Süre                : 2 Saat 20 dakika
Çıkış Tarihi     : 03 Şubat 1983 Perşembe, Yapım Yılı : 1983
Türü                : Biyografi,Drama,Romantik
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Brooksfilms , EMI Films
Yönetmen       : Graeme Clifford (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Eric Bergren (IMDB),Christopher De Vore (IMDB)(ekşi),Nicholas Kazan (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Jessica Lange (IMDB)(ekşi), Kim Stanley (IMDB)(ekşi), Sam Shepard (IMDB)(ekşi), Jonathan Banks (IMDB), Bonnie Bartlett (IMDB)(ekşi), Lee de Broux (IMDB), Jeffrey DeMunn (IMDB)(ekşi), Nancy Foy (IMDB)(ekşi), James Karen (IMDB), Woodrow Parfrey (IMDB), Christopher Pennock (IMDB), John Randolph (IMDB), Allan Rich (IMDB), Jack Riley (IMDB), David Schroeder (IMDB), Sandra Seacat (IMDB), Lane Smith (IMDB), Vern Taylor (IMDB), Biff Yeager (IMDB), Alexander Zale (IMDB), M.C. Gainey (IMDB), Paul Keith (IMDB), F. William Parker (IMDB), Patricia Gaul (IMDB), Pamela Gordon (IMDB), Anjelica Huston (IMDB), Zelda Rubinstein (IMDB), Kevin Costner (IMDB), J. Michael Flynn (IMDB), Ted King (IMDB), Allen Nause (IMDB), Jayne Taini (IMDB)

Frances ' Filminin Konusu :
Frances bir dans kumpanyasında çırak olarak çalışsa da bir dansçı değildir. Büyük ve teferruatlı hayalleri olmasına rağmen, New York’ta yaşamanın ekonomik zorluklarından o da payını almaktadır. Oda arkadaşı Sophie’yle de araları bozulduğunda, henüz adım attığı yetişkinler dünyası Frances için iyice şaşırtıcı bir hal alır. Frances’in yersiz yurtsuzluğunu vurgulamak için sürekli değiştirdiği ev adreslerinin etrafında kurulan bu gösterişsiz başyapıtın yaratıcılığı hiç tükenmiyor.


  • "kendisi için hiç meraklanmadığım filmdir. evet sözlüğe katkıda bulunmanın, insanları bilgilendirmenin, fikir ortaya sunmanın haklı gururunu yaşıyorum."
  • "işte bu benim! aynı kişiyiz fakat saçlarımız farklı."
  • "ben bu filmdeki "sophie" kadar, "piyale madra'nın tornasından çıkmış kız" görmedim. anlayana.."
  • "o kadar renkli ki siyah beyaz olduğunu izlerken unutturan film. thank you frances, i love you. (bkz: undateable)"
  • "naif film. frances ha ve mauvais sang'daki modern love sahneleri için buyrunuz:francesmauvais"
  • "yeraltınin muharremi ile iyi anlasabilecek, naif, kurgu karakter."




Facebook Yorumları
  • comment image

    noah baumbach'ın 2012 tarihli son filmi. bu seneki ifistanbul'da gösterilecek olan filmden festival takipçisi önsezime dayanarak çok umutlu olduğumu belirtir, ukteyi veren arkadaşa sanata katkılarından dolayı teşekkür ederim.


    (goddard - 8 Şubat 2013 12:49)

  • comment image

    kendisi için hiç meraklanmadığım filmdir. evet sözlüğe katkıda bulunmanın, insanları bilgilendirmenin, fikir ortaya sunmanın haklı gururunu yaşıyorum.


    (onurct - 20 Mart 2013 18:28)

  • comment image

    geçen sene çeşitli festivallerde gösterimi yapılan güzel bir film. hakkında 8 (sekiz) entry girilmiş olmasına oldukça şaşırdım. son yıllarda çekilmiş en güzel bağımsız sinema örneklerinden birisi. siyah beyaz olması da bir başka artısı.


    (heolm - 1 Kasım 2013 00:38)

  • comment image

    büyük şehrin naif kadını.
    kafası karışık ama iç güdüsel olarak pes etmeyen biri.
    hayatı akışına bırakması, şapşallığı, beceriksizliği, kabullenişi... her şeyiyle pek doğal, pek samimi.
    güzel film velhasıl.


    (boktucokguzelkoktu - 1 Kasım 2013 00:49)

  • comment image

    öncelikle değil festival filmleri izlemek, sevdiği dizinin bir bölümünü bile baştan sona oturup izleyemeyecek kadar konsantrasyon sorunu olan biri olarak, bu filmi baştan sona telefonuma bir kere bile bakmadan izledim.

    frances gibi bir karakterin, filmde bile olsa, karşıma çıkması beni çok mutlu etti. kendimi daha normal hissettim. en azından tek değilim diye rahatladım. elimden tutup "bu filmi izlemelisin" diyerek beni sinemaya sürükleyen ve benim için sinemada bu filmi iki kere izleyen dostuma teşekkür..

    --- spoiler ---

    * uzun yıllar en yakın arkadaş çevresi içinde undatable kontenjanımı kimselere kaptırmayan biri olarak frances'le bütünleştim birçok sahnede. bu yüzden filmle ilgili çok objektif olamam sanırım.

    * sophie sen ne gıcık bi tipsin!..frances seninle kontratı bitirmemek için sevgilisinden ayrılıyor, sen sevdiğin bi evi kaçırmamak için kızı ortada bırakıyorsun. film boyunca senden nefret ettim fyi.

    * frances'in filmin başında sevgilisiyle yaptığı konuşmada tam 5 yaşındaki çocuk davranışları beni benden aldı. evet böyle bir şey var. böyle konuşmalar ya da konuşamamalar var hayatta.

    * frances, son ev arkadaşı olan kızla yolda yürürken kızla şakadan kavga etmek istedi ama kız istemedi. frances bunun üzerine kızı birkaç kere itti ve tam o an frances'in bu dünyada hiç şansı yok diye geçirdim içimden. hala çocuk gibi olduğundan değil, çünkü ondan çok daha olgun çocuklar tanıdım. bu başka bir şey. ruhla ilgili belki de.

    * aynı kız, frances'le tanıştığı akşam "yüzün sophie'den daha yaşlı görünüyor ama daha az olgunsun" gibi saçma sapan bir laf etti. frances'ten sağlam bir karşılık ya da dengesiz, şiddetli bir hareket beklerdim. içimde kaldı.

    * frances paris'teyken sophie'yle telefonda konuşurken neden paris'te olduğunu söylemedi ya da söyleyemedi hiç anlamadım.

    * filmin siyah beyaz olması azıcık iç karartıcı olmuş. renkli olsa sanki daha neşeli ve umut dolu olabilirdi.

    ---
    spoiler ---


    (muzurella - 3 Kasım 2013 11:25)

  • comment image

    --- spoiler ---

    günümüz kadının dilemması şeklinde türkçe vizyon ismi bulabilirdi. aslında artık varlığının tamamen yeryüzünden silindiğini düşündüğüm bir kadın karakter frances. anlık küçük mutluluklar peşinde, herhangi bir hırsı olmayan, kafasına uygun bir dostun varlığını herşeyin üstünde tutan naif bir karakter. ama her ne kadar kendince o dostu bulduğunu düşünse de, dostu sophie aslında he zaman onu başka daha üst durumlar, kişiler, varlık için yüz üstü bırakabilecek bir tip. nişanlısıyla kavga edip frances'in yurttaki odasında artık nişanlısından ayrılacağını, frances'a yakın bir ev tutacağını söylerken aslında biliyorduk ertesi gün sevgilisine dönüp hatta onla evleneceğini. ama işte o an, her ne kadar frances bile içten içe bunun gerçekleşmeyeceğini bilse de, dünyanın en güzel anlarından bir tanesi frances için. bazı anlarda çok kızıyorsunuz filmi seyrederken nasıl bu kadar saf/salak olabilir diye kendisine ama ekranda izlemesi çok hoş bir film çıkmış ortaya. sadece bana mı öyle geldi bir an bilmiyotum ama girls dizisi tadındaydı film bir de adam driver olunca içinde. newyork'ta hem maddi hem iş hem de arkadaşlık ilişkileri bakımından bocalayan, tutunmaya çalışan hannah'ı anımsattı bana.
    frances romantik ve hayalperest, arkadaşlığın çetin yolunda inişlerin ve çıkışların farkında olup bu yolu her zaman gönüllü şekilde yürüyeceğine inancı tam.

    hem yazıp, oynayan, yöneten greta gerwig'te de bir julie delpy havası almadım değil bu arada.

    ---
    spoiler ---


    (bluepea - 3 Kasım 2013 15:36)

  • comment image

    --- spoiler ---

    şaşkın kız frances'in şansının yaver gittiği film. "kalbiniz temiz olursa eninde sonunda kazanırsınız" mesajı hoşuma gitmedi. feel good filmlerden hoşlanmama rağmen filmin geneline hakim olan gerçekliğin sonuna yansımaması ağzımda yavan bir tad bıraktı. çünkü hayatta taviz vermeden sırf temiz kalplilikle yakalanan mutlu son pek yok. filmin sonunu iyi bağlayamamış noah. fakat filmin anlatmaya çalıştığı şeyden memnunum. filmin derdini sevdim. sonunu değil.

    ---
    spoiler ---


    (ya birak ya - 11 Kasım 2013 18:31)

  • comment image

    yirmili yaşların ortası, adeta bir psikolojik sınır. öncesindeki dönemde neler yaşanacağı aşağı yukarı belli. keşfetmek tabii ki o dönemin parçası, ama üniversite yıllarında ayakların tökezleyip, düştükten sonra kalkmak çok daha kolay. sonrasıysa bir belirsizlik. 2 ay sonra nerede olacağını görememek, sorunları çözememek...

    frances halladay, 27 yaşında bir dansçı. üniversiteyi bitirdikten sonra boşluğa düşenlerden. bu boşlukta panik yapmaktansa, kendine özgü yöntemlerle ayakta kalmaya çalışıyor. rahat ve rutin bir hayat için önündeki en büyük engel belki de kendisi. çocuksu istekleri onu farklı yönlere savuruyor. esasında çözüm ona sunulmasına rağmen deli doluluğu o yolda yürümesine imkan tanımıyor.

    frances'ten sonra filmin en önemli ikonu new york. yaşaması zor bir şehir. burada ayakta kalmak oldukça güç. sanki filmin kötü adamı gibi, frances'i oradan oraya sürüklüyor. şehrin frekansını yakaladığında onunla da geçinmek mümkün. frances o frekansı bulana kadar zorlanıyor elbette. ama sonrasında su akıp, buluyor yolunu.

    greta gerwig, gerçek hayatta nasıl bir karaktere sahip bilmiyorum. ama frances kadar çatlak biri olduğunu sanmam. bu da benim ona hayranlık duymama en büyük sebep. çünkü görüp görebileceğimiz, en çatlak karakteri canlandırarak ismini akıllara yazdırmış. adam driver (lev shapiro) içinse tek söyleyebileceğim, bu adamda farklı bir ışık var.


    (yalcink - 17 Kasım 2013 12:38)

  • comment image

    woody allen'ın annie hall'da bıraktığı yerden devam eden sanat filmi.

    etrafındaki herkes büyümüş gibi yaparken çocuksu gerçeğinden taviz vermeyen françis'in hayatını izlemek beni çok etkiledi. film boyunca büyüyümeyen sahici kızımızın finalde bir sihirli değnek yardımıyla kazanan yetişkinler arasında yer alması içime çok sinmediyse de genel olarak bu kadar üst seviyede sinemasal tatmin yaşatan hikayenin bu kadarcık kusuru görmezden gelinebileceğini düşünüyorum.


    (aman kaptan - 24 Kasım 2013 00:40)

  • comment image

    ana karakteri bana göre bilinçli bir hedonizme değil, çocuksu bir direnişe sahiptir; dolayısıyla tam olarak avucunun içinde tutmadığı derdi de aslında yetişkinlerin dünyasına uyum sağlamaktan öte, yetişkinlerin dünyasına adım atıp yapmak istemediği şeyleri yapan en iyi arkadaşının yolundan gitmek veya onun aksine, yapmak isteyebileceği şeyleri yapma yolunda bir adım atmaktır. hatta bu tercih, frances'in çocuksuluğunu pekiştirir şekilde 'en yakın arkadaş' ve onu kazanma-kaybetme durumuyla sembolleştirilmiştir. film adım atamama ve hangi adımı atıp atmayacağına karar verememe git gellerinden oluşurken, [spoiler] artık verilmek zorunda olan kararın olabilecek en makul yönde verilmesiyle sonlanır. (kararın aktif bir şekilde verilmesi gerekmiyor; nehirde sürüklenen bir adamın önüne çıkan hangi dal parçasına tutunacağına karar vermesi gibi bir şey bu, aşağı yukarı hepimizin de tecrübe ettiği gibi.) [spoiler]


    (el superagnostiko - 27 Kasım 2013 18:05)

  • comment image

    film kalbimi o kadar parçaladı ki inanamadım. gerçekten kalbim ağrıdı. ''para'' yı yaratanlardan , ''para'' yı kullananlardan ve ''para''ya tapanlardan nefret ettim.

    frances ile beraber çırpındım ben de , iş bulmak için , oturduğu evin kirasını ödemek için. bazıları film için ''komedi'' dese de , ben hiç gülmedim. ilk dakikasından , son dakikasına kadar parça parça oldum.

    keşke herkes frances gibi olsa. hayallerinin peşinden koşabilse , en iyi arkadaşına sarılabilse , dans edebilse , asla boyun eğmese , soyadı çok uzun olduğu için kısaltıp posta kutusuna o şekilde koyabilse.

    filmi izlerken aklıma sık sık leonard cohen'in ''famous blue raincoat'' u geldi. -new york is cold but i like where i'm living- demiş ya cohen , new york hep öyle buz gibiydi işte filmin başından sonuna kadar.

    kocaman bir boşluk oluştu içimde. filme notum 10/10 olsa da , filmi izledikten sonra kendime de not verme ihtiyacı hissettim ve canım bir kez daha yandı , çünkü sınıfta kaldım.

    bana kocaman bir tokat attın frances.


    (hplovecraft - 5 Ocak 2014 16:51)

  • comment image

    beni paramparça eden film.

    son zamanlarda bu kadar sade, bu kadar doğal olup bu kadar anlam dolu olan film izlememiştim. her sahnesinde ayrı bir hikaye vardı ya. izlerken o kadar büyük ve ani duygu değişimleri yaşadım ki... kendi hayatımdan anlar buldum, sonra yaşadıklarımı düşündüm, yaşadığım kötü şeylerle bağdaştırdım ve sonrasında onlarla nasıl başa çıkabilirim onu gördüm... ya ve daha bir sürü şey. arkadaşlık, ilişkiler, hayat, hırslar, yaşama amacı... hiç bitmeseydi dediğimiz kaç film var ki şunun şurasında.

    frances rolündeki kıza hayran oldum. hareketleri, gülüşü, konuşması...

    ya ben böyle doğal şeylerden çok etkileniyorum. nolur film gibi yapın şu filmleri biraz.


    (odetojoy - 11 Aralık 2013 22:44)

  • comment image

    frances'ın kendini, hislerini, kafa karışıklığını ve her şeyi açıklayan konuşması filmin içinde kendi özeti gibiydi bence:

    bir dakikanı almak istiyorum.

    bir ilişkide ne istediğimi,
    ...neden bekâr olduğumu
    açıklayabilirim. ha, ha!

    zor bir durum -
    ...biriyle birlikte olduğunda...
    ...sen onları seversin ve
    onlar bunun farkındadır,
    ...onlar seni sever ve sen de
    bunun farkında olursun...
    ...ama bu bir parti...
    ...ve diğer insanlarla konuşursun,
    ...gülersin, ışık saçarsın...
    ...odayı araştırır, diğerlerinin
    gözlerini yakalarsın...
    ...ama bu sahiplenici olman ya da...
    ...kusursuz bir cinsellik
    yaşaman için değil...
    ...senin bu hayattaki...
    ...kişiliğinle alakalı bir durumdur.

    bu durum hem komik
    hem de üzücü ama...
    ...bu hayat sona eriyor,
    ve tam da orada fark edilmeden...
    ...herkesi önünde duran
    gizemli bir dünya oluşuyor...
    ...ama kimse bunu fark etmiyor.

    yani dedikleri gibi,
    etrafımızda başka bir boyut var...
    ...ama bizde onları
    algılama yeteneği yok.

    yani...
    bir ilişkiye girmeme
    sebebim işte bu.

    ya da hayata, sanırım.
    aşka.

    sarhoş gibiyim.
    sarhoş değilim.

    yemek için teşekkürler.
    görüşürüz.


    (porco rosso - 12 Aralık 2013 01:36)

Yorum Kaynak Link : frances ha