• "sürreal western. film boyunca o kadar çok ironi, metafor, alegori var ki filmin sembolikliğinin nasıl da bugünün dünyasının gerçekleri olduğunu düşünmeden edemiyoruz! izlenmeli."
  • "yorumlari okudukca sinemadan hakikaten hic anlamadigimi idrak etmeme neden olmus filmdir. saglik olsun. ilk sahne guzeldi ama, bak onu anladim."
  • "roger waters'ın en sevdiği filmmiş ayrıca."
  • ""acı çeken sen değilsin, senin bedenin.""




Facebook Yorumları
  • comment image

    kendinden başka hiçbir şeye benzemeyen jodorowsky filmi. zaten fragmanlarında da bu bir western değil western'den öte, bu dini bir film değil bütün dinleri içeren bir sey diye bağırır anlatıcı. efsane bir filmdir. başlı başına bir tecrübedir. nihayet el topo'yu perdede izlemek feryatlarımıza iksv deva olmuştur. ancak bu seneki istanbul festivalinde yapılacak iki gösterimden birini 13.30'a diğerini 19.00'a koyarak, el topo'nun 'geceyarısı filmi' etiketini es geçmişlerdir. üzüldük fakat yine gidip görmek boynumuzun borcudur.


    (onewayticket - 13 Mart 2008 21:42)

  • comment image

    (bkz: el topo)
    bu aşırı sert, şok edici, radikal, efsanevi kült klasik olmasaydı, ne david lynch olurdu ne john waters ne de rocky horror picture show. 70’lerin bu çığır açan kült filmi, “geceyarısı filmi” olgusunun da öncülerindendir. siyahlar giymiş vahşi silahşör el topo, bu kinayeli western filminin ilk yarısında yanında çıplak oğluyla birlikte dört silah ustasına karşı ölümcül bir savaşa girer. filmin ikinci yarısında ise bu sefer bir yeraltı topluluğuna katılır, huzur ve barışa giden yolları öğrenir. (film festivali tanıtım kitapçığından)
    (bkz: #13084197)


    (profesor nimbus - 16 Nisan 2008 14:48)

  • comment image

    eklektikin allahı. ne görmek/bulmak istiyorsan, aradığını haydi haydi bulacağın film. nereden bakarsan farklı göreceğin bir prizma. tam bir yamalı bohça (patchwork) örneği. istenirse en az 10 farklı biçimde okunabilecek bir çalışma. masal masal matitas... kıvamında. filmi yapan, absurd olmasına aşırı gayret göstermiş ama ancak saçmalamayı becerebilmiş. absurd olabilmek ile saçmalamak arasındaki farkı beckettten öğrenebilir isteyenler.

    benim içinse, cüneyt arkınlı, erol taşlı yerli filmlerin gözünü seveyim, neymiş be onlar, hiç değerini bilmemişim confessionını yaptıran dandik film. plastik nitelikleri anlamında söylemiyorum, ama köstebekten daha düzgün akan en az 100 yerli film izlemişimdir. en azından bizimkiler daha samimiydi, içten inanmışlardı yaptıklarına. halen de sorulduğunda aslanlar gibi savunurlar yaptıklarını (bkz: cüneyt arkın).

    (bkz: #13083690)


    (profesor nimbus - 16 Nisan 2008 15:54)

  • comment image

    bu filmi "çözümlemek"ten ne zevk alıyor insanlar, anlamak mümkün değil. jodorowsky'nin prensiplerini birkaç cümlede özetleyebiliriz:

    katharsis anında metonimi veya metafor kullan, lacancıl bünyeleri ihya et: silah mı patlıyor? kurşun yerine keçi boku, kan yerine gül. sodom ve gomorra tarzı bir kasaba; mağaradakiler ve onları dışarı çıkaracak olan mesih, (modern çağda din: mesih kendini yakmak zorunda kalır, çünkü dünya çığrından çıkmıştır). filmin ilk bölümü: baştan çıkarılan, sınanan mesih; ikinci bölümü küllerinden yeniden dirilen, misyonunu yüklenen mesih.

    yani şu var: kodlar, semboller, metaforlar o kadar ortada ki, ortada çözülmeyi gerektirecek bir sır yok. çözülmesi için koyulmuş sırlar esrarlı değil, referansı kapıyorsan tamam, ama kapmasan da oluyor, biliyorsun ki yanında biri olsa "aha o ayna narsizm manasına geliyor" diyecek filan, amaaan...

    çocuk filmi. çocuklar izlemesin. fakat şu da var:

    (bkz: bulunamayan filmlerin dayanılmaz çekiciliği)


    (bir takim dis mihraklar - 8 Mayıs 2008 03:55)

  • comment image

    tamamiyle dinle kafayı bozmuş sürrealist western filmi. el topo isayı simgeliyor yanındaki kadın da şunu demek kolaycılık olur. zira sahneden sahneye anlam farklılaşması olabiliyor. genel olarak hristiyanlık ve yahudilikle ilgili tonlarca gönderme ve sembol var diyebiliriz.

    işte çözdüğümü sandıklarım:

    --- spoiler ---

    el topo'nun dişi el topo* tarafından öldürülmesini müteakip kendisini kurtaran özürlü topluluk için kasabaya tünel kazması musa tarafından yapılan meşhur yolculuğu ve aynı zamanda isanın dirilmesi olayını anımsatıyor. toplum tarafından dışlanılmış ve bir mağaraya kapatılmış bu güruhun kasabaya vardıklarında öldürülmesi de nazi soykırımı başta olmak üzere yahudilerin tarih boyunca maruz kaldıkları zulümlere bir gönderme olabilir. ilginçtir ki varılmak istenen kasaba da zevk ve sefanın ahlaksızlık düzeyinde hüküm sürdüğü pompei şehrini, aynı zamanda duvarlarda asılı olarak gözümüze sokulan amerikan dolarındaki masonik göz sembolüyle günümüz amerikan toplumunu andırmaktadır. yönetmenin meksikalı olduğunu ve dönemin amerikasındaki özgürlük hareketini düşündüğümüzde bu olasılık da ağırlık kazanmaktadır.

    filmin başına dönelim. el topo başta iyi bir insandır. sabah namazını aksatmayan fitresini eksiltmeyen bir insandır* kasabaya gider ve insanları öldüren, genç papazlarla taşşak geçen 5 adamı öldürür ancak oradan giderken yanındaki çocuğu bırakır ve kadını alır*. bir sonraki sahne ıssız bir çölde başlar. burası morpheus'un dediği gibi gerçeğin çölüdür. onlar da adem ve havva. ancak havva sembolü olan ablamız el topoyu çöldeki 4 kılıç ustasını hileyle de olsa yenmesini isteyerek bir tür şeytana dönüşür* ilk ustadan sonra tamamiyle el topo gibi giyinmiş benim dişi el topo dediğim erkek sesli bir kadın bunlara katılır. bu kadın el topo'nun kötü yanı, nefsidir. el topoya diğer ustaların yerlerini gösterir. köstebek kötülüğün elinde oyuncak olmuştur. bu dişi el topo bir sahnede meyvenin tekini bıçakla yarar ve parmağıyla vajina şekline benzer hale gelen meyvayla oynar diliyle yalar. akabinde el topo havva ablanın üstüne atlar. burada kuvvetle muhtemel yasak elma öyküsü sembolize edilmiş.

    tüm ustaları hileyle alt eden el topo son kılıç ustasından sonra bir aydınlanma yaşar. köprüde dişi el topo tarafından kurşunlanır. nefsiyle mücadelesini kaybeden el topo günahla olan savaşını kaybeder. bu sahnede çok ilginçtir ki el toponun ayakları ve elleri çarmıha gerilmiş gibi kanamaktadır* havva abla da iyilik timsali el topoyu değil kendisi gibi dişi ve kötü olan dişi el topoyu tercih eder. anlayacağınız kadınlar şeytandır mesajı köküne kadar hissedilir filmde

    ---
    spoiler ---


    (elamona - 28 Mayıs 2008 03:16)

  • comment image

    arkadaş anlamıyorum, neden şu işi olduğu gibi söylemiyoruz, göte göt, boka bok demiyoruz? bir mitos var, "seyirciyi şoke eden film" mitosu, bu filmi izleyip şoke oldunuz mu hakkaten? bir mitos var, "yönetmen bu filmde seyirciyi holivud klişelerinden uzaklaştırıyor, aktif katılıma davet ediyor, çözülmesi gereken bulmacaları, gizemi çözecek aktif izleyiciler için yapılmış bir film!", bana sorarsanız 1970ler amerika'sında lsd alıp sinemaya girenler için çekilmiş bir film. bakalım ne denmiş:

    "el topo isayı simgeliyor yanındaki kadın da şunu demek kolaycılık olur. zira sahneden sahneye anlam farklılaşması olabiliyor. genel olarak hristiyanlık ve yahudilikle ilgili tonlarca gönderme ve sembol var diyebiliriz."

    diyebiliriz de diyebiliriz. dedik ne oldu? bir sembol, kelimelerle ifade edilemeyecek olanı sembolize ettiği müddetçe sembol olabiliyor, bu filmde yapılana sembol değil "yaran tabu diyalogları" deniyor; tabu oyunundaki gibi, kastedilen kelimeyi kullanmadan o kelimeyi ima etmece. tabu zevkli bir oyundur ama sanat değildir.

    ağzımdaki baklayı çıkarmadan edemiyorum: el topo kötü bir film, beğenenler ise az bulunan/bilinen bir filmi çok özelmiş gibi göstererek hava yapmak peşinde. işin komik yanı, bu az bulunan filmi herkesin aynı anda keşfetmesi. herkesin kişisel keşif zannettiğinin kollektif yutturmaca olması, bir dvd'yi piyasaya sürüyorlar, bir film hipleşiyor, bir güruh kendini çok özel zevklere sahip zannediyor. nokta.


    (bir takim dis mihraklar - 17 Haziran 2008 20:23)

  • comment image

    çölde siyahlar içinde yalnız başına at süren bir adam görüntüsüyle başlayıp, adamın arkasına saklanmış çıplak erkek çocuğun ortaya çıkmasıyla bir anda acayip bir sahne yaratmayı başaran filmdir. tam buna alışmışken adam çocuğa "yedi yaşındasın, artık bir erkek oldun, ilk oyuncağını ve annenin resmini göm" der ki, heralde sinema tarihinin gelmiş geçmiş en vurucu ilk repliklerindendir.


    (onewayticket - 6 Aralık 2008 00:26)

  • comment image

    western pek sevmeme rağmen izlerken zaman zaman keyif aldığım, zaman zaman kurgusunun feciliği karşısında darlandığım,* zaman zaman ise kimi sahnelerdeki vahşetin şiirsel sunumunda hayranlığımı gizleyemediğim bir film el topo. özellikle ilk yarısı ve ikinci yarısı arasındaki çizgi gerçekten çok enteresan.

    yazının devamı ise, feci şekilde spoyler içeriyor, o nedenle izlemediyseniz devam etmeyiniz.

    bi kere herkese göre olmadığı açık. bağlantılara ve referanslara kulak asmıyorsak, oldukça sıkılacağımız, "bırak lan bokum gibi film" diyeceğimiz gayet net. bu tepkide kurgu'nun normalin dışında olmasının etkisi de yadsınamaz. fakat film içinde illaki bağlantılar veya referanslar arıyorsak, içinde yüzlerce bağlantı ve gönderme bulabiliriz. her film/dizi için bu geçerlidir, lost izleyen insanların bir noktadan sonra delirip, her karede bir gönderme bulması gibi; ama bu film için varlığı/yokluğu tartışılmayacak referanslar, din ile ilgili olanlar olsa gerek. öyle ki, el topo'nun dört silah ustasını öldürme görevinde başarısızlığa uğradığında yıkıma uğraması, o sahnede çarmıha gerilmiş bir halde duvara asılı bulunan koyun, hemen akabindeki sahnede el topo'nun stigmata yaşaması, uzun yıllar bir mağarada trans halde bulunması, -bu bana yedi uyuyanlar'ı çağrıştırmıştır- ve o mağarada resmen yaşlı kadının önlüğünün altından tekrar doğması, daha sonra kurtulmaya ihtiyacı olan insanları kurtarması falan filan. bunların ise bariz bir şekilde göze sokarak gösterilmesi ise, ziyadesiyle canımı sıkmıştır.

    dediğim gibi, referans veya eleştiriyi çok göze sokarak yapmıştır bu film ve sadece dini konularda sınırlı kalmamıştır. köle alışverişi, zengin kesimin sapkınlıkları, hatta artık din'lerinin bile para üzerindeki bir işaret olması. (bu noktada kilisedeki haç'ın üzerine bile bu işareti çekmişler, ki çok önemli bir ayrıntıdır) sonra yaşlı ve çirkin kadınların, genç ve iyi vücutlu köleye, "amanın tecavüz ediyor bize" diye bağırışırken bir yandan da köleye tecavüz etmeleri falan. bu sahnelerin hepsi, para'nın ve hatta kapitalizm'in insanları dinden kopardığı anlatımına çıkartıyor bizi. yine aynı şeylere dayanarak, paranın bir güç olduğunu ve bu güç sayesinde, insanların istediği kadar yozlaşabileceğini de anlatmaya çalıştığını düşünebiliriz.

    burada durmamış jodorowsky, kadınlara da değdirmekten kendini alıkoyamamıştır. öyle ki filmdeki bütün kadın karakterler el topo'yu kullanmış, ve hatta doğru yoldan saptırmıştır. şahsen el topo'nun çocuğunun, el topo'nun masumluğunun simgesi olarak görmeyi tercih ettim izlerken. zira filmin başında büyük ihtimalle bilmediği bir köydeki yıkıma tepkisiz kalamayan, adaleti sağlamak için haydutların peşinden koşan el topo; bir noktada silah ustalarını hile ile yenmeye kadar götürüyor işi. daha sonra en iyi silahşöre aşık olurum ben diyen kadın'ın, onu bırakıp gitmesi ile adeta çıldırıyor. bu çıldırış elbette sadece kadın'ın onu bırakmasından değil, fakat dönüştüğü karakter ve başarıya ulaşmak için her şeyi yapan bu karakter'in, başarısızlığı kaldıramaması en büyük etkiyi vuruyor. çok dolandırdım lafı, ama çocuğunun tekrar hayatına girmesi ve hatta bir din adamı kılığında girmesi, karşılaştıkları sahneden sonra çocuğun din adamı kıyafetinden sıyrılması ve el topo'nun filmin başındaki kılıklara bürünmesi ile el topo'nun kendi hayatında doğru şeyler yapması da aynı zamana denk geliyor. üstüne oğlu din adamı kıyafetlerinden uzaklaşırken, kendisi din adamı kılığına tamamen bürünüyor ve o çok meşhur rahip gibi kendini ateşe veriyor.

    ayrı ayrı, bütün silah ustalarından tutun da, kuru sıkı kurşunla insanların inanç duygusunu besleyen rahip'e kadar film hakkında, şimdi değinmeye üşendiğim çok fazla şey var. ama benim asıl sorum, bunların hepsi jodorowsky tarafından "bu kadar derinlemesine" düşünülmüş şeyler mi, yoksa bir lost izleyicisi gibi, zaman zaman aslında o kadar abartılı bir şekilde üzerine düşünülmemiş şeyleri zorlayıp biz mi kurguluyoruz. sorunun cevabı her ne olursa olsun, film izleyiciyi iki türlü de tatmin ediyor. sonuç olarak izlenmesi gereken kült bir film.
    (bkz: eklektik)


    (goldenwand - 20 Mart 2009 22:26)

  • comment image

    sürreal western. film boyunca o kadar çok ironi, metafor, alegori var ki filmin sembolikliğinin nasıl da bugünün dünyasının gerçekleri olduğunu düşünmeden edemiyoruz! izlenmeli.


    (camelf - 18 Ocak 2011 16:12)

  • comment image

    yorumlari okudukca sinemadan hakikaten hic anlamadigimi idrak etmeme neden olmus filmdir. saglik olsun. ilk sahne guzeldi ama, bak onu anladim.


    (levenspiel - 24 Mayıs 2011 15:36)

  • comment image

    filmle ilgili birkac ayrinti:

    - jodorowsky; bu filmin cekimleri icin 68 yapimi olan day of the evil gun isimli filmin setini kullanmis.
    - el topo'nun en buyuk hayranlarindan biri olan john lennon'in; filmin dunya capinda tanitiminin ve dagitiminin yapilmasinda buyuk katkisi olmus. lennon filmden oylesine etkilenmis ki yakin bir arkadasina filmin haklarini almasi icin israr etmis ve filmin dagitimindaki tum masraflari ustlenmis.
    - filmin ismi ve filmdeki ana karakterlerin isimleri 60'li yillar underground sinemasi icin birer metafor.
    - 90'li yillarin baslarinda jodorowsky bu filmin devami olarak los hijos del topo (the sons of el topo) isimli yeni bir film cekmeyi dusunuyormus ancak filmin yapim sirketi ile olan bazi sorunlar ve finansal nedenlerle bu asla gerceklesememis.
    - john lennon disinda filmin fani oldugunun soyleyen unluler; yoko oko, david lynch, samuel fuller, peter fonda, dennis hopper, bob dylan, marilyn manson ve peter gabriel'dir. hatta genesis'in 1974 cikisli the lamb lies down on broadway isimli konsept albumunu peter gabriel bu filmden yola cikilarak hazirlamaya baslamis.


    (cult - 5 Temmuz 2013 23:06)

  • comment image

    mesela çölde elinde ayna olan bir kadın var. tam kadın aynada kendini incelerken elemanımız el topo silahını çekip kadının elindeki aynayı vuruyor. kadın aynanın parçalarını kumun içinden tek tek toplayıp elemana getiriyor, adam da alıp cebine koyuyor.

    mutlaka derin bir metafor barındırıyordur tabi ama benim gibi sıradan izleyiciler için fazla üst düzey...
    30 saniye süren bir sahne bu ve film buna benzer zibilyon tane sahnenin moviemaker'70 terk seviyesinde peşpeşe eklenmesinden oluşuyor. izleyecek olanlara kolay gelsin.


    (groundctrl - 10 Ağustos 2013 21:36)

  • comment image

    herşeyi el verdiğince yalın anlamaya ve anlatmaya çalışan bir kardeşinizim. bu film için de öyle yapmaya çalışacağım.

    yönetmen yetmişlerden, o zamanın ruhu malûm, adam oturmuş insanın hayattaki yolculuğuna ilişkin dini öğelerden hareket eden bir film yapayım bunu da western formunda anlatayım demiş. ayrıca eklemiş sembolik bir tarz tutturayım, bol bol imge kullanayım.işte ortaya böyle ilginç bir seyirlik çıkmış.

    kime hitap ediyor derseniz bence sinema meraklıları dışında kimseye hitap etmiyor; sevgili ile birlikte bir cumartesi gecesi izlenecek bir film değil misal, izledikten sonra sevişemezsiniz. özellikle arşivden indirip izleyecekseniz eyvallah yoksa tesadüfen karşınıza çıkarsa uzak durun.

    eyyorlamam bu kadar


    (aegeus - 12 Ekim 2013 12:58)

  • comment image

    jodorowsky röportajından:

    - el topo çekilmesi zor bir filmdi, bilhassa finanse edilmesi. 1970’lerde nasıl karşılandı film, insanlar ne dedi?

    alejandro jodorowsky: amerika çeşitli efsanelerle doluydu o zamanlar. midnight movies’i ortaya koyan kişiydim. ama çok kötü bir durumdaydım, bitmek üzereydim. sonra bir gün john lennon el topo’yu tanıttı. lennon beni amerika’da koruyup kollayanlardandı. şanslıydım. o tanıtınca film bir çıkış yakaladı. bütün amerikalılar el topo’yu biliyorlar mı? hayır, hepsi değil. the holy mountain de aynı şekilde. anlamamışlardı, hatta hiç gösterime girmedi. sadece avrupa’da başarıya ulaştı. zaten o dönemler genellikle el topo’yu sevenler the holy mountain’i, the holy mountain’i sevenler el topo’yu sevmezdi. avangard bir film olarak gördüler, izlediler. hiç unutmam; times meydanı’nda le vent qui nous emporte filminin kocaman bir afişi vardı, sonra o afişin yerini el topo aldı.


    (zarp - 8 Şubat 2014 23:01)

  • comment image

    “today you are seven years old. now you are a man. bury your first toy and your mother's picture.”
    cirilciplak oglan cocuklarina, cucelere, fahiselere, evsizlere, ozurlulere ve toplumun disina itilmis butun ucubelere ici giden bir tanrinin varligini kanitlama cabasidir. beyhudeliginin bilincinde ve yureklidir. o ciplak cocuklar gun gelip babalarini oldurecek ama yaralarini dindiremeyeceklerdir, “i am the god” diyen curetkarlarin kaderi hangi kitada olursa olsun hep aynidir cunku.. o tanrinin cocuklari da ister diyarbakirda gosterilerde ister sivasta katliamda, ister iranda depremde ister meksikada ister sili’de ister irakta olsun iktidarlarin ezdigi olacaktir. “ezilmise eyle izzet, ezilmise eyle izzet”, cocuklar niye baska gunahlarin bedelini oder diye isyan edersiniz filmi seyrettiginiz gun diyarbakirda yine bir cocugun olum haberi karsisinda sessiz sedasiz..


    (semsa - 31 Mart 2006 20:13)

  • comment image

    devam filmi merakla beklenen bu film istanbul film festivali'nde gösterilen midnight movies* filminin tanıtım yazısında çevirmenin gazabına uğrayarak, "western el topo" olarak geçmiştir.

    (bkz: horror santa sangre)


    (enis zenci - 7 Nisan 2006 11:07)

  • comment image

    western tarihinin en sıradışı , en çarpıcı , en derin filmi olarak nitelendirebiliriz el topoyu . western bir tür olarak anlatımı oturtacak bir yöntem olmaktan öteye gidemiyor bu bağlamda düşündüğümüz vakit. benimde dahil olduğum western lerden haz almayan sinemaseverlerin bu nedenle el topo yu bir istisna olarak görmesi gerekiyor.*

    el topo nun kelime anlamının köstebek olması ve prolog kısmında "köstebekler devamlı yeri kazarlar güneşe kavuşmak için , fakat güneşe kavuştuklarında kör olurlar " ifadesinin geçmesi sebebiyle, mağara alegorisi dahilinde , gerçeğe ulaşmak için çile çeken , teker teker engelleri gecerek hayatın anlamını arayan siyah atlı siyah giysili bir adamın hikayesi olarak düşünülebilir bu film prophets bölümü bitene kadar (film üç bölümden oluşuyor , ilk yarım saat giriş ,ardından prophets, psalm ve apocalypse) . fakat film ilerledikçe kazın ayağının öyle olmadığını görülüyor. başlarda ne kadar açık ve seçik gitse de bi yerden sonra filmin bir çok sembolik öğe taşıdığının farkına varıyorsunuz ister istemez. incilden esinlenmeler ve doğunun çilecilik öğretisi harmanlanıyor bi bakıma .

    karakterimiz* ki kendisi tanrı aşkıyla yanıp tutuşan bir isayı temsil ediyor , ilahi bir anlam/gercek bulma arayışında ve fettan bir rahibenin etkisiyle (filmin kadınlara karşı eleştirilen , aşağılayıcı bir tutumu var , kadını bir iblis , güce ulaşmak için başkalarını kullanan bir yaratık olarak betimliyor, fakat karakteri arayışa yönelten bir kadın oluyor , hatta filme yön veren de bir kadın .. bu yönüyle kadınlar kötüdür fakat onlara ihtiyacımız var görüşünü savunuyor kanımca) çölde 4 farklı masterla karşılaşıyor . bu masterların kendilerine has özellikleri var , ve isayı eğitiyorlar alttan alta .. misal ilk prophet kör fakat kurşundan etkilenmeyen bir bedene sahip , bir diğeri güç için iki karşıtın bir araya gelmesi ve aşkın olması gerektiğini savunuyor , karakter bütün prophetleri bazen şans eseri bazen kalleşçe öldürüyor ,engelleri aşıyor .. hırsı ve sabırsızlığı isanın delirmesine ve duaları eşliğinde intiharın eşiğine gelmesine sebep oluyor ki kadınlar ortaya çıkıp intihar etmesine bile izin vermiyorlar .

    psalm bölümü isanın dünyaya dönüşünü ,dirilişini temsil ediyor. tanrıya inananlar sakat ve ötekileşmiş insan topluluğu , modern, değerlerini yitirmiş,yozlaşmış toplum ise kasabalı insanlar tarafından simgeleniyor . isa inanan insanların kurtarıcısı olarak onları hapsoldukları dağdan kurtarmaya çalışıyor bu bölümde. kurtardıktan sonra ise insanlar tarafından gene ihanete uğruyor . özgürlük ve sahte gerceklik inananların gözünü boyuyor isayı eziyorlar . inananlar ve inanmayanlar karşılaşıyor, üçüncü bölüm (kıyamet ) isanın tanrının gazabını inananları yok eden inanmayanlar üzerine püskürtmesiyle sona eriyor . isa kendini yakıyor .(budizme göndermeler var bu bölümde , isa bir keşiş kılığına bürünüyor )

    filmin sembolik anlatımı fazlasıyla çeşitli olduğundan kaçırılan noktalar çok fazla , grotesk motifler , lezbiyenlik ve eşcinselliğin kullanımı gibi öğeler filmin ağır atmosferinin biraz olsun anlaşılır düzeye inmesine yardımcı oluyor. plogline ında " bütün parçaları birbirine bağlayamasınız ama hiç birini unutamayacaksınız " dediği gibi, film ordan burdan koparılan dini ,felsefi , mitolojik simgeler, olaylarla destansı bir hal alıyor . jodorowsky sinemacı-filozof kavramını bu filmiyle beraber hakkıyla kazanıyor. filmin bulunması son derece güç , amerikada dağıtımı jodorowsky nin menajeriyle yaptığı anlaşma yüzünden yasaklanmış .muhakkak aranıp bulunası , üzerine varılmadan keyifle ve dumurla izlenesi kült film.


    (ditriell - 19 Mayıs 2006 05:05)

Yorum Kaynak Link : el topo