Süre                : 1 Saat 37 dakika
Çıkış Tarihi     : 19 Temmuz 2007 Perşembe, Yapım Yılı : 2007
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Ülke                : ABD,Fransa,Japon
Yapımcı          :  HDNet Films , Backup Media , Phantom Film
Yönetmen       : Zoe R. Cassavetes (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Zoe R. Cassavetes (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Parker Posey (IMDB)(ekşi), Drea de Matteo (IMDB)(ekşi), Tim Guinee (IMDB)(ekşi), Gena Rowlands (IMDB)(ekşi), Peter Bogdanovich (IMDB)(ekşi), Roy Thinnes (IMDB), Michael Panes (IMDB)(ekşi), Justin Theroux (IMDB)(ekşi), Philip Pavel (IMDB), Melvil Poupaud (IMDB), Dana Ivey (IMDB), Josh Hamilton (IMDB), Caitlin Keats (IMDB), Russell Steinberg (IMDB), Santo Fazio (IMDB), Michael Kelly (IMDB), James McCaffrey (IMDB), Phyllis Somerville (IMDB), Thierry Hancisse (IMDB), Patrick Cronen (IMDB), Christopher Stadulis (IMDB)

Broken English (~ Askin ingilizcesi) ' Filminin Konusu :
New York’ta oturan, şehirdeki şık bir otelde calışmakta olan otuzlarındaki Nora Wilder (Parker Posey) aşk ve ilişkilere kuşkulu bir gözde bakmakta. Arkadaşı Audrey’nin “mükemmel evliliği”gibi düzgün bir ilişki için ne yapması gerektiğini düşünür durur. Annesinin ona her fırsatta yalnız olduğunu hatırlatması Nora’nın işini pek kolaylaştırmaz. Felaketle sonuçlanan rastgele bazı buluşmalar sonrasında Julien adında, hayata aşık, aklı bir karış havada bir Fransız ile tanışır. Bu denemenin de diğerleri gibi sonlanmaması için eski hatalarını tekrarlamamaya niyetli olan Nora, kendini Paris’te, eski alışkanlıklarından kopmaya calışırken buluverir. Kaçınılmaz olarak hayatına yeni bir düzen vermeden önce, ve en önemlisi aşkı bulmak için, Nora önce kendini bir değerlendirmeden geçirmelidir.


  • "parker posey için izlediğim konusundan bir haber olup, parker kötü filmde oynamaz dediğim, fransıza rastlayana kadar kendimi izlediğim sonra ayıldığım film."
  • "(bkz: engrish)"
  • "fazlasıyla only you filmini hatırlatan; ama hem gidişatı hem de finali açısından çok daha gerçekçi olan, sevimli film."
  • "bu kadar sıkıcı ve akmayan bir film olmasına rağmen neden evde 5 kez izlediğime anlam veremediğim filmdir."
  • "filmin kronolojisi şöyle;giriş : (bkz: kadınlarda 30 yaş sendromu)gelişme: (bkz: kadınlardaki 30 yaş bunalımı)sonuç : (bkz: kadınlardaki 30 yaş çekiciliği)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    bıktıran senaryodur maalesef.

    yasadigi her iliskisi elinde patlayan histerik bir amerikalı kadın, hayatına bir anda giren ve dünya umurunda olmayan* bir fransıza aşık olmak suretiyle kendi bireysel özgürlesmesini tam da eyfel kulesinin altında bulur.

    e ama yetti?!?


    (defne turac - 19 Şubat 2008 02:54)

  • comment image

    günümüz aşk tarifine 30 lu yaşlarını yaşıyan kadınların gözüyle bakan başarılı bir romantik komedi.konuyu sadece amerikalı bir kadının kendi kültüründen olmayan bir adama aşkı demek konuyu basite indirgemek olur.filmin baş rol oyuncusunun yaşadığını o yaşlarda yaşayan hemen hemen her kadın yaşamakta olduğunu gözlemliyorum.konu vasattan çok güncel ve yaşanan bir konudur.evet sonu hüzünlü bitse belki şaşırtıcı olurdu ama her romatik komedi mutlu biter.bitmese konu drama döner.


    (joey82 - 10 Mayıs 2008 00:42)

  • comment image

    sex and the city'nin vizyona girdigi bir dönemde beyazperdede boy gösterecek olmasi, bir hayli ironik olan film. çünkü iki film hemen hemen aynı meseleyi ele almalarına ve de yaklaşık olarak aynı noktaya varmalarına rağmen, ikisinin konuya bakış açıları birbirinden oldukça farklı. bu yüzden de broken english üzerine konuşmak için sex and the city'den bahsetmek oldukça mantıklı görünüyor. bir film diğerinin 180 derece tersinde durduğundan, birinden bahsedildiğinde diğerinde olmayan yönler ortaya çıkıyor.

    --- spoiler ---
    iki yapımın da meselesi, iş güç sahibi amerikalı orta sınıfa dahil kadının ilişkileri, kariyeri ve onun duygusal açmazları. fakat ortaklık ikisinin de aynı konuyu dert edinmelerinden ibaret denebilir. bir dizi olarak başlayıp, sinema filmiyle noktalanan sex and the city hayatındaki en büyük sorunun bazen vitrinde görüp de alamadığı ayakkabı olan kadınların erkeklerle olan sorunları ve kadınların kendi aralarındaki ilişkileri üzerine bir yapımdı. burada ‘ideal aşk’ı arayan kadın, zaman zaman erkeklerden kazık yese de kendini bekleyen dost meclisinin güvenli şemsiyesi altına gireceğinin garantisi altında yaşamını sürdürürdü. ideal ilişkinin tanımı da, dizinin sinema filminden anladığımız kadarıyla evlilikle biten, iki karşı cins arasındaki ilişkiydi. bir romantik komedi tadında ilerleyen olaylar, materyalist bir dünyada geçer ve burada ‘şeytan marka giyerdi’…

    broken english'de ise durum farklı. filmin başkarakteri nora, beyaz atlı prensini beklese de her ilişkiden hicran yarasıyla ayrılan bir ‘kaybeden’. ailesinin ve çevresinin beklentileri var. çevresindeki en ideal ilişki modeli arkadaşı audrey’nin evliliği. fakat o da sallantıda. yani ilişkilere karanlık taraftan bakan bir film bu. parlak bir dünyası yok. evliliği ve de kariyeri idealize etmiyor aydınlık ikizi sex and the city gibi. nora da zaten ucu belirsiz bir ilişki için, işinden (yani kariyerinden) ve vatanından ayrılıp avrupa’ya gidiyor. onun avrupa’ya gitmesi filmin yapısı bakımından biraz alaycı sanki. çünkü ortaya net fikirler koymayıp da soru işaretleri bırakan bağımsız bir film olarak broken english bir amerikan filminden çok avrupa yapımı filmleri andırıyor. bu bağlamda sex and the city'nin gişeye oynayan bir yapım olması da manidar. çünkü onun idealleştirdiği evlilik ve kariyer, yani sistem içinde kalma durumuyla gişedeki başarısı broken english'in kısıtlı bir izleyici kitlesine sahip olmasıyla yine bir zıt durum oluşturuyor.

    amerikan bağımsız sinemasının babalarından john cassavetes’in kızı zoe cassavetes bu filmiyle babasına pek ihanet etmiyor ve bir kadın duyarlılığıyla hemcinslerinin hayattaki kafa karışıklarına bir ışık tutuyor. bu ‘karışıklık’lara kesin yanıtları yok belki ama 30’larındaki kadınların bunalımlarını samimi bir şekilde yansıtabiliyor.
    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 8 Haziran 2008 00:14)

  • comment image

    konusu her ne kadar kliselerle dolu olsa da bu yaslarda yalnız yasayan insanlarin hayatından kesitler icerdigi icin hosuma giden film.
    boyle beyaz atli prensler cok etrafta ama fark etmesini bilen yok.


    (matthew mccourt - 10 Eylül 2008 11:20)

  • comment image

    30 yaşlarındaki birçok ** kadının kendinden bir şeyler bulacağı hoş bir seyirlik... sonuçra hayal kırıklıklarından örülen kaleler, birçok kadını umutsuzluğa hapsediyor. yoruluyor, inciniyor, kan(dırıl)maktan bıkıyorlar... tam da gardlarının düştüğü anda bir şeyler değişiyor bazen. bunu anlatıyor film, birçok sahnesi ve repliğiyle gerçek hayatla bağlantı kuruyor. iyi hissettiren, eğlenceli, sevimli ama çok da (öhm) sinematografik öğeler, (ehm) sanatsal kaygı güdülerek izlenmemesi gereken duyarlı, hoş bir film. yakın kız arkadaş grubuyla izlenirse alınan keyif artacaktır *


    (kacin kurbagasi - 12 Eylül 2008 11:01)

  • comment image

    parker posey için izlediğim konusundan bir haber olup, parker kötü filmde oynamaz dediğim, fransıza rastlayana kadar kendimi izlediğim sonra ayıldığım film.


    (labit - 14 Eylül 2008 14:38)

  • comment image

    romantik komedi diye tanimlanan ancak komedisi evde calisiyo galiba olan, sadece romantik film. oyle romantizmin falanda doruklarinda gezdigi yok, kliselerinde surunuyo desek daha anlamli olur.

    gece gece belki biraz eglenirim diye izledim ama, yok yani sonunu zor getirdim.


    (korkmam yalandan yilandan kadar - 11 Ocak 2009 01:24)

  • comment image

    --- spoiler ---
    bitiş sahnesine kondurulan "uçağı kaçıracağını biliyorsun" klişesi before sunsetten araklanmış gibi geldi. bir tek benim fark etmem de garip. onun dışında film güzel, genç kızlarımız kendilerinden pek çok şey bulabilirler bu filmde.
    ---
    spoiler ---


    (balderdash - 4 Şubat 2009 22:38)

  • comment image

    mutlu sonuyla yalnız kadınlara umut veren film. ayrıca güzel repliklerden örmek verecek olursak;

    --- spoiler ---
    it's not bad want someone to love you. most people are together just feel they are not alone. but some people want magic. i think you are one of them.
    ---
    spoiler ---


    (shirizankly - 19 Aralık 2009 16:26)

  • comment image

    --- spoiler ---
    nora ve fransız kadın arasında geçen diyalog;

    - are you married?
    - no.
    - but you want to be.
    - yea, i guess so.
    - why?
    - i don't know. i guess then i would believe someone really loved me.
    - marriage is a contract, but feel love is something else, entirely.
    ---
    spoiler ---


    (shirizankly - 27 Aralık 2009 05:14)

  • comment image

    nora'nin metro sahnesiyle baslayan son sekiz dakikayi izleyip sonrasinda basa sararak izlemeye basladigim film. calan muzige mi takildim yoksa merakima mi engel olamadim bilemiyorum. gazeteyi sondan okumaya baslamak gibi birsey oldu benimkisi, tersligim heryerde.


    (july12 - 17 Ağustos 2011 06:01)

  • comment image

    greil marcus "ilk single'indan bu yana gecen onbes yilda faithfull sonunda gercek bir album yapti" buyurmustu rolling stone'da. gercekten de marianne faithfull'un rustunu ispatladigi albumdur bu, artik swing cagi londra'sinin kutsi sembolu olmanin otesinde ciddiye alinan bir santozdur bayan faithfull. pek cok ilham kaynagi vardir soz konusu muzikal sahika icin. ulrike meinhof, (yine) eroin, john lennon, evlilik ve bosanma...


    (blixa - 4 Nisan 2003 05:56)

  • comment image

    genelde izlediğim filmleri beğenmesem bile arşivde bulunsun diyerek silmeyen ben, bu filmi izledikten sonra sadece izlerken harcadığım zamanıma değil, hard disk'imde kapladığı megabyte'lara bile acıdım ve shift delete'e doyamadım. bu kadar diyim. o kadını oyuncu diye başrole koyanı da, bu filmi üşenmeyip çekeni de, kimbilir kimden aldıysam artık arşivine katan arkadaşı da burdan taa fizana kadar eşekler kovalasın. 30 yaşına gelen yalnız kadının kimlik bunalımıymış, hey yarabbim!


    (islakkedicorbasi - 27 Nisan 2015 14:56)

  • comment image

    marianne faithfullun ayni isimli albumunun en bilinen sarkisi.

    could have come through anytime
    cold lonely, your return
    what are you fighting for?
    it's not my security
    it's just an old war
    not even a cold war
    don't say it in russian
    don't say it in german
    say it in broken english
    say it in broken english
    lose your father, and your husband
    your mother and your children
    what are you dying for?
    it's not my reality
    it's just an old war
    not even a cold war
    don't say it in russian
    don't say it in german
    say it in broken english
    say it in broken english
    what are you fighting for?
    what are you fighting for?
    what are you fighting for?
    what are you fighting for?
    say it in broken english
    say it in broken english
    what are you fighting for?


    (perihan magden - 20 Ekim 2004 22:23)

  • comment image

    gregor nicholas'ın yönettiği başrolünde aleksandra vujcic ve julian arahanga'nın oynadığı bir film.

    film özgürlüğüne düşkün göçmen nina'nın yeni zelanda'daki hayatı, yeni zelandalı bir genç ile aşkı ve kültürel farklılıklar sonucu ailesi-sevgilisi-nina üçgeninde yaşanan olayları konu alıyor.

    yapıt, aşkı anlattığı kadar, aile içi sorunlar, despot baba ve kızları arasındaki ilişkiler, kültürel farklılıklarn doğurduğu sonuçlar işliyor.

    (bkz: bozuk ingilizce)


    (eau - 2 Temmuz 2005 00:35)

Yorum Kaynak Link : broken english