• "alex honnold'un 3000 ft (914.4 mt) yüksekliğindeki el capitane kayasına halat ve güvenlik ekipmanı olmaksızın yaptığı tırmanışı anlatan belgesel."
  • "bafta ve ardindan oscar. son yillarin en iyi belgesel filmi"




Facebook Yorumları
  • comment image

    kaya üzerinde herhangi bir emniyet aleti ve ip kullanılmadan yapılan tırmanış. free solo tırmanmak için akıl sağlığını hafif yitirmiş olmak ayrıca kendine aşırı derecede güvenmek yeterlidir. ilk free solo tırmanışta ölmek yada yüzlerce kez böyle tırmanıp araba kazasında ölmek olasıdır. (bkz: wolfgang gullich)


    (nwalmaer - 8 Aralık 2002 00:51)

  • comment image

    insanoğlu çeşit çeşit.. bu free solo işini yapan gavura desen ki mesela, "biz bağırsaktan kokoreç yapıyor yiyoruz, işkembeyi haşlayıp içiyoruz, billurdan ızgara yapıyoruz çok lezzetli" adam inanmayacak.. "bi insan bunları nasıl yer?" diyecek.. midesi bulanacak..

    gel gör ki, bu free solo işini yapan gavurun videosunu seyrederken ben, "lan" diyorum, "örümcek adam gibi bi kahramanı hayal etmek ne kadar zor olabilir ki? bak adam yapıyor aynını.. tırmanıyor düz duvara hem de jogging temposuyla.. hem de korumasız, ipsiz.." yemin ediyorum masamın önünde oturduğumu bildiğim halde içim fena oluyor seyrederken bile..

    normal insana göre değil.. aslında anormal insana göre olduğu da belli değil tam..


    (dingdongdaddy - 26 Nisan 2011 15:51)

  • comment image

    nasıl psikopat bir tırmanış stili olduğunu kafasında hd bir kamera ile 50 dakikalık tırmanışını kaydeden bir tırmanışçı abimizin videosundan görebileceğimiz, üst düzey konsantrasyon ve sakinlik gerektiren bir tırmanış türüdür. her yiğidin harcı değildir.

    http://www.youtube.com/watch?v=ltzvtmeoeri


    (mapce brejar - 28 Mart 2013 20:16)

  • comment image

    akıllı insanın yapacağı iş değil. utanmadan kask falan takmışlar bir de. ulan ordan düşsen kırılmadık kemiğin kalmaz, daha yere değemeden heyecandan korkudan kalp krizi geçirirsin de ölürsün, yere çarpınca bütün organların patlar. o kaskı taksan ne takmasan ne.


    (filth01 - 20 Ocak 2014 13:10)

  • comment image

    alex honnold'un 3000 ft (914.4 mt) yüksekliğindeki el capitane kayasına halat ve güvenlik ekipmanı olmaksızın yaptığı tırmanışı anlatan belgesel.


    (y0lgezer - 3 Ekim 2018 14:01)

  • comment image

    bu belge detayli bir yaziyi hak ediyor.

    once suradan baslayalim, hayatimda ekrandan izledigim en heyecanli sey buydu. terminator, alien vs de dahil. cunku icerisinde hic bir efekt yoktu; olanca gercekligi ile kaya ve insan ve bu ikisinin muhtesem uyumu vardi.

    spoiler: the boulder problem de heyecandan sinemada kendi parmagimi isirdim.

    ama sadece bu kadar degil. 8 yillik amansiz zihinsel odaklanmanin insana neleri basartabilecegi vardi bu belgeselde, eger 8 sene odaklanirsaniz el capitan'a cikabilirsiniz.

    film herkese gore degil, ama daha once basarilmamis birseyleri basarmak gibi bir derdiniz varsa, 100m rekoru kirmaktan, yapay zeka gelistirmeye, soguk fizyonu basarmaktan, insandan zeki mutantlar yapmaya bu filmi seveceksiniz.

    bir onerimde musk, bezos, nasa... vs marsa gondermek icin takim toplamaya calisan insanlara. bu adami takiminiza katma ihtimalini dusunun, belki teknik bilgisi olmayabilir ama bir kriz aninda en soguk kanli adaminizdan daha iyi is cikaracaktir.

    bir cift sozde sevgilisine, kizim iliskiniz ne durumda bilmiyorum ama ne yap ne et bu adamin genlerini bir sonraki nesile tasi, yazik olmasin.


    (selfadjoint - 30 Aralık 2018 18:33)

  • comment image

    national geographic fotografcisi ve ayni zamanda dagci olan jimmy chin ve produktor esi tarafindan cekilmis 2018 yapimi film. dagci alex honnold’in hicbir ekipman kullanmadan yosemite ulusal park’indaki el capitan’a (900 m) tirmanisi konu ediliyor, resmen duz duvara tirmaniyor. sinemalara gelecek mi merak ediyorum, su an amerika’da ozel gosterimler ve basin toplantilari yapiliyor. en guzel de sinemada izlenir bu gorsel solen sanirim. kisacik videolarini izlerken, mt. ontake’deki kaya parcaciklarini (hatta tas parcacigi diyeyim) tirmanirken nasil zorlandigim aklima gelip, utandim. benim de hicbir ekipmanim yoktu!

    filmin fragmani.

    alex honnold'in ted konusmasi.

    jimmy chin ve esi ile yapilmis roportaj.


    (raquelle - 18 Ocak 2019 06:41)

  • comment image

    filmde alex honnold'u önce çelik gibi sinirleriyle, hayata meydan okuyuşuyla tanıyoruz. manyak bu adam diyoruz. aslında manyak değil, ama kendince sebepleri var. yavaş yavaş anlıyoruz.

    30lu yaşlarının başında bir adam görüyoruz. kamyonetinin içine kurduğu, son derece alçak gönüllü bir şekilde (hatta bence perişanlıktan bir adım gerideki) tek göz eviyle, saplantılı bir biçimde bütün hayatını kaya tırmanışlarına adamış. 30larına adım atan her erkek gibi o da kendine bir moby dick belirlemiş: el cap. 1 km yüksekliğindeki bu kayaya çıplak elleriyle ve halatsız tırmanmak hayatta tek istediği şey. 8 yıldır gece gündüz demeden o an için hazırlanmış.

    sonra alex'in çocukluğunu ve ailesini öğreniyoruz. aspergerli bir baba, mükemmeliyetçiliğe saplanmış bir anne, çocuklarına sarılmayı ve 'seni seviyorum' demeyi bilmeyen ebeveynler. teoride bir de kızkardeş var ama onun hakkında hiçbir şey öğrenemiyoruz. anne ve babası alex 18 yaşındayken ayrılmışlar ve alex babasının ancak o andan sonra gerçekten mutlu olup hayatını yaşamaya başladığını söylüyor. ama alex'in babası annesinden boşandıktan bir yıl sonra ölüyor. sanırım burada alex'in bu yaşam tarzını niye seçtiğini artık anlayabiliyoruz.

    alex 19 yaşında, üniversiteyi bırakıyor, babasından kalan sigorta parasıyla kendine yeni gibi bir hayat kurmaya başlıyor: her gün hayata meydan okuyarak yaşadığını hissettiği, tek bir hatanın bile affedilmediği bir sporla ve başka hiç kimseye ihtiyaç duymadan. burada annenin mükemmeliyetçiliğine ve babanın ani ölümüne olan göndermeler tokat gibi acıtıyor.

    genelde babalarının gölgeleri erkek çocuklar için lanetlidir, ama burada lanet annenin gölgesinden kaynaklanıyor. film sırasında alex annesiyle tek kelime konuşmuyor. annesine ait tek bir sevgi sözcüğü kullanmıyor. babasına ise onu tırmanmayla tanıştırdığı için minnettar. annesi ise alex için "onu mutlu edecek bir şeyi yapmasına izin vermemeye ne hakkım olabilir? ama, alex en azından tırmanacağı günleri bana önceden haber vermiyor, bu sayede huzurumu kaybetmiyorum, çok minnettarım" diyor. annesinin gözünde acı okuyorum, ama pişmanlık yok. hatasını göremeyen suçlu bir insanın "ben yanlış bir şey yapmadım ki" demesine benzer bir ifadeyle konuşuyor anne. burada kendi babamı hatırlıyorum.

    sonra alex'in sevgilisini görüyoruz. genç bir kadın. alex'i seviyor, ama kendisini çok daha fazla seviyor. teoride alex'e ve hayat tarzına karışmıyor, ama sık sık alex'e sitem ediyor. alex'e duyuglarını ifade etmesini, sarılmasını, kendine 'dikkat etmesini' söylüyor.

    alex ise filmde zaten açıkça söylüyor "ya ben ya tırmanmak diye rest çeken bir kadının hayatımda hiçbir şansı yok." sevgilisi de bunun farkında, ama bana kaybedenler kulübünde nejat işler'in söylediği bir repliği hatırlatırcasına alex'i yoğurmaya çalışıyor: "siz kadınlar önce bizi biz yapan şeyler için aşık olursunuz, sonra da bizi kendi istediğiniz bir şekle sokmak için uğraşırsınız."

    nitekim sevgilisi de alex'le zaten bir imza gününde tanışmışlar. şaşırmıyorum. alex ve sevgilisi filmin ortalarında bir ev satın alıyor ve içini döşemeye başlıyorlar. kadın elinde mezura ile deli gibi ortalıkta koşarken alex kılını kıpırdatmıyor. evinde bütün kapkacak filan varken, alex'in çorbasını tencereden kafasına dikmesi gözümden kaçmıyor. alışmış minimalist ve 'yabani' yaşamaya. bana göre alex'i eve kapatmak ve bir aile babası yapmak şu saatten sonra imkansız. umarım sevgilisi de bunu farkeder.

    niye bu kadar yazdım? çünkü bu film aslında inanılmaz bir hayat hikayesi, hem de yazılmaya devam edilen bir hayat hikayesi vebu hikaye beni çok etkiledi. kamera karşısında özel efektler olmadan, hayatını 10 parmağı ve iki ayağına emanet etmiş bir adamın ölümle ve hayatla dans edişini görüyoruz. salondaki diğer herkes gibi ben de yer yer parmaklarımı ısırdım, yer yer haykırdım. çünkü izlediğimiz her şey gerçekti. en son sahnede de alex'in yerine ben ağladım.

    neyse işte. hayatın kendisi için anlamını arayan, 30'unu geçmiş her erkek bence izlemeli bu filmi. çünkü herkes kendinden bir şey bulacak, eminim.


    (traktor - 3 Şubat 2019 19:05)

Yorum Kaynak Link : free solo