Süre                : 1 Saat 55 dakika
Çıkış Tarihi     : 29 Kasım 1973 Perşembe, Yapım Yılı : 1973
Türü                : Biyografi,Drama,Tarih
Taglar             : Hapishane,Canlı yanmış,Venedik, İtalya,İtalya,başlık olarak karakter adı
Ülke                : Italy,Fransa
Yapımcı          :  Compagnia Cinematografica Champion , Les Films Concordia
Yönetmen       : Giuliano Montaldo (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Lucio De Caro (IMDB)(ekşi),Giuliano Montaldo (IMDB)(ekşi),Piergiovanni Anchisi (IMDB),Lucio De Caro (IMDB)(ekşi),Giuliano Montaldo (IMDB)(ekşi),Piergiovanni Anchisi (IMDB)
Oyuncular      : Gian Maria Volonté (IMDB), Hans Christian Blech (IMDB), Mathieu Carrière (IMDB)(ekşi), Renato Scarpa (IMDB)(ekşi), Giuseppe Maffioli (IMDB), José Quaglio (IMDB), Mark Burns (IMDB), Mario Bardella (IMDB), Massimo Foschi (IMDB), Corrado Gaipa (IMDB), Hans Caninenberg (IMDB), Amerigo Alberani (IMDB), Charlotte Rampling (IMDB), Pier Giovanni Anchisi (IMDB), Giancarlo Badessi (IMDB), Franco Balducci (IMDB), Gabriele Bentivoglio (IMDB), Paolo Bonacelli (IMDB), Luca Bonicalzi (IMDB), Ruggero De Daninos (IMDB), Ruggero Del Fabbro (IMDB), Vernon Dobtcheff (IMDB), Enrico Fanti (IMDB), Luigi Antonio Guerra (IMDB), Peter Larson (IMDB), Jean-Marc Leuwen (IMDB), Enrico Manera (IMDB), Riccardo Mangano (IMDB), Raimondo Penne (IMDB), Anna Maria Pescatori (IMDB), Alberto Plebani (IMDB), Adriano Pommodoro (IMDB), Aldo Ravera (IMDB), Bruno Rosa (IMDB), Pupino Samona (IMDB), Umberto Scaglione (IMDB), Franca Sciutto (IMDB), Cirylle Spiga (IMDB), Benis Stratos (IMDB), Gianni Tagliapietra (IMDB) >>devamı>>

Giordano Bruno (~ Der Mönch von San Dominico) ' Filminin Konusu :
Giordano Bruno is a movie starring Gian Maria Volontè, Hans Christian Blech, and Mathieu Carrière. Flying from his enemies in the Catholic Church, the free thinking philosopher, poet and scientist Giordano Bruno (1548-1600) has...


  • "16 şubat 1600 tarihinde roma'da bir meydanda dili koparıldıktan sonra yakılan özgürlük savunucusu."
  • ""... bir kahraman olmaktan her zaman nefret ettim. ama geleceğin genç gönüllerinde, ateşi tutuşturacak bir alev gerekliyse, beni kahraman yapmalarına da dayanabilirim." gb, 13. epizod"
  • ""tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için tanrı'yı kullanırlar." demiş italyan düşünür."
  • ""evren sonsuzdur" diyerek gözümüzü gönlümüzü açmış bilge insan."




Facebook Yorumları
  • comment image

    16 şubat 1600 tarihinde roma'da bir meydanda dili koparıldıktan sonra yakılan özgürlük savunucusu.


    (bizans - 15 Şubat 2002 16:29)

  • comment image

    son beşyuz yılda yaşamış en cesur, en gerçek bilim, irfan ve felsefe adamı.

    kopernik'in yazdığı düşüncelerini içeren kitaplar kopernik öldükten sonra basılmasından olsa gerek engizisyoın kopernik'in ölüsünü mezarından çıkarıp kendisini yargılayamamıştır. buna çok içerlemiştir engizitörler!...sen nasıl ölürsün ulen kopernik bunu nası yaparsın?..

    giordano bruno bir domenikan ailenin çocuğu olarak 1548 senesinin o çamurlu günlerinde doğduğunda ailesi onun mutaassıp bir din adamı olmasına çoktan karar vermişti bile. küçük yaşlarda kendisini bir domeniken okulunda buldu. ancak oradaki bağnazlığın boyutlarını görmesi ve buna itiraz etmesi zaman almadı. okuldan kaçarken arkasına bile bakmadı. kendisine çok güvenen dindar ailesini, evini, büyüdüğü yeri, yurdu herşeyi inandıklarını yaşamak için, mahkum olmamak için terketti. bir daha da geri dönmedi.

    bruno artık felsefeyle bilimin birbirinden ayrılmaya başladığı bir dönemde yaşıyordu. işte bu dönem içinde avrupada bulunan oxford gibi üniversiteler aristotalesin o güzelim skolastik düşüncesinden başka bir düşünceyi kabul etmiyordu. bunu da katti bir surette öğretiyorlardı.bruno evinden ayrıldıktan sonra nerdeyse tüm avrupayı dolaştı. hemen her avrupa şehrine kısa aralıklarla uğradı. oxford'a da uğradığı zaman artık skolastik düşüncenin yıkılmasının o zaman için imkansız olduğunu hiç düşünmedi. işte bu inanç ve gayretle her gittiği yerde, kitaplarını bastırmaya çalıştı. tek bir isteği vardı, anlaşılmak. ama yanlış zaman yanlış mekan. buna kendisine inandırabilene de aşkolsun...

    kopernikin kuramlarını her yerde savundu. daha sonra fransa'da sorbonne universitesinde bir kürsü elde etti. ancak ne yaparsa yapsın skolastik düşüncenin o çağlardaki baskısını aşamıyordu. o da italyaya geri dönmeye karar verdi. venediğe geldiğinde artık daha fazlasını yapması gerektiğini biliyordu.

    giordano bruno evrenin kusursuz bir işleyişinin olduğunu etrafına baktığında bile anlayabiliyordu. bu döngüsel devinim, herşeyin aktığı ve zamanın çevreleyiciliğinin bitmediği bu özün içinde dünya, sadece bir ayrıntıydı. ama bizler, göklerin ötesindekileri göremezken bruno o zamanlar uzaydan dünyaya bakamayan biri olarak bu yaşadığımız yerin bir merkez olmadığını, herşeyin buradan başlamadığını tam aksine bizlerin bu başlangıca ve sonsuzluğa dorğu kayıp biçimde sürüklendiğimizi söylüyordu. bizler o dönemde kendimizi herşeyin merkezi sanarak kendi kutsallığımızı ilan ediyorduk. ama o insanların ve inandıklarımızın bu kadar da kutsal olmadığını çok iyi biliyordu. o bu düzenin yaratıldığını, bizleri vareden kusursuz bir güç olduğunu kabul ediyor ancak bizlerin onun bir parçası olduğumuzu, evrendeki her bir zerrenin onun dışında düşünülemeyeceğini söylüyordu.

    bruno'nun başvurduğu ve fazlasıyla ilgilendiği bir başka kaynak da kabala idi. hatta kendisinin kabala hakkında yazılmış notları, bir de kitabı bulunuyor. ancak kabalist olup olmadığı kesin değil. hatta ve hatta brunonun çok gizli özgütlere üye olup bu örgütlerce korunduğu, daha sonrasında da ilgili örgütlerle de anlaşamayıp takışınca başı daha ciddi belalara girmiş...miş...miş..

    ancak şurası kesindir ki bruno aşıktı. hem de evli bir kadına. rivayet gibi görünse de bruno'nun italyaya dönme nedenlerinden birisi de bu kadındı. ancak kadın evliydi ve kocası da durumu anlayınca brunoyu engizisyonun eline vermek için elinden geleni yapacaktı. bazı kaynaklara göre brunoyu gammazlayan en yakın arkadaşlarından birisidir. bu korkunç hikayenin en trajik kısmı bir yalan rüzgarı ve dallas ambiyansı içinde görünse de kanımca bruno hayatı aşkı ve ölümü birarada yaşayabilmiş nadir insanlardan biri olarak görülebilir herşeyin ötesinde..

    engizisyonun elinde yaklaşık 7 sene kaldı bruno. bu zaman dilimi içinde kendisine ne yapıldığı ve neler olduğu hiç bilinmiyor. kayıtlar ise nerededir, hala saklanıyor mudur bilinmez. engizisyon sırasında yapılan konuşmaların kayıtlarını da saklayan birileri varsa da sanıyorum ki bunları sadece kendisine kalsın ister. yoksa kim neylesin yüzlerce yıllık konuşmaları?..bunların günümüze uyarlanabilirliği var sanki de..neyse..

    ve bruno güzel bir günün sabahında uyandırıldı. eline koluna zincirler geçirildi. itiraf etmesi için kendisine verilen 40 güne rağmen asla inandıklarından ödün vermedi. tek kelime çıkmadı ağzından. belki şunları fısıldıyordu o anda kendi kendine..'' kötüler tanrıyı kullanıyor...tanrı ise iyileri...''

    campo dei fiorinin o kaldırımlarında getirildiğinde yüzündeki öfkeyi görebiliyorum. ama bir yandan da artık bitiyordu. önce o uzun dilini kestiler brunonun bir daha konuşamasın, insanların zihnini zehirleyemesin, bir daha ruhundakileri kelimelere dökemesin diye. sonra da odunları dizdiler etrafına. yakılırken oracıkta onu seyredenler bundan keyif alıyor muydu, bunu ona yapanlar tüm bu olanlardan sonra nasıl rahatça yaşayabildi bu bilinmez, lakin aradan geçen yüzlerce yıl sonra papanın birisi, onu yakanların varislerinden birisi çıkıp kendisi gibi olan tüm mağdurlardan özür dileyecekti.

    kendisi gibi inandıklarından zerre ödün vermeyen, ödün verilmeyince kendisine söylenen tüm argümanlara rağmen doğru olana inancı tam olan bir başka insan daha gelir mi dünyaya bilemiyorum. ama şu kesin, kendisi unutturulmuştur. bilinerek, istenerek. çünkü kendisi gibi insanların olması asla istenmez. her zaman ''kapa ulen o guguk çeneni yeter'' denecektir doğruyu söyleyenlere.

    saygıyla önünde eğiliyorum.


    (madeath - 17 Ocak 2007 12:57)

  • comment image

    "... bir kahraman olmaktan her zaman nefret ettim. ama geleceğin genç gönüllerinde, ateşi tutuşturacak bir alev gerekliyse, beni kahraman yapmalarına da dayanabilirim." gb, 13. epizod


    (denizkumsal - 14 Haziran 2008 12:59)

  • comment image

    "tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için tanrı'yı kullanırlar." demiş italyan düşünür.


    (hasanez - 2 Eylül 2008 11:26)

  • comment image

    bugünün ortaokul ders kitaplarındaki en yüzeysel bilgileri ortaçağda savunmak cüretinde bulunduğu için kilise tarafından yakılarak öldürülen bilge kişi.

    öldürülmüştür de ne olmuştur? bilim karanlıkla savaşmaktan vaz mı geçmiştir? tam tersine bugün vatikan'ın tam karşısına heykeli dikilmiş, parmağıyla oradaki soytarıları işaret ederek zamanlar ötesinden cehaletle dalgasını geçmektedir.


    (fareli koyun kavalcisi - 11 Mart 2009 12:52)

  • comment image

    din adamları aristo'dan itibaren , 'bilimi desteklermiş gibi yap, işine geleni al' felsefesini benimsemiş. aristo'nun evren merkezli teoremi ile, dünya bütün sistemin değişmez, mükemmel demirbaşı olarak görülmüş. mükemmel- değişmez evren, mükemmel -değişmez tanrı kavramını beraberinde getirmiş. fakat kopernik 'in , 'dünya aslında mükemmel bir sistemin değişmeyen bir parçası değil ' diyerek, mükemmel evreni de, ve bunun beraberinde getirilen herşeyi mükemmel yaratan tanrı anlayışını da sekmeye uğraşmış, bilime yeni yeni ısınan din adamlarını da, onların duymak istediğinden daha farklı şeyler söylediği için kızdırmış.

    kopernik izinden gidip de, onu destekleyen herkes de, dinin en korkunç yüzüyle karşılaşmış, hatta galileo'dan, 'prdn abi kuzenim yazmış :(' vari bi çıkış gelip, paçayı kurtarmasını sağlamıştır.

    giordano bruno işte bu kopernik rüzgarından, ve binyıllardır bitmeyen , bilimin, dine karşı verdiği savaştan şehit olmuştur. (bilim adamına da din menşeili 'şehit' yakıştırmasını yapıp da ironinin amına da koyarım.)


    (ml in neverland - 28 Nisan 2013 00:21)

  • comment image

    16. yüzyıl. kilisenin yeniliklere en kapalı, roma engizisyonunun en acımasız olduğu yıllar.

    giordano, çok okurdu. zaten her şey kilisenin yasakladığı kitapları okumasıyla başladı. lucretius'un evrenin sonsuzluğuna dair "ok" örneğinden etkilendi. lucretius'un tüm inançsızlığıyla ürettiği bu evrenin sonsuz olduğu düşüncesini, bruno tüm inancıyla benimsedi. eğer inandığı tanrı sonsuzsa evren neden sonsuz olmasındı...

    sonsuzluğun sadece tanrıya mahsus olduğuna inanan kilise onu ve söylediklerini reddettiler. bruno'yu 8 yıla yakın bir süre sular altında bir zindana kapatıp, işkence ettiler. sebep? evrenin sonsuz olduğu düşüncesinden vazgeçmesi için...

    bruno hiç teleskop görmedi. zira teleskop 1608 yılında bruno öldükten 8 yıl sonra hollandalı bir gözlükçü olan hans lippershey tarafından bulunacaktı.

    lucretius zaten zamanının çok ötesinde biriydi. o kadar ki, kilise onun delirmiş olduğunu iddia etti. bundan iki bin küsur yıl önce biri bana atomdan, maddenin sonsuz parçaya bölünebildiğinden bahsetse ben de delirmiş olduğunu düşünebilirdim belki. bilemiyorum.

    lucretius'un evrenin sonsuz olduğunu söylemesi felsefeci tarafının ağır basmasıyla açıklanabilirdi belki ama bruno'nun hiçbir bilimsel veri olmadan, sadece çıplak gözle gökyüzüne bakarak "tek bir dünya yok, birçok gezegen var." demesi bana hep ilginç gelmiştir.

    aynı zamanda rahip olan bruno, kilisenin bu gibi ortaçağ felsefesini reddeden düşüncelere nasıl cezalar verdiğini bildiği hâlde düşüncelerini hiç gizlemedi. hatta kendisini konuşma yapması için davet eden üniversitelere giderken sonunda kendisini anlayabilecek insanların karşısına çıkacağını düşünüyordu. ama yanıldı.

    kilise ona düşüncelerinden vazgeçmesi ve yanıldığını açıklaması durumunda affedileceğini söyledi. ama bruno kabul etmedi. evrenin sonsuzluğuna tanrının sonsuzluğundan dolayı inanan bruno'yu 1600 yılında dinsizlikle suçlayarak yaktılar.

    bana göre bruno'yu, yine kopernik kuramını destekleyen galilei'den ayıran en önemli şey; galilei gibi basit de olsa bir teleskopla araştırmalar yapamamış olması değil de ölümü göze alarak doğru bildiğinden vazgeçmemesidir. galilei de engizisyonla sürekli çatışma hâlinde olsa da iş idam cezasına gelince bildiklerini yalanlamıştı.

    gelilei'nin bilim dünyasına kattıkları kesinlikle yadsınamaz ama doğuştan asi bruno'nun öldürülmeseydi neler yapabileceğini bilemiyoruz. ki kendisi öldükten sonra bile insanları, evrenin sonsuzluğunu ve dünya'nın güneş etrafında dönüp dönmediğini araştırmak zorunda bıraktı. aksini ispat etmek için olsa bile...

    son olarak kendisinin ne denli sistem karşıtı olduğunu şuradan anlayabiliriz;

    "ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."


    (fazlaejderhasiolanvarmi - 20 Mart 2014 11:58)

  • comment image

    cusanus, telsus ve kopernik okuduğu, devrimci düşünceyi savunduğu, galile'nin teorilerini incelediği için öldürülmüştür. yakılmadan önce: "siz kararınızı bildirirken korkuyorsunuz, ben dinlerken korkmuyorum" dediği rivayet edilir.


    (dehri - 30 Mayıs 2004 03:38)

  • comment image

    iflah olmaz bir radikal.. avrupanın üretkenlikten ve yasaklardan kırıldıgı bir dönemde düşünceleri uğruna ölümü göze almış olan ne ketum bir insan oldugu tam olarak bilinmeyen şahıs.. aristo mantıgını reddetiği ve hırıstiyanlık öğretilerini dogru bulmadıgını dile getiren ilk felsefecilerdendir..yıllarca sivri dili yuzunden sebep oldugu tartışmalardan dolayı avrupayı şehir şehir dolaşan bir simyacıdır aynı zamnada kendisi.. ama herşeyden önce bir idoldür.. avrupada bir ilktir..düşüncelerinin ve ebedileşmenin ölümlü bedenden daha önemli olableceğini kestiren ilk avrupalıdır.. yeni duyguların adamıdır..ikinci agızlara bakılırsa ölürken izleyenleri korkaklıkla suçalayan bir gözüpektir..ama sonu nasıl olmuştur diye sorarsanız kazıga oturtulmuş ve sonrasnda cesedi yakılmıştır..tüm avrupaya hayırlı olmuştur insallah..


    (ne mutlagim ne de muglak - 8 Ekim 2004 03:02)

Yorum Kaynak Link : giordano bruno