dinlemeden duramıyorum. birileri yeter ki farklı birşeyler yapsın, canımı yesin. bir albümde bu kadar enstrüman, sanatçı ve çeşitlilik insanı uçuruyor.


    (deven davis - 1 Ocak 2011 19:51)

  • comment image

    başından girip, atlama yapmadan sonuna kadar devam edebileceğiniz nadir albümlerden cidden. ama gorgeous, runaway ve hell of a life a daha fazla bir sempatim var.


    (what the hell - 19 Haziran 2011 17:46)

  • comment image

    kanye west'in bu albumun ardindan tura cikmayip da watch the throne gibi daha kotu bir albumun ardindan tura cikmasi, dupeduz bu mukemmel albumu harcamak olmustur.

    ustelik de albumun nerdeyse tum sarkilarinin bulundugu bir film varken, istese konsept album turu gibi bir tura sokabilcekken. uzucu cidden.


    (norwegian wood - 29 Aralık 2011 23:00)

  • comment image

    katlanabildigim birkac rap/hip-hop albumlerinden biri.dinledigim diger albumlerden cok farklı, hem sozler, hem produksiyon, hem konuk sanatcilar.
    kanye belli ki kacik biri, bunu medyadan farkediyoruz zaten.ama bu albumu yapan biri aptal olamaz.


    (iskander d hul karnon - 12 Şubat 2012 11:08)

  • comment image

    kanye west'i hem bir birey, hem de bir sanatçı olarak daha iyi tanıyabilmek; the college dropout'tan yeezus'a uzanan solo kariyerindeki değişimi ve bütünlüğü çözümleyebilmek; ve onun ben de dahil olmak üzere bazı dinleyenler tarafından neden ulaşılması güç, bambaşka bir noktaya layık görüldüğünü anlayabilmek için en önemli kilometre taşı.

    the college dropout ve late registration gibi inanılması güç büyüklükteki ve kalitedeki iki albümün de bulunduğu solo kariyerinin en iyi işi; 3 sene sonra yayınlanan ve neredeyse eşit azamette olan yeezus'a yapılabilecek en anlamlı girizgah; rap müziğin bugüne kadar gördüğü en kompleks, görkemli ve en çok anlam bütünlüğü ihtiva eden albüm; bir modern müzik klasiği; tamamıyla anlaşılması ve kitlelerce benimsenmesi belki de kanye'nin ölümünden sonra gerçekleşecek muhteşem bir konsept çalışma.

    yeezy'nin only one ve wolves isimli single'larını yayınlayıp yeni albümünün müjdesini verdiği ve yine sıklıkla gündeme geldiği şu günlerde bu albümü bir kez daha incelemekte fayda görüyorum. zira ülkemizde hala kanye west'e kulak tıkamakta olan, ya da onu olabilecek en yüzeysel ve önyargılı yaklaşımla ele alan ve haksızca eleştiren ciddi bir kitle var. daha önce gerek yayınlandığı günlerde, gerek biraz daha iyi anlaşıldığı sonraki dönemlerde bu albümü sıklıkla ele aldım; kendimce yorumlamaya çalıştım. benzer bir kitlenin kanye'nin kendi ülkesinde ve sanatın daha çok kıymet gördüğü kültürlerde bulunmadığını birinci elden gözlemleyen birisi olarak şimdi bir kez daha bu albümün büyüklüğünü, önemini, anlamını, temalarını, sembolize ettiklerini anlatmaya gayret edeceğim ve bunu albümü meydana getiren sürece kısaca göz atarak yapacağım.

    eseri anlamak ve nasıl bir psikolojide hazırlandığını kavrayabilmek için akılda bulundurmak gereken tarihi olaylara ve genel sürece değinecek olursak üç adet temel nokta olduğunu iddia edebiliriz: birincisi, kanye'nin annesi donda west'in 2007 kasım'ında beklenmedik bir şekilde hayata gözlerini yumması; ikincisi, annesinin ölümü ve 5 senelik nişanlısı ile olan ayrılığının etkisindeyken kaydedip yayınladığı radikal ve deneysel çalışması 808s and heartbreak'in eleştirmenler ve dinleyenler tarafından karşılanışı; üçüncüsü ise tabii ki hem kanye'nin psikolojisine, hem de kariyerine ölümcül bir darbe vuran 2009 mtv video music awards'daki taylor swift hadisesi.

    kanye, daha önceki ve sonraki işlerinden ve birazdan vereceğim link'lerdeki videolardan da rahatlıkla anlaşılacağı üzere son derece duygusal bir sanatçı. hayatını yönlendiren en belirleyici faktör annesiyle olan ilişkisi ve ona olan sonsuz sevgisi. zaten bu yönüyle kendisini 2pac'a çok benzetirim. dolayısıyla annesinin kaybı onda fazlasıyla yıkıcı bir etki yarattı ve hayatındaki en karanlık dönemin başlamasına sebep oldu. bu zor günlerinde hiç küçümsenemeyecek bir alkol alışkanlığı edinen yeezy, tecrübe ettiği duygusal yıkımın ve yılgınlığın etkisi altında 808s and heartbreak isimli son derece duygusal ve deneysel bir albüm çıkardı. bana göre kariyerinin görece en zayıf işi olan bu albüm, -kariyerinin en zayıf işi olmasına rağmen- sonradan hip-hop'ın çehresini ve sound'unu bir kez daha değiştirmiş ve yıllar içerisinde en büyük örneği drake olmak üzere pek çok başarılı sanatçıya büyük ilham vermiş olsa da, o günlerde kanye'nin önceki üç albümünün bahşedildiği evrensel beğeniden uzakta kalmıştı. son derece kırılgan zamanlarında içtenlikte yarattığı bu eserin kimilerince eleştirilmesi ve dalga konusu edilmesi kanye'yi ciddi anlamda üzmüştü. her şeyin yokuş aşağı gittiği bu günlerde son darbe meşhur taylor swift hadisesiyle geldi. yaslı günlerinde dost edindiği alkol alışkanlığı onu mtv video music awards sahnesinde gafil avladı. seyircinin yuhalamalarının ve ön sırada oturmakta olan bazı sanatçıların onaylamayan bakışları arasında sahneden inen kanye'yi adeta ülke çapında bir insan avı beklemekteydi. milyon çeşit sanatçıdan ve celebrity'den tutun, başkan barack obama, hatta eski başkan jimmy carter'a kadar herkes kanye'yi yerden yere vurdu. donald trump onun boykot edilmesini bile istedi. sonrasında gerek twitter, gerek blog'u üzerinden, gerekse katıldığı programlarda defalarca özür dileyen kanye hiçbir zaman bu vebalin altından kalkamadı.

    o dönemki eleştiri yağmurunu ve bunun kanye'yi nasıl etkilediğini anlamak adına şu bağlantıları dikkatle izlemekte fayda var:
    jay leno'nun programından taylor swift hakkında söyledikleri: [https://www.youtube.com/watch?v=crhab6ynste https://www.youtube.com/watch?v=crhab6ynste]
    ellen degeneres'ın şovundan yine aynı olay hakkındaki görüşleri: [https://www.youtube.com/watch?v=rej2ts_tpwq https://www.youtube.com/watch?v=rej2ts_tpwq]
    bir radyo programındaki röportajından bir kesit: [https://www.youtube.com/…&feature=player_embedded#! https://www.youtube.com/…&feature=player_embedded#!]

    özellikle ilk iki link'te görüldüğü üzere karşımızda psikolojik açıdan son derece ilginç bir tablo bulunuyor. ülkenin ve hatta dünyanın en meşhur sanatçılarından birisi, ulusal canlı yayında kendini anlatmaya çalışırken defalarca ağlamanın kıyısından dönüyor; kim bilir kaçıncı kez özür diliyor; müziği bırakmayı düşündüğünü itiraf ediyor; değiştiğini ve artık daha iyi bir insan olduğunu dile getiriyor; programların sunucuları tarafından teselli ediliyor.

    bu yıkılmışlığın ve yılgınlığın arasında yaptığı bir hatanın kendisini sonu gelmez bir eleştiri bombardımanının hedefi yapması sonrasında yakın arkadaşı mos def'in tavsiyesi üzerine ülkeyi terk ediyor; medyanın eleşti yağmurundan ve ardı arkası kesilmeyen paparazzilerden kaçmak ve kafasını dinlemek için önce japonya'ya gidiyor; sonra ise ciddi bir süre roma'da ve hawaii'de yaşıyor. bu dönemi ise şu sözleri ile özetliyor:

    "what was good about going away was ... it was the first time ı got to stop, since my mom had passed, because ı never stopped and never tried to even soak in what all had happened. ıt was the first time ı stopped since ı actually made it ... since ı started. ıt was time to take a break and just develop more as a person as a creative and focusing more on my thoughts and my ideas and what ı wanted to bring to the world."

    işte karşınızdaki albüm tüm bu sürecin, ruh halinin ve kanye'nin amerika sınırları dışında kafasını dinleyip yaratıcı yönünü tekrar keşfettiği o çok kritik dönemin ürünü. albümü anlatan 34 dakikalık kısa filmi runaway'de de izleyiciye gösterdiği üzere bu albüm bir küllerinden doğma, dirilme, içindeki iyiyi yüceltmeye çalışma ve neredeyse rayından çıkan kariyerini kurtarma hikayesi. bu kuşkusuz albümü meydana getiren ve onu böylesine görkemli ve iyi yapan en büyük düşünce.

    peki albümü böylesine muhteşem yapan şeylerin başında neler geliyor? prodüksiyonun tarihi bir nitelikte ve kalitede olduğu zaten albümü tam anlamıyla kavramamış olan dinleyiciler tarafından bile dile getirilecek kadar bariz. geriye bakılacak birkaç nokta kalıyor. biraz evvel bahsettiğim, albümü meydana getiren o ruh hali ve konsept; bu konseptin en belirgin uygulayıcısı ve uzantısı olan temalar; temaların şarkı sözlerindeki akisleri,
    daha albümün ilk saniyesinden başlamak üzere varlıklarını hissettiren ve esere bambaşka bir nitelik katan şiirler ve sample'lar gibi minik fakat es geçilmesi imkansız detaylar; ve albümü çekip çeviren anlam bütünlüğü.

    bu albümü dinlemeye başladığınızda kafanızda yankılanan ilk şey nicki minaj'ın özgün roadl dahl yorumu, yani açılış parçası dark fantasy'nin başındaki ingiliz aksanı ile okunan şiir. size anlattığı şey çok basit: "bu durumu daha önceden gördüğünüz için anladığınızı sanıyorsunuz, fakat fena halde yanılıyorsunuz. hikayenin gerçeği ise çok daha karanlık. sizin bildiğiniz versiyonu son derece basmakalıp hurafelerle dolu bir öykü." nicki minaj'ın bahsettiği, herkesin bildiğini sandığı bu hikaye kuşkusuz bir rock star'ın yükseliş ve düşüş öyküsünden, bağımlılıklarından başka bir şey değil. ama nicki ve kanye bizi yanıltmak ve bizlere hikayenin iç yüzünü göstermek, daha iyi anlayabilmemizi sağlamak için buradalar ve bunu albümün isminden de anlaşılacağı üzere olabilecek en masalsı, en fantastik şekilde yapacaklar. işte o sebeple toplanın, çenenizi kapatın ve dikkatle dinleyin!*

    albüm işte bu sözlerle açılıyor ve şöhret ile onun insana yaptırabileceklerini birincil ve en büyük tema olarak yüzümüze vuruyor. şöhretin baştan sona ele alındığı bu albümdeki destekleyici temalardan şimdi bahsetmek istediğim bazıları ise toplum tarafından anlaşılmamak ("do you know what ı hate most about your world? anything that is different, you try to change. you try to tear it down"), yine aynı toplumun ve yaygın algının farklı olan kişilerin psikolojisi üzerinde yarattığı dalgalanmalar ve bu dalgalanmalara karşı gelip farklılığından ödün vermemek.
    iğnelemelerle, alaylarla dolu; son derece havalı ve özgüvenli sözlerin bulunduğu iki övüngen verse işte tam da bu yüzden bu albümün açılış verse'leri. her albümü milyonlar satan ve klasik statüsüne yerleştirilen; sayısız grammy'si bulunan; başarının, şöhretin, paranın, beğeninin tam göbeğindeki bir adam daha da yükselebilir mi?* eğer ismi kanye west ise ve entry'nin başından beri bahsettiğim azimle ve ruh haliyle çabalarsa evet. işte nakarattaki mike oldfield sample'ı da kanye'nin bu geri dönüşüyle zümrüdüanka kuşunu dirilteceğini ve eskiden bulunduğu noktadan bile çok daha yükseğine ulaşacağını müjdeliyor.

    bu muhteşem, görkemli açılışın hemen üstüne gelen gorgeous da hiç vakit kaybetmeden temayı biraz daha güçlendiriyor. nakaratından tutun en ufak detayına kadar başlı başına bir şöhret eleştirisi ve yorumu. kanye'nin bu şarkıdaki üç verse'ü de rap tarihine geçecek cinsten. yeezy bu parçada siyahların damgalandıkları stereotiplerin ("based off the way we was branded") onların psikolojilerinde nasıl derin darbeler bıraktığını ve bu damgalardan kurtulmak adına çabalayanların ne tür yollarla ve tehlikelerle karşı karşıya kaldıklarını ("all of them fallin', for the love of ballin') şahane bir kurumsal ırkçılık eleştirisi ile anlatıyor; hip-hop'ın siyah gençlerin kendilerini var etme ve bir yere ait olma arayışı içinde yeni bir din yerine kullanılan bir hüsn-ü tabir olup olmadığını sorguluyor; kariyerinin ilk yıllarında tipik bir beyaz gibi polo kıyafetler giyip sevimli bir imaj yarattığında herkes tarafından çok sevilmesini şimdilerde bir "siyah" gibi hareket edince herkesin eleştiri yağmuruna tutulması ile karşılaştırıyor; sonradan da sıklıkla yapacağı üzere kendini beyaz adamın ve yaygın algının dediklerine teslim etmeyen ve siyahlığını vurgulayan muhammed ali'ye benzetiyor ve tıpkı onun meşhur sözünde dediği gibi büyüklüğün kendine inanmaktan geldiği prensibiyle ve bravado'su ile hareket ediyor. ilk iki parça işte böylece doğrudan üçüncü şarkı olan power'a bağlanmakta ve albümün anlam bütünlüğünü devam ettirmekte. king crimson'ın ölümsüz eseri 21st century schizoid man'in son derece manidar bir şekilde sample'landığı bu muhteşem parça, bir şeylerin fena halde ters gittiği ("the system broken, the school is closed, the prison's open") bu beyaz adam'ın dünyasında zaten kaybedeceği hiçbir şey olmayan siyahların şöhretle olan imtihanını konu alıyor. parçanın belki de en sevdiğim kısmı ise çocukca yönünün, saflığının ve dürüstlüğünün kendisini anlamak istemeyenlerin tavırlarıyla nasıl darlandığını anlatan şu şahane satırların bulunduğu bölüm:

    "i just needed time alone with my own thoughts
    got treasures in my mind but couldn’t open up my own vaults
    my childlike creativity, purity and honesty
    is honestly being crowded by these grown thoughts
    reality is catching up with me
    taking my inner child, i’m fighting for custody
    with these responsibilities that they entrusted me"

    all of the lights da ilk üç şarkıdaki bu baskın temayı sonuna kadar destekleyen bir eser. ismi bile buna işaret ediyor. hadi ismini bırakın; elton john, alicia keys, rihanna, fergie, kid cudi, ryan leslie, the dream, charlie wilson ve daha başka ünlü isimlerde dolu olan yıldızlar karması kadrosu bile inanılmaz manidar. çünkü bu parça da tıpkı biraz öncekiler gibi başlı başına şöhret üzerine. "cop lights", "spotlights", "strobe lights"; yani şöhret ile birlikte gelen iyi ve kötü tüm o ışıklar; "fast life", "drug life", "thug life", "rock life", yani şöhretin beraberinde getirdiği hızlı yaşam, kötü alışkanlıklar, o garip ruh hali ve psikoloji...

    albümü gerçekten çözümlemek, konseptini ve temalarını yakalayabilmek adına detaylıca bahsettiğim bu ilk 5 şarkıyı çok iyi anlamak gerekli. sonrasında gelen her parça bahsettiğim ana temanın ve onun alt kollarının daha ufak uzantıları. bir başka yıldızlar karması olan monster, şöhretin bireylerde yarattığı canavarların tıpkı muhammed ali'nin eşi benzeri görülmemiş özgüveni gibi bir bravado ile yeteneklerinden bahsedip hava attıkları bir posse cut. devamında gelen so appalled başarıyla beraber gelen paranın sanatçıları nasıl bir ruh haline soktuğunu ve bunun farkındalığının nasıl psikolojik etkiler yarattığını anlatmakta. o hep bahsettiğim kendine fazlasıyla güvenen cesur kişilikten taviz vermeden şahane materyalizm, consumerism ve dekadans yorumları işte böyle yapılır. devamında gelen parçalar olan devil in a new dress, runaway, hell of a life, blame game ve lost in the world ise hali hazırda var olan temalara bir de romantik ilişkiler açısından bakan ve olayı o perspektiften de irdeleyen parçalar. artık bunları 500. yazışım olduğu ve de ana temayı anlatırken zaten yeterince vakit harcayıp detay verdiğim için bu noktada fazla örnek vermeyeceğim açıkçası.

    fakat gil-scott heron'ın o muhteşem sözleri ile bambaşka anlamlar bulan o ihtişamlı kapanış hakkında bir iki kelam etmek isterim doğrusu. aslında o şiirin her satırını buraya yazmak, üşenmeden incelemek lazım ama neyse... ben sadece en fazla dikkat çekmek istediğim noktasına odaklanayım. gerçekten muhteşem bir amerika portresi. inanılmaz bir amerika ve ırkçılık eleştirisi. hayatımda duyduğum en güçlü şeylerden biri bu şiir. demokrasi, özgürlük ve adalet vaadleri ile binlerce insanın umudu haline gelen ama sürekli vurguladığı ve övündüğü bu kavramların arasında ne hikmetse kölelik kepazeliğini bulunduran o ikiyüzlü amerika için söylenen en güzel sözlerden bazıları...

    "america was a bastard
    the illegitimate daughter of the mother country
    whose legs were then spread around the world
    and a rapist known as freedom, free-doom
    democracy, liberty, and justice were revolutionary code names
    that preceded, the bubblin' bubblin' bubblin' bubblin' bubblin'
    ın the mother country's crotch"

    işte albümün kapandığı bu anlarda tüm bu dinlediklerinizin toplumun istekleri ve baskılarına rağmen asla eğilip bükülmeyecek, ödün vermeyecek, değişmeyecek, egosu ile beslediği özgüveni sayesinde çok daha iyi yerlere gelecek ve özündeki siyahlığı asla ama asla vurgulamaktan çekinmeyecek bir dehanın ürünü olduğunu biraz daha iyi anlayabilirsiniz.

    modern bir klasiktir bu albüm. bizim gibi her şeyi sorgusuz sualsiz yargılayan, kulaktan dolma laflara bayılan, kompleksli orta doğu toplumları pek beceremez ama; dinlemeyi bilene pink floyd'un the dark side of the moon'da, the wall'da, animals'da yaptığının benzeri bir sistem eleştirisi, hayat felsefesi, alegori ve varoluş özetidir. gelmiş geçmiş en iyi birkaç albümden de biridir. ve ne yazık ki kıymeti pek çok muazzam konsept albümde ya da kompleks sanat eserinde olduğu gibi çok daha sonradan bilinecektir.


    (amaru71 - 17 Şubat 2015 01:13)

Yorum Kaynak Link : my beautiful dark twisted fantasy