Egon Schiele ' Filminin Konusu : Egon Schiele is a TV movie starring Felix Mitterer, Karoline Zeisler, and Jeanette Hirschberger. Biographical TV movie about controversial Austrian artist Egon Schiele.
Séraphine(2008)(7,4-5455)
Modì(1990)(7,0-26)
Egon Schiele: Tod und Mädchen(2016)(6,5-717)
Egon Schiele - Exzesse(1981)(6,1-315)
Klimt(2006)(5,2-2639)
takinti halinde, kendisini veremli gibi gosteren, hatlarinin abartildigi, gozlerinin kocaman, yanaklarinin cokuk cokuk oldugu otoportreler cizmistir.
(grizabella - 20 Mart 2002 09:56)
schiele'nin desenleri, eskizleri, ve tablolari, viyana'da museums quartier'de bulunan leopold museum'da hayranlikla izlenebilir. özellikle kadin betimlerinde,keskin linear hatlarla yuvarlak kivrimlari nasil olup da böyle ustaca biraraya getirebildigine $a$mamak elde degil. kent-kasaba tablolari olaganüstü; insan tasvir ederken takindigi agresif tutumdan uzakla$ip, belki de kendine kurmak istedigi hayati yansitir gibi. ilk zamanlarina ait cali$malari klimt'e oldukca yakin olmakla beraber, kisa süre icinde kendi ki$iligini ortaya koyabilmi$ oldugu gözlenebilmekte. kendini resmettigi tablo etkileyici oldugu kadar ürkütücü de...
(cayuga - 18 Nisan 2002 13:29)
- bana şiddetin resmini çizebilir misin egon?- hemen abi.
(thomas - 30 Haziran 2010 17:24)
en sevdiğim ressamlardan birisi idi, ta ki viyanada tablolarını gerçekten görene kadar. viyanadaki belvedere müzesinde neredeyse bütün modern resim tarihini görebileceğiniz bir oda var. sırasıyla monet, manet, degas, van gogh, picasso, klimt ve ismini şu anda hatırlayamadığım bir çok dev isimin tabloları arka arkaya asılı. odaya girdiğimde gerçekten nefesim tutuldu, bu kadar zamandır haklarında birçok şey okuduğum ve çok azının eserlerini görebildiğim ressamların neredeyse hepsini bir arada görebilmek harika bir olaydı, evet gerçekten gerçekleri fotoğraflarından çok daha güzeldi, özellikle van gogh ve klimt, lakin orada önünde en uzun zaman geçirdiğim tablolar schieleninkiler oldu. diğerlerinde fotoğraflarda görülenlerden çok da fazla birşey yoktu. ama schiele tabloları öyle değildi. fotoğrafta göremeyeceğiniz o kadar fazla doku o kadar fazla küçük ayrıntı vardı ki, onun tablolarının olduğu odaya bir daha bir daha dönüp daha yakından bakmadan edemedim. hatta son günün sabahını sadece museums quarterda schilenin eserlerinin büyük kısmının bulunduğu leopold müzesine ayırmıştım, fakat tarih müzesinin göründüğünden daha büyük oluşu ve efes müzesinde bizden çaldıkları kalıntıları nasıl gururla sergilediklerini görüp uzun zamanımı kalıntıların önünde ağlamakla geçirmem sebebi ile, leopolda gidemedim. eğer yapabilirsem, viyanaya bir daha sadece leopold müzesi için gitmek istiyorum. yani artık schiele en sevdiğim ressamlardan birisi değil gelmiş geçmiş en bir numara.bu arada resimden hiçbirşey anlamayan arkadaşım o kadar resmi görüp sadece schielenin tablolarını görünce "oha! bu adam manyakmıymış?" tepkisi vermiştir.
(nimgalad - 10 Ekim 2010 21:45)
kimin portresini çalışırsa çalışsın kendi ellerini, kollarını ve bacaklarını çizer; bu yüzden kadınların kolları ve bacakları dahi kaslı, erkeksi ancak gene de müthiş kışkırtıcıdır. belki en büyük yeteneklerden biri değildir evet ama eserleri çok ilgi çekicidir. ayrıca jack nicholsona çok benziyor, büyük dedesi olabilir, kimbilir, ikisinde de aynı cinsten bir sapkınlık gözlemlemekteyim...
(indiegirl - 28 Aralık 2003 04:13)
son günlerde ne zaman çizdiklerine baksam aklıma bataille'ın metinleri geliyor. georges bataille ressam olsaydı nasıl olurdu sorusunun cevabı bir zat.
(scissorhands - 18 Ekim 2013 18:17)
depresyondayken kendimi onun çizdiği biri sanıyorum.
(freddie mercury nin disleri - 1 Nisan 2014 20:44)
başlamadan önce https://www.youtube.com/…g38bascvb5vf-nyciasxbsx64k -bu müzik eşliğinde okuyunuz.-egon schiele'nin resimlerinin beni en çok etkileyen yanı şüphesiz ki, çizdiği karakterlerin hastalıklı, depresif, hüzünlü, fakir ve kimi zaman erotik olmaları.tüm bu özelliklerin ortak paydası şudur: sonuç ne olursa olsun çizilen karakterde güçlü bir enerji vardır. kimi zaman yaşama sevinci olarak ortaya çıkar bu enerji. klimt ve schielesizin en çok etkilendiğiniz kişi kimdir? sorusuna klimt cevabını verir hep schiele. henüz 17 yaşındayken klimt ile tanışma fırsatı bulur ve bunun sonucunda işlerini klimt'e gösterir. klimt ise schiele'dek potansiyelin farkına vardığı için genci sürekli desteklemiştir.sanatsal üsluplarına bakacak olursak,klimt karakterlerini daha yoğun estetik duygular içerisinde tasvir eder ve bunun sonucunda tablolarının çoğu bakanda resim yapma isteği uyandırır. klimt ayrıntılara dikkat eder, her şeyi küçük küçük olabilecek en estetik şekilde tuvaline işler. egon schiele ise klimt'ten farklı olarak insana bazen rahatsız edici gelebilecek düzeyde depresif olarak çizer karakterlerini. etraflarına çizdiği siyah konturlerle onları kağıdın beyazından ayırır. schiele'nin karakterleri de tıpkı bu şekilde dünya'dan elini eteğini çekmiş kimselerdir. kendi hallerinde yaşarlar. belli belirsiz titrek ve naif çizgiler, bazen parlak renk kullanımları, kırılgan figürler onun üslubunu oluşturur. kanımca tüm bunlar bilhassa egon schiele'nin erotik çizimleri georges bataille'in herhangi bir kitabını süslemek için biçilmiş kaftandırlar.ne yazık ki schiele henüz 28 yaşındayken ispanyol gribi sebebiyle veda etmiştir dünyaya. belki de yaşasaydı daha güzel işler ve daha gelişmiş bir üslupla karşımıza çıkacaktı. bugün salvador dali, pablo picasso ile birlikte anılacak kadar ünlü olacaktı muhtemelen. bu dünya'dan vakitsiz ayrılışı sanat tarihi için de büyük bir kayıptır.
(freddie mercury nin disleri - 27 Haziran 2014 15:13)
sanırım rahatlıkla en sevdiğim ressamın egon schiele olduğunu söyleyebilirim. leopold museum'da yer alan "seated male nude" portresine baktıkça, schiele'yi neden bu kadar çok sevdiğimi ve nasıl hastalıklı bir deha olduğunu daha iyi anlıyorum. seated male nude (self-portrait), 1910 - egon schieleegon schiele'nin henüz yirmi yaşındayken çizdiği otoportresi, fakat aynı zamanda tecritin ve çaresizliğin portresi. schiele yalnız, ve beyaz boşluğun içine sıkışmış. resim ve çerçeve bir çeşit hücre durumunda. üstelik kimse ile temasa geçmesinin bir yolu yok. ayakları kesilmiş. elleri kayıp, gözleri cansız. dışarısı ile kontak kurabileceği her şey uzaklaştırılmış. üstelik figürün kendisi de rahatsız edici. neredeyse çürümeye başlamış bir ceset gibi gözüküyor. vücudun kemikleri kırılgan bir görünümde, ufak bir hamle ile kopabilecek gibi. tablodaki çizgiler çok keskin ve kusursuz. bir jilet ile çizilmiş gibi gözüküyor. bu çizgiler daha yüce bir sebebe hizmet ediyor. schiele bir bıçakla kendi derisini kesiyor ve altında ne varsa ortaya çıkarıyor. böylece bir otoportreden daha ötesini yaratıyor. insanlığın portresini, insan olmanın portresini.
(darth werther - 4 Mayıs 2017 16:52)
schiele mastürbasyon sırasında sert organı gösteren nü çalışmalarında bir adım daha ileri giderek kendi cinselliğine hayran bir erkek olduğunu gösterir. bu tersyüz olmuş pasiflik yeni karar verilen bir amaca işaret eder: bakılmak. bakma dürtüsü gerçekten de baştan itibaren otoerotiktir; evet bir nesnesi vardır ve o nesneyi kendi bedeninde bulur. bunun sonucunda cinsel organlarını göstermek, kötülüğe karşı koruyucu bir eylem olarak bilinir. buna göre freud “ penisi ve ona bağlı olan her şeyi göstermek”i şu cümleyle yorumlar: “senden korkmuyorum, sana meydan okuyorum.”
(midnight black - 17 Mart 2018 18:36)
Yorum Kaynak Link : egon schiele