Süre                : 1 Saat 42 dakika
Çıkış Tarihi     : 23 Ağustos 2012 Perşembe, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Döküman,Müzik
Ülke                : ABD,Endonezya,Singapur,Tayland,Kenya,Danimarka,Brezilya,Ürdün,Birleşik Arap Emirlikleri,Suudi Arabistan,Güney Afrika,İtalya,Gana,Mısır,Çin,Japon
Yapımcı          :  Bali Film Center , Bang Singapore , Bullet Productions
Yönetmen       : Ron Fricke (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ron Fricke (IMDB)(ekşi),Mark Magidson (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Collin St. Dic (IMDB)(ekşi)

Samsara ' Filminin Konusu :
Samsara, Baraka’nın yönetmeni Ron Fricke’nin yirmi yıl sonra çektiği ilk film. Kelime olarak ‘samsara’ Sanskritçeden bire bir çevrildiğinde doğanın sonsuz döngüsü anlamına geliyor. Film de doğum, ölüm, yaşam ve reenkarnasyonu konu ediniyor. Beş yılı aşkın bir sürede, yirmi beş ülkede çekilen Samsara, insanlığın kutsal saydığı topraklardan, endüstrileşmenin en yoğun yaşandığı alanlara kadar geniş bir coğrafyayı kapsıyor. İnsan deneyiminin ve maneviyatının kavranılamayan derinliklerini araştıran saf bir sinema deneyimi sunan film, dünyanın çeşitli yerlerindeki insan topluluklarının umut etme biçimleri kadar korkularının ve arzularının da benzer olduğunun altını çiziyor. Artık çok az filmde kullanılan analog 70mm film formatıyla çekilen film, insanlığı doğaya bağlayan yaşam döngüsünün görsel bir yansıması. Samsara, duyularınızı harekete geçirecek eşsiz ve belki de ruhani bir sinema yolculuğu.


  • "kurtulmamiz gereken bir dongu.kurtulmaliyiz ki huzura kavu$alim.ben zaten huzurluyum diyenlere 'nah huzurlusunuz' demek isterim."
  • "budizm'de doğum ve ölüm okyanusu, fanilik, dünyevilik, dünyevi bir hayatın huzursuluğu, bencilliğin sıkıntısı, gösteriş dünyası."
  • "dünya'ya saygı duruşudur. ama daha çok entropi hakkındadır."
  • "2001 yapımı, nalin pan'ın yönettiği güzel ötesi bi film, "hangisi daha önemli, birçok arzumuzu mu tatmin etmek yoksa sadece biriylemi mücadele etmek?" sorusunun cevabını arar film.."
  • "şu anda, daha önce baraka'yı da yayınlayan tv2'de verilmekte olan belgesel. şu tv2 güzel kanal vesselam."
  • "sanskritçe bir sözcük. ruhun değişik dönüşüm aşamalarından geçmesi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    1989 tarihli guerlain parfümü. 99 yılında 10.yılı şerefine ambalajı değişmiştir. jp guerlain samsarayı eşi için yaratmıştır. içeriğinde yüzde otuz sandal ağacı kullanılmıştır ki bu çok yüksek bir orandır. içeriğinde yasemin de bulunmaktadır. tibetteki tapınaklarda kutsal eşyaların rengi kırmızı, bu yüzden şişesi kırmızıdır ve ilk kırmızı parfüm şişesidir. eski hint dilinde kelime anlamı: reankarnasyondur. uyumlu, huzurlu ve dengeli kadınları simgeler, doğu batı arası yolculuk ve çatışmayı anlatır. içinde; turunçgiller, gün doğmadan toplanmış hint yasemini, sandal ağacı, iris, tonga baklası bulunmaktadır. iz bırakan bir kokudur. üst notasında; ylang ylang, kalp notasında; yasemin ve sandal ağacı, dip notasında ise; vanilya bulunur. farkedilmek isteyen kadınlar için önerilebilir.


    (hippychick - 26 Aralık 2006 12:29)

  • comment image

    2012 yapımı olan ron fricke filmi için konuşursak:

    --- spoiler ---
    baraka'ya göre daha bir çarpıcıydı film. tokat gibiydi hatta. yine süper fotoğrafik sahneler, kameraya dikine bakışlar (arkadaş entel gibi film anlatamiyorum ben. niye böyle oluyor) güzeldi. insanın içindeki uzakdoğu aşkını tekrar depreştirdi. müziklere bir şey demiyorum zaten. yine arada lisa gerrard duymak güzeldi (lisa seni de canlı izleyeceğim yakında, du bakalım).

    ---
    spoiler ---

    çok şey yazılabilir belki de, kitapların filmleri nasıl olmuyorsa, bunun da böyle yazıyla anlatımı olmuyor işte. gidin seyredin ama. gidin bak. harika bir yapıt.


    (uzumlerin gazabi - 20 Aralık 2012 00:06)

  • comment image

    yaşama 'amacının kutsallığını ' zihinlerimize bir balyoz gibi hatırlatan muhteşem belgesel. sessiz bir melodram gibi 1 saat boyunca modern zamanlarda tarihsel yolculukta aslında hiçbirşeyin değişmediğini, bugün bile tüm ihtişamına rağmen hayatın geçiciliği, gücün ve kudretin tarihin tozlu sayflarında yitip gideceğini ve bugün de insan hayatının değersizliğinin tüm çelişkileriyle karşımızda olduğunun altını çiziyor yönetmen.

    bütün ideolojik-kültürel gelişmelerle yaratılan devasa medeniyetler tarihte bir nefes kadar yarım kaldı. eriştikleri bütün ihtişamlı düzeylere rağmen, 'insan hayatının değeri' her zaman unutuldu ya da görmezden gelindi. belgeselin her karesi şunu haykırıyor yalnızız, robotlaştık ve göreceli konforlarımız insanlığı kurtarmıyor. ortaçağ için, kilise baskısını düşünerek "karanlık çağ" deyimini kullanıyoruz. peki bugün bu gösterişli yüzyılın renkli dünyasında ne kadar insanlığı mutlu kılabildik. izlerken maalesef her karede kapitalizmin yarattığı kaosun suratımıza vurduğu tokatların ilkel bir şaşkınlığı içindeyiz.


    (afrozist - 5 Mart 2013 22:34)

  • comment image

    buna sadece manzara,din,ışık,ezan diyen adam rica ediyorum oturup bir daha izlesin. uzun zamandır beklettiğim ama izlemediğim bir belgeseldi. bugün nihayet izledim ve hiç düşünmeden herkesin en az bir kere izlemesini tavsiye ediyorum. özellikle yüksek kalite izlerseniz daha iyi olur. belgeselin her anı insanların nasıl robotlaştığını ve bunun yanında tüketim toplumunun ne hale geldiğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyordu. bundan sonrası spoiler

    --- spoiler ---

    ofiste kendine maske yapıp kendinden geçen adam benim hayatım boyunca izlediğim en muazzam sahneydi. pembe giyinmiş kesim fabrikasında çalışanlar ve diğer teknoloji fabrikasında çalışanlar robotlaşma açısından çok iyi örneklerdi. domuzu yatırıp zorla yavrularını besledikleri ve tavukları topladıkları sahne adamı vejetaryan yapar. onun dışında şişme bebek üretilen sahne ve arkasından dans eden kızlar ve sonrasında gözünden yaş gelen geyşa çok iyi bir sahneydi. genel olarak bütün sahneler biribirileri ile alakalı ve çok iyi göndermeler vardı. budistlerin büyük sabırlıkla yaptıkları çizim ve sonunu spoiler içinde bile söylemek istemediğim sahne süperdi,çok şey anlatıyordu. mermi ve silah üretimi sahnesinden sonra suratı yanan amerikan askeri ve arkasındakı mezarlıklar yine aynı şekilde vurucuydu. kısaca mutlaka ölmeden önce izleyin ve kendinize ''ben ne yapıyorum'' sorusunu sorun. biliyorum bu sorunun cevabını bilseniz bile belki sistemden kurtulma şansınız yok. tüm insanlara yazık.
    ---
    spoiler ---


    (wax simulacra - 29 Mart 2013 00:22)

  • comment image

    budizm'de doğum ve ölüm okyanusu, fanilik, dünyevilik, dünyevi bir hayatın huzursuluğu, bencilliğin sıkıntısı, gösteriş dünyası.


    (phobios - 13 Kasım 2003 20:00)

  • comment image

    sen kalk 25 ülkede 5 yılı aşkın sürede bir belgesel çek, onca ilginç ve kusursuz görüntüyü bir araya getir, sonra gel 2010 yılı "kültür" başkentliği yapmış bir şehirde iki salonda gösterime gir. olimpiyatları alamadığımız zaman, madrid'le tokyo'nun metro haritaları paylaşılmıştı günlerce, ve istanbul'a göre ne kadar karmaşık olduklarından bahsedilmişti. merak ediyorum, böyle filmler o şehirlerde kaç kopya ile gösterime giriyor acaba? bu da önemli bir ipucu olabilir zira. sonra da sene olmuş 2013, ve hala torrent kullanabilen insanlara methiyeler düzülüyor burada. başka ne yapacaktık ki?


    (dolls - 15 Eylül 2013 22:16)

  • comment image

    insanın, "insan" olmaktan bu derece uzaklaşırken* "insan" imal eden bir teknik donanıma ulaşmasının* felaket boyutlarını kat kat aşan sonuçlarını;

    dünden bugüne kalan mistik yapılar ile bugünün hızlandıkça hızlanan "çalış-satın al-tüket-geber" döngüsünün üretimi olan palmiye adası benzeri "meta"ların değerler (kullanım/değilim/sembolik) kıyaslamasını;

    gelenekselle modernin eş zamanlılığı içerisinde, modernin en korunaklı geleneksele bile nasıl "tecavüz" ettiğini*;

    ama her şeye rağmen, insanlığın bugüne kadarki müthiş üretiminin, en geniş anlamıyla insan varoluşunun, yine kendi elleriyle yok olsa bile geriye ne kadar muhteşem, rengarenk bir tortu bırakacağını*;

    ve çok daha fazlasını gösteren, filmden de öte, fraktal yapıda bir eser.

    izledikten iki gün sonra unutulacak boktan feel good movie'lerden, blockbuster'lardan beyni sulanıp film vizyona girer girmez 10 üzerinden 9-10 basan, bu efsaneyeyse 8.2 veren ellerin tırnakları kerpetenle sökülsün, asitlerde erisin inşallah. bu filmin notu en aşağı 9.


    (sakarkral - 20 Eylül 2013 15:53)

  • comment image

    arkadaşlar olivier arkadaşınız burada bir şey anlatmaya çalışıyor: https://www.youtube.com/watch?v=q4d4lqtsngs

    belgeseli izlerken zannedersin ki benzer yaşam formlarına sahip birkaç farklı gezegenin hikayesi anlatılıyor. kepler teleskopuna danışmaya gerek yok, dünya, tek gezegen ve nasıl bazı beynelmilel kelimelerde birlik sağlayamadıysa insanlık (adalet, hak, özgürlük vs) , onun anlam karşılığında ve işlerliğinde de birliği sağlayamadı. ama gel gör ki şiddette ve şiddet eylemini sahnelemenizi sağlayacak her türlü araç gereçte tam bir birlik içinde. kötülüğün gösterişli zenginliği- etiyopyalı kabile üyeleri de amerikan bir ailenin fertleri de aynı silaha sahip olabilirler. ayrıca son sahnede budist rahipler bhavacakra'yı bozarken, ben de palmiye adasının yok olduğunu hayal ettim.


    (us and them - 20 Eylül 2013 17:56)

  • comment image

    bulut atlasinin fantastik olmayan versiyonu. o kadar gercek ki, acitiyor. hala bazi sahneleri beynimde donup durmakta. daha iyi anlayabilmek sindirebilmek hazmedebilmek icin mutlaka tekrar seyredilmeli.

    bu filmden haberim bile yokken kolumdan tutup izlemeye goturen arkadasima ne kadar tesekkur etsem azdir.


    (benim dengemi bozmayiniz - 20 Eylül 2013 18:10)

  • comment image

    dünyanın ve yaşamın gerçeğinden çok insanın küçüklüğünü her saniyesinde hissettiren belgesel.

    --- spoiler ---
    yeryüzü var olduğundan bu yana hiç durmadan dönmeye devam eden dünya gerçeğini, dünya yüzündeki en ilkel kabilelerden en gelişmiş teknolojilerin var olduğu ülkelere kadar her yerde süregelen ve gelmeye devam edecek olan hayatı, güneş ve ayın kusursuz döngüsü eşliğinde gözümüzün önüne seriveriyor sanki. ilk dakikalarında yarattığı, yeryüzüne gelip zamanını doldurup giden, sonra yine aynı gece ve gündüz döngüsü gibi tekrar yeryüzüne gelenlerden biri olduğumuz hissi devam eden kısmında kendini, var olma sebebi ve kim olduğun gibi içsel sorgulamalara bırakıyor.

    isminden müsebbib, her ne kadar bu etkiyi yaratma amacı olmadığını bilsem de, kişisel olarak bana budist rahiplerin bhavacakra'yı bozduğu sahne, tıpkı dünya gibi üzerinden geçip giden yaşamlara rağmen milyarlarca yıldır varlığını devam ettiren bir nesnenin, yaratıcısı tarafından bir anda toz duman haline döneceğini hatırlattı.

    ve en önemlisi de özellikle getto'ların olduğu bölümden itibaren kameraya bakan her gözün arkasında bana bunu neden yaptınız sorusunu duyar gibi oldum. bu yönüyle de çok başarılı bir kapitalizm eleştirisi yaptığını söylemek gayet yerinde olur bence.

    ---
    spoiler ---

    her anıyla etkileyici. izlenmesi ve izlettirilmesi tavsiye olunur.


    (bakneoldusimdigordunmu - 26 Eylül 2013 16:19)

  • comment image

    insanlar çok beğendiğim şeyleri izlemesin isterim.. piyasaya düşmesin.. bana özel kalsın.. fakat bu belgeseli elimde olsa tüm dünyaya zorunlu olarak izletirdim.. insan ne kadar karmaşık ve büyük bi alemin içinde olduğunu hissedince kendi dertleri küçük geliyo..

    bayadır düşünüyorum hayatın özü nedir diye.. kader var mı ? varsa elimizde mi değiştirmek? hayatın amacı ne ? ne ne ne ?

    bu belgeselden sonra sikimde olmadı ama.. sadece oturdum ve her bi nöronuma teşekkür ettim çünkü bişileri algılamaktan aldığım hazzı, hayatımda hiç bişiyden alamadım..

    izleyin bu belgeseli.. lütfen..


    (semrin - 2 Kasım 2013 06:08)

  • comment image

    bugün izleme fırsatına sahip olduğum şiir gibi belgesel. şiire benzetmemin sebebi- ustaca yakalanmış görüntüler ve onlara eşlik eden harika müziklerin yanı sıra- her insanda farklı bir şeyler uyandırabileceği gerçeği. hani şiir, şairin elinden çıktıktan sonra onu okuyana aittir artık ya, çünkü yorumunu yapacak olan ve belki de şairin yazarken hiç aklından geçirmediği duyguları yaşayacak olan o şiiri okuyacak insanlardır. bu belgeselde de öyle bir hava var, zaten size sadece görüntüleri veriyor her hangi bir yönlendirme mevcut değil. müslüman, hristiyan, ateist, budist, şehirli, köylü, doğayı seven, et yemeyen/yiyen vs. her bireyde farklı iz birakabilecek nitelikte olmuş ve bu sebeple daha fazla hayranlık uyandırdı bende sanırım.

    izledikten sonra bende uyandırdığı en baskın izlenim- genelde de bu fikirdeyimdir zaten- insan denen canlının bu kadar doğaya aitken ona yakışmamak için elinden gelen her şeyi deniyor olması. ondan koptukça daha çirkin ve kötü bir canlıya doğru evrilmeye ya da devrilmeye devam ediyoruz.


    (johndonne - 2 Haziran 2014 00:29)

  • comment image

    hiçbir metin olmadan çok şey anlatan bir sanat eseri.. muhteşem müziklerle ve sağlam bir sinamatografiyle 70mm filme çekilmiş belgeselin çok güçlü bir anlatımı var.

    izleyin, bence hiç pişman olmazsınız.

    --- spoiler ---

    tavuk sanayisinde çalışanlar arasında bir kadın vardır ve bir ara işinden başını kaldırıp kameraya bakar. sanki o yoğunluğun, o kargaşanın arasında farkına varmıştır bir şeylerin; aynen ekran karşısında onu seyreden bizim gibi.. ve sanırım benim için, en güzel sahnelerden biri de bu olmuştur.

    ---
    spoiler ---


    (c aylak - 6 Haziran 2014 23:09)

  • comment image

    -spoiler-

    ilk dans sahnesiyle görsellik izleyiciyi içine alıyor,bu bir davet ve o garip mimikler, kızın yüzüne yakın çekim ve kızdaki ani mimik değişikliği, saf gerçeğe uyanış gibiydi, ardından gelen volkan patlaması görüntüleri çarpıcıydı.

    yüzünü şekilden şekle sokan ve kimi zaman çoğumuzun yaşadığı modern zaman bunalımını ifade eden sahnelere anlayan ve hüzünlü göz kırpışlarla eşlik eden çekik bayanın da robotsu yüz hareketleriyle koyduğu nokta içime çok oturdu modern dünya bir bu kadar da sahte ve yalnızlıkla iç içeydi.

    hapishane sahneleri çok anlamlıydı. mahkumları net tavrıyla izleyen müdüre bana, hepimiz hapisanedeyiz sadece mahkumların tel örgüleri daha belirgin dedirtti.

    şişme bebeklerin yapıldığı sahne arka fondaki müzik, insanlık ayıbıydı, iç dünyamda hayvanlaşan bu insan ırkına lanet ettim.

    her balkonda hususi havuz olan binayla ilgili bir resmi önceden görmüştüm.
    hatta bir katın benim olmasını hayal etmiştim binanın hemen önündeki manzara beni dehşete düşürdü.

    en son budistlerin o muhteşem emek dolu çalışmayı saniyeler içinde yok edişi de en etkilendiğim yerdi. nefislerini bir nevi yok saydılar. çünkü ancak nefsimiz benliğimiz, enemiz o çalışmadan gururlanır sergilemek, izlemek ister. bu çok güçlü bir duygu yanılıyor muyum arkadaşlar ama onlar nefislerinden arınmışlardı çok saygı duydum.

    -spoiler-

    edit: imla


    (mathildaninsesizkedisi - 17 Haziran 2014 01:11)

  • comment image

    2001 yapımı, nalin pan'ın yönettiği güzel ötesi bi film, "hangisi daha önemli, birçok arzumuzu mu tatmin etmek yoksa sadece biriylemi mücadele etmek?" sorusunun cevabını arar film..


    (blueclue - 26 Mayıs 2004 12:20)

Yorum Kaynak Link : samsara