Çıkış Tarihi     : 09 Aralık 2021 Perşembe, Yapım Yılı : 2021
Türü                : Cinayet,Drama,Müzikal,Romantik,Cinayet,Drama,Müzikal,Romantik
Taglar             : Yeniden yap,Yıl 1961,New York City,çete,rakip
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Twentieth Century Fox , Amblin Entertainment
Yönetmen       : Steven Spielberg (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Tony Kushner (IMDB)(ekşi),Arthur Laurents (IMDB)(ekşi),William Shakespeare (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Ansel Elgort (IMDB)(ekşi), Rita Moreno (IMDB)(ekşi), Maddie Ziegler (IMDB)(ekşi), Corey Stoll (IMDB)(ekşi), Ariana DeBose (IMDB), Rachel Zegler (IMDB), Brian d'Arcy James (IMDB), Ana Isabelle (IMDB), Mike Faist (IMDB), Kyle Allen (IMDB), David Alvarez (IMDB), Jamie Harris (IMDB), Jamila Velazquez (IMDB), Benjamin Cook (IMDB), Curtiss Cook (IMDB), Chryssie Whitehead (IMDB), Myles Erlick (IMDB), Adam Cohen (IMDB), Ezra Menas (IMDB), Michael Iacono (IMDB), Kathryn Grace (IMDB), Kevin Csolak (IMDB), Talia Ryder (IMDB), Sean Harrison Jones (IMDB), Victor Cruz (IMDB), Andrea Burns (IMDB), Jess LeProtto (IMDB), Lauren Yaffe (IMDB), Paloma Garcia Lee (IMDB), Michael Massimino (IMDB), Veronica Wood (IMDB), Sebastian Serra (IMDB), Victoria Zalipsky (IMDB), Josh Andrés Rivera (IMDB), Melania Zalipsky (IMDB), Henardo Rodriguez (IMDB), Reginald L. Barnes (IMDB), Tanairi Sade Vazquez (IMDB), Eloise Kropp (IMDB), Ricky Ubeda (IMDB) >>devamı>>

West Side Story (~ Vestsaido istorija) ' Filminin Konusu :
Müzikal türündeki filmlerde standartları belirleyen kült filmlerden biri olan Batı Yakasının Hikayesi, unutulmaz şarkılara, başarılı koreografilere ve Romeo ile Juliet'in trajedisine sahip bir film.Birbirine düşman iki sokak çetesi olan Köpekbalıkları ve Jetler'e mensup bir genç kız ile bir genç erkeğin aşkını ve kavuşamama hikayelerini anlatan film, modern bir Romeo ve Juliet uyarlamasını müzikal türe sokuyor.


  • "bernardo rolünde george chakiris ve sevgilisi anita rolünde rita moreno'nun maria ve tony'yi gölgede bıraktıkları müzikal film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    on oscar'ı götürmüş filmdir. senaryo oscar'ını da verselerdi on bir oscar'lı dört film olacaktı tarihte ama vermemişler. on oscar'ı filmde ne görüp de verdiler, merak ediyorum doğrusu. neredeyse bütün türleri severim. bilim kurgu, animasyon, romantik komedi vs hepsini severim, ayırt etmem. bir tek müzikali sevemedim gitti. ne chicago, ne nine, ne eskilerden my fair lady, ne de west side story. hiçbiri müzikale bakışımı değiştiremedi. şarkılarla diyalog kurulması, durup dururken dans edilmesi, bunlardan sonra sanki demin şarkı söylenmemiş, dans edilmemiş gibi davranılması, tüm filmin şarkı ve danslar üzerine kurulu olması, şarkıların sözlerinin anlamsız ve/ya sıradan olmaları gibi nedenlerden ötürü bu türü sevemedim. west side story'i de "belki fikrimi değiştirir" diye düşünerek değil de içinde dönemin en güzel ve yetenekli aktrislerinden natalie wood'u barındırdığından izledim.

    filmi iki yönetmen kotarmış. dansların koreografisini de üstlenen jerome robbins ve robert wise. wise'ı bu filmden dört sene sonra kotardığı the sound of music'ten hatırlayabiliriz. gerçi sadece bu filmden değil. the day the earth stood still, star trek, until they sail gibi çok sağlam filmlerden de hatırlayabiliriz. neyse bu iki arkadaşın yönettikleri bu filmi sevemedim dediğim gibi. beş dakikalık jenerikten sonra (o beş dakikayı direkt atlayın), iki dakikalık helikopter çekimi abd'yi izliyoruz ve sonra saçma sapan danslar, dans mı kavga mı olduğu belli olmayan kavgalar ve bir o kadar saçma şarkıları izliyoruz-dinliyoruz. evet, dansları da, şarkıları da sevmedim her zamanki gibi. ama bu, başkasının da sevmeyeceği anlamına gelmiyor. türe karşı bir ilgim olmadığı için sevmemiş olabilirim bu sekansları. bir de fazla uzun tutulmuş sanki. gerçi müzikal olduğu için gayet normal. bir müzikalde 6-7 dakikalık dans sekansları olmazsa olmaz. bu da süreyi uzatıyor doğal olarak.

    filmi sevmedim ama tabi ki kötü bulmadım. filmi önemli hale getiren en önemli nokta dönemin ırkçılığına, yabancı düşmanlığına değinmesi. devletin ve ailelerinin umursamadığı gençler bir yandan devlete ve ailelerine nefret beslerlerken öte yandan her şeyden sorumlu gördükleri yabancıları taciz etmeye başlarlar. ama nedense iki yüzlüdürler. polonyalı tony'i kardeşleri kadar severlerken ispanyollardan nefret ederler. göçmenler de yeni geldikleri bu yabancı topraklarda tutunmaya çalışırlarken kendilerini korumak için çaba sarf ederler. yerlilerin ispanyol kızı taciz ettikleri, hatta tecavüze yeltendikleri sekans eleştiri dozunun en yüksek olduğu sekanstı. bence eleştiri konusunda senaristler ellerini korkak alıştırmamışlar. göçmenleri de koruması gereken polisin göçmenlerden nefret edip üstüne üstlük "bana bir şey yapamazsın. bende unvan (komiser) var, sende hiçbir şey yok" deyip göçmenleri sindirmeye çalışması ile teşkilata da bir eleştiri getirilir.

    oyunculuklar iyiydi. gerek tony'i, gerek bernardo'yu, gerekse riff'i canlandıran aktörlerin performansları gayet iyiydi. natalie wood da bir hayli iyiydi. aksanlı ingilizcesini işitince şaşırttı. aksanı da becermiş, hiç falso vermemiş bu konuda. garibim splendor in the grass'ten sonra tekrar mutsuz bir karaktere hayat vermiş.

    buradan gelelim yılın filmlerine ve oscarlara. wood, splendor in the grass'teki rolüyle aday gösterilmiş. doğru bir tercih olmuş. zira wood, splendor'da buradakinden daha iyiydi. unutulmayacak bir performansa imzasını atmıştı o filmde. bu filmdeyse başrol olmasına rağmen arka planda kalmış. ödülü sophie loren'e kaptırdığını belirtelim. west side story on ödülü kapmış dedik. ama bence o sene gösterime giren the hustler daha iyiydi, daha kaliteliydi. veya breakfast at tiffany's, splendor in the grass filmleri de daha iyiydi bu filmden. o sene gerçekten sağlam filmler gösterilmiş.

    özetle sevmediğim ama başarılı bulduğum bir film.


    (sherlock holmes 90 - 17 Mart 2013 23:38)

  • comment image

    can yücel'in muhteşem bir çevirisi olan müzikal...

    başlardan bir örnek verelim (ad vermelere de dikkat):

    müzikalin/filmin başlarında ilk kavgadan sonraki biri resmi (kurupke) biri sivil (şrank) iki polis gelir, şrank önce bernardo'ya ve ardından jetler'e şöyle konuşur:

    şrank: "ağbeylenme ağbeylenirim, bak, akşın!.. yakındır, ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelecek sizin! siz gibi itlere verilmedi bu sokakların tapusu! yetti be portolularla allahın günü çıkardığınız hırgür!.. hadi, oğlum bernardo, toparla örümceklerini çabuk sittirol burdan. (yapmacık bir nezaketle) lütfen, yavrum!"

    bernardo: "yürüyün çocuklur. (çıkarlar)"

    şrank: (jetler'e) "bana bakın veledi zinalar, aranızdaki bu fitneyi bastırmazsam eğer, bastıracaktlar resmimi benim bir trafik noktasına! ben arkadaşınız da, ayıptır söylemesi, hoşlanmaz hiç trafik işinden. öyleyse bu trafik işaretime kulak vereceksiniz mecbur! bu portolu ibnelere eyvallah diyorsam ben, yukardan bir seslen, siz de eyvallah deyeceksiniz, anlaşıldı mı? bundan böyle portolularla porta şarabı içeceksiniz daimi, kuzu kuzu, kardeşçesine. yoksa, ananızı ağlatırım sizin, içeri atarım topunuzu!... kurupke dostum, allasmarladık de bu kibar evlâtlara."

    kurupke: "hoşçakalın hoş çakallar" (şrank'ın ardından çıkar.)

    kartopu (krupke'yi taklit ederek): "hoşçakalın boş çakallar, ha!"

    arap: ne çiftmiş bu! ne çiftleşmişler!"

    .

    bir de ünlü şarkı maria nasıl çevrilmiş bakalım:

    toni:
    "mariya!
    mariya diye bir kız gördüm demin
    ve birden bir tılsım
    oluverdi bana
    bu isim.
    mariya!
    mariya diye bir kız öptüm demin,
    inanmazdım bir sesin
    kesceğ'ni birden
    nefesim!
    hızlı söyle, çalgıları çıldırtsın...
    usul söyle, başlasın bir âyin...
    mariya!
    dudağımda ismin
    nerdeyim!"


    (ahmetfirat - 7 Ocak 2015 10:32)

  • comment image

    bernardo rolünde george chakiris ve sevgilisi anita rolünde rita moreno'nun maria ve tony'yi gölgede bıraktıkları müzikal film.


    (blanche - 29 Temmuz 2001 22:07)

  • comment image

    america gezimden döndügüm gün babama new york'ta cektirdigim fotografları göstermekteydim ki sıra empire state'in tepesinden cektigim dört adet fotografa gelmisti..elimdekiler sırayla new york'un batı, kuzey, dogu ve güney yakalarının resimleriydi..hepside aksam üzeri alacakaranlıkta cekilmisti..tam babama elimdeki ilk fotonun hangi yakaya ait oldugunu söylemek için düsünürken adam atladı 'batı yakası lan burası'..tabi ben fena dumur; adam hayatında görmemis ny.. icimden düsünüyorum yuuh be adam yani west side story izlerde böylemi özümserir,sindirilir film? sordum tabi kuskulu gözlerle nerden bildin diye cevap son derece basit günes hep batıdan batar..


    (bibidibabidibuu - 19 Eylül 2004 16:34)

  • comment image

    2 mart perşembe günü olan programında biri telefonuyla uğraştığı için orkestra şefinden etkinliğin ortasında yüksek sesli bir azar yemiştir.

    bu hareketi orkestra şefine yaptıran hıyara mı laf etmeli yoksa orkestra şefinin araya girmek zorunda hissetmesini sağlayan zorlu psm'ye mi laf etmeli bilemedim.


    (adi olmayan cocuk - 3 Mart 2017 11:11)

  • comment image

    arthur laurents’in bu zamana kadar okumayarak çok ayıp ettiğim kitabı, kitaptan uyarlanan kült müzikal ve müzikalden sonra uyarlanan kült sinema eseri. benim kurcalamam şu sıralar zorlu psmde sahnelenmekte olan ve baya patırtıya sebep olan broadway müzikali ve kıyaslama açısından elimdeki tek malzeme olan filmi üzerine.

    broadway’de sahnelenen oyunla aynı olduğu çokça vurgulandığına göre yorum açısından bir fark olduğunu pek sanmıyorum ama tabi şansımıza hangi ekip düştü bilemiyorum artık. gerçi az biraz bakındım da italya ve almanya’ya da bu ekip gitmiş. demek ki avrupa turnesi ekibi ile müşerrefiz. colosseum theater’da ya da teatro regio di torino’da izleyen varsa ya da izleyenine ulaşan varsa yorumlarını bekleriz. işin acıklı tarafı tecrübesiz olmakla eleştirilen bu ekip için bile üç hafta güvenlik incelemesi yapılmış olması. kendi aramızda bir şekilde yaşayıp gidiyoruz da dünyanın gözünde birinci derecede terör bölgesi olduğumuz hatırlatılınca buruluyor insan. neyse ekipçe genel olarak gayet uyumlu ve en önemlisi sahnede çok rahatlar. o özgüven farkı gerçekten hissediliyor. tekleyen, oyunu düşüren, koreografi eşliğinde parçaları icra ederken nefes nefese kalıp tıkanan kimse yok.

    rol seçimlerinde ise tek itirazım tony’ye (kevin hack). müzikal oyuncusuna o kadar vücut yapmak yakışmıyor. yanlış olmasın bernardo rolü de gayet kaslı bir arkadaşta ama o çetebaşına uygun bir kaslılık. tony ise michelin’in lastik adamı gibi geldi. süt gibi çocuklar diye kayıracak değilim. anita (keely beirne) gırtlak farkıyla bir adım önde.

    sosyal ve ulusal medyada yer alan tüm genel eleştirilere baktığımda sanki oyuna misyonundan fazlası yükleniyor gibi geldi. örneğin görkemli değildi eleştirilerine katılabilirim. evet, en son seul’de izlediğim dorian gray müzikali’nin parıltısından eser yok. ama işte neyle neyi kıyaslıyoruz? iki sokak çetesinin amansız savaşını anlatan bir hikayeden moulin rouge dekoru bekleyemeyiz. cats’in kıyafetleri de olmaz. üstelik kıyafetlerde ve özellikle renklerde filmle oldukça paralel gidilmiş. (ya da film ilk müzikali referans aldı, bu durum tüm yorumda geçerlidir) tabi her şeyden önce konunun dram olduğu unutulmamalı. 1957’de ilk kez sahneye taşınırken de tereddütlerin yaşanması ve broadway müzikalleri için yeterli komediye sahip olmadığı ve ciddi konularla sosyal meselelerin işlenmesinin risk olabileceği düşüncesiyle neredeyse rafa kaldırılacak olması ironik. oysa ki west side story tam da bu görüşü yıkarak müzikal tiyatroda bir çığır açmıştır.

    müzikalin en merak edilen kısmı şüphesiz 54 hafta billboard listesinde zirvede kalan soundtrackte yer alan kült parçaları. işte bunu filmle kıyaslamak gerekirse ilk ciddi farklılık america parçasında. zira sharks çetesinin kadınlı erkekli atışması şeklinde değil sadece sharks kadınları tarafından icra ediliyor. filmin temposu yüksek sahnelerinden biri olduğu için bu hayalkırıklığı yaratabilir. kıyaslamaya gidilmezse sahne olarak iyiydi.

    diğer önemli bir fark filmde kavgadan önce gelinlik dükkanında kızların i feel pretty ile coştukları sahnenin oyunda kavgadan sonra maria’nın odasına taşınması. tabi ilk sahneleme ve kitaptaki olay sıralaması nasıl bilmiyorum ama müzikal açıdan anlaşılabilir bir değişiklik zira eğer filmdeki gibi sahnelense tüm parçalar ilk bölümde kalmış olacaktı. ya da birinci perde sonunun yerinin değişmesi gerek. aslında tonight (ensemble) çok nefis bir perde sonu olurdu.

    yine filmden farklı olarak somewhere parçası modern dans denilebilecek bir şekilde sergileniyor. (beyaz ışık yandığı anda kör olduğumuz sahne) romeo ve juliet’e atfedilebilecek bu yorumun hikayenin romantik kısmına bir türlü ısınamadığım için gerekli olup olmadığını sorguladım. ta ki onlar beyaz beyaz, sevimli sevimli, evet yapabilirizli neden olmasınlı bir dünya ararken, gerçeklerin karşılarına dikilip amerikan rüyasını yıkıp sokakların kanununun sahneyi kırmızıya boyadığı ana kadar. işte bu eserin özü bu.

    film odaklı bu farklılıkların yanında the dance at the gym sahnesi arka fonun renkleriyle birlikte adeta filmi izliyormuşum hissi yarattı.

    hikayenin sosyal altyapısını bol iğneli bol göndermeli ele alması sebebiyle gee officer krupke sahnesi önemli kısımlarından biridir. bu temsilde de gayet güzel sahnelendi. yine oyunun yüksek sahnelerinden, dövüşe hazırlandıkları esnadaki tonight (ensemble) ile koro olarak güzel iş çıkarttılar. zaten maestro donald chan yönetimindeki orkestra nefisti. kayıt temizliğinde icra ettiler.

    sonuç itibariyle zevkler ve renkler tartışılmaz elbet, ayrıca terör ülkesi olmamız önümüze gelenle yetinmemiz gerektiği anlamına gelmez ama kendi adıma 60. yılında böyle bir eseri sahnede izleyebilmekten memnun oldum. o harika parçaları tekrar anımsamak haftamı güzelleştirdi. umarım bir gün yerinde de izler ve kalite farkı varsa (illa ki vardır) bir güzel burun kıvırırım. tabi daha da güzeli bizden de eskisi gibi böyle kült eser uyarlamaları (ama mümkünse hemen kendi yorumumuzu katmadan ve sulandırmadan önce orijinaline sadık birebir uyarlama) çıkması.

    bu arada oyunda altyazı olacağını düşünmemiştim ama hemen her açıdan görülebilecek şekilde beş ekranla altyazı/üstyazı uygulamasını takdir ettim. tabi -ne yazık ki adını unuttum- gayet temiz bir çeviriye imza atanı da tebrik etmek lazım. buradan türkçeden türkçeyi çeviremeyen harbiye muhsin ertuğrul sahnesi'nin üstyazısına da selam olsun.

    özet geççiler için: müzikal iki perde ve ara dahil yaklaşık 2 saat 40 dakikadır.


    (sah ru - 9 Mart 2017 22:48)

  • comment image

    1961 yapımı film olanının yaklaşık on dakika süren çok güzel bir açılış sahnesi var ki tadından yenmez.

    film hakkında en olumsuz eleştirim şu ki tony* denen arkadaş, filmdeki kilit rolü oynamasına rağmen niyeyse film boyunca aşırı yapmacıkmış gibi geldi. karakterlerin hepsi özene bezene seçilmiş, hepsi de baldan tatlı oynamış; ancak tony, en önemli adam, aşırı vasat kalmış yanlarında. 2,5 saatlik filmde bir iki kere onun sahnelerinde ileri sardırmak zorunda kaldığımı itiraf etmeliyim.* yönetmenlerden robert wise da benim gibi düşünmüş olmalı ki şurada okuduğuma göre tony karakteri için düşünülen ilk isim elvis presley imiş. maria* karakteri için de audrey hepburn düşünülmüş, ancak hamile olduğu için gerçekleşmemiş.

    aynı kaynağa göre film, 10 oscar ödülünü kaparak müzikal türündeki gigi filmini geçerek rekoru elinde tutmaktadır. o kadar mı? hayır! iki yönetmenin en iyi yönetmen oscarını aldığı ilk ve tek film imiş ta ki onun 46 yıl ardından no country for old men yönetmenleri de alana kadar.

    ayrıca oyuncuların hepsi fit... hepsi zımba gibi delikanlılar ve güzeller. esnaf abimiz doc, polis abilerimiz schrunk ve krupke bile fit lan... dikkatimi çeken diğer bir husus da filmde bir tane bile afroamerikan görünmemesi. göründüyse yeşillendirin, ben dikkat etmemişim derim. belki bir sebebi vardır, neme lazım.

    --- spoiler ---
    konusunu aşırı zenofobik köklü sokak çetesi jets ile kendilerini savunma ve belki de kültürlerini koruma amaçlı kurdukları sharks adlı çeteleriyle hispanik (!) p.r.ların* mahalle içerisindeki tırmanan gerilimlerinden alan film, mutlu sonla bitmiyor ve devamını getirmeyi çok kıymetli biz adem oğluna bırakıyor. fakat vermek istedikleri her şeyi yeterince iyi anlatmış adamlar:

    -yabancı bir ülkeye entegre olmakla o ülkede asimile olmak sınırında dolanan porto rikoluların gelgitleri... o meşhur dans gecesinin ardından uzun dakikalar boyunca süren şu sahne anita ve diğer kadınların; bernardo ve diğer erkeklere karşı amerika'yı övdükleri, erkeklerin de karşı çıktıkları* amerikan olma atışması ufak bir örnek olarak gösterilebilir.

    -polisin girdiği her sahnede sıkıntıyı çözmek adına somut bir adım atmak yerine yaşananlar karşısında terfi alma veya görev değişikliğine maruz kalma konularına dokundurup dokundurup devletin göçmenliğe bakış açısını hissettirmeleri... en sonunda "aman birbirinizi yiyin de kurtulak" bakışı...

    -mahallelerinin elden gideceğini düşünen, tüm çetelerin kökünü kazımış ipsiz sapsız amerikalıların anlamsız hareketleri... örneğin jets üyelerine yanlış işler yaptıklarını her fırsatta söyleyen doc, "neden çalışmıyorsunuz" sorusuna yanıt alamamaktadır. yine war council'i toplamak için sharks üyelerini beklerken kendilerinin "neden böyle insanlar olduklarını" tarif ettikleri şu efsane sahnede tüm suçlarını legalize etmek için çabalamaları ne çirkin olduklarını göstermiyor mu!?
    "...our mothers all are junkies,
    our fathers all are drunks,
    golly, moses...
    naturally, we're punks!
    ...
    we never had the love that every child oughta get.
    we ain't no delinquents, we're missunderstood...
    deep down inside us, there is good there is good there is good..."
    zira bunları kendileri idrak edebiliyor ve yanlış yolda olduklarını bile bile devam ediyorlar. suçu ise sevgisiz ebeveynlere, sahip oldukları sosyal hastalıklara yıkarak kendilerinin suç işlemediklerini iddia ediyorlar. bu adamların anita'ya tecavüz etmeye yeltenmelerine, kendi kurdukları teke tek fair (!) fight kurallarına uymayıp nardo'yu öldürmelerine değinmiyorum bile.

    bonus: maria'nın imkansız olsa da umut fışkıran aşkı dolayısıyla yaşadığı pak mutluluğu, o güzel sözlerle çok tatlı yansıtılmış. kesinlikle izlenmeli! ba-yıl-dım.

    bonus 2: tee yukarıda verdiğim kaynaktan edindiğim bilgilere göre filmde tony ve riff arasındaki sonsuza dek sürecek olan dostluklarına yönelik riff'in "womb to tomb!" repliğine cevaben tony'nin verdiği "birth to earth!" yanıtı aslında "sperm to worm!" şeklinde imiş, ancak dönemin sansür şartları dolayısıyla değiştirilmiş.

    son: ulan şimdi düşündüm de karnını doyuramayan mahalle çeteleri dans gecelerine katılıyor fiyakalı kıyafetlerle. nasıl bir ülke lan burası!?*
    ---
    spoiler ---


    (siyahinsozu - 20 Ocak 2018 19:27)

  • comment image

    leonard bernstein'in besteledigi ve dillimize bati yakasi hikayesi olarak cevrilen unlu muzikal/film..hikaye bir nevi modern romeo ve juliet ayaridir..orjinalinde mariayi natalie wood oynamisti..tonight, maria, i want to be in america, somewhere gibi sarkilari artik klasik olmustur..


    (cressida - 17 Ocak 2000 22:57)

  • comment image

    1961 yapımı olanın hangi eksiğini tamamlayacağını düşündüğünü bilemediğim spielberg üstadın giriştiği proje, hayatı boyunca müzikal yönetmek istermiş reis. sorarlar adama: "birader, dünyada filme çekilmemiş veya kötü adapte edilmiş tonla müzikal varken, müzikal olmaya uygun ve istesen orijinal şarkılar ve danslarla büyük bir eser yaratabileceğin pek çok hikaye varken (ikinci seçeneğin riskli olduğunu kabul ediyorum) neden gelmiş geçmiş en başarılı ve eskimeyen, yalnızca yıllanan ve yıllandıkça güzelleşen bir müzikal filmi yeniden çekiyorsun? bunun casablanca'yı çekmeye çalışmaktan ne farkı var? madem hayalin vardı, orson welles'in üstesinden gelemediği 80 günde devr-i alem'e veya başka bir müzikale soyunabilirdin. neden muhtemelen senin de genç yaşta izleyip çok beğendiğin bir müzikali tekrar çekmek gibi gereksiz bir işe giriştin?".

    her neyse, ne olursa olsun disney'in dandik remake'lerinden daha fazla kredi vereceğim ve işim gücüm yoksa ve imax'de gösterime girerse paraya kıyıp gidip izleyeceğim filmdir. övme veya gömme ihtimalimi ise 50/50 olarak görüyorum. 2021'de görüşmek üzere steve!


    (matteonunbulbulleri - 8 Ağustos 2019 13:09)

  • comment image

    1961 yılında çekilmiş halinin görüntü yönetmeni ve kostüm tasarımcısı efsane birer iş çıkarmıştır. görüntü yönetmeni resmen renk ve ışık kullanımı konusunda dahiymiş, kostüm tasarımcısı da renk konusunda. bir de konusu beklentilerden daha derin çıkıyor bence. yani batı yakası hikayesi böyle sırf romantik bir müzikalmiş gibi düşünülüyor ama bildiğin göçmenlik hikayesi.


    (cimdigriz - 20 Kasım 2019 18:10)

Yorum Kaynak Link : west side story