tatlı çamur. sweet mud. 2007 sundance grand jury prize, berlin'de "glass bear" ve 2006 israil sinema televizyon akademisi en iyi film ödüllerini alan 2006 yapımı dror shaul filmi. 70 yılların sonlarına doğru kibbutzlarda hayat temalı film 26. uluslararası istanbul film festivali'nde gösterime girecek.

(ranini - 10 Mart 2007 16:15)

2006 israil yapimi dror shaul filmi, kanimca bu seneki festivalin en iyi filmlerinden. bir anne ve cocugun iliskisi uzerinden kibbutzlardaki hayati anlatiyor.

cocuklugu kibbutzda gecen yonetmen, olaylarin belli bir zaman araliginda belli bir kibbutzda gecmedigini soylerken ancak hicbirseyi uydurmadigini da eklemeyi ihmal etmiyor. gene yonetmenin dediginde gore soyle ki kibbutzlar israildeki topragi sahiplenmek ve islemek icin idealist insanlar tarafindan kurulmus. bu kimseler zamaninda islerini en efektif sekilde yapmak icin de bazi sistemler gelistirmisler.

ornegin kadinlarin erkeklerle esit sekilde calisabilmesini temin etmek icin kadinlardan annelik gorevleri alinip cocuk evlerine ve bu evde bulunan bakici ve ogretmene verilmis, ve cocuklarin aksam belli saatler disinda butun bakimi cocuk evi gorevlileri tarafindan yapilmis. bu durumun seks hayatlarinda sinir tanimayan, surekli es degistiren yetiskinler ve guvensiz, mutsuz, sorunlu cocuklar urettiginin anlasilmasi ise tam 60 yil surmus.

ibranice ayni anda hem cilgin toprak hem de cilgina anne anlamina gelerek hos bir twist iceren ismin cevirisinin hikayesi ise cok komik. sweet mud israil de sekerli turk kahvesi icin kullanilan isim, iranli bir sair tarafinda filme yakistirilmis. ancak turk kahvesi mevzusunda gecen kisimlar daha sonra filmden cikarilmis ancak ismin filmi tanimladigina inanan dror ismi degistirmemis.

(arundati - 9 Nisan 2007 19:35)

yirmi altinci uluslararasi istanbul film festivali kapsamında gösterilen, 12 yaşındaki bir çocuğun gözünden kibbutzlardaki yaşamın olumsuz yönlerini anlatan dror shaul filmi. bir kibbutzun, herkesin eşitlik ve paylaşım ilkelerini benimseyerek mutlu mesut yaşayacağı bir yer olması gerekirken, insanların üzerinde baskı kuran, kendi fikirlerini ve isteklerini dile getirmelerine izin vermeyen bir ortama dönüşmesi anlatılıyor. her toplulukta olduğu gibi orada da işler yönetici veya yetkili insanların istediği gibi yürüyor, buna karşı çıkan veya eleştirenler de uyumsuz ve hatta deli diye etiketleniyor. daha da enteresanı kadın-erkek eşitliği ilkesi ile yola çıkan kibbutzların kadından kelimenin tam anlamıyla yararlanılan ortamlar haline gelmesiydi.

bu filmden hareketle tüm kibbutzlar çürümüş yerlerdir gibi bir sonuç çıkarmak tabii ki çok anlamsız. zaten filmin esas derdi de kibbutzları kötülemek değil yüksek ideallerin kişisel çıkarlar ve zevkler uğruna içinin boşaltıldığını göstermek bana kalırsa. tabii ki bunu anlatmak için seçilen mekanın bir kibbutz olması ise bu mevzunun altını daha da kalın olarak çiziyor.

anne rolündeki ronit yudkevitch’in performansı çok iyiydi. sevgilisi geldiği zaman mutluluktan ışıldarken onun gidişiyle birlikte yavaş yavaş çöken bir kadını yüzüyle, mimikleriyle çok güzel canlandırmış.

bu kadar laftan sonra elzem oldu: (bkz: kibbutz)

(empas kumpas - 10 Nisan 2007 16:07)