Süre                : 2 Saat 27 dakika
Çıkış Tarihi     : 19 Ekim 2001 Cuma, Yapım Yılı : 2001
Türü                : Drama,Gizemli,Heyecanlı
Taglar             : araba kazası,Kadın kahramanı,Doğrusal olmayan zaman çizelgesi,Lezbiyen seks,Külot yok
Ülke                : Fransa,ABD
Yapımcı          :  Les Films Alain Sarde , Asymmetrical Productions , Babbo Inc.
Yönetmen       : David Lynch (IMDB)(ekşi)
Senarist          : David Lynch (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Naomi Watts (IMDB)(ekşi), Laura Harring (IMDB)(ekşi), Ann Miller (IMDB)(ekşi), Dan Hedaya (IMDB)(ekşi), Justin Theroux (IMDB)(ekşi), Brent Briscoe (IMDB)(ekşi), Robert Forster (IMDB), Katharine Towne (IMDB)(ekşi), Lee Grant (IMDB), Scott Coffey (IMDB), Billy Ray Cyrus (IMDB), Chad Everett (IMDB), James Karen (IMDB), Lori Heuring (IMDB), Angelo Badalamenti (IMDB), Michael Des Barres (IMDB), Marcus Graham (IMDB), Missy Crider (IMDB), Patrick Fischler (IMDB), Michael Cooke (IMDB), Bonnie Aarons (IMDB), Michael J. Anderson (IMDB), Sean Everett (IMDB), David Schroeder (IMDB), Melissa George (IMDB), Mo Gallini (IMDB), Mark Pellegrino (IMDB), Vincent Castellanos (IMDB), Rena Riffel (IMDB), Tony Longo (IMDB), Monty Montgomery (IMDB), Kate Forster (IMDB), Wayne Grace (IMDB), Michele Hicks (IMDB), Elizabeth Lackey (IMDB), Brian Beacock (IMDB), Blake Lindsley (IMDB), Michael Fairman (IMDB), Richard Green (IMDB), Conte Candoli (IMDB) >>devamı>>

Mulholland Dr. (~ Mulholland çıkmazı) ' Filminin Konusu :
Genç, hevesli bir aktrist büyük umutlarla Hollywood'a varır ancak gelir gelmez de kendisini bir cinayetten kılpayı kurtulmuş ve geçmişini bilmeyen gizemli bir kadının macerası içerisinde bulur. Ancak bu macerada rüya ve gerçek iç içedir.

Ödüller      :

BAFTA:BAFTA Film Award-Best Editing
Independent Spirit Awards:Independent Spirit Award-Best Cinematography


  • "herkesin filmlerden çıkardığı farklı bir mesaj, ders vardır. ben bu filmden şöyle bir ders çıkarttım "bir daha lynch filmi izlersem siksinler beni.""
  • "criterion collection bünyesinde çıkan film.edit: linkler güncellendi"




Facebook Yorumları
  • comment image

    filmi seyretmelerimin ve film hakkında okuduklarımın ışığında aşağı yukarı kafamda oluşturduğum hikaye şu şekilde:

    (fikrimi belirtmeden önce başka bir konuya değineceğim. david lynch'i takip eden bir sinema tutkunuysanız olay örgüsünün aslında lynch filmlerinde esas nokta olmadığını bilme durumundasınızdır. ama yazmakta da sakınca görmüyorum, sadece çok da mühim bir mesele olmadığını belirtmek istedim.)

    zaman akışının başlangıcı adam ile camilla'nın sette yakınlaştıkları ve diane'in onları üzüntü içinde izlediği sahne. bunun ardından evin kapısında diane ile camilla'nın tartıştıkları, camilla'nın yatıştırma çabasındaki sözlerine karşılık sinirden kendini kaybeden diane'in onu evden kovduğu sahne gerçekleşiyor. sonrasındaki masturbasyon sahnesinde diane, camille ile koltuktaki anlarını hayal ediyor ve sonlara doğru ağlamaya başladığında koltuktaki yakınlaşma sahnesinde camilla'nın bunu yapmak istemediğini söylediği ana takılıyor. tamamen zihninde kurduğu bir sahne, arzularına yön veren hayallerini kontrol edemiyor. bunun ardından adam'ın evindeki akşam yemeği sahnesi gerçekleşiyor. camilla, diane'e sürpriz yaparak onu tam da kazanın olduğu noktada durduruyor. burada, yemek masasında yönetmenin bahsettiği havuz temizleyicisi adam diane'in düş ortamında karşımıza adam'ı aldatan karısının sevgilisi olarak ortaya çıkıyor ve adam'ı darp ediyor. bu da diane'in yönetmene duyduğu öfkenin bir yansıması. bir başka ayrıntı da realitede diane yemek sırasında kahvesini içerken, bir adam onu dikkatle süzüyor. bu adam da rüyasında bilinçaltındaki şekli olan hiçbir şekilde espresso beğenmeyen ve peçeteye ağzındakileri çıkaran adam olarak can buluyor. yönetmenin annesi coco da rüyada teyzesinin evinin anahtarını ona veren kadın olarak ortaya çıkarken kovboy şapkalı adam ise hollywood insanlarından biri olarak akşam yemeğinde kısa bir süreliğine görünüyor ve bu ilgi çekici, tam algılanamyan kısa an da rüyada kendine özlü sözler söyleyen bir kovboy olarak yer buluyor ve hollywood'un düşüncesini, beklentilerini, kibrini ve hatta tüm öfke uyandıran gizli oyunlarını simgeliyor. yemek sırasında zaten ruhsal anlamda çıkmazda olan diane, camilla'nın hareketlerini izlediğinde iyice dibe sürükleniyor ve camilla'nın bu şekilde olmamasını istiyor tüm arzusunu yönlendirerek. ve bu da bizi rüyanın esas temeline götürüyor. rita, yani isimsiz camilla'nın rüyadaki sahnte adı, diane'in her zaman canilla'yla yaşamak istediği hayatı sembolize ediyor. rita, diane'in hayalindeki aşk ve camilla rüyada bu kisveye bürünerek betty, yani rüyadaki diane, tarafından büyük bir sevgiyle ve memnuniyetle kabul görüyor. betty ve rita'nın seviştiği sahneyi düşünün. rita, kendini kaybetmiş bir şekilde "i'm in love with you" diyor. bu da tüm ruhsal birikmesinin, hayal ettiği biricik anın düşünde gerçekleşmesiyle boşaltılmasını, yüzleşmek için zihinden kusulmasını anlatıyor. realitede ilerleyen zaman içinde, olanlara daha fazla katlanamayan diane rita'yı öldürmeye karar veriyor. sarışın ve serseri görünümlü bir adamı tetikçi olarak tutuyor ve ona çantanın içinde para getiriyor. bu çanta düşte kendine camilla'nın anlamlandıramadığı bir nesne olarak yer buluyor. rüyada şu psikoloğu ile kabusu hakkında konuşan tedirgin adam, tam da tetikçinin kiralandığı sahnede arkada tezgahta duruyor. diane'in rüyasında adamın psikoloğuyla yaptığı konuşmayı hatırlayalım. winkie's diane'in hayatı boyunca aldığı en korkutucu ve tüm hislerini göz ardı ederek aldığı kararın ortaya çıktığı yer. diane'in ölüm isteğini eyleme geçirmek için ilk hamlesini yaptığı yer. düşte de bu adam diane'in o karar süresindeki varlığını simgeliyor, iç çekişmelerini, bunalmış ruh halini ve derinlere gizlediği korkusunu. adamın psikikoloğuna anlattı şeyler bir nevi rüyada yapılan içsel bir günah çıkarma. yaptığının tüm ürkütücülüğünü taşıma sorumluluğu gizlendiği yerden ortaya çıkıyor ve adam winkie's'in ardında yaratık ile yüzleştiğinde yıkılıp ölüyor. bu korkunç insan varlığında saklanan anlam ise işlenen suçun, sevileni öldürmenin gerçekliği. korku içindeki ruhun gerçek sonuçlar ile yüzleşmesi çıkıyor karşımıza. tüm iğrençliği, mide bulandırıcılığı ve gerilimi korkuya dönüştüren varlığıyla gerçek ortaya çıkıyor ve bilincin akışı tıkanıp kalıyor. garson kızın ismi olan betty düşte diane olurken, düşteki diane ise betty olarak karşımıza çıkıyor. rüyanın arzu yoğunluğunun toplandığı bir başka temel konu ise diane'in gerçek dünyada her zaman camilla'nın gölgesinde kalmış, başarısız bir oyuncu olması. yönetmenin camilla ile yakınlaşırken onu kimsenin umursamaması ve hayallerinden ne kadar da uzakta olduğu gerçeği. bu düş kırıklığı ve kıskanma hali rüyada diane'in kimliği olan başarılı aktrist betty olarak ortaya çıkıyor. o diane'in gerçekte olmak istediği her şey. bir nevi camilla'nın başardıklarına başarabilme kapasitesine ve şansına sahip fakat camilla'nın aksine bunlar için kendini bırakmayan bir onurlu üst kimlik. realitede camilla ile adam'ın arabada diane'in gözleri önünde öpüştüğü sahneyi hatırlayalım. bu sahne düşte betty'nin oyuncu seçmelerinde deneyimli bir aktör ile yakınlaştığı, öpüştüğü sahne olarak ortaya çıkıyor. camilla'nın yaptıklarına olan öfkesi ve bundan dolayı duyduğu kıskançlığı bu sahnede kendisini bir nevi intikam dürtüsü halinde onun yerinde hayal etmesine uzanıyor ve herkes onu hep olmasını ümit ettiği gibi beğeniyor, takdir ediyor ve ona hayran kalıyor. ve bu kariyerinde başarıya uzanan yoldaki kadın, hayatının aşkı olan kadına adayabiliyor kendini. bu diane'in hayattan tüm beklentisi. ve hatırlayacaksınız rüya esnasında betty adam'ın setine gelir bir sahnede. bu sahnede de betty adam ile göz göze gelir. hayran hayran izlenir adam tarafından. aralarında bir çekim oluşur. bu da realitede camilla'ya tüm ilgisini bahşeden yönetmenin tutumuna, betty'nin parçalanmış, saldırganlaşmış egosunun kendi kendini onaran tepkisidir. yine önceden de söylediğim gibi bunun için yönetmenden intikamını düşünde yönetmeni zor durumlara sokarak alıyor. silencio isimli kulübe gitme sahnesi filmin kilit noktalarından. burada hatırlayacaksınız muhteşem bir müzik, harika bir şarkıcının sesi var. ancak ne var olan bir orkestradan ya da var olan bir şarkıcıdan söz edilebilir. yüm sesler aslında var olmayandan meydana geliyor. burda bağlantıyı kurmak basit: tüm bu muhteşem müzik yalnızca bir yanılsama, gerçeklik değeri yok, bir "silencio", sessizlikten ibaret. aynı betty ve rita'nın aşkı, yaşanan tüm güzel anlar gibi. "bunların hepsi bir rüyadan ibaret" diye fısıldıyor "silencio" kulübü, gerçekliği diane'in ve hayallerinin yüzüne çarpıyor. hayallerinin simgesi olan rita ve betty ağlıyor. gerçekleşmesi olası olmayanın güzelliğini algılamışken, bunun elinden kayıp gitmiş olmasına ağlıyor. ve bu sahnede anahtarın açacağı kutu ortaya çıkıyor. kutu diane'in suçunun bir sembolü. ve kulüpte gerçekliğe dönüşün başlamasının ardından kutu açılıyor. anahtar aslında hep diane'deydi filmde de gördüğümüz gibi. aslında cevap hep ondaydı, sadece yüzleşme fikri onu cezbetmekten ziyade kaçırıyordu. ve kutu açıldıktan sonra ortaya çıkan kovboy, hollywood, yani gerçekliğinde yaşadığı tüm haksızlıkların ve hayal kırıklıklarının sorumlusu addedilebilecek varlık uyanma vaktinin geldiğini söylüyor uyumakta olan diane'e. düşte evde ölü halde bulunan diane'in ruhsal varlığı uyandırılıyor. rüyada bu yüzleşme kutunun açılmasıyla yaşanıyor, asıl olan da zaten bu sahnenin ardından ortaya çıkmaya başlıyor. filmin başında camilla'nın ölümden kaçtığı anı karşılıyor bu da. ölüm ve suçun ağırlığı... komşusunun diane'e dedektiflerin onu aradığını söylediğini hatırlıyoruz. cinayetten haberleri var mı korkusu boy gösteriyor. bu da rüyada rita ve camilla'nın diane'in evini komşusuna sorup oraya gelmesinde karşılık buluyor. iki dedektifin yerini onlar alıyorlar ve eve girdiklerinde ölüm gerçeğiyle yüzleşiyorlar. camilla'nın bu ceset karşısında yaşadığı sarsıntı, diane'in camilla'nın ölümünün ardından içinde bulunmakta olduğu hali bize aktarıyor. son olarak da ölüm yaratığının elindeki gerçeklik kutusundan çıkan ufak boyutlardaki yaşlı çifti hatırlayalım. kapının altından içeri girip diane'i boğmak için üstüne yürüdükleri sahne... hatırlarsınız ki düşte betty'yi los angeles'a getiren bu çiftti. bu çift diane'in büyük umutlarla onu buraya gönderen, başarı ve gurur beklentisi içindeki ailesini simgeliyor. filmin henüz başında diane mutluluk içinde ödülüne sarılmışken gülümsediklerini hatırlayalım. fakat diane'in başaramadıklarını ve işlediği suçu öğrenen ailenin varlığı ihtiamlinin korkusu diane'in karşısına bir başka hayal kırıklığı olarak ortaya çıkıyor, onu boğan, dibe götüren bir başka çekince... ne kendi beklentilerini ne de başkalarınınkileri karşılayabilmiş biri olan diane, varlığını tüm baskıdan kaçmak için silahla sonlandırıyor.

    not: bu film kesinlikle bir başyapıttır, anlaşılması zor olması bir filmi ne daha iyi ne de daha değersiz kılar. bu filmin değerini belirleyen izleyicide bıraktığı izlenimlerin, yaşattığı duygulanımların, lynch tarzındaki görüntü aktarımı ile yaşatılan zihinsel hazzın kuvvetidir. yönetmenliğin varabileceği en üst noktalardan birini göstererek sinemanın özgün ve başarılı yapıtlarından biri olarak ismini çoktan hafızalara kazımıştır. kısacası david lynch filmidir.


    (marley - 20 Aralık 2010 20:32)

  • comment image

    ne kadar gerizekalı olduğumu anlamamı sağlayan film.

    anasını satayım millet film hakkında upuzun yorumlar yazıyor, anlamlar çıkarıyor, eleştiriyor. benim yapabildiğim tek yorumsa "bi bok anlamadım mına koyyim" oluyor.

    böyle olmayı ben istemedim...


    (bir tane daha yiyeyim sonra birakicam - 7 Ekim 2011 12:55)

  • comment image

    muhteşem bir başyapıt.

    film en ince imalarına kadar incelemek için okuması oldukça zor olsa da, genel hatlarıyla, belki bir parça dikkat ve bir parça kafa yorma ile anlaşılması zor bir film değil diye düşünüyorum.

    bir david lynch sözüyle başlayayım.

    “herşeyin ne anlama geldiğini ya da nasıl yorumlanacağını bilmemek daha iyidir, aksi takdirde olayları kendi akışına bırakmaya korkarsınız. psikoloji, gizemi ve büyü niteliğini yok eder. anlamlardan konuşmak beni çok rahatsız ediyor. çünkü anlam çok kişisel birşeydir ve herkese göre değişir...”

    bu çerçevede hemen bir göz atalım olanlara.

    --- spoiler ---

    diane selwyn (naomi watts) kanada'da bir jitterbug dans yarışmasını kazanmak marifetiyle hollywood'a oyuncu olabilmek için seçmelere girmeye hak kazanan bir zat-ı muhteremdir.

    hak kazandığı "the sylvia north story"seçmelerindeki kendince iyi performansına rağmen baş rolü bir şekilde şike yapan camilla rhodes'a (laura elena harring) kaptırmıştır. yine de bu süreçte camilla ile iyi arkadaş olmuşlardır. dahası camilla ile cinsel bir yakınlaşma da yaşamış ve camilla'ya sırılsıklam aşık olmuştur.

    camilla bu süreçte bir şekilde gerçekten sevdiğinden midir yoksa 80'ler türk filmlerindeki "artis olmak üzere evden kaçan kız" teması paralelinde "yeşilçam'da yükselmenin yolu rejisörün yatağından geçer." düsturunu kabullendiğinden mi bilinmez, yönetmen adam kesher'a yakınlaşmıştır. bu yakınlaşmasını diane'in görmesi ve kendini onunla olan ilişkisini sonlandırmaya hazırlaması için de elinden geleni yapar.

    hatta uzunca bir ayrılık süreci sonrasında camilla, diane'in evine gelir ve diane bu vuslat nedeniyle saadetten çıldırmak üzereyken "yeter artık daha fazla yapmamalıyız." diyerek bu lezbiyen ilişkinin noktalanması talebinde bulunur. diane de bunun üzerine sert bir şekilde onu evden kovar.

    ilişkinin tamamen koptuğu nokta: camilla diane'i arar ve dışarıda onu bir partiye götürmek üzere bir aracın beklediğini söyler. aptal aşık ümidiyle oldukça heveslenen diane'in hayalleri tam da partide yönetmen adam kesher'ın camilla ile evleneceğini açıkladığı anda yıkılır. (bu parti sahnesine ziyadesiyle dikkat kesbedilmeli diye düşünüyorum çünkü tam bir sinir harbinin ve tam bir duygusal kırılım anının yaşandığı yer olduğundan bundan sonra gelecek diane'in rüyası evresinde en büyük paya sahiptir ve en derin sembolleri oluşturmaktadır. kısaca hikayenin en büyük kısmının çözüldüğü sahnedir.)

    aşağılanmış ve tamamen reddedilmiş olarak partiden dönen diane bir kiralık katille camilla'yı öldürmesi üzerine anlaşır. işin tamamlandığı ise mavi bir anahtarın diane'e verilmesi ile belli olacaktır.

    sonra diane uykuya dalar. (filmin ilk iki saatini oluşturan rüya evresi kronolojik olarak burada devreye girer.) komşusuyla takas ettiği evinden komşusunun alacağı şeyler olduğu için kapısını çalmasıyla uyanır. uyandığında rüyasının da etkisiyle artık pek fena bir ruhsal durumdadır. sehpanın üstünde anahtarı da gördüğü an artık her şey bitmiştir. camilla'yı kaybetmiştir ve iki dedektif de onu aramaktadır. sonra bunalım evresi tavan yapar ve zaten yıkılmış bir ruh haline sahip diane, derin bir boşluk ve suçluluk duygusuyla intihar eder.

    rüya evresi

    rüya evresinde isimler, cisimler, imgeler ve simgeler gerçekten bir parça uzaklaşmaktadır. diane yani rüyadaki betty hollywood'a çok mutlu bir şekilde gelmiştir. bir kazadan kurtulan ve hiçbir şey hatırlamayan camilla'nın rüyadaki yansıması rita ise çok çok aciz bir şekilde sevimli betty'nin kontrolüne girmiştir. evet rüyada kontrol tamamen betty'dedir ve yoğun sevgisi ile rita'yı himayesine almış ve sevdiği kadının iyi yürekli kocası rolüne girmiştir. rüya boyunca seçmelerde herkes tarafından takdir görülmesiyle olsun, sette adam kesher tarafından kendisine hayran hayran bakılmasıyla olsun, himayesindeki kadının onu arzulamasıyla olsun, bütün olumsuzluklar yerini harika sahte anlarla değiştirmiştir. bu mükemmel gidişat herşeyin yalan olduğunu anlatan silencio kulüp yüzleşmesi ile biter.

    rüyada bütünden bağımsız gibi görünen farklı parçalar da dikkat çekiyor.

    ilki cüce ve özürlü adamın birilerine telefon silsilesiyle bir şeyler anlattığı bölüm. bu sahnedeki olayı açıkçası ilk izleyişimde anlamamıştım. adam "she is still missing" dediğinde ilk izlediğimde kaza yapan rita'nın hala bulunamadığını ima eden bir replik zannediyorum. ama bu cümle bir manaya daha geliyor "o hala özlüyor". evet diane hala camilla'yı hala çok özlüyor. bu yüzden bilinci onu uyandırmak belki yaralarını derinleştirmemek için arıyor ama telefona cevap veren olmuyor. şimdi diyeceğim ki bu özürlü cüce belki diane'in kırılmış kalbi ve beynine bir mesaj yolluyor ama bu temsil adamın yönetmenle olan ilişkisini açıklamaycağı için bu tür benzetmelerden kaçınıyorum :)

    bir diğeri yönetmenin hikayesi. yönetmenin önce mafya grubu castigliani kardeşler tarafından bir oyuncuyu başrol olarak seçmek zorunda bırakılma süreci, bir de eşinin onu iri yarı bir havuz temizleyicisiyle aldatması hikayesi var. bu da her türlü isteğine rağmen seçmelerde muhteşem başarı göstermiş olan diane'in kendisi yerine mafyanın dayattığı başka birini (camilla'yı) başrol seçmesini vicdani olarak aklayan bir yansıma diye düşünüyorum. yine de aynı vicdan gerçek hayatta sevdiği kadını elinden alan adamın sevdiği kadını da elinden almadan ve bir yarma tarafından ona dayak attırmadan da rahatlayamıyor herhalde :)

    üçüncüsü dan'in hikayesi (adının telaffuzunun diane'e benzemesi acaba tesadüf mü?). dan winkie's restoranın arkasında gördüğü canavardan çok korkmakta. onu rüyası dışında hiç görmek istememekte. ama yine de yüzleşmek üzere kabusundaki fiiliyatının aynını yapıyor ve canavarı gördüğü anda kalpten gidiyor. canavar diane'in camilla'yı öldürdükten sonraki suçluluğunu ve krilenmişliğini temsil etmektedir diye düşünüyorum. onu önce "the one who's doing it" diyerek dışsallaştırsa da onun içinde olduğunu sonradan intihara giden yolda anlıyor. bizzat karakterin repliğiyle bu canavarı "rüyası dışında görmemesi" gerektiği halde derin haset ve kıskançlık duygusu onun yine aynı yoldan yine gitmesine neden oluyor ve ellerini kana buluyor hem de sevdiği kadının kanına...

    - david lynch filmin zor anlaşıldığı eleştirileri üzerine on tane ipucu vermiş ama verdiği ipuçları bence kapanmış yaraları kaşımak gibi daha çok soruya yol açmış. bu ipuçları ve haklarındaki düşüncelerim şöyle

    1) filmin başına hususiyetle dikkat edin. en az iki ipucu daha filmin ismi görünmeden veriliyor.

    burada filmin ismi görünmeden olan şeylere bakalım. film jitterbug dansı ile açılıyor. ve dansın sonunda yoğun spot ışıkları altında kalabalığı selamlayan hanım hanımcık bir diane figürü. bu da bize diane'in tepedeki davette anlattıklarının doğru olduğunu ıspatlamakta diye düşünüyorum. ikinci sahne de diane'in yatak odasına yapılan zoom. dikkatle dinlenince uyuyan ama uykusunda huzursuz olan birinin nefes alışverişini duyuyorsunuz ve kamera yastığa yapıştığı anda yeni sahne başlıyor. yani birinin rüyasına giriyoruz. bu kadar basit.

    2) kırmızı abajurun göründüğü sahnelere dikkat edin

    evet bu önemli bir ipucu. yukarıda da değinmiştim aslında ama bu abajur ilk göründüğünde yanındaki telefon çalıyor ama cevap veren yok. kimin telefonu olduğu belirsiz olarak kalan bu telefonun diane'e ait olduğu bu sahneden takribi iki saat sonra camilla tarafından diane'in mulholland drive 6980 (adam kesher'ın evi) adresine davet edilmesiyle ortaya çıkıyor.

    3) adam kesher'ın seçmelerini yaptığı filmin adı ne? bu filmin adı film boyunca bir daha geçiyor mu?

    filmin adı "the sylvia north story" şuradan (2:32 de duyabilirsiniz)
    . filmin adı bir kere de o meşhur davette geçiyor. diane, coco'ya hayat hikayesini anlatırken rolün seçmelerine katıldığını ancak rolü camilla'ya kaptırdığını ifade ediyor.

    4) kaza olayı korkunç bir olay. kazanın nerede olduğuna dikkat edin.

    kaza rüyada mulholland drive da oluyor. gerçekte camilla'yı kaybettiğinin tamamen anlaşıldığı yerde yani. :)

    5) anahtarı kim veriyor? neden?

    anahtarı kiralık katil, diane'e görevin tamamlandığının işareti olarak veriyor.

    6) sabahlığa, kültablasına ve kupaya dikkat edin.

    eğer bu üçüne birlikte dikkat edeceksek (ki ayrı ayrı dikkat edeceksek öyle acayip okumalara yol açıyor ki yemin ederim kitap yazsanız yazılır.) lynch burada diane'in kendine kahve hazırladığı sonra koltukta anadan üryan camilla ile buluştuğu sahneye referansta bulunuyor. bu sahnede sırtında sabahlığı ve elinde kahvesiyle koltuğa yönelen diane birden sabahlıksız bir şekilde elinde viski bardağıyla koltuğun öte tarafına geçiveriyor. sanırım bu ipucuyla lynch sahnelerin kronolojik olarak aynı anda gerçekleşmediğini, camilla ile birlikte oldukları sahnenin, kültablası hala sehpanın üstünde olduğundan, daha eski bir anı olduğunu belirtmek istiyor.

    7) silencio kulüpte neler hissedildi? nelerin farkına varıldı? ne alındı?

    silencio kulüpte çok kesif bir korku ve çok derin bir ayrılık acısı ve hüzün hissedildi. roy orbison'ın crying parçasının kulüpte icra edilen ve neredeyse kendi kadar güzel olan ispanyolca yorumu "llorando"da da bahedilen böyle bir ayrılık acısıydı. kulüpte farkına varılan gerçek gibi görülen bu ilk iki saatin yalan olduğu, rüya olduğuydu. herşeyin zihnin kaydettiği kayıtlardan kaynaklandığının farkına varıldı. kulüpte alınan da mavi bir kutuydu. yine farklı okumalara çok açık olsa da ben bu kutunun kötü anılarla dolu bir hafızanın bir "pandoranın kutusu" temsili olduğunu düşünüyorum. zira en son winkie's in arkasındaki canavarın da elinde görüldü suçluluk ve bu suçluluğun içinde bulunduğu kötü anılar...

    8) yeteneği tek başına camilla'ya yardımcı oluyor mu?

    hayır özellikle ilk seçmelerde diane onun rolü şike ile aldığını biliyor. yönetmeni cazibesi ile etkiliyor ve rolü kapıyor. rüyada da bu şike etkisini mafyaya yansıtmış.

    9)winkie's in arkasındaki adamın göründüğü yerlere dikkat edin.

    üç yerde görünüyor birincisi yukarıda detaylı bahsettiğim dan'in rüyası. ikincisi diane'i çıldırma aşamasında elinde mavi kutu ile. üçüncüsü de filmin sonunda görülen mavi saçlı kadından bir kare önce.

    10) ruth teyze nerede?

    rüyada bir film çekimi için kanada'ya gittiği imajı veriliyor ama gerçekte diane'in davette de söylemiş olduğu gibi ruth teyze sizlere ömür. bir de film caiması arasında meşhur bir espriymiş bu ölen aktörler için kanada'ya çekime gitti denirmiş. lynch burada üstü kapalı olarak bu mizahı da kullandı diye düşünüyorum...

    ---
    spoiler ---

    -ne yorumlar, ne okumalar, ne temsiller var bir bilseniz. işte başarı böyle bir şey herhalde. bir eser oluşturuyorsun ve yıllarca eserin hakkında herkes farklı ama etkili teoriler üretiyor, yorumlar yapıyor, tartışmalar başlatıyor. velhasıl bu eser devamlı yaşıyor. devamlı nefes alıyor.

    ha kimilerine göre de bir deli bir kuyuya taş atıyor da olabilir*

    netice itibarıyla mulholland dr. 2002 yılında ilk gününde gittiğim ve on yılı aşkın süredir en çok etkilendiğim film unvanını kimseye kaptırmayan harikulade bir tecrübeydi. kendini sinemasever olarak nitelendirebilecek herkese şiddetle öneriyorum.


    (istanbul beyefendisi - 25 Ağustos 2012 22:07)

  • comment image

    david lynch'in başyapıtlarından birisidir. lynch filmi neredeyse saniye saniye kurgulamış, içerisinde seyirciye mesajlar göndermeyi de ihmal etmemiştir. konsept olarak bakıldığında çok basit bir hikayeyi inanılmaz karışık ve çekici bir kurgu ile yansıtmayı başarmıştır. önünde saygı ile eğiliyorum...

    gelelim filmin röntgenine;

    adım adım rüyaya doğru
    aslında filmin %80'den fazlası diane'ın rüyasından ibaret. rüya olduğu için tuhaflıklar ve zor anlaşılan yerler var ama genel olarak tuhaflıkların sebebi filmin çoğunun rüyadan ibaret olması.

    çok az da olsa flashback, hayal ve hallisünasyon da var. geri kalan %20'ye yakın kısım gerçek ve bunun da çoğu şimdiki zaman veya yakın geçmiş.

    diane (sarışın) (filmde gerçek hayattaki adı da diane) bir swing (jitterbug) dans yarışmasında birinci oluyor; bunu hollywood'a girmek için bir basamak olarak kullanıyor.

    istediği şey bir yıldız olmak, yıldız ve iyi bir aktris. ruth teyze denen kişi ölmüş aslında, mirasını diane'e bırakıyor.

    diane'ın yanında olan (havaalanında) iki yaşlı kişi aslında gerçekte olmayan karakterler; bunlar sadece rüya ve hallisünasyonda var.

    bu iki ihtiyar muhtemelen onun iyi yanını temsil ediyor. kara yüzlü yaratık ise onun en kötü ve çirkin yanını.

    neyse, diane bazı filmlerde roller alarak ilerliyor.

    bob brooker isimli bir yönetmenin yönettiği ‘the sylvia north story’ adlı filmde başrolü almak istiyor ama yine o sıralarda tanıştığı camilla (esmer, filmdeki gerçek adı) ile de ufaktan ilişki yaşamaya başlıyor.

    camilla aslında kaltağın teki. kötü karakter. çıkarcı, hırslı, acımasız, biseksüel... rolü kapıyor ama diane ona hâlâ aşık. diane ile camilla aynı evde kalıyor (17 numaralı çürümüş cesedin olduğu ev).

    sevişip koklaşıyorlar sürekli ama camilla bunun geleceğinin olmadığını ima ediyor ara sıra. diane anlamazdan geliyor. camilla hırslı olduğu için işinde ilerliyor. adam kesher isimli yönetmenin projesinde de camilla, yönetmeni tavlıyor. diane, adam'ı tavlayamadığı için içten içe üzgün ve camilla'yı yavaş yavaş adam'a kaptırdığını düşünüyor.

    adam'ı tavlayamasa da aynı yapımda daha küçük bir rolde oynuyor camilla ile beraber. bir gün camilla ve diane evdeyken kanepede sevişmeye başlıyorlar ama sadece başlıyorlar.

    diane çok hevesliyken camilla bir öpücük verdikten sonra, “bunu artık yapmamalıyız” diyor. biraz zalimce bir ifadeyle tabi. sanki onu incitmek istermiş gibi.

    diane “bir daha bunu sakın söyleme” diyor ve kabullenmek istemiyor, elini camilla’nın pantolonundan içeri sokuyor ama camilla sertleşip “yapma” diyor.

    diane, “onun için değil mi?” diyor ve artık lezzoların aşkı tek taraflı olarak sona eriyor. adam ile camilla evlenmeye karar veriyorlar. bir parti düzenliyorlar bunu ilan etmek için.

    camilla, diane'e partiye gelmesini söylüyor, isteksiz de olsa diane kabul ediyor. akşam parti saatinde camilla bir limuzin gönderiyor diane'i alması için ve diane'e telefon ediyor "gelecek misin, araba seni bekliyor" diye...

    diane isteksiz de olsa limuzine binip mulholland yolunda oturan adam’ın evine doğru gidiyor.

    diane tedirgin ve düşünceli, yolun ortasında limuzin durunca tedirgin de olduğu için korkuyor, “burada durmamalıydık” diyor. şoför arkasına dönerken bir şey yapmasından korkuyor sakni ama o sırada camilla kestirme yoldan gelerek diane'i alıyor. adam kesher da aslında çok duyarlı bir adam değil. biraz ‘piç’. annesi coco... diane ile coco orada tanışıyor.

    bahçede bir şeyler içtikten sonra coco yemeğe geçmeleri gerektiğini söylüyor ve az sonra diane'in kalbinin paramparça olacağı masada yemeğe oturmak üzere içeri giriyorlar. masada adam ve camilla düşman çatlatır gibi laubali. camilla bunun diane'e acı vermesini istiyor sanki.

    adam karısıyla yeni boşanmış bu arada, karısı havuzu temizlemeye gelen kişiyle kendini aldattığı için boşamış ve şutlamış, "havuzu ben aldım, temizleyen adamı o..." diyor.

    coco, diane'i konuşturuyor, diane hollywood'a nasıl geldiğini anlatıyor. kanada'dan gelmesi, teyzesinin ölümü, kendisine bıraktığı miras, dans yarışması, bob brooker'ın başrolü camilla'ya vermesi... buruk bir şekilde bunları anlatıyor.

    adam ve camilla'nın hiç umurunda değil ama onlar çok ruhsuz ve laubali. bu diane'ı daha da kırıyor ve ölüm vuruşunu camilla yapıyor; filmdeki gerçek ismi bilinmeyen sarışınla öpüşüyor (rüyadaki sarışın camilla bu). biraz sonra da sonra adam'la öpüşerek evliliklerini ilan etmeye hazırlanıyorlar. sarışın, camilla'yı öptükten sonra dışarı çıkmak için yürüyor, bu esnada kovboy kılıklı bir adam öylesine geçiyor, muhtemelen sinema dünyasından biri. hiçbir özelliği yok aslında. diane, sarışının ve adam'ın camilla'yı öpmesi ve evlilik ilanının geliyor olması yüzünden ağlıyor.

    bu arada diane masadayken ara sıra etrafındakilere bakıyor, ilk defa gördüğü, kendine dik dik bakan bir adam fark ediyor karşı masada. rüya için malzemenin çoğunun biriktiği yer bu parti. buradaki ve daha önceki birçok kişi ve sembol rüyasına girecek daha sonra.

    kötülükler başlıyor

    derken, parti bir şekilde bitiyor. ertesi gün (veya birkaç gün sonra) camilla diane'in evine gidiyor kırmızı elbisesiyle ama kapıda tartışıyorlar, diane ağlayarak onu içeri almıyor. sırılsıklam aşık ama onu eve almayarak ilişkiyi tamamen koparıyor. evde kendi kendine mastürbasyon yapıyor ağlayarak. ama bu içindeki hıncı azaltmıyor. onu öldürtmek istiyor.

    winkies denen lokantada bir kiralik katille görüşüyor. camilla'nın bir resmini ve teyzesinin bıraktığı mirastan kalan bütün parasını ona veriyor. katil, iş bittiğinde ‘mavi anahtar’ı daha önce söylediği yere bırakacağını söylüyor.

    mavi anahtar = camilla öldü

    bu pazarlığa sadece kasanın yanında duran saftirik bakışlı bir erkek tesadüfen şahit oluyor, diane ile bir süre bakışıyorlar. bu adam galiba olayı anlıyor ve iki defa aynı kötü rüyayı görüyor. bir arkadaşına (veya psikolog-doktor gibi bir şey) aynı winkies lokantasında oturup gördüğü korkunç rüyayı anlatıyor.

    rüyasında duvarın arkasındaki kara yaratığı gördüğünü ve tarif edilmez derecede korktuğunu belirtiyor. arkadaşıyla beraber winkies'in arkasına bununla yüzleşmeye gidiyorlar, adam aynı yaratığı uyanıkken (uyanık olduğu şüpheli) görüyor ve korkudan bayılıyor/ölüyor. bu yaratık aslında diane'in içindeki kötülük ve hınç. adam ona şahit olmuştu. biraz saf bir arkadaş; kalp gözü açık galiba.

    katil işi bitiriyor ve mavi anahtar bir şekilde diane'in evindeki sehpanın üzerindeki yerini alıyor. diane bir halt etti ama içi rahat değil. ne de olsa sırılsıklam aşıktı. şimdi bir de vicdan azabı ve polis korkusu sarıyor içini. iyice bunalıma giriyor, kötü rüyalar görüyor. bir gece swing dans yarışmasında birinci oluşunu (en baştaki renkli dans sahnesi) görüyor.

    uyanıyor, kafasını kaldırıp gördüğü rüyayı hatırlıyor, birkaç saniye sonra kırmızı yastığına kafasını yüzüstü koyup tekrar yatıyor. hayalleri vardı ama olmadı, cinayetle bitti, bu yüzden görüyor rüyaları...

    işte tam da bu anda, kafayı koyup uyuduktan sonra bir rüya daha görüyor ki, bu rüya filmin baştaki %80'ini oluşturan rüya. filmin %80'i burada yatıyor.

    sabah çok da hoşlaşmadığı komşusunun kapıyı çalmasıyla uyanıyor. komşusu kalan eşyalarını almak için geliyor, tabaklarını alıyor, çıkmadan önce sehpanın üstünde piyano şeklindeki kül tablasını görüyor.

    “bu benim” diyerek onu da alıyor. mavi anahtar da orada tabi o esnada. bu arada komşusu iki dedektifin yine geldiğini söylüyor, dedektifler diane'den şüpheleniyorlar veya konuşmak istiyorlar. diane bu yüzden polislerden çok korkar oluyor. derken, komşusu eşyalarını ve kül tablasını alıp gidiyor.

    diane üstündeki kirli beyaz sabahlığıyla kahve yapmaya başlıyor, o esnada mutfak tezgahının başında hayal veya hallisünasyon olarak camilla'yı görüyor. camilla’ya, “döndün...” diyerek ağlamaya başlıyor, hâlâ çok seviyor ve yaptığı şey beynini kemiriyor. birkaç saniye sonra kendine geliyor, kahvesini alıp kanepeye oturuyor. muhtemelen akşama kadar oturuyor ve düşünceler beynini kemirip duruyor; diane korku içinde... sonra kapı çalıyor sert sert, artık kayışın koptuğu yer burası; kapının altından parmak boyunda giren iki ihtiyarın hallisünasyonu; diane’i kovalıyor. çığlıklar atarak çıldırıyor ve kendini yatak odasına atıp çekmeceden silahı alıyor ve intihar ediyor.

    gerçek hayat burada bitiyor.

    ‘otu çek, köküne bak’

    karmaşık bir zihnin çakallıkları

    buraya kadar olan kısım ‘lineer’ ve gerçeküstü olmayan hikaye. geri kalanlar ise rüya ve çok az da soyut görüntüler.

    gelelim rüyaya:

    işte en eğlenceli kısmı burası. yönetmen, sigmund freud'un ne kadar numarası varsa kullanmış. simgelerle ve diane'in bilinçaltındaki verileriyle rüyayı süslemiş ve şekillendirmiş. rüya görüldüğünde cinayet işlenmiş, aslında her şey olup bitmişti. diane rüyayı hayatının son gecesinde görmüştü, rüyadan sonra bir gündüz daha yaşadı ve o günün akşamına intihar etti.

    filmin ilk sahnesinde diane'in kırmızı yastığa kafayı koymasıyla, kovboy'un gelip, "tatlı kız uyanma vakti" demesi (komşunun kapıyı çalması) arasındaki kısım rüya. diane rüyasında olayları anladığı gibi veya olmasını istediği gibi görüyor. gerçekte boka saran hayatını kabullenemiyor ve rüyada olmasını istediği gibi veya anladığı gibi görüyor her şeyi.

    esmer (daha bir adı yok) limuzinde giderken yolda duruyor (kendisi gerçekte partiye giderken durduğu yerde).

    şoför esmer'e silah çekiyor (gerçekte kendi de korkmuştu). bir kaza oluyor ve esmer kurtuluyor, ama hafıza gidiyor. (esmer'e format atıyor, kendi istediği gibi iyi bir karakter olacak). esmer şehre en kestirme yoldan gidiyor bilinçsizce, herhangi bir evin önünde tesadüfen sığınacak bir yer buluyor (bu tesadüf sarışının bilinçaltındaki hayali).

    esmer sabaha kadar orada kalıyor, bu arada gerçekte yaşamayan ruth teyze, kanada’ya yapacağı seyahat için bavullarını taksiye taşıyor. kanada’ya film çekimi için gidiyor (eski bir aktris). bu arada ilginç bir bilgi buldum, hollywood'da, sinema sektöründe çalışmak üzere “kanada’ya gitmek” ölmekle eşdeğer tutulurmuş.

    yani ruth'un gerçekte ölümü, rüyada kanada’ya gidişiyle simgelenmiş, gerçekte diane, hollywood'da olduğu için bu kuralı biliyor, ayrıca ruth da bir aktris, kanada'ya giden herhangi biri değil. sarışın yeğeninin evinde kalmasına izin vermesi de bıraktığı mirası ve/veya diane'in hayallerini simgeliyor. o arada bir fırsat bulup esmer eve dalıp gizleniyor (bunlar sarışın’ın esmer'e ulaşmak için fantezileri). bu esnada sarışın büyük hayallerle los angeles'a geliyor. kendine yol boyunca eşlik eden iki ihtiyar var yanında (gerçekte yoklar).

    buradaki adı betty. betty ismi cinayet anlaşmasının yapıldığı winkies'teki garson kızın gerçek ismi. bilinçaltında kalmış, onu kullanıyor. son derece saf ve iyi bir karakter olan betty, teyzesinin evini buluyor. coco, oranın yöneticisi, onu iyi biri olarak betimliyor rüyasında (partideki sohbet masasında ona iyi davranmıştı).

    tonton coco, evi gösteriyor, betty çok mutlu, rüyaları gerçek oluyor, her şey toz pembe. eve girip geziyor, banyoya girdiğinde duşta esmeri görüyor. esmer’in kafa bi milyon, tabi ad-soyad, nüfusa kayıtlı olduğu yer falan yok.

    esmer kendine ‘rita’ ismini buluyor posterden. az sonra esmer duştan çıkınca ismini rita olarak söylüyor, yaralandığı ortaya çıkıyor, çok mülayim bu arada, hırslı ve acımasız esmer gitmiş, yerine diane'in istediği yumuşak karakter gelmiş. biraz uyumak istiyor hatırlamak için.

    uyandığında hâlâ hatırlayamadığı için ağlıyor, sarışın “çantana bakalım” diyor. paraları ve mavi anahtarı görüyorlar. onları mavi bir kutuda saklıyorlar. paralar muhtemelen gerçekte kiralık katile verilen paraları temsil ediyor (zoruna gitmiş bütün parasını vermek)... aynı çantanın içinde mavi anahtar da olması bu çantayı tamamen cinayet anlaşmasının bir yansıması yapıyor.

    bu arada paralel olarak gelişen diğer olaylar var; yönetmen adam kesher bir masada menajeri ve yapımcılarla beraber. ‘italyan kardeşler’ gelecek ve çalıştıkları proje için bir kız önerecekler. italyanlar geliyor, çok sertler ve tuhaflar (çünkü rüya). bu kadar sert görünmelerinin sebebi o adamı partide görmesiydi. orada da dik dik bakmıştı diane’e. bilinçaltı bunu çok büyütmüş, adamı psikopatın teki yapmış. o kadar ki, espresso kahveyi beğenmeyince bile kontrolden çıkan, nezaketsiz, kusan, tüküren, sert, tuhaf bir adam. diğer italyan, çantadan sarışın bir kızın resmini çıkarıyor, bu, partide esmer'i öpen sarışın, rüyadaki adı da camilla.

    italyanlar adam'ı zorluyorlar, başrolde bu kızın olması için. adam karşı çıkıyor.

    yani betty böyle düşünüyor. gerçekte adam'ın ve diğer yönetmen bob'un esmer'e başrol vermesini biraz 'sinema mafyası'na bağlıyor. kendini böyle avutuyor ama yine de adam'a kızgın.

    adam ‘olmaz’ deyip rest çekiyor ve arabasına atlayıp eve doğru gidiyor, eve girerken havuz temizliği yapan adamın pikabını görüyor (gerçekte adam boşandığını anlatmıştı). sonra yatak odasına giriyor ve karısını kendine boynuz monte ederken yakalıyor. adam, karısının mücevherlerine boya döküyor ve temizlikçi heriften dayak yiyor, üstü başı boya ve burnu kanamış vaziyette dışarı atılıyor.

    bu, sarışın’ın ona olan kırgınlığı yüzünden rüyada onu soktuğu hal. ya da adam'ı bu şekilde 'mazur' görüyor. adam gidip köhne bir otelde saklanıyor. bu arada italyanların 'baba'sı olayı telefonla vs. takip ediyor. baba, -haşa- 'godfather', onun kafasında büyüttüğü 'sinema mafyası' ve çocukça hayali. başarısızlığını biraz bunlara bağlamak istiyor.

    adam oteldeyken, otelci kredi kartlarının iptal edildiğini vs. söylüyor. adam durumu öğrenmek için asistanı olan kızı arıyor, kız iflas ettiğini anlatıyor. durumu kurtarmak için kovboy denilen bir adamla görüşmesi gerektiğini söylüyor.

    kovboy, partide sadece bir an geçerken gördüğü önemsiz bir kişiydi ama ona çok esrarengiz gelmiş, ona burada esrarengiz adam rolü veriyor. adam koyboy'un yanına gidiyor, kovboy cool, nüfuzlu, tehditkâr ve filozof gibi bir adam.

    adam'ı nazikçe tehdit ediyor; işine dönmesini ve sarışın camilla'yı seçmesini söylüyor (betty başarısız hayatını kabullenmek yerine bunlara bağlıyor rüyasında).

    önceki gün teyze ruth'un (aunt ruth -untruth-) evindeyken, komşusu deli kadın gelip bir şeylerin yolunda olmadığını söylüyor, kendi bilinçaltı betty'yi iğneliyor. coco bu esnada son derece toz pembe yürüyen işlere uygun bir şekilde sarışına fakslanan replikleri getiriyor.

    esmer ile pratik yapıyorlar, duymak istediği gibi esmer onun oyunculukta iyi olduğunu söylüyor, (bunu kariyerini çalandan duymak ister çünkü). ayrıca esmer bu pratik esnasında oldukça tutuk, iyi bir oyuncu değil, hatta betty'nin konsantresini bozuyor ve betty ağlaması gereken yerde gülüyor. ertesi gün betty seçmeler için ihtiyar yapımcı wally'nin yanına gidiyor, aynı zamanda teyzesinin de dostu. oradaki ihtiyar oyuncuyla performansını kusursuz bir şekilde sergiliyor (çünkü kendi kusursuz olduğuna inanıyor).

    buradaki yaşlı oyunucyla betty'nin canlandırdığı sahnedeki diyaloğa dikkat; yaşlı adamı kaldırıp yerine esmeri koyun bir bakalım. gerçek diane, sanki rüyadaki betty üzerinden gerçek camilla'ya olan gerçek hislerini anlatıyor. "seni hapse atarlar", "seni öldürürüm", "o zaman seni de hapse atarlar", "senden nefret ediyorum " ifadeleri ama bu esnada öpüşmeleri ve sonunda betty'nin ağlaması. çok ilginç.

    oradaki yönetmen ise, yani bob brooker, tutuk, aptal, mal gibi bir adam... çünkü gerçek hayatta ona başrol vermemişti, bilinçaltı, onun yetenekten anlamayan biri olduğuna inanıyordu. rüyada da onu bir mal haline getirmiş. ondan başka herkes kendisindeki yeteneği görüyor ama o mal görmüyordu.

    yapımcı wally'nin eski karısı da bu yeteneği görüp onu adam'ın yanına götürüyor, “bu projeye bayılacaksın” diyor betty'ye.

    bu esnada adam, kovboy'un dediği gibi, seçmelerde... tam o sırada betty sete giriyor, hayalindeki gibi, adam ondan gözlerini alamıyor, o da adam'den. sonra sıra sarışın camilla'ya geliyor. aslında zayıf mimikleri olan yeteneksiz biri sarışın camilla. adam zorlandığı için seçiyor onu: “this is the girl.”

    betty tam o sırada eve gitmesi gerektiğini hatırlıyor. eve gidip esmer'in kim olduğunu araştırmaya başlıyorlar. daha önce kaza olmuş mu diye ankesörlü telefondan bir arama yapmışlardı, betty çocuk gibi mimiklerle "evet bir kaza olmuş" demişti. telefon winkies lokantasının hemen yanındaki telefon (hep önceden görmüş olduğu, bilinçaltındaki yerler).

    tuhaf ve çocuksu bir hayal şeklinde, polisler fazla zorluk çıkartmadan bilgi veriyorlar. kendince hafiyecilik oynuyor rüyasında. sonra winkies'te oturup (çünkü burayı gerçekte biliyor) kahve içiyorlar. garson kızın adı diane (gerçekte kendi adı).

    esmer'e ‘diane selwyn’ adını çağrıştırıyor, eve gidip telefon rehberine bakıyorlar, adresi buluyorlar (diane selwyn gerçek hayattaki tam adı).

    adrese taksiyle gidip evi buluyorlar ama ön girişte arabada oturan adamlar ürkütüyor esmeri. esmerin hafızası yok ama temkinli, peşinde birilerinin olabileceğini düşünüyor. bu gerçek diane'in içindeki polis korkusunun bir tezahürü de olabilir.

    adrese gittiklerinde başka bir hatun çıkıyor, daireleri değiştirdiklerini söylüyorlar (gerçekte de öyle). kadın kendisinin de geleceğini söylüyor, bazı eşyaları olduğunu ve alacağını söylüyor (gerçekte de öyle ve sarışın bunu rüyada da hatırlıyor). son anda çalan telefon yüzünden vazgeçiyor komşusu (rüyada onun gelmesini istemiyor, ikisi dedektifçilik oynayacak).

    17 numaralı eve gidip kapıyı çalıyorlar ama açan yok. sarışın eve pencereden giriyor ve kapıyı açıyor, evde ağır bir koku var. odalara bakıyorlar ve yüzü tanınmayacak haldeki sarışın cesedi görüyorlar yatakta. bu aslında sarışın’ın kendisi. rüyada gerçek kendisini ölü görüyor ama onun kendisi olduğunu bilmiyor.

    eve dönüyorlar, esmer bundan çok etkileniyor, onun kendisi zannedilerek öldürülmüş olabileceğini düşünerek çok korkuyor. eve gidince, tanınmamak için saçlarını kesmeye kalkıyor, sarışın onu durdurup ona yardımcı oluyor (gerçekte ona aşık, onun için her şeyi yapar). sarı bir peruk veriyor ona, "başkası gibi oldun" diyor (belki de başkası gibi olmasını hep istemişti).

    esmer yine içerideki kanepede yatmak üzereyken rahat yatakta yatması için yanına çağrıyor, o da hiç zorluk çıkartmadan geliyor (çünkü onun fantezisi ve delice istediği mülayim karakter bu).

    aşk aşk aşk

    ve sılencıo

    esmer sayıklayarak uyanıyor gecenin 2'sinde, “benimle bir yere gel” diyor ve club silencio'ya gidiyorlar o saatte. club silencio aslında betty'nin bilinçaltında bilmekte olduğu bazı şeylerin tezahür ettiği yer. filmdeki en yoruma açık bölümlerden biri. "bando yok, her şey kayıt", çok dokunaklı şarkı söyleyen kadın ağlatmayı başarsa bile, playback çıkıyor ve beyin mıncıklaması geçiriyorsun. aslında sizi bu kadar etkileyen hollywood'un altı astarı yok. ağlayacak kadar etkilenebilirsiniz ama aslında arkasında playback var, her şey yalan.

    büyük hayallerle geldiğimiz hollywood yalan, bu ışıltılı dünya yalan (yönetmenin de mesajları var tabii filmde).

    bu sırada betty'nin çantasında beliren mavi bir kutu var. daha önce anahtarını rita'nın çantasında buldukları kutu.

    pandora'nın kutusu...

    bu betty'nin içindeki hırs, aşk, ihtiras, intikam, cinayet vs... bütün kötü hislerin olduğu kutu.

    şovu sunan top sakallı arkadaş kim? ben onun 'şeytan' olduğunu düşünüyorum. mavi kutunun onun çantasında belirmesine sebep olan kişi bu hokkabaz. ona dik dik bakarken gök gürültüsü sesi gelmişti ve betty oturduğu yerde zangır zangır titremişti. muhtemelen bu şeytanın ona cinayet fikrini vermesini ve onu tetiklemesini simgeliyor.

    eve gidip onu açmak üzereyken betty kayboluyor, çünkü o kutuyu gerçek hayatta açtığı için çok pişman, galiba rüyada bunu üstlenmek istemiyor. esmer onu açıyor (bu içindeki kini ve intikam hırsını serbest bırakmak demek, cinayet siparişi vermek demek). kutunun içine giriyoruz, kutu yere düşüyor, ruth teyzenin yatak odasında, ruth teyze sesi duyup geliyor, odaya bakıyor ama kutuyu göremiyor. muhtemelen bu, ruth teyzenin betty'deki o kötü yanı görememesi gibi bir anlama geliyor olabilir. ya da bütün bunlara -farkında olmasa da- onun biraz sebep olduğu şeklinde yorumlanabilir.

    sonra kovboy geliyor ve çürümüş cesede "tatlı kız uyanma zamanı" diyor. o çürümüş ceset aslında gerçekte hiç olmadı, yani gerçekte son sahnede ihtihar etmiş olan diane değil o. kıyafet ve pozisyon farklı. o ceset şu anda bu rüyayı görmekte olan diane. aynı gecelik, aynı yatak, aynı oda. ayrıca rüyadaki cesedin elinde silah falan yok. kafada delik de yok. o muhtemelen yaşadıkları yüzünden 'ölmeden ölmüş' olan diane. sadece rüyada ve yüzü tanınmadığı için betty onun kendisi olduğunu bilmiyor.

    neyse, komşu kapıyı çalıyor, (hani bazen bir sesle uyanırız ama bu sesin kaynağını rüyamızda farklı bir şey olarak görürüz) komşunun gerçekte kapıyı çalması kovboy'un yatak odasının kapısını çalması olarak görünüyor rüyanın sonunda. rüya bitiyor, yatakta doğrulup gördüğü tuhaf rüyayı kısaca bir düşünüyor ve yukarıdaki lineer gerçek hayatta kaldığımız yerden devam ediyoruz.

    filmin sonunda da birkaç soyut sahne var, winkies'in arkasındaki evsiz kara yaratık ki, bu sefer bir gece vakti ateş yakmış elindeki mavi kutuya bakıyor.

    o aslında erkek değil, aslında o diane'in halet-i ruhiyesinin bedene dönüşmüş hali. bitkin, evsiz, çaresiz, başarısız, hayal kırıklığına uğramış, aşık, vicdan azabıyla dolu, suçlu, kirli, aşkını öldürtmüş, tamamen tükenmiş ve kararmış bir ruh, yönetmenin mükemmel tasviri; bence filmin en güzel sahnelerinden biri.

    sondaki çıldırma sahnesi ile bu kara vatandaş arasında aslında çok güzel bir bağlantı var. diane çıldırmadan önce kanepesinde oturuyordu. eşzamanlı olarak bu kara yaratığı düşünün. aslında aynı anda diane'in iki farklı görünüşü. kanepede oturan gerçek görünüşü, winkies'in arkasındaki ise yönetmenin bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğu diane'in iç dünyasının görsel olarak tercüme edilmiş hali. ikisi de eşzamanlı ve paralel.

    kara, bitkin bir şekilde elindeki mavi kutuya bakarken, paralelde diane, yediği haltı, serbest bıraktığı kini, kaybettiklerini düşünüyor kanepesinde, pişman ve bitkin.

    kara, winkies'in ve duvarların arkasında (diane de winkies'teki tetikçinin arkasına saklandı cinayet için).

    kara, bir akşam vakti, her şeyini kaybetmiş bir evsiz gibi, tamamen tükenmiş pislik içinde (kanepedeki diane gibi).

    kara, mavi kutuyu bir kese kağıdına koyuyor ve yere bırakıyor (diane bu yaptığından kurtulamıyor, geri dönemiyor).

    kutudan parmak boyunda iki ihtiyar çıkıyor (aynı anda diane'in kapısı çalıyor ve ihtiyarlar kapının altından giriyor.)

    diane'in içindeki vicdan azabı ve yakalanma korkusu o kadar dayanılmaz boyutlarda ki çalan kapı artık kayışı kopartıyor, muhtemelen dedektiflerin geldiğini düşünüyor ve ihtiyarlar onu çıldırtıp intihara sürüklüyor (tabancayı aldığı çekmeceye dikkat, orada gerçek mavi kutu var, muhtemelen önemsiz bir kutu).

    son sahnedeki dumanlar... bunlar 'şeytan'ın olduğu tiyatrodaki dumanlar gibi.

    aradaki farklı ortaya koymak için; dumanların üzerinde beliren diane'in son hali (kara yüzlü hali), hemen ardından da hayalleri...

    mavi saçlı kadın (soyut) ve... silencio, sessizlik...

    muhtemelen beynini kemiren duygular ve hallisünasyonlar yüzünden özlemini çektiği şey ‘silencio’. esmer’in gecenin bir yarısı ‘silencio’ diye sayıklayarak uyanmasının da sebebi bu olabilir.

    ...ama lynch bu, her şey olabilir...

    lynch'in dikkat çektiği kilit sahnelerden birinin kahve sahnesi olması da şu şekilde; (çok önemli bir şey yok aslında sadece biraz dikkat). kahve yaptığında aslında cinayeti işletmiş ve vicdan azabı içinde. üzerinde kirli beyaz sabahlığı var. muhtemelen intihar ettiği günün sabahı, yani lineer zaman çizgisinin sonu...

    kahvesiyle kanepeye yürürken kanepede yarı çıplak olarak esmer görünüyor. kendi de kanepenin üzerinden geçip esmer’in üstüne çıkıyor ve elindeki bardağı sehpaya bırakıyor. amaaa sabahlığı olan sarışın bu sefer yarı çıplak, sehpaya bıraktığı şey kahve değil viski, sehpada mavi anahtar yok ve piyano kül tablası daha alınmamış,

    yani flashback ve gerçek hayat. diğer flashback de masturbasyon sahnesinde.

    sarışın masturbasyon yaparken birdenbire telefon çalıyor, diğer odaya gidip telefona bakıyor. telefon “araba seni bekliyor, partiye gelecek misin?” diyor. ama dikkat; masturbasyon esnasındaki kıyafetle öbür odaya telefonda bakmaya gittiği kıyafet farklı. yani arada bağlantı yok, telefona bakması flashback ve gerçek hayat.

    -----------------

    minik tespitler

    - rüyada neden mavi kutu var, onun temeli ne?

    diane'in intihar ettiği sahnede, çekmeceden silahı alırken mavi kutu çekmecede görünüyor. zaten böyle bir kutusu var, gerçekte çok bir anlamı yok belki ama bu kutu da rüyasına giriyor. muhtemelen pandora’nın kutusu kavramını biliyor ve rüyasında o şekilde tezahür ediyor.

    - rüyada betty ile rita 17 numaralı eve giderken rita neden girişte park etmiş arabanın içindeki gözlüklü iki adamdan korkuyor?

    kendi yakalanma korkusunu biraz rita üzerinden yaşıyor rüyada. rita hafızasını kaybettiği için biraz fazla temkinli. kapının önünde park etmiş arabadaki iki gözlüklü adamın kendisini aradığını düşünüyor. zaten eve girdikten sonra da yatakta kendisi yerine öldürülmüş olduğunu düşündüğü birinin cesedini görünce iyice korkuyor.

    - rüyadaki toplantıdaki vatandaş neden bu kadar donuk ve espresso kahve istiyor?

    gerçekte partide onun kendisine donuk donuk baktığını görüyor bir ara, bu onun bilinçaltına yerleşiyor; donuk duruşu ve eskiden beri gelen bir inanışı yüzünden onu italyan mafya adamlarına benzetiyor. inanışı da şu: başarısızlığı aslında hollywood'daki yeraltı dünyası yüzünden. burada yetenekler değil güç konuşuyor. bu yüzden rüyasında onu aynı şekilde donuk, ruhsuz, korkutucu ve imkansız derecede mükemmel bir espressodan başkasını yutmayan gerçek bir italyan olarak görüyor. diğer italyan’ı başka yerde gördüğümü hatırlamıyorum ama ilginç derecede al pacino'ya benziyor. bu da onun kafasında oluşturduğu diğer italyan mafya karakteri.

    - rüyada al pacino'ya benzeyen adam neden "help meeee!" diye bağırıyor?

    bir inanışa göre, partide diane bir fincandan su içiyor, fincanın üzerindeki desenler ‘s.o.s.’ gibi görünüyor (rüyada diğer adamın espresso içtiği fincan farklı tabi) s.o.s.'u burada böyle bağırıyor ve bence çaresizliğini bu şekilde haykırıyor.

    - rüyada esmer limuzindeyken, limuzin durduğunda neden şoför ona silah çekiyor?

    gerçekte daha önce kendi de limuzinle aynı yerde durmuştu ve biraz tedirgin olmuştu. bu ortam onu da tedirgin etmişti, cinayet için güzel bir ortam... esmer'i öldürttüğü için de burada ona silah doğrultulmasını sağlıyor. ama belki pişmanlığından dolayı bir kazayla onu kurtarıp kafasına format atıyor ve istediği esmer'i oluşturuyor. belki de esmer'i gerçek hayatta öldürtmüş olmasını başkasının üzerine atıyor. silahı gerçekte onun kiraladığı tetikçi doğrutmuştu burda silah tamamen başka biri tarafından doğrultuluyor.

    - rüyada neden esmer’i limuzinde ve aynı kendi gibi görüyor?

    limuzinde aynı yolda, aynı yerde duruyor, aynı sözleri söylüyor. galiba kendisinin olması gereken yerde o var diye. bu yüzden ona silah çektiriyor ama aynı zamanda kurtarıyor da.

    - rüyada coco'yu neden iyi ve tonton bi karakter olarak görüyor?

    çünkü partide coco onu dinlemişti, mimikleri onu anlıyor gibiydi ve elini tutmuştu.

    - rüyada club silencio'dan geldikten sonra mavi kutuyu açacakken neden betty birdenbire kayboluyor?

    kutunun açılması kötülüğün salınması demek. gerçekte yaptığı şeyi biliyor ve üstlenmek istemiyor. bunu gerçekte bir kere yaptı ama burda buna ortak olmak bile istemiyor.

    - toplantıdaki italyanların neden italyan olduğunu düşünüyor?

    birincisi, dik bakışları yüzünden partideki adamın mafya tipli olduğunu zaten düşünüyor. ikincisi, esmer, "casablanca'ya luigi ile hiç gitmedim" diye bir laf ediyor. luigi bir italyan ismi ve bu dik bakışlı adamla bir ilişki kuruyor, belki de onun ismi olduğu belli.

    gizemli kovboy’a dair

    yönetmenin seyirciye çaktığı güzel bir mesaj:

    rüyada kovboy, adam'la konuşurken diyor ki; “ukalalıkla o kadar meşgulsün ki düşünmüyorsun.”

    aslında seyirciye mesaj çakıyor, filmi anlamaya çalışması için.

    ‘ben sürrealist bir david lynch filmi izliyorum, entelim’ falan ayaklarını boşver, dikkat et diyor. otur ve düşünerek izle diyor, eğer işini iyi yaparsan beni bir kere daha göreceksin. kötü yaparsan iki kere daha göreceksin diyor. ilginçtir ki adam onu aslında bir daha hiç görmüyor. ama seyirciye iki kere görünüyor; 1) kızı uyandırırken, 2) partide arkadan geçiyor.

    seyirci iki kere gördüğüne göre kötü mü yaptı seyirici işini? evet, sayılır...

    ve işte bomba; iki defa görünüyor ama biri rüya karakteri diğeri gerçek. eğer fark edersen, ilk göründüğünde (ağılda) rüya karakteri olan koyboy bir kere daha rüya karakteri olarak görünüyor (yatak odasında). ikinci görünmesinde (partide) aslında o rüyada konuşan kovboy değil, haberi bile yok bir şeyden, sadece partideki biri.

    bir başka bakış açısı da şu; film zihinlerde doğrusal-lineer olarak birleştirilebilirse, kovboy, “beni x kere göreceksin” dedikten sonra sadece 1 kere görünebilir, partide görünmesi rüyadan önce, bu sayılmaz böylece. yani önce parti, sonra kesher ile konuşma, son olarak uyandırma...

    kovboy'u burada biraz yönetmeni de simgeliyor. yönetmen seyirciye vereceği mesajı doğrudan kovboy'un ağzından veriyor. bir at arabası örneği veriyor; david'e soruyor "bir at arabasını kaç kişi kullanır?" diye. david bu basit soruya azıcık şaşırıp "e biir" gibi bir cevap veriyor. at arabası çok özel bir seçim. aslında at arabasını bir kişi de kullanabilir iki kişi de. at arabası, burada filmi, kullanan bir kişi ise yönetmeni simgeliyor. "eğer kafanı çalıştırıp sana verdiğim fırsatı iyi değerlendirirsen sen de benimle beraber bu arabayı kullanabilirsin" diyor adam'a (aslında bize). yani eğer görmeyi, çözmeyi ve hatta hayal kurmayı becerirsen filmin ikinci yönetmeni olursun diyor seyirciye.

    tetikçinin mavi anahtarı

    diane tetikçiyle anlaşma yaptıktan sonra tetikçi mavi anahtarı gösteriyor. diane “bu neyi açıyor?” diye soruyor, tetikçi gülüyor. anlamsız gibi görünen bir diyalog.

    rüyada esmer’in kimliğini ilk bulmaya çalıştıkları sırada, esmer’in çantasını karıştırırken üçgen şekilli mavi anahtarı buluyorlar, bir anlam veremiyorlar o anda. rüyanın görüldüğü zaman gerçekte cinayetin sonrası, yani gerçekte küçük mavi anahtarı biliyor, rüyada üçgen anahtar olarak çıkıyor. bunun ‘ölüm’ anlamına geldiğini de biliyor.

    aslında tektikçiye “bu neyi açıyor?” diye sorarken gerçekten merak etmişti. esmer'in çantasından çıkan anahtar için de aynı merak rüyada var, oraya yansımış. ‘bu neyi açıyor?’un cevabı ise club silencio'dan geldikten sonra veriliyor: pandora’nın kutusu’nu, yani kötülüğü. rüyadaki büyük mavi anahtar da, gerçek küçük mavi anahtar da aslında ölümü simgeliyor. mavi kutu açılacakken de birden ortadan kayboluyor, buna tahammül edemiyor aslında…

    not: alıntıdır.


    (sinirliyim - 7 Ocak 2013 14:27)

  • comment image

    rüya-film estetiğinin film noir stiline uyarlanışı. aynı zamanda bir janr kolajıdır: polisiye film, korku filmi, thriller, melodram ve romanesk gibi ana janrlar noir stiliyle harmanlanarak işe koşulmuştur. janrların lynchvari kolajı hollywood anakarasının postmodern eleştirisini içerdiği için de manidardır.

    edit: imla


    (hanging rock - 15 Şubat 2014 20:57)

  • comment image

    "mutlaka seyret, muthis bir film, david lynch'in kurgusu harika" soylemlerinin etkisiyle heyacan icinde dvd'sini kiralayip televizyon basina gectigim film. yanima bos kagitlar, farkli renkerde tukenmez kalemler, yumusak uclu kursunkalem, silgi, envai cesit fosforlu kalem, scientific hesap makinasi, pergel, kimyasal elementler tablosu, 24 cilt ana britanica, ilkokul 3 hayat bilgisi kitabi, ortaokul 2 milli guvenlik bilgisi kitabi, buyuk atlas, daha buyuk atlas, teleskop, barometre, altimetre, yedimetre alip koltuga oturdum. oncesinde evdeki ses cikaran tum aletleri (bilgisayar, buzdolabi, itu'den mezun olurken hatira olsun diye caldigim f-104 motoru) susturdum. 2 saat boyunca cesitli notlar aldim, eskizler cizdim, gozlemler yaptim. sonunda bir david lynch filmini cozdum diyordum ki o esnada aslinda fashion tv'yi seyrettigimi farkettim. sonucta soyle birseyler ortaya cikardim : fashion tv'de aslinda ali ile kutbettinin farkli hallerde orulmus hali var. kisiliklerin ic kisilikleri de bu orguye cesitli yerlerde katiliyor, dogu avrupli mankenler daha guzel. sonra da oturdum filmi seyrettim bir bok anlamadim, boyum da kisalmadi..

    edit : ali ile kutbettin de ne diyenler icin, iste oyle diyorum ben*


    (mak100 - 5 Ağustos 2004 15:10)

  • comment image

    efenim şöyle bir de kaynak buldum:

    mulholland çıkmazı’nın sırrı çözüldü!
    mulholland çıkmazı'nın girdabına kapılanlardansanız, bu yazıyı mutlaka okuyun!

    işte, tüm zamanların en tartışmalı filminin, mulholland çıkmazı’nın murat salma yorumu:

    adım adım rüyaya doğru
    aslında filmin %80'den fazlası diane'ın rüyasından ibaret. rüya olduğu için tuhaflıklar ve zor anlaşılan yerler var ama genel olarak tuhaflıkların sebebi filmin çoğunun rüyadan ibaret olması.
    çok az da olsa flashback, hayal ve hallisünasyon da var. geri kalan %20'ye yakın kısım gerçek ve bunun da çoğu şimdiki zaman veya yakın geçmiş.
    diane (sarışın) (filmde gerçek hayattaki adı da diane) bir swing (jitterbug) dans yarışmasında birinci oluyor; bunu hollywood'a girmek için bir basamak olarak kullanıyor.
    istediği şey bir yıldız olmak, yıldız ve iyi bir aktris. ruth teyze denen kişi ölmüş aslında, mirasını diane'e bırakıyor.
    diane'ın yanında olan (havaalanında) iki yaşlı kişi aslında gerçekte olmayan karakterler; bunlar sadece rüya ve hallisünasyonda var.
    bu iki ihtiyar muhtemelen onun iyi yanını temsil ediyor. kara yüzlü yaratık ise onun en kötü ve çirkin yanını.
    neyse, diane bazı filmlerde roller alarak ilerliyor.
    bob brooker isimli bir yönetmenin yönettiği ‘the sylvia north story’ adlı filmde başrolü almak istiyor ama yine o sıralarda tanıştığı camilla (esmer, filmdeki gerçek adı) ile de ufaktan ilişki yaşamaya başlıyor.
    camilla aslında kaltağın teki. kötü karakter. çıkarcı, hırslı, acımasız, biseksüel... rolü kapıyor ama diane ona hâlâ aşık. diane ile camilla aynı evde kalıyor (17 numaralı çürümüş cesedin olduğu ev).
    sevişip koklaşıyorlar sürekli ama camilla bunun geleceğinin olmadığını ima ediyor ara sıra. diane anlamazdan geliyor. camilla hırslı olduğu için işinde ilerliyor. adam kesher isimli yönetmenin projesinde de camilla, yönetmeni tavlıyor. diane, adam'ı tavlayamadığı için içten içe üzgün ve camilla'yı yavaş yavaş adam'a kaptırdığını düşünüyor.
    adam'ı tavlayamasa da aynı yapımda daha küçük bir rolde oynuyor camilla ile beraber. bir gün camilla ve diane evdeyken kanepede sevişmeye başlıyorlar ama sadece başlıyorlar.
    diane çok hevesliyken camilla bir öpücük verdikten sonra, “bunu artık yapmamalıyız” diyor. biraz zalimce bir ifadeyle tabi. sanki onu incitmek istermiş gibi.
    diane “bir daha bunu sakın söyleme” diyor ve kabullenmek istemiyor, elini camilla’nın pantolonundan içeri sokuyor ama camilla sertleşip “yapma” diyor.
    diane, “onun için değil mi?” diyor ve artık lezzoların aşkı tek taraflı olarak sona eriyor. adam ile camilla evlenmeye karar veriyorlar. bir parti düzenliyorlar bunu ilan etmek için.
    camilla, diane'e partiye gelmesini söylüyor, isteksiz de olsa diane kabul ediyor. akşam parti saatinde camilla bir limuzin gönderiyor diane'i alması için ve diane'e telefon ediyor "gelecek misin, araba seni bekliyor" diye...
    diane isteksiz de olsa limuzine binip mulholland yolunda oturan adam’ın evine doğru gidiyor.
    diane tedirgin ve düşünceli, yolun ortasında limuzin durunca tedirgin de olduğu için korkuyor, “burada durmamalıydık” diyor. şoför arkasına dönerken bir şey yapmasından korkuyor sakni ama o sırada camilla kestirme yoldan gelerek diane'i alıyor. adam kesher da aslında çok duyarlı bir adam değil. biraz ‘piç’. annesi coco... diane ile coco orada tanışıyor.
    bahçede bir şeyler içtikten sonra coco yemeğe geçmeleri gerektiğini söylüyor ve az sonra diane'in kalbinin paramparça olacağı masada yemeğe oturmak üzere içeri giriyorlar. masada adam ve camilla düşman çatlatır gibi laubali. camilla bunun diane'e acı vermesini istiyor sanki.
    adam karısıyla yeni boşanmış bu arada, karısı havuzu temizlemeye gelen kişiyle kendini aldattığı için boşamış ve şutlamış, "havuzu ben aldım, temizleyen adamı o..." diyor.
    coco, diane'i konuşturuyor, diane hollywood'a nasıl geldiğini anlatıyor. kanada'dan gelmesi, teyzesinin ölümü, kendisine bıraktığı miras, dans yarışması, bob brooker'ın başrolü camilla'ya vermesi... buruk bir şekilde bunları anlatıyor.
    adam ve camilla'nın hiç umurunda değil ama onlar çok ruhsuz ve laubali. bu diane'ı daha da kırıyor ve ölüm vuruşunu camilla yapıyor; filmdeki gerçek ismi bilinmeyen sarışınla öpüşüyor (rüyadaki sarışın camilla bu). biraz sonra da sonra adam'la öpüşerek evliliklerini ilan etmeye hazırlanıyorlar. sarışın, camilla'yı öptükten sonra dışarı çıkmak için yürüyor, bu esnada kovboy kılıklı bir adam öylesine geçiyor, muhtemelen sinema dünyasından biri. hiçbir özelliği yok aslında. diane, sarışının ve adam'ın camilla'yı öpmesi ve evlilik ilanının geliyor olması yüzünden ağlıyor.
    bu arada diane masadayken ara sıra etrafındakilere bakıyor, ilk defa gördüğü, kendine dik dik bakan bir adam fark ediyor karşı masada. rüya için malzemenin çoğunun biriktiği yer bu parti. buradaki ve daha önceki birçok kişi ve sembol rüyasına girecek daha sonra.

    kötülükler başlıyor
    derken, parti bir şekilde bitiyor. ertesi gün (veya birkaç gün sonra) camilla diane'in evine gidiyor kırmızı elbisesiyle ama kapıda tartışıyorlar, diane ağlayarak onu içeri almıyor. sırılsıklam aşık ama onu eve almayarak ilişkiyi tamamen koparıyor. evde kendi kendine mastürbasyon yapıyor ağlayarak. ama bu içindeki hıncı azaltmıyor. onu öldürtmek istiyor.
    winkies denen lokantada bir kiralik katille görüşüyor. camilla'nın bir resmini ve teyzesinin bıraktığı mirastan kalan bütün parasını ona veriyor. katil, iş bittiğinde ‘mavi anahtar’ı daha önce söylediği yere bırakacağını söylüyor.
    mavi anahtar = camilla öldü
    bu pazarlığa sadece kasanın yanında duran saftirik bakışlı bir erkek tesadüfen şahit oluyor, diane ile bir süre bakışıyorlar. bu adam galiba olayı anlıyor ve iki defa aynı kötü rüyayı görüyor. bir arkadaşına (veya psikolog-doktor gibi bir şey) aynı winkies lokantasında oturup gördüğü korkunç rüyayı anlatıyor.
    rüyasında duvarın arkasındaki kara yaratığı gördüğünü ve tarif edilmez derecede korktuğunu belirtiyor. arkadaşıyla beraber winkies'in arkasına bununla yüzleşmeye gidiyorlar, adam aynı yaratığı uyanıkken (uyanık olduğu şüpheli) görüyor ve korkudan bayılıyor/ölüyor. bu yaratık aslında diane'in içindeki kötülük ve hınç. adam ona şahit olmuştu. biraz saf bir arkadaş; kalp gözü açık galiba.
    katil işi bitiriyor ve mavi anahtar bir şekilde diane'in evindeki sehpanın üzerindeki yerini alıyor. diane bir halt etti ama içi rahat değil. ne de olsa sırılsıklam aşıktı. şimdi bir de vicdan azabı ve polis korkusu sarıyor içini. iyice bunalıma giriyor, kötü rüyalar görüyor. bir gece swing dans yarışmasında birinci oluşunu (en baştaki renkli dans sahnesi) görüyor.
    uyanıyor, kafasını kaldırıp gördüğü rüyayı hatırlıyor, birkaç saniye sonra kırmızı yastığına kafasını yüzüstü koyup tekrar yatıyor. hayalleri vardı ama olmadı, cinayetle bitti, bu yüzden görüyor rüyaları...
    işte tam da bu anda, kafayı koyup uyuduktan sonra bir rüya daha görüyor ki, bu rüya filmin baştaki %80'ini oluşturan rüya. filmin %80'i burada yatıyor.
    sabah çok da hoşlaşmadığı komşusunun kapıyı çalmasıyla uyanıyor. komşusu kalan eşyalarını almak için geliyor, tabaklarını alıyor, çıkmadan önce sehpanın üstünde piyano şeklindeki kül tablasını görüyor.
    “bu benim” diyerek onu da alıyor. mavi anahtar da orada tabi o esnada. bu arada komşusu iki dedektifin yine geldiğini söylüyor, dedektifler diane'den şüpheleniyorlar veya konuşmak istiyorlar. diane bu yüzden polislerden çok korkar oluyor. derken, komşusu eşyalarını ve kül tablasını alıp gidiyor.
    diane üstündeki kirli beyaz sabahlığıyla kahve yapmaya başlıyor, o esnada mutfak tezgahının başında hayal veya hallisünasyon olarak camilla'yı görüyor. camilla’ya, “döndün...” diyerek ağlamaya başlıyor, hâlâ çok seviyor ve yaptığı şey beynini kemiriyor. birkaç saniye sonra kendine geliyor, kahvesini alıp kanepeye oturuyor. muhtemelen akşama kadar oturuyor ve düşünceler beynini kemirip duruyor; diane korku içinde... sonra kapı çalıyor sert sert, artık kayışın koptuğu yer burası; kapının altından parmak boyunda giren iki ihtiyarın hallisünasyonu; diane’i kovalıyor. çığlıklar atarak çıldırıyor ve kendini yatak odasına atıp çekmeceden silahı alıyor ve intihar ediyor.
    gerçek hayat burada bitiyor.

    ‘otu çek, köküne bak’
    karmaşık bir zihnin çakallıkları
    buraya kadar olan kısım ‘lineer’ ve gerçeküstü olmayan hikaye. geri kalanlar ise rüya ve çok az da soyut görüntüler.
    gelelim rüyaya:
    işte en eğlenceli kısmı burası. yönetmen, sigmund freud'un ne kadar numarası varsa kullanmış. simgelerle ve diane'in bilinçaltındaki verileriyle rüyayı süslemiş ve şekillendirmiş. rüya görüldüğünde cinayet işlenmiş, aslında her şey olup bitmişti. diane rüyayı hayatının son gecesinde görmüştü, rüyadan sonra bir gündüz daha yaşadı ve o günün akşamına intihar etti.
    filmin ilk sahnesinde diane'in kırmızı yastığa kafayı koymasıyla, kovboy'un gelip, "tatlı kız uyanma vakti" demesi (komşunun kapıyı çalması) arasındaki kısım rüya. diane rüyasında olayları anladığı gibi veya olmasını istediği gibi görüyor. gerçekte boka saran hayatını kabullenemiyor ve rüyada olmasını istediği gibi veya anladığı gibi görüyor her şeyi.
    esmer (daha bir adı yok) limuzinde giderken yolda duruyor (kendisi gerçekte partiye giderken durduğu yerde).
    şoför esmer'e silah çekiyor (gerçekte kendi de korkmuştu). bir kaza oluyor ve esmer kurtuluyor, ama hafıza gidiyor. (esmer'e format atıyor, kendi istediği gibi iyi bir karakter olacak). esmer şehre en kestirme yoldan gidiyor bilinçsizce, herhangi bir evin önünde tesadüfen sığınacak bir yer buluyor (bu tesadüf sarışının bilinçaltındaki hayali).
    esmer sabaha kadar orada kalıyor, bu arada gerçekte yaşamayan ruth teyze, kanada’ya yapacağı seyahat için bavullarını taksiye taşıyor. kanada’ya film çekimi için gidiyor (eski bir aktris). bu arada ilginç bir bilgi buldum, hollywood'da, sinema sektöründe çalışmak üzere “kanada’ya gitmek” ölmekle eşdeğer tutulurmuş.
    yani ruth'un gerçekte ölümü, rüyada kanada’ya gidişiyle simgelenmiş, gerçekte diane, hollywood'da olduğu için bu kuralı biliyor, ayrıca ruth da bir aktris, kanada'ya giden herhangi biri değil. sarışın yeğeninin evinde kalmasına izin vermesi de bıraktığı mirası ve/veya diane'in hayallerini simgeliyor. o arada bir fırsat bulup esmer eve dalıp gizleniyor (bunlar sarışın’ın esmer'e ulaşmak için fantezileri). bu esnada sarışın büyük hayallerle los angeles'a geliyor. kendine yol boyunca eşlik eden iki ihtiyar var yanında (gerçekte yoklar).
    buradaki adı betty. betty ismi cinayet anlaşmasının yapıldığı winkies'teki garson kızın gerçek ismi. bilinçaltında kalmış, onu kullanıyor. son derece saf ve iyi bir karakter olan betty, teyzesinin evini buluyor. coco, oranın yöneticisi, onu iyi biri olarak betimliyor rüyasında (partideki sohbet masasında ona iyi davranmıştı).
    tonton coco, evi gösteriyor, betty çok mutlu, rüyaları gerçek oluyor, her şey toz pembe. eve girip geziyor, banyoya girdiğinde duşta esmeri görüyor. esmer’in kafa bi milyon, tabi ad-soyad, nüfusa kayıtlı olduğu yer falan yok.
    esmer kendine ‘rita’ ismini buluyor posterden. az sonra esmer duştan çıkınca ismini rita olarak söylüyor, yaralandığı ortaya çıkıyor, çok mülayim bu arada, hırslı ve acımasız esmer gitmiş, yerine diane'in istediği yumuşak karakter gelmiş. biraz uyumak istiyor hatırlamak için.
    uyandığında hâlâ hatırlayamadığı için ağlıyor, sarışın “çantana bakalım” diyor. paraları ve mavi anahtarı görüyorlar. onları mavi bir kutuda saklıyorlar. paralar muhtemelen gerçekte kiralık katile verilen paraları temsil ediyor (zoruna gitmiş bütün parasını vermek)... aynı çantanın içinde mavi anahtar da olması bu çantayı tamamen cinayet anlaşmasının bir yansıması yapıyor.
    bu arada paralel olarak gelişen diğer olaylar var; yönetmen adam kesher bir masada menajeri ve yapımcılarla beraber. ‘italyan kardeşler’ gelecek ve çalıştıkları proje için bir kız önerecekler. italyanlar geliyor, çok sertler ve tuhaflar (çünkü rüya). bu kadar sert görünmelerinin sebebi o adamı partide görmesiydi. orada da dik dik bakmıştı diane’e. bilinçaltı bunu çok büyütmüş, adamı psikopatın teki yapmış. o kadar ki, espresso kahveyi beğenmeyince bile kontrolden çıkan, nezaketsiz, kusan, tüküren, sert, tuhaf bir adam. diğer italyan, çantadan sarışın bir kızın resmini çıkarıyor, bu, partide esmer'i öpen sarışın, rüyadaki adı da camilla.
    italyanlar adam'ı zorluyorlar, başrolde bu kızın olması için. adam karşı çıkıyor.
    yani betty böyle düşünüyor. gerçekte adam'ın ve diğer yönetmen bob'un esmer'e başrol vermesini biraz 'sinema mafyası'na bağlıyor. kendini böyle avutuyor ama yine de adam'a kızgın.
    adam ‘olmaz’ deyip rest çekiyor ve arabasına atlayıp eve doğru gidiyor, eve girerken havuz temizliği yapan adamın pikabını görüyor (gerçekte adam boşandığını anlatmıştı). sonra yatak odasına giriyor ve karısını kendine boynuz monte ederken yakalıyor. adam, karısının mücevherlerine boya döküyor ve temizlikçi heriften dayak yiyor, üstü başı boya ve burnu kanamış vaziyette dışarı atılıyor.
    bu, sarışın’ın ona olan kırgınlığı yüzünden rüyada onu soktuğu hal. ya da adam'ı bu şekilde 'mazur' görüyor. adam gidip köhne bir otelde saklanıyor. bu arada italyanların 'baba'sı olayı telefonla vs. takip ediyor. baba, -haşa- 'godfather', onun kafasında büyüttüğü 'sinema mafyası' ve çocukça hayali. başarısızlığını biraz bunlara bağlamak istiyor.
    adam oteldeyken, otelci kredi kartlarının iptal edildiğini vs. söylüyor. adam durumu öğrenmek için asistanı olan kızı arıyor, kız iflas ettiğini anlatıyor. durumu kurtarmak için kovboy denilen bir adamla görüşmesi gerektiğini söylüyor.
    kovboy, partide sadece bir an geçerken gördüğü önemsiz bir kişiydi ama ona çok esrarengiz gelmiş, ona burada esrarengiz adam rolü veriyor. adam koyboy'un yanına gidiyor, kovboy cool, nüfuzlu, tehditkâr ve filozof gibi bir adam.
    adam'ı nazikçe tehdit ediyor; işine dönmesini ve sarışın camilla'yı seçmesini söylüyor (betty başarısız hayatını kabullenmek yerine bunlara bağlıyor rüyasında).
    önceki gün teyze ruth'un (aunt ruth -untruth-) evindeyken, komşusu deli kadın gelip bir şeylerin yolunda olmadığını söylüyor, kendi bilinçaltı betty'yi iğneliyor. coco bu esnada son derece toz pembe yürüyen işlere uygun bir şekilde sarışına fakslanan replikleri getiriyor.
    esmer ile pratik yapıyorlar, duymak istediği gibi esmer onun oyunculukta iyi olduğunu söylüyor, (bunu kariyerini çalandan duymak ister çünkü). ayrıca esmer bu pratik esnasında oldukça tutuk, iyi bir oyuncu değil, hatta betty'nin konsantresini bozuyor ve betty ağlaması gereken yerde gülüyor. ertesi gün betty seçmeler için ihtiyar yapımcı wally'nin yanına gidiyor, aynı zamanda teyzesinin de dostu. oradaki ihtiyar oyuncuyla performansını kusursuz bir şekilde sergiliyor (çünkü kendi kusursuz olduğuna inanıyor).
    buradaki yaşlı oyunucyla betty'nin canlandırdığı sahnedeki diyaloğa dikkat; yaşlı adamı kaldırıp yerine esmeri koyun bir bakalım. gerçek diane, sanki rüyadaki betty üzerinden gerçek camilla'ya olan gerçek hislerini anlatıyor. "seni hapse atarlar", "seni öldürürüm", "o zaman seni de hapse atarlar", "senden nefret ediyorum " ifadeleri ama bu esnada öpüşmeleri ve sonunda betty'nin ağlaması. çok ilginç.
    oradaki yönetmen ise, yani bob brooker, tutuk, aptal, mal gibi bir adam... çünkü gerçek hayatta ona başrol vermemişti, bilinçaltı, onun yetenekten anlamayan biri olduğuna inanıyordu. rüyada da onu bir mal haline getirmiş. ondan başka herkes kendisindeki yeteneği görüyor ama o mal görmüyordu.
    yapımcı wally'nin eski karısı da bu yeteneği görüp onu adam'ın yanına götürüyor, “bu projeye bayılacaksın” diyor betty'ye.
    bu esnada adam, kovboy'un dediği gibi, seçmelerde... tam o sırada betty sete giriyor, hayalindeki gibi, adam ondan gözlerini alamıyor, o da adam'den. sonra sıra sarışın camilla'ya geliyor. aslında zayıf mimikleri olan yeteneksiz biri sarışın camilla. adam zorlandığı için seçiyor onu: “this is the girl.”
    betty tam o sırada eve gitmesi gerektiğini hatırlıyor. eve gidip esmer'in kim olduğunu araştırmaya başlıyorlar. daha önce kaza olmuş mu diye ankesörlü telefondan bir arama yapmışlardı, betty çocuk gibi mimiklerle "evet bir kaza olmuş" demişti. telefon winkies lokantasının hemen yanındaki telefon (hep önceden görmüş olduğu, bilinçaltındaki yerler).
    tuhaf ve çocuksu bir hayal şeklinde, polisler fazla zorluk çıkartmadan bilgi veriyorlar. kendince hafiyecilik oynuyor rüyasında. sonra winkies'te oturup (çünkü burayı gerçekte biliyor) kahve içiyorlar. garson kızın adı diane (gerçekte kendi adı).
    esmer'e ‘diane selwyn’ adını çağrıştırıyor, eve gidip telefon rehberine bakıyorlar, adresi buluyorlar (diane selwyn gerçek hayattaki tam adı).
    adrese taksiyle gidip evi buluyorlar ama ön girişte arabada oturan adamlar ürkütüyor esmeri. esmerin hafızası yok ama temkinli, peşinde birilerinin olabileceğini düşünüyor. bu gerçek diane'in içindeki polis korkusunun bir tezahürü de olabilir.
    adrese gittiklerinde başka bir hatun çıkıyor, daireleri değiştirdiklerini söylüyorlar (gerçekte de öyle). kadın kendisinin de geleceğini söylüyor, bazı eşyaları olduğunu ve alacağını söylüyor (gerçekte de öyle ve sarışın bunu rüyada da hatırlıyor). son anda çalan telefon yüzünden vazgeçiyor komşusu (rüyada onun gelmesini istemiyor, ikisi dedektifçilik oynayacak).
    17 numaralı eve gidip kapıyı çalıyorlar ama açan yok. sarışın eve pencereden giriyor ve kapıyı açıyor, evde ağır bir koku var. odalara bakıyorlar ve yüzü tanınmayacak haldeki sarışın cesedi görüyorlar yatakta. bu aslında sarışın’ın kendisi. rüyada gerçek kendisini ölü görüyor ama onun kendisi olduğunu bilmiyor.
    eve dönüyorlar, esmer bundan çok etkileniyor, onun kendisi zannedilerek öldürülmüş olabileceğini düşünerek çok korkuyor. eve gidince, tanınmamak için saçlarını kesmeye kalkıyor, sarışın onu durdurup ona yardımcı oluyor (gerçekte ona aşık, onun için her şeyi yapar). sarı bir peruk veriyor ona, "başkası gibi oldun" diyor (belki de başkası gibi olmasını hep istemişti).
    esmer yine içerideki kanepede yatmak üzereyken rahat yatakta yatması için yanına çağrıyor, o da hiç zorluk çıkartmadan geliyor (çünkü onun fantezisi ve delice istediği mülayim karakter bu).

    aşk aşk aşk
    ve sılencıo
    esmer sayıklayarak uyanıyor gecenin 2'sinde, “benimle bir yere gel” diyor ve club silencio'ya gidiyorlar o saatte. club silencio aslında betty'nin bilinçaltında bilmekte olduğu bazı şeylerin tezahür ettiği yer. filmdeki en yoruma açık bölümlerden biri. "bando yok, her şey kayıt", çok dokunaklı şarkı söyleyen kadın ağlatmayı başarsa bile, playback çıkıyor ve beyin mıncıklaması geçiriyorsun. aslında sizi bu kadar etkileyen hollywood'un altı astarı yok. ağlayacak kadar etkilenebilirsiniz ama aslında arkasında playback var, her şey yalan.
    büyük hayallerle geldiğimiz hollywood yalan, bu ışıltılı dünya yalan (yönetmenin de mesajları var tabii filmde).
    bu sırada betty'nin çantasında beliren mavi bir kutu var. daha önce anahtarını rita'nın çantasında buldukları kutu.
    pandora'nın kutusu...
    bu betty'nin içindeki hırs, aşk, ihtiras, intikam, cinayet vs... bütün kötü hislerin olduğu kutu.
    şovu sunan top sakallı arkadaş kim? ben onun 'şeytan' olduğunu düşünüyorum. mavi kutunun onun çantasında belirmesine sebep olan kişi bu hokkabaz. ona dik dik bakarken gök gürültüsü sesi gelmişti ve betty oturduğu yerde zangır zangır titremişti. muhtemelen bu şeytanın ona cinayet fikrini vermesini ve onu tetiklemesini simgeliyor.
    eve gidip onu açmak üzereyken betty kayboluyor, çünkü o kutuyu gerçek hayatta açtığı için çok pişman, galiba rüyada bunu üstlenmek istemiyor. esmer onu açıyor (bu içindeki kini ve intikam hırsını serbest bırakmak demek, cinayet siparişi vermek demek). kutunun içine giriyoruz, kutu yere düşüyor, ruth teyzenin yatak odasında, ruth teyze sesi duyup geliyor, odaya bakıyor ama kutuyu göremiyor. muhtemelen bu, ruth teyzenin betty'deki o kötü yanı görememesi gibi bir anlama geliyor olabilir. ya da bütün bunlara -farkında olmasa da- onun biraz sebep olduğu şeklinde yorumlanabilir.
    sonra kovboy geliyor ve çürümüş cesede "tatlı kız uyanma zamanı" diyor. o çürümüş ceset aslında gerçekte hiç olmadı, yani gerçekte son sahnede ihtihar etmiş olan diane değil o. kıyafet ve pozisyon farklı. o ceset şu anda bu rüyayı görmekte olan diane. aynı gecelik, aynı yatak, aynı oda. ayrıca rüyadaki cesedin elinde silah falan yok. kafada delik de yok. o muhtemelen yaşadıkları yüzünden 'ölmeden ölmüş' olan diane. sadece rüyada ve yüzü tanınmadığı için betty onun kendisi olduğunu bilmiyor.
    neyse, komşu kapıyı çalıyor, (hani bazen bir sesle uyanırız ama bu sesin kaynağını rüyamızda farklı bir şey olarak görürüz) komşunun gerçekte kapıyı çalması kovboy'un yatak odasının kapısını çalması olarak görünüyor rüyanın sonunda. rüya bitiyor, yatakta doğrulup gördüğü tuhaf rüyayı kısaca bir düşünüyor ve yukarıdaki lineer gerçek hayatta kaldığımız yerden devam ediyoruz.
    filmin sonunda da birkaç soyut sahne var, winkies'in arkasındaki evsiz kara yaratık ki, bu sefer bir gece vakti ateş yakmış elindeki mavi kutuya bakıyor.
    o aslında erkek değil, aslında o diane'in halet-i ruhiyesinin bedene dönüşmüş hali. bitkin, evsiz, çaresiz, başarısız, hayal kırıklığına uğramış, aşık, vicdan azabıyla dolu, suçlu, kirli, aşkını öldürtmüş, tamamen tükenmiş ve kararmış bir ruh, yönetmenin mükemmel tasviri; bence filmin en güzel sahnelerinden biri.
    sondaki çıldırma sahnesi ile bu kara vatandaş arasında aslında çok güzel bir bağlantı var. diane çıldırmadan önce kanepesinde oturuyordu. eşzamanlı olarak bu kara yaratığı düşünün. aslında aynı anda diane'in iki farklı görünüşü. kanepede oturan gerçek görünüşü, winkies'in arkasındaki ise yönetmenin bütün çıplaklığıyla ortaya koyduğu diane'in iç dünyasının görsel olarak tercüme edilmiş hali. ikisi de eşzamanlı ve paralel.
    kara, bitkin bir şekilde elindeki mavi kutuya bakarken, paralelde diane, yediği haltı, serbest bıraktığı kini, kaybettiklerini düşünüyor kanepesinde, pişman ve bitkin.
    kara, winkies'in ve duvarların arkasında (diane de winkies'teki tetikçinin arkasına saklandı cinayet için).
    kara, bir akşam vakti, her şeyini kaybetmiş bir evsiz gibi, tamamen tükenmiş pislik içinde (kanepedeki diane gibi).
    kara, mavi kutuyu bir kese kağıdına koyuyor ve yere bırakıyor (diane bu yaptığından kurtulamıyor, geri dönemiyor).
    kutudan parmak boyunda iki ihtiyar çıkıyor (aynı anda diane'in kapısı çalıyor ve ihtiyarlar kapının altından giriyor.)
    diane'in içindeki vicdan azabı ve yakalanma korkusu o kadar dayanılmaz boyutlarda ki çalan kapı artık kayışı kopartıyor, muhtemelen dedektiflerin geldiğini düşünüyor ve ihtiyarlar onu çıldırtıp intihara sürüklüyor (tabancayı aldığı çekmeceye dikkat, orada gerçek mavi kutu var, muhtemelen önemsiz bir kutu).
    son sahnedeki dumanlar... bunlar 'şeytan'ın olduğu tiyatrodaki dumanlar gibi.
    aradaki farklı ortaya koymak için; dumanların üzerinde beliren diane'in son hali (kara yüzlü hali), hemen ardından da hayalleri...
    mavi saçlı kadın (soyut) ve... silencio, sessizlik...
    muhtemelen beynini kemiren duygular ve hallisünasyonlar yüzünden özlemini çektiği şey ‘silencio’. esmer’in gecenin bir yarısı ‘silencio’ diye sayıklayarak uyanmasının da sebebi bu olabilir.
    ...ama lynch bu, her şey olabilir...
    lynch'in dikkat çektiği kilit sahnelerden birinin kahve sahnesi olması da şu şekilde; (çok önemli bir şey yok aslında sadece biraz dikkat). kahve yaptığında aslında cinayeti işletmiş ve vicdan azabı içinde. üzerinde kirli beyaz sabahlığı var. muhtemelen intihar ettiği günün sabahı, yani lineer zaman çizgisinin sonu...
    kahvesiyle kanepeye yürürken kanepede yarı çıplak olarak esmer görünüyor. kendi de kanepenin üzerinden geçip esmer’in üstüne çıkıyor ve elindeki bardağı sehpaya bırakıyor. amaaa sabahlığı olan sarışın bu sefer yarı çıplak, sehpaya bıraktığı şey kahve değil viski, sehpada mavi anahtar yok ve piyano kül tablası daha alınmamış,
    yani flashback ve gerçek hayat. diğer flashback de masturbasyon sahnesinde.
    sarışın masturbasyon yaparken birdenbire telefon çalıyor, diğer odaya gidip telefona bakıyor. telefon “araba seni bekliyor, partiye gelecek misin?” diyor. ama dikkat; masturbasyon esnasındaki kıyafetle öbür odaya telefonda bakmaya gittiği kıyafet farklı. yani arada bağlantı yok, telefona bakması flashback ve gerçek hayat.
    -----------------
    minik tespitler
    - rüyada neden mavi kutu var, onun temeli ne?
    diane'in intihar ettiği sahnede, çekmeceden silahı alırken mavi kutu çekmecede görünüyor. zaten böyle bir kutusu var, gerçekte çok bir anlamı yok belki ama bu kutu da rüyasına giriyor. muhtemelen pandora’nın kutusu kavramını biliyor ve rüyasında o şekilde tezahür ediyor.

    - rüyada betty ile rita 17 numaralı eve giderken rita neden girişte park etmiş arabanın içindeki gözlüklü iki adamdan korkuyor?
    kendi yakalanma korkusunu biraz rita üzerinden yaşıyor rüyada. rita hafızasını kaybettiği için biraz fazla temkinli. kapının önünde park etmiş arabadaki iki gözlüklü adamın kendisini aradığını düşünüyor. zaten eve girdikten sonra da yatakta kendisi yerine öldürülmüş olduğunu düşündüğü birinin cesedini görünce iyice korkuyor.

    - rüyadaki toplantıdaki vatandaş neden bu kadar donuk ve espresso kahve istiyor?
    gerçekte partide onun kendisine donuk donuk baktığını görüyor bir ara, bu onun bilinçaltına yerleşiyor; donuk duruşu ve eskiden beri gelen bir inanışı yüzünden onu italyan mafya adamlarına benzetiyor. inanışı da şu: başarısızlığı aslında hollywood'daki yeraltı dünyası yüzünden. burada yetenekler değil güç konuşuyor. bu yüzden rüyasında onu aynı şekilde donuk, ruhsuz, korkutucu ve imkansız derecede mükemmel bir espressodan başkasını yutmayan gerçek bir italyan olarak görüyor. diğer italyan’ı başka yerde gördüğümü hatırlamıyorum ama ilginç derecede al pacino'ya benziyor. bu da onun kafasında oluşturduğu diğer italyan mafya karakteri.

    - rüyada al pacino'ya benzeyen adam neden "help meeee!" diye bağırıyor?
    bir inanışa göre, partide diane bir fincandan su içiyor, fincanın üzerindeki desenler ‘s.o.s.’ gibi görünüyor (rüyada diğer adamın espresso içtiği fincan farklı tabi) s.o.s.'u burada böyle bağırıyor ve bence çaresizliğini bu şekilde haykırıyor.

    - rüyada esmer limuzindeyken, limuzin durduğunda neden şoför ona silah çekiyor?
    gerçekte daha önce kendi de limuzinle aynı yerde durmuştu ve biraz tedirgin olmuştu. bu ortam onu da tedirgin etmişti, cinayet için güzel bir ortam... esmer'i öldürttüğü için de burada ona silah doğrultulmasını sağlıyor. ama belki pişmanlığından dolayı bir kazayla onu kurtarıp kafasına format atıyor ve istediği esmer'i oluşturuyor. belki de esmer'i gerçek hayatta öldürtmüş olmasını başkasının üzerine atıyor. silahı gerçekte onun kiraladığı tetikçi doğrutmuştu burda silah tamamen başka biri tarafından doğrultuluyor.

    - rüyada neden esmer’i limuzinde ve aynı kendi gibi görüyor?
    limuzinde aynı yolda, aynı yerde duruyor, aynı sözleri söylüyor. galiba kendisinin olması gereken yerde o var diye. bu yüzden ona silah çektiriyor ama aynı zamanda kurtarıyor da.

    - rüyada coco'yu neden iyi ve tonton bi karakter olarak görüyor?
    çünkü partide coco onu dinlemişti, mimikleri onu anlıyor gibiydi ve elini tutmuştu.

    - rüyada club silencio'dan geldikten sonra mavi kutuyu açacakken neden betty birdenbire kayboluyor?
    kutunun açılması kötülüğün salınması demek. gerçekte yaptığı şeyi biliyor ve üstlenmek istemiyor. bunu gerçekte bir kere yaptı ama burda buna ortak olmak bile istemiyor.

    - toplantıdaki italyanların neden italyan olduğunu düşünüyor?
    birincisi, dik bakışları yüzünden partideki adamın mafya tipli olduğunu zaten düşünüyor. ikincisi, esmer, "casablanca'ya luigi ile hiç gitmedim" diye bir laf ediyor. luigi bir italyan ismi ve bu dik bakışlı adamla bir ilişki kuruyor, belki de onun ismi olduğu belli.

    gizemli kovboy’a dair
    yönetmenin seyirciye çaktığı güzel bir mesaj:
    rüyada kovboy, adam'la konuşurken diyor ki; “ukalalıkla o kadar meşgulsün ki düşünmüyorsun.”
    aslında seyirciye mesaj çakıyor, filmi anlamaya çalışması için.
    ‘ben sürrealist bir david lynch filmi izliyorum, entelim’ falan ayaklarını boşver, dikkat et diyor. otur ve düşünerek izle diyor, eğer işini iyi yaparsan beni bir kere daha göreceksin. kötü yaparsan iki kere daha göreceksin diyor. ilginçtir ki adam onu aslında bir daha hiç görmüyor. ama seyirciye iki kere görünüyor; 1) kızı uyandırırken, 2) partide arkadan geçiyor.
    seyirci iki kere gördüğüne göre kötü mü yaptı seyirici işini? evet, sayılır...
    ve işte bomba; iki defa görünüyor ama biri rüya karakteri diğeri gerçek. eğer fark edersen, ilk göründüğünde (ağılda) rüya karakteri olan koyboy bir kere daha rüya karakteri olarak görünüyor (yatak odasında). ikinci görünmesinde (partide) aslında o rüyada konuşan kovboy değil, haberi bile yok bir şeyden, sadece partideki biri.
    bir başka bakış açısı da şu; film zihinlerde doğrusal-lineer olarak birleştirilebilirse, kovboy, “beni x kere göreceksin” dedikten sonra sadece 1 kere görünebilir, partide görünmesi rüyadan önce, bu sayılmaz böylece. yani önce parti, sonra kesher ile konuşma, son olarak uyandırma...
    kovboy'u burada biraz yönetmeni de simgeliyor. yönetmen seyirciye vereceği mesajı doğrudan kovboy'un ağzından veriyor. bir at arabası örneği veriyor; david'e soruyor "bir at arabasını kaç kişi kullanır?" diye. david bu basit soruya azıcık şaşırıp "e biir" gibi bir cevap veriyor. at arabası çok özel bir seçim. aslında at arabasını bir kişi de kullanabilir iki kişi de. at arabası, burada filmi, kullanan bir kişi ise yönetmeni simgeliyor. "eğer kafanı çalıştırıp sana verdiğim fırsatı iyi değerlendirirsen sen de benimle beraber bu arabayı kullanabilirsin" diyor adam'a (aslında bize). yani eğer görmeyi, çözmeyi ve hatta hayal kurmayı becerirsen filmin ikinci yönetmeni olursun diyor seyirciye.

    tetikçinin mavi anahtarı
    diane tetikçiyle anlaşma yaptıktan sonra tetikçi mavi anahtarı gösteriyor. diane “bu neyi açıyor?” diye soruyor, tetikçi gülüyor. anlamsız gibi görünen bir diyalog.
    rüyada esmer’in kimliğini ilk bulmaya çalıştıkları sırada, esmer’in çantasını karıştırırken üçgen şekilli mavi anahtarı buluyorlar, bir anlam veremiyorlar o anda. rüyanın görüldüğü zaman gerçekte cinayetin sonrası, yani gerçekte küçük mavi anahtarı biliyor, rüyada üçgen anahtar olarak çıkıyor. bunun ‘ölüm’ anlamına geldiğini de biliyor.
    aslında tektikçiye “bu neyi açıyor?” diye sorarken gerçekten merak etmişti. esmer'in çantasından çıkan anahtar için de aynı merak rüyada var, oraya yansımış. ‘bu neyi açıyor?’un cevabı ise club silencio'dan geldikten sonra veriliyor: pandora’nın kutusu’nu, yani kötülüğü. rüyadaki büyük mavi anahtar da, gerçek küçük mavi anahtar da aslında ölümü simgeliyor. mavi kutu açılacakken de birden ortadan kayboluyor, buna tahammül edemiyor aslında…

    kaynak:


    (hattorihanzoo - 21 Temmuz 2015 19:48)

  • comment image

    izledigim ilk ve tek lynch filmi olmakla beraber yavaş yavaş kafama oturtmaya başladıgımdan beri filmi sevmekteyim . peki naçizane ben bu filmden ne anladım ?

    --- spoiler ---
    1) filmin teknik olarak adı mulholland drive degil mulholland dr. burdaki dr. pekala "dream" kelimesinin kısaltılmışı da olabilir.
    2) insanlar gercek hayatta yaşadıkları , gordukleri şeyleri (objeler, insanlar) ruyalarında cok daha farklı şekillerde gorebilirler. örnegin gercek hayatta normal mavi bir anahtar ruyada cok daha farklı bir şekilde sürreal bir mavi anahtar olarak karşımıza cıkabilir. ya da gercek hayatta 1 saniyeligine gorulen insanlar (cowboy , filmin en başında ruyasını anlatan adam vs..) ruyada buyuk rollere sahip insanlar olarak karşımıza cıkabilirler. coffee shoptaki kızın gomlegindeki isim ruyada kendi ismi olarak da ortaya cıkabilir. (örnegin gercek hayatta bulundugunuz mekanları ruyanızda tamamen gercekte oldugu gibi mi goruyorsunuz?)
    3) filmin tamamında diane'in dunyasının içersindeyiz. ilk 2/3lük parçada rüyasında , son 1/3te ise kendisinin gercek dunyayı nasıl algıladıgını, insanları kendisine davranışlarını nasıl gordugunu izliyoruz (en sonda camillanın kendisini goturdugu partide adam'ın annesinin kendisine olan bakışlarından diane'in o an hissettigi utancı gorebiliyoruz. burdan benim cıkardıgım butun iyi(!) özelliklerinin yanında diane kızımız biraz da paranoyak bir hanfendi. camillanın sadece kendisine acı cektirmek için karşısında adam ile yiyiştigini düşünüyo mesela. belki de öyledir kim bilir. paranoyak olmam takip edilmedigimi göstermez degil mi?)
    4) ruyada herşey abartılıdır. insanların karakterleri , mimikleri vs .. (betty ne kadar da mukemmel bir kız portresi ciziyordu degil mi? ya da rita ne kadar da savunmasız kucuk bir yavrucaktı. havaalanındaki amcayla teyzeden bahsetmeye bile gerek yok)

    filmi anlamayı bu kadar zor yapan şey hikayenin anlatımındaki karmaşıklık. benim anladıgım kadarıyla (ki yine de herşey yerine oturmayabilir) hikaye şöyle :
    gunlerden bir gun diane adlı güzelcene , sarışın , pek bi güleryüzlü bi kızcagız yaşarmış. bu kız hollywood hayaliyle yanıp tutuşur , bir gun oraya gidip filmlerde oynama hayali kurarmış. bir gun diane'in halası ölmüş ve kendisine bir miktar para bırakmış. diane bu parayla hollywooda kapagı atıp bikaç auditiona katılır fakat hiç başarılı olamaz. auditionlardan birinde camilla (femme fatale) ile tanışır ve sevgili olurlar. diane camillanın oynadıgı filmlerde kucuk roller almaya başlar. adam'ın yonettigi filmde 2si de rol alırlar (camilla başrolde diane ise kucuk bir roldedir) fakar camilla tam da türk filmlerindeki gibi yonetmenin yatagına girmenin kendisine daha buyuk roller getirecegini düşünmektedir (vallahi ben salladım burasını) ve yonetmenle kırıştırmaya başlar. diane'i terkeder ve yonetmenle birlikte olur. ama diane ile camilla sözde arkadaş kalmışlardır ki camilla nişanına (nişan oldugu söylenmiyor filmde) diane'i davet eder. nişanda diane paranoyasının da etkisiyle herkesin kendisini aşşagıladıgını kucuk gordugunu duşunur (ruyada karşımıza italya mafyası olarak cıkacak karşıdaki masadaki adam bile dahil) ve iyice kafayı cizer. coffee shopta bir kiralık katil tutup camillayı oldurmesi için kendisine para verir. kiralık katil işi tamamladıgında mavi bir anahtarı gereken yere koyacagını söyler.

    bunlar dianein gercek hayatta yaşadıkları. bundan sonra dianein ruyasını (filmin ilk 2/3ü) izlersek yukarıdaki kısımda gordugu bircok objenin ve insanın ruyasında farklı formlarda , anlamlarda ve rollerde karşısına cıktıgını gorebiliriz. benim ruya kısmından anladıgım dianein hollywooda ilk geldigi zamanki mutlulugunu umutlarını özledigi , gercek hayattakinin tersine kendisinin camillayı kucuk bir cocukmuşcasına koruyup kollamak ve ona tamamen sahip olmak istedigi (hatta kendisine benzetmek-camillanın taktıgı perugu hatırlayın) , gercek hayatta kendisine acı cektiren insanların (adam) acı cekmesini istedigi , cok istedigi oyunculuk alanında inanılmaz derecede başarılı olmak istedigi (ruyanın içindeki audition) ve bütün bunları hayranı oldugu hollywood filmlerindeki imgelerle gordugu (ne dedim ben şimdi? şunu demeye calıştım : kazayı araştırmaya gelen dedektifleri düşünün. cok klişe bir hollywood filmi havası sezmediniz mi? auditionda olanları düşünün - tam bir salak hollywood filmi sahnesi. hatta aktör gercek hayatta sanırım abuk subuk dizilerde oynayan bi adam. auditiondan cıkışta kadınların kendisine söyledikleri - klasik bir hollywood hikayesi, miyadı coktan dolmuş bir yonetmen ve hala film cekmek istemesi falan...) her neyse.. ruyada mavi anahtarı goruruz (camillanın olumu) kutu (pandoranın kutusu) acılır ve ruya ila uyanıklık arasında gecen 1kaç saniyeden sora diane uyanır.

    hikayeye donersek. odasında bu ruyayı gormekte olan diane kapının calmasıyla uyanır. komşusu eşyalarını almaya gelmiştir. mavi anahtarı gorur (camilla öldü!) kendisine kahve yapar. bu sırada camilla ile yaşadıklarını düşünmeye ve sinirli ve üzgün bir şekilde masturbasyon yapmaya başlar ( da ne demekse?? ). aşık oldugu kadını öldürten diane'in psikolojisi iyice bozulmuştur.. bu sırada umutlu ve mutlu gunlerini simgeleyen amcayla teyze artık birer canavara dönüşmüştür. diane delirir ve kendisini vurur. silencio !

    sonuc : (evet bitiyo az kaldı) lynch amcam bu filminde (şair burada bayraga sesleniyor..) hollywoodun kolpa dunyasını hafif psikolojisi bozuk lezbiyen ve aşık bir kızcagızın kafasından (ruyasından ve yaşadıklarından) yola cıkarak anlatmış.. iyi de yapmış
    ---
    spoiler ---

    ps : burada anlatılanlar filmden benim cıkardıklarımdır (bikaç yazı da okudum tabii..) mantık hataları olabilir. bu bir bant kaydıdır.


    (galadriel - 6 Şubat 2005 21:22)

Yorum Kaynak Link : mulholland dr.