Süre                : 1 Saat
Çıkış Tarihi     : 24 Eylül 2015 Perşembe, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Aksiyon,Cinayet,Drama,Heyecanlı
Taglar             : bahis,arkadaş,gizli,Çukur patronu,gözetim
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Davis Entertainment , Kung Fu Monkey Productions , Universal Television
Yönetmen       : Michael J. Bassett (IMDB)(ekşi), Bharat Nalluri (IMDB)(ekşi)
Senarist          : John Fox (IMDB),John Rogers (IMDB)(ekşi),Jim Campolongo (IMDB)
Oyuncular      : Philip Winchester (IMDB)(ekşi), Charity Wakefield (IMDB), Damon Gupton (IMDB)(ekşi), Wesley Snipes (IMDB)(ekşi), Daisy Betts (IMDB)(ekşi), Nick Wechsler (IMDB)(ekşi), Chris Degner (IMDB), Afsheen Olyaie (IMDB), Carlo Rota (IMDB), Haaz Sleiman (IMDB), Isiah Adams (IMDB), Dustin Ybarra (IMDB), Usman Ally (IMDB), Courtney Grosbeck (IMDB), Jade Bender (IMDB), José Zúñiga (IMDB), Dion Mucciacito (IMDB), Phillip Marshall Tyler (IMDB), Nitya Vidyasagar (IMDB), Jackamoe Buzzell (IMDB), Ryan Jason Cook (IMDB), Esodie Geiger (IMDB), Kevin Wiggins (IMDB), Chase Austin (IMDB), Exie Booker (IMDB), Ramon De Ocampo (IMDB), Catherine Dent (IMDB), Mel Fair (IMDB), Treisa Gary (IMDB), Carmine Giovinazzo (IMDB), Patrick Gorman (IMDB), Chi Muoi Lo (IMDB), John O'Brien (IMDB), Joseph Sikora (IMDB), Cody Sullivan (IMDB), Keesha Sharp (IMDB), Edward A. Duran (IMDB), Michelle Hendley (IMDB), Jess King (IMDB), Lisa Leyva (IMDB) >>devamı>>

The Player (~ Igrac) ' Dizisinin Konusu :
Bir stüdyo yöneticisi geri çevirdiği senaryolardan birinin yazarı tarafından imzasız mektuplarla sürekli tehdit edilmektedir. Paçası tutuşan yönetici, yazarın kimliğini ortaya çıkarıp bu dertten kurtulmak ister, ama işi hiçkolay olmayacaktır. Filmdeki öykülerden biri böyle. Bunun dışında stüdyolar, yönetmenler, senaristler ve oyuncularla ilgili pek çok yan öykü mevcut. Altmanvari diye adlandırılan bir sinemanın en iyi örneklerinden.


  • "(bkz: traffic was a bitch)"
  • "indirip, ilk yarım saatini izleyip, sıkıntıdan kapayıp, sinirden de komple sildiğim film. izlemeyin la sakın."
  • "whoopy goldberg ile tim robbins iliskisi, raskolnikof'un müfettisle iliskisine benzeyip, filmin en gergin anlarini olusturur. finalde mutlu son yasanir, bir nevi yani. ben mutlu olmustum."
  • "bu film aynı zamanda süresi pek de uzun olmayan julia roberts, filmde kendisi incecik ama kaslari kalindir, ve lyle lovett evliligine neden olmustur, ciftin tanismasina vesile olarak."




Facebook Yorumları
  • comment image

    92 yapımı olmasına rağmen güncelliğini yitirmemiş olan film. filmde adım başı bir ünlüye rastlamak mümkün. kadro baya zengin. şöyle diyim; eğer filmde bir kere görünüp yok olan bütün ünlüler gerçek ücretlerini isteselermiş toplam 100 milyon dolar sadece maaşlar için ödenmesi gerekirmiş. bence filmin en güzel yanı yönetmenin film posterleriyle ve öğelerle yaptığı göndermelerdi. mesela griffin'in çamur banyosu yaptığı bi sahne vardı, yönetmen sanki orda direk; "olm sen çamura batmışsın dibine kadar" demek istiyo gibiydi. akıllıca yazılmış eğlenceli ve ilginç bir senaryoya sahip bu film. mutlaka izlenmeli. tim robbins abimin de hastasıyım burdan tekrar sölemek istiyorum*. 8/10


    (venus - 29 Haziran 2008 03:55)

  • comment image

    filmde tehdit mektuplarini kimin gonderdigini merak edenler icin bol spoiler katkili kucuk bir izahat:

    --- spoiler ---
    filmin uyarlandigi kitabin yazari tolkin'in* daha sonra acikladigi uzere son sahnede griffin mill'e hikayeyi anlatan ses kahane'nin cenazesinde merasim konusmasini yapan kisiye aittir. her ne kadar telefon ile konusma tonu arasindaki fark yuzunden bu iliski hemen farkedilemese de, hem merasim konusmasi hem de tehdit mektuplarinda gizemli kisinin yapimcilar hakkinda israrla hep ayni "shit-bag producers" ifadesini kullanmasi bunun en acik ispatidir.

    bu iliski isiginda filmin sonu bir daha incelendiginde aslinda kahane'nin de pek masum olmadigi ortaya cikar. belki de bu yuzden kahane'nin gizemli arkadasi polise gitmek yerine santaj ile mill'e hikayeyi satmaya mecbur kalmis olabilir (tabi bu noktada merasim konusmasininin icerigini de bir daha incelemek yerinde olacaktir).
    ---
    spoiler ---

    bu arada protogonistin adinin pek oyle rastgele secilmemis oldugunu da belirtmek lazim. herkesi oguten bir sistemin (hollywood) bas oyuncularindan (the player) birinin adinin griffin mill (ejderha degirmeni) olmasi filmdeki gizli satirik gondermelerden biridir aslinda.


    (retigi - 20 Nisan 2009 02:18)

  • comment image

    hollywood'un ve yapımcıların çalışma prensiplerini gözler önüne seren mükemmel film. 1992'de çekilmiş olmasına rağmen günümüzde bile güncelliğini korumaktadır, muhtemelen yıllar sonra da koruyacaktır.

    eğer hollywood'a senaryonuzu nasıl kabul ettireceğinizi merak ediyorsanız bu filmi izlemeniz yeterlidir. bir senaryonun kabul edilebilmesi için hangi şartları barındırması gerektirdiği açıkça ve cesurca ifade edilmiş. cesurca dememin sebebi; film aslında hollywood'un ne kadar ucuz, iki yüzlü, sanata değer vermeyen, sadece parayı düşünen bir camia olduğunu gösteriyor.

    film stüdyo, yapımcı, senarist, yönetmen ve oyuncular arasındaki ilişkiyi anlattığı için birçok yıldızı da gerçek hayattaki kimlikleriyle görebiliyoruz. bazıları sadece birkaç saniye gözüküyor hatta. aklıma gelen isimler bruce willis, julia roberts, jeff goldblum, john cusack, alan rudolph. bunlar sadece aklımda kalanlar, bu gibi onlarca isim var aslında. bu açıdan bakıldığında cast'ı en zengin film olduğunu düşünüyorum.

    ayrıca söylemeden geçemeyeceğim tim robbins'in the shawshank redemption ile birlikte en iyi filmdir.


    (halitkin - 7 Nisan 2011 14:11)

  • comment image

    hollywood'un nasıl orospu bir piyasa olduğunu ince ince işleyen ve sürekli sikindirik mutlu sonlarla biten filmlere güzelce dokundurup dalgasını geçen 1992 yapımı bir robert altman filmidir.

    uzun plan çekimleri ve sağlam kurgusuyla izlenesidir. bide üstüne tim robbins vardır. daha ne olsundur. baldır kaymaktır.


    (avoger - 11 Nisan 2011 12:21)

  • comment image

    robert altman'ın kamerasını hollywood'un kamera arkasına, filmlerin doğduğu/geliştiği stüdyolara ve şirketlere çevirdiği ve de yapımcılardan oyunculara kadar tüm hollywood camiasını ince ince eleştirdiği, hattâ yer yer alay ettiği film. zîrâ o dünyanın perde ardında dönen entrikaları ve de yalanları da ele alıyor.

    kurgusunda eski filmlere bol bol selâm var. ünlü yüzler görünüyor neredeyse her karesinde.

    filmde ustaca, bahse değer o kadar çok ayrıntı var ki...

    örneğin:

    --- spoiler ---

    ~gerilimli sahnelerden birinde kamera alfred hitchcock'un resmine doğru çevriliyor ve ona selâm ediliyor.

    ~"ladri di biciclette" filminden sahneler var ve filme selâm ediliyor.

    ~gerilimli buluşma havuz başında bekleniliyor ve "sunset boulevard"a da bol bol gönderme yapılıyor.

    yani gitgide yozlaşan bir endüstride eskinin unutulmaz yapımlarına dikkat çekiliyor, karşılaştırma yapılıyor, saygı gösteriliyor.

    ---
    spoiler ---

    kısacası, yönetmenin en izlenesi ve dikkate alınası filmlerinden başlıcası.

    thomas newman imzalı müzikleri de güzel olan film atilla dorsay'ın "100 yılın 100 filmi" listesinde/kitabında da yer alıyor ve bu değeri hak ediyor.


    (martin jacques mystere - 10 Ekim 2011 00:24)

  • comment image

    'ben bir senaryo yazsam var ya süper yazarım ha öyle böyle değil, çok süper olur yea' diyen tiplerin* ağzına sıçan, kendini bok gibi hissettiren filmdir. yazmayı, yazanları küçümser.

    öte yandan yer yer sıkıcı olsa da ince göndermeler, sonda fena bağlanmayan kurgu sebebiyle izlenebilitesi yüksektir.


    (sleepyhallow - 12 Mayıs 2012 02:41)

  • comment image

    iki saat uzunluğunda başarılı bir film. robert altman'ın en sağlam filmlerinden. sayıları az olan hollywood'un gerçek yüzünü gösteren ve yer yer bu yüzüyle dalgasını geçen filmlerden bir tanesi. listenin en dramatik filmi sunset blvd, en komik filmi tropic thunder. hollywood'la ucundan kıyısından değil de bütün film boyunca dalgasını geçen veya hollywood'u eleştiren filmleri epey seviyorum. bu filmi de sevdim. sunset blvd, fritz lang'ın m'si, alfred hitchcock, orson welles, prison break gibi kişi ve filmlere göndermelerde bulunur. hollywood'un ünlü aktörleri de kendilerini oynarlar: john cusack, james coburn, gary busey, cher, jeff goldblum, angelica huston, malcolm mcdowell, andie mcdowell, burt reynolds vs. julia roberts ve bruce willis filmin içindeki filmde oynarlar. willis her zamanki karakterini canlandırır.

    hem başarılı bir hollywood eleştirisi, hem de başarılı bir gerilimdir. unutulmayacak sekansları da mevcut haliyle. özellikle filmin kesintisiz 8 dakika boyunca devam eden giriş sekansı bir hayli başarılıdır. aynı zamanda yapımcının dedektif tarafından sorgulandığı sekans da bir hayli başarılıdır. tim robins filmin kalitesini arttırır. gerçekten sağlam bir performans sergilemiş kendisi.

    --- spoiler ---

    filmin en eğlenceli bölümlerinden bir tanesi şuydu: filmde gerçekçilik peşinde koşturan ingiliz yönetmenin berbat filmi stüdyonun başkanına sunulur. başkan hemen "seks var mı?" diye sorar. tam bir stüdyo başkanından beklenecek sorudur bu. artık içinde seks veya çıplaklık içermeyen film yok neredeyse. altman bu durumu gayet eğlenceli bir şekilde iğnelemiş. filmin sonlarına doğru grif sevgilisine bir filmde olması gereken şeyleri söyler: seks-çıplaklık-mutlu son-umut-yürek... bunlara aksiyon da katmak gerek.

    en üzücü sekansı ise berbat bir hikayesi olsa da prensipleri olan (yıldızlarla çalışmam-mutlu son/hollywood sonu istemem-aksiyon istemem) yönetmenin piyasaya uyması idi. christopher nolan dahil (bu adamla sorunlarım var, evet, her eleştiride ille de kendisine değineceğim) bir sürü yönetmeni hollywood'laştırmayı başarmış bir sektör neticede. ya benim istediğim şekilde çek ya da siktir git, hollywood'u özetler herhalde. filmdeki bu yönetmenin roberts'la çektiği film izlediğimiz filmde gösterilirken birden willis'in saçma sapan bir şekilde sahneye dalması ve roberts'ı kurtarması hollywood'un aksiyonlarının bazen gerçekten de bu denli rezil olabileceklerini hatırlatıyor. mutlu sonla biten bu filmden sonra the player'ın da mutlu bir sonla bitmesi (karaktere göre mutlu son) gene hollywood filmlerine bir taşlamaydı.

    ---
    spoiler ---

    amerikan rüyasını pazarlayan yegane sektör hollywood'un ne denli rezil bir yer olduğunu (mcdowell filmin bir yerinde grif'e "duydum ki arkamdan atıp tutuyormuşsun. yiyorsa yüzüme söylesene" der. clif'in aklına a clockwork orange ve if.... gelir, "abi kusura bakma" ayaklarına yatıp hemen tüyer. aynı sekansın devamında bir adam andie mcdowell'a "unutuldun sanki, artık seni kaliteli filmlerde göremiyoruz" minvalinde bir şeyler söyler. bu da bir diğer eleştiri) tekrar yüzümüze çarpar altman. belli ki bu iki yüzlülüklerden, bu iğrençliklerden, sanatın değil paranın önemsenmesinden bir hayli rahatsız olmuş altman. iyi ki de olmuş, ki böyle güzel bir film izledik. filmin bir diğer önemli tarafı yapımcıların nasıl çalıştıklarını bizlere göstermesi. hollywood'ta yılda iki yüzün üstünde film gösterime giriyor. hiç şaşmaz, her hafta en az üç-dört film gösterime girer. böyle bir sektörde yapımcılar onca hikayeler arasından kalitelilerini belli bir yöntemle seçiyorlar. filmde grif'e karşısındakine "25 cümleden az bir şekilde filmini anlat" diyor. o 25 cümlede yapımcıyı ikna ettin ettin. gerçi bütün yapımcılar öyle mi çalışıyor, bilemiyorum ama yüzlerce senaryoyu veya hikayeyi okumalarının mümkün olmadığı kesin. keza yıldız oyuncular da öyle.

    neyse sonuçta gayet sağlam, başarılı bir film.

    son olarak naçizane tavsiye edilir:

    -sunset blvd
    -tropic thunder
    -vincent spinetti'nin tuhaf kariyeri (roman, yazar: joel goebel)
    -network (aslında hollywood değil de amerikan televizyonu eleştirilen. ama ne fark eder ki!)


    (sherlock holmes 90 - 17 Eylül 2012 23:53)

  • comment image

    indirip, ilk yarım saatini izleyip, sıkıntıdan kapayıp, sinirden de komple sildiğim film. izlemeyin la sakın.


    (saladze - 2 Mart 2014 20:01)

  • comment image

    orson welles'in touch of evil filminin acilis sahnesinden bahsederek baslar film. karakterlerden biri oyle 5-6 dakikalik tracking shot'larin artik yapilmadigindan yakinir. tabi robert altman bu senaryo ignelemesinin altinda kalmamak icin midir nedir 8 dakikalik bir tracking shot ile acar filmi. onun disinda da pek cok filme gondermelerle dolu bir film (misal: m)


    (pneuma - 1 Mayıs 2004 18:44)

  • comment image

    konusu ilginç, aşık olunasi pozitif ressam kız gibi detaylarıyla yakaladı da ustelik. ama çok sıkıcı filmdi be. her şeye deginmeye çalışıp hepsinde yüzeysel kalmış. hikaye anlatımıyla da, mesajlarıyla da basarisiz.

    5/10


    (yok boyle bir gol - 30 Aralık 2014 00:26)

  • comment image

    whoopy goldberg ile tim robbins iliskisi, raskolnikof'un müfettisle iliskisine benzeyip, filmin en gergin anlarini olusturur. finalde mutlu son yasanir, bir nevi yani. ben mutlu olmustum.


    (caponsever - 30 Haziran 2004 19:50)

  • comment image

    hollywood dunyasinin yalanligini, yapmacikligini, cikarciligini, paragozlugunu, sanat dusmanligini gozler onune seren cok replikli, yorucu ama guzel film. cin robert altman'in yine onlarca unluyu biraraya getirerek cektigi diger film icin: (bkz: hazir giyim)


    (boyle buyurdu berdus - 15 Ağustos 2005 17:26)

  • comment image

    her nenden önce film gerçekliğini bozarak ve kurgunun gerçeğin betimlemesinden öteye geçerek gerçeğin kendisi olduğu bir oluşum var the player'da. bir filmde masum kişinin ölmesi mi gerçektir, yoksa filmin çekim aşamasında paranın her nenden önce geldiği mi? o kadar keskin bir eleştiri getirmiş ki altman, koşup elini öpesim geldi.
    şöyle açayım:
    bir filmde romantik sahneler olması ya da tüm gerçekliği ile nazilerin yahudileri katledişinin bulunması arasında bir fark yoktur*. film gerçekliği içinde, tüm bu ayrıntılar kurgudur. bir repression söz konusudur freudçu anlamıyla. öte yandan filmin üretim süreci kurgu olmayan gerçektir. filmin ne amaçla bize ulaştığı ve nasıl ulaştığı kurgu olmayan gerçektir. bu açıdan da seyirci için tek kurgu dışı gerçeklik, filmin tüketim anıdır. yani the player'dan bilginin verim değil alım anı gerçektir*. bir paradoksa sürükleniyorum, o yüzden şuracıkta kesiyorum. aman diyeyim, döngüye girmemek lazım. somut bir yere varamadım. fazlasını beklememek lazım tabii. hem her entry anlamlı olacak diye bir nen yok değil mi?


    (mccormick - 29 Ekim 2005 03:46)

  • comment image

    robert altman ın meşhur trademark ı olan o sırada yaptığı ya da düşündüğünü seyircinin bildiği şeyi oyunculara söyletme detayına sahip müthiş uzunlukta bir kesintisiz giriş sahnesine sahip film. filmin bir noktasında geçen günümüzde holivud filmlerinde dakikaya 90 cut düşüyor, geyiğini gerçek hayatta tekerrür edenlere de rastlanmaktadır.


    (otisabi - 30 Ocak 2002 09:09)

Yorum Kaynak Link : the player