Süre                : 1 Saat 54 dakika
Çıkış Tarihi     : 02 Mart 2012 Cuma, Yapım Yılı : 2012
Türü                : Drama,Fantazi,Korku,Gizemli,Heyecanlı
Ülke                : İspanya,ABD
Yapımcı          :  Millennium Films , Cindy Cowan Entertainment , First Generation Films
Yönetmen       : Rodrigo Cortés (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Rodrigo Cortés (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Cillian Murphy (IMDB)(ekşi), Sigourney Weaver (IMDB)(ekşi), Robert De Niro (IMDB)(ekşi), Toby Jones (IMDB)(ekşi), Joely Richardson (IMDB)(ekşi), Elizabeth Olsen (IMDB)(ekşi), Craig Roberts (IMDB)(ekşi), Leonardo Sbaraglia (IMDB)(ekşi), Adriane Lenox (IMDB), Garrick Hagon (IMDB), Burn Gorman (IMDB), Mitchell Mullen (IMDB), Nathan Osgood (IMDB), Madeleine Potter (IMDB), Eloise Webb (IMDB), Jeany Spark (IMDB), Jan Cornet (IMDB), Robert G. Slade (IMDB), Eugenio Mira (IMDB), Lynn Blades (IMDB), Eben Young (IMDB), Becci Gemmell (IMDB), Jee-Yun Lee (IMDB), Emma Reynolds (IMDB), Karen David (IMDB), Molly Malcolm (IMDB), Peter Brooke (IMDB), Robert Paterson (IMDB), Jason Lewis (IMDB), Jeff Mash (IMDB), Liliana Cabal (IMDB), Harris Gordon (IMDB), Ignacio Carreño (IMDB), Josette Simon (IMDB), Carlos Bermúdez Sagrera (IMDB), Anselmo Cuesta (IMDB), Grant Russell (IMDB), Patricia Potter (IMDB), Bola Olubowale (IMDB), Simon Lee Phillips (IMDB) >>devamı>>

Red Lights (~ Medyum) ' Filminin Konusu :
Film emekli doktor Margaret Matheson (Sigourney Weaver ) ve onun genç asistanı Tom Buckley (Cillian Murphy)’in psişik olayların kandırmaca üzerine kurulu olduklarını kanıtlama çalışmalarına odaklanıyor. Efsanevi medyum Simon Silver (Robert De Niro ) kaybolduktan 30 sene sonra geri dönmüş ve bilim dünyasının en büyük araştırma konusu olmuştur. Açıklanamaz her yeni gizli olayın ardından popülaritesi daha da artan Silver artık Tom için bir takıntı haline gelmiştir.


  • "leziz bir vib gyor parçası."
  • "holy fuck'in adam gibi adam sarkisi.sozlerini yazayim da tam olsun:"
  • "filmi son iki-üç dakika içinde çözüyorsunuz. karmaşık olduğundan değil kesinlikle, son dakikaları başka bir film ile karıştırılmış gibi. başka senaryo'nun sonunu koymuşlar filme."
  • "gerilim filmi mi olsam korku filmi mi olsam diye düşünerek hiçbirşey olmamaya karar vereip biten bir film."
  • "gayet sürükleyici film ve izlenilmesi gerekenlerden"
  • "sonu hariç güzel güzel seyredilebilecek bir film...bu kadroya öyle bir son yakışmadı, onu da söylemeden geçemeyeceğim..."




Facebook Yorumları
  • comment image

    çok iyi başlayıp, devam edip vasat biten film.
    sinematografi şahane. ışıklar, oyunculuklar çok iyi ama çok fazla merak uyandırınca beklediğimiz cevap ne kadar şaşırtıcı olursa olsun hafifi bir hayal kırıglığı oluyor bu tür film ve dizilerde. daha çok şaşırtmasını bekliyorsunuz. bunda da böyle bir durum var. lostun sonu gibi. ama tavsiye ediyorum. yarısında çıkmazsınız.


    (icseldevinimlerindisavurumu - 19 Eylül 2012 02:59)

  • comment image

    rodrigo cortes kimdir? kiminin benim gibi çok sevdiği, kiminin "ay çok sıkıcı" deyip burun kıvırdığı the buried'in yönetmeni. çok yetenekli bir yönetmen. 98'den beri senaryo yazmakta, kısa filmlerinin ve uzun metrajlı filmlerinin kurguculuğunu da üstlenmekte, genç yaşında başka filmlerin yapımcılığını da yapmaktadır. müziğe yeteneği olduğunu ve filmlerinin müziklerine katkıda bulunduğunu da belirteyim. kendisi kameranın arkasına ilk kez buried'le geçti. gerçekten etkileyici bir filmdi. tek mekanda geçen bir film. tek bir oyuncu rol alıyor. ve mekan da oda, ev gibi geniş bir yer değil, bir tabut. cortes adeta kendi kendisine meydan okuyordu. filmin altından kalkmayı başarmıştı. bu küçük bütçeli, etkileyici filmden sonra yeni filmleri merakla beklenen yönetmenler arasına adını kazımayı başarmıştı. sınırlı bir dağıtımla gösterime giren, cortes'e beklediği başarıyı getiremeyen, ülkemizde kasım ayında gösterilecek red lights'ı bu yüzden epey merak ediyordum. nihayet altyazısı düştü ve izledik.

    öncelikle de niro şaşırtmıyor ve "geçerken uğradım, gel sen de oyna dediler, oynadım" hissiyatı yaratan bir filmle daha karşımıza çıkıyor. gene otuz dakikadan fazla görünmüyor. de niro son zamanlarda yardımcı rollerde oynamaya fazla alıştı. red lights aktörün üçüncü korku filmi. daha önce scorsese ile cape fear'i (aslında gerilim filmi, korku değil) çekmişti. bu filmden yıllar sonra ise hide and seek ile karşımıza çıktı. şimdi tekrar bir korku filmiyle karşımıza çıkıyor. bu kez korkutan tarafta. yarım saatlik bir performanstan ne kadar söz edilir, bilmiyorum ama fena değildi usta aktör. keza diğer oyuncular da öyle.

    film aşırı uzun. iki finali var. ayrıca ne olmak istediğine karar verememiş bir film var karşımızda. bir korku filmi mi olacak? şu hiç beklenmeyen anlarda sesin patladığı, insanların saniyelik ürktüğü korku filmlerinden mi olacak? yoksa karakter üzerinden ilerleyen bir gerilim filmi mi? yoksa bilim ile din çatışmasını işleyen bir film mi? yoksa bir şarlatanın gerçek yüzünü deşifre eden bir polisiye kıvamında film mi? yoksa bir medyumun(de niro) öfkesini üzerine çeken ve hayatı mahvolma noktasına gelen bir adamın merkezde olduğu film mi? red lights hepsini olmaya çalışıyor. finalde de "medyumluk yoktur" dedikten hemen sonra "aslında neden olmasın, pekala medyumluk olabilir" diyor. tüm bu kafa karışıklığı, süresinin uzunluğu, beklentileri karşılayamaması, bir farklılığının olmaması, finalde şamalayan gibi şaşırtmaya çalışması ama bunu eline yüzüne bulaştırması gibi nedenlerden ötürü vasatı aşamıyor bu film. bu sene merak ettiğim ve beklentilerimi karşılayamayan bir diğer film. üzücü.

    cortes gibi yetenekli bir yönetmenden bu denli vasat bir film beklemiyordum. nedense hep öyle oluyor. ilk filmleri kaliteli olan genç yönetmenler ikinci filmleri için beklediklerinden daha yüksek bir bütçe ve yıldız oyuncular bulduklarında daha vasat bir iş ortaya koyuyorlar. duncan moon'un source code'u da red lights'ın yarattığı hayal kırıklığını yaratmıştı bende. umarım diğer genç yönetmen neill blomkamp da hayal kırıklığı yaratmaz.

    aslında güzel bir konusu var filmin. ama belirttiğim kafa karışıklığından ötürü bu güzelim hikaye vasatlaşıyor filmde. halbuki cortes mesela bir korku filmi yapmaya çalışsaydı daha güzel bir film olabilirdi. o zaman de niro'yu da daha etkili bir şekilde kullanabilirdi. ya da korkudan arındırılmış bir eleştiri yapsaydı gene güzel bir film olurdu. ama cortes belirttiğim gibi hepsini yapmaya çalışıyor. ama olmaz ki cortes'çiğim. yani biraz ustalarına bak. fazla hikaye, fazla karakter filme yaramaz. sende de olmuyor.

    gene de önerilir. izlensin. belki sevilir. sinemaya geldiğinde izlemek daha mantıklı. sinemada zevki daha çok çıkar.

    edit: de niro ayrıca angel heart ve godsend'te de rol almıştı. iki film de korku-gerilim türünde. aktörün bu türü sevdiğini söyleyebiliriz. hatırlatma için tequila nickli arkadaşa teşekkürler...


    (sherlock holmes 90 - 25 Eylül 2012 00:23)

  • comment image

    filmi son iki-üç dakika içinde çözüyorsunuz. karmaşık olduğundan değil kesinlikle, son dakikaları başka bir film ile karıştırılmış gibi. başka senaryo'nun sonunu koymuşlar filme.


    (madsky - 25 Eylül 2012 16:22)

  • comment image

    gayet güzel izlenebilecek bir film. umduğumdan biraz farklı bir rolde de olsa robert de niro'yu epeydir beyaz perde de izlememiş olan bana farklı bir tat bıraktı.
    filmin genel olarak en çok eleştirilen noktası finali sanırım. bence aslında çok fazla vasat olmayan final filmin gayet güzel olmasından dolayı çıta altı kalmış gibi duruyor.


    (diyorum ve burayi dagitiyorum - 28 Eylül 2012 15:57)

  • comment image

    gerilim dozu iyi, sürükleyici 2012 yapımı bir rodrigo cortes filmi. robert de niro ve sigourney weaver her zamanki gibi iyiler, cillian murphy son derece başarılı, final şaşırtıcı, konu ilgi çekici. daha ne olsun?


    (kadifepanter - 3 Ekim 2012 02:30)

  • comment image

    blogumdan alıntıdır:
    http://eokty.blogspot.com/2012/12/red-lights.html

    öncelikle kötü bir film değil. biraz ağır işliyor, belki biraz fazla uzun sürüyor, ama bu güzelliğinden çok bir şey kaybettirmiyor. elizabeth olsen dahil oyunculuklar da fena değildi ama muhteşem performans izledim de diyemem. her bir oyuncunun teker teker daha iyi performanslarını görmesem diyebilirdim belki.
    gelelim konuya: konu ilginç. bana ilk başta white noises'ı hatırlattı. parapsikolojiye hep arzu ettiğim yönden, bilimsel yönden yaklaşılmış ve seyirci bu süreç içinde eğlendirilmeye çalışılmış. çünkü bu bir film ve filmler hangi konuları ele alırlarsa alsınlar, bir ispat sunmak veya taraf olmak durumunda değiller. film parapsikolojinin var olduğunu veya aksini ispat etmek durumunda değil, zaten böyle bir iddiası olması süper komik olurdu. filmin her film gibi tek iddiası seyirciyi eğlendirmek, bu film için bu işi gerilim dalında yaptığını söyleyebiliriz. korku unsuru yok gibi. gerilim yeterince var.

    konunun içinde, film boyunca veya sonu itibariyle kafa karıştıracak hiçbir şey yok. neyse o. gayet açıkça anlatılmış her şey. korku filmlerini kendinizce sınıflara bölüp, "ani sesle korkutmayan korku filmi" "bilmem ne yapan korku filmi" gibi kalıplardan birine sokmaya çalışarak eleştiri yazıyorsanız zaten metot kısmında hatalısınız. ayrıca korku filmi de değil zaten red lights. öyle bir iddiası da yok.

    din - bilim çatışmasından bahsetmek dahi imkansız. joely richardson'ın sigourney weaver'a yönelttiği "inanıyor musunuz" sorusu çevresinde dönen yaklaşık 1 dakikalık bir yarı monolog dışında filmde dini bir yaklaşım kesinlikle yok. o eksenden uzak kalması da gayet yerinde olmuş. kafanızda tek bir kalıp belirleyip film izliyorsanız "şunu yapan film", "bunu yapmayan film" tadında, zaten sürekli hayal kırıklığına uğruyorsunuzdur. red lights tek bir karaktere odaklanan bir film değil. tek bir karaktere odaklanmayan milyonlarca film gibi. 3 ana karakterden 2'si başta olmak üzere hepsine yer veriyor, kafa karıştırmıyor, muğlaklık bırakmıyor, konu itibariyle seyircinin kafasında oluşan sorulara son kısımda cevap veriyor, ve en önemlisi de beklentiyi karşılıyor, yani geriyor.

    gel gelelim filmin beklenmedik sonu dışında genel olarak konunun içinde bir açılım yok. elizabeth olsen biraz daha kullanılabilirdi. beklenmedik başka olaylar gerçekleşebilirdi, belki biraz daha polisiye katılabilirdi işin içine. ama film nasıl başladıysa öyle devam etti, şaşırtarak bitti. yani ilk çıktığınızda vay be iyiydi diyorsunuz ama sonra geriye sarıp düşündüğünüzde 113dk'da aslında çok da olan biten bir şeyin olmadığının farkına varıyorsunuz. kesinlikle ek açılımlara, ek konucuklara ihtiyacı vardı senaryonun. bu haliyle biraz ham kaldığını söyleyebilirim. tür olarak beklentiye karşılık veriyor ama eğlendirme, seyirciyi filmin içine daha çok çekme anlamında daha fazlasını yapabilirdi.

    de niro'nun oyunculuğu eleştiriliyor fakat o karakter yerine de niro olmasaydı, o gözlüğün çevresindeki o mimikler, o konuşma biçimi olmasaydı, o karakter ne kadar hayat bulabilirdi diye düşünüyorum. en az kendisi kadar o role gidecek biri olmalıydı, aksi halde film gerçekten basit kalırdı. kısa oyunculuğunun hakkını vermiş robert de niro, ve rolü çok iyi oynamış, karaktere bir karizma, bir ağırlık kazandırmış. sadece bu dahi yeterli. cillian murphy'yi çok severim ama rölündeki kısa dram bölümünden tatmin olmadım açıkçası. genel olarak ortalamaydı, önceki performanslarına göre. sigourney weaver da çok yaşamamış gibi geldi rolü. kötü değildi ikisi de ama daha iyi performanslarını gördüm.

    rodrigo cortés'i 3 uzun metraj filminden sonuncusu olan red lights filmi için tebrik ederim. kendisi zaten iyi bir başlangıç yapmıştı, iyi gidiyor.

    izlediğim salondan (cinemaximum) kaynaklanıyor olacak ki, filmin yarısı bulanık (altyazı dahil), geneli de çok karanlıktı. parapsikoloji ile ilgilenen ve gerilim filmi düşkünlerine tavsiye eder, filme 10 üzerinden 6,5'tan 7 verebilirim.


    (hayatin anlamini arayan adam - 30 Aralık 2012 20:22)

  • comment image

    son 2 ay içerisinde anlamadığım 2.film olmuştur. diğeri (bkz: cloud atlas)

    yönetmen sait faik abasıyanık tarzını benimsemiş sanırım. giriş-gelişme iyi, çözüme gelmeden hikaye bitiyor. bu filmde aynı cinsten. final kısmı yarıda kalmış sanki, bütün filmin çözümlendiği final sekansı 2 dakika olmamalıydı bence.


    (roy keane ve giggs reyiz - 2 Ocak 2013 14:29)

  • comment image

    korku filmi olmayan mistik drama türünde bir film. böyle bir iddaası da yok zaten. "korkutmadı" gibi eleştiriler yersiz. sadece filmin fragmanı korku duygusunu veriyor, o da makul karşılanmalı, seyirciyi çekmeleri gerek. filmin en çok dikkat çeken yanı birbirinden kopuk kopuk sahneler, sekans geçişleri olmasına rağmen, ayrıca çeşitli telepatik gözlem metotlarından, faraday kafesinden, zener kartlarından, metodolojik kusurlardan falan bahseden bilimsel bir dili olmasına rağmen izleyiciyi sürüklemesi, sıkmaması. buna en büyük nedense söz konusu bilimin insanlarda merak uyandıran parapsikoloji-metafizik olması. tek seferde her şeyi anlamak için çok çok dikkatli izlenmeli.

    oyunculuklardan bahsetmeyeceğim, zaten burada yazılanlarla aynı şeyleri düşünüyorum. tabii ki robert de niro fanı olarak onu en azından heat'deki gibi hatırlamak istiyoruz ama artık 70 yaşında, bu da hayatın gerçeği.

    genel olarak filmi beğendim. filmi izlerken saçma olduğunu düşündüğünüz bazı sahneler üzerinde, film bittikten sonra tekrar düşündüğünüzde yönetmene hak veriyorsunuz. spoiler olmaması için filmin sonundan bahsetmeyeceğim ama hiç kimse "filmin başında olayı çözdüm" diyemez sanırım ya da psişik güçleri vardır. hatta filmin kendisi bunu açıklamaya karar verene kadar beklemek zorunda kalıyorsunuz..


    (returntheinnocence - 7 Ocak 2013 23:50)

  • comment image

    hayatımın 113 dakikasını çalmış, reji, oyunculuk ve kurgu açısından toptan başarısız film. "iyi sayılabilecek bir fikir nasıl kötü uygulanılarak berbat edilir"in canlı kanıtı. sigourney weaverın inandırıcı oyunculuğu filmin tek olumlu yanı bence. robert de nironun kişisel tarihinin ender facialarından biri sayılabilir. 6.1'lik imdb puanı aşırı derecede yüksek.


    (manech - 28 Ocak 2013 17:53)

  • comment image

    sonu hariç güzel güzel seyredilebilecek bir film...bu kadroya öyle bir son yakışmadı, onu da söylemeden geçemeyeceğim...


    (nicksiz avare - 11 Şubat 2013 15:59)

  • comment image

    sadece robert de niro'nun oyunculuğunu beğendiğim film. adamlar gerilimi arttırmak için mi yoksa heyecan olsun diye midir nedir vermişler ses efektini, dayamışlar son sesi ki millet korksun. hee amk çok korktuk. ayrıca amerika'da milletin başka derdi yok mudur da böyle şeylerin olmadığını ispat etmeye çalışan insanlar var, bi de bunu namus meselesi yapıyorlar.

    filmde beğendiğim ufak bir şey de, simon'un tanıtımında eskiden sinatra'yla, muhammed ali'yle olan fotoğraflarıydı.


    (sayiylabindokuzyuzyedi - 27 Mart 2013 00:20)

  • comment image

    son aylarda izledigim guzel mindfuck filmlerinden. sonu elestiriliyor ama bildiğin sonu güzel lan. oldboy etkisi yaratmıyor evet ama tatlı bir sırıtış bıraktı bende. zaten beni bilenler tarzımı da az çok bilir, en azından evde oturup izlenilebilir derim.


    (bazardaki artis - 19 Ekim 2013 00:50)

  • comment image

    uzun zamandır izlediğim en iyi film..

    bıdı bıdı konuşanların eleştirilerine çok aldanmamak lazım..
    oyunculuklar mükemmel değil belki ama kesinlikle ortalamanın üstünde..

    ayrıca sigourney weaver var filmde.. kadın ve güzellik hakkında moda olan ne varsa yıkıp geçmiş 64 yaşında bir azize.. yaşlanmanın kötülüğünü, gençleşmek gerekliliğini binbir yoldan beynimize kazıyan kozmetik ve estetik itelemelere inat ne güzel yaşlanmış.. ağzımız açık izledik hatunla.. yüzündeki ve boynundaki o kırışıklar nasıl bir asalet vermiş güzelliğine..

    -tam burada bir sosyal mesaj vermek lazımdı ama kör gözüne parmağım yapmayalım.. alan almıştır mesajı-

    neyse, film diyorduk.. başından sonuna kadar dikkatinizi ayakta tutuyor.. konu bir an olsun yavaşlamıyor.. ve fakat birçok yerde yanıtlamadan bıraktığı 3-4 soru işaretleriyle bitiyor..

    olsun, güzel film..

    sigourney ablam da güzel.. yok, ama bunu söylemiştim değil mi..?


    (sahlanankoc - 2 Kasım 2013 09:31)

Yorum Kaynak Link : red lights