Süre                : 1 Saat 25 dakika
Çıkış Tarihi     : 31 Ağustos 1996 Cumartesi, Yapım Yılı : 1996
Türü                : Korku,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Republic Pictures (II) , Steve White Entertainment
Yönetmen       : Jeff Burr (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Reed Steiner (IMDB),Dan Mazur (IMDB)
Oyuncular      : Elizabeth Barondes (IMDB), John Mese (IMDB), Stephen Root (IMDB), Bruce Glover (IMDB)(ekşi), Dirk Blocker (IMDB)(ekşi), Howard Swain (IMDB), Gary Lockwood (IMDB)(ekşi), John Hawkes (IMDB)(ekşi), William Joseph Barker (IMDB), Martine Beswick (IMDB), Cristi Harris (IMDB), Cynthia Merrill (IMDB), Robert Harvey (IMDB), Robin Bernardi (IMDB), Duane Whitaker (IMDB), Joe Unger (IMDB), Harri James (IMDB), John Lazar (IMDB), Michael Lovan (IMDB)

Night of the Scarecrow (~ A madárijeszto éjszakája) ' Filminin Konusu :
Night of the Scarecrow is a movie starring Elizabeth Barondes, John Mese, and Stephen Root. A group of drunk teenagers accidently set free the spirit of a warlock, which possesses a scarecrow. The scarecrow goes on a bloody rampage...


  • "al pacino'yu türlü şebeklikler yaparken gördüğümüz, arkadaşlık ve dostluk üzerine hoş bir film. filmin sonunda, sanki detroit ayazında dışarıda kalmışsınız gibi, bir müddet üşüme hissedersiniz!"




Facebook Yorumları
  • comment image

    al pacino'yu türlü şebeklikler yaparken gördüğümüz, arkadaşlık ve dostluk üzerine hoş bir film. filmin sonunda, sanki detroit ayazında dışarıda kalmışsınız gibi, bir müddet üşüme hissedersiniz!


    (endless bliss - 26 Nisan 2008 16:41)

  • comment image

    al pacino "ben bu filmi yapmak istememiştim, kariyerimdeki en üzüntü verici deneyim. tam anlamıyla düşüncesizlik örneği. okuduğum en iyi senaryoya sahipti. garry michael white yazmıştı. gerçekten acayip insanlar vardı içinde. insanlar bütçeyi düşürmek isteyince, filmi kurban ettik. kimi sahneler silindi." dese de [*] silinmemiş olanlarla bile birçok zihni başka türlü yerlere çekip götürdüğünü, en azından bu güce sahip olmasıyla övgüyü hak ettiğini düşünebiliriz. misal, ben filmi erkekleşmenin ve erkekleşememenin hikâyesi olarak bile izleyebildim (okuyabildim ya da). uzlaşıdan ziyade uzlaşmazlığa, kaba kuvvete ve filmin başında dile getirdiği üzere misantropiye meyilli max, katatoni teşhisi konan lion'dan film boyunca sanki filmde sunulan ideale (artık o neyse) yakın bir insaniyet dersi alarak erkekliğini törpülüyor. medenîleşme, komik olma, şebeklik yapma, insanlara güvenmeymiş gibi (humanitas'ın önemli bir kısmı, yeri geldiğinde komiklik yapmaya ilişkindir, bazen yatakta bile arzulanan bu oluyor, oysa yatakta insancıllığa gerek yok, uyursun öküz gibi, sevişirsin ya da her ne halt yersen onu hayvan gibi yapsan da olur).

    buna karşılık sonunda erkek babası kimliğiyle erkekliğini vurgulamayı bekleyen lion'un yıllar evvel boktan bir mahalleye terk ettiği hamile karısını yeniden arayıp da yıllar evvel doğmuş olduğunu umduğu çocuğunun aslında hiç doğmadığını yani vaftiz edilemeden öldüğünü (böylece cennete de gidemediğini) öğrenince içine düştüğü erkeklik yitiminden ve film boyunca peşinde koştuğu idealin güdüklüğünden dem vurmak benim için hiç de sakıncalı görünmüyor. zira dikkatinizi çekerse, film boyunca sevişen hep max oluyor, lion ise ana kuzusu kalıyor. hatta bir ara kısa süreli olarak mapus damına düştüklerinde herifin biri lion'u becermeye çalışıp (hey dostum senin derdin ne!) onu oral sekse bile zorluyor. bu bile bana lion'daki erkeksizliğe kanıt olarak gösterilebilir. erkek dediğin biraz hoyrat olur, sert olur ve az konuşur, değil mi? hatta hamile karısını terk etmez. kadın telefonda söz konusu fikrimi biraz iteledi arkadan. "korkaksın sen, sen dünyaları gezerken gemilerle, beni bu boktan mahalleye bıraktın" falan dedi. anlıyoruz ki, bir erkeğin, bireysel ve toplumsal anlamda üstlenmesi gereken her rolü elinin tersiyle itme gibi bir hakkı yok (erkeğe dönük negatif ayrımcılığın övülmesi medeniyetin yumuşak karnını oluşturuyor, aklıma bir kemal sunal filminde dillenen bir replik geliyor: "baban da mı masada yerdi züppe"). böyle bir durumda sonu depresso-mani ve katatoniye varan bir sinir sertleşmesi ortaya çıkıyor. oysa filmin başından beri misantropinin sınırlarında gezinen hayvan max, filmin sonunu arkadaş canlısı biri olarak getiriyor. hatta judith crist bir espri yapıyor, ya da canlı espriye ortak oluyor, diyor ki, "...artık parasını lion'un beyin-yıkaması için harcayacak"[**] car-wash ile brain-wash arasında komiklik yapıyor anlayacağınız.

    sonra yine filmde kat kat giyinen max sürekli üşüdüğünü söylüyor. "insanlara olan güvensizliği mi yoksa onu üşüten?" diye sorardım ama sormak içimden gelmiyor. yine de sordurtan unsurlar var diye, sormuşum gibi davranayım. mesela filmin sonuna doğru, barda tam kavga edecekken lion'a kendini kanıtlamak istercesine, striptiz gösterisi sunması da gösteriyor ki, max üzerindeki giysileri çıkardıkça aslında güven bunalımını da aşıyordu. ama sonra yine benzer bir güvensizliği hastanede doktorlara karşı sergilediğinden, tam iyileşmediğini de düşünebiliriz. başta dedim ya zihinleri başka yerlere alıp götürüyor diye, alın kanıtı, düşündükçe bir şey çıkarıyorum, daha neler var aklımda ama yazmıyorum hepsini.

    sadece bir iki şeyden bahsedip kaybolayım. j. crist'in sözünü ettiğim 73 tarihli yazısında "maalesef al pacino kötü bir izlenim bıraktı, oynadığı kimi rollerden ötürü, ikinci dustin hoffman olarak anıldı. işte, bu filmde çok daha dustin hoffman gibi. bunu kötülemek için söylemiyorum, sadece rolünü tümüyle kendisi gibi oynuyor" minvalinde bir şeyler diyor. ben de diyorum filmi izlerken, "al pacino'nun türlü şebeklikleri ve en katı suratlı adamı bile güldürecek olan sevimli halleri içimdeki çağrışım manyağını uyandırıyor, hayırdır inşallah", meğerse hoffmanish edayla süzülüyormuş bizim müthiş pacino ağabey. sonra efendim, texas monthly'nin ağustos 1973 tarihli sayısında filmle resmen alay edilmiş:

    "scarecrow is a rambling, derivative, maudlin movie (bound to appeal to european kulcher snobs) that serves only as a vehicle for excellent, albeit freehand and bravura, performances by al pacino and gene hackman."

    kültürü kulcher diye okuma (şeklinde yaşama) züppeliğini gösteren avrupalılardan olmadığımıza göre filmi gönül rahatlığıyla beğenebilir ve lion'un plancı max'a anımsattığı şu değişim hakikatiyle entirimizi şenlendirebiliriz:

    "just because the world goes on changing, you know. it changes, there's nothing you can do about it. rahatla, gevşe"

    bunca laftan sonra "ben de izlemek istiyorum" diyenler için bir bukle (leon'un ölmüş çocuğu yerine başkasının çocuğunu şelaleli havuzda vaftize kalkıştığı sahne), klasik olduğu üzere ziyadesiyle al pacino:
    http://vimeo.com/18806564

    yıldızlara bakma onlar sana baksın:

    * al pacino in conversation with lawrence grobel, simon and schuster, 2006, s.75.
    ** j. crist, "this crow ain't fit for eatin'", new york magazine, 23 apr. 1973, s.72.


    (jimi the kewl - 15 Ocak 2011 06:16)

  • comment image

    batman'in en karizmatik düşmanları sıralamasında joker'i zorlayan tek isim olan fantastik villain. gerçeğe yakın ve mantıklı bir çizgiye oturtulması çok cazip kılar bu karakteri. yani yarın birgün kimse otoriteye kızıp venom veya two face olamaz, ama biraz sinir, biraz kimya bilgisi ve şık bir maskesi olan herkes hemen yarın scarecrow olabilir.


    (owencan - 22 Kasım 2011 02:05)

  • comment image

    son kalan kibritini bir yabancıya hiç düşünmeden veren son derece naif ve çocuk ruhlu lion ile aksi ama yufka yürekli adam max'in bir kibrit çöpüyle başlayan arkadaşlıklarının anlatıldığı şahane yol filmi.

    --- spoiler ---

    lion: max, korkuluğun hikayesini biliyor musun?
    max: hayır.
    lion: sence kargalar korkuluktan korkuyor mu?
    max: evet, bence korkuyorlar. neden?
    lion: hayır, inan bana korkmuyorlar.
    m: hayır, lanet olası kargalar korkuyor.
    l: hayır, kargalar gülüyor.
    m: bu tam bir saçmalık.
    l: doğru, kargalar gülüyor. bak, çiftçiler korkuluğu dışarı koyuyorlar, tamam mı? başında komik bir şapkası var. gülünç bir suratı var.kargalar uçuyor. korkuluğu görüyorlar, onlara komik geliyor, güldürüyor.
    m: lanet kargalar gülüyor mu?
    l: doğru, kıçlarıyla gülüyorlar. sonra da diyorlar ki: ''şu aşağıdaki ihtiyar çiftçi jones, o çok iyi bir adam. bizi güldürdü. o yüzden artık onu rahatsız etmeyeceğiz.''

    ---
    spoiler ---


    (jarawa - 11 Temmuz 2012 16:48)

  • comment image

    al pacino'yu ''hep aynı şekil oynuyor yaa'' diye eleştiren güruhun, alnının çatına dvd'sinin çarpılması elzem olan film. izlerken,bünyede devamlı bir burukluk hissedilir.fikrimce, hikayenin gerçekçi tavrını hep koruması ve oyuncuların şahane performansı bu filmi izlenebilir yapan en önemli etkenler.
    izlenimlere geçecek olursak:

    --- spoiler ---
    mutlu son ile bitmemesi benim gözümde filmin en güzel yanı. böylelikle, gerçek hayattan kopmadan,samimi ve buz gibi bir eser çıkmış ortaya.

    ve oyunculuklar:

    -francis'e yönelik tecavüz girişimi sahnesinde hissettirilen o anki savunmasızlık; abartıdan uzak,özgün ve kusursuz.
    -terk edilen kadının, telefon görüşmesinde şekilden şekile giren yüzü,kindarlığı ve acımasızlığı izleyene direk yansıyor.
    -yemek masasında max'in tavırlarındaki samimiyet,''bir oyuncu kasmadan nasıl büyük oynayabilir''in dersi niteliğinde.
    -francis'in kriz geçirmeden öncesi ile kriz geçirirken büründüğü hal ürkütücü derecede gerçekçi.
    ---
    spoiler ---

    mükemmel bir film değil elbette; fakat salt oyunculuklar için bile izlenmesi gerekir diye düşünüyorum. şayet, sinemayı seven biriyseniz, geçirilen 100 dakikayı bir zaman kaybından ziyade,güzel bir deneyim olarak göreceğinize eminim.


    (bandh - 28 Kasım 2012 19:14)

  • comment image

    -bu filmin gişedeki başarısızlığı gene hackman'ı derinden üzmüş. aktör bunun üzerine dellenip tamamen ticari projeleri tercih etmiş.

    -bu filmdeki performansı gene hackman'ın kişisel favorileri arasında yer almaktaymış.

    -al pacino'ya göre, hayatında okuduğu en iyi senaryoya sahip film buymuş.

    -yönetmen jerry schatzberg'e göre gene hackman beraber çalışması çok zor biriymiş. setteki herkesle tartışırmış. hatta dublörü olarak filmde yer alan kardeşiyle bile.

    -senaryo aslında daha fazla mizah içeriyormuş. jerry schatzberg üzerinde yeniden çalışmış ve dramatik hale getirmiş.

    -gene hackman'in garson kıza söylediği, "bu ilk gününüz mü?" repliği doğaçlamaymış. gene amca aktris kızımıza gerçek anlamda kıl olmuş.

    (bkz: imdb)


    (saladze - 19 Temmuz 2014 12:02)

  • comment image

    başrollerinde al pacino ve gene hackman'ın olduğu film.iki adam bir bayırın ortasında karşılaşırlar, gene amca önce pek yüz vermez al'a, birbirine zıt karakterlere sahip kimselerdir fakat sonra arkadaşlık başlar.çulsuzdur bunlar, hapse girerler şu olur bu olur.olaylar gelişir anlaşılacağı üzere.
    al pacino'nun daha sonraki yıllarda oynadığı mafya serilerinden önce nasıl bir oyuncu olduğunu görmek için iyi bir film.scarface, godfather 'daki al pacino'dan fersah fersah uzakta bir al var bu filmde.yönetmen jerry schatzberg.festival sırasında geldiydi de ülkemize.


    (zoti - 25 Temmuz 2001 14:55)

  • comment image

    73 yapımı, schatzberg'in yönettiği, pacino ve heckman'ın karşılıklı döktürdüğü klasikleşmiş bir loser filmidir. aynı zamanda yol fimlerinin de ağa babalarındandan olmasına rağmen hala dvd kopyasının basılmamış olması ilginçtir. heckman bir röportajında kariyerindeki en sevdiği film olarak bahsetmiştir. edinebileceğiniz vhs kopyası ve ondan türetilmiş avi ler, mpeg ler filmin güzelim orjinal sinemaskop kadrajına sahip değildir. o yüzden en osturuk filmlerin bile dvd kopyası çıkartılırken bi gün bu değeri, kıymeti bilinmemiş yapıta da sıra gelir diyerek beklemekten başka çaremiz yoktur.

    edit: artık mevcut dvd si...


    (funkyjumping - 20 Şubat 2005 12:16)

  • comment image

    batman comics "riddle of the human scarecow"'da (güz 1941 # 3) şöyle tanıtılır:

    "across the batman's horizon moves a new and terrible figure -- a fantastic figure of burlap and straw, with a brain -- cunning and distorted! who is this figure whose very ludicrous appearance inspires fear -- fear incarnate-- fear walking the streets of gotham city? it is that most terrible, most bizarre of all criminals --- the criminal all will learn to fear and call --- the scarecrow!!

    like a real scarecrow, he looms bold and frightening, scaring the fluttering inhabitants of the city! yet from the flock rise the winged-cloaked batman and robin to challenge and combat the eerie power of --- the scarecrow!"

    batman comics'te psikoloji profesörü jonathan crane, akademideki diğer profesörler tarafından partilere davet edilmeyerek dışlanan, orta yaşın üstünde, kalın ve kara kaşlı, gayet itici ve sevimsiz bir karakter olarak çizilir. korku üzerine yoğunlaştığı derslerde sergilediği - ateşli silahlar kullanmak gibi - fanatik tavırları yüzünden üniversitedeki işine son verilir. bu arada crane, hem yoksulluğu hem de korkuyu temsil eden korkuluğu kendine sembol olarak seçip para karşılığı insanları korkutmaya, korkutmak işe yaramazsa vurmaya başladığından işten atılmasına pek üzülmez. hazır kendini suça vermişken kütüphanelerden nadide kitaplar çalmayı da ihmal etmez. ayrıca, batman'i de epey bir madara eder. ilk karşılaşmalarında batman'i ağır yaralayarak gözden kaybolan scarecrow, ikinci kaşılaşmalarında robin yardıma gelmese batman'i neredeyse öldürecektir. batman'in ebleh kılık değiştirmelerini de asla yemez.

    batman begins'de ise jonathan crane/scarecrow'u irlandalı aktör cillian murphy oynamış ki 28 days later'dan sonra ailecek hastasıyız. bence murphy sayesinde scarecrow, beyaz perdedeki en yalın ama en etkileyici batman düşmanı olmuş. "would you like to see my mask?"


    (beatific - 1 Temmuz 2005 23:20)

  • comment image

    pink floyd'un the piper at the gates of dawn albüm'den bir sarkisi sözlerini de yazayim tam olsun

    the black and green scarecrow as everyone knows
    stood with a bird on his hat and straw everywhere.
    he didn't care.
    he stood in a field where barley grows.
    his head did no thinking
    his arms didn't move except then the wind cut up
    rough and mice ran around on the ground
    he stood in a field where barley grows.
    the black and green scarecrow is sadder than me
    but now he's resigned to his fate
    'cause life's not unkind - he doesn't mind.
    he stood in a field where barley grows.


    (huzursuz - 8 Aralık 2001 20:13)

Yorum Kaynak Link : scarecrow