• "senaryosu harold pinter'a aittir."
  • "imdb'ye göre filmin çekimi sırasında filmin yönetmeni joseph losey hastanede yatıyor ve filme filmin başrol oyuncusu olan dirk bogarde yönetmenlik yapıyor o iki hafta içünde."
  • "2007 yılında dağılmış olan gruptur."
  • "sadece bir kez izlediğim, yıllardır unutamadığım, dvd'sini bulamadığım ve bir kopyasına ulaşmamı sağlayabilecek sinema severe müteşekkir klalacağım, başyapıt."
  • "(bkz: tek mekanda geçip sürükleyici olan filmler)"
  • "dan,chris,matt,trevor adlı elemanlardan oluşmuş şiddetle tavsiye ettiğim orchestra adlı mükemmel parçaya sahip olan grup..cells ve jesus says diğer güzel parçaları..."
  • "(bkz: the servants)"
  • "hastası olduğum dan black'in deliliğini sürdürdüğü yeni grubu... orchestra şarkısı da, klibi de çok güzel...ilgili olarak (bkz: planet funk)"
  • "the servant albümü1. cells2. beautiful thing3. liquefy4. body5. devil6. orchestra7. i can walk in your mind8. not scared, terrified9. jesus says10. get down11. glowing logos"
  • "hegel'in efendi ve usak diyalektiginin grafik hali. senaryo, reji, mizansen, dirk bogarde... tokat gibi bir film."
  • "sadomazo üzerine derslerin ilki"




Facebook Yorumları
  • comment image

    sözlerin, müziğin ve vokalin uyumuyla göze batmak ne kelime gözünüzü çıkaran cocosumanın reindeer show the way albumunun 2. tracki. zaman mefhumu olmayanlara..

    there's no need for the servant
    there's no scene, no queen
    this must be less then meant
    the most pityful ever seen
    i guess he misses the sunshine
    for venus he wrote a line:

    "i don't mind waiting a lifetime
    even if it's gambling with time
    i could dare the waiting elsewhere
    love could be the future we share"

    he used to waste opportunities
    get some suicidal tendencies
    all his life he's been seeking
    for his passing love affair, he sang:

    "i don't mind waiting a lifetime
    even if it's gambling with time
    i could dare the waiting elsewhere
    love could be the future we share"

    now he's sliding to the skies
    white, unlimited in his eyes
    no one heard of the one man band
    a red carpet to the lucky land

    i don't mind waiting a lifetime
    even if it's gambling with time
    i could dare the waiting elsewhere
    love could be the future we share

    i'll find another space
    i need some open space


    (melancholia1 - 6 Mart 2008 21:32)

  • comment image

    efendi-köle ilişkisinin mülkiyet üzerinden tesisini, işçi sınıfının yaratıcı gücünü, kölenin var olma ve yaşama mücadelesinde kurnaz olmanın ve "unutmamanın" kaçınılmaz gerekliliğini, ahlak anlayışının tersine döndüğü bir durum olarak (bkz: ressentiment), sınıfsal beklentilerin yaşam tarzlarına ve en önemlisi cinselliğin yaşanmasına etkisini ve bütün bu gerçekliklerle iç içe geçmiş yapay toplumsal rolleri bir ev sınırları içerisinde anlatmayı başaran filmdir. ekonomik ve toplumsal gücün "iki eşit insan" bilinicine varıldığında düştüğü çelişkiler (örn: "avamın" cinselliği istediği gibi yaşaması, hatta namussuzlukla ithamı, ancak üst sınıfın cinselliği bastırması ya da ikiyüzlülükle yaşaması) filmin yumruk etkisi gösterdiği kısımlardır.
    ayrıca "ev", derin mekan algısı ve son kısımdaki "küre"ye atfen kaçınılmaz olarak (bkz: citizen kane) (bkz: xanadu).


    (syriani - 19 Nisan 2008 00:37)

  • comment image

    sadece bir kez izlediğim, yıllardır unutamadığım, dvd'sini bulamadığım ve bir kopyasına ulaşmamı sağlayabilecek sinema severe müteşekkir klalacağım, başyapıt.


    (oneofthesedays - 27 Temmuz 2012 14:01)

  • comment image

    sadece iki soylu(?)/zengin/efendi ve iki işçi/fakir/köle üzerinden, üstelik genelde tek mekanda (zengin'in evinde) aşağıdakiler ve yukarıdakiler arasındaki çatışmayı çok çok iyi işlemiş bir film. özellikle şimdilerde işçi sınıfına reva görülen (boktan) yaşamı düşünerek izlenince ve o zengin kişi yerine mesela soma holding'in patronları veya rte vs konup film bu şekilde izlenince işçi'nin (yani barrett'in) zengin'e (yani tony'e) ettiklerine/yaptıklarına kızmak zorlaşıyor. gerçi tony mesela nişanlısı gibi uşağına kötü davranmıyor, onu aşağılamıyor, ona değer veriyor vs. ama bir yerden sonra duygularına ve arzularına yenik düşüp barrett'in kardeşine/nişanlısına sulanabiliyor. aslında her ne kadar başta kimin nerede durduğu (tony zengin/efendi, barrett fakir/köle) bariz bir şekilde çizilse de bir süre sonra tüm kimlikler tepetaklak oluyor. barrett kölelikten efendiliğe geçiyor, tony arzularına/duygularına hakim olamadığından ve kölenin oyununa kandığından "efendi"liğini yitiriveriyor. durum öyle bir noktaya geliyor ki efendileşmiş köle, köleleşmiş efendi dersek abartı olacak ama en azından o noktadan düşmüş tony'e kendisine içki hazırlamasını söyleyebiliyor. velhasıl her açıdan dört dörtlük bir film. işçi sınıfının yaşama savaşı için namustan feragat edip cinselliği bunun için kullanmasından (barrett'in nişanlısını tony'e peşkeş çekmesi/nişanlısının böyle bir oyun düzenlemesi) üst sınıfın arzuları için her şeyi yapabilecek olmalarına değin birçok şeye odaklanıyor film. tabi iki üç kez bahsi geçen ormanları kesip şehir yapma projesi de gündemimize cuk oturduğundan gözden/dikkatlerden kaçmıyor.

    öte yandan tony'nin yavaş yavaş sürüklendiği buhran roman polanski'nin repulsion'ını hatırlatmadı desek yalan olur. aynalar, tek mekan, siyah beyaz görüntüler ama bunlardan çok karakterin buhranı ve dramı repulsion'ı hatırlatıyor. gerçi tony, repulsion'daki kadın gibi şizofren değil; ama o noktaya ilerlediği söylenebilir herhalde(?). oyunculuklardan bahsetmeden olmaz. özellikle köle(!) rolündeki dirk bogarte müthişti. ama tony'i canlandıran james fox'ın da ondan geri kalır yanı yoktu bence. femme fatale rolündeki sarah miles da rolünün hakkını vermiş. tony-barrett kadar seyirciyi de baştan çıkarabiliyor. son kertede gerçekten şahane bir film. kendisini gentleman's gentleman şeklinde tanımlayan kölenin gentleman oluşu çok iyi işleniyor.


    (sherlock holmes 90 - 1 Haziran 2014 08:58)

  • comment image

    dan,chris,matt,trevor adlı elemanlardan oluşmuş şiddetle tavsiye ettiğim orchestra adlı mükemmel parçaya sahip olan grup..cells ve jesus says diğer güzel parçaları...


    (coolduygu - 17 Temmuz 2004 22:34)

  • comment image

    alan derinligi, uzun uzun plan sekanslar, zamani yayarak, uzatarak saglanan gerilim (musluk sahnesindeki gibi), aynalarin, yansimalarin, isik ve gölgelerin muhtesem kullanimi... tamam senaryo cok saglam, metin üstüne yazmakla tükenmez bir hazine. ve fakat joseph losey öyle bir yönetmenlik sovu yapiyor ki film boyunca, görmelere seza. yabanci yönetmenlerin cilgin altmislar londrasindaki maceralari arasinda blowup'dan ziyade, repulsion'a daha yakin durmaktadir sanki, alan derinligi olsun, klostrofobik alanda yarattigi gerilimi olsun, biraz da siyah beyaz olmasindan.


    (caponsever - 27 Eylül 2004 16:07)

  • comment image

    muhteşem bir senaryoya sahip; karakterleri ve sınıfları tamamen farklı iki kişiliğin birbirlerine ürpertiyle yaklaşmaları, rollerin ve toplumsal statünün değişimi, insan ruhunda yatan efendi-köle nin nasıl yana yana durduğu gibi bi takım derinlikli mevzuları ta kökünden tutan, buram buram stil kokan bir de yönetmenliğe ve kusursuz oyunculuklara sahip şık ingiliz filmi...


    (nefla - 22 Aralık 2004 11:04)

Yorum Kaynak Link : the servant