Süre                : 2 Saat 3 dakika
Çıkış Tarihi     : 24 Kasım 1989 Cuma, Yapım Yılı : 1989
Türü                : Drama,Fantazi,Korku,Heyecanlı
Ülke                : Meksika,İtalya
Yapımcı          :  Produzioni Intersound , Productora Fílmica Real
Yönetmen       : Alejandro Jodorowsky (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Alejandro Jodorowsky (IMDB)(ekşi),Roberto Leoni (IMDB)(ekşi),Alejandro Jodorowsky (IMDB)(ekşi),Roberto Leoni (IMDB)(ekşi),Claudio Argento (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Blanca Guerra (IMDB)(ekşi), Sergio Bustamante (IMDB)(ekşi)

Santa Sangre (~ Santa sangre) ' Filminin Konusu :
Akıl hastanesinde beyaz duvarların arasında kendini kuş zanneden ve bir ağacın üzerinde yaşayan Fenix (kendi küllerinden doğan Anka Kuşu) var karşımızda. Geçmişe dönüşlerle Fenix'in neden akıl hastanesinde olduğunu öğreniriz öncelikle. Ailesi ile birlikte gösteriler yaptıkları sirklerinde güzel bir çocukluk geçirmektedir Fenix. Ancak çapkın bir adam olan babasının annesini sirkteki dövmeli kadınla aldattığı gece her şey değişir. Babasını dövmeli kadınla yakalayan annesi babasının cinsel organına sülfürik asit atar, babası buna karşılık annesinin kollarını bıçakla keser ve sonra da intihar eder. Tüm bu olayları izleyen Fenix ciddi bir travma geçirerek akıl hastanesine yatar. Fenix'in hayatı bir gün odasının camından kolları olmayan annesini sokağın kenarında beklerken görmesiyle tamamen değişecektir. Hastaneden kaçan Fenix ile annesi artık simbiyotik (iki canlı arasında her iki tarafın karşılıklı yararlanmalarına dayalı ortak ilişki) bir yaşamı paylaşmaya başlarlar.


  • "10. afm uluslararası bağımsız filmler festivali seçkisinde yer alıyor. fragmanı inanılmaz bir dünya gösteriyor, bu sene festival favorilerimden biri olacak sanırım."
  • "(bkz: sirkli-freakli filmler)"
  • "bir zamanlar sirklerde çalışmış, kukla ustası alejandro jodorowskynin herkesin izleyebileceği sirk filmi.freaks ve carnivale dizisini andım izlerken..."
  • "hayatım boyunca izlediğim en ucuz ve gülünç imgeleme sahip film. 15-17 yaş arası entelektüel olma hevesli gençlere tavsiye ediyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    aykırı yönetmen alejandro jodorowsky'nin 1989 yapımı filmi. filmin başrolüne oğlu axel jodorowsky'i koyan yönetmen yine ilginç ve başarılı bir konuya el atmış. filmin ilk bir saati oldukça sıkıcı ve sıradan ilerliyor. salak gibi imgeler aramaya kalkarsanız çuvallarsınız, adam konunun başını anlatmış. filmin diğer yarısında ise taşlar yerine oturmaya başlıyor. film zevkli hale geliyor. fenix'in çocukken yaşadığı travmalarının sonuçlarına değinen yönetmen, annesinin etkisi altına girip, annenin elleri ve kolları haline gelen oğlunun yaşadıklarını ustalıkla anlatmış. axel filmde en çok ellerini konuşturmuş. filmin ilk yarısını izlerken overrated olduğunu düşündüğüm film sonradan açılarak 7,7lik imdb puanını hakettiğini, ve yönetmenin hakikaten de harika bir iş çıkardığını ispatlıyor. izlenesi, takdir edilesi bir film.


    (crowley - 22 Aralık 2008 01:01)

  • comment image

    10. afm uluslararası bağımsız filmler festivali seçkisinde yer alıyor. fragmanı inanılmaz bir dünya gösteriyor, bu sene festival favorilerimden biri olacak sanırım.


    (phoebe buffay - 4 Şubat 2011 03:30)

  • comment image

    if istanbul kapsamında alejandro jodorowsky ile beraber izlediğimiz güzel film. film sonrasındaki söyleşide alejandro jodorowsky, oğlu; filmin başrol oyuncusu axel jodorowsky'nin vefatinden bu yana filmi hiç izlemediğini ve uzun yıllar sonra bizimle izlediğini paylaştı. yönetmeni için anlamlı bir gün olmasını bir kenara bırakırsak, film çok güzeldi; filmi sindirmek için yuvama çekiliyorum şimdilik; biraz zaman gerektiren filmlerden.


    (oichi - 20 Şubat 2011 23:23)

  • comment image

    bugünkü gösteriminde yönetmeni filmin çekiliş öyküsü için şöyle bir anısını anlattı -berbat çeviriden anladığımız kadarıyla-:
    bir gün çalıştığı gazeteye yakın bir cafede biriyle tanışır ve aynı yerde çalıştıklarını öğrendiği adama adını sorar. adını öğrenince onun 17 kişiyi öldüren bir katil olduğunu hatırlar. katil 17 kadını öldürmüş annesiyle yaşayan bir adamdır. sonradan yakalanmış 10 yıl rehabilite olmuş, her şeyi unutmuş ("oblivion ne güzel bir kelimesin", bu benim notumdu) sonra evlenmiş iki kızı olmuştur, o anda da yönetmenle aynı yerde çalışmaktadır. sonra yönetmen kendine "acaba her şeyi unutmak mümkün müdür?" der.. -hatta çok daha güzel bir şekilde günümüzdeki dünyaya savaşlara falan bağladı ama, tahmin ediyorum şunu demek istedi, şu andaki dünya 17 kadını öldürdüğümüz kısım acaba rehabilite olup unutabilecek miyiz..-

    bu intro ile izlenince yönetmenin 17 kadını öldüren bir adamla empati kurmaya çalışmış olduğu anlaşılıyor.. "annesiyle yaşayan katil" klişesinden çıkıp belirgin odipal imgelerle dolu, haddinden fazla kan fışkırtan bir film oluşmuş.
    travma mravma ama yani çok klişe imgeler falan -yılandır, annenin elleridir, fil hortumudur, kan gölüdür, transeksüeldir, aşık olunan kız yoluyla anne öldürmedir falan çok açık göndermeler güya sürreal bir film için- .. şahsen bu coulrophobia konseptini bir türlü anlayamıyorum zaten.. sirkli film görürsen kaçacaksın.. -festivalde bir kaç tane daha böyle kült sirk filmine denk gelmiştim seneler önce de öeeh yani-

    yine de işte bir şekilde sonunda ne olacak diye izleniyor. ve en azından sonunda bir şey oluyor. bu yönüyle pk çok sanatsal filmin arasından sıyrılıyor ve takdir edilesi.


    (pati - 21 Şubat 2011 02:49)

  • comment image

    filmden aklıma kazınanlar (görünüş sırasına göre değildir): dövmeli kadının orgoyu baştan çıkardığı sahne, hastaneden çocukların ve fenix'in sinemaya götürülmesi, gençlerin kokain çekip p. in peşine takılmaları, dövmeli kadının onlarca bıçak darbesiyle öldüğü sahne, sabah dilsiz kızın onu bulması ve dövmeli kadının bariz bir şekilde nefes alıp verdiğinin belli olması, filin cenaze töreni başlı başına harikaydı, üstü başı tozlu çocukların yamaçtan aşağıya akması, fenix'in bakışları.
    aslında fenix'in annesinin yanından kalkıp topuklu terlikleri giydiği sahnede biraz taşlar yerine oturmuştu benin için,
    bir de zaten bütün film ya bu kadın neden hiç yaşlanmamış bu işte var bir iş deyip durdum
    daha absürd bir son bekliyordum ne yalan söyleyeyim.


    (uwh player - 21 Şubat 2011 23:24)

  • comment image

    isterseniz süper dalga geçeceğiniz isterseniz ciltlerce üstüne yazı yazabileceğiniz hatta tribute tribute filmler çekebileceğiniz bir sanat eseri.
    kare kare, kopuk kopuk anımsasanız da, baştan sona konsantrasyonu bozmadan izleseniz de damağınızda ve dimağınızda değişik bir tat bırakacak filmlerden biridir. tam da bu nedenle durup durup hatırlayacaksınız ve belki dönüp yeniden izleyeceksiniz. sizi kendine çekecek bir şekilde. size kendini unutturmayacak. tam da öyküsü gibi.
    jodorowsky keşke ankara'ya da gelebilseydi...


    (empty space - 17 Mart 2011 09:55)

  • comment image

    1989 yapımı alejandro jodorowsky'nin oğlu axel jodorowsky'nin blanca guerra ile başrolleri paylaştığı dramatik, sürrealist ''korku'' filmi.

    --- spoiler ---

    ''santa sangre plays like a bunuel remake of hitchcock's psycho.'' demiş jay carr jodorowsky'nin bu orijinal filmi için.

    doğrusu, ben de filmi en güzel bu cümlenin tarif ettiğine inanıyorum. zira film, bir akıl hastanesinde ağacın üzerine tünemiş bir akıl hastasının görüntüsüyle başlıyor. çıplak odada, sadece bir ağaç gövdesi üzerinde çırılçıplak bir şekilde duran bu adamın görüntüsü filmin hem sürreal hem de psikolojik içeriği hakkında büyük bir ipucu niteliğinde.

    fenix'i akıl hastanesinden kurtaran kollarını tıpkı kilisede tapındıkları azize gibi dramatik bir şekilde kaybeden annesi, oğluyla birlikte küçük bir tiyatro kurar. bu tiyatroda, fenix annesinin elleri olmuştur artık. kadının arkasına geçip ellerini anlatılan hikayeye göre estetikçe hareket ettirir. hatta bir müddet sonra annesiyle o kadar çok bütünleşir ki -bunda annenin otoriter ve tutucu kimliği de etkili olur- kadının her istediğini yapmaya başlar. eller fenix'in vücudunun bir parçasıdır, fakat onları yöneten annedir. ve yıllar önce sirkte, fenix'in babasının annesini aldattığı dövmeli kadını annenin bu emri üzerine öldürür. bu noktadan itibaren ellerin ''psycho''laşmasını görürüz. cinayet, hitchcock'un ünlü filmi psycho'nun duş sahnesini hatırlatmaktadır. kadın duşta değildir fakat hızlıca bıçağı kaldırıp indiren elin ve dehşete düşmüş kadının gölgesini görürüz. hitchcockvari bir sahnedir anlayacağınız.

    zaten ellerin annenin kontrolüne geçmesiyle, fenix'in annesine yönelik tutumuyla, aradaki birkaç cinayet vakasıyla ve oedipus kompleksiyle oldukça hitchcock görünen film, fenix'in halüsinasyonlarıyla, absürt sahneleriyle, jodorowsky'nin sürreal etkileriyle gittikçe bunuelleşir. bunuel'in sürrealizmi, hitchcock'un gerilimi ve jodorowsky'nin realitesiyle yoğurulan bu film birçok çevre tarafından dünyanın en iyi filmi olarak kabul edilmektedir.

    fakat bu filmde benim en çok hoşuma giden ise karakterler ve onların etkileri oldu. örneğin annenin otoritesinin ve tutucu tavrının fenix'i ele geçirmesi genç adamı korkunç cinayetlere yönlendirmesi ve o cinayetlerin sürrealliği oldukça hoşuma gitti.

    fenix'in arada sırada gördüğü halüsinasyonlar aslında annenin tıpkı norman bates'in annesi gibi ölü olduğunun ipucunu veriyordu. bates'in annesi bir iskeletten ibaretken, fenix'in annesi bir kuklaydı. fakat burada sorgulamamız gereken durum şu, fenix'in annesi ölü olmasına rağmen oğlu üzerinde öylesine derin bir tesir yapmış ki genç adam annesinin ölü bedeniyle birlikte babası tarafından acımasız bir şekilde kesilmiş ellerini kabul etmemiş ve o gerçeklik üzerinden bir hayat kurmuş. aslında burada kukla olan anne değil. kukla olan fenix. annesinin üzerinde bıraktığı bu etkiyle kadının ölümünü kabul etmeyip kadının elleri olması ve annesinin fenix'i kontrol etmesine izin vermesi fenix'i gittikçe kuklalaştırmış. zaten, fenix'in cinayetleri işlemekten vazgeçip annesini öldürdüğü sahnede, kadının ''ben senin içindeyim fenix'' demesi bunu kanıtlar nitelikteydi.

    bir de en son sahnede fenix'in annesinin artık gerçek bir ölü olduğunu, ellerinin ona ait olduğunu anlayıp polisler tarafından tutuklanmak üzere ellerini kaldırması ve kaldırırken ''benim ellerim'' demesi oldukça dramatik geldi bana.

    ve jodorowsky'nin bu filmini izlerken bir kez daha şöyle dedim:

    -sinema böyle olmalı.

    ***

    ''adios mujer, adios para siempre adios!''

    ---
    spoiler ---


    (freddie mercury nin disleri - 18 Temmuz 2013 18:51)

  • comment image

    bir üstteki entry'den alıntı ile başlamak istiyorum:

    ---------------------alıntı--------------------

    ''santa sangre plays like a bunuel remake of hitchcock's psycho.'' demiş jay carr jodorowsky'nin bu orijinal filmi için.

    ---------------------alıntı--------------------

    filmi henüz bitirmeden benim de aklıma bu tanımlama gelmişti.

    alejandro jodorowsky'nin the holy mountain ve el topo'dan sonra izlediğim üçüncü filmi. hem yönetmenin en beğendiğim filmi olduğunu söylemeliyim hem de eklemeliyim, şimdiye kadar izlediğim filmler arasında en beğendiklerimden biri.

    onur ünlü kafası diye bir şey var ya hani, bu adam ne kullanıyor da bu sahneleri kurgulayabiliyor diyorsunuz. onur ünlü eğer esrar kullanıyorsa, jodorowsky direk dmt kullanıyor olsa gerek. iki saat boyunca ekrana kilitlenip bu kafa ne güzel bir kafa deyip durdum kendime. zira jodorowsky, her saniyesi sanat dolu bir masterpiece yaratmış. hani 2 saat 3 dakika süren filmden herhangi bir 3 dakikanın çıkmasını asla istemem. david lynch usta'nın gücüne gitmeyecekse, çocukken büyük bir travmaya maruz kalan fenix'in o leş gibi bilinçaltından kendi bilinçaltımıza direk geçiş sağlayan bir köprü kurmayı başarıyor film ve oedipus kompleksi ile psikanaliz konusunda the blue velvet'tan bile daha çarpıcı bir anlatım ortaya koyarken, gerek görsel gerek işitsel anlamda izleyici mükemmel bir şekilde doyuruyor. blue velvet'ın da santa sangre'nin de soundtrack'leri harika ve sahnelerle bütünleşebilmeyi başarmış.

    bu arada filmin bütçesi sadece 787.000 dolar. ya meksika çok ucuz ya da enflasyon almış başını gitmiş 1989'dan bu yana. çok büyük paralar harcanarak çekildiği çok belli sahnelerin.

    not olarak ekleyeyim, yetişkin fenix'i canlandıran axel jodorowsky ve çocuk fenix'i canlandıran adan jodorowsky, yönetmen alejandro jodorowsky'nin büyük ve küçük çocukları. şanslı piçler işte. *


    (ge ji kai - 24 Ağustos 2014 13:43)

  • comment image

    bu b-surrealist başyapıtın bir sahnesinde akıl hastanesi sakinleri azgın bir hemşire öncülüğünde sinemaya götürülür. hemşire çiftleşmek üzere bir arabaya dalınca sinemanın kapısında kalan otistik bir grup, pezevenk ruhlu bir serserinin ikram ettiği kokaini çektikten sonra fahişelerin mahallesine dalar. serserinin şu sözü ilginçtir: boşverin robinson cruseo'yu izlemeyi, daha eğlenceli şeyler var. gösterilen film bunuel'in versiyonu mudur, taş mıdır yoksa taş*mıdır öğrenemeyiz.


    (enis zenci - 29 Ocak 2006 02:05)

  • comment image

    another victim'in elemanları tarafından kurulan, vokalde; kevin passerell, gitarda; jonathan dennison, bas gitarda; jonathan buske, davulda; corey koniz'den oluşan, '99 çıkışlı, '02 batışlı amerikalı hardcore grubu.


    (neriman koksal - 29 Ocak 2006 02:26)

  • comment image

    hayatım boyunca izlediğim en ucuz ve gülünç imgeleme sahip film. 15-17 yaş arası entelektüel olma hevesli gençlere tavsiye ediyorum.


    (caponsever - 18 Şubat 2006 19:58)

  • comment image

    fellini dışındaki yönetmenlerin filmlerinde sirk öğesi kullanmasının yasaklanması gerektiğine bir kez daha inandırtan bir filmdir ayrıyetten. sirk ortamının beraberinde getirdiği öğelerin (göçmenlik öğesi, birbirine aşık olan çocuk kızla erkek, ip cambazının risk dolu yaşamı, ağlayan palyaçolar) wenders'ten sonra bu filmde de iğrenç solcu-romantik kullanımına şahit oluyoruz, bir de üstüne saykoanalayzing imgelemleri giriyor, filin burnunun kanaması, anne sevişirken arkada kaplan kükrer filan gibi böyle çiğliğiyle, basitliğiyle öğürten, hesapta "tabu yıkıcı, rahatsız edici" olma iddialı bir takım ödipal kitsch imgelem klişelerine kapı açıyor sirk atmosferi. bundan böyle bu öğelerden herhangi birini kullanmak istiyorsanız gidip muhtarlıktan izin belgesi filan alıcaksınız. ancak öyle.


    (caponsever - 18 Şubat 2006 20:04)

Yorum Kaynak Link : santa sangre